CEHDÎ

(d. ?/? - ö. ?/?)
Âşık
(Âşık / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Gubârî’nin Vasf-ı Hüdâî Resul ve Cem’i Şuarâ-yı Gubârî adlı şairnamesinde ismi geçen (31. dörtlük) âşığın hangi yüzyılda yaşadığı, hayatı ve eserleri hakkında bilgi yoktur. Vasfi Mahir Kocatürk, Cehdî'nin 18. yüzyılda yaşamış olabileceğini ve bu devre ait eserlerde şiirlerinin mevcut olduğunu belirtmektedir (1963: 279). Âşığın ne zaman vefat ettiği bilinmemektedir.

Cehdî'nin burada da örneklendirilen iki şiirinden anlaşılacağı üzere şair hem âşık edebiyatı hem de divan edebiyatı tarzına uzak değildir. Koşma nazım şeklindeki şiirinde dünyevi aşk konusunu işlemiştir. Niyazi Mısrî'ye yazdığı tahmiste ise tasavvufi mazmunları kullanarak ilahi aşk konusuna değindiği görülmektedir. Bu şiirinde dili daha çok divan şairlerinin diline yakındır.

Kaynakça

Ergun, Sadettin Nüzhet (yty). Türk Şairleri. C. 2. İstanbul: Suhulet Basımevi.

Kaya, Doğan (1990). Şairnâmeler. Ankara: Kültür Bakanlığı Halk Kültürünü Araştırma Dairesi Yay.

Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası.

“Cehdi” (1977). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 2. İstanbul: Dergah Yay. 24.


 

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. HİLAL ERDOĞAN
Yayın Tarihi: 03.12.2014
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Hamd olsun Bariye, rah-ı gönülden

Gönül barigâhı sultanı geçti

Kimseye vasfını diyemem, dilden

Güzeller afet-i devranı geçti.

Neler çektim sevda beşaretinden,

Âdem oğlu ölür aşk illetinden

Okudum Mecnun’un hikâyetinden

Elime defter ü divanı geçti.

Lâyık mı o dilber bize cevr etsin,

Kalb-i hasûd her ne derse işitsin

Yaşatman rakîbi, öldürün gitsin

Çoktan anın katli fermanı geçti.

Cehdi’ye yâr olmak istersin bugün,

Ne lâzım gayri var ellere öğün

Şimden sonra, kuzum, taşlarla döğün:

Gitti güzelliğin zamanı geçti

Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası. 279.

Tahmis (Niyazi Mısrî'ye)

Men şerâb-ı lâyezâlim hem dahi câm-ı Cem’im

Mushaf ı Seb’ulmesâni’yim ve sırr-ı encemim

Allemel-insâne mâlem ya’lem ile ekremim

“Ol menem kim vâkıf-ı esrâr-ı ilm-i Âdemim”

“Kâşif-i genc-i hakîkat hem hayât-ı âlemim”

Feth ü musrat mendedir men cümleye oldum muin

Mazhar-ı Zâtım bu gün aynelyakîn hakkel-yakin

Gevher-i zât ile pür oldum menem genc-i metîn

“Bende mahfî oldı Gaybülgaybın esrârı hemin”

“Bendedir sırr-ı emânet ana kenz-i mübhemim”

Bahr-i bî pâyân olup katreyi bahre virmişem

Mâsivâ-yi gayr-ı Hak defterlerin hep dürmişem

Çün sıfât-ı vahdete tevhîd-i Zâta irmişem

“Ben cemâl i Hak’kı cümle şeyde zâhir görmişem”

“Hemdem-i Îsâ ile her bir nefeste mahremim”

Men şühûd-i Hak’kı buldum yok niâzım şâhide

Şems-i cânâna irüp nûr oldı cânım mâhi de

Her kelâmım kâse-i zakkum oluptur zâhide

“Cümle mevcûdâtı virdim ben vücûd-i vâhide”

“Zât ü esmâ vü sıfatı ile hâlâ yekdemim”

Kıblegâh-ı Hak menem dön yüzüni benden yana

Tut yüzün bana cemal arz ide Hak benden yana

Şânımı âşıklara ızhâr idem önden sona

“Yerde gökte her ne kim var bağludur başı bana”

“Âşikârâ vü nihânî ben tılsım-ı a’zamım”

La taayyün menzilinde şemse hemrâh olmuşam

Kurb-i asla irişüp ol sırra âgâh olmuşam

Cehdiyâ men mahrem-i seyr i ilalllah olmuşam

“Men o Mısrî’yem vücûdum Mısrına şâh olmuşam”

“Hâdisim gerçi velî ma’nide sırr-ı akdemim”

Ergun, Sadettin Nüzhet (yty). Türk Şairleri. C. 2. İstanbul: Suhulet Basımevi. 918-919.