Madde Detay
KÂTİB ALİ
(d. ?/? - ö. ?/?)
âşık
(Âşık / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adının Ali olduğu düşünülen Kâtib Ali, Yeniçeri Ocağına mensup âşıklardan olup, şiirlerinde Âşık Ali, Ali, Kâtib, Derviş Ali, Dertli Ali ve Kâtib Ali mahlaslarını kullanmıştır. Kâtip Ali’nin hayatı hakkında çok fazla bilgi yoktur. Ancak son yıllarda bulunan şiirlerinden 17. yüzyılda yaşamış olmasının kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin bir şiirinde Osmanlı'ya karşı ayaklanan ve yakalanarak sırasıyla 1632, 1635, 1638, 1641, 1649 tarihlerinde asılan İlyas Paşa, Man Oğlu, Mehdi, Kınalı Oğlu ve Haydar Oğlu gibi kişilerden söz ediyor: “Çün asiyi cenklere dizdiler/ Maş Oğlu’nun askerini bozdular/ Hem Mehdî’nin derisini yüzdüler / Kınalı Oğlu berdâr oldu bilirsin.” (Bezirci 1993: 274). 17. asırda yazılmış yazmalarda şiirlerine rastlanılması araştırmacıları bu yargıya götürmüştür. İki destanından yola çıkılarak Kâtib Ali’nin IV. Murad’ın Bağdat’ı almak için düzenlediği sefere katıldığı da ileri sürülmüştür (Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi 1982: 219). Kâtib Ali, birkaç destanında IV. Murad (1623-1640)’ın Bağdat Seferi’ni övgüyle anlatmaktadır. “Mert olan Sultan Murat Han/ Sana Bağdat şikâr olsun/ İçti cenk şarabından/ Kulların hep şikâr olsun.” Bilindiği gibi IV. Murad da şiir yazar ve saz şairlerini sever ve korurdu. Bağdat Seferi’ne çıkarken birtakım şairleri de birlikte götürmüştü. Belki de Kâtib Ali de onun yanında bulunuyor ve Yeniçeri Ocağında yazıcılıkla uğraşıyordu. Öteki şiirleri de bu düşünceyi güçlendirir niteliktedir (Bezirci 1993: 274). Kâtib Ali’nin ne zaman nerede doğduğu hakkındaki bilinmezlik ölümü için de geçerlidir.
Kâtib Ali’nin tüm şiirleri henüz bulunup kitaplaşmamıştır. Ancak içlerinden bir bölümünü Cahit Öztelli ve Şükrü Elçin yayımlamıştır (Bezirci 1993: 274). Asım Bezirci, Türk Halk Şiiri adlı eserinde âşığın dört şiirine yer vermektedir. Şükrü Elçin “Kâtip Ali’nin Bilinmeyen Şiirleri” başlığı altında hakkında bilgi vermektedir. Cahit Öztelli’nin bir araştırmasından yaşadığı zamanla hayatı üzerine az çok bilgi edinilen Kâtip Ali’nin şiirlerine eski mecmualarda tesadüf edilmektedir. Şairin şiirleri 1650 tarihli Ali Ufkî Mecmuası’nda kaydedilmiştir. Bu şiirlerin bir kısmı adı geçen mecmuanın talihsiz tefrikasına dolayısıyla alınmıştır. Ancak tefrikayı hazırlayan musikicinin en basit Türkçe kelimeleri, tamlamaları ve vezinleri okuyamaması yüzünden eserin kopyası tenkide tahammül edemeyecek yanlışlarla doludur. İyi niyetle yapılan bu tefrikanın okuyucuları yanıltacağını düşünerek saz şiirimizle ilgili metinleri yeniden yayımlanması uygun görülmüştür (Elçin 1997: 108). Ali Ufkî mecmuasında Kâtip Ali adına 22 şiir kaydedilmiştir. Bunlardan “Türkî berây-ı Celâlî” başlıklı Haydaroğlu’nun isyanını anlatan manzume daha önce Cahit Öztelli tarafından yayımlanmıştır. Sadeddin Nüzhet Ergun’un Türk Şairleri’nde de şairin iki şiiri vardır. Elçin, burada Kâtib Ali’nin orijinal metinden okuduğu şiirlerini Oxford’da gördüğü metinle birlikte vermektedir (1997: 108).
Kâtib Ali, yalnızca sözü geçen savaş konularında değil aşk, ayrılık ve özlem konularında da şiirler yazmıştır (Bezirci 1993: 274). Coşkulu bir eda ve hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinin dili, gayet sade ve anlaşılırdır.
Kaynakça
Bezirci, Asım (1993). Türk Halk Şiiri. C.1. İstanbul: Say Yay.
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay.
“Kâtib Ali” (1982). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 5. İstanbul: Dergâh Yay. 219.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. EMİNE ÇAKIRYayın Tarihi: 02.12.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Türkî
Binbir adın hürmeti içün muradım
Vermeyince alma Mevlâ canımı
Ala gözlü sevdiğimi sineme
Sarmayınca alma Mevla canımı
Gurbet kahrı keman itdi takatım
Günden güne artmaktadır firkatım
Kurtulup da gurbet ilden hasretim
Görmeyince alma Mevla canımı
Çok acayip vardır tah-ı serâda
Hüdâ bilür toprağımız nerede
Cümle dostlar ile bile murada
İrmeyince alma Mevlâ canımı
Yâ İlâhî bilürsün râzımı
Sana doğrı tutdum dayim özümi
Kara donlu Beytullah’a yüzümi
Sürmeyince alma Mevlâ canımı
Kimse rahm eylemez akar yaşıma
Nice hallar gelmiş garip başıma
Kâtib Ali eydür seksen yaşıma
Girmeyince alma Mevla canımı
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 109.
Türkî- Berây-ı Muhabbet
Lutfeyle ey sabah yeli
Var haber ver yâre benden
Bağrım deli bülbül deli
Var haber ver yâre benden
Aşkın şarabından kandım
Mest oldum delüye döndüm
Hasret ateşiyle yandım
Var haber vir yâre benden
Bilmem bana ne hâl oldı
Kaddim büküldi dal oldı
Yandı yüreğim tal? Oldu
Var haber vir yâre benden
Kendümi bilmem divaneyim
Oda yanar pervaneyim
Aşkı ile mestaneyim
Var haber ver yâre benden
Benim yavrım zülfün çözer
Bülbüller cihanı bezer
Ali bu niyazı yazar
Var haber ver yâre benden
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 109.
Varsağı
Kadir Allah kalem çekmiş
Sana iki kaş yerine
Gice gündüz gözümüzden
Kan dökülür yaş yerine
Nazar it servi dalına
Sözümüz ezber oluna
Her dem güzelin yoluna
Can virirler beş yerine
Eyyamın buldu gemimiz
Sel olup çağlar gamımız
Bir dost olsa hemdemimiz
Bize bir kardaş yerine
Dinmez gözlerinin yaşı
Onulmaz bağrının başı
Yârinden ayrılan kişi
Agu yudar aş yerine
Derdli Ali gördi savaş
Kesilmişdir nice bin baş
Ben öldükten sonra bir taş
Kalmasın bir taş yerine
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 113-114.
Yayın Tarihi: 02.12.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Türkî
Binbir adın hürmeti içün muradım
Vermeyince alma Mevlâ canımı
Ala gözlü sevdiğimi sineme
Sarmayınca alma Mevla canımı
Gurbet kahrı keman itdi takatım
Günden güne artmaktadır firkatım
Kurtulup da gurbet ilden hasretim
Görmeyince alma Mevla canımı
Çok acayip vardır tah-ı serâda
Hüdâ bilür toprağımız nerede
Cümle dostlar ile bile murada
İrmeyince alma Mevlâ canımı
Yâ İlâhî bilürsün râzımı
Sana doğrı tutdum dayim özümi
Kara donlu Beytullah’a yüzümi
Sürmeyince alma Mevlâ canımı
Kimse rahm eylemez akar yaşıma
Nice hallar gelmiş garip başıma
Kâtib Ali eydür seksen yaşıma
Girmeyince alma Mevla canımı
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 109.
Türkî- Berây-ı Muhabbet
Lutfeyle ey sabah yeli
Var haber ver yâre benden
Bağrım deli bülbül deli
Var haber ver yâre benden
Aşkın şarabından kandım
Mest oldum delüye döndüm
Hasret ateşiyle yandım
Var haber vir yâre benden
Bilmem bana ne hâl oldı
Kaddim büküldi dal oldı
Yandı yüreğim tal? Oldu
Var haber vir yâre benden
Kendümi bilmem divaneyim
Oda yanar pervaneyim
Aşkı ile mestaneyim
Var haber ver yâre benden
Benim yavrım zülfün çözer
Bülbüller cihanı bezer
Ali bu niyazı yazar
Var haber ver yâre benden
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 109.
Varsağı
Kadir Allah kalem çekmiş
Sana iki kaş yerine
Gice gündüz gözümüzden
Kan dökülür yaş yerine
Nazar it servi dalına
Sözümüz ezber oluna
Her dem güzelin yoluna
Can virirler beş yerine
Eyyamın buldu gemimiz
Sel olup çağlar gamımız
Bir dost olsa hemdemimiz
Bize bir kardaş yerine
Dinmez gözlerinin yaşı
Onulmaz bağrının başı
Yârinden ayrılan kişi
Agu yudar aş yerine
Derdli Ali gördi savaş
Kesilmişdir nice bin baş
Ben öldükten sonra bir taş
Kalmasın bir taş yerine
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 113-114.
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Türkî
Binbir adın hürmeti içün muradım
Vermeyince alma Mevlâ canımı
Ala gözlü sevdiğimi sineme
Sarmayınca alma Mevla canımı
Gurbet kahrı keman itdi takatım
Günden güne artmaktadır firkatım
Kurtulup da gurbet ilden hasretim
Görmeyince alma Mevla canımı
Çok acayip vardır tah-ı serâda
Hüdâ bilür toprağımız nerede
Cümle dostlar ile bile murada
İrmeyince alma Mevlâ canımı
Yâ İlâhî bilürsün râzımı
Sana doğrı tutdum dayim özümi
Kara donlu Beytullah’a yüzümi
Sürmeyince alma Mevlâ canımı
Kimse rahm eylemez akar yaşıma
Nice hallar gelmiş garip başıma
Kâtib Ali eydür seksen yaşıma
Girmeyince alma Mevla canımı
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 109.
Türkî- Berây-ı Muhabbet
Lutfeyle ey sabah yeli
Var haber ver yâre benden
Bağrım deli bülbül deli
Var haber ver yâre benden
Aşkın şarabından kandım
Mest oldum delüye döndüm
Hasret ateşiyle yandım
Var haber vir yâre benden
Bilmem bana ne hâl oldı
Kaddim büküldi dal oldı
Yandı yüreğim tal? Oldu
Var haber vir yâre benden
Kendümi bilmem divaneyim
Oda yanar pervaneyim
Aşkı ile mestaneyim
Var haber ver yâre benden
Benim yavrım zülfün çözer
Bülbüller cihanı bezer
Ali bu niyazı yazar
Var haber ver yâre benden
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 109.
Varsağı
Kadir Allah kalem çekmiş
Sana iki kaş yerine
Gice gündüz gözümüzden
Kan dökülür yaş yerine
Nazar it servi dalına
Sözümüz ezber oluna
Her dem güzelin yoluna
Can virirler beş yerine
Eyyamın buldu gemimiz
Sel olup çağlar gamımız
Bir dost olsa hemdemimiz
Bize bir kardaş yerine
Dinmez gözlerinin yaşı
Onulmaz bağrının başı
Yârinden ayrılan kişi
Agu yudar aş yerine
Derdli Ali gördi savaş
Kesilmişdir nice bin baş
Ben öldükten sonra bir taş
Kalmasın bir taş yerine
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 113-114.
Eserlerinden Örnekler
Türkî
Binbir adın hürmeti içün muradım
Vermeyince alma Mevlâ canımı
Ala gözlü sevdiğimi sineme
Sarmayınca alma Mevla canımı
Gurbet kahrı keman itdi takatım
Günden güne artmaktadır firkatım
Kurtulup da gurbet ilden hasretim
Görmeyince alma Mevla canımı
Çok acayip vardır tah-ı serâda
Hüdâ bilür toprağımız nerede
Cümle dostlar ile bile murada
İrmeyince alma Mevlâ canımı
Yâ İlâhî bilürsün râzımı
Sana doğrı tutdum dayim özümi
Kara donlu Beytullah’a yüzümi
Sürmeyince alma Mevlâ canımı
Kimse rahm eylemez akar yaşıma
Nice hallar gelmiş garip başıma
Kâtib Ali eydür seksen yaşıma
Girmeyince alma Mevla canımı
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 109.
Türkî- Berây-ı Muhabbet
Lutfeyle ey sabah yeli
Var haber ver yâre benden
Bağrım deli bülbül deli
Var haber ver yâre benden
Aşkın şarabından kandım
Mest oldum delüye döndüm
Hasret ateşiyle yandım
Var haber vir yâre benden
Bilmem bana ne hâl oldı
Kaddim büküldi dal oldı
Yandı yüreğim tal? Oldu
Var haber vir yâre benden
Kendümi bilmem divaneyim
Oda yanar pervaneyim
Aşkı ile mestaneyim
Var haber ver yâre benden
Benim yavrım zülfün çözer
Bülbüller cihanı bezer
Ali bu niyazı yazar
Var haber ver yâre benden
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 109.
Varsağı
Kadir Allah kalem çekmiş
Sana iki kaş yerine
Gice gündüz gözümüzden
Kan dökülür yaş yerine
Nazar it servi dalına
Sözümüz ezber oluna
Her dem güzelin yoluna
Can virirler beş yerine
Eyyamın buldu gemimiz
Sel olup çağlar gamımız
Bir dost olsa hemdemimiz
Bize bir kardaş yerine
Dinmez gözlerinin yaşı
Onulmaz bağrının başı
Yârinden ayrılan kişi
Agu yudar aş yerine
Derdli Ali gördi savaş
Kesilmişdir nice bin baş
Ben öldükten sonra bir taş
Kalmasın bir taş yerine
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 113-114.