Madde Detay
HABÎBÎ, Şeyh Seyyid Habîbî İsmail Efendi
(d. ?/? - ö. 1090/1679/1680)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Doğum tarihi ve doğum yeri bilinmemektedir. Ayvansarayî’nin Hadîkatü’l-Cevâmi (Galitekin 2001: 272)’sine göre asıl adı İsmail’dir. Şeyh Seyyid Habîbî İsmail Efendi olarak tanındı. Fakat Ayvansarayî’nin Vefeyât (Ekinci 2013: 147)’ına göre adı Mehmed’dir. Tabîbzade (1995’ten aktaran Yılmaz 2007: 149)’nin de İsmail’i tercih etmesi Ayvansarayî’nin, Vefeyât’ında Mehmed ismini yanlışlıkla yazdığını göstermektedir. Habîbî İsmail Efendi, Ümmî Sinanzâde Hasan Efendi’den Halvetîlik adabını öğrendi (Ekinci 2013: 147). Ümmî Sinanzâde Hasan Efendi’den hilafet aldıktan sonra Seyyid Mustafa Efendi’nin ölmesi üzerine, Topkapı’da Melek Hatun Mahallesi’nde Mevlanakapı Caddesi üzerinde bulunan, Mimar Acem Ali adlı bir zatın hayratı ve Halvetî tekkesi olan Mimar Acem Tekkesi’ne şeyh oldu (Galitekin 2001: 272; Yılmaz 2007: 150). Habîbî İsmail Efendi, Ümmî Sinanzâde Hasan Efendi’den başka Yenikapı Mevlevîhanesi’nin dördüncü şeyhi olan Câmi Ahmed Dede’ye de intisap etti. Mevlevîhane’nin beşinci şeyhi olan Kârî Ahmed Dede’nin (ö. 1090/1679) vefat etmesiyle boşalan postnişinlik için Konya merkezden Habîbî İsmail Efendi için arz geldi fakat İsmail Efendi o gece vefat ettiği için şeyhlik makamına geçemedi (Ekinci 2013: 147-148; Yılmaz 2007: 150). Bu durum, İsmail Efendi’nin tarîkatın önemli merkezlerinden birinin şeyhliğini üstlenebilecek kadar ileri bir seviyede olduğunu göstermektedir. Mezar taşı üzerine Mevlevî külâhı ve onun üstünde de hilafet alâmeti olan bir üstüvânî bulunması onun bu yönüne işaret etmesi bakımından önemlidir (Yılmaz 2007: 150).
Habîbî İsmail Efendi Mimar Tekkesi şeyhi iken 1090/1679-1680 yılında vefat etti. “Rahmetü’l-‘ârifîn” ibaresi vefat tarihini göstermektedir. Mimar Tekkesi haziresine defnedildi Vefatıyla boşalan Mimar Acem Tekkesi şeyhliğini oğlu Mehmed Efendi üstlendi. (Galitekin 2001: 272; Ekinci 2013: 148; Yılmaz 2007: 150-151).
Habîbî İsmail Efendi, gerek Ümmî Sinanzâde Hasan Efendi’nin gerekse Sinaniyye’nin diğer tarikatlerden Mevleviyye ile olan ilişkisini göstermesi bakımından önemli bir şahsiyettir (Yılmaz 2007: 149-150).
Eserleri:
1. Dârü’r-Rahmân: 195 yapraktan oluşan eser Hacı Selim Ağa Kütüphanesi Hüdayi Efendi koleksiyonu numara 757’de kayıtlıdır.
2. Şehbâ-yı Kudsiyye: Süleymaniye Kütüphanesi Şehit Ali Paşa koleksiyonu numara 1136’da kayıtlı yazmanın 66-111 yaprakları arasındadır.
3.Tuhfetü’l-Berere: Süleymaniye Kütüphanesi Şehit Ali Paşa koleksiyonu numara 1136 ve Nafiz Paşa numara 360 kayıtlı bilinen iki yazma nüshası vardır. Eser, 40 yapraktan oluşmaktadır (Yılmaz 2007: 150-151).
4. Hırz-ı Cân: Bu eser, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu numara 1915’te kayıtlıdır. Eser, yazmalar.gov.tr’de bilgilere göre manzum olup İslam dini ve iman konusu üzerine yazılmıştır. 37 yapraktan oluşan eserin istinsah tarihi 1069/1658’dir ve eserin yazar adı bölümünde İsmail Habibî kaydı vardır.
Bu eserlerinin dışında muhtelif güfteleri de vardır (Yılmaz 2007: 150-151).
Kaynakça
Ekinci, Ramazan (hzl.) (2013). Hâfız Hüseyin Ayvânsarâyî-Vefeyât-ı Ayvânsarâyî (İnceleme-Tenkitli Metin). ed. Âdem Ceyhan. İstanbul: Buhara Yay. 147-148.
Galitekin, Ahmed Nezih (hzl.) (2001). Ayvansarayî Hüseyin Efendi-Alî Sâtı Efendi-Süleymân Besîm Efendi Hadîkatü’l-Cevâmi‘ (İstanbul Câmileri ve Diğer Dinî-Sivil Mimârî Yapılar). İstanbul: İşaret Yay. 272.
İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. http://yazmalar.gov.tr/detay_goster.php?k=114885 [erişim tarihi: 14.03.2014]
Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri, C. I-II. Ankara: Bizim Büro Yay. 1240.
Kut, Turgut (hzl.) (1995). “Tabîbzâde, Mehmed Zâkir Şükrü-İstanbul Hankâhları Meşâyihi”. TUBA (19). ed. A. Turgut Kut ve Günay Kut. Harward.
Yılmaz, Necdet (2007).Osmanlı Toplumunda Tasavvuf-Sûfîler, Devlet ve Ulemâ. İstanbul: Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yay. 149-151.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİKYayın Tarihi: 13.06.2014Güncelleme Tarihi: 28.11.2020Eserlerinden Örnekler
Hırz-ı Cân’dan
Bismi’llahi’r-rahmanı’r-rahîm
Hamd ana kim varı ol var eyledi
Kenz-i fazlın halka îsâr eyledi
Mevc urup bahr-i ‘atâsı itdi cûş
Tâ ebed turmaz ider dâ’im hurûş
Mevcinün bir keffidür seb‘-i semâ
Cûşınun bir katresi ‘arş-ı ‘alâ
Gark-ı ni‘met cümle zerrât-ı cihân
Medhin okur cümle şey zâhir nihân
‘Aşkı ile nüh felek devvârdur
Heft zemînün gözleri enhârdur
…
Meh gehi derdi ile pür bedr olur
Geh erir havfı ile bî-kadr olur
Heşt behişt nûr-ı cemâlinden nişân
Heft cahîm nâr-ı celâlinden beyân
Hirmen-i lutfından anun dü cihân
İki dâne gibidür olmış ‘ayân
Süfre-i na‘mâsı arz-ı müstakar
Düşmen ü dostı anı yagma ider
…
Cümleden oldur ganî vü bî-misâl
Cümlesi muhtâc ana umar nevâl
Rızklar andan rızklanur bulur gıdâ
Haylar andan hayy olur bulur nemâ
Bahş iden oldur vücûdı cümleye
Fazl iden oldur bu cûdı cümleye
Olmaz ihsâ ni‘meti ki olsa ‘add
Kapusına varana olmadı sedd
Bâbı açuk lutfınun pâyânı yok
Kullarına dâ’imâ ihsânı çok
Sen idersün cürmi ol ider ‘atâ
Sen idersün nakzı ol ider vefâ
‘Âşıkınun kalbini gülzâr iden
Hem-çü bülbül sînesin pür-zâr iden
Eyleyen vechine mir’at sadrını
Gösteren ‘ıyd-ı cemâli bedrini
Kohudan bûy-ı visâli verdini
Dem-be-dem arturan ‘aşkı derdini
Od salan varına nâr-ı ‘aşk ile
Su salan nârına nûr-ı vasl ile
Derdini kılan hayât içre hayât
Bahş iden dâ’im bakar ref‘-i memât
Leylden ihrâc iden nûr-ı sabâh
Şemse hem bahş eyleyen nûrdan cenâh
Halk iden habbâtı inbât eyleyen
Ref‘ idüp ibrâdı cennât eyleyen
Kışları yaz eyleyen yazları kış
Nîşleri nûş eyleyen nûşları nîş
…
Âteşi İbrâhime gülzâr iden
Âbı Fir‘avna cahîm ü nâr iden
Fâ‘il-i muhtârdur oldur hakîm
Ana dinilmez çirâ oldur ‘Alîm
Zerredür ‘ilminde cümle ‘ilm-i halk
İdemez hiç kes anun hükminde dakk
Hükmine iremez hiç ‘akl-ı beşer
Kurı neyden bitürür şehd ü şeker
Bitürür hâr-ı siyehden gülleri
Hem kılur şeydâ ana bülbülleri
Gül gibi kokam dir isen sen eger
Ney gibi tolam dir isen ger şeker
Nâfeni müşg ile tolsun dir isen
Bu gönül cânânı bulsun dir isen
Şiddet ile sev anı eyle niyâz
Ehl-i derd ol ol hakîkî bî-mecâz
Anı kıl matlab kamuyı târik ol
Derdün ol olsun bu yola sâlik ol
Esb-i ‘aşka bin ki gâyet yorgadur
iîç bulınmaz böyle rehvâr turfedür
Hatvetinde irgürür matlûbuna
Vâsıl ider sevgülü mahbûbuna
Onarınca nâfesin hüccâc olan
Tagları aşar geçer ‘uşşâk olan
Olmayan derd ehli bulmaz vasl-ı yâr
Sana didüm ‘âkil isen anla var
‘Âkile ey dost işâret besdürür
Câhile yüz bin kelâm çün hasdurur
(İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. vr. 1b-2b.)
Der Medh-i Resûl-i Ekrem ve Habîb-i Muhterem Sallallâhu ‘Aleyhi ve Sellem
Hem dahı olsun salât ile selâm
Ol şehe kim oldurur hayrü’l-enâm
Oldurur şâh-ı rüsül makbûl-ı küll
Oldurur gülzâr-ı vahdetde çü gül
Oldurur med‘uvv-i Rabbü’l-‘âlemîn
Oldurur ‘âlemlere rahmet hemîn
Ana olmışdur hemân ‘arz-ı cemâl
Gayrılar ana tufeyl umar nevâl
Didi şânında Hudâ Levlâk ana
Anun içün oldı var arz u semâ
Yir ü gök ins ü melek müştâk ana
Kadrini anun bilen ancak Hudâ
Barmagıyla mâhı şakk iden odur
Bâtılı ref‘ hakkı hakk iden odur
Zulmet-i küfri izâle eyledi
Ümmete dîni nevâle eyledi
Nûr-ı vechi mâhdan enverdürür
Kadri anun ‘arşdan ber-terdürür
…
Hâk-i pâyıdur kamu halk-ı cihân
Dürr-i meknûndur sadef içre nihân
Gayretinden Hak nihân itmiş anı
Sûret-i misl-i beşerde ey velî
Zerre olsa nûr-ı hüsnünde ‘ayân
Kalmaz idi hiç beşer virürdi cân
Cümle ‘âlem tendürür bil anı cân
Cânun içinde ana eyle mekân
Sev anı tâ kim bulasın sînede
Nitekim şems görinür âyînede
Keşf iderdüm dahı esrâr-ı nihân
Lâyık olmaz lokma-i hâsâna ‘âm
Eyledüm îmâ eger ‘âkil isen
Bul seni sende eger kâmil isen
Sendedür esrâr-ı cümle kâ’inât
Eyle mir’at sîneni et-tayyibât
İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. vr. 2b-3a.
Yâ İlâhî kıl bize lutf u ‘atâ
Cezb idüp dönder bizi senden yana
Ver tarîk-ı müstakîm üzre sebât
Sana irgür koma yolda ihdinâ
Bu Habîbî derdmendi kıl kabûl
Rahmetün hânında n’ola bir gedâ
(Ekinci, Ramazan (hzl.) (2013). Hâfız Hüseyin Ayvânsarâyî-Vefeyât-ı Ayvânsarâyî (İnceleme-Tenkitli Metin). ed. Âdem Ceyhan. İstanbul: Buhara Yay. 148.)
Yayın Tarihi: 13.06.2014Güncelleme Tarihi: 28.11.2020Eserlerinden Örnekler
Hırz-ı Cân’dan
Bismi’llahi’r-rahmanı’r-rahîm
Hamd ana kim varı ol var eyledi
Kenz-i fazlın halka îsâr eyledi
Mevc urup bahr-i ‘atâsı itdi cûş
Tâ ebed turmaz ider dâ’im hurûş
Mevcinün bir keffidür seb‘-i semâ
Cûşınun bir katresi ‘arş-ı ‘alâ
Gark-ı ni‘met cümle zerrât-ı cihân
Medhin okur cümle şey zâhir nihân
‘Aşkı ile nüh felek devvârdur
Heft zemînün gözleri enhârdur
…
Meh gehi derdi ile pür bedr olur
Geh erir havfı ile bî-kadr olur
Heşt behişt nûr-ı cemâlinden nişân
Heft cahîm nâr-ı celâlinden beyân
Hirmen-i lutfından anun dü cihân
İki dâne gibidür olmış ‘ayân
Süfre-i na‘mâsı arz-ı müstakar
Düşmen ü dostı anı yagma ider
…
Cümleden oldur ganî vü bî-misâl
Cümlesi muhtâc ana umar nevâl
Rızklar andan rızklanur bulur gıdâ
Haylar andan hayy olur bulur nemâ
Bahş iden oldur vücûdı cümleye
Fazl iden oldur bu cûdı cümleye
Olmaz ihsâ ni‘meti ki olsa ‘add
Kapusına varana olmadı sedd
Bâbı açuk lutfınun pâyânı yok
Kullarına dâ’imâ ihsânı çok
Sen idersün cürmi ol ider ‘atâ
Sen idersün nakzı ol ider vefâ
‘Âşıkınun kalbini gülzâr iden
Hem-çü bülbül sînesin pür-zâr iden
Eyleyen vechine mir’at sadrını
Gösteren ‘ıyd-ı cemâli bedrini
Kohudan bûy-ı visâli verdini
Dem-be-dem arturan ‘aşkı derdini
Od salan varına nâr-ı ‘aşk ile
Su salan nârına nûr-ı vasl ile
Derdini kılan hayât içre hayât
Bahş iden dâ’im bakar ref‘-i memât
Leylden ihrâc iden nûr-ı sabâh
Şemse hem bahş eyleyen nûrdan cenâh
Halk iden habbâtı inbât eyleyen
Ref‘ idüp ibrâdı cennât eyleyen
Kışları yaz eyleyen yazları kış
Nîşleri nûş eyleyen nûşları nîş
…
Âteşi İbrâhime gülzâr iden
Âbı Fir‘avna cahîm ü nâr iden
Fâ‘il-i muhtârdur oldur hakîm
Ana dinilmez çirâ oldur ‘Alîm
Zerredür ‘ilminde cümle ‘ilm-i halk
İdemez hiç kes anun hükminde dakk
Hükmine iremez hiç ‘akl-ı beşer
Kurı neyden bitürür şehd ü şeker
Bitürür hâr-ı siyehden gülleri
Hem kılur şeydâ ana bülbülleri
Gül gibi kokam dir isen sen eger
Ney gibi tolam dir isen ger şeker
Nâfeni müşg ile tolsun dir isen
Bu gönül cânânı bulsun dir isen
Şiddet ile sev anı eyle niyâz
Ehl-i derd ol ol hakîkî bî-mecâz
Anı kıl matlab kamuyı târik ol
Derdün ol olsun bu yola sâlik ol
Esb-i ‘aşka bin ki gâyet yorgadur
iîç bulınmaz böyle rehvâr turfedür
Hatvetinde irgürür matlûbuna
Vâsıl ider sevgülü mahbûbuna
Onarınca nâfesin hüccâc olan
Tagları aşar geçer ‘uşşâk olan
Olmayan derd ehli bulmaz vasl-ı yâr
Sana didüm ‘âkil isen anla var
‘Âkile ey dost işâret besdürür
Câhile yüz bin kelâm çün hasdurur
(İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. vr. 1b-2b.)
Der Medh-i Resûl-i Ekrem ve Habîb-i Muhterem Sallallâhu ‘Aleyhi ve Sellem
Hem dahı olsun salât ile selâm
Ol şehe kim oldurur hayrü’l-enâm
Oldurur şâh-ı rüsül makbûl-ı küll
Oldurur gülzâr-ı vahdetde çü gül
Oldurur med‘uvv-i Rabbü’l-‘âlemîn
Oldurur ‘âlemlere rahmet hemîn
Ana olmışdur hemân ‘arz-ı cemâl
Gayrılar ana tufeyl umar nevâl
Didi şânında Hudâ Levlâk ana
Anun içün oldı var arz u semâ
Yir ü gök ins ü melek müştâk ana
Kadrini anun bilen ancak Hudâ
Barmagıyla mâhı şakk iden odur
Bâtılı ref‘ hakkı hakk iden odur
Zulmet-i küfri izâle eyledi
Ümmete dîni nevâle eyledi
Nûr-ı vechi mâhdan enverdürür
Kadri anun ‘arşdan ber-terdürür
…
Hâk-i pâyıdur kamu halk-ı cihân
Dürr-i meknûndur sadef içre nihân
Gayretinden Hak nihân itmiş anı
Sûret-i misl-i beşerde ey velî
Zerre olsa nûr-ı hüsnünde ‘ayân
Kalmaz idi hiç beşer virürdi cân
Cümle ‘âlem tendürür bil anı cân
Cânun içinde ana eyle mekân
Sev anı tâ kim bulasın sînede
Nitekim şems görinür âyînede
Keşf iderdüm dahı esrâr-ı nihân
Lâyık olmaz lokma-i hâsâna ‘âm
Eyledüm îmâ eger ‘âkil isen
Bul seni sende eger kâmil isen
Sendedür esrâr-ı cümle kâ’inât
Eyle mir’at sîneni et-tayyibât
İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. vr. 2b-3a.
Yâ İlâhî kıl bize lutf u ‘atâ
Cezb idüp dönder bizi senden yana
Ver tarîk-ı müstakîm üzre sebât
Sana irgür koma yolda ihdinâ
Bu Habîbî derdmendi kıl kabûl
Rahmetün hânında n’ola bir gedâ
(Ekinci, Ramazan (hzl.) (2013). Hâfız Hüseyin Ayvânsarâyî-Vefeyât-ı Ayvânsarâyî (İnceleme-Tenkitli Metin). ed. Âdem Ceyhan. İstanbul: Buhara Yay. 148.)
Güncelleme Tarihi: 28.11.2020Eserlerinden Örnekler
Hırz-ı Cân’dan
Bismi’llahi’r-rahmanı’r-rahîm
Hamd ana kim varı ol var eyledi
Kenz-i fazlın halka îsâr eyledi
Mevc urup bahr-i ‘atâsı itdi cûş
Tâ ebed turmaz ider dâ’im hurûş
Mevcinün bir keffidür seb‘-i semâ
Cûşınun bir katresi ‘arş-ı ‘alâ
Gark-ı ni‘met cümle zerrât-ı cihân
Medhin okur cümle şey zâhir nihân
‘Aşkı ile nüh felek devvârdur
Heft zemînün gözleri enhârdur
…
Meh gehi derdi ile pür bedr olur
Geh erir havfı ile bî-kadr olur
Heşt behişt nûr-ı cemâlinden nişân
Heft cahîm nâr-ı celâlinden beyân
Hirmen-i lutfından anun dü cihân
İki dâne gibidür olmış ‘ayân
Süfre-i na‘mâsı arz-ı müstakar
Düşmen ü dostı anı yagma ider
…
Cümleden oldur ganî vü bî-misâl
Cümlesi muhtâc ana umar nevâl
Rızklar andan rızklanur bulur gıdâ
Haylar andan hayy olur bulur nemâ
Bahş iden oldur vücûdı cümleye
Fazl iden oldur bu cûdı cümleye
Olmaz ihsâ ni‘meti ki olsa ‘add
Kapusına varana olmadı sedd
Bâbı açuk lutfınun pâyânı yok
Kullarına dâ’imâ ihsânı çok
Sen idersün cürmi ol ider ‘atâ
Sen idersün nakzı ol ider vefâ
‘Âşıkınun kalbini gülzâr iden
Hem-çü bülbül sînesin pür-zâr iden
Eyleyen vechine mir’at sadrını
Gösteren ‘ıyd-ı cemâli bedrini
Kohudan bûy-ı visâli verdini
Dem-be-dem arturan ‘aşkı derdini
Od salan varına nâr-ı ‘aşk ile
Su salan nârına nûr-ı vasl ile
Derdini kılan hayât içre hayât
Bahş iden dâ’im bakar ref‘-i memât
Leylden ihrâc iden nûr-ı sabâh
Şemse hem bahş eyleyen nûrdan cenâh
Halk iden habbâtı inbât eyleyen
Ref‘ idüp ibrâdı cennât eyleyen
Kışları yaz eyleyen yazları kış
Nîşleri nûş eyleyen nûşları nîş
…
Âteşi İbrâhime gülzâr iden
Âbı Fir‘avna cahîm ü nâr iden
Fâ‘il-i muhtârdur oldur hakîm
Ana dinilmez çirâ oldur ‘Alîm
Zerredür ‘ilminde cümle ‘ilm-i halk
İdemez hiç kes anun hükminde dakk
Hükmine iremez hiç ‘akl-ı beşer
Kurı neyden bitürür şehd ü şeker
Bitürür hâr-ı siyehden gülleri
Hem kılur şeydâ ana bülbülleri
Gül gibi kokam dir isen sen eger
Ney gibi tolam dir isen ger şeker
Nâfeni müşg ile tolsun dir isen
Bu gönül cânânı bulsun dir isen
Şiddet ile sev anı eyle niyâz
Ehl-i derd ol ol hakîkî bî-mecâz
Anı kıl matlab kamuyı târik ol
Derdün ol olsun bu yola sâlik ol
Esb-i ‘aşka bin ki gâyet yorgadur
iîç bulınmaz böyle rehvâr turfedür
Hatvetinde irgürür matlûbuna
Vâsıl ider sevgülü mahbûbuna
Onarınca nâfesin hüccâc olan
Tagları aşar geçer ‘uşşâk olan
Olmayan derd ehli bulmaz vasl-ı yâr
Sana didüm ‘âkil isen anla var
‘Âkile ey dost işâret besdürür
Câhile yüz bin kelâm çün hasdurur
(İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. vr. 1b-2b.)
Der Medh-i Resûl-i Ekrem ve Habîb-i Muhterem Sallallâhu ‘Aleyhi ve Sellem
Hem dahı olsun salât ile selâm
Ol şehe kim oldurur hayrü’l-enâm
Oldurur şâh-ı rüsül makbûl-ı küll
Oldurur gülzâr-ı vahdetde çü gül
Oldurur med‘uvv-i Rabbü’l-‘âlemîn
Oldurur ‘âlemlere rahmet hemîn
Ana olmışdur hemân ‘arz-ı cemâl
Gayrılar ana tufeyl umar nevâl
Didi şânında Hudâ Levlâk ana
Anun içün oldı var arz u semâ
Yir ü gök ins ü melek müştâk ana
Kadrini anun bilen ancak Hudâ
Barmagıyla mâhı şakk iden odur
Bâtılı ref‘ hakkı hakk iden odur
Zulmet-i küfri izâle eyledi
Ümmete dîni nevâle eyledi
Nûr-ı vechi mâhdan enverdürür
Kadri anun ‘arşdan ber-terdürür
…
Hâk-i pâyıdur kamu halk-ı cihân
Dürr-i meknûndur sadef içre nihân
Gayretinden Hak nihân itmiş anı
Sûret-i misl-i beşerde ey velî
Zerre olsa nûr-ı hüsnünde ‘ayân
Kalmaz idi hiç beşer virürdi cân
Cümle ‘âlem tendürür bil anı cân
Cânun içinde ana eyle mekân
Sev anı tâ kim bulasın sînede
Nitekim şems görinür âyînede
Keşf iderdüm dahı esrâr-ı nihân
Lâyık olmaz lokma-i hâsâna ‘âm
Eyledüm îmâ eger ‘âkil isen
Bul seni sende eger kâmil isen
Sendedür esrâr-ı cümle kâ’inât
Eyle mir’at sîneni et-tayyibât
İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. vr. 2b-3a.
Yâ İlâhî kıl bize lutf u ‘atâ
Cezb idüp dönder bizi senden yana
Ver tarîk-ı müstakîm üzre sebât
Sana irgür koma yolda ihdinâ
Bu Habîbî derdmendi kıl kabûl
Rahmetün hânında n’ola bir gedâ
(Ekinci, Ramazan (hzl.) (2013). Hâfız Hüseyin Ayvânsarâyî-Vefeyât-ı Ayvânsarâyî (İnceleme-Tenkitli Metin). ed. Âdem Ceyhan. İstanbul: Buhara Yay. 148.)
Eserlerinden Örnekler
Hırz-ı Cân’dan
Bismi’llahi’r-rahmanı’r-rahîm
Hamd ana kim varı ol var eyledi
Kenz-i fazlın halka îsâr eyledi
Mevc urup bahr-i ‘atâsı itdi cûş
Tâ ebed turmaz ider dâ’im hurûş
Mevcinün bir keffidür seb‘-i semâ
Cûşınun bir katresi ‘arş-ı ‘alâ
Gark-ı ni‘met cümle zerrât-ı cihân
Medhin okur cümle şey zâhir nihân
‘Aşkı ile nüh felek devvârdur
Heft zemînün gözleri enhârdur
…
Meh gehi derdi ile pür bedr olur
Geh erir havfı ile bî-kadr olur
Heşt behişt nûr-ı cemâlinden nişân
Heft cahîm nâr-ı celâlinden beyân
Hirmen-i lutfından anun dü cihân
İki dâne gibidür olmış ‘ayân
Süfre-i na‘mâsı arz-ı müstakar
Düşmen ü dostı anı yagma ider
…
Cümleden oldur ganî vü bî-misâl
Cümlesi muhtâc ana umar nevâl
Rızklar andan rızklanur bulur gıdâ
Haylar andan hayy olur bulur nemâ
Bahş iden oldur vücûdı cümleye
Fazl iden oldur bu cûdı cümleye
Olmaz ihsâ ni‘meti ki olsa ‘add
Kapusına varana olmadı sedd
Bâbı açuk lutfınun pâyânı yok
Kullarına dâ’imâ ihsânı çok
Sen idersün cürmi ol ider ‘atâ
Sen idersün nakzı ol ider vefâ
‘Âşıkınun kalbini gülzâr iden
Hem-çü bülbül sînesin pür-zâr iden
Eyleyen vechine mir’at sadrını
Gösteren ‘ıyd-ı cemâli bedrini
Kohudan bûy-ı visâli verdini
Dem-be-dem arturan ‘aşkı derdini
Od salan varına nâr-ı ‘aşk ile
Su salan nârına nûr-ı vasl ile
Derdini kılan hayât içre hayât
Bahş iden dâ’im bakar ref‘-i memât
Leylden ihrâc iden nûr-ı sabâh
Şemse hem bahş eyleyen nûrdan cenâh
Halk iden habbâtı inbât eyleyen
Ref‘ idüp ibrâdı cennât eyleyen
Kışları yaz eyleyen yazları kış
Nîşleri nûş eyleyen nûşları nîş
…
Âteşi İbrâhime gülzâr iden
Âbı Fir‘avna cahîm ü nâr iden
Fâ‘il-i muhtârdur oldur hakîm
Ana dinilmez çirâ oldur ‘Alîm
Zerredür ‘ilminde cümle ‘ilm-i halk
İdemez hiç kes anun hükminde dakk
Hükmine iremez hiç ‘akl-ı beşer
Kurı neyden bitürür şehd ü şeker
Bitürür hâr-ı siyehden gülleri
Hem kılur şeydâ ana bülbülleri
Gül gibi kokam dir isen sen eger
Ney gibi tolam dir isen ger şeker
Nâfeni müşg ile tolsun dir isen
Bu gönül cânânı bulsun dir isen
Şiddet ile sev anı eyle niyâz
Ehl-i derd ol ol hakîkî bî-mecâz
Anı kıl matlab kamuyı târik ol
Derdün ol olsun bu yola sâlik ol
Esb-i ‘aşka bin ki gâyet yorgadur
iîç bulınmaz böyle rehvâr turfedür
Hatvetinde irgürür matlûbuna
Vâsıl ider sevgülü mahbûbuna
Onarınca nâfesin hüccâc olan
Tagları aşar geçer ‘uşşâk olan
Olmayan derd ehli bulmaz vasl-ı yâr
Sana didüm ‘âkil isen anla var
‘Âkile ey dost işâret besdürür
Câhile yüz bin kelâm çün hasdurur
(İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. vr. 1b-2b.)
Der Medh-i Resûl-i Ekrem ve Habîb-i Muhterem Sallallâhu ‘Aleyhi ve Sellem
Hem dahı olsun salât ile selâm
Ol şehe kim oldurur hayrü’l-enâm
Oldurur şâh-ı rüsül makbûl-ı küll
Oldurur gülzâr-ı vahdetde çü gül
Oldurur med‘uvv-i Rabbü’l-‘âlemîn
Oldurur ‘âlemlere rahmet hemîn
Ana olmışdur hemân ‘arz-ı cemâl
Gayrılar ana tufeyl umar nevâl
Didi şânında Hudâ Levlâk ana
Anun içün oldı var arz u semâ
Yir ü gök ins ü melek müştâk ana
Kadrini anun bilen ancak Hudâ
Barmagıyla mâhı şakk iden odur
Bâtılı ref‘ hakkı hakk iden odur
Zulmet-i küfri izâle eyledi
Ümmete dîni nevâle eyledi
Nûr-ı vechi mâhdan enverdürür
Kadri anun ‘arşdan ber-terdürür
…
Hâk-i pâyıdur kamu halk-ı cihân
Dürr-i meknûndur sadef içre nihân
Gayretinden Hak nihân itmiş anı
Sûret-i misl-i beşerde ey velî
Zerre olsa nûr-ı hüsnünde ‘ayân
Kalmaz idi hiç beşer virürdi cân
Cümle ‘âlem tendürür bil anı cân
Cânun içinde ana eyle mekân
Sev anı tâ kim bulasın sînede
Nitekim şems görinür âyînede
Keşf iderdüm dahı esrâr-ı nihân
Lâyık olmaz lokma-i hâsâna ‘âm
Eyledüm îmâ eger ‘âkil isen
Bul seni sende eger kâmil isen
Sendedür esrâr-ı cümle kâ’inât
Eyle mir’at sîneni et-tayyibât
İsmail Habîbî (1069/1658). Hırz-ı Cân. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Türkçe Yazmaları Koleksiyonu. 1915. vr. 2b-3a.
Yâ İlâhî kıl bize lutf u ‘atâ
Cezb idüp dönder bizi senden yana
Ver tarîk-ı müstakîm üzre sebât
Sana irgür koma yolda ihdinâ
Bu Habîbî derdmendi kıl kabûl
Rahmetün hânında n’ola bir gedâ
(Ekinci, Ramazan (hzl.) (2013). Hâfız Hüseyin Ayvânsarâyî-Vefeyât-ı Ayvânsarâyî (İnceleme-Tenkitli Metin). ed. Âdem Ceyhan. İstanbul: Buhara Yay. 148.)