Madde Detay
AYNÎ (Karamanlı)
(d. ?/? - ö. 895-900 ?/1490-1494 ?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Aynî hakkında tarihî ve biyografik kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Bu durum, onun Sultân Cem’e olan yakınlığına (Mermer 1997: 11) bağlanmıştır. Şairin hayatına dair bilgiler ise şiirleri vasıtasıyla elde edilmiştir. Karaman Beyliği’nin son zamanı ile Fâtih ve Yıldırım Bâyezîd dönemlerinde Karaman’da yaşayan Aynî, Türkistan’da Belh yakınlarındaki Tirmiz’de doğmuştur (Dizdaroğlu 1956: 711). Doğum ve ölüm tarihi belli değildir. Asıl adı Hüseyin’dir. Mermer’in (1997: 253, 255, 74) verdiği bilgilere göre başında “evlâdühü” kaydı bulunan mersiyesinin yedinci bendindeki “Fürkat-i Sâlim yiterdi âdeme” mısraından Sâlim adlı bir oğlu olduğu anlaşılmaktadır. Dile hakimiyeti, Arapça ve Farsça şiirleri onun iyi bir öğrenim gördüğünü; kasideleri ise avâmil, mantık, astronomi ve cifr ilimleriyle uğraştığını göstermektedir. Aynî’nin Anadolu’ya ne zaman ve nasıl geldiği, nerede yerleştiği, nasıl yaşadığı konusu da açık değildir. Mevlânâ sevgisiyle 843/1439’ten önce Karaman’a geldiği, burada Şehzâde Mustafâ’dan umduğunu bulamadığı, devrin önemli bir ilim ve sanat merkezi olan Kastamonu’ya Şehzâde Cem’in yanına gittiği, üç yıl onun yanında kaldığı, daha sonra Cem’le Karaman’a döndüğü, müderrislik yaptığı, Hâcı Bayram’ın müritlerinden olduğu, Müştâk adlı bir şeyhe intisap ettiği şiirlerinden elde edilen bilgiler arasındadır. İddia edildiği gibi Şafiî (Mermer 1997: 13, 15-16) değil de Şiî-Caferî (Horata 2000: 96) inacına bağlı bulunduğu da yine şiirlerinden anlaşılmaktadır. Dîvân’ında Karaman, Konya ve Kastamonu dışında adı geçen Ermenek, Elmalı, Sinop, Antalya (Atalya) gibi yer isimleri şairin başka yerlerde de bir müddet kalmış olabileceğini düşündürmektedir. Mermer (1997: 16) de bu düşünceye katılmakla birlikte, Aynî’nin ömrünün sonuna kadar Karaman Beyliği sınırları içinde yaşadığını ve sonuna kadar da Karamanlı kaldığını ifade etmektedir. O, son Karaman Beyi Kâsım’ın (1474-1481) ve Karaman Valisi Cem Sultân’ın (ö. 1495) yakın çevresinde bulunmuş bir şairdir. Kastamonu valiliği sırasında da Cem’in yanında olduğu anlaşılmaktadır. Fâtih’in şehzadeleri arasındaki saltanat mücadelesinde Cem Sultân taraftarları arasında yer almış, Cem’in Anadolu’dan ayrılmasından sonra bu ayrılığın acılarını dile getiren şiirler yazmıştır. Şehzadenin ölümünden bahseden hiçbir şiirinin bulunmayışı da kendisinin Cem Sultân’dan önce öldüğünü göstermektedir. Bu bilgi ve Dîvân’ında en son 1490 tarihli bir şiirin mevcudiyeti dikkate alınarak Aynî’nin muhtemel ölüm tarihinin 895-900/1490-1494 yılları arasına denk düştüğünü (Ünver 1991: 273) belirtmek mümkündür.
Şairin bilinen tek eseri Dîvân’ıdır. Dîvân’ın tek nüshası ise “Konya Mevlânâ Müzesi İhtisas Kitaplığı 2425”te Aynî-i Kadîm Dîvânı adıyla kayıtlıdır. İçinde 58 kaside-musammat, 512 gazel, 136 muamma (6’sı Arapça, 103’ü Farsça, 27’si Türkçe) yer almaktadır. Bu hacimli metin yayımlanmıştır (Mermer 1997). Aynî’nin edebî kişiliği hakkında kaynaklarda çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Bakı (1949: 9-10) ve Dizdaroğlu (1956:714), şairi “en ileri, birinci sınıf divan şairi” olarak tanıtmışlar; hatta Bakı, onun Şeyhî, Ahmedî, Necâtî, Ahmed Paşa gibi büyük şairlerden de etkilenmediğini iddia etmiştir. Kocatürk (1964: 235) ise bu düşüncenin yanlış olduğunu, Aynî’nin şiirlerinde 14. yüzyılın Şeyhoğlu ve Ahmedî gibi şairlerinin de izleri olduğunu ifade etmiş, onun bilgili, devrine göre yer yer kuvvetli bir şair olmakla beraber 15. yüzyılın büyük sanatçıları arasında sayılacak bir şahsiyet olmadığını söylemiştir. Sanatı hakkındaki en tutarlı değerlendirmeyi yapan Mermer’e (1997:26) göre “Aynî’nin şiirlerinde devir şiirinin bütün özelliklerini bulmak mümkündür. Türkçe kelimelerin bolluğu, Arapça ve Farsça tamlamaların daha çok kısa şekillerinin kullanılması, mazmunlara sık sık yer verilmemesi, devrin konuşma dilinin şiire sokulması, bu yüzyılın diğer şairlerinde olduğu gibi Aynî’de de görülmektedir.” Gerçekten de Aynî, Arapça ve Farsçayı bu dillerde şiir yazabilecek ölçüde bilen, Arapça, Farsça kelimeleri ve tamlamaları, klasik şiirin klişe benzetmelerini, mecazlarını kullanma gayretinde olan bir şairdir. Kendi şiirlerini rengin-elfâz, şîrîn-elfâz, hayâl-engîz olarak nitelendirmiş, hemen her divan şairi gibi yazdıklarını bazı İran şairlerinin şiirleriyle mukayese etmiş ve onlardan üstün olduğunu savunmuştur. Bazı şiirlerinde Mevlânâ’yı övmüş olmasına ve Mevlevîlikle ilgili bazı terimleri kullanmasına rağmen onda Mevlevîlik tesiri azdır. Gazellerinde rindâne, âşıkâne, şûhâne bir tarzı yeğlemiştir. Böylece yer yer şen, şuh ve tatlı bir söyleyiş güzelliği yakalamıştır. Şiirlerinin nazım tekniği bakımından kusursuz olduğu söylenemez. Dönemi şairleri gibi o da aruzu uygulamada hatalara düşmüştür. Ahengi sağlarken kafiyenin çeşitli olmasına dikkat etmiş ve redif kullanmaya özen göstermiştir. Eski Türk şiirinde çokça rastladığımız mısra başı kafiye/ön kafiye ve mısra başı redif/ön redif şairin ahenk için başvurduğu ifade yollarındandır. Ayrıca geleneğin imkânları dâhilinde ses ve söz sanatlarından da faydalanmış, bu sanatları başarıyla kullanarak akıcı bir söyleyiş yakalamayı başarmıştır. Şiirlerini çekici kılan, içten, etkileyici ve kalıcı olmasını sağlayan özelliklerinden biri de doğal söyleyişidir. Bunu da çoğu zaman konuşma dilinde yerleşmiş anlatım kalıplarından, ikilemelerden, deyimlerden ve ünlemlerden yararlanmak suretiyle gerçekleştirmiştir. Özellikle musammat gazellerinde ve murabbalarında halk söyleyişleri ağır basmaktadır. Bazı şiirleri, özellikle Cem Sultân, Ahmed Paşa ve Şeyhî’nin yazdıklarıyla benzerlik göstermektedir. Ancak kimin kimi tanzir ettiğini tespit etmek güçtür. Dolayısıyla Aynî’nin nasıl bir şair olduğu konusunda sadece Nizâmî’den sonraki en önemli Karamanlı şairdir demek mümkündür.
