Madde Detay

Hüseyin Ağa, Divriği’nin Şahin köyündendir. Çamşıhı yöresi şairlerindendir. Hüseyin Abdal’ın altıncı göbekten torunu, Hüseyin Gazi Metin’in dedesidir. Kesin olmamakla beraber 1864’te doğduğu ve yirmi yaşında vefat ettiği söylenir. Fatma Hatunla evlenmiş bu evliliğinden Musa Mahmut isminde bir çocuğu olmuştur. Genç yaşında vefat edince oğlu yetim kalmıştır. Köyde bir adam öldürme yüzünden korkmuş ve kekeme kalmıştır. Konuşurken kekelemekle beraber türkü söylerken kekemeliğinden eser kalmazmış.

Çamşıhı havalarını çok iyi icra ettiği ve sazı perdesiz çaldığı anlatılır. Hatta bu konuda şöyle bir olay anlatılır: "Eskiden ozanlar köyleri gezer halkı eğlendirirlermiş. Bir gün Güneş köyünde âşıklar toplanmış. Hüseyin Ağa’yı da çağırmışlar. Ozanlar arasında sazı güzel çalma yarışması yapılmış. Diğer ozanlar sıra ile sazı çalmışlar. Sıra Hüseyin Ağa’ya gelmiş. Kendi saz çalışını ispatlamak için sazın bütün perdelerini kesmiş. Sonra orada bulunan ozanlara alın çalın demiş. Kimse çalamamış. Sonra kendi almış. Sazı perdesiz olarak çalmış."

Çamşıhılı Ali Ağa’dan ders alan Âşık Veysel de sazını aynı tarzda kullanmıştır. Onun ölümüyle Çamşıhı tarzında saz çalan ozanın kalmadığını söylemek mümkündür. Kısmen Ali Metin bu tarzı devam ettirmektedir. Yörede hâlâ adından söz ettiren Hüseyin Ağa’nın şiirleri ne acı ki tespit edilemediğinden kaybolmuştur. Nesilden nesle aktarılan şiirler de hafızalardan silinmiştir (Kaya 2002: 221).