İBRÂHÎM TENNÛRÎ

(d. ?/? - ö. 882/1482)
divan ve tekke şairi
(Divan-Tekke / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Adı İbrâhîm, lakabı Tennûrî’dir. 15. yüzyılın meşhur mutasavvıflarındandır. Babası Hüseyin Efendi Sivas’ta, annesi Amasya’da doğdu. Ailesi “Sarraf-zâdeler” adıyla bilinmektedir. Doğum yeri konusu ihtilaflıdır. Birçok kaynakta Sivas’ta doğduğu belirtilirken Osmanlı Müellifleri’nde “Amasya’da dünyaya gelmişdir.” denilmektedir. Kaynaklarda doğum tarihiyle ilgili bilgi bulunmamaktadır. Sivas’ta bir müddet okuduktan sonra Konya’ya giderek meşhur âlimlerden Sarı Yakub Efendi’den ders gördü. Tahsilini tamamladıktan sonra 842 (1438) tarihinde Kayseri’ye geldi. Halk tarafından benimsenen İbrahim Tennûrî, Hunad (Hând) Hatun Medresesi’nde müderris olarak göreve başladı. Şafii olan İbrahim Tennûrî, Hunad Hatun Medresesi’nde Hanefi olma şartı arandığı için medrese vakfının bu şartını öğrenince görevinden feragat ederek tasavvuf yoluna girdi. Erdebil şeyhlerinin yanına gitmek üzere yola çıktığında, yolda Ak Şemseddin Hazretleri’nin hikmetlerini duydu ve duyduklarından etkilenerek oraya yöneldi. Şakâyıku’n-nu’mâniyye ve Hadâyıku’ş-şakâyık’da Ak Şemseddin’i tanıyışı şöyle anlatılmaktadır: Ak Şemseddin, Beypazarı’nda bir gün müritleriyle sohbet ve onları irşat esnasında iken İbrahim Tennûrî oraya varıp bir köşeye oturur. Ak Şemseddin yanına şifa için gelenlerin hep bedenî hastalıklarını, dertlerini anlatıp ondan aldıkları cevapla gittiklerinden şikâyetle “Ne aceb emrâz-ı rûhâniyeden suâl eden yok.” der. Bu sözü işiten İbrahim kalkıp şeyhin yanına gider. Şeyh kim olduğunu sorunca İbrahim, Kayseri’de müderris olduğunu ve kendisinin yanına gönül derdine derman için ricaya geldiğini söyler. Ak Şemseddin ona gelirken ne hediye getirdiğini sorar. İbrahim Tennûrî mahcubiyet içinde bir şey getiremediğini, zaten hediye alacak kudretinin de olmadığını söyleyince şeyhi ona, “Benim hediye dediğim vâkıât ve ahvâldir.” diye karşılık vererek halvet emreder. O gece halvette dört yüz rüya görür ve sabah olunca gördüklerini kaleme alır. Eserde devamla -yine Tennûrî’nin ağzından- Ak Şemseddin’in kendisine karşı olan ilgi ve muhabbetinden bahsedilir. Menkıbe kabilinden bazı olaylar anlatılır.

Ak Şemseddin bir gün İbrahim’i çağırarak bir tennûrun (tandır) üstüne oturtup terletti. Bu esnada hakikat âleminde her ne olduysa İbrahim, Kayseri’ye döndükten sonra cismani olsun, manevi olsun, kendisine her türlü dertle geleni tandıra oturtmakla tedavi ve irşat ettiğinden Şeyh İbrahim Tennûrî olarak tanındı. Sonradan Bayrami Tarikati’nde Tennûrilik bir kol, kendisi de pîr-i sânî sayıldı. Şeyh İbrahim Tennûrî, hayatının son demlerine doğru -tasavvufi neşenin şiddetinden- kendini kaybettiği hatta zaman zaman kendi çocuklarını tanımadığı da hakkında bilinenler arasındadır. Tennûrî, hayatı hakkında bilgi veren kaynakların hemen tamamının ittifakıyla ettiği 887 (1482) senesi sonbaharının bir perşembe gecesi Kayseri’de vefat etti. Kayseri’de kendi adı verilen sokaktaki Şıh (Şeyh) Camii avlusundaki türbesinde metfundur.

Sadettin Nüzhet Ergun, Ahmed Remzi Dede’den naklen Şeyh’in ailesiyle ilgili olarak Şeyh Kâsım, Şeyh Lutfullah, Şeyh Ali, Hadice ve Zeyneb adlı üç oğlu, iki kızı olduğunu, Şeyh Kâsım’ın iki oğlu, dört kızı, Lutfullah Efendi’nin ve üçüncü oğlu Ali Efendi’nin iki oğlu, iki kızı olduğunu söyleyerek hepsinin adlarını sayar. Kızı Hadice Ana’nın, Cârullah Efendi’ye, Zeyneb Ana’nın Seyyid Çelebi’ye verildiği, Hadice Ana’dan Kadı Emrullah Efendi, ondan da İstanbul nakîbüleşrâfı iken 1013 (1604-05) tarihinde vefat eden Abdülkâdir Efendi’nin dünyaya geldiğini Zeyneb Ana’nın da iki erkek, bir kız evladı olduğunu ve şimdi Kayseri’de bulunan Şeyh İbrahim evladının silsilesinin bundan türediğini bildirir (Ergun 1936: 123). Ahmed Remzi Efendi bu bilgileri muhtemelen Ahmed Nazif’in Kayseri Meşhurları adlı eserinden almış olmalıdır. Zira bu eserde İbrahim Tennûrî’nin yukarıda sayılan ahfadının tamamı bulunduktan ilave bilgiler de verilmektedir (Ahmed Nazif 1991: 16-17). Son yıllarda Mehmet Çayırdağ tarafından bulunan Şeyh İbrahim Tennûrî’nin çocuklarına ait bir şecere de bu bilgileri teyit etmektedir. Burada da aileye dair yeni bilgiler ve isimler zikredilir (Çayırdağ 1980). Ayrıca Osmanlı Müellifleri’nde şairin “ahfâdından ve Sultân Murâd-ı Sâlis muasırlarından Ebussuûd b. Şeyh Sa’dullah Efendi de ulemâ ve urefâdan bir zât olup Miftâhühu’l-adâlet isminde iki bâb üzre müretteb Türkçe bir eser”in sahibi olduğu yazılıdır.

Eseri Gülzâr-ı Ma’nevî'dir. Aruzun mefâîlün mefâîlün feûlün kalıbında yazılmış 5000 beyit civarında tasavvufi bir mesnevidir. Kimi nüshalarda adı Dîvân-ı Gülzâr, Kitâb-ı Gülzâr gibi isimlerle de geçen, bir takım dinî-tasavvufi meselelerin fıkıh ve tasavvuf açısından ele alındığı eser 15 Safer 857’de (25 Şubat 1453) tamamlanarak devrin hükümdarı Fatih Sultan Mehmed’e sunulmuştur. Türkiye kütüphanelerinde birçok nüshası bulunan Gülzâr-ı Ma’nevî üzerine hayli çalışma yapılmıştır. Eser üzerine yapılan ilk çalışma Türk Dil Kurumu Tarama Sözlüğü için Kilisli Rıfat Bilge tarafından yapılan tarama çalışmasıdır. Ali Rıza Karabulut ve Ramazan Yıldız tarafından yeni harflerle seçmeler hâlinde yayımlanan (1979) Gülzâr, daha sonra ikisi yüksek lisans (Kiraz 1991, İspir 1998) biri doktora (Fidan 1995) olmak üzere üç ayrı tez çalışması olarak hazırlanmıştır. Eser nihayet Mustafa Demirel tarafından tam metin hâlinde kitap olarak neşredilmiştir (2005).

İbrahim Tennûrî’nin Gülşen-i Niyâz adlı bir Türkçe dîvânı olduğu iddia edilmiş ve hatta bu eser “seçmeler” hâlinde yayımlanmışsa (Karabulut-Deniz 1983) da M. Fatih Köksal tarafından anılan eserin 14. yüzyıl şairlerinden İbrâhîm Bey’in Dîvân’ı olduğu ortaya çıkarılmıştır (Köksal 2006a, 2009). İbrahim Tennûrî, gerek Gülzâr-ı Ma’nevî’de, gerekse şiir mecmualarında yer yer görülen gazellerinde hep Âşık mahlasını kullanmıştır. Tennûrî’nin Gülzâr dışındaki manzumelerinden üçü Sadettin Nüzhet Ergun (1936: 123-124), çok sayıda Âşık mahlaslı şiirinin bulunduğu Millî Kütüphane FB 442 numarada kayıtlı şiir mecmuasındaki şiirlerin bazıları ise Müjgan Cunbur tarafından (1991: 49-54) yayımlanmıştır. Tennûrî’nin, gazel tarzında kaleme aldığı ve tamamen dinî-tasavvufi konuları işlemiş olduğu bu manzumelerinde Yunus Emre tesiri açıkça fark edilir.

Kaynakça

Ahmed Nazif (1326). “Şeyh İbrahim Tennûrî Hazretleri”. Erciyes. (85/16): 9-10.

Ahmed Nazif (1991). Kayseri Meşhurları (Kayseriyye Meşâhiri). (hzl. Meserret Diriöz - Haydar Ali Diriöz). Kayseri. 13-17.

Ahmed Remzi Dede (1329). Bergüzâr. Kastamonu: Vilayet Matbaası.

Apaydın, Yunus (2011). “Gülzâr-ı Manevî’de Fıkıh”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 83-87.

Arslan, Fazlı (2011). “İbrahim Tennûrî ve Musiki”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 273-284.

Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C.1. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 49.

Büyük Türk Klasikleri. C. 3 (1986)İstanbul: Ötüken-Söğüt Neşriyat. 

Cengiz, Muammer (2011). “İbrahim Tennûrî’nin Gülzâr-ı Manevî’sinde Gülşen-i Râz Tesirleri”, İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 211-220.

Cihan, Ahmet Kâmil (2011). “İbrahim Tennuri Dönemi Anadolu’da İlim ve İrfan Hayatı”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 37-47.

Cunbur, Müjgân (1991). “İbrahim Tennuri’nin Âşık Mahlaslı Şiirleri”. Erciyes Yöresi Folklor, Halk Edebiyatı ve Etnoğrafya Sempozyumu (3-5 Mayıs 1990 Kayseri). 47-54.

Cunbur, Müjgân (2002). “Âşık”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 1. Ankara: AKM Yay. 202.

Çankaya, M. Fatih (2009). İbrahim Tennuri’nin Hayatı, Eserleri ve Tasavufî Görüşleri. Yüksek Lisans Tezi. Sivas:  Cumhuriyet Üniversitesi. 

Çayırdağ Mehmet (1980). “Şeyh İbrahim Tennuri Evlâdına Ait Şecere (Sofra) Bulundu”. Erciyes. 3 (25):1-3.

Çayırdağ Mehmet (1983). “Şeyh İbrahim Tennuri’nin Yaşadığı Devir”. Erciyes. 6 (71): 7-11.

Çayırdağ, Mehmet (2011). “Şeyh İbrahim Tennuri Ahfadına Ait Belgeler ve Vakıf Kayıtları”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 168-180.

Demirel, Mustafa (2005). İbrahim Tennûrî – Gülzâr-ı Manevî (Giriş-İnceleme-Metin-Sözlük-Tıpkıbasım). İstanbul: Çağrı Yay.

Deniz Rasim (1981). Şeyh İbrahim Tennuri’nin Evi mi?". Kayseri Kültür. 1 (6): 5-6.

Eliaçık, Muhittin (2011). “Gülzâr-ı Manevî Vikâyetü’r-Rivâye’nin Türkçe Tercümesi midir?”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 88-101.

Ergun, Sadeddin Nüzhet (1936). Türk Şairleri. C. 1. İstanbul: yyy.

Fidan, Mustafa  (hzl.)(1995). İbrâhîm Tennûrî – Gülzâr-ı Manevî (İnceleme, Metin, Sözlük). Doktora Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.

Fidan, Mustafa (2011). “Yaşayan Velî Kültürü ve İbrahim Tennûrî”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 55-62.

Furat, Ahmed Subhi (2011). “İbrahim Tennûrî’nin İslam Tasavvufundaki Yeri”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 25-36.

Gelibolulu Âlî. Künhü’l-ahbâr. Kayseri Raşid Efendi Kütüphanesi. Nu. 920. vr.160a.

Gölpınarlı, Abdülbaki (1972). “İbrahim Tennurî”. Türk Ansiklopedisi. C. 20. İstanbul: MEB Yay. 

Hüseyin Enisî. Menâkıb-ı Akşemseddin. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi. TY. 5961. vr.163b.

İslâmoğlu, Abdulmecit (2011). “Gülzâr-ı Manevî’de Hz. Peygamber”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 248-272.

İspir, Meheddin (hzl.) (1998). İbrâhîm Tennûrî – Gülzâr (İnceleme – Metin). Yüksek Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.

Karabulut Ali Rıza (1984-?-). Kayseri’de Meşhur Mutasavvıflar. Kayseri. 

Karabulut, Ali Rıza-R. Deniz (1983). Şeyh İbrahim Tennûrî-Gülşen-i Niyâz. Kayseri’de Müzeleri. Kayseri: Eski Eserleri ve Turizmi Sevenler Derneği Yay. 

Karabulut, Ali Rıza (1978). “İbrahim Tennuri Hazretleri”. Erciyes. 1 (2): 12-17.

Karabulut, Ali Rıza, Ramazan Yıldız (1979). Gülzâr-ı Mânevî ve İbrahim Tennuri. Ankara: yyy.

Kâtip Çelebi (1971). Keşfü’z-zünûn. (2. Baskı) C.2. İstanbul: MEB Yay. 

Keskin, Mustafa (2001). “Türkçeci Bir Bilge Önder: İbrahim Tennurî”. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. (11): 39-60.

Kiraz, Semiha (1991). Şeyh İbrahim Tennuri Gülzâr-ı Mânevî (İnceleme-Metin-Tıpkıbasım). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Koçer, H. Mehmet Zeki (1972). Kayseri Ulemâsı. İstanbul: Ahmed Sait Matbaası.

Köksal, M. Fatih (2011). “Tennûrî-zâde Mustafa bin Sun’ullâh’ın ‘Hediyyetü’l-fukarâ Adlı Eseri”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 181-190.

Köksal, M. Fatih (2009). “İbrâhîm Tennûrî’nin Dîvân’ı Veya Gülşen-i Niyâz Adlı Bir Eseri Var Mıdır?”. Erciyes. (382): 13-19.

Köksal, M. Fatih (1998). Kayserili Divan Şairleri. Kayseri: Geçit Yay. 

Köksal, M. Fatih (2006b). “Güpgüpzâde Ömer Avnî’nin ‘Terceme-i Hâl-i İbrahim Tennuri’si”. Erciyes. (346): 27-29.

Köksal, M. Fatih (2006a).“Klâsik Türk Şiirinin Kurucularından İbrâhîm Beg”. Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi (Prof. Dr. Ömer Faruk Akün’e Armağan). (19): 363-382.

Lâmiî Çelebi (1289). Nefâhatü’l-üns min Hadarâti’l-kuds. İstanbul: yyy.

Mecdî Mehmed Efendi (1269). Hadâiku’ş-şakâik. İstanbul: yyy.

Mecmua. Milli Kütüphane Yz. FB. 442.

Mehmed Süreyya (1308). Sicill-i Osmânî. C.1. İstanbul: Matbaa-ı Âmire. 

Mercan İsmail Hakkı (1984). “Şeyh İbrahim Tennûrî Evlâdından Seyyid Mehmed Efendi’nin Vakfiyesi”. Erciyes. 7 (77): 8-11.

Muallim Nâcî (1308). Esâmî. İstanbul: Mahmûd Bey Matbaası. 

Önder, Ali Rıza (1946). “Şeyh İbrahim Tennûrî”. Erciyes. (Kayseri Halkevi Dergisi). 5 (46): 37-38.

Özköse, Kadir (2011). “İbrahim Tennûrî’de Seyr ü Sülûk Eğitimi”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011. Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 191-199.

Satoğlu, Abdullah (1970). Kayseri Şairleri. Ankara: As Matbaası. 

Taşköprülüzâde İsâmüddin Ebulhayr Ahmed Efendi (1985). Eş-Şakâyıku’n-nu’mâniye fî Ulemâi’d-devleti’l-Osmaniyye. (neşreden: Ahmed Subhi Furat). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yay. 232-234.

Türk Ansiklopedisi. (1972)C. 20  İstanbul: MEB Yay. 1

Yılmaz, Nuran (2011). “Gülzâr-ı Ma’nevî’nin Muhtevası Hakkında Tespitler”. İbrahim Tennuri Sempozyumu, Kayseri 2011 –Bildiri Kitabı. 3 Haziran 2011.  Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 63-82.

Yurd, Ali İhsan (1972). Fatih’in Hocası Akşemseddin (Hayatı ve Eserleri). İstanbul: yyy.

“İbrahim Tennuri” (1981). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 4. İstanbul: Dergâh Yay. 331.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET FATİH KÖKSAL
Yayın Tarihi: 02.01.2014
Güncelleme Tarihi: 21.06.2022

Eserlerinden Örnekler

Gülzâr’dan

(…)

Bedensüz kimseye cân görinmez

Amelsüz kişide îmân görinmez

 

Velî sıdkun çok olsun evliyâya

Ki sini irgüre ol reh-nümâya

 

Vesîle kıl oları pâdişâha

Şefî’ anlar-durur çok çok günâha

 

Oları kıldı Hak çün yola mısbâh

Umar bî-çâre dil anlardan ıslâh

 

Eger noksânı olsa bu beyânun

Şefî’idür bu işde anlar anun

 

Şefâ’at kılalar Hak’dan günâhın

Velî arturalar derd-ile âhın

 

Ki işiden dutışa ışk odına

İre ol ışk od-ıla maksûdına

 

Kıla lafzı anun bülbülleri zâr

Okıyalar anun adını Gülzâr

(…)

Demirel, Mustafa (hzl.)(2005). İbrahim Tennûrî – Gülzâr-ı Manevî (Giriş-İnceleme-Metin-Sözlük-Tıpkıbasım). İstanbul: Çağrı Yay. 5-6.

 

Gazel 

Eyâ cân mülkinün şâhı Muhammed

Bize sen togru kıl râhı Muhammed

 

Eger ni’met kılursan cümle halka

Bulımaz kimse gümrâhı Muhammed

 

Dü âlemde senün gibi kimesne

Bulımadı şehinşâhı Muhammed

 

Gine her demde dirsin “mâ arefnak”

Ya kim biliser Allâh’ı Muhammed

 

Muhammed’dür Muhammed’dür Muhammed

Bilen ol ulu dergâhı Muhammed

 

Ki vardı kamu varlıgını virdi

Bırakdı milket ü câhı Muhammed

 

Nazar kılmadı cennât-ıla hûra

Kodı râhı vü hem-râhı Muhammed

 

Kamu mahlûkı ol dem arda atdı

Hak’un oldı nazargâhı Muhammed

 

Ey Âşık cânı sen andan ayırma

Ki olupdur yolun âgâhı Muhammed

Cunbur, Müjgân (1991). “İbrahim Tennuri’nin Âşık Mahlaslı Şiirleri”. Erciyes Yöresi Folklor, Halk Edebiyatı ve Etnoğrafya Sempozyumu (3-5 Mayıs 1990 Kayseri). 47-54.

 

Gazel

Eski yâre var idi yürekde açıldı yine

Kanlu yaşum yir yüzine yine saçıldı yine

 

Yüregümün şerha şerha yâreleri bitmedin

N’oldı yine n’oldı yine yine açıldı yine

 

Yine oyın yingisidür delülük depreşdi oş

Akl u fikrüm konagından yine göçildi yine

 

Ahdi kıldum sûfi-y-ile mey-hâneden geçmeye

Geçmeye idüm velîkin yine geçildi yine

 

Didiler idi bana ışkun kitâbın okuma

Fâla bakayum didiüm ol safha açıldı yine

 

Tevbe virmiş-idi zâhid ışk şarâbın içmeyem

Sındı tevbem tolu tolu yine içildi yine

 

Derziye ısmarladum şeyhe zâhid ton biçe

Tutmadı sözümü Âşık donı biçildi yine

Cunbur, Müjgân (1991). “İbrahim Tennuri’nin Âşık Mahlaslı Şiirleri”. Erciyes Yöresi Folklor, Halk Edebiyatı ve Etnoğrafya Sempozyumu (3-5 Mayıs 1990 Kayseri). 47-54.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1H. Cengiz Alpayd. 1922 - ö. 23 Haziran 1991Doğum YeriGörüntüle
2MEHMET, Mehmet Gönend. 1947 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3SADIK, Sadık Metind. 1944 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4H. Cengiz Alpayd. 1922 - ö. 23 Haziran 1991Doğum YılıGörüntüle
5MEHMET, Mehmet Gönend. 1947 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6SADIK, Sadık Metind. 1944 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7H. Cengiz Alpayd. 1922 - ö. 23 Haziran 1991Ölüm YılıGörüntüle
8MEHMET, Mehmet Gönend. 1947 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9SADIK, Sadık Metind. 1944 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10H. Cengiz Alpayd. 1922 - ö. 23 Haziran 1991MeslekGörüntüle
11MEHMET, Mehmet Gönend. 1947 - ö. ?MeslekGörüntüle
12SADIK, Sadık Metind. 1944 - ö. ?MeslekGörüntüle
13H. Cengiz Alpayd. 1922 - ö. 23 Haziran 1991Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14MEHMET, Mehmet Gönend. 1947 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15SADIK, Sadık Metind. 1944 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16H. Cengiz Alpayd. 1922 - ö. 23 Haziran 1991Madde AdıGörüntüle
17MEHMET, Mehmet Gönend. 1947 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18SADIK, Sadık Metind. 1944 - ö. ?Madde AdıGörüntüle