Kaynakça
Bakı, Edip Âli (1949). XV. Yüzyıl Konya-Karaman Şairlerinden Aynî. Ankara.
Dizdaroğlu, Hikmet (1956). “Karamanlı Aynî”. Türk Dili V (59): 710-714.
Horata, Osman (2000). “Cem Şairleri: Bir Kader Birliğinin Anotomisi”. Bilig (15): 91-107.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1964). Türk Edebiyatı Tarihi. Ankara: Edebiyat Yayınevi.
Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay.
Mermer, Ahmet (2002). “Aynî”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 2. Ankara: AKM Yay. 74.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1977). C. 1. “Aynî (Karamanlı)”. İstanbul: Dergâh Yay. 249.
Ünver, İsmail (1991). “Aynî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 4. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 273.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİKYayın Tarihi: 06.12.2013Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Virse tan mı gözlerüne mülk-i zemistân harâc
Şâh-ı zülfün Hind ilinden yiridür alursa bâc
Ferz-i zülfün şâh-ı hâlün ruhlarun satranc-ı dost
Hüsnünün nat’ında kimi abanus u kimi âc
Şekkerîn pâlûde agzun suyı üstinde gül-âb
Leblerün helvâ yüzün sahnında ol nâzük gülâc
Sende Dimyât oldı lebler bende bahriyyât-ı çeşm
Andadur azbün Furâtun bundadur milhun ücâc
Tan mı salsa her yire âhû gözün zülfün ucın
Yok Hıtâîler katında bilürüz miske revâc
Kadre zülfünden irişdi şol kara yüzlü rakîb
Yohsa her yirde nigâra bellidür kıymetde zâc
Cân hayâl-i lebleründen hâli itmez Aynî dil
Zîynet-i sohbet durur rengîn şarâb ile zücâc
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 366-367.)
Gazel
Amânsuz gözlerün cân almag ister
Hemân dem virmez amân almag ister
Müjen kan dökmek ister her cigerden
Gözün her kûşede cân almag ister
Didüm bir bûsedür cân al didi kim
Ne alsa kişi erzân almag ister
Diler iy dil ala cânunı dil-ber
Hoşâ ol cân ki cânân almag ister
Dehânun âşikâra bûse virmez
Velî cânumı pinhân almag ister
Dili kan dutdı la’lün hastasıdur
Devâsıçün gözün kan almag ister
Lebünden n’ola Aynî bûse umsa
Gedâdur şehden ihsân almag diler
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 402.)
Gazel
Saldı cân boynına cânum dâm-ı zülfün baglar
Dâne-i hâlün hezârân vurdı dilde daglar
Rişte-i cânum cemâlün şem’ine oldı fetîl
Ol çerâg içün eridi gözlerümde yaglar
Çaglar yaşum suyı her yirde sîl oldı akar
Gör neler getürdi senden ayru başa çaglar
Niçe varsun murg-ı dil ol dâne-i hâl isteyü
Yollarında kurdı anun kara zülfün aglar
Gözlerün fikri beni komaz ilüme gitmege
Sihri ol câdûlarun bu yollaruma baglar
Seng-i sahrâ duymadı nâlüm su’âline meger
Âhumun şimden girü vire cevâbın taglar
Fürkatünden Yûsufâ Beytü’l-hazenden çıkmayup
Derd-i Ya’kûb ile Aynî yıllar oldı aglar
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 425.)
Gazel
Geh la’l ü geh mercân olur bu gözdeki yaşum benüm
Geh dürr geh ummân olur bu gözdeki yaşum benüm
Üftân olup hayrân olur her arada galtân olur
Sîl-âb olup tuğyân olur bu gözdeki yaşum benüm
Çün serv-i Cemşîdi anun hurşîdveş hercâyıdur
Geh cûy u geh cûyân olur bu gözdeki yaşum benüm
Nûhun gemisin iste gör iy ehl-i âlem sakınun
Bir gün gelür Tûfân olur bu gözdeki yaşum benüm
Şol rûyunun bedri hakı ol mûyunun ebri hakı
Geh sîl ü geh bârân olur bu gözdeki yaşum benüm
Dendânunı yâd eyleyüp deryâlarun asdâfına
Dürr olmaga nîsân olur bu gözdeki yaşum benüm
İy Aynînün çok sevdügi la’lün hayâlinde senün
Demler gelür ki kan olur bu gözdeki yaşum benüm
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 555.)
Yayın Tarihi: 06.12.2013Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Virse tan mı gözlerüne mülk-i zemistân harâc
Şâh-ı zülfün Hind ilinden yiridür alursa bâc
Ferz-i zülfün şâh-ı hâlün ruhlarun satranc-ı dost
Hüsnünün nat’ında kimi abanus u kimi âc
Şekkerîn pâlûde agzun suyı üstinde gül-âb
Leblerün helvâ yüzün sahnında ol nâzük gülâc
Sende Dimyât oldı lebler bende bahriyyât-ı çeşm
Andadur azbün Furâtun bundadur milhun ücâc
Tan mı salsa her yire âhû gözün zülfün ucın
Yok Hıtâîler katında bilürüz miske revâc
Kadre zülfünden irişdi şol kara yüzlü rakîb
Yohsa her yirde nigâra bellidür kıymetde zâc
Cân hayâl-i lebleründen hâli itmez Aynî dil
Zîynet-i sohbet durur rengîn şarâb ile zücâc
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 366-367.)
Gazel
Amânsuz gözlerün cân almag ister
Hemân dem virmez amân almag ister
Müjen kan dökmek ister her cigerden
Gözün her kûşede cân almag ister
Didüm bir bûsedür cân al didi kim
Ne alsa kişi erzân almag ister
Diler iy dil ala cânunı dil-ber
Hoşâ ol cân ki cânân almag ister
Dehânun âşikâra bûse virmez
Velî cânumı pinhân almag ister
Dili kan dutdı la’lün hastasıdur
Devâsıçün gözün kan almag ister
Lebünden n’ola Aynî bûse umsa
Gedâdur şehden ihsân almag diler
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 402.)
Gazel
Saldı cân boynına cânum dâm-ı zülfün baglar
Dâne-i hâlün hezârân vurdı dilde daglar
Rişte-i cânum cemâlün şem’ine oldı fetîl
Ol çerâg içün eridi gözlerümde yaglar
Çaglar yaşum suyı her yirde sîl oldı akar
Gör neler getürdi senden ayru başa çaglar
Niçe varsun murg-ı dil ol dâne-i hâl isteyü
Yollarında kurdı anun kara zülfün aglar
Gözlerün fikri beni komaz ilüme gitmege
Sihri ol câdûlarun bu yollaruma baglar
Seng-i sahrâ duymadı nâlüm su’âline meger
Âhumun şimden girü vire cevâbın taglar
Fürkatünden Yûsufâ Beytü’l-hazenden çıkmayup
Derd-i Ya’kûb ile Aynî yıllar oldı aglar
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 425.)
Gazel
Geh la’l ü geh mercân olur bu gözdeki yaşum benüm
Geh dürr geh ummân olur bu gözdeki yaşum benüm
Üftân olup hayrân olur her arada galtân olur
Sîl-âb olup tuğyân olur bu gözdeki yaşum benüm
Çün serv-i Cemşîdi anun hurşîdveş hercâyıdur
Geh cûy u geh cûyân olur bu gözdeki yaşum benüm
Nûhun gemisin iste gör iy ehl-i âlem sakınun
Bir gün gelür Tûfân olur bu gözdeki yaşum benüm
Şol rûyunun bedri hakı ol mûyunun ebri hakı
Geh sîl ü geh bârân olur bu gözdeki yaşum benüm
Dendânunı yâd eyleyüp deryâlarun asdâfına
Dürr olmaga nîsân olur bu gözdeki yaşum benüm
İy Aynînün çok sevdügi la’lün hayâlinde senün
Demler gelür ki kan olur bu gözdeki yaşum benüm
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 555.)
Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Virse tan mı gözlerüne mülk-i zemistân harâc
Şâh-ı zülfün Hind ilinden yiridür alursa bâc
Ferz-i zülfün şâh-ı hâlün ruhlarun satranc-ı dost
Hüsnünün nat’ında kimi abanus u kimi âc
Şekkerîn pâlûde agzun suyı üstinde gül-âb
Leblerün helvâ yüzün sahnında ol nâzük gülâc
Sende Dimyât oldı lebler bende bahriyyât-ı çeşm
Andadur azbün Furâtun bundadur milhun ücâc
Tan mı salsa her yire âhû gözün zülfün ucın
Yok Hıtâîler katında bilürüz miske revâc
Kadre zülfünden irişdi şol kara yüzlü rakîb
Yohsa her yirde nigâra bellidür kıymetde zâc
Cân hayâl-i lebleründen hâli itmez Aynî dil
Zîynet-i sohbet durur rengîn şarâb ile zücâc
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 366-367.)
Gazel
Amânsuz gözlerün cân almag ister
Hemân dem virmez amân almag ister
Müjen kan dökmek ister her cigerden
Gözün her kûşede cân almag ister
Didüm bir bûsedür cân al didi kim
Ne alsa kişi erzân almag ister
Diler iy dil ala cânunı dil-ber
Hoşâ ol cân ki cânân almag ister
Dehânun âşikâra bûse virmez
Velî cânumı pinhân almag ister
Dili kan dutdı la’lün hastasıdur
Devâsıçün gözün kan almag ister
Lebünden n’ola Aynî bûse umsa
Gedâdur şehden ihsân almag diler
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 402.)
Gazel
Saldı cân boynına cânum dâm-ı zülfün baglar
Dâne-i hâlün hezârân vurdı dilde daglar
Rişte-i cânum cemâlün şem’ine oldı fetîl
Ol çerâg içün eridi gözlerümde yaglar
Çaglar yaşum suyı her yirde sîl oldı akar
Gör neler getürdi senden ayru başa çaglar
Niçe varsun murg-ı dil ol dâne-i hâl isteyü
Yollarında kurdı anun kara zülfün aglar
Gözlerün fikri beni komaz ilüme gitmege
Sihri ol câdûlarun bu yollaruma baglar
Seng-i sahrâ duymadı nâlüm su’âline meger
Âhumun şimden girü vire cevâbın taglar
Fürkatünden Yûsufâ Beytü’l-hazenden çıkmayup
Derd-i Ya’kûb ile Aynî yıllar oldı aglar
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 425.)
Gazel
Geh la’l ü geh mercân olur bu gözdeki yaşum benüm
Geh dürr geh ummân olur bu gözdeki yaşum benüm
Üftân olup hayrân olur her arada galtân olur
Sîl-âb olup tuğyân olur bu gözdeki yaşum benüm
Çün serv-i Cemşîdi anun hurşîdveş hercâyıdur
Geh cûy u geh cûyân olur bu gözdeki yaşum benüm
Nûhun gemisin iste gör iy ehl-i âlem sakınun
Bir gün gelür Tûfân olur bu gözdeki yaşum benüm
Şol rûyunun bedri hakı ol mûyunun ebri hakı
Geh sîl ü geh bârân olur bu gözdeki yaşum benüm
Dendânunı yâd eyleyüp deryâlarun asdâfına
Dürr olmaga nîsân olur bu gözdeki yaşum benüm
İy Aynînün çok sevdügi la’lün hayâlinde senün
Demler gelür ki kan olur bu gözdeki yaşum benüm
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 555.)
