Madde Detay
MEZÂKÎ, Süleymân
(d. ?/? - ö. 1087/1676)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Süleyman’dır. Doğum yeri, ondan bahseden 17.yüzyıl bibliyografik kaynaklarının bazılarında Bosna-Hersek (Abdülkerimoğlu 1985: 486, Çapan 2005: 540, Güzel 2012: 602, Erdem 2013: 18) veya Bosna-Hersek’in Çaynişe kasabası olarak gösterilmiştir. (Yılmaz 2001: 217) Mezâkî, gençliğinde İstanbul’a gelerek Enderun’a girmiştir. (Çapan 2005: 540, Güzel 2014: 602) Sarayda çeşitli ilimler tahsil eden (Çapan 2005: 540) Mezâkî, ayrıca kimya ile de ilgilenmiştir. Ali Enver, onun bu ilme olan ilgisini biraz da yadırgayarak “ Hokka-i midâdı bir pûte-i kîmyâ-yı hakîki olan Mezâkî-i âteş-zebân, o vâdî-i nâr-ı fitenden ne zevk aldı bilmem?” şeklinde dile getirmiştir. (Genç 2000: 476; Ali Enver 1209: 220) Şair, saraydan ayrıldıktan sonra sipâhî olmuştur. (Abdülkerimoğlu 1985:486, Zavotcu 2009: 137)
Mezâkî, Mısır valiliği yapan Hamza ve akrabası olan Eyüp paşaların yanında kâtip olarak çalışmış (Erdem 2013: 18), bu sırada Fehîm-i Kadîm’i Eyüp Paşa’nın maiyetine aldırmıştır. Evliya Çelebi’nin belirttiğine göre Fehîm-i Kadîm; Mezâkî’nin dedikodularıyla Paşa’nın gözünden düşmüş ve Kahire’den ayrılmak zorunda kalmıştır. (Kahraman ve Dağlı 1999: 15) Hadım Abdurrahman Paşa’nın Mısır valiliği sırasında divan efendiliğinde bulunan Mezâkî’nin sohbet ehli olması birçok devlet adamıyla dostluğuna vesile olmuştur. Şair, şiir ve inşâda ustalığı sebebiyle Köprülü Mehmed Paşa’nın maiyetinde tezkirecilik yapmış, onun ölümünden sonra oğlu Fâzıl Ahmed Paşa’nın kâtibi olarak edebî muhitine girmiştir. (Genç 2000: 476, Yılmaz 2001: 218; İpşirli 2007: III) Mezâkî, Fâzıl Ahmed Paşa ile beraber Avusturya’ya ve Girit’e gitmiş, Kandiye Kalesi’nin fethine de katılmıştır. (Uzunçarşılı 1973: III-528) Mevlevî şeyhlerinden Arzî Dede ve Müneccimbaşı Ahmed Dede gibi şahsiyetlerin sohbetlerine ve şiir meclislerine iştirak eden şairin dostları arasında Derviş Meyyâl, Vecdî, Fehîm-i Kadîm, Neşâtî ve tezkire sahibi Güftî gösterilmektedir. (Genç 2000: 476) Mezâkî, 1087 yılının Ramazanında (Kasım 1676) İstanbul’da vefat etmiş ve Galata Mevlevîhânesi hazîresine defnedilmiştir. Ölümü için Sâbit ve Fennî şu tarihleri düşürmüşlerdir: “Ecel câm-ı mülin içdi Mezâkî” Sâbit (Abdülkerimoğlu 1985: 487), “Çekildi bezm-i dünyâdan Mezâkî” (Güzel 2012: 602)
Şairin kaynaklarda belirtilen tek eseri Divan''ıdır. Divanda 29 kaside, 441 gazel, 1 müseddes, 9 tarih kıt’ası, 1 kıt’a, 1 rubâî ve 12 müfred vardır. Çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları mevcut olan divan üzerine Ahmet Mermer tarafından bir doktora tezi hazırlanmış ve de kitap olarak yayımlanmıştır. (Mermer 1991) Kahire Hidiv Kütüphanesinde 8959/4 arşiv numarası ile kayıtlı Risâle fî Beyânı Cevdeti Mâ’i’z-Zemzemi’ş-Şerîf adlı eser, Mezâkî’ye ait gösterilmektedir.
