Madde Detay
HÂLIKÎ, Abdülhâlık Efendi
(d. ?/? - ö. ?/?)
tekke şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl ismi Abdülhâlık olan mutasavvıf, şiirlerinde Hâlıkî mahlasını kullanmıştır. Doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir. Şairin hayatı hakkında bilinenler oldukça sınırlıdır. Klasik Türk Edebiyatı araştırmacılarının temel kaynakları arasında olan şuarâ tezkireleri, Şakâyıku’n-Nu‘mâniyye Zeylleri, vefeyâtnâmeler vb. temel biyografik eserlerde şairle alakalı bir bilgiye rastlanmamıştır. Şairden bahseden yegâne kaynak Hüseyin Vassâf’ın Sefîne-i Evliyâ adlı eseridir. Burada da şairden dolaylı olarak bahsedilmiş, şairin şeyh olduğu bilgisi verildikten sonra Koca Mustafa Paşa Hânkâhı pîş-kademi olduğu bildirilmiştir. (Yılmaz-Akkuş 2011: 153) Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî adlı biyografik eserinde Galata mollalığı yapmış ve 1211/1796-97’de vefat etmiş olan Uşşâkîzâde Abdülhâlık Efendi adlı bir müderristen bahsetmiştir (Akbayar 1996: 109). Ancak söz konusu müderrisin, Şeyh Abdülhâlık Efendi olup olmadığı hususunda bir delil bulunmamaktadır. Şeyh Abdülhâlık Efendi şiirlerinde “Hâlıkî” mahlasını kullanmıştır. Bugün itibariyle şairin tespit edilebilmiş bir şiiri bulunmaktadır. Bir na‘tın tahmisi olan bu şiirden hareketle şairin edebî şahsiyetiyle alakalı olarak samimi ifadelere sahip bir dilinin olduğu, Hz. Peygamber’e hürmet ve muhabbet beslediği ve ondan şefaat dilediği söylenebilir.
Kaynakça
Akbayar, Nuri (1996). Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.
Yılmaz, Ali, M. Akkuş (2011). Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ, İstanbul: Kitabevi Yay.
Ekinci, Ramazan (2013). “Dede Ömer Rûşenî’nin Bir Na‘tının Yankıları”. Turkish Studies Volume 8/9 Summer. 1291-1355.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. RAMAZAN EKİNCİYayın Tarihi: 02.01.2014Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tahmîs-i Hâlıkî
Yokdur zâtının ey fahr-i cihân misl ü eşi
Ehl-i îmânın olupdur seni sevmeklik işi
Mihr ü meh dergeh-i vâlânın yeni çille-keşi
Çün togup tutdı cihân yüzini hüsnün güneşi
Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi
Ne gam ey dil beni hussâd-ı zamân muhkir ise
Şîşe-i kalbimi her demde n’ola müksir ise
Râh-ı Hak’dan ser-i mû çıkma gönül mücbir ise
Sen emîre kul olan her ne kadar müdbir ise
Bende-i mukbil olur misl-i Bilâl-i Habeşî
Sensin ol rûz-ı kıyâmetde usâta me’men
Dest-gîrimsin ol gün sen benim ey hulkı hasen
Sen şefî‘i olur isen adn ola bana mesken
Türk ü Kürd ü Acem ü Hind’i bilür bunı ki sen
Hâşimî’sin Arabî’sin Medenî’sin Kureşî
Vuslat-ı rü’yetine cân u gönüller hayrân
Hasret-i nâr-ı firâkınla cigerler büryân
Dü cihânda mey-i vaslından içen bulur emân
Parmagundan akıdup âb-ı revân-bahş-ı revân
Nice yüz bin kişiden defú idisersin ataşı
Yevm-i mahşerde ki mücrimlere sensin eşfak
Kerem ü şefkatine beni de eyle mülhak
Eyledi zâtını Hak zâtına mahbûb-ı mutlak
Dîg-i hikmetde bişürdi çü senün sevgüni Hak
Cebre'îl olsa n’ola matbahınun hîme-keşi
Nice vasf ede dilim zâtını çün kim Hak öge
Maksadım bu keremden bana da hisse dege
İltifât etmedigin taşlar ile sîne döge
Yirdeki da‘veti fevt ola gidem diyü göge
Bilüne bagladı iy nûr-ı bilâ-sâye taşı
Uymayan şer‘ine sultân ise de ahkar olur
Meş‘al-i devleti âlemde anın bî-fer olur
Şübhesiz dûzah ana mülk-i bekâda yer olur
Üzilür ırk-ı Ebû Cehl gibi ebter olur
Sen Ebû’l-Kâsım ile her kim iderse güreşi
Çekmeyem dersen eyâ dil dü-serâda kederi
Olı gör hâk-i reh-i âşık-ı peygâmberi
Dem-be-dem vird-i zebân eyle hemân bu eseri
Sensin ol püşt ü penâh-ı melek ü ins ü perî
Enbiyânun güzeli sevgülüsi hûb u hoşı
Ne kadar mücrim ise Hâlıkî şeydâ kuluna
Lutf edip eyle şefâ‘at ki fedâdır yoluna
Dil-i bülbül-âsâ şûrîdesini kıl gülüne
Ve’d-duhâ verdüne Ve’l-leyl okırum sünbülüne
Rûşenî virdi budur küllü gadâtin ve aşî
Ekinci, Ramazan (2013). “Dede Ömer Rûşenî’nin Bir Na‘tının Yankıları”. Turkish Studies Volume 8/9 Summer. 1291-1355.
Yayın Tarihi: 02.01.2014Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tahmîs-i Hâlıkî
Yokdur zâtının ey fahr-i cihân misl ü eşi
Ehl-i îmânın olupdur seni sevmeklik işi
Mihr ü meh dergeh-i vâlânın yeni çille-keşi
Çün togup tutdı cihân yüzini hüsnün güneşi
Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi
Ne gam ey dil beni hussâd-ı zamân muhkir ise
Şîşe-i kalbimi her demde n’ola müksir ise
Râh-ı Hak’dan ser-i mû çıkma gönül mücbir ise
Sen emîre kul olan her ne kadar müdbir ise
Bende-i mukbil olur misl-i Bilâl-i Habeşî
Sensin ol rûz-ı kıyâmetde usâta me’men
Dest-gîrimsin ol gün sen benim ey hulkı hasen
Sen şefî‘i olur isen adn ola bana mesken
Türk ü Kürd ü Acem ü Hind’i bilür bunı ki sen
Hâşimî’sin Arabî’sin Medenî’sin Kureşî
Vuslat-ı rü’yetine cân u gönüller hayrân
Hasret-i nâr-ı firâkınla cigerler büryân
Dü cihânda mey-i vaslından içen bulur emân
Parmagundan akıdup âb-ı revân-bahş-ı revân
Nice yüz bin kişiden defú idisersin ataşı
Yevm-i mahşerde ki mücrimlere sensin eşfak
Kerem ü şefkatine beni de eyle mülhak
Eyledi zâtını Hak zâtına mahbûb-ı mutlak
Dîg-i hikmetde bişürdi çü senün sevgüni Hak
Cebre'îl olsa n’ola matbahınun hîme-keşi
Nice vasf ede dilim zâtını çün kim Hak öge
Maksadım bu keremden bana da hisse dege
İltifât etmedigin taşlar ile sîne döge
Yirdeki da‘veti fevt ola gidem diyü göge
Bilüne bagladı iy nûr-ı bilâ-sâye taşı
Uymayan şer‘ine sultân ise de ahkar olur
Meş‘al-i devleti âlemde anın bî-fer olur
Şübhesiz dûzah ana mülk-i bekâda yer olur
Üzilür ırk-ı Ebû Cehl gibi ebter olur
Sen Ebû’l-Kâsım ile her kim iderse güreşi
Çekmeyem dersen eyâ dil dü-serâda kederi
Olı gör hâk-i reh-i âşık-ı peygâmberi
Dem-be-dem vird-i zebân eyle hemân bu eseri
Sensin ol püşt ü penâh-ı melek ü ins ü perî
Enbiyânun güzeli sevgülüsi hûb u hoşı
Ne kadar mücrim ise Hâlıkî şeydâ kuluna
Lutf edip eyle şefâ‘at ki fedâdır yoluna
Dil-i bülbül-âsâ şûrîdesini kıl gülüne
Ve’d-duhâ verdüne Ve’l-leyl okırum sünbülüne
Rûşenî virdi budur küllü gadâtin ve aşî
Ekinci, Ramazan (2013). “Dede Ömer Rûşenî’nin Bir Na‘tının Yankıları”. Turkish Studies Volume 8/9 Summer. 1291-1355.
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tahmîs-i Hâlıkî
Yokdur zâtının ey fahr-i cihân misl ü eşi
Ehl-i îmânın olupdur seni sevmeklik işi
Mihr ü meh dergeh-i vâlânın yeni çille-keşi
Çün togup tutdı cihân yüzini hüsnün güneşi
Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi
Ne gam ey dil beni hussâd-ı zamân muhkir ise
Şîşe-i kalbimi her demde n’ola müksir ise
Râh-ı Hak’dan ser-i mû çıkma gönül mücbir ise
Sen emîre kul olan her ne kadar müdbir ise
Bende-i mukbil olur misl-i Bilâl-i Habeşî
Sensin ol rûz-ı kıyâmetde usâta me’men
Dest-gîrimsin ol gün sen benim ey hulkı hasen
Sen şefî‘i olur isen adn ola bana mesken
Türk ü Kürd ü Acem ü Hind’i bilür bunı ki sen
Hâşimî’sin Arabî’sin Medenî’sin Kureşî
Vuslat-ı rü’yetine cân u gönüller hayrân
Hasret-i nâr-ı firâkınla cigerler büryân
Dü cihânda mey-i vaslından içen bulur emân
Parmagundan akıdup âb-ı revân-bahş-ı revân
Nice yüz bin kişiden defú idisersin ataşı
Yevm-i mahşerde ki mücrimlere sensin eşfak
Kerem ü şefkatine beni de eyle mülhak
Eyledi zâtını Hak zâtına mahbûb-ı mutlak
Dîg-i hikmetde bişürdi çü senün sevgüni Hak
Cebre'îl olsa n’ola matbahınun hîme-keşi
Nice vasf ede dilim zâtını çün kim Hak öge
Maksadım bu keremden bana da hisse dege
İltifât etmedigin taşlar ile sîne döge
Yirdeki da‘veti fevt ola gidem diyü göge
Bilüne bagladı iy nûr-ı bilâ-sâye taşı
Uymayan şer‘ine sultân ise de ahkar olur
Meş‘al-i devleti âlemde anın bî-fer olur
Şübhesiz dûzah ana mülk-i bekâda yer olur
Üzilür ırk-ı Ebû Cehl gibi ebter olur
Sen Ebû’l-Kâsım ile her kim iderse güreşi
Çekmeyem dersen eyâ dil dü-serâda kederi
Olı gör hâk-i reh-i âşık-ı peygâmberi
Dem-be-dem vird-i zebân eyle hemân bu eseri
Sensin ol püşt ü penâh-ı melek ü ins ü perî
Enbiyânun güzeli sevgülüsi hûb u hoşı
Ne kadar mücrim ise Hâlıkî şeydâ kuluna
Lutf edip eyle şefâ‘at ki fedâdır yoluna
Dil-i bülbül-âsâ şûrîdesini kıl gülüne
Ve’d-duhâ verdüne Ve’l-leyl okırum sünbülüne
Rûşenî virdi budur küllü gadâtin ve aşî
Ekinci, Ramazan (2013). “Dede Ömer Rûşenî’nin Bir Na‘tının Yankıları”. Turkish Studies Volume 8/9 Summer. 1291-1355.
Eserlerinden Örnekler
Tahmîs-i Hâlıkî
Yokdur zâtının ey fahr-i cihân misl ü eşi
Ehl-i îmânın olupdur seni sevmeklik işi
Mihr ü meh dergeh-i vâlânın yeni çille-keşi
Çün togup tutdı cihân yüzini hüsnün güneşi
Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi
Ne gam ey dil beni hussâd-ı zamân muhkir ise
Şîşe-i kalbimi her demde n’ola müksir ise
Râh-ı Hak’dan ser-i mû çıkma gönül mücbir ise
Sen emîre kul olan her ne kadar müdbir ise
Bende-i mukbil olur misl-i Bilâl-i Habeşî
Sensin ol rûz-ı kıyâmetde usâta me’men
Dest-gîrimsin ol gün sen benim ey hulkı hasen
Sen şefî‘i olur isen adn ola bana mesken
Türk ü Kürd ü Acem ü Hind’i bilür bunı ki sen
Hâşimî’sin Arabî’sin Medenî’sin Kureşî
Vuslat-ı rü’yetine cân u gönüller hayrân
Hasret-i nâr-ı firâkınla cigerler büryân
Dü cihânda mey-i vaslından içen bulur emân
Parmagundan akıdup âb-ı revân-bahş-ı revân
Nice yüz bin kişiden defú idisersin ataşı
Yevm-i mahşerde ki mücrimlere sensin eşfak
Kerem ü şefkatine beni de eyle mülhak
Eyledi zâtını Hak zâtına mahbûb-ı mutlak
Dîg-i hikmetde bişürdi çü senün sevgüni Hak
Cebre'îl olsa n’ola matbahınun hîme-keşi
Nice vasf ede dilim zâtını çün kim Hak öge
Maksadım bu keremden bana da hisse dege
İltifât etmedigin taşlar ile sîne döge
Yirdeki da‘veti fevt ola gidem diyü göge
Bilüne bagladı iy nûr-ı bilâ-sâye taşı
Uymayan şer‘ine sultân ise de ahkar olur
Meş‘al-i devleti âlemde anın bî-fer olur
Şübhesiz dûzah ana mülk-i bekâda yer olur
Üzilür ırk-ı Ebû Cehl gibi ebter olur
Sen Ebû’l-Kâsım ile her kim iderse güreşi
Çekmeyem dersen eyâ dil dü-serâda kederi
Olı gör hâk-i reh-i âşık-ı peygâmberi
Dem-be-dem vird-i zebân eyle hemân bu eseri
Sensin ol püşt ü penâh-ı melek ü ins ü perî
Enbiyânun güzeli sevgülüsi hûb u hoşı
Ne kadar mücrim ise Hâlıkî şeydâ kuluna
Lutf edip eyle şefâ‘at ki fedâdır yoluna
Dil-i bülbül-âsâ şûrîdesini kıl gülüne
Ve’d-duhâ verdüne Ve’l-leyl okırum sünbülüne
Rûşenî virdi budur küllü gadâtin ve aşî
Ekinci, Ramazan (2013). “Dede Ömer Rûşenî’nin Bir Na‘tının Yankıları”. Turkish Studies Volume 8/9 Summer. 1291-1355.