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Virse tan mı gözlerüne mülk-i zemistân harâc
Şâh-ı zülfün Hind ilinden yiridür alursa bâc
Ferz-i zülfün şâh-ı hâlün ruhlarun satranc-ı dost
Hüsnünün nat’ında kimi abanus u kimi âc
Şekkerîn pâlûde agzun suyı üstinde gül-âb
Leblerün helvâ yüzün sahnında ol nâzük gülâc
Sende Dimyât oldı lebler bende bahriyyât-ı çeşm
Andadur azbün Furâtun bundadur milhun ücâc
Tan mı salsa her yire âhû gözün zülfün ucın
Yok Hıtâîler katında bilürüz miske revâc
Kadre zülfünden irişdi şol kara yüzlü rakîb
Yohsa her yirde nigâra bellidür kıymetde zâc
Cân hayâl-i lebleründen hâli itmez Aynî dil
Zîynet-i sohbet durur rengîn şarâb ile zücâc
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 366-367.)
Gazel
Amânsuz gözlerün cân almag ister
Hemân dem virmez amân almag ister
Müjen kan dökmek ister her cigerden
Gözün her kûşede cân almag ister
Didüm bir bûsedür cân al didi kim
Ne alsa kişi erzân almag ister
Diler iy dil ala cânunı dil-ber
Hoşâ ol cân ki cânân almag ister
Dehânun âşikâra bûse virmez
Velî cânumı pinhân almag ister
Dili kan dutdı la’lün hastasıdur
Devâsıçün gözün kan almag ister
Lebünden n’ola Aynî bûse umsa
Gedâdur şehden ihsân almag diler
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 402.)
Gazel
Saldı cân boynına cânum dâm-ı zülfün baglar
Dâne-i hâlün hezârân vurdı dilde daglar
Rişte-i cânum cemâlün şem’ine oldı fetîl
Ol çerâg içün eridi gözlerümde yaglar
Çaglar yaşum suyı her yirde sîl oldı akar
Gör neler getürdi senden ayru başa çaglar
Niçe varsun murg-ı dil ol dâne-i hâl isteyü
Yollarında kurdı anun kara zülfün aglar
Gözlerün fikri beni komaz ilüme gitmege
Sihri ol câdûlarun bu yollaruma baglar
Seng-i sahrâ duymadı nâlüm su’âline meger
Âhumun şimden girü vire cevâbın taglar
Fürkatünden Yûsufâ Beytü’l-hazenden çıkmayup
Derd-i Ya’kûb ile Aynî yıllar oldı aglar
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 425.)
Gazel
Geh la’l ü geh mercân olur bu gözdeki yaşum benüm
Geh dürr geh ummân olur bu gözdeki yaşum benüm
Üftân olup hayrân olur her arada galtân olur
Sîl-âb olup tuğyân olur bu gözdeki yaşum benüm
Çün serv-i Cemşîdi anun hurşîdveş hercâyıdur
Geh cûy u geh cûyân olur bu gözdeki yaşum benüm
Nûhun gemisin iste gör iy ehl-i âlem sakınun
Bir gün gelür Tûfân olur bu gözdeki yaşum benüm
Şol rûyunun bedri hakı ol mûyunun ebri hakı
Geh sîl ü geh bârân olur bu gözdeki yaşum benüm
Dendânunı yâd eyleyüp deryâlarun asdâfına
Dürr olmaga nîsân olur bu gözdeki yaşum benüm
İy Aynînün çok sevdügi la’lün hayâlinde senün
Demler gelür ki kan olur bu gözdeki yaşum benüm
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Ankara: Akçağ Yay. 555.)