Madde Detay
AYVANSARÂYÎ, Hâfız Hüseyin
(d. ?/? - ö. 1201/1 Temmuz 1787)
biyografi yazarı
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı
Hüseyin’dir. Doğum tarihi bilinmemektedir. Hayatı hakkında kaynaklarda fazla
malumat bulunmamaktadır. Eserlerine düştüğü temellük kaydında tam ismi “Hâfız
Hüseyin bin el-Hâcc İsmâil Ayvansarâyî”dir. Yazar nisbesini doğduğu semt olan
Ayvansarây’dan almıştır. Dergâh-ı âlî Yeniçeri sekbanlarının 15. ortasına bağlı
olduğunu çeşitli eserlerinde özellikle belirtir. Ayrıca yine Ayvansaray'daki
Toklu İbrahim Dede Mescidi imamı olup 1167'de/1753-1754 ölen Şeyhülkurrâ Halil
Efendi'den "üstadım" şeklinde bahsetmesi hâfızlık sıfatına açıklık
getirmekte, hatta onun tarafından yetiştirildiğini düşündürmektedir. Babası
Hacı İsmâil Ağa, Sultan IV. Mehmed’in kızı Hatice Sultan’ın teberdârlarının
kethudasıdır. 1752’de vefat edip Ayvansarây’da Toklu Dede Mescidi civarında Ebû
Şeybetü’l-Hudrî türbesine gömülmüştür. Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî 15 Ramazan
1201/1 Temmuz 1787 tarihinde bir akrabasının evinde misafir iken vefat etmiş,
Zal Mahmud Paşa Câmii haziresine defnedilmiştir.
Ayvansarâyî’nin
yetişme tarzı ve aldığı eğitimle ilgili bildiğimiz tek şey, hâfızlığı ve
Yeniçeri sekbanlarından olduğudur. Meydana getirdiği eserler göz önünde
bulundurulduğunda, iyi bir tahsil gördüğü anlaşılmaktadır. O, İstanbul’u iyi
tanıyan, gezen, dolaşan ve gördüklerini, okuduklarını düzenli bir şekilde
kaydeden gözlemci bir kişiliğe sahiptir.
Kaynaklarda
Ayvansarâyî’nin, şiir yazıp yazmadığına dair malumat yoktur. Yazarın kendisi de
eserlerinde bu hususta herhangi bir bilgi vermez. Şiir yazmamış olsa da Âşık Ömer Divanı’nı tertip etmesi, Eş‘ârnâme-i
Müstezâd adlı antolojiyi hazırlaması ve Vefeyât-ı
Ayvansarâyî adlı eserdeki şiir seçimleri, onun iyi bir şiir bilgisine sahip
olduğunun delilidir. Eserleri şunlardır:
1. Hadîkatü’l-Cevâmi': Ayvansarâyî'nin
eserleri arasında en çok bilineni Hadîkatü’l-Cevâmi'’dir. Eser,
İstanbul ve civarında bulunan cami, mescit, tekke vb. tarihî yapılar hakkında
bilgi veren eşsiz bir kaynaktır. Ayvansarâyî, eserinin girişinde kendi
ifadesine göre, 1182/1768-1769 yılına gelinceye kadar İstanbul sur içi ve dışı,
Galata, Eyüp, Üsküdar ve Boğaziçi’nin her iki yakasından Kadıköy içlerine kadar
olan cami ve mescitleri yazmış; eserini 1193/1779-1780 tarihinde temize çekmeye
başlamış ve “tebyiz”i 1195/1780-1781 tarihinde bitirmiştir. Müellif, eserini
meydana getirmek maksadıyla İstanbul ve civarında bulunan 821 cami ve mescidi
birer birer dolaşarak hepsinde bir veya daha ziyade vakit namaz kılarak
inceleme yapmış ve anılan yapıların civarındaki tekkeler, medreseler, çeşmeler
ve sebilleri; bunların vâkıfları, vâkıf-ı sânîleri, minber koyanları, buralarda
çeşitli vakıflar tesis edenleri, mezarlıklarında medfun bulunan meşâhiri,
sahilsarayları vs.yi kaydetmiştir. Ali Sâtı‘ Efendi bu esere bir zeyl yazmış
1253/1837-1838 senesinde tebyizini tamamlamıştır. Süleyman Besim Efendi
1276/1859-1860 yılına kadar aynı usûl ile Hadîkatü’l-Cevâmi’ye
ikinci bir zeyl yazarak Dürrehâü’l-Cevâmi' yâhûd Hadîkatü’l-Cevâmi' adını
vermiştir. Bu zeylle eser daha da zenginleşmiştir. Hadîkatü’l-Cevâmi', Ali
Sâtı‘ Efendi ve Süleyman Besîm Efendi’nin zeylleriyle birlikte yayımlanmıştır.
(Galitekin 2001)
2. Mecmûa-i Tevârîh: Eserde
Osmanlı devlet ricalinden, şair ve şeyhlerden bazı önemli şahısların hâl
tercümelerinden kısa bilgilerin yanında; İstanbul'daki cami, mescit, türbe,
medrese, çeşme, hamam, tekke, köprü vb. yerlerin kitabelerine yer verilmekte;
kahve, tütün, muz vb. ürünlerin Osmanlı coğrafyasına geliş tarihleri
bildirilmekte olup ayrıca bazı şehir, kasaba ve kalelerin fetih hikâyeleri ve
şehzadelerin doğumlarına dair manzumeler bulunmaktadı. İki nüshası bulunan eser
(Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Hazine Bölümü Nu. 1565 ve Deniz Müzesi
Kütüphanesi Nu. 55) yayımlanmıştır. (Derin-Çabuk 1985)
3. Eşâr-nâme-i Müstezâd: Muhtelif
divanlarda yer alan müstezadlardan bazılarının bir araya getirilerek tertip
edilen antoloji niteliğindeki Eşâr-nâme-i Müstezâd, Hâfız Hüseyin
Ayvansarâyî’nin şiire olan ilgisini bizlere göstermesi açısından önemlidir.
Bilinen tek nüshası, İstanbul Üniversitesi Merkez Ktp. Nu: 5466'da
kayıtlıdır. Eser, 1194/1780-1781 yılında tamamlanmıştır. Müellif hattı
olan bu antolojide, 14. asır şairlerinden Seyyid Nesîmî’den 18. yüzyıl âlim,
şair ve nâsirlerinden Müstakîm-zâde Süleyman Sadeddîn’e kadar 250 civarında
şairin 371 müstezâdına yer verilir. Eşârnâme-i Müstezâd, müstezâd
nazım şeklinin 14-18. asırlar arasındaki gelişim çizgisini ortaya koyduğundan
mühim bir yere sahiptir. 1b-49b varakları arası üzerine Reyhan Çınar, 50a-100b
varakları arası üzerine Veliye Ay Uysal ve 100b-150a varakları arası üzerine
Sonay Büyük, yüksek lisans tezi hazırlamışlardır.
4. Vefeyât-ı
Selâtîn ve Meşâhîr-i Ricâl: Müellifin vefeyât türündeki
eserlerinin ilkidir. Eserin bilinen tek nüshası İstanbul
Üniversitesi Kitaplığı TY 2539'dadır. Eserde pek çok imla yanlışı, eksik
kelime ve ibareler vardır. Çok tanınmış bazı kimselerin isimleri dahi yanlış
yazılmıştır. Umumiyetle vefatlar için düşürülen tarih ibare ve mısraları da
yanlarında gösterilen tarihlere uymamaktadır. Ayrıca bazı şahısların
biyografileri mükerrer olarak verilmiş, bazen de aynı kişiler farklı kimseler
gibi gösterilmiştir. Toplamda 884 şahsın kısaca bahis konusu edildiği bu eser
yayımlanmıştır. (Derin 1978)
5. Vefeyât-ı Ayvansarâyî’: Ayvansarâyî’nin
vefeyât türündeki ikinci eseridir. Üçü mükerrer 294 şahsın hayat hikâyesinin ve
varsa şiirlerinden örneklerin yer aldığı bu eser, edebiyat tarihimizde,
tamamında şair ve yazar biyografilerinin yer aldığı tek vefeyâtnamedir. Tercüme-i
Meşâyihîn, Tezkire-i Ayvansarâyî gibi adlarla da bilinen
eserde yer verilen şairlerin çoğunluğu mutasavvıftır. Şiir örneklerinin
tamamına yakını Hz. Peygamber için yazılan na‘tlardan oluşur. Bahis konusu
şairlerin vefat tarih ve yerlerini bildirmesinin yanı sıra, kısmen yeni
bilgilerin de bulunduğu eser, şuara tezkireleri ve diğer biyografik
kaynaklardaki malumatı tamamlayıcı bir özelliğe sahiptir. Yazmanın bilinen dört
nüshası vardır: Uşşakî Tekkesi 365; Esad Efendi 1375; Arkeoloji Müzesi 1107;
İ.Ü.T.Y. 2464. Eserin tenkitli neşri yapılmıştır. (Ekinci 2013)
6.
Âşık Ömer Divanı: XVII.
asır halk şairlerinden Âşık Ömer’in şiirleri, Hüseyin Ayvansarâyî tarafından
bir araya getirilerek divan olarak tertip edilmiştir. Mürettip, divanın tertip
tarihini 1196/1781-1782 olarak bildirir.
Ayvansarâyî’nin 1196/1781-82
yılında tamamladığı eserin fihristinde 1244 şiir kayıtlı olduğu belirtilse de
kopuk varaklardan dolayı mükerrer yazılanlar dâhil eldeki mürettip nüshasında
1158 şiir yer almaktadır. (Karasoy-Yavuz 2010: 82-83) Eser Yakup Karasoy ve
Orhan Yavuz tarafından neşredilmiştir.
7. Na‘t
Mecmuası: Kaynaklarda ismine rastlanmayan
bir başka eseri ise Dede Ömer Rûşenî’nin meşhur na‘tına yazılan tahmis ve
tesdisleri derlediği mecmûadır. Yazar, eserin varlığından ilk defa Vefeyât-ı Ayvansarâyî’de bahsetmektedir.
Toplamda on dört farklı şaire ait tahmis ve tesdisi bir araya getirdiğini
söyleyen yazarın bu eserinin müstakil bir nüshası yoktur. Vefeyât-ı Ayvansarâyî’nin Uşşâkî Tekkesi 365 numarada kayıtlı
nüshasının sonunda söz konusu na‘tın on dokuz farklı şair tarafından yapılmış
tahmis ve tesdisi bulunmaktadır. Ayvansarâyî’nin bahsettiği eserin, bu derleme
olması muhtemeldir. Zira Vefeyât-ı
Ayvansarâyî’de örnek olarak sunulan tahmislerin tamamı bu mecmuada
bulunmaktadır. Eser Ramazan Ekinci tarafından neşredilmiştir.
8. Mecmu’atü’l-Letâ’if
Sandukatü’l-Ma’ârif: Yakın zamanda bulunan eser Yunus Kaplan ve Zahide Efe
tarafından ilim âlemine tanıtılmıştır. Eser, Hüseyin Ayvansarâyî’nin, şekil ve
muhteva bakımından kendince ilginç ve farklı gördüğü şiirleri derlediği bir
şiir mecmuasıdır. Mecmuada bu şekilde 425 manzume bulunmaktadır. Bu manzumeler,
15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar farklı zaman dilimlerinde yaşamış farklı meşrep
ve edebî anlayışa sahip toplam 227 şaire aittir. Bu şair sayısı mahlasları
belirtilenlerden oluşmakta olup bu sayıya mahlassız olan 16 şiir dâhil
değildir. (Kaplan-Efe 2020: 58)
9. Na‘t Mecmuası: Hz. Peygamber
için yazılan na‘tları bir araya getirerek hazırladığı bir na‘t mecmuası Rıfat
Kütük’ün özel kütüphanesinde bulunmaktadır.
Kaynakça
Akbayar Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî. C. III. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay. 705.
Ay Uysal, Veliye, (2006). Hafız Hüseyin Ayvansarâyî’nin Eş‘ârnâme-i Müstezâd Adlı Eseri (50a-100b). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Babinger, Franz (1992), Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. çev. Coşkun Üçok. Ankara: KB Yay. 344-345.
Bursalı Mehmed Tâhir (1342). Osmanlı Müellifleri. C.III. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 48-49.
Büyük, Sonay (2009). Hafız Hüseyin
Ayvansarâyî’nin Eş‘ârnâme-i Müstezâd Adlı Eseri (100b-150a). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Çınar, Reyhan (2007). Hafız Hüseyin Ayvansarâyî’nin Eş‘ârnâme-i Müstezâd Adlı Eseri. (1b-49b). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Derin, Fahri Ç. (hzl.) (1978). Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî Vefeyât-ı Selâtin ve Meşâhir-i Ricâl. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yay. XIII-XVI.
Derin, Fahri Ç. ve Vahid Çabuk (hzl.) (1985). Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî Mecmûa-i Tevârîh. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yay.
Ekinci, Ramazan (hzl.) (2013). “Dede Ömer Rûşeni’nin Bir Na’tının Yankıları” Turkish Studies 8 (9):1291-1355.
Ekinci, Ramazan (hzl.) (2013). Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, Vefeyât-ı Ayvansarâyî. İstanbul: Buhara Yay.
Erzi, İhsan (hzl.) (1987), Camilerimiz Ansiklopedisi (Hadîkatü’l-cevâmi’). İstanbul: Tercüman Aile ve Kültür Kitapları Yay. 8-10.
Eyice, Semâvi (1998). “Hüseyin Ayvansarâyî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 18. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 528-530.
Galitekin, Ahmed Nezih (hzl.) (2001). Hafız Hüseyin Ayvansarâyî - Ali Sâtı‘ Efendi - Süleyman Besim Efendi. Hadîkatü’l-cevâmi’, İstanbul Câmileri ve Diğer Dînî-Sivil Mimârî Yapılar. İstanbul: İşaret Yay. 35.
Kaplan Yunus-Efe Zahide (2020). “Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî’nin Bilinmeyen Bir Eseri: “Mecmu’atü’l-Letâ’if Sandukatü’l-Ma’ârif”, Dede Korkut The Journal of International Turkish Language & Literature Research 9 (22): 52-119.
Karasoy, Yakup ve Orhan Yavuz. (2010). Âşık Ömer Divanı. Konya: İnci Ofset.
Karatay, Fehmi Edhem (1961) Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu. C. 1. İstanbul. 418, 461.
Kut, Günay ve Turgut Kut (1982). “Ayvansarayî Hafız Hüseyin bin İsmail ve Eserleri”. İ.Ü Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi (33): 401-439.
Kut, Günay ve Turgut Kut (2003). “Ayvansarayî Hafız Hüseyin bin İsmail ve Eserleri”. Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Eyüpsultan Sempozyumu. İstanbul: Eyüp Belediyesi Kültür Yay. 2-65.
Öz, Tahsin (1997) İstanbul Camileri. Ankara: TTK Yay. XI.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. RAMAZAN EKİNCİYayın Tarihi: 04.06.2013Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koruk Şeyhi Seyyid
Mehemmed Efendi Kuddise Sirruhu
eş-Şeyh es-Seyyid Mehemmed Efendi, merkûm
Fahrî Efendi’ye dâmâd ve kendilerin halîfesi olmak
takrîbiyle hayâtında bin yüz kırk beş Cemâziye’l-âhire’sinin yigirmi tokuzuncu
günü târîhiyle kasr-ı bedenden tevcîh olunup şeyhi Fahrî-i sâhib-i irfânın
intikâlinde meşîhate kıyâm eylemişdir. Evâ’il-i sülûkünde el-Hâcc Evhad şeyhi
Seyyid Mehemmed Efendi’ye dahi hıdmeti vardır. Kendi pederi
İbrâhîm Efendi, Üsküb kâdîsi iken vefât eylemiş idi ve
vâlidesinin pederi müderrisîn-i kirâmdan Seyyid Mahmûd Efendi merhûmdur ki Celvetiyye (bi’l-cîm) kibârından Şeyh Selâmî Alî
Efendi ile pîrdaş olup bin yüz iki sâlinde
Magosa’da vâsıl-ı ile’r-Rahmân Fazlî Seyyid
Osmân Efendi cenâblarının oğludur ki mezkûr Mahmûd
Efendi, Egrikapı hâricinde ve vâlideleri dahi Sırt
Tekye kurbünde
bir bostân içinde âsûdedir.
Sâhib-i terceme hazretleri hasîb-i edîb-i
zü’n-neseb, aşk-ı irfân ile müntehab, ilm ile ma‘rûf, cezbe-i İlâhiyye ile
mevsûf, hâsılı ömr-i nâzenîni ma‘rifet-i mahbûba masrûf, zikr-i dâimîye mazhar
bir mürşid-i mu‘teber olup kırk bir sene enfâs-ı azîzesin rızâ-yı ma‘şûkda
imrâr ve şeyhi civârında cây-ı karâr eyledigi seng-i mezârında olan sadîk-ı
hamîminden yalvâc-ı zamân Müstakîm-zâde Şeyh Süleymân Efendi’nin bu
târîh-i kudsiyânesiyle mazbûtdur:
Müntehab-ı ehl-i hâl râh-nümâ-yı visâl
Şeyh Mehemmed ki ol sûfî-i safâ
At bazarı’na Şeyh Fazlî Efendi anın
Ceddi idi
rûhuna ede tecellî Hudâ
Fahri-i
âgâh-dil Halveti-i Sünbülî
Kıldı hilâfet
ile pîr-i tarîkatini
Nâ’il-i irşâd
olup şeyhine dâmâd olup
Sünbül-i
vaslın alıp bûyunu buldu likâ
Ârif-i esmâ
idi kâşif-i rü’yâ idi
Vâkıf-ı
ayne’l-yakîn hâli olup Hakk-nümâ
İrcî‘i emri erip
sırrına mâh-ı sıyâm
Vuslat-ı lâhût
ile eyledi ıyd-ı safâ
ﺘﺎﺮﻴﺨﻧﻰ
ﺮﺤﻠﺘﻰ ﺪﻞ ﺍﻫﻞ ﺍﻮﻗﻴﻪﻠﺮ
ﻤﺤﻤﺪ ﺍﻴﺪﻩ
ﺯﺍﻮﻴﮥ ﻋﺪﻦﻯ ﺠﺎ ﺸﻴﺦ
Okuyalar ehl-i
dil rıhleti târîhini
Şeyh Mehemmed ide zâviye-i
‘Adn’i
câ
Sene 14 Ramazân 1189 Leyletü’l-erba‘a
Hadîkatü’l-Cevâmi‘'nin
Mukaddimesi
Emmâ ba‘dü Hâfız Hüseyn İbn el-Hacc İsmâ‘îl el-Ayvansarâyî bu gûne
arz-ı merâm ve takrîr-i kelâm eder ki, işbu bin yüz seksen iki târîhine gelince
Dârü’s-saltanati’l-aliyye ve etrâfında mevcûd olan cevâmi‘ ve mesâcidin birer
birer cümlesinde birer vakt ve daha ziyâde namâz edâ olunup, el-hâletü hâzihi
bu hısn-ı hasînin derûnunda bulunan mesâcid ve cevâmi‘ bi’l-cümle selâtînden mâ‘dâsı
şöhretlerine binâen hurûf ile tertîb olunup, bânîlerinin isimleri ve
nicelerinin vâkıf-ı sânîleri ve vâzı‘-ı minberleri ve isimlerin beyân ve mümkin
oldukca medfenlerin izhâr ve tahrîr ve hayratlarının dahi târîhlerin ve
ba‘zılarının etrâfında medfûn olanlar ve hânkâh bulunanların ba‘zılarının
tertîb-i cümle meşâyihi ve nicelerin dahi meşhûr olanları yazılıp bir eser-i
yâdigâr ve bir hizmet-i bergüzâr tasnîf olunup Hadîkatü’l-Cevâmi‘
nâmıyla vedî‘a-i rûzgâr kılındı.
(Galitekin, Ahmed Nezih (hzl.) (2001). Hafız Hüseyin
Ayvansarâyî - Ali Sâtı‘ Efendi - Süleyman Besim Efendi.
Hadîkatü’l-cevâmi’, İstanbul Câmileri ve Diğer Dînî-Sivil Mimârî Yapılar.
İstanbul: İşaret Yay. 40.)
Yayın Tarihi: 04.06.2013Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koruk Şeyhi Seyyid
Mehemmed Efendi Kuddise Sirruhu
eş-Şeyh es-Seyyid Mehemmed Efendi, merkûm
Fahrî Efendi’ye dâmâd ve kendilerin halîfesi olmak
takrîbiyle hayâtında bin yüz kırk beş Cemâziye’l-âhire’sinin yigirmi tokuzuncu
günü târîhiyle kasr-ı bedenden tevcîh olunup şeyhi Fahrî-i sâhib-i irfânın
intikâlinde meşîhate kıyâm eylemişdir. Evâ’il-i sülûkünde el-Hâcc Evhad şeyhi
Seyyid Mehemmed Efendi’ye dahi hıdmeti vardır. Kendi pederi
İbrâhîm Efendi, Üsküb kâdîsi iken vefât eylemiş idi ve
vâlidesinin pederi müderrisîn-i kirâmdan Seyyid Mahmûd Efendi merhûmdur ki Celvetiyye (bi’l-cîm) kibârından Şeyh Selâmî Alî
Efendi ile pîrdaş olup bin yüz iki sâlinde
Magosa’da vâsıl-ı ile’r-Rahmân Fazlî Seyyid
Osmân Efendi cenâblarının oğludur ki mezkûr Mahmûd
Efendi, Egrikapı hâricinde ve vâlideleri dahi Sırt
Tekye kurbünde
bir bostân içinde âsûdedir.
Sâhib-i terceme hazretleri hasîb-i edîb-i
zü’n-neseb, aşk-ı irfân ile müntehab, ilm ile ma‘rûf, cezbe-i İlâhiyye ile
mevsûf, hâsılı ömr-i nâzenîni ma‘rifet-i mahbûba masrûf, zikr-i dâimîye mazhar
bir mürşid-i mu‘teber olup kırk bir sene enfâs-ı azîzesin rızâ-yı ma‘şûkda
imrâr ve şeyhi civârında cây-ı karâr eyledigi seng-i mezârında olan sadîk-ı
hamîminden yalvâc-ı zamân Müstakîm-zâde Şeyh Süleymân Efendi’nin bu
târîh-i kudsiyânesiyle mazbûtdur:
Müntehab-ı ehl-i hâl râh-nümâ-yı visâl
Şeyh Mehemmed ki ol sûfî-i safâ
At bazarı’na Şeyh Fazlî Efendi anın
Ceddi idi
rûhuna ede tecellî Hudâ
Fahri-i
âgâh-dil Halveti-i Sünbülî
Kıldı hilâfet
ile pîr-i tarîkatini
Nâ’il-i irşâd
olup şeyhine dâmâd olup
Sünbül-i
vaslın alıp bûyunu buldu likâ
Ârif-i esmâ
idi kâşif-i rü’yâ idi
Vâkıf-ı
ayne’l-yakîn hâli olup Hakk-nümâ
İrcî‘i emri erip
sırrına mâh-ı sıyâm
Vuslat-ı lâhût
ile eyledi ıyd-ı safâ
ﺘﺎﺮﻴﺨﻧﻰ
ﺮﺤﻠﺘﻰ ﺪﻞ ﺍﻫﻞ ﺍﻮﻗﻴﻪﻠﺮ
ﻤﺤﻤﺪ ﺍﻴﺪﻩ
ﺯﺍﻮﻴﮥ ﻋﺪﻦﻯ ﺠﺎ ﺸﻴﺦ
Okuyalar ehl-i
dil rıhleti târîhini
Şeyh Mehemmed ide zâviye-i
‘Adn’i
câ
Sene 14 Ramazân 1189 Leyletü’l-erba‘a
Hadîkatü’l-Cevâmi‘'nin
Mukaddimesi
Emmâ ba‘dü Hâfız Hüseyn İbn el-Hacc İsmâ‘îl el-Ayvansarâyî bu gûne
arz-ı merâm ve takrîr-i kelâm eder ki, işbu bin yüz seksen iki târîhine gelince
Dârü’s-saltanati’l-aliyye ve etrâfında mevcûd olan cevâmi‘ ve mesâcidin birer
birer cümlesinde birer vakt ve daha ziyâde namâz edâ olunup, el-hâletü hâzihi
bu hısn-ı hasînin derûnunda bulunan mesâcid ve cevâmi‘ bi’l-cümle selâtînden mâ‘dâsı
şöhretlerine binâen hurûf ile tertîb olunup, bânîlerinin isimleri ve
nicelerinin vâkıf-ı sânîleri ve vâzı‘-ı minberleri ve isimlerin beyân ve mümkin
oldukca medfenlerin izhâr ve tahrîr ve hayratlarının dahi târîhlerin ve
ba‘zılarının etrâfında medfûn olanlar ve hânkâh bulunanların ba‘zılarının
tertîb-i cümle meşâyihi ve nicelerin dahi meşhûr olanları yazılıp bir eser-i
yâdigâr ve bir hizmet-i bergüzâr tasnîf olunup Hadîkatü’l-Cevâmi‘
nâmıyla vedî‘a-i rûzgâr kılındı.
(Galitekin, Ahmed Nezih (hzl.) (2001). Hafız Hüseyin
Ayvansarâyî - Ali Sâtı‘ Efendi - Süleyman Besim Efendi.
Hadîkatü’l-cevâmi’, İstanbul Câmileri ve Diğer Dînî-Sivil Mimârî Yapılar.
İstanbul: İşaret Yay. 40.)
Güncelleme Tarihi: 14.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koruk Şeyhi Seyyid
Mehemmed Efendi Kuddise Sirruhu
eş-Şeyh es-Seyyid Mehemmed Efendi, merkûm
Fahrî Efendi’ye dâmâd ve kendilerin halîfesi olmak
takrîbiyle hayâtında bin yüz kırk beş Cemâziye’l-âhire’sinin yigirmi tokuzuncu
günü târîhiyle kasr-ı bedenden tevcîh olunup şeyhi Fahrî-i sâhib-i irfânın
intikâlinde meşîhate kıyâm eylemişdir. Evâ’il-i sülûkünde el-Hâcc Evhad şeyhi
Seyyid Mehemmed Efendi’ye dahi hıdmeti vardır. Kendi pederi
İbrâhîm Efendi, Üsküb kâdîsi iken vefât eylemiş idi ve
vâlidesinin pederi müderrisîn-i kirâmdan Seyyid Mahmûd Efendi merhûmdur ki Celvetiyye (bi’l-cîm) kibârından Şeyh Selâmî Alî
Efendi ile pîrdaş olup bin yüz iki sâlinde
Magosa’da vâsıl-ı ile’r-Rahmân Fazlî Seyyid
Osmân Efendi cenâblarının oğludur ki mezkûr Mahmûd
Efendi, Egrikapı hâricinde ve vâlideleri dahi Sırt
Tekye kurbünde
bir bostân içinde âsûdedir.
Sâhib-i terceme hazretleri hasîb-i edîb-i
zü’n-neseb, aşk-ı irfân ile müntehab, ilm ile ma‘rûf, cezbe-i İlâhiyye ile
mevsûf, hâsılı ömr-i nâzenîni ma‘rifet-i mahbûba masrûf, zikr-i dâimîye mazhar
bir mürşid-i mu‘teber olup kırk bir sene enfâs-ı azîzesin rızâ-yı ma‘şûkda
imrâr ve şeyhi civârında cây-ı karâr eyledigi seng-i mezârında olan sadîk-ı
hamîminden yalvâc-ı zamân Müstakîm-zâde Şeyh Süleymân Efendi’nin bu
târîh-i kudsiyânesiyle mazbûtdur:
Müntehab-ı ehl-i hâl râh-nümâ-yı visâl
Şeyh Mehemmed ki ol sûfî-i safâ
At bazarı’na Şeyh Fazlî Efendi anın
Ceddi idi
rûhuna ede tecellî Hudâ
Fahri-i
âgâh-dil Halveti-i Sünbülî
Kıldı hilâfet
ile pîr-i tarîkatini
Nâ’il-i irşâd
olup şeyhine dâmâd olup
Sünbül-i
vaslın alıp bûyunu buldu likâ
Ârif-i esmâ
idi kâşif-i rü’yâ idi
Vâkıf-ı
ayne’l-yakîn hâli olup Hakk-nümâ
İrcî‘i emri erip
sırrına mâh-ı sıyâm
Vuslat-ı lâhût
ile eyledi ıyd-ı safâ
ﺘﺎﺮﻴﺨﻧﻰ
ﺮﺤﻠﺘﻰ ﺪﻞ ﺍﻫﻞ ﺍﻮﻗﻴﻪﻠﺮ
ﻤﺤﻤﺪ ﺍﻴﺪﻩ
ﺯﺍﻮﻴﮥ ﻋﺪﻦﻯ ﺠﺎ ﺸﻴﺦ
Okuyalar ehl-i
dil rıhleti târîhini
Şeyh Mehemmed ide zâviye-i
‘Adn’i
câ
Sene 14 Ramazân 1189 Leyletü’l-erba‘a
Hadîkatü’l-Cevâmi‘'nin
Mukaddimesi
Emmâ ba‘dü Hâfız Hüseyn İbn el-Hacc İsmâ‘îl el-Ayvansarâyî bu gûne
arz-ı merâm ve takrîr-i kelâm eder ki, işbu bin yüz seksen iki târîhine gelince
Dârü’s-saltanati’l-aliyye ve etrâfında mevcûd olan cevâmi‘ ve mesâcidin birer
birer cümlesinde birer vakt ve daha ziyâde namâz edâ olunup, el-hâletü hâzihi
bu hısn-ı hasînin derûnunda bulunan mesâcid ve cevâmi‘ bi’l-cümle selâtînden mâ‘dâsı
şöhretlerine binâen hurûf ile tertîb olunup, bânîlerinin isimleri ve
nicelerinin vâkıf-ı sânîleri ve vâzı‘-ı minberleri ve isimlerin beyân ve mümkin
oldukca medfenlerin izhâr ve tahrîr ve hayratlarının dahi târîhlerin ve
ba‘zılarının etrâfında medfûn olanlar ve hânkâh bulunanların ba‘zılarının
tertîb-i cümle meşâyihi ve nicelerin dahi meşhûr olanları yazılıp bir eser-i
yâdigâr ve bir hizmet-i bergüzâr tasnîf olunup Hadîkatü’l-Cevâmi‘
nâmıyla vedî‘a-i rûzgâr kılındı.
(Galitekin, Ahmed Nezih (hzl.) (2001). Hafız Hüseyin
Ayvansarâyî - Ali Sâtı‘ Efendi - Süleyman Besim Efendi.
Hadîkatü’l-cevâmi’, İstanbul Câmileri ve Diğer Dînî-Sivil Mimârî Yapılar.
İstanbul: İşaret Yay. 40.)
Eserlerinden Örnekler
Koruk Şeyhi Seyyid
Mehemmed Efendi Kuddise Sirruhu
eş-Şeyh es-Seyyid Mehemmed Efendi, merkûm
Fahrî Efendi’ye dâmâd ve kendilerin halîfesi olmak
takrîbiyle hayâtında bin yüz kırk beş Cemâziye’l-âhire’sinin yigirmi tokuzuncu
günü târîhiyle kasr-ı bedenden tevcîh olunup şeyhi Fahrî-i sâhib-i irfânın
intikâlinde meşîhate kıyâm eylemişdir. Evâ’il-i sülûkünde el-Hâcc Evhad şeyhi
Seyyid Mehemmed Efendi’ye dahi hıdmeti vardır. Kendi pederi
İbrâhîm Efendi, Üsküb kâdîsi iken vefât eylemiş idi ve
vâlidesinin pederi müderrisîn-i kirâmdan Seyyid Mahmûd Efendi merhûmdur ki Celvetiyye (bi’l-cîm) kibârından Şeyh Selâmî Alî
Efendi ile pîrdaş olup bin yüz iki sâlinde
Magosa’da vâsıl-ı ile’r-Rahmân Fazlî Seyyid
Osmân Efendi cenâblarının oğludur ki mezkûr Mahmûd
Efendi, Egrikapı hâricinde ve vâlideleri dahi Sırt
Tekye kurbünde
bir bostân içinde âsûdedir.
Sâhib-i terceme hazretleri hasîb-i edîb-i
zü’n-neseb, aşk-ı irfân ile müntehab, ilm ile ma‘rûf, cezbe-i İlâhiyye ile
mevsûf, hâsılı ömr-i nâzenîni ma‘rifet-i mahbûba masrûf, zikr-i dâimîye mazhar
bir mürşid-i mu‘teber olup kırk bir sene enfâs-ı azîzesin rızâ-yı ma‘şûkda
imrâr ve şeyhi civârında cây-ı karâr eyledigi seng-i mezârında olan sadîk-ı
hamîminden yalvâc-ı zamân Müstakîm-zâde Şeyh Süleymân Efendi’nin bu
târîh-i kudsiyânesiyle mazbûtdur:
Müntehab-ı ehl-i hâl râh-nümâ-yı visâl
Şeyh Mehemmed ki ol sûfî-i safâ
At bazarı’na Şeyh Fazlî Efendi anın
Ceddi idi
rûhuna ede tecellî Hudâ
Fahri-i
âgâh-dil Halveti-i Sünbülî
Kıldı hilâfet
ile pîr-i tarîkatini
Nâ’il-i irşâd
olup şeyhine dâmâd olup
Sünbül-i
vaslın alıp bûyunu buldu likâ
Ârif-i esmâ
idi kâşif-i rü’yâ idi
Vâkıf-ı
ayne’l-yakîn hâli olup Hakk-nümâ
İrcî‘i emri erip
sırrına mâh-ı sıyâm
Vuslat-ı lâhût
ile eyledi ıyd-ı safâ
ﺘﺎﺮﻴﺨﻧﻰ
ﺮﺤﻠﺘﻰ ﺪﻞ ﺍﻫﻞ ﺍﻮﻗﻴﻪﻠﺮ
ﻤﺤﻤﺪ ﺍﻴﺪﻩ
ﺯﺍﻮﻴﮥ ﻋﺪﻦﻯ ﺠﺎ ﺸﻴﺦ
Okuyalar ehl-i
dil rıhleti târîhini
Şeyh Mehemmed ide zâviye-i
‘Adn’i
câ
Sene 14 Ramazân 1189 Leyletü’l-erba‘a
Hadîkatü’l-Cevâmi‘'nin
Mukaddimesi
Emmâ ba‘dü Hâfız Hüseyn İbn el-Hacc İsmâ‘îl el-Ayvansarâyî bu gûne
arz-ı merâm ve takrîr-i kelâm eder ki, işbu bin yüz seksen iki târîhine gelince
Dârü’s-saltanati’l-aliyye ve etrâfında mevcûd olan cevâmi‘ ve mesâcidin birer
birer cümlesinde birer vakt ve daha ziyâde namâz edâ olunup, el-hâletü hâzihi
bu hısn-ı hasînin derûnunda bulunan mesâcid ve cevâmi‘ bi’l-cümle selâtînden mâ‘dâsı
şöhretlerine binâen hurûf ile tertîb olunup, bânîlerinin isimleri ve
nicelerinin vâkıf-ı sânîleri ve vâzı‘-ı minberleri ve isimlerin beyân ve mümkin
oldukca medfenlerin izhâr ve tahrîr ve hayratlarının dahi târîhlerin ve
ba‘zılarının etrâfında medfûn olanlar ve hânkâh bulunanların ba‘zılarının
tertîb-i cümle meşâyihi ve nicelerin dahi meşhûr olanları yazılıp bir eser-i
yâdigâr ve bir hizmet-i bergüzâr tasnîf olunup Hadîkatü’l-Cevâmi‘
nâmıyla vedî‘a-i rûzgâr kılındı.
(Galitekin, Ahmed Nezih (hzl.) (2001). Hafız Hüseyin
Ayvansarâyî - Ali Sâtı‘ Efendi - Süleyman Besim Efendi.
Hadîkatü’l-cevâmi’, İstanbul Câmileri ve Diğer Dînî-Sivil Mimârî Yapılar.
İstanbul: İşaret Yay. 40.)