Madde Detay
HARÂBÎ, Ciloğlu Deli Bekir
(d. 1215/1800/1817/1828? - ö. 1296/1879)
Âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Bekir olan âşık, halk arasında Ciloğlu, Ciloğlu Deli Bekir, Deli Bekir, Baba Bekir, Derviş Bekir (Bakı 1945: 19; Araz 1978: 399) olarak tanınmıştır. Şiirlerinde Harab, Harâbî mahlasını kullandı (Sarı 2013: 328). Doğum yeri Çerçel (1934: 15)'e göre Senir köyü, Yazıcıoğlu (1969: 87)'na ve Gönçer (1991: 167)'e göre Afyonkarahisar’dır. Doğum tarihi kaynaklarda H. 1233/M. 1817 (Türk Klasikleri 1950: 210); H. 1233/M. 1828 (Yazıcıoğlu 1969: 87); H. 1215/M. 1800 (Gönçer 1991: 167; Sarı 2004: 397) olarak verilir. Ailesi Afyonkarahisar’da itimat edilen, sözü geçen, seçkin ve tanınmış ailelerindendir. Nüfus kaydı bilgilerine göre babası Ciloğlu Ali Sadık Ağa, annesi Rabia Hanım'dır (Bakı 1945: 8). Kalabalık bir ailenin çocuğu olan Bekir’in Hanife, Havva, Fadik, Fatma, Hatice, Rahime adlarında 6 kız kardeşi Abdullah adında bir de oğlan kardeşi vardır. Abdullah Efendi medrese görmüş aydın biri olup 1893’e kadar yaşamıştır (Bakı 1945: 7). Bekir’in eğitimi hususunda elde kesin bir malumat yoktur (Yazıcıoğlu 1969: 87). Bazı kaynaklarda okuma yazmasının olmadığı (Çerçel 1934: 15), ümmi olduğu (Bakı 1945: 34; Atabek 1997: 262) bazılarında ise ilköğretimini yaptığı (Araz 1978: 393), Kuran-ı Kerim okumayı öğrendiği (Yazıcıoğlu 1969: 87) ancak, kalabalık bir ailenin çocuğu olduğu için medrese tahsili yapamadığı (Sarı 2004: 397) yazılıdır. Bir müddet Umurbey Camisi yanındaki Hindi Tekkesine devam etti. İkinci Mahmut devrinde Afyon’a gelip yerleşen Mürşidi Bektaşi halk şairi İbrahim Türabî (ö. 1881)yi tanıdıktan sonra dervişlik ve tarikat âlemine meyl etti (Bakı 1945: 11). Çok zeki ve çalışkan olan Bekir, bir yemenici yanında çıraklık ve kalfalık yaptı, hayatını çalışarak kazandı. Elinden her iş gelen Bekir, içinde Ermeni tüccarlarının dükkânları ve meyhane bulunan Dericiler Hanında eskicilik, kasaplık yaptı (Atabek 1997: 263). Eskicilik mesleğini Afyonun köylerinde de sürdürdü. Sınırköyünden Kadiri tarikatına mensup Hacı Ali Ağa ile Anbanaz köyünden Şahinoğlu İbrahim Ağa’yı tanıdıktan sonra kalender, laubali bir hayat sürmeye başladı (Bakı 1945: 13). Zamanını daha çok Mürşidi ve dostlarına ayırdığı için aile hayatı mesut geçmedi. Bu yüzden birden fazla evlilik yaptı. İlk eşi Afyonlu, ikinci eşi Sarıklı, üçüncü eşi Fatma/Şerife Şuhutludur. Halkın Efe Ana dediği bu hanımı ailesine zaman ayıramayan Bekir’i evinden atar. Kızı Hanife’yi alarak Şuhut’a gider (Bakı 1945: 14). Bekir, yakın dostu Hacı Ali’nin köyü Sınırköyü’ne yerleşir, eskicilik mesleğine devam eder. Burada Fadik adında bir kadınla evlenir ve kısa süre sonra boşanır (Bakı 1945: 19). Köy halkı tarafından çok sevilen Bekir, Afyondaki yakınlarına, akrabalarına kırgındır. Müridi Türabi’nin vefatından sonra dostu Hacı Ali ve onu bu köyde devamlı ziyaret eden Anbanazlı yakın dostu Şahinoğlu İbrahim Ağa dışında kimseyle görüşmez olur. Yakın dostlarına “Ben Cuma günü kalıbı dinlendireceğim” der (Bakı 1945: 22). Cuma günü Şahinoğlu’nun dizine yatar ve vefat eder. Kabri bu köydedir (Çerçel 1934: 47). Ölüm tarihi 1888 (Çerçel 1934: 47) ve 1878 (Atabek 1997: 26; Nasrattınoğlu 1971: 62) şeklinde verilse de doğru olanı1879’dur (Bakı 1945: 26; Gönçer 1991: 167; Sarı 2003: 107).
