Madde Detay
KUL SÜLEYMAN
(d. ?/? - ö. ?/?)
âşık
(Âşık / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Hayatı hakkında pek
bilgi bulunmayan Kul Süleyman'ın, Fuad Köprülü'nün "Kul Süleyman ve Benli,
Ali, Hicri On Birinci Asır Şairlerimizden" (Hayat Mecmuası C. III, Nu. 61,
1928) adlı makalesinde âşığın Tütün Destanı adlı bir şiirini
yayımlamasıyla varlığından haberdar olunmaktadır (Türk Dili ve Edebiyatı
Ansiklopedisi 1982: 437). Köprülü, bu destanın tütünün henüz yaygınlaşmaya
başladığı zaman olan 17. yüzyılda yazıldığı veya tütünü yasaklayan IV. Murad'ın
zamanında yazılmış olabileceğini öne sürmüştür. Öte yandan devlete bağlı
âşıkların devletin kararlarını destekleyici oldukları ve propaganda amacıyla
şiirler yazdıklarını ifade etmektedir. Bu nedenle bu destan, Kul Süleyman'ın
1630'larda hayatta olduğunu kanıtlamaktadır (Tansel 1977: 42). Fevziye Abdullah
Tansel,17. yüzyıl şairlerden Sun'î'nin Şairnamesinde "Bir zaman şan
verdi Garib Süleyman/ Gösterdi âleme gurbete seyrân" mısralarında anılan
"Garib Süleyman"ın, Kul Süleyman olabileceğini düşünmektedir.
Sun'î'nin Bağdat'ın fethine (1938) düşürdüğü tarihler, Kul Süleyman'ın 17.
yüzyılda yaşamış olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Bu tarihlerin
bulunduğu bir yazmada "Baba Süleyman" adlı bir şairin şiirlerinin yer
aldığını belirtmektedir (1977: 43). Kul Süleyman'nın ne zaman ve nerede doğduğu
hakkındaki bilinmezlik ölümü için de geçerlidir.
Ali Ufkî'nin Mecmâ-i
Sâz-ü Söz adlı eserinde Kul Süleyman'a ait bir koşma vardır (Ali Ufkî 1976:
97). Bu eserdeki saz şairlerine ait metinlerin çoğunun yayımlandığı halde Kul
Süleyman'a ait bu şiirin yayımlanmadığını belirten Tansel, Şükrü Elçin'in
besteleri kaydederken "Derviş Süleyman" adına yer verdiğini söyler.
Bu ismin de Kul Süleyman'la aynı kişi olacağını düşünmektedir. Üstelik Kul
Süleyman için "Derviş" sıfatının kullanılması önemlidir. Eserin
sonunda yer alan bilgilerden Tansel, Kul Süleyman'ın süvari sınıfı
askerlerinden olduğu bilgisine ulaşmaktadır. Bektaşi şiirlerini içine alan
kendine ait bir cönkte "Gazi Süleyman" isimli bir âşığa rastladığını
belirten Tansel bu kişinin de Kul Süleyman olabileceğini ileri sürmektedir
(1977: 45).
Kul Süleyman, Derviş
Süleyman ve Gazi Süleyman'ın aynı kişi olduklarını iddia eden Tansel, buradan
yola çıkarak Kul Süleyman'ın 17. yüzyılda şöhret bulmuş, besteler yapan ve
nefesler yazan bi âşık olduğunu söylemektedir (1977: 47).
Kaynakça
Elçin, Şükrü (hzl.) (1976). Ali Ufkî, Mecmûa-i
Sâz u Söz. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
Tansel, Fevziye Abdullah (1977). "XVII. Asır Sazşairlerinden Kul Süleyman", Kubbealtı Akademisi. Yıl: 6. 3: 41-47.
“Kul Süleyman” (1982). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 5. İstanbul: Dergâh Yay. 437.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. HİLAL ERDOĞANYayın Tarihi: 02.12.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tütün Destanı
Ahir vakt olduğu bundan bellidir
Bir lahza tütünsüz olamaz olduk
Âdem oğlanları hep bir hâllidir
Kangımız iyidir bilemez olduk
Bir yeşik yapraktır yerlerde biter
Başka bâzirgânı var alur satar
Kazandığ(ı)mız ancak tütüne yeter
Evimize ekmek alamaz olduk
Çok otursak dizlerimiz ağrır
Sabah sabah gözlerimiz yaşarır
Boğazımız buhârîye döndürür
Ağzımız dadını bulamaz olduk
Yâ İlâhi sen açıver yolumuz
Kıyâmet’te nice olur halimiz
Kahveden tütünden değmez elimiz
Beş vakit namazı kılamaz olduk
Kul Süleyman bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryâsını boyladı
Kahve, tütün bizi helâk eyledi
Tutuldu göğsümüz bilemez olduk
Tansel, Fevziye Abdullah (1977). "XVII.
Asır Sazşairlerinden Kul Süleyman", Kubbealtı Akademisi. Yıl: 6. 3. 42-43.
Koşma
Âşık olmuş bizim bağın gülüne
Sılasından sökün idüb gelen yâr
Mâil olmuş tatlı bülbül diline
Gelüb şunda deli gönlüm alan yâr
Sığamışdır kollarını kan içün
Lâyık oldı sultân içün, han içün
Yavrucuğum Şâh-ı Merdân can içün
Yılda bir gün odamıza dolan yâr
Yârin mecnûnuyum gezdim dağlarda
Tabibim ne kaldı hastada, sağda
Gezmediğim yer kalmamış bu dağda
Kaçan girmiş bağçemize talan yâr
İkrâr eyle yakşı (yahşı) ile yamana
İmâna gel, imâna imâna
Bulunmaz mı yavru Kul Süleyman’a
Birin dahi bulur seni bulan yâr
Elçin, Şükrü (hzl.) (1976). Ali Ufkî, Mecmûa-i
Sâz u Söz. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi. 97.
Yayın Tarihi: 02.12.2014Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tütün Destanı
Ahir vakt olduğu bundan bellidir
Bir lahza tütünsüz olamaz olduk
Âdem oğlanları hep bir hâllidir
Kangımız iyidir bilemez olduk
Bir yeşik yapraktır yerlerde biter
Başka bâzirgânı var alur satar
Kazandığ(ı)mız ancak tütüne yeter
Evimize ekmek alamaz olduk
Çok otursak dizlerimiz ağrır
Sabah sabah gözlerimiz yaşarır
Boğazımız buhârîye döndürür
Ağzımız dadını bulamaz olduk
Yâ İlâhi sen açıver yolumuz
Kıyâmet’te nice olur halimiz
Kahveden tütünden değmez elimiz
Beş vakit namazı kılamaz olduk
Kul Süleyman bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryâsını boyladı
Kahve, tütün bizi helâk eyledi
Tutuldu göğsümüz bilemez olduk
Tansel, Fevziye Abdullah (1977). "XVII.
Asır Sazşairlerinden Kul Süleyman", Kubbealtı Akademisi. Yıl: 6. 3. 42-43.
Koşma
Âşık olmuş bizim bağın gülüne
Sılasından sökün idüb gelen yâr
Mâil olmuş tatlı bülbül diline
Gelüb şunda deli gönlüm alan yâr
Sığamışdır kollarını kan içün
Lâyık oldı sultân içün, han içün
Yavrucuğum Şâh-ı Merdân can içün
Yılda bir gün odamıza dolan yâr
Yârin mecnûnuyum gezdim dağlarda
Tabibim ne kaldı hastada, sağda
Gezmediğim yer kalmamış bu dağda
Kaçan girmiş bağçemize talan yâr
İkrâr eyle yakşı (yahşı) ile yamana
İmâna gel, imâna imâna
Bulunmaz mı yavru Kul Süleyman’a
Birin dahi bulur seni bulan yâr
Elçin, Şükrü (hzl.) (1976). Ali Ufkî, Mecmûa-i
Sâz u Söz. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi. 97.
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020Eserlerinden Örnekler
Tütün Destanı
Ahir vakt olduğu bundan bellidir
Bir lahza tütünsüz olamaz olduk
Âdem oğlanları hep bir hâllidir
Kangımız iyidir bilemez olduk
Bir yeşik yapraktır yerlerde biter
Başka bâzirgânı var alur satar
Kazandığ(ı)mız ancak tütüne yeter
Evimize ekmek alamaz olduk
Çok otursak dizlerimiz ağrır
Sabah sabah gözlerimiz yaşarır
Boğazımız buhârîye döndürür
Ağzımız dadını bulamaz olduk
Yâ İlâhi sen açıver yolumuz
Kıyâmet’te nice olur halimiz
Kahveden tütünden değmez elimiz
Beş vakit namazı kılamaz olduk
Kul Süleyman bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryâsını boyladı
Kahve, tütün bizi helâk eyledi
Tutuldu göğsümüz bilemez olduk
Tansel, Fevziye Abdullah (1977). "XVII.
Asır Sazşairlerinden Kul Süleyman", Kubbealtı Akademisi. Yıl: 6. 3. 42-43.
Koşma
Âşık olmuş bizim bağın gülüne
Sılasından sökün idüb gelen yâr
Mâil olmuş tatlı bülbül diline
Gelüb şunda deli gönlüm alan yâr
Sığamışdır kollarını kan içün
Lâyık oldı sultân içün, han içün
Yavrucuğum Şâh-ı Merdân can içün
Yılda bir gün odamıza dolan yâr
Yârin mecnûnuyum gezdim dağlarda
Tabibim ne kaldı hastada, sağda
Gezmediğim yer kalmamış bu dağda
Kaçan girmiş bağçemize talan yâr
İkrâr eyle yakşı (yahşı) ile yamana
İmâna gel, imâna imâna
Bulunmaz mı yavru Kul Süleyman’a
Birin dahi bulur seni bulan yâr
Elçin, Şükrü (hzl.) (1976). Ali Ufkî, Mecmûa-i
Sâz u Söz. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi. 97.
Eserlerinden Örnekler
Tütün Destanı
Ahir vakt olduğu bundan bellidir
Bir lahza tütünsüz olamaz olduk
Âdem oğlanları hep bir hâllidir
Kangımız iyidir bilemez olduk
Bir yeşik yapraktır yerlerde biter
Başka bâzirgânı var alur satar
Kazandığ(ı)mız ancak tütüne yeter
Evimize ekmek alamaz olduk
Çok otursak dizlerimiz ağrır
Sabah sabah gözlerimiz yaşarır
Boğazımız buhârîye döndürür
Ağzımız dadını bulamaz olduk
Yâ İlâhi sen açıver yolumuz
Kıyâmet’te nice olur halimiz
Kahveden tütünden değmez elimiz
Beş vakit namazı kılamaz olduk
Kul Süleyman bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryâsını boyladı
Kahve, tütün bizi helâk eyledi
Tutuldu göğsümüz bilemez olduk
Tansel, Fevziye Abdullah (1977). "XVII.
Asır Sazşairlerinden Kul Süleyman", Kubbealtı Akademisi. Yıl: 6. 3. 42-43.
Koşma
Âşık olmuş bizim bağın gülüne
Sılasından sökün idüb gelen yâr
Mâil olmuş tatlı bülbül diline
Gelüb şunda deli gönlüm alan yâr
Sığamışdır kollarını kan içün
Lâyık oldı sultân içün, han içün
Yavrucuğum Şâh-ı Merdân can içün
Yılda bir gün odamıza dolan yâr
Yârin mecnûnuyum gezdim dağlarda
Tabibim ne kaldı hastada, sağda
Gezmediğim yer kalmamış bu dağda
Kaçan girmiş bağçemize talan yâr
İkrâr eyle yakşı (yahşı) ile yamana
İmâna gel, imâna imâna
Bulunmaz mı yavru Kul Süleyman’a
Birin dahi bulur seni bulan yâr
Elçin, Şükrü (hzl.) (1976). Ali Ufkî, Mecmûa-i
Sâz u Söz. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi. 97.