DEHÂNÎ

(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Tezkirelerde kendisine yer verilmeyen şairlerden Dehânî’nin hayatı hakkındaki sınırlı bilgiler, Sadettin Nüzhet Ergun’un (yty.: 1148-1149) Topkapı Sarayı Kütüphanesi Revan no. 1969’da kayıtlı mecmuada tespit ettiği birkaç manzumesinden yaptığı çıkarımlara dayanmaktadır. Ergun, Dehânî’nin yaşadığı devri söz konusu şiirlerden birinden belirleyebildiğine değinmekte ve onun, Yavuz dönemi şairlerinden Necmî Çelebi’nin Molla Câmî’nin Bahâristân’ından kıssa anlattığı mecliste bulunduğunu belirtmesine dayanarak 15. yüzyıl sonları ile 16. yüzyıl başlarında yaşadığını söylemektedir. Ayrıca aynı mecmuada şairin nereli olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmadığını, ancak Yenipazar kasabasında (Yozgat) oturduğunun tespit edildiğini de yazmakta, fakat buna dair bir kaynak göstermemektedir. Kendi meziyetlerinden bahsettiği manzumesine bakılırsa Dehânî kâtip, şair, mücellit, nakkaş, müezzin, muarrif ve musahiptir. Satranç ve tavla oyunlarında başarılıdır. Zarif, latif ve gökçek biridir. Güzel bir sesle murabbalar ve türküler terennüm etmektedir. Hummaya karşı ilaç bilen, ovarak bel ağrısını iyileştiren usta bir tabiptir. Bunların yanı sıra Ergun şairin, Farsça bildiğini belirttiğinden de söz etmektedir. Ancak bu manzumede Dehânî, Arapça ve Farsça bilmediğini, Türkçe şiir söylemede başarılı olduğunu ve ehl-i ilme hizmet ettiğini dile getirmektedir. Diğer şiirinde Emsile okuduğuna ve Maksûd’a ulaştığına değinmesine bakılınca da şairin medrese eğitimi aldığı anlaşılmaktadır. Manzumelerinden hezele yatkın olduğu görülen Dehânî, kudretli bir şair değilse de bunlardan birini Garîbî’nin tahmis etmesi yazdıklarının okunduğunu ve beğenildiğini göstermektedir.

Kaynakça

Ergun, Sadettin Nüzhet (yty.). Türk Şairleri. C. 3. yyy.

Mecmû’a. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Revan no. 1969.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: TUNA YILDIZ
Yayın Tarihi: 27.02.2015
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Safâ geldin eyâ kâdî efendi

Bu halk senden ola râzî efendi

Okudum Emsile Maksûd’a geldüm

Bu gün dersim durur Mâzî efendi

Sakalım uzadugın tanlamanuz

Yitirdüm yolda mikrâzı efendi

Bu dâ’î hazrete dilege geldi

Sen andan itme i’râzı efendi

Dehânî’dür Dehânî’dür Dehânî

Bu yirün eski kurnâzı efendi

Gazel

Kâtibem hem şâ’irem şatranc u nerd oynarımen

Hem mü’ezzin hem mu’arrif hoş musâhib yârimen

Hem zarîfem hem vecîhem hayli gökçek kişiyem

Cild-i ra’nâ işlerüm düşmanlarum daglarımen

Gerçi bilmezven Arapça Farsi ögrensem gerek

Türki sözler söyleyicek su gibi çaglarımen 

Merd-i nakkâşam cihânda yok durur mislüm benüm

Kûy-i yâri dolanurmen sanasın pergârımen

Çok murabba’lar bilürem okuram tahrîr ile

Yahşı âvâz ile hoşça türküler ırlarımen

Ehl-i ilme hidmet itdüm önlerinde diz çöküp

Lîk ba’zı zâlimînden key katı korkarımen

Hem tabîb-i hâzıkam hummâ ilâcın bilürem

Her kimün agrısa beli ovuban basarımen

Ben Dehânî’yem beni hiç kimseler incitmesün

Niçe mühmeller çıkar çün agzumı açarımen

Beyt

Epsem otur ey Dehânî eyü kârun var senün

Yılda bostân hâsılından bir hıyârun var senün

(Ergun, Sadettin Nüzhet (yty.). Türk Şairleri. C. 3. yyy. 1148-1149.)