Şair, IV. Murad ve IV. Mehmed ve Fâzıl Ahmed Paşa gibi devrin vezirlerine sunduğu kasidelerinde Nef‘î’nin tesirinde kalmıştır. Bu sebeple tezkire sahibi Güftî; onu ikinci Örfî olarak görmüştür: Oldı ol mefhar-ı sühan-dânî/Mülket-i Rûm’a Urfî-i sânî (Yılmaz 2001: 218) Nazım şekli olarak en fazla gazele rağbet eden şairin en önemli özelliklerinden biri çok sayıda müzeyyel gazel yazmış olmasıdır. Birer küçük kasideyi andıran bu şiirlerin zeyil kısmında IV. Murad, Fâzıl Ahmed Paşa gibi devlet büyüklerine, katıldığı meclislere ve kendisi için övgüye dayalı unsurlara yer vermiştir. Mezâkî divanında Vecdî, Neşâtî, Nâilî-i Kadîm, Fehîm-i Kadîm, Cevrî, Yahyâ, Güftî ve Sükkerî’nin ortak redifle yazdıkları nazire gazeller dikkat çekmektedir.
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ, Nuhbetü’l-Âsâr. Ankara: AKM Yay.
Ali Enver (1309). Semâhâne-i Edeb. İstanbul.
Âsım. Zeyl-i Zübdetü'l-Eş‘âr. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi. TY. 1711. v. 69.
Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî. Ankara: AKM Yay.
Erdem, Sadık (hzl.) (2013). Tezkire-i Şu‘arâ-yı Yümnî. Ankara: TTK Yay.
Genç, İlhan (hzl.) (2000). Esrar Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye. Ankara: AKM Yay.
Güzel, Bilal (2012). Kemiksiz-zâde Safvet Mustafa ve “Nuhbetü’l-Âsâr Min Ferâ‘idi’l-Eş‘âr” İsimli Şair Tezkiresi. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.
İpşirli, Mehmet (hzl.) (2007). Târih-i Na’îmâ. C.III. Ankara: TTK Yay.
Kahraman, Seyit Ali ve Dağlı, Yücel (hzl.) (1999). Evliya Çelebi Seyahatnâmesi Topkapı Sarayı Bağdat 304 Yazmasının Transkripsiyonu-Dizini III. Kitap. İstanbul: YKY Yay.
Kayabaşı, Bekir (hzl.) (1998). Kafzâde Fâizî’nin Zübdetü’l-Eş’âr’ı. Doktora Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.
Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1973). Osmanlı Tarihi. C.III. Ankara: TTK Yay.
Yılmaz, Kâşif (hzl.) (2001). Güftî ve Teşrîfâtü’ş-şuarâsı. Ankara: AKM Yay.
Zavotçu, Gencay (hzl.) (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ NESLİHAN İLKNUR KESKİNYayın Tarihi: 03.03.2015Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Kaside
Der Sitâyiş-i Şehenşâh-ı Cihân Fâtih-i Bâğdâd Sultân Murâd Aleyhi’-rahme
Bü'l-aceb nüsha-i esrâr-ı nihândur sühanüm
Kim nazar-kerde-i sâhib-nazarândur sühanüm
Sâhir-i mucize-pîrâ-yı füsûn-ârâyım
Kim medâr-ı şeref-i sihr-i beyândur sühanüm
Saf-der-i mareke-ârâ-yı cünûn-pîrâyem
Dehşet-endâz-ı dil-i hasm-ı cebândur sühanüm
Benüm ol bülbül-i destân-zen-i vahdet ki henüz
Savt-ı mürgân-ı gülistân-ı cinândur sühanüm
Benüm ol şâir-i nev-tarz-ı belâgat-perdâz
Şimdi darbü’l-meseli nükte-verândur sühanüm
Bir füsûnıyla nice düşmeni bî-hûş iderin
Rukye-i hûş-ber ü hûş-sitândur sühanüm
Söze gelse idemez ehl-i garaz bast-ı kelâm
Hem-havâs-ı eser-i akd-i lisândur sühanüm
Böyle zî-kıymet olursa ne aceb âlemde
Cevher-i mu'teber-i dürc-i dehândur sühanüm
Ben o Behzâd-ı suver-bend-i hayâl-i nazmum
Nev-zemînlerle şeref-bahş-ı zamândur sühanüm
Ben o üstâd-ı nişân-dûz-ı fezâ-yı fikrim
Zîb-i ham-gûşe-i her saht-ı kemândur sühanüm
Dâyimâ velvele-perdâz-ı der-i mey-gedeyüm
Lâ-cerem gûş-zed-i pîr-i mugândur sühanüm
İnıdâm-ı dehen-i dil-beri tasrîh ideli
Faysal-ı rütbe-i tahkîk u gümândur sühanüm
Âh-ı 'âşık gibi pür-sûz u güdâz olmag ile
Hasbihâl-i dil-i bî-tâb u tuvândur sühanüm
N'ola dil-mürdeleri nazm ile ihyâ itsem
Ya dem-i İsâ yahud rûh-ı revândur sühanüm
Ben de kendüm bileli mezraa-i âlemde
Mâ-hasal hâsıl-ı 'ömr-i güzerândur sühanüm
Olsa her dem ne aceb vird-i zebân-ı 'âlem
Midhat-ârâ-yı şehen-şâh-ı cihândur sühanüm
Ol şehen-şeh ki idelden sözüme ragbet-i tam
Rûz u şeb hûş-geh-i pîr ü civândur sühanüm
Ol şehen-şeh ki anun bâde-i medhiyle müdâm
Feyz-bahşâ-yı dil-i âlemiyândur sühanüm
Hân Murâd ol şeh-i zîşân-ı felek-mertebe kim
Gülşen-i midhatine âb-ı revândur sühanüm
Zikr-i evsâf-ı şerîfiyle ben ol Vassâfım
Kim hased-âver-i her menkıbe-hândur sühanüm
Vasf-ı bahr-i kerem ü maden-i cûdın yazalı
Gayret-efrûz-ı derûn-ı yem ü kândur sühanüm
Niam-ı mâide-i lutfını tarîf ideli
Çâşını bahş-ı mezâk-ı dil ü cândur sühanüm
Husrev-i Cem-menişâ server-i Ferruh-revişâ
Feyz-ı medhünle ne hoş neşve-resândur sühanüm
Kim gamın dilleri şâd eylemede gûyâ kim
Bâde-i câm-ı leb-i lal-i bütândur sühanüm
Siyyemâ miskale-i mekremetünle her dem
Saykal-ı levh-i dil-i âyîne-sândur sühanüm
İsm-i azam gibi nâmunla mütessir olalı
Hırz-ı cân vefk-ı cinân hatt-ı emândur sühanüm
Nev-be-nev tarz-ı pesendîde-i şûhâne ile
Reşk-i güftâr-ı fülân ibn-i fülândur sühanüm
Behçet-i manâ ile ince hayâliyle hemân
Bir güzel dil-ber-i bârîk-i miyândur sühanüm
Sebeb-i güft ü şinîd-i bülegâdur nazmum
Zîver-i encümen-i kevn ü mekândur sühanüm
Hâme mânend-i neheng anda şinâverlik ider
Gerçi bir bahr-i serîü'l-cereyândur sühanüm
Nice esrâr-ı nihân eyledüm îrâd ammâ
Yine hurşîd-i cihân gibi ayândur sühanüm
Dosta fâyide vü düşmene husrân virür
Hâsılı mâ-sadak-ı sûd u ziyândur sühanüm
Ey Mezâkî nice bir bast-ı kelâm ile du'â
Kim duâ ile hemân verd-i zebândur sühanüm
Hak şehen-şâh-ı cihânı ide hurrem tâ kim
Mûceb-i dil-hûşî-i gam-zedegândur sühanüm
Gazel
Bâreke’llâh san behişt-i câvidândur Üsküdâr
Kim safâ-bahş-ı dil-i pîr ü civândur Üsküdâr
Bûy-ı ezhârın sabâ âfâka neşr eyler müdâm
Nükhet-efrûz-ı meşâm-ı ins ü cândur Üsküdâr
Gonca-fem cânân ile bülbül-negam rindân ile
Gülsitân-pîrâ-yı bâg-ı kün-fe-kândur Üsküdâr
Söylenür her dem safâ-yı dil-küşâ-yı gül-şeni
Lâ-cerem dillerde böyle dâsitândur Üsküdâr
Medh ider feyz-ı hevâ-yı cân-fezâsın her kişi
Hâsılı memdûh-ı ebnâ-yı zamândur Üsküdâr
Ey Mezâkî n’ola ma’mûr olsa böyle her yeri
‘İşret-âbâd-ı şehen-şâh-ı cihândur Üsküdâr
Cem-nejâd-ı muhterem Sultân Murâd-ı pür-kerem
Kim zamânında hemân bâg-ı cinândur Üsküdâr
Çekmesün bir dem elem tâ kim cihânda dem-be-dem
Gülşen-i cennet gibi râhat-resândur Üsküdâr
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay. 317-318)
Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonra
Döner vefk-ı murâd üzre felek ammâ neden sonra
Bu meclisde gulû-yı sahne-i gamdan kim aglardı
Eger handân olayduk girye-i mestâneden sonra
Tuyup zevk-i harâbâtı ele câm-ı şarâb alsa
Gedâ şeklinde şâh-ı mülk-i tecrîd olmak istersen
Gedâ şeklinde şâh-ı mülk-i tecrîd olmak istersen
Nemed-pûş-ı ferâg ol hıl’at-i şâhâneden sonra
Nice memnûn olur genc-i güherle ehl-i dil andan
Bu denlü renc-i bâzû kâviş-i vîrâneden sonra
Anı bî-reng idüp yazmış beni bir turfe sûretde
Yazanlar peykerüm mecnûn gibi dîvâneden sonra
Felek har-mühre-i güftâr-ı a’dâya kulak tutmaz
Mezâkî gevher-i nazmun gibi dür-dâneden sonra
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay. 518-519)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 03.03.2015Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Kaside
Der Sitâyiş-i Şehenşâh-ı Cihân Fâtih-i Bâğdâd Sultân Murâd Aleyhi’-rahme
Bü'l-aceb nüsha-i esrâr-ı nihândur sühanüm
Kim nazar-kerde-i sâhib-nazarândur sühanüm
Sâhir-i mucize-pîrâ-yı füsûn-ârâyım
Kim medâr-ı şeref-i sihr-i beyândur sühanüm
Saf-der-i mareke-ârâ-yı cünûn-pîrâyem
Dehşet-endâz-ı dil-i hasm-ı cebândur sühanüm
Benüm ol bülbül-i destân-zen-i vahdet ki henüz
Savt-ı mürgân-ı gülistân-ı cinândur sühanüm
Benüm ol şâir-i nev-tarz-ı belâgat-perdâz
Şimdi darbü’l-meseli nükte-verândur sühanüm
Bir füsûnıyla nice düşmeni bî-hûş iderin
Rukye-i hûş-ber ü hûş-sitândur sühanüm
Söze gelse idemez ehl-i garaz bast-ı kelâm
Hem-havâs-ı eser-i akd-i lisândur sühanüm
Böyle zî-kıymet olursa ne aceb âlemde
Cevher-i mu'teber-i dürc-i dehândur sühanüm
Ben o Behzâd-ı suver-bend-i hayâl-i nazmum
Nev-zemînlerle şeref-bahş-ı zamândur sühanüm
Ben o üstâd-ı nişân-dûz-ı fezâ-yı fikrim
Zîb-i ham-gûşe-i her saht-ı kemândur sühanüm
Dâyimâ velvele-perdâz-ı der-i mey-gedeyüm
Lâ-cerem gûş-zed-i pîr-i mugândur sühanüm
İnıdâm-ı dehen-i dil-beri tasrîh ideli
Faysal-ı rütbe-i tahkîk u gümândur sühanüm
Âh-ı 'âşık gibi pür-sûz u güdâz olmag ile
Hasbihâl-i dil-i bî-tâb u tuvândur sühanüm
N'ola dil-mürdeleri nazm ile ihyâ itsem
Ya dem-i İsâ yahud rûh-ı revândur sühanüm
Ben de kendüm bileli mezraa-i âlemde
Mâ-hasal hâsıl-ı 'ömr-i güzerândur sühanüm
Olsa her dem ne aceb vird-i zebân-ı 'âlem
Midhat-ârâ-yı şehen-şâh-ı cihândur sühanüm
Ol şehen-şeh ki idelden sözüme ragbet-i tam
Rûz u şeb hûş-geh-i pîr ü civândur sühanüm
Ol şehen-şeh ki anun bâde-i medhiyle müdâm
Feyz-bahşâ-yı dil-i âlemiyândur sühanüm
Hân Murâd ol şeh-i zîşân-ı felek-mertebe kim
Gülşen-i midhatine âb-ı revândur sühanüm
Zikr-i evsâf-ı şerîfiyle ben ol Vassâfım
Kim hased-âver-i her menkıbe-hândur sühanüm
Vasf-ı bahr-i kerem ü maden-i cûdın yazalı
Gayret-efrûz-ı derûn-ı yem ü kândur sühanüm
Niam-ı mâide-i lutfını tarîf ideli
Çâşını bahş-ı mezâk-ı dil ü cândur sühanüm
Husrev-i Cem-menişâ server-i Ferruh-revişâ
Feyz-ı medhünle ne hoş neşve-resândur sühanüm
Kim gamın dilleri şâd eylemede gûyâ kim
Bâde-i câm-ı leb-i lal-i bütândur sühanüm
Siyyemâ miskale-i mekremetünle her dem
Saykal-ı levh-i dil-i âyîne-sândur sühanüm
İsm-i azam gibi nâmunla mütessir olalı
Hırz-ı cân vefk-ı cinân hatt-ı emândur sühanüm
Nev-be-nev tarz-ı pesendîde-i şûhâne ile
Reşk-i güftâr-ı fülân ibn-i fülândur sühanüm
Behçet-i manâ ile ince hayâliyle hemân
Bir güzel dil-ber-i bârîk-i miyândur sühanüm
Sebeb-i güft ü şinîd-i bülegâdur nazmum
Zîver-i encümen-i kevn ü mekândur sühanüm
Hâme mânend-i neheng anda şinâverlik ider
Gerçi bir bahr-i serîü'l-cereyândur sühanüm
Nice esrâr-ı nihân eyledüm îrâd ammâ
Yine hurşîd-i cihân gibi ayândur sühanüm
Dosta fâyide vü düşmene husrân virür
Hâsılı mâ-sadak-ı sûd u ziyândur sühanüm
Ey Mezâkî nice bir bast-ı kelâm ile du'â
Kim duâ ile hemân verd-i zebândur sühanüm
Hak şehen-şâh-ı cihânı ide hurrem tâ kim
Mûceb-i dil-hûşî-i gam-zedegândur sühanüm
Gazel
Bâreke’llâh san behişt-i câvidândur Üsküdâr
Kim safâ-bahş-ı dil-i pîr ü civândur Üsküdâr
Bûy-ı ezhârın sabâ âfâka neşr eyler müdâm
Nükhet-efrûz-ı meşâm-ı ins ü cândur Üsküdâr
Gonca-fem cânân ile bülbül-negam rindân ile
Gülsitân-pîrâ-yı bâg-ı kün-fe-kândur Üsküdâr
Söylenür her dem safâ-yı dil-küşâ-yı gül-şeni
Lâ-cerem dillerde böyle dâsitândur Üsküdâr
Medh ider feyz-ı hevâ-yı cân-fezâsın her kişi
Hâsılı memdûh-ı ebnâ-yı zamândur Üsküdâr
Ey Mezâkî n’ola ma’mûr olsa böyle her yeri
‘İşret-âbâd-ı şehen-şâh-ı cihândur Üsküdâr
Cem-nejâd-ı muhterem Sultân Murâd-ı pür-kerem
Kim zamânında hemân bâg-ı cinândur Üsküdâr
Çekmesün bir dem elem tâ kim cihânda dem-be-dem
Gülşen-i cennet gibi râhat-resândur Üsküdâr
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay. 317-318)
Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonra
Döner vefk-ı murâd üzre felek ammâ neden sonra
Bu meclisde gulû-yı sahne-i gamdan kim aglardı
Eger handân olayduk girye-i mestâneden sonra
Tuyup zevk-i harâbâtı ele câm-ı şarâb alsa
Gedâ şeklinde şâh-ı mülk-i tecrîd olmak istersen
Gedâ şeklinde şâh-ı mülk-i tecrîd olmak istersen
Nemed-pûş-ı ferâg ol hıl’at-i şâhâneden sonra
Nice memnûn olur genc-i güherle ehl-i dil andan
Bu denlü renc-i bâzû kâviş-i vîrâneden sonra
Anı bî-reng idüp yazmış beni bir turfe sûretde
Yazanlar peykerüm mecnûn gibi dîvâneden sonra
Felek har-mühre-i güftâr-ı a’dâya kulak tutmaz
Mezâkî gevher-i nazmun gibi dür-dâneden sonra
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay. 518-519)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 25.11.2020Eserlerinden Örnekler
Kaside
Der Sitâyiş-i Şehenşâh-ı Cihân Fâtih-i Bâğdâd Sultân Murâd Aleyhi’-rahme
Bü'l-aceb nüsha-i esrâr-ı nihândur sühanüm
Kim nazar-kerde-i sâhib-nazarândur sühanüm
Sâhir-i mucize-pîrâ-yı füsûn-ârâyım
Kim medâr-ı şeref-i sihr-i beyândur sühanüm
Saf-der-i mareke-ârâ-yı cünûn-pîrâyem
Dehşet-endâz-ı dil-i hasm-ı cebândur sühanüm
Benüm ol bülbül-i destân-zen-i vahdet ki henüz
Savt-ı mürgân-ı gülistân-ı cinândur sühanüm
Benüm ol şâir-i nev-tarz-ı belâgat-perdâz
Şimdi darbü’l-meseli nükte-verândur sühanüm
Bir füsûnıyla nice düşmeni bî-hûş iderin
Rukye-i hûş-ber ü hûş-sitândur sühanüm
Söze gelse idemez ehl-i garaz bast-ı kelâm
Hem-havâs-ı eser-i akd-i lisândur sühanüm
Böyle zî-kıymet olursa ne aceb âlemde
Cevher-i mu'teber-i dürc-i dehândur sühanüm
Ben o Behzâd-ı suver-bend-i hayâl-i nazmum
Nev-zemînlerle şeref-bahş-ı zamândur sühanüm
Ben o üstâd-ı nişân-dûz-ı fezâ-yı fikrim
Zîb-i ham-gûşe-i her saht-ı kemândur sühanüm
Dâyimâ velvele-perdâz-ı der-i mey-gedeyüm
Lâ-cerem gûş-zed-i pîr-i mugândur sühanüm
İnıdâm-ı dehen-i dil-beri tasrîh ideli
Faysal-ı rütbe-i tahkîk u gümândur sühanüm
Âh-ı 'âşık gibi pür-sûz u güdâz olmag ile
Hasbihâl-i dil-i bî-tâb u tuvândur sühanüm
N'ola dil-mürdeleri nazm ile ihyâ itsem
Ya dem-i İsâ yahud rûh-ı revândur sühanüm
Ben de kendüm bileli mezraa-i âlemde
Mâ-hasal hâsıl-ı 'ömr-i güzerândur sühanüm
Olsa her dem ne aceb vird-i zebân-ı 'âlem
Midhat-ârâ-yı şehen-şâh-ı cihândur sühanüm
Ol şehen-şeh ki idelden sözüme ragbet-i tam
Rûz u şeb hûş-geh-i pîr ü civândur sühanüm
Ol şehen-şeh ki anun bâde-i medhiyle müdâm
Feyz-bahşâ-yı dil-i âlemiyândur sühanüm
Hân Murâd ol şeh-i zîşân-ı felek-mertebe kim
Gülşen-i midhatine âb-ı revândur sühanüm
Zikr-i evsâf-ı şerîfiyle ben ol Vassâfım
Kim hased-âver-i her menkıbe-hândur sühanüm
Vasf-ı bahr-i kerem ü maden-i cûdın yazalı
Gayret-efrûz-ı derûn-ı yem ü kândur sühanüm
Niam-ı mâide-i lutfını tarîf ideli
Çâşını bahş-ı mezâk-ı dil ü cândur sühanüm
Husrev-i Cem-menişâ server-i Ferruh-revişâ
Feyz-ı medhünle ne hoş neşve-resândur sühanüm
Kim gamın dilleri şâd eylemede gûyâ kim
Bâde-i câm-ı leb-i lal-i bütândur sühanüm
Siyyemâ miskale-i mekremetünle her dem
Saykal-ı levh-i dil-i âyîne-sândur sühanüm
İsm-i azam gibi nâmunla mütessir olalı
Hırz-ı cân vefk-ı cinân hatt-ı emândur sühanüm
Nev-be-nev tarz-ı pesendîde-i şûhâne ile
Reşk-i güftâr-ı fülân ibn-i fülândur sühanüm
Behçet-i manâ ile ince hayâliyle hemân
Bir güzel dil-ber-i bârîk-i miyândur sühanüm
Sebeb-i güft ü şinîd-i bülegâdur nazmum
Zîver-i encümen-i kevn ü mekândur sühanüm
Hâme mânend-i neheng anda şinâverlik ider
Gerçi bir bahr-i serîü'l-cereyândur sühanüm
Nice esrâr-ı nihân eyledüm îrâd ammâ
Yine hurşîd-i cihân gibi ayândur sühanüm
Dosta fâyide vü düşmene husrân virür
Hâsılı mâ-sadak-ı sûd u ziyândur sühanüm
Ey Mezâkî nice bir bast-ı kelâm ile du'â
Kim duâ ile hemân verd-i zebândur sühanüm
Hak şehen-şâh-ı cihânı ide hurrem tâ kim
Mûceb-i dil-hûşî-i gam-zedegândur sühanüm
Gazel
Bâreke’llâh san behişt-i câvidândur Üsküdâr
Kim safâ-bahş-ı dil-i pîr ü civândur Üsküdâr
Bûy-ı ezhârın sabâ âfâka neşr eyler müdâm
Nükhet-efrûz-ı meşâm-ı ins ü cândur Üsküdâr
Gonca-fem cânân ile bülbül-negam rindân ile
Gülsitân-pîrâ-yı bâg-ı kün-fe-kândur Üsküdâr
Söylenür her dem safâ-yı dil-küşâ-yı gül-şeni
Lâ-cerem dillerde böyle dâsitândur Üsküdâr
Medh ider feyz-ı hevâ-yı cân-fezâsın her kişi
Hâsılı memdûh-ı ebnâ-yı zamândur Üsküdâr
Ey Mezâkî n’ola ma’mûr olsa böyle her yeri
‘İşret-âbâd-ı şehen-şâh-ı cihândur Üsküdâr
Cem-nejâd-ı muhterem Sultân Murâd-ı pür-kerem
Kim zamânında hemân bâg-ı cinândur Üsküdâr
Çekmesün bir dem elem tâ kim cihânda dem-be-dem
Gülşen-i cennet gibi râhat-resândur Üsküdâr
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay. 317-318)
Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonra
Döner vefk-ı murâd üzre felek ammâ neden sonra
Bu meclisde gulû-yı sahne-i gamdan kim aglardı
Eger handân olayduk girye-i mestâneden sonra
Tuyup zevk-i harâbâtı ele câm-ı şarâb alsa
Gedâ şeklinde şâh-ı mülk-i tecrîd olmak istersen
Gedâ şeklinde şâh-ı mülk-i tecrîd olmak istersen
Nemed-pûş-ı ferâg ol hıl’at-i şâhâneden sonra
Nice memnûn olur genc-i güherle ehl-i dil andan
Bu denlü renc-i bâzû kâviş-i vîrâneden sonra
Anı bî-reng idüp yazmış beni bir turfe sûretde
Yazanlar peykerüm mecnûn gibi dîvâneden sonra
Felek har-mühre-i güftâr-ı a’dâya kulak tutmaz
Mezâkî gevher-i nazmun gibi dür-dâneden sonra
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay. 518-519)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Kaside
Der Sitâyiş-i Şehenşâh-ı Cihân Fâtih-i Bâğdâd Sultân Murâd Aleyhi’-rahme
Bü'l-aceb nüsha-i esrâr-ı nihândur sühanüm
Kim nazar-kerde-i sâhib-nazarândur sühanüm
Sâhir-i mucize-pîrâ-yı füsûn-ârâyım
Kim medâr-ı şeref-i sihr-i beyândur sühanüm
Saf-der-i mareke-ârâ-yı cünûn-pîrâyem
Dehşet-endâz-ı dil-i hasm-ı cebândur sühanüm
Benüm ol bülbül-i destân-zen-i vahdet ki henüz
Savt-ı mürgân-ı gülistân-ı cinândur sühanüm
Benüm ol şâir-i nev-tarz-ı belâgat-perdâz
Şimdi darbü’l-meseli nükte-verândur sühanüm
Bir füsûnıyla nice düşmeni bî-hûş iderin
Rukye-i hûş-ber ü hûş-sitândur sühanüm
Söze gelse idemez ehl-i garaz bast-ı kelâm
Hem-havâs-ı eser-i akd-i lisândur sühanüm
Böyle zî-kıymet olursa ne aceb âlemde
Cevher-i mu'teber-i dürc-i dehândur sühanüm
Ben o Behzâd-ı suver-bend-i hayâl-i nazmum
Nev-zemînlerle şeref-bahş-ı zamândur sühanüm
Ben o üstâd-ı nişân-dûz-ı fezâ-yı fikrim
Zîb-i ham-gûşe-i her saht-ı kemândur sühanüm
Dâyimâ velvele-perdâz-ı der-i mey-gedeyüm
Lâ-cerem gûş-zed-i pîr-i mugândur sühanüm
İnıdâm-ı dehen-i dil-beri tasrîh ideli
Faysal-ı rütbe-i tahkîk u gümândur sühanüm
Âh-ı 'âşık gibi pür-sûz u güdâz olmag ile
Hasbihâl-i dil-i bî-tâb u tuvândur sühanüm
N'ola dil-mürdeleri nazm ile ihyâ itsem
Ya dem-i İsâ yahud rûh-ı revândur sühanüm
Ben de kendüm bileli mezraa-i âlemde
Mâ-hasal hâsıl-ı 'ömr-i güzerândur sühanüm
Olsa her dem ne aceb vird-i zebân-ı 'âlem
Midhat-ârâ-yı şehen-şâh-ı cihândur sühanüm
Ol şehen-şeh ki idelden sözüme ragbet-i tam
Rûz u şeb hûş-geh-i pîr ü civândur sühanüm
Ol şehen-şeh ki anun bâde-i medhiyle müdâm
Feyz-bahşâ-yı dil-i âlemiyândur sühanüm
Hân Murâd ol şeh-i zîşân-ı felek-mertebe kim
Gülşen-i midhatine âb-ı revândur sühanüm
Zikr-i evsâf-ı şerîfiyle ben ol Vassâfım
Kim hased-âver-i her menkıbe-hândur sühanüm
Vasf-ı bahr-i kerem ü maden-i cûdın yazalı
Gayret-efrûz-ı derûn-ı yem ü kândur sühanüm
Niam-ı mâide-i lutfını tarîf ideli
Çâşını bahş-ı mezâk-ı dil ü cândur sühanüm
Husrev-i Cem-menişâ server-i Ferruh-revişâ
Feyz-ı medhünle ne hoş neşve-resândur sühanüm
Kim gamın dilleri şâd eylemede gûyâ kim
Bâde-i câm-ı leb-i lal-i bütândur sühanüm
Siyyemâ miskale-i mekremetünle her dem
Saykal-ı levh-i dil-i âyîne-sândur sühanüm
İsm-i azam gibi nâmunla mütessir olalı
Hırz-ı cân vefk-ı cinân hatt-ı emândur sühanüm
Nev-be-nev tarz-ı pesendîde-i şûhâne ile
Reşk-i güftâr-ı fülân ibn-i fülândur sühanüm
Behçet-i manâ ile ince hayâliyle hemân
Bir güzel dil-ber-i bârîk-i miyândur sühanüm
Sebeb-i güft ü şinîd-i bülegâdur nazmum
Zîver-i encümen-i kevn ü mekândur sühanüm
Hâme mânend-i neheng anda şinâverlik ider
Gerçi bir bahr-i serîü'l-cereyândur sühanüm
Nice esrâr-ı nihân eyledüm îrâd ammâ
Yine hurşîd-i cihân gibi ayândur sühanüm
Dosta fâyide vü düşmene husrân virür
Hâsılı mâ-sadak-ı sûd u ziyândur sühanüm
Ey Mezâkî nice bir bast-ı kelâm ile du'â
Kim duâ ile hemân verd-i zebândur sühanüm
Hak şehen-şâh-ı cihânı ide hurrem tâ kim
Mûceb-i dil-hûşî-i gam-zedegândur sühanüm
Gazel
Bâreke’llâh san behişt-i câvidândur Üsküdâr
Kim safâ-bahş-ı dil-i pîr ü civândur Üsküdâr
Bûy-ı ezhârın sabâ âfâka neşr eyler müdâm
Nükhet-efrûz-ı meşâm-ı ins ü cândur Üsküdâr
Gonca-fem cânân ile bülbül-negam rindân ile
Gülsitân-pîrâ-yı bâg-ı kün-fe-kândur Üsküdâr
Söylenür her dem safâ-yı dil-küşâ-yı gül-şeni
Lâ-cerem dillerde böyle dâsitândur Üsküdâr
Medh ider feyz-ı hevâ-yı cân-fezâsın her kişi
Hâsılı memdûh-ı ebnâ-yı zamândur Üsküdâr
Ey Mezâkî n’ola ma’mûr olsa böyle her yeri
‘İşret-âbâd-ı şehen-şâh-ı cihândur Üsküdâr
Cem-nejâd-ı muhterem Sultân Murâd-ı pür-kerem
Kim zamânında hemân bâg-ı cinândur Üsküdâr
Çekmesün bir dem elem tâ kim cihânda dem-be-dem
Gülşen-i cennet gibi râhat-resândur Üsküdâr
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay. 317-318)
Sunar bir câm-ı memlû bin tehî peymâneden sonra
Döner vefk-ı murâd üzre felek ammâ neden sonra
Bu meclisde gulû-yı sahne-i gamdan kim aglardı
Eger handân olayduk girye-i mestâneden sonra
Tuyup zevk-i harâbâtı ele câm-ı şarâb alsa
Gedâ şeklinde şâh-ı mülk-i tecrîd olmak istersen
Gedâ şeklinde şâh-ı mülk-i tecrîd olmak istersen
Nemed-pûş-ı ferâg ol hıl’at-i şâhâneden sonra
Nice memnûn olur genc-i güherle ehl-i dil andan
Bu denlü renc-i bâzû kâviş-i vîrâneden sonra
Anı bî-reng idüp yazmış beni bir turfe sûretde
Yazanlar peykerüm mecnûn gibi dîvâneden sonra
Felek har-mühre-i güftâr-ı a’dâya kulak tutmaz
Mezâkî gevher-i nazmun gibi dür-dâneden sonra
(Mermer, Ahmet (hzl.) (1991). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Ankara: AKM Yay. 518-519)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | HEVÂ’Î (ÜSKÜFÎ), Muhammed Bosnevî | d. 1601 - ö. 1651 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | HEVÂ’Î (ÜSKÜFÎ), Muhammed Bosnevî | d. 1601 - ö. 1651 | Doğum Yılı | Görüntüle |
3 | HEVÂ’Î (ÜSKÜFÎ), Muhammed Bosnevî | d. 1601 - ö. 1651 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
4 | HEVÂ’Î (ÜSKÜFÎ), Muhammed Bosnevî | d. 1601 - ö. 1651 | Meslek | Görüntüle |
5 | HEVÂ’Î (ÜSKÜFÎ), Muhammed Bosnevî | d. 1601 - ö. 1651 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
6 | HEVÂ’Î (ÜSKÜFÎ), Muhammed Bosnevî | d. 1601 - ö. 1651 | Madde Adı | Görüntüle |