Madde Detay
DERVİŞ ÖMER
(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Dervîş Ömer Efendi hakkında bir bilgimiz yoktur. Kaynaklarda bu adla bazı kişiler zikredilmekteyse de, söz konusu kişilerin bilâdiye sahibi Dervîş Ömer Efendi olup olmadığı belli değildir. Dervîş Ömer Efendi'nin Bilâdiye'si de Ferdî'ninki gibi remel bahrinin "feilâtün feilâtün feilâtün feilün" kalıbıyla yazılmıştır. Elimizdeki şimdilik tek nüshaya göre toplam 46 beyittir. Ömer Efendi'nin şiiri vezin ve kafiye bakımından Ferdî'nin Bilâdiye'sine nazire olarak yazılmış gibidir. Ömer Efendi de Ferdî gibi, Bilâdiye'sinde ilk beyitte kaleme seslenerek belde isimlerinden oluşan bir şiir söylemesini ister:
Söyle ey kilk-i sühandân-ı kitâb-ı ma'nâ
Nâm-ı büldânda bize bir kıssa-i icmâlâ
Şiirde Dervîş Ömer Efendi'nin mahlası geçmemektedir. Şu beyitten, aynı zamanda Ömer Efendi'nin bir süre İstanbul'un Sütlüce semtinde oturduğu da anlaşılmaktadır:
Gûyiyâ Südlüce'dür Ferdî bî-kâr-ı lübbi
Bir dem ol fürh-bahşı idündük me'vâ
Arayıcızâde Hüseyin Ferdî'nin ve ona nazire olarak yazıldığını tahmin edilen Dervîş Ömer Efendi'nin bilâdiyesi şairlerinin sanat gücünü göstermekten çok, bir edebî türün şimdilik bildiğimiz ilk örnekleridir Bilâdiyeler, Osmanlı siyasî coğrafyasına ve az da olsa bu coğrafyanın ilişkide bulunduğu bölgelere ait yer adlarını ihtiva ettiği için de ayrıca önem taşımaktadır.
Kaynakça
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.)(2001). Mehmed Nâil Tuman,Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.
Kurnaz, Cemal (1997). "Arayıcızâde Hüseyin Ferdî ve Derviş Ömer Efendi'nin Bilâdiyeleri". Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara: Akçağ Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAKYayın Tarihi: 22.07.2014Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Bilâdiye-i Dervîş Ömer Efendi
Söyle ey kilk-i sühandân-ı kitâb-ı ma'nâ
Nâm-ı büldânda bize bir kıssa-i icmâlâ
Mısr-ı hüsnünde şehâ bende-i Ken'ânem ben
Al kefe hâtırumı gözle vü geh eyle atâ
Bir bucakda oturur gamze-i Tatar ammâ
Bir Kırım virdi bu uşşâka cihân kaldı tana
Yok mûyine sözümüz hiç o hilâl-ebrûnun
Rûz-ı vuslatda ider şâm-ı firâka îmâ
'Arz-ı Rûm içre o şûhun gören aydın yüzini
Dise Âyîne-i İskenderi'ye Tîre revâ
Küfe benzetdüm idi şekl-i rakîbi lîkin
Dilbere mevsil olup atdı beni Mağnisâ
Kâğıdı ak yazı ise kara ormanıdur
Koca ili yazamaz hâme çü ditrer cânâ
Çîn-i zülfün bursa rûyını vardur vechi
Nice ayyâş o hüsn eyledi Haymana şehâ
Boynı Torbalı ile güçdür o beg bâzârı
Bir Arapkirli meger az az arasını bula
N'ola sandıklı ise şimdi kumâş-ı dilber
Kulağın burdur anun kim olacakdur yağmâ
Ka'be hakkı Yemeni kalmadı Abbâs'a varam
Bu kadar Cidde göre kaldı yine üryân-pâ
Eylemiş kürkini kartal kanadı geldi o yâr
Konayum mı göçeyüm mi didi didüm kon yâ
Yok Söğüt gölgesi başumda kavak yeli eser
Varayum Karaağac'a ideyüm kesb-i hevâ
Çardak idi kadını köprili oldı şimdi
Yeni bâzâr idelüm balçık ise girmem ana
Yirgöği çift idinmiş ne aceb hikmetdür
Bereketlü ola hatun ili ile baba
Çörli çöpli ne ise gör çelebi bâzârı
Bûsına teşnelügüm geçmeden ağyârı sava
Varana olsa gerek kûy-i nigâra bre ne var
Hep kopan gice fenârlar ile gitmekde ana
Işk bâzârcığıdur bunda Kızanlık olmaz
Kara su gibi gehî yaşın idersin icrâ
Sûfiye cum'ada ezkârı katı çok lâzım
Kırk kilîsâyı yıkup mescid idindi gûyâ
Yeter itdün sanemâ rağbet o eski zağara
Çü koyun atasıdur (sen) anı kurda koma
Nîş-i cevri çü bize itdi havâle ol şûh
Oldı bu gerdilen âh ol müje-i bî-pervâ
Feth-i İslâm ele girse girerüz ihrâma
Ger bu dîne ola sonluk ile imdâd-ı Hudâ
Eğri bakma gel e bak bağrı yanuk 'âşıkına
Gel halâs eyle ki cân kurtarana ide du'â
Yetişür her sege kûyun katı taşlıca durur
Bir Manastıra sür ağyârı birez nîk ola tâ
Zülf sevdâsı uzunca ada oldı bu dile
İlbasan olmasa itmezdi şikâyet şeydâ
Depe delen ile kalkan delen oldı gamzen
Ehl-i diller bilene okudı derbend-i belâ
İbrişim ile işüm oldı ipekden geçdüm
İrmiye böyle ticâretde ömür iden hebâ
Sen pilâvı ko tara tuzla kebâbı sâkî
Baş ağaca salına gelsün o şûh-ı zîbâ
Kızıl elmaya ne hâcet erik ise maksûd
Âb-ı engûrı getür kayseri ile dârâ
Sarı göl oldı gözüm yaşı beni al ya ko
Çekmece ile şeker-hâne ne ey bağrı kabâ
Bu kadar paramuzı almış iken kesriyye
Bir filorine senün değmedük ey dehr-i fenâ
Bak o hor peşte ki harmanlıdur anun ardı
Ne susamlar kurıdur anda gürûh-ı zurefâ
Doyuran var ise var darı getür sen önüme
Yoksa sîruz aç olan kimseye dime tok a!
Menlik ile öğünürsin bu değirmenlikde
Olsa timur hisârı ola vücûdun ifnâ
Bilemem eğri bucak yoksa ki eğri dere mi
Zellesi altun ili akça kızanlık mı ola
Ger ben eş bula idüm kendüme menkûblukda
Yâ niye karlu dağlarda dir idüm eyvâ
Bin korun mât olacaksın çü basar bâr-ı ecel
Nârda düşmiş ü kalmış gibisin ey bernâ
Bu cezâ yir bizi sakız gibi âhir eridür
Ko benefşe gibi mûra baka çeşm-i vâlâ
Hâneye gelmeğe hiç kalmadı tenhâ hâcet
Kanda yâ işte zülâl-i leb-i yâra urefâ
Sarı şa'bândur adı bir yenice peydâ var
Unudursun bu rûyi ger kavala destün ura
Çekiyor mûy-i keşân semtine bac almağ içün
Gam-ı zülfün kara tağ oldı derûn-ı hâlâ
Bir çatalca fere kâdir degül iki ayağun
İp sala kâkül-i dilberde birez oyna dilâ
Var Sitanbul'a gönül tıflını eyle teslîm
Olma boğaz kesen ey merd-i sehâvet-peymâ
Çengele ursa kayalarda beni bir kimse
Üsküdar'a geçemem kâdı köyi var zîrâ
Gûyiyâ Südlüce'dür Ferdi bî-kâr-ı lübbi
Bir dem ol fürh-bahşı idündük me'vâ
Hıfz-ı Mevlâ'da ola cümle bilâd-ı İslâm
Basra-i bed ile bakarsa çıka ayn-ı a'dâ
(Kurnaz, Cemal (1997). "Arayıcızâde Hüseyin Ferdî ve Derviş Ömer Efendi'nin Bilâdiyeleri". Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara: Akçağ Yay.)
Yayın Tarihi: 22.07.2014Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Bilâdiye-i Dervîş Ömer Efendi
Söyle ey kilk-i sühandân-ı kitâb-ı ma'nâ
Nâm-ı büldânda bize bir kıssa-i icmâlâ
Mısr-ı hüsnünde şehâ bende-i Ken'ânem ben
Al kefe hâtırumı gözle vü geh eyle atâ
Bir bucakda oturur gamze-i Tatar ammâ
Bir Kırım virdi bu uşşâka cihân kaldı tana
Yok mûyine sözümüz hiç o hilâl-ebrûnun
Rûz-ı vuslatda ider şâm-ı firâka îmâ
'Arz-ı Rûm içre o şûhun gören aydın yüzini
Dise Âyîne-i İskenderi'ye Tîre revâ
Küfe benzetdüm idi şekl-i rakîbi lîkin
Dilbere mevsil olup atdı beni Mağnisâ
Kâğıdı ak yazı ise kara ormanıdur
Koca ili yazamaz hâme çü ditrer cânâ
Çîn-i zülfün bursa rûyını vardur vechi
Nice ayyâş o hüsn eyledi Haymana şehâ
Boynı Torbalı ile güçdür o beg bâzârı
Bir Arapkirli meger az az arasını bula
N'ola sandıklı ise şimdi kumâş-ı dilber
Kulağın burdur anun kim olacakdur yağmâ
Ka'be hakkı Yemeni kalmadı Abbâs'a varam
Bu kadar Cidde göre kaldı yine üryân-pâ
Eylemiş kürkini kartal kanadı geldi o yâr
Konayum mı göçeyüm mi didi didüm kon yâ
Yok Söğüt gölgesi başumda kavak yeli eser
Varayum Karaağac'a ideyüm kesb-i hevâ
Çardak idi kadını köprili oldı şimdi
Yeni bâzâr idelüm balçık ise girmem ana
Yirgöği çift idinmiş ne aceb hikmetdür
Bereketlü ola hatun ili ile baba
Çörli çöpli ne ise gör çelebi bâzârı
Bûsına teşnelügüm geçmeden ağyârı sava
Varana olsa gerek kûy-i nigâra bre ne var
Hep kopan gice fenârlar ile gitmekde ana
Işk bâzârcığıdur bunda Kızanlık olmaz
Kara su gibi gehî yaşın idersin icrâ
Sûfiye cum'ada ezkârı katı çok lâzım
Kırk kilîsâyı yıkup mescid idindi gûyâ
Yeter itdün sanemâ rağbet o eski zağara
Çü koyun atasıdur (sen) anı kurda koma
Nîş-i cevri çü bize itdi havâle ol şûh
Oldı bu gerdilen âh ol müje-i bî-pervâ
Feth-i İslâm ele girse girerüz ihrâma
Ger bu dîne ola sonluk ile imdâd-ı Hudâ
Eğri bakma gel e bak bağrı yanuk 'âşıkına
Gel halâs eyle ki cân kurtarana ide du'â
Yetişür her sege kûyun katı taşlıca durur
Bir Manastıra sür ağyârı birez nîk ola tâ
Zülf sevdâsı uzunca ada oldı bu dile
İlbasan olmasa itmezdi şikâyet şeydâ
Depe delen ile kalkan delen oldı gamzen
Ehl-i diller bilene okudı derbend-i belâ
İbrişim ile işüm oldı ipekden geçdüm
İrmiye böyle ticâretde ömür iden hebâ
Sen pilâvı ko tara tuzla kebâbı sâkî
Baş ağaca salına gelsün o şûh-ı zîbâ
Kızıl elmaya ne hâcet erik ise maksûd
Âb-ı engûrı getür kayseri ile dârâ
Sarı göl oldı gözüm yaşı beni al ya ko
Çekmece ile şeker-hâne ne ey bağrı kabâ
Bu kadar paramuzı almış iken kesriyye
Bir filorine senün değmedük ey dehr-i fenâ
Bak o hor peşte ki harmanlıdur anun ardı
Ne susamlar kurıdur anda gürûh-ı zurefâ
Doyuran var ise var darı getür sen önüme
Yoksa sîruz aç olan kimseye dime tok a!
Menlik ile öğünürsin bu değirmenlikde
Olsa timur hisârı ola vücûdun ifnâ
Bilemem eğri bucak yoksa ki eğri dere mi
Zellesi altun ili akça kızanlık mı ola
Ger ben eş bula idüm kendüme menkûblukda
Yâ niye karlu dağlarda dir idüm eyvâ
Bin korun mât olacaksın çü basar bâr-ı ecel
Nârda düşmiş ü kalmış gibisin ey bernâ
Bu cezâ yir bizi sakız gibi âhir eridür
Ko benefşe gibi mûra baka çeşm-i vâlâ
Hâneye gelmeğe hiç kalmadı tenhâ hâcet
Kanda yâ işte zülâl-i leb-i yâra urefâ
Sarı şa'bândur adı bir yenice peydâ var
Unudursun bu rûyi ger kavala destün ura
Çekiyor mûy-i keşân semtine bac almağ içün
Gam-ı zülfün kara tağ oldı derûn-ı hâlâ
Bir çatalca fere kâdir degül iki ayağun
İp sala kâkül-i dilberde birez oyna dilâ
Var Sitanbul'a gönül tıflını eyle teslîm
Olma boğaz kesen ey merd-i sehâvet-peymâ
Çengele ursa kayalarda beni bir kimse
Üsküdar'a geçemem kâdı köyi var zîrâ
Gûyiyâ Südlüce'dür Ferdi bî-kâr-ı lübbi
Bir dem ol fürh-bahşı idündük me'vâ
Hıfz-ı Mevlâ'da ola cümle bilâd-ı İslâm
Basra-i bed ile bakarsa çıka ayn-ı a'dâ
(Kurnaz, Cemal (1997). "Arayıcızâde Hüseyin Ferdî ve Derviş Ömer Efendi'nin Bilâdiyeleri". Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara: Akçağ Yay.)
Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Bilâdiye-i Dervîş Ömer Efendi
Söyle ey kilk-i sühandân-ı kitâb-ı ma'nâ
Nâm-ı büldânda bize bir kıssa-i icmâlâ
Mısr-ı hüsnünde şehâ bende-i Ken'ânem ben
Al kefe hâtırumı gözle vü geh eyle atâ
Bir bucakda oturur gamze-i Tatar ammâ
Bir Kırım virdi bu uşşâka cihân kaldı tana
Yok mûyine sözümüz hiç o hilâl-ebrûnun
Rûz-ı vuslatda ider şâm-ı firâka îmâ
'Arz-ı Rûm içre o şûhun gören aydın yüzini
Dise Âyîne-i İskenderi'ye Tîre revâ
Küfe benzetdüm idi şekl-i rakîbi lîkin
Dilbere mevsil olup atdı beni Mağnisâ
Kâğıdı ak yazı ise kara ormanıdur
Koca ili yazamaz hâme çü ditrer cânâ
Çîn-i zülfün bursa rûyını vardur vechi
Nice ayyâş o hüsn eyledi Haymana şehâ
Boynı Torbalı ile güçdür o beg bâzârı
Bir Arapkirli meger az az arasını bula
N'ola sandıklı ise şimdi kumâş-ı dilber
Kulağın burdur anun kim olacakdur yağmâ
Ka'be hakkı Yemeni kalmadı Abbâs'a varam
Bu kadar Cidde göre kaldı yine üryân-pâ
Eylemiş kürkini kartal kanadı geldi o yâr
Konayum mı göçeyüm mi didi didüm kon yâ
Yok Söğüt gölgesi başumda kavak yeli eser
Varayum Karaağac'a ideyüm kesb-i hevâ
Çardak idi kadını köprili oldı şimdi
Yeni bâzâr idelüm balçık ise girmem ana
Yirgöği çift idinmiş ne aceb hikmetdür
Bereketlü ola hatun ili ile baba
Çörli çöpli ne ise gör çelebi bâzârı
Bûsına teşnelügüm geçmeden ağyârı sava
Varana olsa gerek kûy-i nigâra bre ne var
Hep kopan gice fenârlar ile gitmekde ana
Işk bâzârcığıdur bunda Kızanlık olmaz
Kara su gibi gehî yaşın idersin icrâ
Sûfiye cum'ada ezkârı katı çok lâzım
Kırk kilîsâyı yıkup mescid idindi gûyâ
Yeter itdün sanemâ rağbet o eski zağara
Çü koyun atasıdur (sen) anı kurda koma
Nîş-i cevri çü bize itdi havâle ol şûh
Oldı bu gerdilen âh ol müje-i bî-pervâ
Feth-i İslâm ele girse girerüz ihrâma
Ger bu dîne ola sonluk ile imdâd-ı Hudâ
Eğri bakma gel e bak bağrı yanuk 'âşıkına
Gel halâs eyle ki cân kurtarana ide du'â
Yetişür her sege kûyun katı taşlıca durur
Bir Manastıra sür ağyârı birez nîk ola tâ
Zülf sevdâsı uzunca ada oldı bu dile
İlbasan olmasa itmezdi şikâyet şeydâ
Depe delen ile kalkan delen oldı gamzen
Ehl-i diller bilene okudı derbend-i belâ
İbrişim ile işüm oldı ipekden geçdüm
İrmiye böyle ticâretde ömür iden hebâ
Sen pilâvı ko tara tuzla kebâbı sâkî
Baş ağaca salına gelsün o şûh-ı zîbâ
Kızıl elmaya ne hâcet erik ise maksûd
Âb-ı engûrı getür kayseri ile dârâ
Sarı göl oldı gözüm yaşı beni al ya ko
Çekmece ile şeker-hâne ne ey bağrı kabâ
Bu kadar paramuzı almış iken kesriyye
Bir filorine senün değmedük ey dehr-i fenâ
Bak o hor peşte ki harmanlıdur anun ardı
Ne susamlar kurıdur anda gürûh-ı zurefâ
Doyuran var ise var darı getür sen önüme
Yoksa sîruz aç olan kimseye dime tok a!
Menlik ile öğünürsin bu değirmenlikde
Olsa timur hisârı ola vücûdun ifnâ
Bilemem eğri bucak yoksa ki eğri dere mi
Zellesi altun ili akça kızanlık mı ola
Ger ben eş bula idüm kendüme menkûblukda
Yâ niye karlu dağlarda dir idüm eyvâ
Bin korun mât olacaksın çü basar bâr-ı ecel
Nârda düşmiş ü kalmış gibisin ey bernâ
Bu cezâ yir bizi sakız gibi âhir eridür
Ko benefşe gibi mûra baka çeşm-i vâlâ
Hâneye gelmeğe hiç kalmadı tenhâ hâcet
Kanda yâ işte zülâl-i leb-i yâra urefâ
Sarı şa'bândur adı bir yenice peydâ var
Unudursun bu rûyi ger kavala destün ura
Çekiyor mûy-i keşân semtine bac almağ içün
Gam-ı zülfün kara tağ oldı derûn-ı hâlâ
Bir çatalca fere kâdir degül iki ayağun
İp sala kâkül-i dilberde birez oyna dilâ
Var Sitanbul'a gönül tıflını eyle teslîm
Olma boğaz kesen ey merd-i sehâvet-peymâ
Çengele ursa kayalarda beni bir kimse
Üsküdar'a geçemem kâdı köyi var zîrâ
Gûyiyâ Südlüce'dür Ferdi bî-kâr-ı lübbi
Bir dem ol fürh-bahşı idündük me'vâ
Hıfz-ı Mevlâ'da ola cümle bilâd-ı İslâm
Basra-i bed ile bakarsa çıka ayn-ı a'dâ
(Kurnaz, Cemal (1997). "Arayıcızâde Hüseyin Ferdî ve Derviş Ömer Efendi'nin Bilâdiyeleri". Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara: Akçağ Yay.)
Eserlerinden Örnekler
Bilâdiye-i Dervîş Ömer Efendi
Söyle ey kilk-i sühandân-ı kitâb-ı ma'nâ
Nâm-ı büldânda bize bir kıssa-i icmâlâ
Mısr-ı hüsnünde şehâ bende-i Ken'ânem ben
Al kefe hâtırumı gözle vü geh eyle atâ
Bir bucakda oturur gamze-i Tatar ammâ
Bir Kırım virdi bu uşşâka cihân kaldı tana
Yok mûyine sözümüz hiç o hilâl-ebrûnun
Rûz-ı vuslatda ider şâm-ı firâka îmâ
'Arz-ı Rûm içre o şûhun gören aydın yüzini
Dise Âyîne-i İskenderi'ye Tîre revâ
Küfe benzetdüm idi şekl-i rakîbi lîkin
Dilbere mevsil olup atdı beni Mağnisâ
Kâğıdı ak yazı ise kara ormanıdur
Koca ili yazamaz hâme çü ditrer cânâ
Çîn-i zülfün bursa rûyını vardur vechi
Nice ayyâş o hüsn eyledi Haymana şehâ
Boynı Torbalı ile güçdür o beg bâzârı
Bir Arapkirli meger az az arasını bula
N'ola sandıklı ise şimdi kumâş-ı dilber
Kulağın burdur anun kim olacakdur yağmâ
Ka'be hakkı Yemeni kalmadı Abbâs'a varam
Bu kadar Cidde göre kaldı yine üryân-pâ
Eylemiş kürkini kartal kanadı geldi o yâr
Konayum mı göçeyüm mi didi didüm kon yâ
Yok Söğüt gölgesi başumda kavak yeli eser
Varayum Karaağac'a ideyüm kesb-i hevâ
Çardak idi kadını köprili oldı şimdi
Yeni bâzâr idelüm balçık ise girmem ana
Yirgöği çift idinmiş ne aceb hikmetdür
Bereketlü ola hatun ili ile baba
Çörli çöpli ne ise gör çelebi bâzârı
Bûsına teşnelügüm geçmeden ağyârı sava
Varana olsa gerek kûy-i nigâra bre ne var
Hep kopan gice fenârlar ile gitmekde ana
Işk bâzârcığıdur bunda Kızanlık olmaz
Kara su gibi gehî yaşın idersin icrâ
Sûfiye cum'ada ezkârı katı çok lâzım
Kırk kilîsâyı yıkup mescid idindi gûyâ
Yeter itdün sanemâ rağbet o eski zağara
Çü koyun atasıdur (sen) anı kurda koma
Nîş-i cevri çü bize itdi havâle ol şûh
Oldı bu gerdilen âh ol müje-i bî-pervâ
Feth-i İslâm ele girse girerüz ihrâma
Ger bu dîne ola sonluk ile imdâd-ı Hudâ
Eğri bakma gel e bak bağrı yanuk 'âşıkına
Gel halâs eyle ki cân kurtarana ide du'â
Yetişür her sege kûyun katı taşlıca durur
Bir Manastıra sür ağyârı birez nîk ola tâ
Zülf sevdâsı uzunca ada oldı bu dile
İlbasan olmasa itmezdi şikâyet şeydâ
Depe delen ile kalkan delen oldı gamzen
Ehl-i diller bilene okudı derbend-i belâ
İbrişim ile işüm oldı ipekden geçdüm
İrmiye böyle ticâretde ömür iden hebâ
Sen pilâvı ko tara tuzla kebâbı sâkî
Baş ağaca salına gelsün o şûh-ı zîbâ
Kızıl elmaya ne hâcet erik ise maksûd
Âb-ı engûrı getür kayseri ile dârâ
Sarı göl oldı gözüm yaşı beni al ya ko
Çekmece ile şeker-hâne ne ey bağrı kabâ
Bu kadar paramuzı almış iken kesriyye
Bir filorine senün değmedük ey dehr-i fenâ
Bak o hor peşte ki harmanlıdur anun ardı
Ne susamlar kurıdur anda gürûh-ı zurefâ
Doyuran var ise var darı getür sen önüme
Yoksa sîruz aç olan kimseye dime tok a!
Menlik ile öğünürsin bu değirmenlikde
Olsa timur hisârı ola vücûdun ifnâ
Bilemem eğri bucak yoksa ki eğri dere mi
Zellesi altun ili akça kızanlık mı ola
Ger ben eş bula idüm kendüme menkûblukda
Yâ niye karlu dağlarda dir idüm eyvâ
Bin korun mât olacaksın çü basar bâr-ı ecel
Nârda düşmiş ü kalmış gibisin ey bernâ
Bu cezâ yir bizi sakız gibi âhir eridür
Ko benefşe gibi mûra baka çeşm-i vâlâ
Hâneye gelmeğe hiç kalmadı tenhâ hâcet
Kanda yâ işte zülâl-i leb-i yâra urefâ
Sarı şa'bândur adı bir yenice peydâ var
Unudursun bu rûyi ger kavala destün ura
Çekiyor mûy-i keşân semtine bac almağ içün
Gam-ı zülfün kara tağ oldı derûn-ı hâlâ
Bir çatalca fere kâdir degül iki ayağun
İp sala kâkül-i dilberde birez oyna dilâ
Var Sitanbul'a gönül tıflını eyle teslîm
Olma boğaz kesen ey merd-i sehâvet-peymâ
Çengele ursa kayalarda beni bir kimse
Üsküdar'a geçemem kâdı köyi var zîrâ
Gûyiyâ Südlüce'dür Ferdi bî-kâr-ı lübbi
Bir dem ol fürh-bahşı idündük me'vâ
Hıfz-ı Mevlâ'da ola cümle bilâd-ı İslâm
Basra-i bed ile bakarsa çıka ayn-ı a'dâ
(Kurnaz, Cemal (1997). "Arayıcızâde Hüseyin Ferdî ve Derviş Ömer Efendi'nin Bilâdiyeleri". Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara: Akçağ Yay.)