Harâbî'nin yazılmış bir eseri yoktur (Çerçel 1934: 47). Bir kitapta toplanmayan şiirleri, Afyon Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesindeki (Ankara Millî Kütüphaneye devr edilen) ve kişilerin özel kütüphanelerindeki cönklerde yer almaktadır (Sarı 2013: 329). Şiirlerin bir kısmı Latin harfleriyle yayımlanmıştır (Bakı 1945: 64-78; Gönçer 1991: 168-171). Müridi Türabî gibi Bektaşi halk şairi olan ancak sazla bir ilgisinin olup olmadığı bilinmeyen Harâbî’nin şiirlerinin hemen ekserisi hicivdir. Şiirlerde yer yer mizah, latife, şaka görülmekle birlikte aşk şiiri pek yoktur (Bakı 1945: 34). Her işte hassas olan, haksızlığa, zulme, münasebetsizliğe dayanamayan Harâbî yazdığı koşmalarında ve destanlarında zamanı ve kötü insanları, Afyonkarahisar’da Türkleri sömüren zengin Ermeni ve Rum tüccarlarını, hükümeti, Padişah, vezir, kadı, müftü gibi yöneticileri, softa hoca ve hacıları, akraba, hemşire, eş-dost ayrımı yapmadan haksızlık yapan herkesi hicvetmiştir (Çerçel 1934: 16; Bakı 1945: 15-16; Gönçer 1991: 167; Sarı 2013: 329). Bu yönüyle halkın dili olmuş bir halk şairidir. Dostlarına, sevdiklerine ve güvendiklerine candan bağlanmış, doğruluktan ayrılmamış, korkusuz, vatanperver bir şairdir. Bakı’nın ifadesiyle hiçbir halk şairi onun kadar halkçı ve memleketçi olmamıştır (1945: 30). Devrin halk şairlerinin başında gelen Harâbî’nin yer yer gramer şekil ve hataları görülen şiirleri çoğu kez irticalen söylenmiş, dostları tarafından kaleme alınmıştır. Afyonkarahisarlı bir şair ailesinin şairi olan Çizmecioğlu Ali Feyzi (ö. 1894) bunlardandır (Bakı 1945: 37-38).
Kaynakça
Afyonkarahisarda Nur Mecmuası (1341). C. 2. 25: 9.
Akkoyun, Turan (1997). Ömer Fevzi Atabek ve Afyon Vilayeti Tarihçesi. Afyon: Afyon Karahisar Üniversitesi Yay.
Araz, Nezihe (1978). “Harabî İle Türabî”, Anadolu Evliyaları. İstanbul: Atlas Kitabevi. 393.
Bakı, Edip Ali (1945). "Cıloğlu Deli Bekir "Harabî"", Afyon Şairleri: 3. Afyon: Doğan Basımevi.
Çerçel, M. Zihni (1934). “Deli Bekir”, Taşpınar Dergisi. C. 3, 25: 15-16; 26: 45-47; 28: 64-65.
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık.
Hıncal, Ali Rıza (1936). “Deli Bekir'in Basılmamış Eserleri”, Taşpınar Dergisi, C. 4, 45: 162; 46: 200.
Nasrattınoğlu, İrfan Ünver (1971). Afyonkarahisarlı Şairler, Yazarlar ve Hattatlar. Ankara: İpek Matbaası.
Sarı, Mehmet (2001). "Afyonkarahisarlı Alimler, Şairler ve Yazarlar", Afyonkarahisar Kütüğü, C. II. Afyon: Afyon Karahisar Üniversitesi Yay. 3-32.
Sarı, Mehmet (2003). "Afyonkarahisarlı Alimler, Şairler ve Yazarlar", Afyonkarahisar Edebiyatı ve Kültürü Üzerine Makaleler. Afyon : Afyon Karahisar Üniversitesi Yay. 98-124.
Sarı, Mehmet (2004). “Harâbî-Ciloğlu Deli Bekir”, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi, C. 4. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. 397.
Sarı, Mehmet (2013). "Afyonkarahisarlı Heccav Şairler", Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları. Afyonkarahisar : Kocatepe Akademi Yay. 328-332.
Türk Klasikleri (1985). C. 9. İstanbul: yyy.
Yazıcıoğlu, H. Fikri (1969). Afyon Evliyaları ve İlim Adamları. Afyon: Yıldız Matbaası.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET SARIYayın Tarihi: 06.11.2014Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Doğru yol dururken eğriye sapma,
Yol azdıran ehl-i fesad değil mi?
Mazlûmun başından sen külah kapma,
Küfrün başlangıcı inad değil mi?
Somurtma hediye gelmiş kaz gibi,
Çekme yüz karası hilebaz gibi,
Ehl-i zulmün kışı geçer yaz gibi,
Son demi topraktan bünyâd değil mi?
Bizleriz eşrâfa hânedan deyen,
Eşek başlarından birkaç dost beğen,
Kürklüyü azl eder kepenek geyen,
İnceyi mars eden kubad değil mi?
Yetim malını yer ölümden korkmaz,
Vücûdu lâşedir tuzlu da kokmaz,
Malın sahibini evine sokmaz,
Bundan insaflı Şeddad değil mi?
Harâbî bu cihan bî-karar olur,
Ev yıkanın evi hâkisar olur,
Kadıların çoğu ehl-i nâr olur,
Yedikleri hakkı ibad değil mi?
Bakı, Edip Ali (1945). "Cıloğlu Deli Bekir Harabî". Afyon Şairleri. 3: 64-65.
Destan
Senede bir kere gitmez hamama,
Gavurun alçağı mundar Ermeni,
Kıçının tersiyle seğirdir câma,
Dırdır papazından korkar Ermeni.
İsa’nın oğludur onların başı,
Nohot topu yerken kırılsın dişi,
Köylüyü soymaktır hainin işi,
Arkasına geymiş sansar Ermeni.
Çil serkiz meclise olduysa aza,
Onu aza yapan mel’undur hâza,
Bu iş mü’minlere değil mi eza,
Aher top olur da patlar Ermeni.
Kel sarraf da olmuş sandık emini,
Kim artırdı bu eşeğin yemini,
Kimini azarlar, kovar kimini,
Necâset küpüdür barbar Ermeni.
Karakülah oğlu bir iri papas,
Kendisi kalp amma ekmeğe der has,
Cenâb-ı Allah’a deyorlar Asvas,
Bu hayvan sürüsü küffâr Ermeni.
Bir de Işıloğlu türedi şimdi,
Zâdeye yan demek üredi şimdi,
“Afyon” hırsızlığı yaradı şimdi,
Hileli terâzi tartar Ermeni.
En doğrusu meyhaneci Yamalı,
O da yüz yerinden eğri damgalı,
Bekçiyan’ın hemen boynun vurmalı,
Demi bozdu bu hilekar Ermeni.
Topalyan yaptırdı bir koca konak,
Kel Agop da oldu yanına yamak,
Bunların sanatı Türkleri soymak,
Düşer düşer yine klakar Ermeni.
Hüccâcın elinden aldılar kârı,
Attıkça çift konar onların zarı,
Köylü ne kaldırsa bölerler yarı,
Oldu hep muteber tüccar Ermeni.
Sahibine kızar köpeğin döğer,
Müslüman’ın atının izine söğer,
Ceddi Kıptî imiş bunların meğer,
Birbirine derler ahbar Ermeni.
Beyhûde kendini üzme ey Harâb,
Böyle nutk eylemiş pîrimiz Türâb,
Kâfirler olmasa bulunmaz şarâb,
Dem zamanı lazım nâçar Ermeni
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık. 168-169.
Koşma
Bir zaman âlemi yakıp kavuran,
Felek sillesi mi yedin şaşkın yâr?
Nice yiğitleri kalbinden vuran,
Bunamış, acûze, eski bıçkın yâr.
Çehrenden akıyor katran zifiri,
Çarh-ı felek gibi dönen fır fırı,
Muytap çıkıntısı saçının kırı,
Haydi şimden geri yürü eşgin yâr.
Peteği sallanır, balı kalmamış,
O nâzik vücûdun alı kalmamış,
Porsumuş yanağın gülü kalmamış,
Git bana görünme çağı geçkin yâr.
Cihanyandı derler senin adına,
Bal, şeker uymazdı eski tadına,
Hiç gelir mi geçen günler yâdına?
Saçı pürcek, şirâzesi kaçgın yâr.
Harâb’ın aklını çeldiren sensin,
Sırrını ellere bildiren sensin,
Âlemi kendine güldüren sensin,
Bana derdin yanma derdim taşkın yâr.
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık. 170.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 06.11.2014Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Doğru yol dururken eğriye sapma,
Yol azdıran ehl-i fesad değil mi?
Mazlûmun başından sen külah kapma,
Küfrün başlangıcı inad değil mi?
Somurtma hediye gelmiş kaz gibi,
Çekme yüz karası hilebaz gibi,
Ehl-i zulmün kışı geçer yaz gibi,
Son demi topraktan bünyâd değil mi?
Bizleriz eşrâfa hânedan deyen,
Eşek başlarından birkaç dost beğen,
Kürklüyü azl eder kepenek geyen,
İnceyi mars eden kubad değil mi?
Yetim malını yer ölümden korkmaz,
Vücûdu lâşedir tuzlu da kokmaz,
Malın sahibini evine sokmaz,
Bundan insaflı Şeddad değil mi?
Harâbî bu cihan bî-karar olur,
Ev yıkanın evi hâkisar olur,
Kadıların çoğu ehl-i nâr olur,
Yedikleri hakkı ibad değil mi?
Bakı, Edip Ali (1945). "Cıloğlu Deli Bekir Harabî". Afyon Şairleri. 3: 64-65.
Destan
Senede bir kere gitmez hamama,
Gavurun alçağı mundar Ermeni,
Kıçının tersiyle seğirdir câma,
Dırdır papazından korkar Ermeni.
İsa’nın oğludur onların başı,
Nohot topu yerken kırılsın dişi,
Köylüyü soymaktır hainin işi,
Arkasına geymiş sansar Ermeni.
Çil serkiz meclise olduysa aza,
Onu aza yapan mel’undur hâza,
Bu iş mü’minlere değil mi eza,
Aher top olur da patlar Ermeni.
Kel sarraf da olmuş sandık emini,
Kim artırdı bu eşeğin yemini,
Kimini azarlar, kovar kimini,
Necâset küpüdür barbar Ermeni.
Karakülah oğlu bir iri papas,
Kendisi kalp amma ekmeğe der has,
Cenâb-ı Allah’a deyorlar Asvas,
Bu hayvan sürüsü küffâr Ermeni.
Bir de Işıloğlu türedi şimdi,
Zâdeye yan demek üredi şimdi,
“Afyon” hırsızlığı yaradı şimdi,
Hileli terâzi tartar Ermeni.
En doğrusu meyhaneci Yamalı,
O da yüz yerinden eğri damgalı,
Bekçiyan’ın hemen boynun vurmalı,
Demi bozdu bu hilekar Ermeni.
Topalyan yaptırdı bir koca konak,
Kel Agop da oldu yanına yamak,
Bunların sanatı Türkleri soymak,
Düşer düşer yine klakar Ermeni.
Hüccâcın elinden aldılar kârı,
Attıkça çift konar onların zarı,
Köylü ne kaldırsa bölerler yarı,
Oldu hep muteber tüccar Ermeni.
Sahibine kızar köpeğin döğer,
Müslüman’ın atının izine söğer,
Ceddi Kıptî imiş bunların meğer,
Birbirine derler ahbar Ermeni.
Beyhûde kendini üzme ey Harâb,
Böyle nutk eylemiş pîrimiz Türâb,
Kâfirler olmasa bulunmaz şarâb,
Dem zamanı lazım nâçar Ermeni
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık. 168-169.
Koşma
Bir zaman âlemi yakıp kavuran,
Felek sillesi mi yedin şaşkın yâr?
Nice yiğitleri kalbinden vuran,
Bunamış, acûze, eski bıçkın yâr.
Çehrenden akıyor katran zifiri,
Çarh-ı felek gibi dönen fır fırı,
Muytap çıkıntısı saçının kırı,
Haydi şimden geri yürü eşgin yâr.
Peteği sallanır, balı kalmamış,
O nâzik vücûdun alı kalmamış,
Porsumuş yanağın gülü kalmamış,
Git bana görünme çağı geçkin yâr.
Cihanyandı derler senin adına,
Bal, şeker uymazdı eski tadına,
Hiç gelir mi geçen günler yâdına?
Saçı pürcek, şirâzesi kaçgın yâr.
Harâb’ın aklını çeldiren sensin,
Sırrını ellere bildiren sensin,
Âlemi kendine güldüren sensin,
Bana derdin yanma derdim taşkın yâr.
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık. 170.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Doğru yol dururken eğriye sapma,
Yol azdıran ehl-i fesad değil mi?
Mazlûmun başından sen külah kapma,
Küfrün başlangıcı inad değil mi?
Somurtma hediye gelmiş kaz gibi,
Çekme yüz karası hilebaz gibi,
Ehl-i zulmün kışı geçer yaz gibi,
Son demi topraktan bünyâd değil mi?
Bizleriz eşrâfa hânedan deyen,
Eşek başlarından birkaç dost beğen,
Kürklüyü azl eder kepenek geyen,
İnceyi mars eden kubad değil mi?
Yetim malını yer ölümden korkmaz,
Vücûdu lâşedir tuzlu da kokmaz,
Malın sahibini evine sokmaz,
Bundan insaflı Şeddad değil mi?
Harâbî bu cihan bî-karar olur,
Ev yıkanın evi hâkisar olur,
Kadıların çoğu ehl-i nâr olur,
Yedikleri hakkı ibad değil mi?
Bakı, Edip Ali (1945). "Cıloğlu Deli Bekir Harabî". Afyon Şairleri. 3: 64-65.
Destan
Senede bir kere gitmez hamama,
Gavurun alçağı mundar Ermeni,
Kıçının tersiyle seğirdir câma,
Dırdır papazından korkar Ermeni.
İsa’nın oğludur onların başı,
Nohot topu yerken kırılsın dişi,
Köylüyü soymaktır hainin işi,
Arkasına geymiş sansar Ermeni.
Çil serkiz meclise olduysa aza,
Onu aza yapan mel’undur hâza,
Bu iş mü’minlere değil mi eza,
Aher top olur da patlar Ermeni.
Kel sarraf da olmuş sandık emini,
Kim artırdı bu eşeğin yemini,
Kimini azarlar, kovar kimini,
Necâset küpüdür barbar Ermeni.
Karakülah oğlu bir iri papas,
Kendisi kalp amma ekmeğe der has,
Cenâb-ı Allah’a deyorlar Asvas,
Bu hayvan sürüsü küffâr Ermeni.
Bir de Işıloğlu türedi şimdi,
Zâdeye yan demek üredi şimdi,
“Afyon” hırsızlığı yaradı şimdi,
Hileli terâzi tartar Ermeni.
En doğrusu meyhaneci Yamalı,
O da yüz yerinden eğri damgalı,
Bekçiyan’ın hemen boynun vurmalı,
Demi bozdu bu hilekar Ermeni.
Topalyan yaptırdı bir koca konak,
Kel Agop da oldu yanına yamak,
Bunların sanatı Türkleri soymak,
Düşer düşer yine klakar Ermeni.
Hüccâcın elinden aldılar kârı,
Attıkça çift konar onların zarı,
Köylü ne kaldırsa bölerler yarı,
Oldu hep muteber tüccar Ermeni.
Sahibine kızar köpeğin döğer,
Müslüman’ın atının izine söğer,
Ceddi Kıptî imiş bunların meğer,
Birbirine derler ahbar Ermeni.
Beyhûde kendini üzme ey Harâb,
Böyle nutk eylemiş pîrimiz Türâb,
Kâfirler olmasa bulunmaz şarâb,
Dem zamanı lazım nâçar Ermeni
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık. 168-169.
Koşma
Bir zaman âlemi yakıp kavuran,
Felek sillesi mi yedin şaşkın yâr?
Nice yiğitleri kalbinden vuran,
Bunamış, acûze, eski bıçkın yâr.
Çehrenden akıyor katran zifiri,
Çarh-ı felek gibi dönen fır fırı,
Muytap çıkıntısı saçının kırı,
Haydi şimden geri yürü eşgin yâr.
Peteği sallanır, balı kalmamış,
O nâzik vücûdun alı kalmamış,
Porsumuş yanağın gülü kalmamış,
Git bana görünme çağı geçkin yâr.
Cihanyandı derler senin adına,
Bal, şeker uymazdı eski tadına,
Hiç gelir mi geçen günler yâdına?
Saçı pürcek, şirâzesi kaçgın yâr.
Harâb’ın aklını çeldiren sensin,
Sırrını ellere bildiren sensin,
Âlemi kendine güldüren sensin,
Bana derdin yanma derdim taşkın yâr.
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık. 170.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Koşma
Doğru yol dururken eğriye sapma,
Yol azdıran ehl-i fesad değil mi?
Mazlûmun başından sen külah kapma,
Küfrün başlangıcı inad değil mi?
Somurtma hediye gelmiş kaz gibi,
Çekme yüz karası hilebaz gibi,
Ehl-i zulmün kışı geçer yaz gibi,
Son demi topraktan bünyâd değil mi?
Bizleriz eşrâfa hânedan deyen,
Eşek başlarından birkaç dost beğen,
Kürklüyü azl eder kepenek geyen,
İnceyi mars eden kubad değil mi?
Yetim malını yer ölümden korkmaz,
Vücûdu lâşedir tuzlu da kokmaz,
Malın sahibini evine sokmaz,
Bundan insaflı Şeddad değil mi?
Harâbî bu cihan bî-karar olur,
Ev yıkanın evi hâkisar olur,
Kadıların çoğu ehl-i nâr olur,
Yedikleri hakkı ibad değil mi?
Bakı, Edip Ali (1945). "Cıloğlu Deli Bekir Harabî". Afyon Şairleri. 3: 64-65.
Destan
Senede bir kere gitmez hamama,
Gavurun alçağı mundar Ermeni,
Kıçının tersiyle seğirdir câma,
Dırdır papazından korkar Ermeni.
İsa’nın oğludur onların başı,
Nohot topu yerken kırılsın dişi,
Köylüyü soymaktır hainin işi,
Arkasına geymiş sansar Ermeni.
Çil serkiz meclise olduysa aza,
Onu aza yapan mel’undur hâza,
Bu iş mü’minlere değil mi eza,
Aher top olur da patlar Ermeni.
Kel sarraf da olmuş sandık emini,
Kim artırdı bu eşeğin yemini,
Kimini azarlar, kovar kimini,
Necâset küpüdür barbar Ermeni.
Karakülah oğlu bir iri papas,
Kendisi kalp amma ekmeğe der has,
Cenâb-ı Allah’a deyorlar Asvas,
Bu hayvan sürüsü küffâr Ermeni.
Bir de Işıloğlu türedi şimdi,
Zâdeye yan demek üredi şimdi,
“Afyon” hırsızlığı yaradı şimdi,
Hileli terâzi tartar Ermeni.
En doğrusu meyhaneci Yamalı,
O da yüz yerinden eğri damgalı,
Bekçiyan’ın hemen boynun vurmalı,
Demi bozdu bu hilekar Ermeni.
Topalyan yaptırdı bir koca konak,
Kel Agop da oldu yanına yamak,
Bunların sanatı Türkleri soymak,
Düşer düşer yine klakar Ermeni.
Hüccâcın elinden aldılar kârı,
Attıkça çift konar onların zarı,
Köylü ne kaldırsa bölerler yarı,
Oldu hep muteber tüccar Ermeni.
Sahibine kızar köpeğin döğer,
Müslüman’ın atının izine söğer,
Ceddi Kıptî imiş bunların meğer,
Birbirine derler ahbar Ermeni.
Beyhûde kendini üzme ey Harâb,
Böyle nutk eylemiş pîrimiz Türâb,
Kâfirler olmasa bulunmaz şarâb,
Dem zamanı lazım nâçar Ermeni
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık. 168-169.
Koşma
Bir zaman âlemi yakıp kavuran,
Felek sillesi mi yedin şaşkın yâr?
Nice yiğitleri kalbinden vuran,
Bunamış, acûze, eski bıçkın yâr.
Çehrenden akıyor katran zifiri,
Çarh-ı felek gibi dönen fır fırı,
Muytap çıkıntısı saçının kırı,
Haydi şimden geri yürü eşgin yâr.
Peteği sallanır, balı kalmamış,
O nâzik vücûdun alı kalmamış,
Porsumuş yanağın gülü kalmamış,
Git bana görünme çağı geçkin yâr.
Cihanyandı derler senin adına,
Bal, şeker uymazdı eski tadına,
Hiç gelir mi geçen günler yâdına?
Saçı pürcek, şirâzesi kaçgın yâr.
Harâb’ın aklını çeldiren sensin,
Sırrını ellere bildiren sensin,
Âlemi kendine güldüren sensin,
Bana derdin yanma derdim taşkın yâr.
Gönçer, Süleyman (1991). Afyon İli Tarihi. C. 2. Afyon: İleri Ofset Matbaacılık. 170.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | KUBAT, Hacı Osman Kubat | d. 1940 - ö. 05.11.2018 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Özlem Metin | d. 1976 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Ömer Lütfi Turan | d. 1931 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | KUBAT, Hacı Osman Kubat | d. 1940 - ö. 05.11.2018 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Özlem Metin | d. 1976 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Ömer Lütfi Turan | d. 1931 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | KUBAT, Hacı Osman Kubat | d. 1940 - ö. 05.11.2018 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Özlem Metin | d. 1976 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Ömer Lütfi Turan | d. 1931 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | KUBAT, Hacı Osman Kubat | d. 1940 - ö. 05.11.2018 | Meslek | Görüntüle |
11 | Özlem Metin | d. 1976 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | Ömer Lütfi Turan | d. 1931 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | KUBAT, Hacı Osman Kubat | d. 1940 - ö. 05.11.2018 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Özlem Metin | d. 1976 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Ömer Lütfi Turan | d. 1931 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | KUBAT, Hacı Osman Kubat | d. 1940 - ö. 05.11.2018 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Özlem Metin | d. 1976 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Ömer Lütfi Turan | d. 1931 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |