Madde Detay
HIZIR, Hacı Hızır, Kürd Hızır, Güranlı
(d. ?/? - ö. 1262/1845)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Şiirlerinde Hızır ve Hızrî mahlaslarını kullandı. Güran'da doğdu. Birçok yeri dolaştıktan sonra İstanbul'a geldi ve burada omuzundaki zenbille kitap satarak hayatını devam ettirdi. Bu tarz kitap sattığından dolayı kaynaklarda Ayak Sahhafı olarak geçmektedir. Bundan dolayı Sahhâf El-Hâc Hızır Efendi diye anılmaktadır. Devrindeki bazı yüksek görevlilere kaside ve tarihler takdim ederek bunlardan aldığı caizeler ve sattığı kitaplarla epeyce mal mülk sahibi olmasına rağmen pejmürde bir kılık kıyafetle dolaşmayı tercih etmiş, aşırı derecede cimri olduğundan dolayı fakr u zaruret içinde yaşamış, herkes tarafından fakir bir kişi olarak tanınmış ve bu hâlde 1262/1845 yılında vefat etmiştir.
Başka şiirleri de bulunan Hızır'ın bilinen tek eseri Sûrnâme'dir. Bu Sûrnâme 1252/1836 yılında II. Mahmûd'un şehzadeleri Abdülmecîd ve Abdülazîz için yapılan sünnet düğününü konu edinmektedir. Toplam 320 beyit olan bu eser diğer manzum Sûrnâmeler'in aksine mesnevi nazım şekliyle değil kaside nazım şekliyle yazılmış başlı başına bir eserdir. Bu kadar uzun bir kaside olmasına rağmen kasidenin bütün kurallarına uyulmuştur. Kasidenin içerisinde Arapça, Farsça, Türçe birer gazel ile 14 tarih beyti ya da mısraı vardır. Eserin sonunda ise "Sûret-i Arz-ı Hâl" başlığı altında 45 beyitlik bir bölüm bulunmaktadır. Sûrnâme, düğün için gelen davetlilere, bunlar için kurulan çadırlara, verilen ziyafetlere, oyun ve eğlencelere, şehzadelerin sünnet merasimine ve şehzadelerin dışında sünnet edilenlere hacmi nisbetinde yer vermektedir (Arslan 2008: 64).
Fatîn, şair hakkında şu değerlendirmeleri yapmaktadır: "Mûmâ-ileyh pîr-i hurde-sâl bir şâ'ir-i garîb-ahvâl olup ekser nazm u güftârı müşevveş ve bî-me'âl vâki' olmuşdur" (1271: 84). Hızır da Sûrnâmesi'nde "Çün lisânım asl-ı Türkî olmadığından benim/Var ise bu nazm-ı nâçîzânede naks u hatâ" (Arslan 2008: 809) diyerek bu durumu teyit etmektedir. Şiirlerindeki bu aksaklık, müşevveşlik ve garipliği onun Türkçeyi sonradan öğrendiğine bağlanabilir. Ancak Hızır'ın 320 beyitlik Sûrnâme'sini Fatîn'in görmediği anlaşılıyor. Zaten kaynaklarda Hızır'a ait böyle bir eserden bahsedilmiyor. Manzûm Sûrnâmeler üzerinde araştırma yaparken tespit ettiğimiz Hızır'a ait bu eser belirttiğimiz gibi 320 beyitten oluşan bir kasidedir. Bu kadar uzunlukta bir kasideye divan şiirinde nadir rastlanmaktadır. Tek kafiye ile 320 beyit yazmak bir birikim, ustalık ve maharet gerektirmektedir. Dolayısıyla ana dili Türkçe olmamasına rağmen Hızır'ın her üç dilde şiir söyleyebilen yetenekli bir şair olduğu söylenebilir.
Kaynakça
Arslan, Mehmet (2008). Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri I - Manzum Sûrnâmeler. İstanbul: Çamlıca Yay.
Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul.
Mehmed Süreyya (1311). Sicill-i Osmânî. C. II. İstanbul.
Şemseddîn Sâmî (1308). Kâmûsü'l‑A‘lâm. C. III. İstanbul.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 28.06.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Olalı zâhirde cismim nâ-tüvân u zâr-ı aşk
Togdı burc-ı kalbime hurşîd-i pür-envâr-ı aşk
Yûsuf-ı Mısr-ı mahabbet dâ'imâ olur azîz
Eylese ta'bîr-i rü'yâ-yı letâfet yâr-ı aşk
Deldi kûh-ı Bî-sütûn'ı şevk ile Ferhâd kim
Eyledi vah cân-ı şîrîni fedâ-yı yâr-ı aşk
Sâye-i sîmîn-tenânda pâdişâh-ı mülk-i nâz
Geydirir uşşâka dâ'im hıl'at-ı zer-târ-ı aşk
Pend-i erbâb-ı ma'ârif âşıka budur müdâm
Meclis-i agyârda itme sakın izhâr-ı aşk
Bahr-ı feyze taldı gavvâs-ı mahabbet öyle kim
Cüst-cû ile çıkardı gevher-i şehvâr-ı aşk
Âkif-i beytü'l-ulûma peyrev oldum Hızriyâ
Hazretiyle nola itsem dâ'imâ güftâr-ı aşk
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 84.)
Sûrnâme'den
Bir şehen-şâh-ı mu'allâ-bâr-gehdir kim anın
Sâyesinde halk-ı âlem pür-şerefdir dâ'imâ
Emr-i müstahsenle âfâkı münevver eyledi
Bâ-sa'âdet bu mübârek sâl-i nevde siyyemâ
Eyledi şeh-zâdegân-ı ekremin sünnet zihî
Levhaşallâh bâ-hezârân yümn ü i'zâz u safâ
İkisi vâlâ-nijâd u nev-nihâl-i bâg-ı feyz
Hân Mahmûd'a Hudâ-yı zi'l-kerem kılmış atâ
Sünnet-i Peygamberîyi kıldı icrâ şân ile
İtdi sûr-ı pür-sürûrı âlemi revnak-fezâ
Her tarafda oldı rahşân meş'al-i şevk u tarab
Âfitâb-ı zevki virdi dehre envâr u cilâ
Encüm-âsâ ol kanâdîl-i sürûr u inbisât
İtdi dünyâyı ser-â-ser nûr-pâş u rûşenâ
Muntazam olan çerâgân u meserrât u ferah
Eyledi yek-ser sarây-ı dilleri pür-incilâ
Sâha-i kevn ü mekânı eyledi rûşen çü nâr
Mâh-tâb-ı şeb-çerâg-ı sûr pür-zîb ü bahâ
Her tarafdan geldiler bâzî-gerân-ı bî-nazîr
Eylediler bu'l-aceb lu'betle halkı dil-güşâ
Kimi cân-bâzlıkla gösterdi kemâl u ma'rifet
Eyledi habl u resenle nice lu'b-ı cân-fedâ
Bir tarafda cân-bâzân-ı acîbân-ı Tunus
Kıldılar el-hak hüveydâ lu'bet-i hayret-fezâ
Bir tarafda hem resen-bâz-ı Acem oldı bedîd
İtdi çok lu'b-ı acâyib bâ-kemâl-i iddi'â
Başka lu'b u bâzî ile cân-bâzân-ı Fireng
İtdiler san'atların halka hüveydâ vü bedâ
Bârekallâh bârekallâh kim bizim cân-bâzlar
Ser-be-ser lu'b-ı resenle oldılar san'at-nümâ
Nice mânend-i kerâmet lu'b-ı bî-hadd ü füzûn
Eylediler âşikârâ okudılar es-salâ
Rîsmân üstine hem kayık yüritme hem dahi
Gûsfendi zebh u büryân-veş hüner bî-intihâ
Bu'l-aceb bir şey'-i dîger âmmeye ma'lûmdur
Bir zarîfe duhter anlardan çü hurşîd-i semâ
Eyledi bî-hadd ü pâyân bâ-resen bâzî-gerî
Nice itdi ol bülend ü âlî hable irtikâ
Hâsıl-ı maksûd u lübb-i cümle matlûb u merâm
Ol hüner-ver cân-bâzân-ı kerâmet-intimâ
(Arslan, Mehmet (2008). Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri I - Manzum Sûrnâmeler. İstanbul: Çamlıca Yay. 792-794.)
Yayın Tarihi: 28.06.2014Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Olalı zâhirde cismim nâ-tüvân u zâr-ı aşk
Togdı burc-ı kalbime hurşîd-i pür-envâr-ı aşk
Yûsuf-ı Mısr-ı mahabbet dâ'imâ olur azîz
Eylese ta'bîr-i rü'yâ-yı letâfet yâr-ı aşk
Deldi kûh-ı Bî-sütûn'ı şevk ile Ferhâd kim
Eyledi vah cân-ı şîrîni fedâ-yı yâr-ı aşk
Sâye-i sîmîn-tenânda pâdişâh-ı mülk-i nâz
Geydirir uşşâka dâ'im hıl'at-ı zer-târ-ı aşk
Pend-i erbâb-ı ma'ârif âşıka budur müdâm
Meclis-i agyârda itme sakın izhâr-ı aşk
Bahr-ı feyze taldı gavvâs-ı mahabbet öyle kim
Cüst-cû ile çıkardı gevher-i şehvâr-ı aşk
Âkif-i beytü'l-ulûma peyrev oldum Hızriyâ
Hazretiyle nola itsem dâ'imâ güftâr-ı aşk
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 84.)
Sûrnâme'den
Bir şehen-şâh-ı mu'allâ-bâr-gehdir kim anın
Sâyesinde halk-ı âlem pür-şerefdir dâ'imâ
Emr-i müstahsenle âfâkı münevver eyledi
Bâ-sa'âdet bu mübârek sâl-i nevde siyyemâ
Eyledi şeh-zâdegân-ı ekremin sünnet zihî
Levhaşallâh bâ-hezârân yümn ü i'zâz u safâ
İkisi vâlâ-nijâd u nev-nihâl-i bâg-ı feyz
Hân Mahmûd'a Hudâ-yı zi'l-kerem kılmış atâ
Sünnet-i Peygamberîyi kıldı icrâ şân ile
İtdi sûr-ı pür-sürûrı âlemi revnak-fezâ
Her tarafda oldı rahşân meş'al-i şevk u tarab
Âfitâb-ı zevki virdi dehre envâr u cilâ
Encüm-âsâ ol kanâdîl-i sürûr u inbisât
İtdi dünyâyı ser-â-ser nûr-pâş u rûşenâ
Muntazam olan çerâgân u meserrât u ferah
Eyledi yek-ser sarây-ı dilleri pür-incilâ
Sâha-i kevn ü mekânı eyledi rûşen çü nâr
Mâh-tâb-ı şeb-çerâg-ı sûr pür-zîb ü bahâ
Her tarafdan geldiler bâzî-gerân-ı bî-nazîr
Eylediler bu'l-aceb lu'betle halkı dil-güşâ
Kimi cân-bâzlıkla gösterdi kemâl u ma'rifet
Eyledi habl u resenle nice lu'b-ı cân-fedâ
Bir tarafda cân-bâzân-ı acîbân-ı Tunus
Kıldılar el-hak hüveydâ lu'bet-i hayret-fezâ
Bir tarafda hem resen-bâz-ı Acem oldı bedîd
İtdi çok lu'b-ı acâyib bâ-kemâl-i iddi'â
Başka lu'b u bâzî ile cân-bâzân-ı Fireng
İtdiler san'atların halka hüveydâ vü bedâ
Bârekallâh bârekallâh kim bizim cân-bâzlar
Ser-be-ser lu'b-ı resenle oldılar san'at-nümâ
Nice mânend-i kerâmet lu'b-ı bî-hadd ü füzûn
Eylediler âşikârâ okudılar es-salâ
Rîsmân üstine hem kayık yüritme hem dahi
Gûsfendi zebh u büryân-veş hüner bî-intihâ
Bu'l-aceb bir şey'-i dîger âmmeye ma'lûmdur
Bir zarîfe duhter anlardan çü hurşîd-i semâ
Eyledi bî-hadd ü pâyân bâ-resen bâzî-gerî
Nice itdi ol bülend ü âlî hable irtikâ
Hâsıl-ı maksûd u lübb-i cümle matlûb u merâm
Ol hüner-ver cân-bâzân-ı kerâmet-intimâ
(Arslan, Mehmet (2008). Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri I - Manzum Sûrnâmeler. İstanbul: Çamlıca Yay. 792-794.)
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Olalı zâhirde cismim nâ-tüvân u zâr-ı aşk
Togdı burc-ı kalbime hurşîd-i pür-envâr-ı aşk
Yûsuf-ı Mısr-ı mahabbet dâ'imâ olur azîz
Eylese ta'bîr-i rü'yâ-yı letâfet yâr-ı aşk
Deldi kûh-ı Bî-sütûn'ı şevk ile Ferhâd kim
Eyledi vah cân-ı şîrîni fedâ-yı yâr-ı aşk
Sâye-i sîmîn-tenânda pâdişâh-ı mülk-i nâz
Geydirir uşşâka dâ'im hıl'at-ı zer-târ-ı aşk
Pend-i erbâb-ı ma'ârif âşıka budur müdâm
Meclis-i agyârda itme sakın izhâr-ı aşk
Bahr-ı feyze taldı gavvâs-ı mahabbet öyle kim
Cüst-cû ile çıkardı gevher-i şehvâr-ı aşk
Âkif-i beytü'l-ulûma peyrev oldum Hızriyâ
Hazretiyle nola itsem dâ'imâ güftâr-ı aşk
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 84.)
Sûrnâme'den
Bir şehen-şâh-ı mu'allâ-bâr-gehdir kim anın
Sâyesinde halk-ı âlem pür-şerefdir dâ'imâ
Emr-i müstahsenle âfâkı münevver eyledi
Bâ-sa'âdet bu mübârek sâl-i nevde siyyemâ
Eyledi şeh-zâdegân-ı ekremin sünnet zihî
Levhaşallâh bâ-hezârân yümn ü i'zâz u safâ
İkisi vâlâ-nijâd u nev-nihâl-i bâg-ı feyz
Hân Mahmûd'a Hudâ-yı zi'l-kerem kılmış atâ
Sünnet-i Peygamberîyi kıldı icrâ şân ile
İtdi sûr-ı pür-sürûrı âlemi revnak-fezâ
Her tarafda oldı rahşân meş'al-i şevk u tarab
Âfitâb-ı zevki virdi dehre envâr u cilâ
Encüm-âsâ ol kanâdîl-i sürûr u inbisât
İtdi dünyâyı ser-â-ser nûr-pâş u rûşenâ
Muntazam olan çerâgân u meserrât u ferah
Eyledi yek-ser sarây-ı dilleri pür-incilâ
Sâha-i kevn ü mekânı eyledi rûşen çü nâr
Mâh-tâb-ı şeb-çerâg-ı sûr pür-zîb ü bahâ
Her tarafdan geldiler bâzî-gerân-ı bî-nazîr
Eylediler bu'l-aceb lu'betle halkı dil-güşâ
Kimi cân-bâzlıkla gösterdi kemâl u ma'rifet
Eyledi habl u resenle nice lu'b-ı cân-fedâ
Bir tarafda cân-bâzân-ı acîbân-ı Tunus
Kıldılar el-hak hüveydâ lu'bet-i hayret-fezâ
Bir tarafda hem resen-bâz-ı Acem oldı bedîd
İtdi çok lu'b-ı acâyib bâ-kemâl-i iddi'â
Başka lu'b u bâzî ile cân-bâzân-ı Fireng
İtdiler san'atların halka hüveydâ vü bedâ
Bârekallâh bârekallâh kim bizim cân-bâzlar
Ser-be-ser lu'b-ı resenle oldılar san'at-nümâ
Nice mânend-i kerâmet lu'b-ı bî-hadd ü füzûn
Eylediler âşikârâ okudılar es-salâ
Rîsmân üstine hem kayık yüritme hem dahi
Gûsfendi zebh u büryân-veş hüner bî-intihâ
Bu'l-aceb bir şey'-i dîger âmmeye ma'lûmdur
Bir zarîfe duhter anlardan çü hurşîd-i semâ
Eyledi bî-hadd ü pâyân bâ-resen bâzî-gerî
Nice itdi ol bülend ü âlî hable irtikâ
Hâsıl-ı maksûd u lübb-i cümle matlûb u merâm
Ol hüner-ver cân-bâzân-ı kerâmet-intimâ
(Arslan, Mehmet (2008). Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri I - Manzum Sûrnâmeler. İstanbul: Çamlıca Yay. 792-794.)
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Olalı zâhirde cismim nâ-tüvân u zâr-ı aşk
Togdı burc-ı kalbime hurşîd-i pür-envâr-ı aşk
Yûsuf-ı Mısr-ı mahabbet dâ'imâ olur azîz
Eylese ta'bîr-i rü'yâ-yı letâfet yâr-ı aşk
Deldi kûh-ı Bî-sütûn'ı şevk ile Ferhâd kim
Eyledi vah cân-ı şîrîni fedâ-yı yâr-ı aşk
Sâye-i sîmîn-tenânda pâdişâh-ı mülk-i nâz
Geydirir uşşâka dâ'im hıl'at-ı zer-târ-ı aşk
Pend-i erbâb-ı ma'ârif âşıka budur müdâm
Meclis-i agyârda itme sakın izhâr-ı aşk
Bahr-ı feyze taldı gavvâs-ı mahabbet öyle kim
Cüst-cû ile çıkardı gevher-i şehvâr-ı aşk
Âkif-i beytü'l-ulûma peyrev oldum Hızriyâ
Hazretiyle nola itsem dâ'imâ güftâr-ı aşk
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 84.)
Sûrnâme'den
Bir şehen-şâh-ı mu'allâ-bâr-gehdir kim anın
Sâyesinde halk-ı âlem pür-şerefdir dâ'imâ
Emr-i müstahsenle âfâkı münevver eyledi
Bâ-sa'âdet bu mübârek sâl-i nevde siyyemâ
Eyledi şeh-zâdegân-ı ekremin sünnet zihî
Levhaşallâh bâ-hezârân yümn ü i'zâz u safâ
İkisi vâlâ-nijâd u nev-nihâl-i bâg-ı feyz
Hân Mahmûd'a Hudâ-yı zi'l-kerem kılmış atâ
Sünnet-i Peygamberîyi kıldı icrâ şân ile
İtdi sûr-ı pür-sürûrı âlemi revnak-fezâ
Her tarafda oldı rahşân meş'al-i şevk u tarab
Âfitâb-ı zevki virdi dehre envâr u cilâ
Encüm-âsâ ol kanâdîl-i sürûr u inbisât
İtdi dünyâyı ser-â-ser nûr-pâş u rûşenâ
Muntazam olan çerâgân u meserrât u ferah
Eyledi yek-ser sarây-ı dilleri pür-incilâ
Sâha-i kevn ü mekânı eyledi rûşen çü nâr
Mâh-tâb-ı şeb-çerâg-ı sûr pür-zîb ü bahâ
Her tarafdan geldiler bâzî-gerân-ı bî-nazîr
Eylediler bu'l-aceb lu'betle halkı dil-güşâ
Kimi cân-bâzlıkla gösterdi kemâl u ma'rifet
Eyledi habl u resenle nice lu'b-ı cân-fedâ
Bir tarafda cân-bâzân-ı acîbân-ı Tunus
Kıldılar el-hak hüveydâ lu'bet-i hayret-fezâ
Bir tarafda hem resen-bâz-ı Acem oldı bedîd
İtdi çok lu'b-ı acâyib bâ-kemâl-i iddi'â
Başka lu'b u bâzî ile cân-bâzân-ı Fireng
İtdiler san'atların halka hüveydâ vü bedâ
Bârekallâh bârekallâh kim bizim cân-bâzlar
Ser-be-ser lu'b-ı resenle oldılar san'at-nümâ
Nice mânend-i kerâmet lu'b-ı bî-hadd ü füzûn
Eylediler âşikârâ okudılar es-salâ
Rîsmân üstine hem kayık yüritme hem dahi
Gûsfendi zebh u büryân-veş hüner bî-intihâ
Bu'l-aceb bir şey'-i dîger âmmeye ma'lûmdur
Bir zarîfe duhter anlardan çü hurşîd-i semâ
Eyledi bî-hadd ü pâyân bâ-resen bâzî-gerî
Nice itdi ol bülend ü âlî hable irtikâ
Hâsıl-ı maksûd u lübb-i cümle matlûb u merâm
Ol hüner-ver cân-bâzân-ı kerâmet-intimâ
(Arslan, Mehmet (2008). Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri I - Manzum Sûrnâmeler. İstanbul: Çamlıca Yay. 792-794.)