Madde Detay
HAYRETÎ
(d. ?/? - ö. 941/1534/35)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Tezkirecilerin tabiriyle “şâirler kaynağı” olarak bilinen Vardar Yenicesi'nde doğdu. Asıl adı Mehmed’dir. Kaynaklarda Mehmed Şah, Mehmed Çelebi ve Baba Hayretî olarak da geçer. Hayatı hakkında kaynaklarda verilen bilgiler oldukça sınırlıdır. Tahsil durumuna dair de kesin bilgi mevcut değildir. Ünlü Mevlevi şeyhi Yusuf-ı Sîneçâk’ın kardeşi olan Hayretî, mutasavvıf bir şair olarak bilinmektedir. Önce Şeyh İbrahim Gülşenî’ye intisâb etmiş, daha sonra Rumeli abdalları arasına karışarak Bektaşiliği benimsemiştir. Bilindiği gibi Gülşenî dergâhları, sanatkârlar için birer cazibe merkezi ve Türk şiir ve musikisinin her daim soluklandığı önemli mekânlar olmuştur. Özellikle 16. yüzyılda başta Vardar Yeniceli olmak üzere çok sayıda şair İbrahim Gülşenî'nin cazibesinden etkilenerek bu tarikata katılmıştır. Hayretî de bunlardan biridir. Sehî Bey ve Âşık Çelebi’ye göre şair, Rumeli akıncı ocaklarında bir sipahi olarak ömür sürdü. Bir süre İstanbul'da bulundu. Yazdığı âşıkane şiirlerle önce makbul İbrahim Paşa’nın dikkatini çekti. Paşa kendisine ihsanda bulunmak istemişse de sadrazama daha yakın olan hemşehrisi Hayalî'nin onu tok gözlü ve kimsenin önünde eğilmeyen biri olarak tanıtması üzerine küçük bir timâr ihsanıyla geçiştirildi. Hayretî de buna gücenip Rumeli'ne Vardar Yenicesine gitti ve orada serhat beyleri olan Mihaloğlu ve Yahyalı beylerinin himayesine girdi. Ömrünün sonuna kadar onların desteğiyle geçindi. Bu konumuyla Hayretî, akıncı beyleri tarafından himaye edilen çok sayıdaki şairin en dikkate değer olanlarından biridir. Hayatının son yıllarında gözleri de görmez oldu ve bu halle (941/1534-1535) yılında Vardar Yenicesi'nde öldü. Vasiyeti üzerine daha önce kendisinin yaptırdığı zaviye bahçesine gömülmüş, mezarı daha sonra ziyâretgâh hâline gelmiştir.
Şâir, kaynaklarda derviş meşrep, Caferî mezhebine bağlı rind biri olarak tarif edilir. Bu özellikleriyle devrinde hayli nüfuz kazandığı, özellikle divanının, ölümünden sonra fal bakmada kullanıldığı belirtilmektedir. Bilindiği gibi bu iş için öncelikle Hafız Divanı kullanılmakta olup, Hayretî’nin eseri bu iş için kullanılan tek Anadolulu şair eseri konumundadır. Sade ve samimî şiirleri uzun yıllar zevkle okunmuş divan şairlerinden biridir. Samimi ve sade üslubu ile Hayretî, aşıkâne, dervişâne ve rindâne, sade ve hoşa giden gazelleri ile tezkire yazarlarınca da takdir görmüştür. Aşık Çelebi, onu sâde-dil, sîne bî-gıll, lâübâlî-hâl ve fânî-reviş, levend-meşreb, alevî-mezheb, ışk-pîşe ve ayş-san’at kimesne idi şeklinde tasvir etmiştir. Çavuşoğlu ve Tanyeri’ye göre o, Anadolu’nun, daha sonra Rumeli’nin manevi fatihlerinin, gâziyân-ı rûmun, abdalân-ı rûmun etvârını ve ahvâlini en açık bir biçim ve edada tasvir eden bir şairdir. Kendisi de onlardan biridir. Divanı o zümrenin karakterini aksettiren çok kıymetli malzemeleri içermektedir. Şekil bakımından şiirlerinde sanat endişesi güttüğüne dair bir ize rastlanmamakla birlikte bazen zevk-perest bir şair bazen de mistik bir derviş hüviyetine bürünmüştür. İçinden duyduğu, kalemine geldiği gibi yazmıştır (XV- XVII). Kısacası o, Rumelili şairlere çok yakışan samimi ve yiğit edanın en önemli temsilcilerinden biridir.
Hayretî’nin hayatının İstanbul’dan sonraki kısmını geçirdiği akıncı ocaklarıyla beraber Yenice, Belgrad, Üsküp gibi merkezleri gezip dolaşmasının eserlerine yansıdığını görmek mümkündür. Onun Belgrad ve Yenice için yazdığı şehrengizler bunun örneğidir.
Dîvân'ı, 16. yüzyılın geniş hacimli mürettep divanlarından biridir. Divan, klasik tertibe uygun olarak tevhid ve natla başlar. Divanda 20 kaside, 35 musammat, 1 müstezad, 487 gazel ve 7 kıta bulunmaktadır. Divan, Mehmed Çavuşoğlu ve M. Ali Tanyeri tarafından yayımlandı (1981).
Belgrad Şehrengizi, 261 beyitlik bir eserdir.
Yenice Şehrengizi, 73 beyitten oluşur. Her iki şehrengizde de şehirlerin özellikleri ve sosyal yaşayış bakımından fazla bilgi yoktur. Mehmet Çavuşoğlu tarafından her ikisi de neşredildi.
Kaynakça
Çavuşoğlu, Mehmed ve Ali Tanyeri (hzl.)(1981). Hayretî, Dîvan. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.
Çavuşoğlu, Mehmed (1976). "Yenice Şehrengizi". Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi 4-5: 81-100.
Çavuşoğlu, Mehmed (1974). "Belgrad Şehrengizi". Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi 2-3: 325.
Tatçı, Mustafa (1998). “Hayretî”. İslam Ansiklopedisi. C. 17. İstanbul: TDV Yay. 61-62.
Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzemâ. Ankara: AKM Yay.
İsen, Mustafa (hzl.) (1994). Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı. Ankara: AKM Yay.
İsen, Mustafa (hzl.) (1998). Sehî Bey Tezkiresi Heşt-Bihişt. Ankara: Akçağ Yay.
Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.
Kutluk, İbrahim (hzl.) (1978). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: TTK Yay.
Solmaz, Süleyman (hzl.) (2005). Ahdî ve Gülşen-i Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.
Sungurhan Eyduran, Aysun (hzl.) (2008). Beyânî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: Kültür Bakanlığı e-kitap: http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/belge/1-83502/beyani----tezkiretus-suara.html [erişim tarihi: 20.03.2013]
Tolasa, Harun. “Hayretî Mehmed Çelebi”. TDEA. C. 4. İstanbul: Dergah Yay. 180-182.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. TUBA DURMUŞYayın Tarihi: 21.05.2014Güncelleme Tarihi: 27.10.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Ne Süleymâna esîrüz ne Selîmün kulıyuz
Kimse bilmez bizi bir şâh-ı kerîmün kulıyuz
Kul olan ışka cihân beglerine egmedi baş
Başka sultân-ı cihânuz gör e kimün kulıyuz
Gam yirüz kan yudaruz gûşe-i mihnetde müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı na'îmün kulıyuz
Hüsn-i hâdis kulıyuz sanma bizi sultânum
vech-i pâkünde olan ân-ı kadîmün kulıyuz
Terk idüp Hayretiyâ tâc u kabâdan geçdük
Anca bu dünyede bir köhne kilîmün kulıyuz
Gazel
Ehl-i 'ışka küfr ü îman bir olur
Vasl u hicrân derd ü dermân bir olur
Mülk-i 'ışk içre kamu bây u gedâ
Bende-i fermân u sultân bir olur
Zülf ü haddünden cüdâ âşıklara
Bağ u bostân bend ü zindân bir olur
'Âşıka cevr ü cefâ mihr ü vefâ
Kahr-ı cânân lutf u ihsân bir olur
Hayretî gibi harâbât ehline
Tâk u eyvân genc-i vîrân bir olur
Müseddes
Olmadum devrinde bir dem şâd elünden ey felek
Olmadı vîrâne dil âbâd elünden ey felek
Oldı sabrum hırmeni berbâd elünden ey felek
Zulm ider dâd eylemezsin dâd elünden ey felek
Bâri öldür olayın âzâd elünden ey felek
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Dem mi var kim gonca-veş bagrum tolu kan olmaya
Gül gibi yâ dâmenüm pür-hâr-ı hicrân olmaya
Lâle-veş cânumda dâg-ı nâr-ı hırmân olmaya
Hâtırum sünbül gibi yâhod perîşân olmaya
Yâ zamân olur mı gülşen bana zindân olmaya
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Virmedün fırsat çü yâr ile idem 'ayş-ı müdâm
Nûş idem bezm-i visâlinde şarâb-ı lâle-fâm
Ben de iller gibi 'âlemden alam fi'l-cümle kâm
Gayrı meclisde gerekmez sunmasunlar bana câm
Kim bana devründe 'ayş itmek harâm oldı harâm
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Başuma dâr-ı cihânı dar iden sensün benüm
Gözüme bu çetri teng ü târ iden sensin benüm
Meskenüm gülzâr iken pür-hâr iden sensin benüm
Cânumı hoş-hâl iken bîmâr iden sensin benüm
Gönlümi her nesneden bâzâr iden sensin benüm
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Bozılup ey zâl-i fânî tîz günde çenberün
Göreyin kim tob ola meydân-ı mihnetde serün
Dutılup mâhun zevâle ire mihr-i enverün
Yerlere ola beraber Hayretî gibi yerün
Kim yerin hâk eyledün ol bir avuç hâkisterün
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Çavuşoğlu, Mehmed ve Ali Tanyeri (hzl.)(1981). Hayretî, Dîvan. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. 219-220.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 21.05.2014Güncelleme Tarihi: 27.10.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Ne Süleymâna esîrüz ne Selîmün kulıyuz
Kimse bilmez bizi bir şâh-ı kerîmün kulıyuz
Kul olan ışka cihân beglerine egmedi baş
Başka sultân-ı cihânuz gör e kimün kulıyuz
Gam yirüz kan yudaruz gûşe-i mihnetde müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı na'îmün kulıyuz
Hüsn-i hâdis kulıyuz sanma bizi sultânum
vech-i pâkünde olan ân-ı kadîmün kulıyuz
Terk idüp Hayretiyâ tâc u kabâdan geçdük
Anca bu dünyede bir köhne kilîmün kulıyuz
Gazel
Ehl-i 'ışka küfr ü îman bir olur
Vasl u hicrân derd ü dermân bir olur
Mülk-i 'ışk içre kamu bây u gedâ
Bende-i fermân u sultân bir olur
Zülf ü haddünden cüdâ âşıklara
Bağ u bostân bend ü zindân bir olur
'Âşıka cevr ü cefâ mihr ü vefâ
Kahr-ı cânân lutf u ihsân bir olur
Hayretî gibi harâbât ehline
Tâk u eyvân genc-i vîrân bir olur
Müseddes
Olmadum devrinde bir dem şâd elünden ey felek
Olmadı vîrâne dil âbâd elünden ey felek
Oldı sabrum hırmeni berbâd elünden ey felek
Zulm ider dâd eylemezsin dâd elünden ey felek
Bâri öldür olayın âzâd elünden ey felek
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Dem mi var kim gonca-veş bagrum tolu kan olmaya
Gül gibi yâ dâmenüm pür-hâr-ı hicrân olmaya
Lâle-veş cânumda dâg-ı nâr-ı hırmân olmaya
Hâtırum sünbül gibi yâhod perîşân olmaya
Yâ zamân olur mı gülşen bana zindân olmaya
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Virmedün fırsat çü yâr ile idem 'ayş-ı müdâm
Nûş idem bezm-i visâlinde şarâb-ı lâle-fâm
Ben de iller gibi 'âlemden alam fi'l-cümle kâm
Gayrı meclisde gerekmez sunmasunlar bana câm
Kim bana devründe 'ayş itmek harâm oldı harâm
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Başuma dâr-ı cihânı dar iden sensün benüm
Gözüme bu çetri teng ü târ iden sensin benüm
Meskenüm gülzâr iken pür-hâr iden sensin benüm
Cânumı hoş-hâl iken bîmâr iden sensin benüm
Gönlümi her nesneden bâzâr iden sensin benüm
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Bozılup ey zâl-i fânî tîz günde çenberün
Göreyin kim tob ola meydân-ı mihnetde serün
Dutılup mâhun zevâle ire mihr-i enverün
Yerlere ola beraber Hayretî gibi yerün
Kim yerin hâk eyledün ol bir avuç hâkisterün
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Çavuşoğlu, Mehmed ve Ali Tanyeri (hzl.)(1981). Hayretî, Dîvan. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. 219-220.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 27.10.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Ne Süleymâna esîrüz ne Selîmün kulıyuz
Kimse bilmez bizi bir şâh-ı kerîmün kulıyuz
Kul olan ışka cihân beglerine egmedi baş
Başka sultân-ı cihânuz gör e kimün kulıyuz
Gam yirüz kan yudaruz gûşe-i mihnetde müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı na'îmün kulıyuz
Hüsn-i hâdis kulıyuz sanma bizi sultânum
vech-i pâkünde olan ân-ı kadîmün kulıyuz
Terk idüp Hayretiyâ tâc u kabâdan geçdük
Anca bu dünyede bir köhne kilîmün kulıyuz
Gazel
Ehl-i 'ışka küfr ü îman bir olur
Vasl u hicrân derd ü dermân bir olur
Mülk-i 'ışk içre kamu bây u gedâ
Bende-i fermân u sultân bir olur
Zülf ü haddünden cüdâ âşıklara
Bağ u bostân bend ü zindân bir olur
'Âşıka cevr ü cefâ mihr ü vefâ
Kahr-ı cânân lutf u ihsân bir olur
Hayretî gibi harâbât ehline
Tâk u eyvân genc-i vîrân bir olur
Müseddes
Olmadum devrinde bir dem şâd elünden ey felek
Olmadı vîrâne dil âbâd elünden ey felek
Oldı sabrum hırmeni berbâd elünden ey felek
Zulm ider dâd eylemezsin dâd elünden ey felek
Bâri öldür olayın âzâd elünden ey felek
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Dem mi var kim gonca-veş bagrum tolu kan olmaya
Gül gibi yâ dâmenüm pür-hâr-ı hicrân olmaya
Lâle-veş cânumda dâg-ı nâr-ı hırmân olmaya
Hâtırum sünbül gibi yâhod perîşân olmaya
Yâ zamân olur mı gülşen bana zindân olmaya
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Virmedün fırsat çü yâr ile idem 'ayş-ı müdâm
Nûş idem bezm-i visâlinde şarâb-ı lâle-fâm
Ben de iller gibi 'âlemden alam fi'l-cümle kâm
Gayrı meclisde gerekmez sunmasunlar bana câm
Kim bana devründe 'ayş itmek harâm oldı harâm
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Başuma dâr-ı cihânı dar iden sensün benüm
Gözüme bu çetri teng ü târ iden sensin benüm
Meskenüm gülzâr iken pür-hâr iden sensin benüm
Cânumı hoş-hâl iken bîmâr iden sensin benüm
Gönlümi her nesneden bâzâr iden sensin benüm
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Bozılup ey zâl-i fânî tîz günde çenberün
Göreyin kim tob ola meydân-ı mihnetde serün
Dutılup mâhun zevâle ire mihr-i enverün
Yerlere ola beraber Hayretî gibi yerün
Kim yerin hâk eyledün ol bir avuç hâkisterün
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Çavuşoğlu, Mehmed ve Ali Tanyeri (hzl.)(1981). Hayretî, Dîvan. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. 219-220.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Ne Süleymâna esîrüz ne Selîmün kulıyuz
Kimse bilmez bizi bir şâh-ı kerîmün kulıyuz
Kul olan ışka cihân beglerine egmedi baş
Başka sultân-ı cihânuz gör e kimün kulıyuz
Gam yirüz kan yudaruz gûşe-i mihnetde müdâm
Sanma biz kevser-i cennât-ı na'îmün kulıyuz
Hüsn-i hâdis kulıyuz sanma bizi sultânum
vech-i pâkünde olan ân-ı kadîmün kulıyuz
Terk idüp Hayretiyâ tâc u kabâdan geçdük
Anca bu dünyede bir köhne kilîmün kulıyuz
Gazel
Ehl-i 'ışka küfr ü îman bir olur
Vasl u hicrân derd ü dermân bir olur
Mülk-i 'ışk içre kamu bây u gedâ
Bende-i fermân u sultân bir olur
Zülf ü haddünden cüdâ âşıklara
Bağ u bostân bend ü zindân bir olur
'Âşıka cevr ü cefâ mihr ü vefâ
Kahr-ı cânân lutf u ihsân bir olur
Hayretî gibi harâbât ehline
Tâk u eyvân genc-i vîrân bir olur
Müseddes
Olmadum devrinde bir dem şâd elünden ey felek
Olmadı vîrâne dil âbâd elünden ey felek
Oldı sabrum hırmeni berbâd elünden ey felek
Zulm ider dâd eylemezsin dâd elünden ey felek
Bâri öldür olayın âzâd elünden ey felek
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Dem mi var kim gonca-veş bagrum tolu kan olmaya
Gül gibi yâ dâmenüm pür-hâr-ı hicrân olmaya
Lâle-veş cânumda dâg-ı nâr-ı hırmân olmaya
Hâtırum sünbül gibi yâhod perîşân olmaya
Yâ zamân olur mı gülşen bana zindân olmaya
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Virmedün fırsat çü yâr ile idem 'ayş-ı müdâm
Nûş idem bezm-i visâlinde şarâb-ı lâle-fâm
Ben de iller gibi 'âlemden alam fi'l-cümle kâm
Gayrı meclisde gerekmez sunmasunlar bana câm
Kim bana devründe 'ayş itmek harâm oldı harâm
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Başuma dâr-ı cihânı dar iden sensün benüm
Gözüme bu çetri teng ü târ iden sensin benüm
Meskenüm gülzâr iken pür-hâr iden sensin benüm
Cânumı hoş-hâl iken bîmâr iden sensin benüm
Gönlümi her nesneden bâzâr iden sensin benüm
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Bozılup ey zâl-i fânî tîz günde çenberün
Göreyin kim tob ola meydân-ı mihnetde serün
Dutılup mâhun zevâle ire mihr-i enverün
Yerlere ola beraber Hayretî gibi yerün
Kim yerin hâk eyledün ol bir avuç hâkisterün
Âh elünden ey felek feryâd elünden ey felek
Çavuşoğlu, Mehmed ve Ali Tanyeri (hzl.)(1981). Hayretî, Dîvan. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. 219-220.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | GARÎBÎ, Mehmed Garîbî Çelebi | d. ? - ö. 1547 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | TÂBÎ, Derviş Tâbî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | GARÎBÎ, Mehmed Garîbî Çelebi | d. ? - ö. 1547 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | TÂBÎ, Derviş Tâbî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | GARÎBÎ, Mehmed Garîbî Çelebi | d. ? - ö. 1547 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebi | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | TÂBÎ, Derviş Tâbî Çelebi | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | GARÎBÎ, Mehmed Garîbî Çelebi | d. ? - ö. 1547 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebi | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | TÂBÎ, Derviş Tâbî Çelebi | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | GARÎBÎ, Mehmed Garîbî Çelebi | d. ? - ö. 1547 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
15 | TÂBÎ, Derviş Tâbî Çelebi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |