Madde Detay
DERVÎŞ PAŞA
(d. 967?/1560? - ö. 1012/1603)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
16. yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş bir şair olan Derviş Paşa, Mostar’da doğdu (Ak 1994: 196). Kaynaklarda doğum tarihi ile ilgili bilgi yoktur. 1603 yılında 43 yaşlarında öldüğü (Baysun 1993: 550) düşünülürse 1560’lı yıllarda doğmuş olmalıdır. Asıl adı, bazı kaynaklarda Hasan (Baykal 1992: 114-115), bazılarında ise Hacı (Tayyârzade Ahmed: 1293: 135) olarak yer alır. Şairin adının Hacı olarak anılması hacca gidişi ile ilgili olabilir. Kadric’de, Derviş Paşe Bajezidagiça olarak geçmektedir (Kadric 2008). II. Selim zamanında (1566-1574), küçük yaşlarda İstanbul’a getirilerek At Meydanı’ndaki İbrahim Paşa Sarayı’nda eğitim gördü. Derviş Paşa’nın, III. Murat’a yazdığı gazel ve kasidelerle, Farsçaya olan aşinalığı anlaşılmış ve kendisine -saray mensuplarından Zeyrek Ağa vasıtasıyla- Binâî’nin Farsça manzum Sehâ-nâme’sini Türkçeye tercüme etme vazifesi verildi. Bu eseri açık bir dille Murâd-nâme adıyla Türkçeye çevirdi. Bu çalışmasına karşılık olarak doğancıbaşılığa (Kutluk 1997: 95), bir rivayete göre de doğancılar kethüdalığına (Kutluk 1989:374) getirilen Derviş Paşa, Padişah III. Murat’ın musahibi ve çok yakınında bulunan bir kişi oldu. Doğancıbaşı olması dolayısıyla kapı kethüdalığı da yaptı. Padişahın güvendiği adamlarından biri olarak -âdet olmadığı halde- huzurunda yapılan önemli toplantılara katıldı. Bu toplantılarda şahidi olduğu bazı olayları ve konuşmaları tarihçi Peçevî’ye anlatmış, o da bu anlatılanları eserinde değerlendirmiştir (Baykal 1992: 121). Derviş Paşa’nın hangi tarihte saraydan ayrıldığı bilinmese de muhtemelen III. Murat’ın vefatına (1595) kadar sarayda kalmış ve ancak III. Mehmet’in tahta çıkışıyla saraydan ayrılmıştır (Baysun 1993: 550). Doğancılığı sırasında hacca giden Derviş Paşa, daha sonra Mart 1596 ortalarında şahincibaşılığa (Mehmed Süreyya 1999: 576) getirildi. Bu görevde iken aynı yıl III. Mehmet’in Eğri ve Haçova seferine katıldı. Savaşta gösterdiği kahramanlık üzerine küçük mîrâhur oldu; fakat bir süre sonra tekrar şahincibaşılığa getirildi. Ardından çakırcıbaşılığa yükseltildiği anlaşılan Derviş Paşa, 1599’da önce Segedin Beyliğine daha sonra da Bosna Beylerbeyliğine atandı (Mehmed Süreyya 1999: 418). Bu görevde iken İstolni Belgrat’ın barış yoluyla teslim alınmasında aracılık yaptı ve buranın muhafızlığında bulundu (Aykut 1980: 222). Bosna Beylerbeyliğine Celâlî Hasan Paşa’nın getirilmesi üzerine 1603 yılı ortalarında bu görevinden alındı. Osmanlı-Habsburg savaşlarının bütün şiddetiyle sürdüğü bu tarihlerde Budin’e yardıma gelen Serdar-ı Ekrem Lala Mehmet Paşa’nın emrinde Peşte yakınlarındaki Cspel adasını (Kızlaradası) düşmandan geri almaya çalışırken 4 Safer 1012 / 14 Haziran 1603’te, Koyunova’da şehit düştü. Öldüğünde 43 yaşlarında olduğu tahmin edilmektedir (Baysun 1993:550). Budin’in kurtarılması için sarf ettiği çaba neticesinde kahramanlığı destanlaşmıştır. Ölümüne “Âh fevt-i Dervîş” ifadesiyle tarih düşürülmüştür (Kurnaz-Tatçı 2001:277). Şehit düşmeden önce kendisine verilen vezirlik ve haslardan ise haberi olmamıştır (Aykut 1980:268-269). Mostar’da adına yapılmış bir cami bulunmaktadır.
Çeşitli mecmualarda şiirleri bulunan Derviş Paşa’nın bilinen tek eseri Binâyî’nin Sehâ-nâme adlı eserinin manzûm çevirisi olan Murâd-nâme adlı mesnevisidir. Murâd-nâme’nin bilinen iki nüshası vardır. Bunlardan birincisi İstanbul Millet Kütüphanesi, Ali Emirî Efendi Koleksiyonu Numara 1010’da kayıtlıdır. Nüshanın 2a varağı yırtık olup bir beyit okunamamaktadır. Bu nüsha 1365 beyitten oluşmaktadır (Kesik 2009:26). Eserin ikinci nüshası Bratislava Kütüphanesi'nde TF 42(475) numarada kayıtlıdır ve bu nüshanın beyit sayısı 1421’dir (Kadric 2008:54).
Derviş Paşa, 16. yüzyılın az tanınmış şairlerinden biri olmakla birlikte, gerek hayatı hakkında bilgi veren eserlere ve gerek Murâd-nâme’ye baktığımızda mesnevi yazan şairler arasında, sade ve akıcı ifadesi, tahkiye üslubu ile önemli bir şair olduğunu söyleyebiliriz. Hasan Çelebi’ye göre ise şair, kendi ayarındaki şairlerden üstündür, şiir sanatında söz sahibidir, kumru sesi gibi ahenkli ve güzel şiirleriyle, halkın ve şiirden anlayanların beğenisini kazanmıştır, şiirleri sihirli bir kalemin damlaları gibidir. Derviş Paşa, Necatî Bey’de olduğu üzere şiirde atasözü, deyim ve halk söyleyişlerini kullanma gayretinde olmuş, anlatımını yer yer konuşma diline yaklaştırmıştır. Bu şekilde söyleyişte sadeliği yakalamıştır. Dolayısıyla üslubu akıcı ve sürükleyicidir. Bunu da özellikle ses ve söz sanatlarına çokça yer vermekle sağlamıştır.
Kaynakça
Ak, Mahmut (1994). “Derviş Paşa-Bosnevî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 9. İstanbul: TDV Yay.
Aykut, Nezihi (1980). Hasan Beyzade Tarihi. C. II. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Baykal, Bekir Sıtkı (hzl.) (1992). Peçevî İbrahim Efendi-Peçevî Tarihi. C. II. Ankara: KB Yay.
Baysun, M. Cavid (1993). “Derviş Paşa”. İslam Ansiklopedisi. C. 3. İstanbul: MEB Yay.
Kadric, Adnan (hzl.) (2008). MURADNAMA Derviş Paşe Bajezidagiça. Sarajevo: Orijeltalni institut u Sarajevu.
Kesik, Beyhan (hzl.)(2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1989). Kınalızade Hasan Çelebi-Tezkiretü’ş-Şuarâ (Tenkitli Basım). C. I. Ankara: TTK Yay.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1997). Beyânî-Tezkiretü’ş-Şuara. Ankara: TTK Yay.
Mehmet Süreyya (1996). Eski Yazıdan Yeni Yazıya Sicill-i Osmanî. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.
Riyâzî. Riyâzü'ş-şu'arâ. Nuruosmaniye Kütüphanesi. Nr. 3774. vr. 69.
Tayyârzâde Ahmed (1293). Tarih-i ‘Atâ. C. IV. İstanbul: İstanbul Yahya Efendi Matbaası.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1977). C. II. İstanbul: Dergâh Yay.
http://www.panoramio.com/photo/85588809 [erişim tarihi: 07.11.2013].
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİKYayın Tarihi: 18.11.2013Güncelleme Tarihi: 03.12.2020Eserlerinden Örnekler
Murâd-nâme'den
Cânuma geçdi yiter ‘aşk-ı nigâr
Kanuma girdi tîg-ı gamze-i yâr
Suda görindi ol perî baña âh
Beni dîvâne eyledi nâ-gâh
Bahr-ı ‘âlemde her yaña her an
Eyler iken seyâhat ü seyrân
Bâd-ı ‘aşk oldı nâ-gehân peydâ
Rûzgâr-ı muhâlif oldı baña
Göñlümüñ zevrakın taşa çaldı
Sabrumuñ rahtını suya saldı
Kalmışam hayret ile ‘âciz ü zâr
‘Âşıkam hem garîb ü şehr-i diyâr
Ki görüp zulmet-i şeb-i târı
Eyler idi figân ile zârı
Dir idi âsmâna ey gerdûn
Yine dâmânuñ eyledüñ pür-hûn
Ne benüm gibi oda yanmışsın
Dûd-ı âha neden boyanmışsın
Rûzgârum gibi bu resme siyâh
Neden olduñ nedür bu hâl-i tebâh
Âteşîn dâg-ı bî-nihâye ‘aceb
Sîneñe yakmaga ne idi sebeb
Bir güneş yüzlü dil-bere sen de
Var ise olduñ ‘âşık [u] bende
Ruh-ı tâbendesine ‘âşıksın
Subhveş mihri ile sâdıksın
(Kesik, Beyhan (hzl.) (2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi. 117.)
(Murâd-nâme'den)
Âh kim derd ü mihnet-i hicrân
Başuma kıldı ‘âlemi zindân
Şem‘-veş nâr-ı hicr ile bu gice
Gâh giryânem gehî sûzân
Bir yaña cevr ider baña gerdûn
Bir yaña derd-i fürkat-i cânân
Dilde yok sabr u yârde yok şefkat
Bir yaña derd ü bir yaña dermân
Bilmezem n’eylesem ne çâre kılam
Kaldum arada ‘âciz ü hayrân
( Kesik, Beyhan (hzl.) (2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi.126.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 18.11.2013Güncelleme Tarihi: 03.12.2020Eserlerinden Örnekler
Murâd-nâme'den
Cânuma geçdi yiter ‘aşk-ı nigâr
Kanuma girdi tîg-ı gamze-i yâr
Suda görindi ol perî baña âh
Beni dîvâne eyledi nâ-gâh
Bahr-ı ‘âlemde her yaña her an
Eyler iken seyâhat ü seyrân
Bâd-ı ‘aşk oldı nâ-gehân peydâ
Rûzgâr-ı muhâlif oldı baña
Göñlümüñ zevrakın taşa çaldı
Sabrumuñ rahtını suya saldı
Kalmışam hayret ile ‘âciz ü zâr
‘Âşıkam hem garîb ü şehr-i diyâr
Ki görüp zulmet-i şeb-i târı
Eyler idi figân ile zârı
Dir idi âsmâna ey gerdûn
Yine dâmânuñ eyledüñ pür-hûn
Ne benüm gibi oda yanmışsın
Dûd-ı âha neden boyanmışsın
Rûzgârum gibi bu resme siyâh
Neden olduñ nedür bu hâl-i tebâh
Âteşîn dâg-ı bî-nihâye ‘aceb
Sîneñe yakmaga ne idi sebeb
Bir güneş yüzlü dil-bere sen de
Var ise olduñ ‘âşık [u] bende
Ruh-ı tâbendesine ‘âşıksın
Subhveş mihri ile sâdıksın
(Kesik, Beyhan (hzl.) (2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi. 117.)
(Murâd-nâme'den)
Âh kim derd ü mihnet-i hicrân
Başuma kıldı ‘âlemi zindân
Şem‘-veş nâr-ı hicr ile bu gice
Gâh giryânem gehî sûzân
Bir yaña cevr ider baña gerdûn
Bir yaña derd-i fürkat-i cânân
Dilde yok sabr u yârde yok şefkat
Bir yaña derd ü bir yaña dermân
Bilmezem n’eylesem ne çâre kılam
Kaldum arada ‘âciz ü hayrân
( Kesik, Beyhan (hzl.) (2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi.126.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 03.12.2020Eserlerinden Örnekler
Murâd-nâme'den
Cânuma geçdi yiter ‘aşk-ı nigâr
Kanuma girdi tîg-ı gamze-i yâr
Suda görindi ol perî baña âh
Beni dîvâne eyledi nâ-gâh
Bahr-ı ‘âlemde her yaña her an
Eyler iken seyâhat ü seyrân
Bâd-ı ‘aşk oldı nâ-gehân peydâ
Rûzgâr-ı muhâlif oldı baña
Göñlümüñ zevrakın taşa çaldı
Sabrumuñ rahtını suya saldı
Kalmışam hayret ile ‘âciz ü zâr
‘Âşıkam hem garîb ü şehr-i diyâr
Ki görüp zulmet-i şeb-i târı
Eyler idi figân ile zârı
Dir idi âsmâna ey gerdûn
Yine dâmânuñ eyledüñ pür-hûn
Ne benüm gibi oda yanmışsın
Dûd-ı âha neden boyanmışsın
Rûzgârum gibi bu resme siyâh
Neden olduñ nedür bu hâl-i tebâh
Âteşîn dâg-ı bî-nihâye ‘aceb
Sîneñe yakmaga ne idi sebeb
Bir güneş yüzlü dil-bere sen de
Var ise olduñ ‘âşık [u] bende
Ruh-ı tâbendesine ‘âşıksın
Subhveş mihri ile sâdıksın
(Kesik, Beyhan (hzl.) (2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi. 117.)
(Murâd-nâme'den)
Âh kim derd ü mihnet-i hicrân
Başuma kıldı ‘âlemi zindân
Şem‘-veş nâr-ı hicr ile bu gice
Gâh giryânem gehî sûzân
Bir yaña cevr ider baña gerdûn
Bir yaña derd-i fürkat-i cânân
Dilde yok sabr u yârde yok şefkat
Bir yaña derd ü bir yaña dermân
Bilmezem n’eylesem ne çâre kılam
Kaldum arada ‘âciz ü hayrân
( Kesik, Beyhan (hzl.) (2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi.126.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Murâd-nâme'den
Cânuma geçdi yiter ‘aşk-ı nigâr
Kanuma girdi tîg-ı gamze-i yâr
Suda görindi ol perî baña âh
Beni dîvâne eyledi nâ-gâh
Bahr-ı ‘âlemde her yaña her an
Eyler iken seyâhat ü seyrân
Bâd-ı ‘aşk oldı nâ-gehân peydâ
Rûzgâr-ı muhâlif oldı baña
Göñlümüñ zevrakın taşa çaldı
Sabrumuñ rahtını suya saldı
Kalmışam hayret ile ‘âciz ü zâr
‘Âşıkam hem garîb ü şehr-i diyâr
Ki görüp zulmet-i şeb-i târı
Eyler idi figân ile zârı
Dir idi âsmâna ey gerdûn
Yine dâmânuñ eyledüñ pür-hûn
Ne benüm gibi oda yanmışsın
Dûd-ı âha neden boyanmışsın
Rûzgârum gibi bu resme siyâh
Neden olduñ nedür bu hâl-i tebâh
Âteşîn dâg-ı bî-nihâye ‘aceb
Sîneñe yakmaga ne idi sebeb
Bir güneş yüzlü dil-bere sen de
Var ise olduñ ‘âşık [u] bende
Ruh-ı tâbendesine ‘âşıksın
Subhveş mihri ile sâdıksın
(Kesik, Beyhan (hzl.) (2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi. 117.)
(Murâd-nâme'den)
Âh kim derd ü mihnet-i hicrân
Başuma kıldı ‘âlemi zindân
Şem‘-veş nâr-ı hicr ile bu gice
Gâh giryânem gehî sûzân
Bir yaña cevr ider baña gerdûn
Bir yaña derd-i fürkat-i cânân
Dilde yok sabr u yârde yok şefkat
Bir yaña derd ü bir yaña dermân
Bilmezem n’eylesem ne çâre kılam
Kaldum arada ‘âciz ü hayrân
( Kesik, Beyhan (hzl.) (2009). Dervîş Paşa-Murâd-nâme. Giresun: Kiraz Ofis Baskı Merkezi.126.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | MOSTÂRÎ ÇELEBÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | HUSÂMÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | MOSTÂRÎ ÇELEBÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HUSÂMÎ | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | MOSTÂRÎ ÇELEBÎ | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HUSÂMÎ | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Meslek | Görüntüle |
11 | MOSTÂRÎ ÇELEBÎ | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | HUSÂMÎ | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | MOSTÂRÎ ÇELEBÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | HUSÂMÎ | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | MECÂZÎ | d. ? - ö. 1610 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | MOSTÂRÎ ÇELEBÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | HUSÂMÎ | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |