Madde Detay
GÜLŞENÎ (Saruhanî)
(d. ?/? - ö. 888’den sonra ?/1483-84’ten sonra ?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Biyografik kaynaklarda Gülşenî’nin asıl ismi, ailesi, ne zaman ve nerede doğduğu hakkında bir bilgi yoktur. Latîfî ve ondan istifade eden biyografik eserlerde Fâtih devri şairi olarak geçmektedir. Fakat Farsça Dîvân’ında (Ferzan 1980:72) II. Bâyezîd (886/1481–918/1512) için kasidelerinin bulunması onun Bâyezîd devrinde de hayatta olduğunu göstermektedir. Latîfî Tezkiresi’nde, Fâtih devrinde Anadolu'ya geldiği belirtilmiş, fakat nereden geldiğine değinilmemiştir. Şairin Farsça Dîvân’ında yer alan Şirvan ve Ebhaz bölgelerinde yaşamış önemli kişilere yazdığı hiciv ve övgüler geldiği yer hakkında bir fikir vermektedir. Dolayısıyla bu bilgilerden hareketle onun, Fâtih Sultân Mehmed’in Manisa (Saruhan)’da şehzadelik yaptığı dönemde âlim ve sanatkârlara verdiği değeri işitip adı geçen bölgeden gelerek şehzadeye intisap ettiği, burada şöhrete kavuştuğu ve bu nedenle de Saruhanî nisbesini aldığı söylenebilir. Râz-nâme isimli mesnevîsini Fâtih’e takdim etmesi, gerek Fâtih’e gerekse II. Bâyezîd’e çeşitli vesilelerle kasideler sunması, sultanın bayram ve av merasimlerini anlatması, yapılan hisar için tarih düşürmesine bakarak da onun saraya yakın bir şair olduğunu belirtmek mümkündür. Gülşenî’nin ölüm tarihi bilinmemekteyse de II. Bâyezîd’in 888/1483'te vefat eden oğlu Şehzâde Abdullah için yazdığı kaside (Yıldırımer 2004: 6) bu tarihten sonra öldüğünü göstermektedir.
Gülşenî’nin tespit edilen eserleri şunlardır:
1. Râz-nâme: Şairin Pend-nâme veya Makâlât adlarıyla da bilinen mesnevî nazım şekliyle kaleme aldığı bu eseri dînî, ahlâkî ve tasavvufî nasihatlerden meydana gelmektedir. 864/1460’ta tamamlanarak Fâtih Sultân Mehmed’e sunulmuştur. Başındaki kasidelerde değişik aruz kalıpları kullanılmışsa da bunların dışındaki kısımlar fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün kalıbıyla yazılmıştır. Râz-nâme, mesnevî tertibine uygun olarak münacat, na’t, dört halife methi ve sultana övgü ile başlamaktadır. Sebeb-i telif bölümü olmayan mesnevîde, daha sonra eserin esasını oluşturan dinî didaktik hikâyelere geçilmektedir. Burada 31 küçük hikâye ve bu hikâyelere bağlı olan 15 makale vardır. Hikâyelerden yedisi Attâr’ın Mantıku’t-Tayr’ından, yedisi Sâdî’nin Bostân’ından alınmıştır. Eser üzerine bir doktora (Ferzan 1980) bir de yüksek lisans tezi yapılmıştır (Yıldırımer 2004).
2. Farsça Dîvân: Çoğu Fâtih Sultân Mehmed ve II. Bâyezîd övgüsünde yazılmış 25 kasîde, Fâtih’in vefatının işlendiği terkîb-bend şeklinde bir mersiye, gazeller, övgü ve yergi konulu hezeliyât tarzında kıt’alar ve rubâ’îlerden meydana gelmektedir. Ferzan (1980) tarafından yapılan doktora tezinde şairin Râz-nâme isimli mesnevîsinin yanı sıra bu eser de yer almaktadır.
3. Türkçe Dîvân: Mürettep olmayan Dîvân’ın sonu eksik mevcut nüshasının mecmualardaki şiirlerle karşılaştırılmasıyla hazırlanarak yayımlanan metninde 19 kasîde, 4 terkîb-bend, 1 terci’-bend ve 188 gazel vardır (Turan 2011). Özlem Kulat (2010), Dîvân’ın tahlili konulu bir yüksek lisans tezi yapmıştır.
Bu eserlerin yanında Osmânlı Müellifleri’nde (Bursalı Mehmet Tahir 2000: 388) ve bundan istifade eden kaynaklarda Gülşenî’ye ait bir de Mevlid’in olduğu söylenmektedir. Fakat böyle bir esere henüz rastlanmamıştır. Şairin Pervâne Bey Mecmû’ası, Metâli’ü’n-Nezâ’ir ve başka nazîre mecmualarında da şiirleri mevcuttur (Turan 2011: 20-25).
Gülşenî’nin etkilendiği şairler hakkında tezkirelerde herhangi bir isim zikredilmemiştir. Fakat Râz-nâme’sinde yer alan hikâyelerden yedisini Attâr’ın Mantıku’t-Tayr’ından yedisini Sa’dî’nin Bostân’ından alması onun üzerinde bu şairlerin etkisini göstermesi bakımından önemlidir. Ayrıca Farsça Dîvân’ındaki Fâtih Sultân Mehmed’e sunduğu kasidede, Fars edebiyatının önemli şairlerinden "Rûdegî, Hâkânî, Enverî, Reşîdî, Mu’izzî, Ascedî-i Mervezî, Ferîd-i Ahvel, Seyfî-i İsferengî, Kemâl-i İsfehânî, Zahîr, İmâm, Selmân, Husrev, Hasan, Sa’dî, Hâcû, İmâd, Hâfız, Kemâl, Hayâlî, Kâtibî, Fettâî, Bedr-i Hilâlî, Şâhî, Tâli’î ve Tûsî" gibi isimlerle kendisini kıyaslayarak hem bir öz eleştiri yapmış, hem de bu şairleri çok iyi bildiğini, şiirde kimlerin hangi yönleriyle örnek alınması gerektiğini de ifade etmiştir. Nazire yazdığı şairler arasında Saffî, Adnî, Atâyî, Şâmî ve Aşkî gibi Fatih dönemi şairleri bulunmaktadır. Kaynaklarda mesnevî şairi olarak tanıtılan Gülşenî, çeşitli nazım şekillerinde hem Türkçe hem de Farsça güzel şiirler yazmıştır. Onun şiir dili 15. yüzyıl şairlerinden pek farklı değildir. Türkçe şiirlerinde çokça Arapça, Farsça kelime ve terkipler kullanmıştır.
Kaynakça
Aksoy, Hasan (1996). “Gülşenî-i Saruhânî”. İslâm Ansiklopedisi. C. 14. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 256.
Aksoy, Hasan (2004). “Mevlid”. İslâm Ansiklopedisi. C. 29. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 482–484.
Bursalı Mehmed Tâhir (2000). Osmânlı Müellifleri. C. 2. Ankara: Bizim Büro Yay.
Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ (İnceleme-Metin). Ankara: AKM Yay.
Coşkun, Menderes (hzl.) (2002). Manzum Bir Şairler Tezkiresi: Hasîb’in Silkü’l-Le’âl-i Âl-i Osmân’ındaki Şair Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.
Ferzan, Ebrahim (1980). Gülşenî-i Saruhânî: Hayatı, Farsça Dîvânı ve Râznâmesi. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Gülşenî. Farsça Dîvân. Bayezid Devlet Kütüphanesi Yazma Eserler Bölümü. No. 5820.
Gülşenî. Râz-nâme. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî Efendi Manzum Eserler. No. 932.
Gülşenî. Râz-nâme. Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Efendi Manzum Eserler. No. 859.
Gülşenî. Râz-nâme. Yapı Kredi Sermet Çifter Arastırma Kütüphanesi Yazma Eserler. No. 570.
Gülşenî. Türkçe Dîvân. Millî Kütüphane. Fahri Bilge Yazmalar Koleksiyonu. No. 206/2.
Hisâlî. Metâli’ü’n-Nezâ’ir. Nuruosmaniye Kütüphanesi. No. 4253. vr. 179a.
Hurûf-ı Hicâ Üzerine Mürettep Mecmû’a-i Eş’âr. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî Manzum Eserler. No. 674. vr. 172a.
İpekten Haluk, M. İsen, R. Toparlı, N. Okçu, T. Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay.
İsen, Mustafa (1994). Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.
Köksal, M. Fatih (2010). Mevlid-nâme –Türk Edebiyatında Mevlid Türü ve Yeni Mevlid Metinleri. Kırşehir: Türkiye Diyanet Vakfı Yay.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa
Tatçı (hzl.) (2001). Tuhfe-i
Nâilî - Divân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. Ankara:
Bizim Büro Yay.
Mecmû’a. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi. Nadir Eserler. No. 4025. vr. 154a.
Mecmû’a. Süleymaniye Kütüphanesi. Hasan Hüsnü Paşa. No. 1031. vr. 303b
Mecmû’a., İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi. Nadir Eserler. No. 2955. vr. 35b.
Mecmû’atü’n-Nezâir, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi. Nadir Eserler. No. 1547. vr. 116b,166a-b, 185a, 416a, 494b, 495a.
Özlem Kulat (2010). Gülşeni Saruhani Divanı ve Tahlili. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.
Pervane Beg. Mecmû’a. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi. Bağdat Kitaplığı. No. 406. vr. 105b.
Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi.
Yazıcı, Tahsin (1954). “Gülşenî, Eserleri ve Fâtih Hakkındaki Kasideleri”. Fâtih ve İstanbul II (7/12): 82-137.
Yıldırımer, Mestan (2004). 15. Yüzyıl Şairlerinden Gülşenî-i Sarûhânî'nin Râz-nâme (Makâlât-ı Gülşenî) Adlı Eserinin Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. SELAMİ TURANYayın Tarihi: 27.09.2013Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Râz-nâme’den
Hamd-i pâk ol pâke cân-ı pâkden
K’âdem eyler kudretiyle hâkden
Âfitâb-ı rûha andandur ziyâ
Şem‘-i akl andan bulur nûr-ı safâ
Hikmetiyle nutfede ol cân ider
Âfitâbı zerrede pinhân ider
Bahr-i feyzinden dü âlem kasredür
Mihr-i cûdından dil ü cân zerredür
Bânî’-i bünyâd-ı sakf-ı bî-sütûn
Nakş-bend-i tâk-ı çarh-ı nîl-gûn
Çarha seyr ü kutba andandur sebât
Akl u nefs ü rûha ol virür hayât
Aklun ol aklı vü cânun cânıdur
Cüz’ ü küllî zâtınun bürhânıdur
Hikmeti mecmû‘-ı fi‘lün fâ‘ili
Kudreti mecmû‘-ı şey’ün şâmili
Hîç akl-ı hurde-bîn ü nüktedân
Kendü zâtından anun virmez nişân
Âfitâb-ı zât-ı pâkinden yakîn
Dîde-i akl olmamışdur zerre-bîn
Dâl durur hikmetine kâf u nûn
K’andan oldı nakş-ı bîrûn u derûn
İrdi her mevcûda cûdından vücûd
Zü’l-minen bî-minnet eyler feyz-i cûd
Evveli her evvelün bî-ibtidâ
Âhiri her âhirün bî-intihâ
Pâdişâh oldur ki bâkî izzeti
Hem mucizz ü hem müzil yoh zilleti
Hâk-i dergâhı selâsîn-i cihân
Halkasıdur bâbınun heft âsumân
Gâh virür tâc u taht u mâl ü câh
Gâh eyler mâlı mâr u câhı çâh
Hâkim ol durur ki hükmidür revân
Mâni‘ olmaz emrine kevn ü mekân
Oldı vasfında zebân-ı akl lâl
Kimsene andan nişân virmek muhâl
(Yıldırımer, Mestan (2004). 15. Yüzyıl Şairlerinden Gülşenî-i Sarûhânî'nin Râz-nâme (Makâlât-ı Gülşenî) Adlı Eserinin Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi. 42.)
Türkçe Dîvân’ından
Muvaşşah Gazel
“Hızr Bâlî”
Hayâl-i serv-i dil-cûyı gül-endâm u semen-sîmâ
Gözümün cûy-bârınun kenârın eyledi me’vâ
Za‘îf ü nâ-tüvân oldukca ışkında ten-i bîmâr
Dil ü cânda olur şevk-i mahabbet ezyed ü ekvâ
Ruh u zülf-i hevâ-dârınun eşki kanda kim varsa
Biter sünbül kenârında açılur lâle-i hamrâ
Bahâr-ı ‘âlem-i cândur meger ol ârız-ı gül-gûn
Nihâl-i bâg-ı cennetdür meger bu kâmet-i bâlâ
Ol âhû-çeşm-i şîr-efgen gamından bu dil-i miskîn
Girîbân çâk idüp tan mı tutarsa dâmen-i sahrâ
Leb ü dendânınun lutfın görelden merdüm-i çeşmüm
Gehî yâkût-ı nâb eyler yaşın geh lü’lü-yi lâlâ
Yolında pây-mâl ol Gülşenî ol serv-i bâlânun
Dilersen kim ola seyrân-geh-i cân âlem-i bâlâ
(Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi. 121.)
Der-Muvaşşah Gûyed
Elif ol kâmet-i dil-cûy bigi ehl-i cinân
Görmedi ravza-i Firdevsde bir serv-i revân
Bî benüm bigi saçı çîni hevâ-dârı olan
Nefes urdukca olur bâd-ı sabâ müşg-fişân
Tî temâşâ-yı cemâline ki cân gülşenidür
Ârzû-mend olalı nâle ider bülbül-i cân
Sî serâdan iledür nâle Süreyyâya degin
Ol mehün gün yüzi şevkiyle dil itdükce figân
Cîm cürmise anun ışkı benüm bigi henûz
Görmedi kimse güneh-kâr olalı kevn ü mekân
Hî hayât-ı ebedî buluram ol dem ki beni
Öldüre gamze-i fettânile ol şûh-ı cihân
Hî hayâl-i leb ü dendânı gözümde olalı
La‘l ü dürrine anun reşk ider bahr ile kân
Dâl dikkatde ne denlü kim ola hurde-şinâs
İdemez mûy-ı miyân-ı sıfatın şerh ü beyân
Zâl zevk-i leb-i mey-gûnı safâsıyla müdâm
Câm-ı cân-pervere sarf olsa revâ nakd-i revân
Rî rakîbine ki seg-tab‘ u dil-âzâr durur
Görinürven ser-i kûyında anun şîr-i jeyân
Zî zenahdâniyile hâlini dil gördi didi
Çâh-ı Bâbildür ü Hârût giriftâr derân
Sîn seyl-âb-ı müje ârız-ı şevkinde anun
Kanda kim varsa açılur gül olur lâle-sitân
Şîn şimşâd-ı bülend ol kad-i dil-cûy bigi
Görmedi kimse k’ola lâle-ruh u gonca-dehân
Sâd sad zahm urur cânuma her lahza gözi
Olalı gamzesi ebrûsıyıla tîr ü kemân
Zâd za‘f-ı dili bîmâr gözindendür anun
Hande-i la‘l-i şeker-bârı virür tâb u tüvân
Tî tulû‘ eylese mihr-i ruhı hurşîd-misâl
Olur eczâ-yı cihân zerre bigi raks-künân
Zî zalâm-ı ser-i zülfile ruh-ı tâbişini
Akl gördükce okur Sûre-i Nûrıla Duhân
Ayn aynum n’ola yüz sürdügiçün makdemine
Gerçi bu sûd ider irmez ana hîç ziyân
Gayn gonca-lebi vasfını sabâdan işidüp
Kaldı reşkinden anun püste bigi beste-zübân
Fî fürûg-ı ruh-ı rahşânı öninde hurşîd
Zerre kem görinür kim ola ne k’ola ayân
Kâf kurtula mı cân gamzesi zahmından anun
Şahsa her kanda ki varursa ecel virmez emân
Kâf ger görmesem ol yâr-ı sebük-rûh yüzin
Hak bilür kim tenüme cânum olur bâr-ı girân
Lâm lâle ruhınun olsa hevâ-dârı bahâr
Halel itmezdi dahı gülşenine bâd-ı hazân
Mîm mestâne gözi şîvesini zâhid-i şehr
Görse rindâne ola mu‘tekif-i deyr-i mugân
Nûn nergis göreli ârız-ı gül-rengin anun
Olmadı lâle vü nesrîne çemende nigerân
Vâv vaslından ırah cennet ü dîdâr hakı
Ayn-ı dûzah görinür gözlerüme bâg-ı cinân
Hî hevâ-dârıyam ol gül-ruh u gonca-dehenün
Olsa sînemde ne tan lâle bigi dâg-ı nişân
Lâm elif lâf-ı sühan itse sezâdur ana kim
Gülşenî bigi vücûda getüre sihr-i beyân
Yî yevâkît u dürerden göher-i nazmın anun
Ter ü rengîn didi her vechile sarrâf-ı cihân
(Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi. 181-183.)
Farsça Dîvânı’ndan
Gazel
Ger hayâl-i o nebâşed şâm-ı gam hemdem merâ
Mî keşed sad-reh füzûn çün şem‘ sûz-ı gam merâ
Râz-ı hod gayr-ı seg-i kûyeş ne-gûyem bâ-kesî
Nîst çün gayr-ı seg-i kûyeş kesî mahrem merâ
Sâht hayrân hüsn-i ruhsâreş perî vü hûr râ
În gümân hergiz nemi bûd ez benî âdem merâ
Gerd-i derhâ-yı sirişk hunbâr dîde pîş-i o
Âb u rûy-ı gerd âhir dîde-i pür-nem merâ
Gülşenî mâhîst tâ zi ân meh cüdâ üftâdeem
În çünîn hergiz neyüftâdest der âlem merâ
(Ferzan, Ebrahim (1980). Gülşenî-i Saruhânî: Hayatı, Farsça Dîvânı ve Râznâmesi. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 65.)
Yayın Tarihi: 27.09.2013Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Râz-nâme’den
Hamd-i pâk ol pâke cân-ı pâkden
K’âdem eyler kudretiyle hâkden
Âfitâb-ı rûha andandur ziyâ
Şem‘-i akl andan bulur nûr-ı safâ
Hikmetiyle nutfede ol cân ider
Âfitâbı zerrede pinhân ider
Bahr-i feyzinden dü âlem kasredür
Mihr-i cûdından dil ü cân zerredür
Bânî’-i bünyâd-ı sakf-ı bî-sütûn
Nakş-bend-i tâk-ı çarh-ı nîl-gûn
Çarha seyr ü kutba andandur sebât
Akl u nefs ü rûha ol virür hayât
Aklun ol aklı vü cânun cânıdur
Cüz’ ü küllî zâtınun bürhânıdur
Hikmeti mecmû‘-ı fi‘lün fâ‘ili
Kudreti mecmû‘-ı şey’ün şâmili
Hîç akl-ı hurde-bîn ü nüktedân
Kendü zâtından anun virmez nişân
Âfitâb-ı zât-ı pâkinden yakîn
Dîde-i akl olmamışdur zerre-bîn
Dâl durur hikmetine kâf u nûn
K’andan oldı nakş-ı bîrûn u derûn
İrdi her mevcûda cûdından vücûd
Zü’l-minen bî-minnet eyler feyz-i cûd
Evveli her evvelün bî-ibtidâ
Âhiri her âhirün bî-intihâ
Pâdişâh oldur ki bâkî izzeti
Hem mucizz ü hem müzil yoh zilleti
Hâk-i dergâhı selâsîn-i cihân
Halkasıdur bâbınun heft âsumân
Gâh virür tâc u taht u mâl ü câh
Gâh eyler mâlı mâr u câhı çâh
Hâkim ol durur ki hükmidür revân
Mâni‘ olmaz emrine kevn ü mekân
Oldı vasfında zebân-ı akl lâl
Kimsene andan nişân virmek muhâl
(Yıldırımer, Mestan (2004). 15. Yüzyıl Şairlerinden Gülşenî-i Sarûhânî'nin Râz-nâme (Makâlât-ı Gülşenî) Adlı Eserinin Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi. 42.)
Türkçe Dîvân’ından
Muvaşşah Gazel
“Hızr Bâlî”
Hayâl-i serv-i dil-cûyı gül-endâm u semen-sîmâ
Gözümün cûy-bârınun kenârın eyledi me’vâ
Za‘îf ü nâ-tüvân oldukca ışkında ten-i bîmâr
Dil ü cânda olur şevk-i mahabbet ezyed ü ekvâ
Ruh u zülf-i hevâ-dârınun eşki kanda kim varsa
Biter sünbül kenârında açılur lâle-i hamrâ
Bahâr-ı ‘âlem-i cândur meger ol ârız-ı gül-gûn
Nihâl-i bâg-ı cennetdür meger bu kâmet-i bâlâ
Ol âhû-çeşm-i şîr-efgen gamından bu dil-i miskîn
Girîbân çâk idüp tan mı tutarsa dâmen-i sahrâ
Leb ü dendânınun lutfın görelden merdüm-i çeşmüm
Gehî yâkût-ı nâb eyler yaşın geh lü’lü-yi lâlâ
Yolında pây-mâl ol Gülşenî ol serv-i bâlânun
Dilersen kim ola seyrân-geh-i cân âlem-i bâlâ
(Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi. 121.)
Der-Muvaşşah Gûyed
Elif ol kâmet-i dil-cûy bigi ehl-i cinân
Görmedi ravza-i Firdevsde bir serv-i revân
Bî benüm bigi saçı çîni hevâ-dârı olan
Nefes urdukca olur bâd-ı sabâ müşg-fişân
Tî temâşâ-yı cemâline ki cân gülşenidür
Ârzû-mend olalı nâle ider bülbül-i cân
Sî serâdan iledür nâle Süreyyâya degin
Ol mehün gün yüzi şevkiyle dil itdükce figân
Cîm cürmise anun ışkı benüm bigi henûz
Görmedi kimse güneh-kâr olalı kevn ü mekân
Hî hayât-ı ebedî buluram ol dem ki beni
Öldüre gamze-i fettânile ol şûh-ı cihân
Hî hayâl-i leb ü dendânı gözümde olalı
La‘l ü dürrine anun reşk ider bahr ile kân
Dâl dikkatde ne denlü kim ola hurde-şinâs
İdemez mûy-ı miyân-ı sıfatın şerh ü beyân
Zâl zevk-i leb-i mey-gûnı safâsıyla müdâm
Câm-ı cân-pervere sarf olsa revâ nakd-i revân
Rî rakîbine ki seg-tab‘ u dil-âzâr durur
Görinürven ser-i kûyında anun şîr-i jeyân
Zî zenahdâniyile hâlini dil gördi didi
Çâh-ı Bâbildür ü Hârût giriftâr derân
Sîn seyl-âb-ı müje ârız-ı şevkinde anun
Kanda kim varsa açılur gül olur lâle-sitân
Şîn şimşâd-ı bülend ol kad-i dil-cûy bigi
Görmedi kimse k’ola lâle-ruh u gonca-dehân
Sâd sad zahm urur cânuma her lahza gözi
Olalı gamzesi ebrûsıyıla tîr ü kemân
Zâd za‘f-ı dili bîmâr gözindendür anun
Hande-i la‘l-i şeker-bârı virür tâb u tüvân
Tî tulû‘ eylese mihr-i ruhı hurşîd-misâl
Olur eczâ-yı cihân zerre bigi raks-künân
Zî zalâm-ı ser-i zülfile ruh-ı tâbişini
Akl gördükce okur Sûre-i Nûrıla Duhân
Ayn aynum n’ola yüz sürdügiçün makdemine
Gerçi bu sûd ider irmez ana hîç ziyân
Gayn gonca-lebi vasfını sabâdan işidüp
Kaldı reşkinden anun püste bigi beste-zübân
Fî fürûg-ı ruh-ı rahşânı öninde hurşîd
Zerre kem görinür kim ola ne k’ola ayân
Kâf kurtula mı cân gamzesi zahmından anun
Şahsa her kanda ki varursa ecel virmez emân
Kâf ger görmesem ol yâr-ı sebük-rûh yüzin
Hak bilür kim tenüme cânum olur bâr-ı girân
Lâm lâle ruhınun olsa hevâ-dârı bahâr
Halel itmezdi dahı gülşenine bâd-ı hazân
Mîm mestâne gözi şîvesini zâhid-i şehr
Görse rindâne ola mu‘tekif-i deyr-i mugân
Nûn nergis göreli ârız-ı gül-rengin anun
Olmadı lâle vü nesrîne çemende nigerân
Vâv vaslından ırah cennet ü dîdâr hakı
Ayn-ı dûzah görinür gözlerüme bâg-ı cinân
Hî hevâ-dârıyam ol gül-ruh u gonca-dehenün
Olsa sînemde ne tan lâle bigi dâg-ı nişân
Lâm elif lâf-ı sühan itse sezâdur ana kim
Gülşenî bigi vücûda getüre sihr-i beyân
Yî yevâkît u dürerden göher-i nazmın anun
Ter ü rengîn didi her vechile sarrâf-ı cihân
(Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi. 181-183.)
Farsça Dîvânı’ndan
Gazel
Ger hayâl-i o nebâşed şâm-ı gam hemdem merâ
Mî keşed sad-reh füzûn çün şem‘ sûz-ı gam merâ
Râz-ı hod gayr-ı seg-i kûyeş ne-gûyem bâ-kesî
Nîst çün gayr-ı seg-i kûyeş kesî mahrem merâ
Sâht hayrân hüsn-i ruhsâreş perî vü hûr râ
În gümân hergiz nemi bûd ez benî âdem merâ
Gerd-i derhâ-yı sirişk hunbâr dîde pîş-i o
Âb u rûy-ı gerd âhir dîde-i pür-nem merâ
Gülşenî mâhîst tâ zi ân meh cüdâ üftâdeem
În çünîn hergiz neyüftâdest der âlem merâ
(Ferzan, Ebrahim (1980). Gülşenî-i Saruhânî: Hayatı, Farsça Dîvânı ve Râznâmesi. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 65.)
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Râz-nâme’den
Hamd-i pâk ol pâke cân-ı pâkden
K’âdem eyler kudretiyle hâkden
Âfitâb-ı rûha andandur ziyâ
Şem‘-i akl andan bulur nûr-ı safâ
Hikmetiyle nutfede ol cân ider
Âfitâbı zerrede pinhân ider
Bahr-i feyzinden dü âlem kasredür
Mihr-i cûdından dil ü cân zerredür
Bânî’-i bünyâd-ı sakf-ı bî-sütûn
Nakş-bend-i tâk-ı çarh-ı nîl-gûn
Çarha seyr ü kutba andandur sebât
Akl u nefs ü rûha ol virür hayât
Aklun ol aklı vü cânun cânıdur
Cüz’ ü küllî zâtınun bürhânıdur
Hikmeti mecmû‘-ı fi‘lün fâ‘ili
Kudreti mecmû‘-ı şey’ün şâmili
Hîç akl-ı hurde-bîn ü nüktedân
Kendü zâtından anun virmez nişân
Âfitâb-ı zât-ı pâkinden yakîn
Dîde-i akl olmamışdur zerre-bîn
Dâl durur hikmetine kâf u nûn
K’andan oldı nakş-ı bîrûn u derûn
İrdi her mevcûda cûdından vücûd
Zü’l-minen bî-minnet eyler feyz-i cûd
Evveli her evvelün bî-ibtidâ
Âhiri her âhirün bî-intihâ
Pâdişâh oldur ki bâkî izzeti
Hem mucizz ü hem müzil yoh zilleti
Hâk-i dergâhı selâsîn-i cihân
Halkasıdur bâbınun heft âsumân
Gâh virür tâc u taht u mâl ü câh
Gâh eyler mâlı mâr u câhı çâh
Hâkim ol durur ki hükmidür revân
Mâni‘ olmaz emrine kevn ü mekân
Oldı vasfında zebân-ı akl lâl
Kimsene andan nişân virmek muhâl
(Yıldırımer, Mestan (2004). 15. Yüzyıl Şairlerinden Gülşenî-i Sarûhânî'nin Râz-nâme (Makâlât-ı Gülşenî) Adlı Eserinin Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi. 42.)
Türkçe Dîvân’ından
Muvaşşah Gazel
“Hızr Bâlî”
Hayâl-i serv-i dil-cûyı gül-endâm u semen-sîmâ
Gözümün cûy-bârınun kenârın eyledi me’vâ
Za‘îf ü nâ-tüvân oldukca ışkında ten-i bîmâr
Dil ü cânda olur şevk-i mahabbet ezyed ü ekvâ
Ruh u zülf-i hevâ-dârınun eşki kanda kim varsa
Biter sünbül kenârında açılur lâle-i hamrâ
Bahâr-ı ‘âlem-i cândur meger ol ârız-ı gül-gûn
Nihâl-i bâg-ı cennetdür meger bu kâmet-i bâlâ
Ol âhû-çeşm-i şîr-efgen gamından bu dil-i miskîn
Girîbân çâk idüp tan mı tutarsa dâmen-i sahrâ
Leb ü dendânınun lutfın görelden merdüm-i çeşmüm
Gehî yâkût-ı nâb eyler yaşın geh lü’lü-yi lâlâ
Yolında pây-mâl ol Gülşenî ol serv-i bâlânun
Dilersen kim ola seyrân-geh-i cân âlem-i bâlâ
(Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi. 121.)
Der-Muvaşşah Gûyed
Elif ol kâmet-i dil-cûy bigi ehl-i cinân
Görmedi ravza-i Firdevsde bir serv-i revân
Bî benüm bigi saçı çîni hevâ-dârı olan
Nefes urdukca olur bâd-ı sabâ müşg-fişân
Tî temâşâ-yı cemâline ki cân gülşenidür
Ârzû-mend olalı nâle ider bülbül-i cân
Sî serâdan iledür nâle Süreyyâya degin
Ol mehün gün yüzi şevkiyle dil itdükce figân
Cîm cürmise anun ışkı benüm bigi henûz
Görmedi kimse güneh-kâr olalı kevn ü mekân
Hî hayât-ı ebedî buluram ol dem ki beni
Öldüre gamze-i fettânile ol şûh-ı cihân
Hî hayâl-i leb ü dendânı gözümde olalı
La‘l ü dürrine anun reşk ider bahr ile kân
Dâl dikkatde ne denlü kim ola hurde-şinâs
İdemez mûy-ı miyân-ı sıfatın şerh ü beyân
Zâl zevk-i leb-i mey-gûnı safâsıyla müdâm
Câm-ı cân-pervere sarf olsa revâ nakd-i revân
Rî rakîbine ki seg-tab‘ u dil-âzâr durur
Görinürven ser-i kûyında anun şîr-i jeyân
Zî zenahdâniyile hâlini dil gördi didi
Çâh-ı Bâbildür ü Hârût giriftâr derân
Sîn seyl-âb-ı müje ârız-ı şevkinde anun
Kanda kim varsa açılur gül olur lâle-sitân
Şîn şimşâd-ı bülend ol kad-i dil-cûy bigi
Görmedi kimse k’ola lâle-ruh u gonca-dehân
Sâd sad zahm urur cânuma her lahza gözi
Olalı gamzesi ebrûsıyıla tîr ü kemân
Zâd za‘f-ı dili bîmâr gözindendür anun
Hande-i la‘l-i şeker-bârı virür tâb u tüvân
Tî tulû‘ eylese mihr-i ruhı hurşîd-misâl
Olur eczâ-yı cihân zerre bigi raks-künân
Zî zalâm-ı ser-i zülfile ruh-ı tâbişini
Akl gördükce okur Sûre-i Nûrıla Duhân
Ayn aynum n’ola yüz sürdügiçün makdemine
Gerçi bu sûd ider irmez ana hîç ziyân
Gayn gonca-lebi vasfını sabâdan işidüp
Kaldı reşkinden anun püste bigi beste-zübân
Fî fürûg-ı ruh-ı rahşânı öninde hurşîd
Zerre kem görinür kim ola ne k’ola ayân
Kâf kurtula mı cân gamzesi zahmından anun
Şahsa her kanda ki varursa ecel virmez emân
Kâf ger görmesem ol yâr-ı sebük-rûh yüzin
Hak bilür kim tenüme cânum olur bâr-ı girân
Lâm lâle ruhınun olsa hevâ-dârı bahâr
Halel itmezdi dahı gülşenine bâd-ı hazân
Mîm mestâne gözi şîvesini zâhid-i şehr
Görse rindâne ola mu‘tekif-i deyr-i mugân
Nûn nergis göreli ârız-ı gül-rengin anun
Olmadı lâle vü nesrîne çemende nigerân
Vâv vaslından ırah cennet ü dîdâr hakı
Ayn-ı dûzah görinür gözlerüme bâg-ı cinân
Hî hevâ-dârıyam ol gül-ruh u gonca-dehenün
Olsa sînemde ne tan lâle bigi dâg-ı nişân
Lâm elif lâf-ı sühan itse sezâdur ana kim
Gülşenî bigi vücûda getüre sihr-i beyân
Yî yevâkît u dürerden göher-i nazmın anun
Ter ü rengîn didi her vechile sarrâf-ı cihân
(Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi. 181-183.)
Farsça Dîvânı’ndan
Gazel
Ger hayâl-i o nebâşed şâm-ı gam hemdem merâ
Mî keşed sad-reh füzûn çün şem‘ sûz-ı gam merâ
Râz-ı hod gayr-ı seg-i kûyeş ne-gûyem bâ-kesî
Nîst çün gayr-ı seg-i kûyeş kesî mahrem merâ
Sâht hayrân hüsn-i ruhsâreş perî vü hûr râ
În gümân hergiz nemi bûd ez benî âdem merâ
Gerd-i derhâ-yı sirişk hunbâr dîde pîş-i o
Âb u rûy-ı gerd âhir dîde-i pür-nem merâ
Gülşenî mâhîst tâ zi ân meh cüdâ üftâdeem
În çünîn hergiz neyüftâdest der âlem merâ
(Ferzan, Ebrahim (1980). Gülşenî-i Saruhânî: Hayatı, Farsça Dîvânı ve Râznâmesi. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 65.)
Eserlerinden Örnekler
Râz-nâme’den
Hamd-i pâk ol pâke cân-ı pâkden
K’âdem eyler kudretiyle hâkden
Âfitâb-ı rûha andandur ziyâ
Şem‘-i akl andan bulur nûr-ı safâ
Hikmetiyle nutfede ol cân ider
Âfitâbı zerrede pinhân ider
Bahr-i feyzinden dü âlem kasredür
Mihr-i cûdından dil ü cân zerredür
Bânî’-i bünyâd-ı sakf-ı bî-sütûn
Nakş-bend-i tâk-ı çarh-ı nîl-gûn
Çarha seyr ü kutba andandur sebât
Akl u nefs ü rûha ol virür hayât
Aklun ol aklı vü cânun cânıdur
Cüz’ ü küllî zâtınun bürhânıdur
Hikmeti mecmû‘-ı fi‘lün fâ‘ili
Kudreti mecmû‘-ı şey’ün şâmili
Hîç akl-ı hurde-bîn ü nüktedân
Kendü zâtından anun virmez nişân
Âfitâb-ı zât-ı pâkinden yakîn
Dîde-i akl olmamışdur zerre-bîn
Dâl durur hikmetine kâf u nûn
K’andan oldı nakş-ı bîrûn u derûn
İrdi her mevcûda cûdından vücûd
Zü’l-minen bî-minnet eyler feyz-i cûd
Evveli her evvelün bî-ibtidâ
Âhiri her âhirün bî-intihâ
Pâdişâh oldur ki bâkî izzeti
Hem mucizz ü hem müzil yoh zilleti
Hâk-i dergâhı selâsîn-i cihân
Halkasıdur bâbınun heft âsumân
Gâh virür tâc u taht u mâl ü câh
Gâh eyler mâlı mâr u câhı çâh
Hâkim ol durur ki hükmidür revân
Mâni‘ olmaz emrine kevn ü mekân
Oldı vasfında zebân-ı akl lâl
Kimsene andan nişân virmek muhâl
(Yıldırımer, Mestan (2004). 15. Yüzyıl Şairlerinden Gülşenî-i Sarûhânî'nin Râz-nâme (Makâlât-ı Gülşenî) Adlı Eserinin Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi. 42.)
Türkçe Dîvân’ından
Muvaşşah Gazel
“Hızr Bâlî”
Hayâl-i serv-i dil-cûyı gül-endâm u semen-sîmâ
Gözümün cûy-bârınun kenârın eyledi me’vâ
Za‘îf ü nâ-tüvân oldukca ışkında ten-i bîmâr
Dil ü cânda olur şevk-i mahabbet ezyed ü ekvâ
Ruh u zülf-i hevâ-dârınun eşki kanda kim varsa
Biter sünbül kenârında açılur lâle-i hamrâ
Bahâr-ı ‘âlem-i cândur meger ol ârız-ı gül-gûn
Nihâl-i bâg-ı cennetdür meger bu kâmet-i bâlâ
Ol âhû-çeşm-i şîr-efgen gamından bu dil-i miskîn
Girîbân çâk idüp tan mı tutarsa dâmen-i sahrâ
Leb ü dendânınun lutfın görelden merdüm-i çeşmüm
Gehî yâkût-ı nâb eyler yaşın geh lü’lü-yi lâlâ
Yolında pây-mâl ol Gülşenî ol serv-i bâlânun
Dilersen kim ola seyrân-geh-i cân âlem-i bâlâ
(Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi. 121.)
Der-Muvaşşah Gûyed
Elif ol kâmet-i dil-cûy bigi ehl-i cinân
Görmedi ravza-i Firdevsde bir serv-i revân
Bî benüm bigi saçı çîni hevâ-dârı olan
Nefes urdukca olur bâd-ı sabâ müşg-fişân
Tî temâşâ-yı cemâline ki cân gülşenidür
Ârzû-mend olalı nâle ider bülbül-i cân
Sî serâdan iledür nâle Süreyyâya degin
Ol mehün gün yüzi şevkiyle dil itdükce figân
Cîm cürmise anun ışkı benüm bigi henûz
Görmedi kimse güneh-kâr olalı kevn ü mekân
Hî hayât-ı ebedî buluram ol dem ki beni
Öldüre gamze-i fettânile ol şûh-ı cihân
Hî hayâl-i leb ü dendânı gözümde olalı
La‘l ü dürrine anun reşk ider bahr ile kân
Dâl dikkatde ne denlü kim ola hurde-şinâs
İdemez mûy-ı miyân-ı sıfatın şerh ü beyân
Zâl zevk-i leb-i mey-gûnı safâsıyla müdâm
Câm-ı cân-pervere sarf olsa revâ nakd-i revân
Rî rakîbine ki seg-tab‘ u dil-âzâr durur
Görinürven ser-i kûyında anun şîr-i jeyân
Zî zenahdâniyile hâlini dil gördi didi
Çâh-ı Bâbildür ü Hârût giriftâr derân
Sîn seyl-âb-ı müje ârız-ı şevkinde anun
Kanda kim varsa açılur gül olur lâle-sitân
Şîn şimşâd-ı bülend ol kad-i dil-cûy bigi
Görmedi kimse k’ola lâle-ruh u gonca-dehân
Sâd sad zahm urur cânuma her lahza gözi
Olalı gamzesi ebrûsıyıla tîr ü kemân
Zâd za‘f-ı dili bîmâr gözindendür anun
Hande-i la‘l-i şeker-bârı virür tâb u tüvân
Tî tulû‘ eylese mihr-i ruhı hurşîd-misâl
Olur eczâ-yı cihân zerre bigi raks-künân
Zî zalâm-ı ser-i zülfile ruh-ı tâbişini
Akl gördükce okur Sûre-i Nûrıla Duhân
Ayn aynum n’ola yüz sürdügiçün makdemine
Gerçi bu sûd ider irmez ana hîç ziyân
Gayn gonca-lebi vasfını sabâdan işidüp
Kaldı reşkinden anun püste bigi beste-zübân
Fî fürûg-ı ruh-ı rahşânı öninde hurşîd
Zerre kem görinür kim ola ne k’ola ayân
Kâf kurtula mı cân gamzesi zahmından anun
Şahsa her kanda ki varursa ecel virmez emân
Kâf ger görmesem ol yâr-ı sebük-rûh yüzin
Hak bilür kim tenüme cânum olur bâr-ı girân
Lâm lâle ruhınun olsa hevâ-dârı bahâr
Halel itmezdi dahı gülşenine bâd-ı hazân
Mîm mestâne gözi şîvesini zâhid-i şehr
Görse rindâne ola mu‘tekif-i deyr-i mugân
Nûn nergis göreli ârız-ı gül-rengin anun
Olmadı lâle vü nesrîne çemende nigerân
Vâv vaslından ırah cennet ü dîdâr hakı
Ayn-ı dûzah görinür gözlerüme bâg-ı cinân
Hî hevâ-dârıyam ol gül-ruh u gonca-dehenün
Olsa sînemde ne tan lâle bigi dâg-ı nişân
Lâm elif lâf-ı sühan itse sezâdur ana kim
Gülşenî bigi vücûda getüre sihr-i beyân
Yî yevâkît u dürerden göher-i nazmın anun
Ter ü rengîn didi her vechile sarrâf-ı cihân
(Turan, Selami (hzl.) (2011). Saruhanlı Gülşenî Dîvânı. Isparta: Fakülte Kitabevi. 181-183.)
Farsça Dîvânı’ndan
Gazel
Ger hayâl-i o nebâşed şâm-ı gam hemdem merâ
Mî keşed sad-reh füzûn çün şem‘ sûz-ı gam merâ
Râz-ı hod gayr-ı seg-i kûyeş ne-gûyem bâ-kesî
Nîst çün gayr-ı seg-i kûyeş kesî mahrem merâ
Sâht hayrân hüsn-i ruhsâreş perî vü hûr râ
În gümân hergiz nemi bûd ez benî âdem merâ
Gerd-i derhâ-yı sirişk hunbâr dîde pîş-i o
Âb u rûy-ı gerd âhir dîde-i pür-nem merâ
Gülşenî mâhîst tâ zi ân meh cüdâ üftâdeem
În çünîn hergiz neyüftâdest der âlem merâ
(Ferzan, Ebrahim (1980). Gülşenî-i Saruhânî: Hayatı, Farsça Dîvânı ve Râznâmesi. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 65.)