Madde Detay
MURÂD, Mollâ Murâd
(d. ?/? - ö. 1290/1873 ds.)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Mehmed'dir. Mehmed Murâd veya Mollâ Murâd sanıyla tanınmaktadır. 1808'de vefat eden Meşhur Hoca Neş'et'in öğrencilerinden hem hoca hem şeyh olan ve 1818 yılında vefat eden Süleyman Vahyî'nin terbiyesinde yetişti. Süleyman Vahyî'den on yıl kadar ders görmüş, onun birçok keşf ve kerametlerine şahit olmuştur. Ölüm tarihi ve yeri hakkında da bilgi yoktur. Dîvân'ının basıldığı 1290/1873 yılından sonraki bir tarihte vefat ettiği tahmin olunmaktadır.
Bilinen tek eseri Dîvân'ıdır. Bursalı Mehmed Tahir Osmanlı Müellifleri'nde bu Dîvân'ı yanlışlıkla 1848 yılında vefat eden Şeyh Mehmed Murâd Efendi'ye ait göstermiştir (1333: 169). Dîvân 95 sayfa âalinde 1290 yılında taşbaskı olarak İstanbul'da basılmıştır. Dîvân'da baştaki dört na'ttan sonra kaside şeklinde Hazret-i Ali, Hazret-i Hadîce, Hazret-i Fâtıma, Hazret-i Hüseyin (ayrıca Hz. Hüseyin hakkında iki mersiye), Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Abdulkadir Geylânî, Mehmed Bahâüddin Nakşıbendî, Seyyid Ahmed Rufâ'î, Seyyid Ahmed Bedevî, Şeyh Şâzelî, Şeyh Şa'bân-ı Velî, Şeyh İbrahim Edhem, Hacı Bektâş-ı Velî, Aziz Mahmud Hüdâyî, Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî, Yunus Emre, Eşrefoğlu Rûmî, Sünbül Sinan, Ebu'l-Vefâ, Hâlid bin Zeyd, Şeyh Mehmed Murâd-ı Nakşıbendî, Abdullah Kaşgarî, Neccâr-zâde Rızâ, Hâfız-ı Şîrâzî, Sa'dî-i Şîrâzî, Abdurrahman Câmî, Ubeydullah Ahrâr, Sevündük (Koğacı) Dede, Nûruddin Cerrâhî, Niyâzî-i Halvetî, Sezâyî-i Halvetî, Murâd Mollâ Dergahı şeyhi Seyyid Mustafa, Şeyh İsa Nakşıbendî (Nidâ'î), Şârih-i Mesnevî Ankaravî İsmail Efendi, Seyyid Nizâmeddin Halvetî, Şeyh Abdülmecid Sivâsî, Sivâsî-zâde Abdulbâkî Efendi, Abdulahad Nûrî, Ümmi Sinân, Hüsâmeddîn Uşşâkî, İsmâil Rûmî, Süleyman Neş'et Efendi, Hoca Süleymân Vahyî, Âbid Çelebi, Mehmed Emîn Tokâdî, Müstakim-zâde Süleymân Sa'deddîn gibi din ve tarikat büyükleri ile alimler, şairler hakkında medhiyeler yer almaktadır.
Mollâ Murâd Dîvân'ının başka divanlardan farkı klasik divanlardaki manzumelerin yer almayışıdır. Mevlânâ ile Eşref-zâde Rûmî'ye ve Hz. Hüseyin'e ait birer muhammes dışında bu Dîvân baştan sona kadar kaside şeklinde fakat bu şeklin hususiyetini teşkil eden nesîb veya teşbîb, girizgah, tagazzül vb. kısımları içine almayan yalnız medhiyelerden ibaret şiirleri ihtiva etmektedir. Mollâ Murâd Dîvânı'nda yer alan tarikat kurucularının, evliyaların, şeyhlerin, alim ve şairlerin hepsi de ehl-i sünnet akidelerine bağlı olup aralarında bâtınî tarikatlara mensup veya hurufilerden kimse yoktur; bunların hemen hepsi Rifâ'iye, Nakşbendiye, Halvetiye, Bayrâmiye, Gülşeniye vb. tarikatlardandır. Dîvân'da yukarıda tam listesini verdiğimiz bütün bu şahsiyetlere dair medhiyelerde onların hayatları, hususiyetleri, kerametleri, haklarındaki menkabeler, varsa eserleri, tarikat şecereleri anlatılmıştır. Eser bu bakımdan adeta bir Dîvân değil de Tezkiretü'l-Evliyâ veya Tezkiretü'l-Meşâyih özellikleri gösterir ve medhiyeler gözden geçirilince Mollâ Murâd'ın bu gibi eserlerden geniş ölçüde faydalandığı görülür. Bunlar dışında başka kaynaklardan da istifade etmiştir, bazen bu bilgileri nereden aldığını kaydettiği de vakidir. Örneğin Şakâyık, Uşşâkî-zâde'nin Şakâyık Zeyli hatta tanıdığı kimselerden topladığı malumat bu tür medhiyelerinin kaynaklarıdır. Topladığı bu malzeme ayrıca Mollâ Murâd'ın şahsi bilgi ve müşahedeleri bu eserin değerini artırmaktadır. Mesela Hoca Neş'et'e dair verdiği bilgi tamamen kaynaklarla uyumlu olduğu gibi onun defin merasiminin tasvirine de ondan başka hiçbir kaynakta rastlayamıyoruz. Ayrıca hocası ve şeyhi Süleymân Vahyî hakkındaki verdiği bilgiler sayesinde onun yalnız hocalığı değil, hal ve tavırları, ahlak hususiyetleri, ailesi hakkında da başka kaynaklarda olmayan bilgilerle karşılaşıyoruz.
Mollâ Murâd Dîvânı'ndaki şiirlerin edebî yönden pek değer ifade ettiği söylenemez. Şiirlerinde çok miktarda aruz kusurlarına da rastlanmaktadır. Aynı zamanda bir hoca olun bu şeyh-şair manzumelerini his ve heyecan uyandırmak için değil didaktik maksatla yazmıştır. Dinî-edebî sahalarda yapılacak araştırmalarda bu Dîvân'ın gözden geçirilmesi son derece faydalı olacaktır.
Kaynakça
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. I. İstanbul.
Cunbur, Müjgan (2006). "Molla Murad". Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. VI. Ankara: AKM Yay.
Molla Murâd Dîvânı (1290). İstanbul.
Tansel, Fevziye Abdullah (1968). "Gül Baba Adı Verilen İki Ayrı Şahsiyet, Molla Murad Divan'ı ve Sünbül Sinan". Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 16 (1): 67-78.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1986). "Molla Murad". C. VI. İstanbul: Dergah Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 13.06.2014Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Muhammes - Mersiye‑i Hazret‑i İmâm Hüseyn Radiyallâhu Ta‘âlâ Anhu
Ey gönül âmâde ol kim geldi mâh-ı gam‑fezâ
Başla feryâda ki oldur derd-i uşşâka devâ
Ey felek lâyık mıdır böyle niçün gördün revâ
İçdiler câm-ı şehâdet hânedân-ı bâ-safâ
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Cedd-i pâkinden hayâ kılmadı ol zâlimler âh
Ey saçı sünbül yanağı gül yüzü şems ile mâh
Mâtemin tutdu felek kan ağlayıp her subh-gâh
Kıydılar sen gibi sultâna dirîğ ey âh vâh
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn‑i Kerbelâ
Vâris-i sırr,ı hilâfet kılmış ol Rabb-i Celîl
Eylemiş icrâ-yı ahkâm etmeğe anı vekîl
Bu bedîhî sözlerime ister isen sen delîl
Ceddinin biri Muhammed biri İbrâhîm Halîl
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn‑i Kerbelâ
Pârelensin atlas-ı zîbâ-yı çarh-ı bî-karâr
Esmesin âlemde bir dahi hevâ vü rûzgâr
Gelsin fasl-ı zemistân u harîf ü nev-bahâr
Çünkim itdin şerbet‑i câm-ı şehâdet ihtiyâr
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Vâkı‘ât-ı Kerbelâ'ya nice hayrân olmayam
Şem‘-veş tâ subh olunca nice giryân olmayam
Deşt-i gamda ben niçün pür âh u nâlân olmayam
Âh u şîven ile ben âfâkı sûzân olmayam
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Kim severse Mustafâ evlâdını izzet bulur
Haşr olur anlar ile Hakk'a nice rahmet bulur
Sînesin çâk eyleyenler kevser ü cennet bulur
Gel Murâdâ şeh Hüseyn'e ağlayan devlet bulur
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Kaside - Medhiye-i Sünbül Sinân'dan Bir Bölüm
Kutb-ı vakt olmuş idi asrında hem Sünbul Sinân
Şübhe yokdur böyle olduğunda hem sen de inan
Mürşidi olmuş idi Şeyh-i Cemâl-i Halvetî
Terbiyet bulmuşdu andan oldu hem kutb-ı zamân
Hânkâh-ı Mustafâ Pâşâ makarr oldu ana
Ol hümâ-yı devlete bir müddet oldu âşiyân
Medfen oldu hânkâhın sâhası cismine hem
Oldu ol cây-ı safâda zâtı hem cennet-mekân
Bulduğundan sünbülistân-ı ma'ârifde nemâ
Nâmı oldu cümlenin indinde Sünbül bî-gümân
Müctehid oldu tarîk-i Halvetî'de şübhesiz
Bir kol oldu ictihâdı hak budur ey sâlikân
Böyle vasf etmez idi zât-ı şerîfini Murâd
Sünbül-i hûbân gibi aklı perîşândır inan
(Mollâ Murâd Dîvânı (1290). İstanbul. 15-16, 36.)
Yayın Tarihi: 13.06.2014Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Muhammes - Mersiye‑i Hazret‑i İmâm Hüseyn Radiyallâhu Ta‘âlâ Anhu
Ey gönül âmâde ol kim geldi mâh-ı gam‑fezâ
Başla feryâda ki oldur derd-i uşşâka devâ
Ey felek lâyık mıdır böyle niçün gördün revâ
İçdiler câm-ı şehâdet hânedân-ı bâ-safâ
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Cedd-i pâkinden hayâ kılmadı ol zâlimler âh
Ey saçı sünbül yanağı gül yüzü şems ile mâh
Mâtemin tutdu felek kan ağlayıp her subh-gâh
Kıydılar sen gibi sultâna dirîğ ey âh vâh
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn‑i Kerbelâ
Vâris-i sırr,ı hilâfet kılmış ol Rabb-i Celîl
Eylemiş icrâ-yı ahkâm etmeğe anı vekîl
Bu bedîhî sözlerime ister isen sen delîl
Ceddinin biri Muhammed biri İbrâhîm Halîl
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn‑i Kerbelâ
Pârelensin atlas-ı zîbâ-yı çarh-ı bî-karâr
Esmesin âlemde bir dahi hevâ vü rûzgâr
Gelsin fasl-ı zemistân u harîf ü nev-bahâr
Çünkim itdin şerbet‑i câm-ı şehâdet ihtiyâr
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Vâkı‘ât-ı Kerbelâ'ya nice hayrân olmayam
Şem‘-veş tâ subh olunca nice giryân olmayam
Deşt-i gamda ben niçün pür âh u nâlân olmayam
Âh u şîven ile ben âfâkı sûzân olmayam
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Kim severse Mustafâ evlâdını izzet bulur
Haşr olur anlar ile Hakk'a nice rahmet bulur
Sînesin çâk eyleyenler kevser ü cennet bulur
Gel Murâdâ şeh Hüseyn'e ağlayan devlet bulur
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Kaside - Medhiye-i Sünbül Sinân'dan Bir Bölüm
Kutb-ı vakt olmuş idi asrında hem Sünbul Sinân
Şübhe yokdur böyle olduğunda hem sen de inan
Mürşidi olmuş idi Şeyh-i Cemâl-i Halvetî
Terbiyet bulmuşdu andan oldu hem kutb-ı zamân
Hânkâh-ı Mustafâ Pâşâ makarr oldu ana
Ol hümâ-yı devlete bir müddet oldu âşiyân
Medfen oldu hânkâhın sâhası cismine hem
Oldu ol cây-ı safâda zâtı hem cennet-mekân
Bulduğundan sünbülistân-ı ma'ârifde nemâ
Nâmı oldu cümlenin indinde Sünbül bî-gümân
Müctehid oldu tarîk-i Halvetî'de şübhesiz
Bir kol oldu ictihâdı hak budur ey sâlikân
Böyle vasf etmez idi zât-ı şerîfini Murâd
Sünbül-i hûbân gibi aklı perîşândır inan
(Mollâ Murâd Dîvânı (1290). İstanbul. 15-16, 36.)
Güncelleme Tarihi: 30.11.2020Eserlerinden Örnekler
Muhammes - Mersiye‑i Hazret‑i İmâm Hüseyn Radiyallâhu Ta‘âlâ Anhu
Ey gönül âmâde ol kim geldi mâh-ı gam‑fezâ
Başla feryâda ki oldur derd-i uşşâka devâ
Ey felek lâyık mıdır böyle niçün gördün revâ
İçdiler câm-ı şehâdet hânedân-ı bâ-safâ
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Cedd-i pâkinden hayâ kılmadı ol zâlimler âh
Ey saçı sünbül yanağı gül yüzü şems ile mâh
Mâtemin tutdu felek kan ağlayıp her subh-gâh
Kıydılar sen gibi sultâna dirîğ ey âh vâh
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn‑i Kerbelâ
Vâris-i sırr,ı hilâfet kılmış ol Rabb-i Celîl
Eylemiş icrâ-yı ahkâm etmeğe anı vekîl
Bu bedîhî sözlerime ister isen sen delîl
Ceddinin biri Muhammed biri İbrâhîm Halîl
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn‑i Kerbelâ
Pârelensin atlas-ı zîbâ-yı çarh-ı bî-karâr
Esmesin âlemde bir dahi hevâ vü rûzgâr
Gelsin fasl-ı zemistân u harîf ü nev-bahâr
Çünkim itdin şerbet‑i câm-ı şehâdet ihtiyâr
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Vâkı‘ât-ı Kerbelâ'ya nice hayrân olmayam
Şem‘-veş tâ subh olunca nice giryân olmayam
Deşt-i gamda ben niçün pür âh u nâlân olmayam
Âh u şîven ile ben âfâkı sûzân olmayam
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Kim severse Mustafâ evlâdını izzet bulur
Haşr olur anlar ile Hakk'a nice rahmet bulur
Sînesin çâk eyleyenler kevser ü cennet bulur
Gel Murâdâ şeh Hüseyn'e ağlayan devlet bulur
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Kaside - Medhiye-i Sünbül Sinân'dan Bir Bölüm
Kutb-ı vakt olmuş idi asrında hem Sünbul Sinân
Şübhe yokdur böyle olduğunda hem sen de inan
Mürşidi olmuş idi Şeyh-i Cemâl-i Halvetî
Terbiyet bulmuşdu andan oldu hem kutb-ı zamân
Hânkâh-ı Mustafâ Pâşâ makarr oldu ana
Ol hümâ-yı devlete bir müddet oldu âşiyân
Medfen oldu hânkâhın sâhası cismine hem
Oldu ol cây-ı safâda zâtı hem cennet-mekân
Bulduğundan sünbülistân-ı ma'ârifde nemâ
Nâmı oldu cümlenin indinde Sünbül bî-gümân
Müctehid oldu tarîk-i Halvetî'de şübhesiz
Bir kol oldu ictihâdı hak budur ey sâlikân
Böyle vasf etmez idi zât-ı şerîfini Murâd
Sünbül-i hûbân gibi aklı perîşândır inan
(Mollâ Murâd Dîvânı (1290). İstanbul. 15-16, 36.)
Eserlerinden Örnekler
Muhammes - Mersiye‑i Hazret‑i İmâm Hüseyn Radiyallâhu Ta‘âlâ Anhu
Ey gönül âmâde ol kim geldi mâh-ı gam‑fezâ
Başla feryâda ki oldur derd-i uşşâka devâ
Ey felek lâyık mıdır böyle niçün gördün revâ
İçdiler câm-ı şehâdet hânedân-ı bâ-safâ
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Cedd-i pâkinden hayâ kılmadı ol zâlimler âh
Ey saçı sünbül yanağı gül yüzü şems ile mâh
Mâtemin tutdu felek kan ağlayıp her subh-gâh
Kıydılar sen gibi sultâna dirîğ ey âh vâh
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn‑i Kerbelâ
Vâris-i sırr,ı hilâfet kılmış ol Rabb-i Celîl
Eylemiş icrâ-yı ahkâm etmeğe anı vekîl
Bu bedîhî sözlerime ister isen sen delîl
Ceddinin biri Muhammed biri İbrâhîm Halîl
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn‑i Kerbelâ
Pârelensin atlas-ı zîbâ-yı çarh-ı bî-karâr
Esmesin âlemde bir dahi hevâ vü rûzgâr
Gelsin fasl-ı zemistân u harîf ü nev-bahâr
Çünkim itdin şerbet‑i câm-ı şehâdet ihtiyâr
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Vâkı‘ât-ı Kerbelâ'ya nice hayrân olmayam
Şem‘-veş tâ subh olunca nice giryân olmayam
Deşt-i gamda ben niçün pür âh u nâlân olmayam
Âh u şîven ile ben âfâkı sûzân olmayam
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Kim severse Mustafâ evlâdını izzet bulur
Haşr olur anlar ile Hakk'a nice rahmet bulur
Sînesin çâk eyleyenler kevser ü cennet bulur
Gel Murâdâ şeh Hüseyn'e ağlayan devlet bulur
Cân fedâ olsun yolunda ey Hüseyn-i Kerbelâ
Kaside - Medhiye-i Sünbül Sinân'dan Bir Bölüm
Kutb-ı vakt olmuş idi asrında hem Sünbul Sinân
Şübhe yokdur böyle olduğunda hem sen de inan
Mürşidi olmuş idi Şeyh-i Cemâl-i Halvetî
Terbiyet bulmuşdu andan oldu hem kutb-ı zamân
Hânkâh-ı Mustafâ Pâşâ makarr oldu ana
Ol hümâ-yı devlete bir müddet oldu âşiyân
Medfen oldu hânkâhın sâhası cismine hem
Oldu ol cây-ı safâda zâtı hem cennet-mekân
Bulduğundan sünbülistân-ı ma'ârifde nemâ
Nâmı oldu cümlenin indinde Sünbül bî-gümân
Müctehid oldu tarîk-i Halvetî'de şübhesiz
Bir kol oldu ictihâdı hak budur ey sâlikân
Böyle vasf etmez idi zât-ı şerîfini Murâd
Sünbül-i hûbân gibi aklı perîşândır inan
(Mollâ Murâd Dîvânı (1290). İstanbul. 15-16, 36.)