Madde Detay
NAHîFî, Süleyman
(d. 1076/1665-66 - ö. 1151/1738)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Süleyman'dır. İstanbul'da dünyaya geldi. Doğum yılı 1076/1665-66 olarak tahmin olunmaktadır. Dedesi Abdurrahman b. Sâlih, babası ise Abdurrahman b. Muhyî'dir. Erken yaşlarda öğrenim hayatına başladı. Hâfız Osman'dan sülüs ve nesih meşk etti. Talik hatta ustalığı pek çok kaynakta zikredilir. Bir taraftan hattatlık yaparken öte yandan memuriyet hizmetinde bulundu ve Dergâh-ı Âli yeniçeri halifelerinden oldu. Şaban 1094/Eylül 1683'de memuriyetle Mısır'a gitti. Bir görüşe göre Mısır'a giderken, bir görüşe göre ise Mısır yoluyla hacdan dönerken Konya'da Mevleviliğe intisap etti. 1100/1688-89'da İran'a elçi tayin edilen Ebukavuk Mehmed Paşa'nın kâtibi olarak İran'a gitti. Revan, Tebriz, Nahçıvan, Kazvin, Kum ve Kaşan gibi şehirlerde bulundu. Acem âlim ve şairlerle görüştü. Isfahan'da Tekke-i Sâib ve Medrese-i Kâşî'nin duvarlarına Rafızîleri tenkit edici beyitler yazacak kadar Sünni olan Nahîfî, İstanbul'a dönünce Şehit Ali Paşa'nın divan efendisi oldu. Bir süre sonra bu görevinden paşanın aksi ve titiz hâllerine dayanamayarak ayrıldı. Bu arada paşanın tavsiyesi ile Kazasker Ârif Efendi'den dul kalan bir hanımla evlendiyse de, iki yıl sonra boşandı ve bir daha evlenmedi. 1131/1718-19'da Macaristan (Nemçe) elçisi İbrahim Ağa (Paşa) maiyetinde Pasarofça Antlaşması için bu ülkeye gitti. Dönüşünde hizmetinden dolayı Divan-ı Sultani hocalıklarından başmukataacılığa getirildi. 1138/1725-26'da şıkk-ı sani defterdarı olan Nahîfî bir süre sonra emekli oldu ve bir daha memuriyet almadı.
İhtiyarlığında III. Ahmed ve bilhassa Damad İbrahim Paşa'nın büyük yardım ve yakınlıklarını gördü. Yarım kalan Mesnevî Tercümesi bu iki devlet adamının yardım ve ısrarlarıyla tamamlandı. Bir ara Habîbü's-Siyer tercümesi için kurulan heyette bulundu. Uzun bir ömür süren şair, hayatının sonlarında uzlete çekildi ve kendini ibadete verdi. 19 Cemâziye'l-evvel 1151/ 4 Eylül 1738'de İstanbul'da vefat etti. Mezarı Topkapı'dan Maltepe'ye giden caddenin solunda Sarı Abdullah Efendi'nin mezarının yanındadır. Abdülbaki Gölpınarlı mezar taşının Hamzavilerin usulünce olduğunu söyler. Mezar taşında "Göçdü dünyadan bu zât-ı pâk-i mevsûf'ül-kemâl / Rahmet-i Hâk cânına olsun nisâr u lâyiha / Kim gelirse kabrine târîh-i fevtin okusun / Bu Süleymân Nahîfî rûhuna el-fâtiha" yazılıdır ki son mısra ölüm tarihini verir.
Eserleri şunlardır:
1. Dîvân: Oldukça hacimli bir eser olan Nahîfî Dîvânı'nın bazı nüshaları dinî ve din dışı şiirlerin ayrı tertip edilmesiyle meydana getirilmiştir. Dinî ve din dışı şiirler ayrı ayrı derlenip meydana getirilmiştir. Çok sayıda na'tin bulunduğu divanda padişah ve devlet adamlarına yazılmış kasidelerin yanı sıra 2 tane de muvaşşah kaside vardır. Nahîfî, döneminin yönelimine uyarak çok sayıda tarih manzumesi söylemiştir. Genellikle aşk, şarap ve dini konuları içeren gazelleri aruzun hemen her bahrinde yazılmıştır. Çeşitli uzunluklardaki bu gazeller hemen her harftedir. Şair, özellikle rübaileri ile ünlüdür. Eserde Arapça ve Farsça gazeller ve kasideler de bulunmaktadır. Dîvân'ın tenkitli metni, İrfan Aypay tarafından doktora tezi olarak hazırlanmıştır (1992). 7 nüshanın karşılaştırılmasıyla meydana getirilen bu metninde 27 kaside, 1 mesnevi, 37 tarih, 13 murabba, 10 tahmis, 1 muaşşer, 526 gazel, 3 muamma, 49 kıta, 563 rübai, 271 matla, 7 beyit yer almaktadır.
2. Tercüme-i Mesnevî-i Şerîf: Şairin en önemli eseridir. Mesnevî'nin tamamının manzum tercümesidir. Eserin önsözünde manzum bir tercümenin nasıl olması gerektiği anlatılır ve Farsça ve Türkçenin birbirlerinden üstün yönleri ele alınır. Şair, belli bir süre Mevlevi terbiye ve tedrisatından geçtikten sonra böyle bir tercüme faaliyetine girişmiştir. Önce ilk 18 beyti tercüme etmiş, sonra istihareye yatmış ve olumlu işaret alınca tercümeye devam etmiştir. İlk üç cildi tamamladıktan sonra ara vermiş, sonra yeniden başlamıştır. Eser, 1730 yılı civarında tamamlanmıştır. Nahifi'nin tercümesi aynen ve kelime kelime tercüme değil dilin imkânları muvacehesinde tasarruflarda bulunulmuş bir tercümedir ve başarısı biraz da bundandır. Farsça metniyle beraber Mısır'da basılmıştır (Kahire 1268). Hayli yazması içinde en değerlisi Nuruosmaniye Kütüphanesi nr. 2326'da kayıtlıdır. Mevlânâ'ya aidiyeti şüpheli bulunan yedinci cilt hariç Amil Çelebioğlu tarafından mensur açıklamalarla birlikte üç cilt olarak yayımlanmıştır (1967).
3. Mevlidü'n-Nebî: 1106 beyitten ve üç bölümden meydana gelen bir eserdir. Eser üzerinde Yusuf Karaca bir yüksek lisans tezi hazırlmıştır (1997).
4. Hicretü'n-Nebi (Hicret-nâme): İçinde 154 beyitlik bir hilye de bulunan 788 beyitlik bir mesnevidir. Bugünkü bilgilerimize göre hicret konusunu müstkil olark işleyen tek eser olup Âmil Çelebioğlu tarafından yayımlanmışıtr (1987).
5. Hilyetü'l-Envâr: Pek çok na'tı ihtiva eden ve bu yolla Hz. Peygamber'in vasıflarını anlatan 2871 beyitlik bir eserdir. Eser üzerinde Zekeriya Usluer (1994) ve Oya Yasav (1995) birer yüksek lisans çalışması yapmışlardır.
6. Risâle-i Hızriyye: Mensurdur. 1693'te ölen Evhadüddîn Zaviyesi şeyhi Hüseyin Efendi'nin cenaze merasiminde Hızır adlı biriyle şair arasında geçen konuşmalardan oluşur.
7. Nasîhatü'l-vüzerâ: Küçük bir risale olup siyasetname türündedir. Mehmet İpşirli tarafından yayımlanmıştır (1997).
Bunlardan başka Ravzatü's-safâ fî Sîreti'l-Mustafâ, Sefâret-nâme, Miracü'n-Nebî, Zuhrü'l-Âhire, Kasîde-i Bürde Şerhi, Tahmis-i Kasîde-i Bürde, Tercüme-i Kaside-i Münferice, Enfüsü'l-âfâk, Mev'izatü'n-Nüfûs, Mübahase-i Kaza vü Kader, Âdâb-ı Tarikat ve Kavaid-i Hakikat, Risale-i Kalemiyye, Münşe'ât-ı Nahîfî, Mesnevi-i Nush ve'l-hikem, Tahmis-i Kaside-i Mudariyye, Tahmis-i Bânet Süâd gibi eserleri mevcuttur.
Gerek âlimliği, gerekse şairliği ile devrinin önemli simalarından olan Nahîfî'nin dili oldukça sadedir. Gazellerinde yer yer halk söyleyişine yakın beyitlere sıkça tesadüf olunur. Şiirlerinde âşıkane tarzın yanında tasavvufî söyleyişler de bulunur. Kimi araştırmacılar tarafından Mevlevi, Melami veya Nakşî olduğu söylenmektedir. Daha çok rubailerinde görülen vahdet-i vücut anlayışı kısmen gazellerinde de hissedilir. Sebk-i Hindî etkisi görülen şair, hikemî tarzda şiir söylemekde de başarılıdır. Şiirlerinde İstanbul Türkçesinin özellikleri görülür. Atasözü ve deyimleri kullanmayı sever. Nef'î, Bâkî, Fehîm-i Kadîm, Fuzûlî, Nesîmî, Cevrî, Rûşenî, Nâbî, Sâbit, Nedîm ve Râsih gibi şairlerden etkilenmiştir. Molla Cami gibi İran şairlerinin bazı şiirlerine tahmisler yazmıştır. Yunus Emre ilahilerine benzer manzumeler de kaleme almıştır. Bazı şiirleri bestelenmiştir.
Kaynakça
Ambros, E. G. (1993). "Nahîfî". EI. VII. 905.
Aypay, İrfan (hzl.) (1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni .Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.
Canip, A. (1927). "Süleyman Nahifî". Hayat. (I/22): 3.
Ceyhan, A. (2000) "Süleyman Nahîfî'nin Mevlidü'n-nebî Mesnevîsi" Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi. (14): 89-141.
Çapan, P. (hzl.) (2005). Safâyî, Tezkire-i Safâyî. Ankara: AKM Yay.
Çelebioğlu, Amil (1967). Mesnevî-Şerîf ve Manzum Nahîfî Tercümesi. İstanbul.
Çelebioğlu, Amil (1998). "Süleyman Nahîfî'nin Hicretü'n-Nebî'nin Adlı Mesnevîsi". Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: MEB Yay. 263-315.
Emir, S. (1942). XVIII. Asır Şairlerinden Süleyman Nahîfî, Hayatı ve Gazelleri. Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü.
Fatin Davud. Hâtimetü'l-Eş'âr. Süleymaniye Ktp. Rauf Yekta. No. 310. 400.
Faik Reşâd (1311). Eslâf. İstanbul. 32-35.
Gölpınarlı, Abdülbaki (1992) . Melamilik ve Melamiler. İstanbul. 186, 206.
Hacı Tevfik. Mecmuatü't-Terâcim. İÜ Ktp. TY. 192. 7b-8a.
İnce, Adnan ( hzl.) (2005). Sâlim, Tezkiretü'ş- Şuarâ. Ankara: AKM Yay.
Kemiksiz-zâde M. Safvet. Nuhbetü'l-âsâr min Fevâidi'l-eşâr. İÜ Ktp. TY. 6189. 127a.
Mehmed Süreyya (1327). Sicill-i Osmani. C. IV. İstanbul: 548.
MehmedTahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. II. 455-456.
Muallim Naci (1995). Osmanlı Şairleri. 114-115.
Müstakim-zâde. Mecelletü'n-nisâb. Süleymaniye Ktp. Halet Efendi. No.628. 389b.
Şemseddin Sami (1996). Kamûsu'l-a'lâm. VI. İstanbul: Kaşgar Neşriyat. 4569.
Uzun, Mustafa İsmet (1998). "Hilye". İslâm Ansiklopedisi. C.18.İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 44-47.
Uzun, Mustafa İsmet (2005). "Mi'râciyye". İslâm Ansiklopedisi. C.30. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 135-140.
Uzun, Mustafa İsmet (2006) "Nahîfî". İslâm Ansiklopedisi. C.32. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 297-299.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. MURAT ALİ KARAVELİOĞLUYayın Tarihi: 14.05.2014Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Göz gördi gönül sevdi seni ey yüzi mâhum
Kurbânun olam var mı benüm bunda günâhum
Âşıklugıma şâhid-i âdil mi degüldür
Evzâ'-ı hazînümle garîbâne nigâhum
Memnûn-ı vefâ eyle beni gel keremünle
Yansun hased âteşlerine baht-ı siyâhum
Ey seng-dil itmez mi senün kalbüne te'sîr
Hârâları hâkister iden âteş-i âhum
Bir bagrı yanık âşık-ı mihnet-zededür gel
Aglatma Nahîfî kulunı cevr ile şâhum
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 336.)
Gazel
Nâz ile itse ol sanem-i pür-hicâb raks
Eyler felekde âh iderek âfitâb raks
Pâ-bûs içün düşer niçe diller ayagına
Meclisde eyledükçe o mest-i harâb raks
Şevk-ı lebünle ey sanem-i cür'a-nûş-ı nâz
Eyler derûn-ı şîşede her bir habâb raks
Şâyed tahammül itmeye diller cemâlüne
İtme esîr-i gamzen olam bî-nikâb raks
Dil-teşnegân-ı zehr-i gamun ragbet eylemez
Bezminde her dem eylese câm-ı şarâb raks
Tîr-i müjenle âteş-i ışkunda dil döner
Sîh-i belâda eyler o murg-ı kebâb raks
Bir dil-rübâya düşdi gönül kim Nahîfiyâ
Eyler safâ-yı ışkı ile şeyh ü şâb raks
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 246.)
Gazel
Gördüm ki bu tâb ile ruh-ı yâra bakılmaz
Bildüm ki yakînem alev-i nâra bakılmaz
Hûbâna ser-i leşker o sultân-ı cihânum
Gel terk-i edeb eyleme hünkâra bakılmaz
İşretde mey-i nâb ile gül-gûnedür ol ruh
Gözler kamaşur şimdi o ruhsâra bakılmaz
Destinde harâmî gibi bir hançer-i zer var
Geç râh-ı kazâdan ki sitem-kâra bakılmaz
Allâha niyâz eyle Nahîfî ide ihsân
Kalursa yine böyle bu nâ-çâra bakılmaz
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 230.)
Gazel
Ne dem ol âfitâba hasret ile bir nigâh itdüm
Bir âh itdüm ki cümle hırmen-i sabrum tebâh itdüm
Sevüp bir Leylî-i müşgîn-nikâb-ı hüsni Kays-âsâ
Yine deşt-i cünûn-ı ışkı akla cilve-gâh itdüm
Bana teslîm olundı ser-be-ser sâmân-ı şeydâyî
Dem-i hilkatde zîrâ cümleden evvel ben âh itdüm
Ulüvv-i himmetin gördükde râh-ı nâ-tüvânîde
Dil-i üftâdeyi bir serv-i nâza hâk-i râh itdüm
Metâ'-ı vuslat-ı dil-dârı bâzâr olmadı mümkin
Hemân ser-mâye-i ümmîdi bîhûde tebâh itdüm
Gedâ-yı kûyun olmakdan ferâgat itmez el-hâsıl
Niçe kerre dil-i şûrîdeye teklîf-i câh itdüm
Nahîfî-veş recâ-yı vuslatun itdiyse afv eyle
Huzûrunda ne var bilmezlük ile bir günâh itdüm
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 334.)
Hicretü'n-Nebî Mesnevisi
Lutf-ile mânend-i genc-i zemîn
Oldı nihân anda nebiyy-i Emîn
Üç gice ol gârı o kân-ı vefâ
İtdi karîn-i şeref-i ihtifâ
Oldı çü mihmânı şeh-i ercümend
Olsa nola rif'at-ile ser-bülend
Nûrı olup feyz-resân-ı cebel
Üstine nûr indi anun fi'l-mesel
İtdi kudûmiyle o kudsî-sirişt
Gârı nümûdâr-ı riyâz-ı bihişt
(Çelebioğlu, Amil (1998). "Süleyman Nahîfî'nin Hicretü'n-Nebî'nin Adlı Mesnevîsi". Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: MEB Yay. 263-315).
Mesnevi Tercümesi
Pâdişâhân içre âdet böyledir
Çok işitmişsin rivâyet böyledir
Pehlevânlar solda eylerler kıyâm
Çünki sol pehlûdadır kalbe makâm
Sağda defterdâr ile ehl-i kalem
Çünki dest-i râstdır sâhib-rakm
Sûfiyânın pîş-gehdir menzili
Anların âyînedir cân u dili
Sîne zikr ü fikr ile saykal-zede
Nakş-ı hikmet zâhir ol âyînede
Sulb-i fıtratdan o kim mahbûbdur
Rû be rû mir'ât ana mergûbdur
Âşık-ı âyînedir dîdâr-ı hûb
Saykal-ı cân oldu takvâ-yı kulûb
(Çelebioğlu, Amil (1967). Mesnevî-Şerîf ve Manzum Nahîfî Tercümesi. İstanbul).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 14.05.2014Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Göz gördi gönül sevdi seni ey yüzi mâhum
Kurbânun olam var mı benüm bunda günâhum
Âşıklugıma şâhid-i âdil mi degüldür
Evzâ'-ı hazînümle garîbâne nigâhum
Memnûn-ı vefâ eyle beni gel keremünle
Yansun hased âteşlerine baht-ı siyâhum
Ey seng-dil itmez mi senün kalbüne te'sîr
Hârâları hâkister iden âteş-i âhum
Bir bagrı yanık âşık-ı mihnet-zededür gel
Aglatma Nahîfî kulunı cevr ile şâhum
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 336.)
Gazel
Nâz ile itse ol sanem-i pür-hicâb raks
Eyler felekde âh iderek âfitâb raks
Pâ-bûs içün düşer niçe diller ayagına
Meclisde eyledükçe o mest-i harâb raks
Şevk-ı lebünle ey sanem-i cür'a-nûş-ı nâz
Eyler derûn-ı şîşede her bir habâb raks
Şâyed tahammül itmeye diller cemâlüne
İtme esîr-i gamzen olam bî-nikâb raks
Dil-teşnegân-ı zehr-i gamun ragbet eylemez
Bezminde her dem eylese câm-ı şarâb raks
Tîr-i müjenle âteş-i ışkunda dil döner
Sîh-i belâda eyler o murg-ı kebâb raks
Bir dil-rübâya düşdi gönül kim Nahîfiyâ
Eyler safâ-yı ışkı ile şeyh ü şâb raks
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 246.)
Gazel
Gördüm ki bu tâb ile ruh-ı yâra bakılmaz
Bildüm ki yakînem alev-i nâra bakılmaz
Hûbâna ser-i leşker o sultân-ı cihânum
Gel terk-i edeb eyleme hünkâra bakılmaz
İşretde mey-i nâb ile gül-gûnedür ol ruh
Gözler kamaşur şimdi o ruhsâra bakılmaz
Destinde harâmî gibi bir hançer-i zer var
Geç râh-ı kazâdan ki sitem-kâra bakılmaz
Allâha niyâz eyle Nahîfî ide ihsân
Kalursa yine böyle bu nâ-çâra bakılmaz
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 230.)
Gazel
Ne dem ol âfitâba hasret ile bir nigâh itdüm
Bir âh itdüm ki cümle hırmen-i sabrum tebâh itdüm
Sevüp bir Leylî-i müşgîn-nikâb-ı hüsni Kays-âsâ
Yine deşt-i cünûn-ı ışkı akla cilve-gâh itdüm
Bana teslîm olundı ser-be-ser sâmân-ı şeydâyî
Dem-i hilkatde zîrâ cümleden evvel ben âh itdüm
Ulüvv-i himmetin gördükde râh-ı nâ-tüvânîde
Dil-i üftâdeyi bir serv-i nâza hâk-i râh itdüm
Metâ'-ı vuslat-ı dil-dârı bâzâr olmadı mümkin
Hemân ser-mâye-i ümmîdi bîhûde tebâh itdüm
Gedâ-yı kûyun olmakdan ferâgat itmez el-hâsıl
Niçe kerre dil-i şûrîdeye teklîf-i câh itdüm
Nahîfî-veş recâ-yı vuslatun itdiyse afv eyle
Huzûrunda ne var bilmezlük ile bir günâh itdüm
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 334.)
Hicretü'n-Nebî Mesnevisi
Lutf-ile mânend-i genc-i zemîn
Oldı nihân anda nebiyy-i Emîn
Üç gice ol gârı o kân-ı vefâ
İtdi karîn-i şeref-i ihtifâ
Oldı çü mihmânı şeh-i ercümend
Olsa nola rif'at-ile ser-bülend
Nûrı olup feyz-resân-ı cebel
Üstine nûr indi anun fi'l-mesel
İtdi kudûmiyle o kudsî-sirişt
Gârı nümûdâr-ı riyâz-ı bihişt
(Çelebioğlu, Amil (1998). "Süleyman Nahîfî'nin Hicretü'n-Nebî'nin Adlı Mesnevîsi". Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: MEB Yay. 263-315).
Mesnevi Tercümesi
Pâdişâhân içre âdet böyledir
Çok işitmişsin rivâyet böyledir
Pehlevânlar solda eylerler kıyâm
Çünki sol pehlûdadır kalbe makâm
Sağda defterdâr ile ehl-i kalem
Çünki dest-i râstdır sâhib-rakm
Sûfiyânın pîş-gehdir menzili
Anların âyînedir cân u dili
Sîne zikr ü fikr ile saykal-zede
Nakş-ı hikmet zâhir ol âyînede
Sulb-i fıtratdan o kim mahbûbdur
Rû be rû mir'ât ana mergûbdur
Âşık-ı âyînedir dîdâr-ı hûb
Saykal-ı cân oldu takvâ-yı kulûb
(Çelebioğlu, Amil (1967). Mesnevî-Şerîf ve Manzum Nahîfî Tercümesi. İstanbul).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 14.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Göz gördi gönül sevdi seni ey yüzi mâhum
Kurbânun olam var mı benüm bunda günâhum
Âşıklugıma şâhid-i âdil mi degüldür
Evzâ'-ı hazînümle garîbâne nigâhum
Memnûn-ı vefâ eyle beni gel keremünle
Yansun hased âteşlerine baht-ı siyâhum
Ey seng-dil itmez mi senün kalbüne te'sîr
Hârâları hâkister iden âteş-i âhum
Bir bagrı yanık âşık-ı mihnet-zededür gel
Aglatma Nahîfî kulunı cevr ile şâhum
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 336.)
Gazel
Nâz ile itse ol sanem-i pür-hicâb raks
Eyler felekde âh iderek âfitâb raks
Pâ-bûs içün düşer niçe diller ayagına
Meclisde eyledükçe o mest-i harâb raks
Şevk-ı lebünle ey sanem-i cür'a-nûş-ı nâz
Eyler derûn-ı şîşede her bir habâb raks
Şâyed tahammül itmeye diller cemâlüne
İtme esîr-i gamzen olam bî-nikâb raks
Dil-teşnegân-ı zehr-i gamun ragbet eylemez
Bezminde her dem eylese câm-ı şarâb raks
Tîr-i müjenle âteş-i ışkunda dil döner
Sîh-i belâda eyler o murg-ı kebâb raks
Bir dil-rübâya düşdi gönül kim Nahîfiyâ
Eyler safâ-yı ışkı ile şeyh ü şâb raks
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 246.)
Gazel
Gördüm ki bu tâb ile ruh-ı yâra bakılmaz
Bildüm ki yakînem alev-i nâra bakılmaz
Hûbâna ser-i leşker o sultân-ı cihânum
Gel terk-i edeb eyleme hünkâra bakılmaz
İşretde mey-i nâb ile gül-gûnedür ol ruh
Gözler kamaşur şimdi o ruhsâra bakılmaz
Destinde harâmî gibi bir hançer-i zer var
Geç râh-ı kazâdan ki sitem-kâra bakılmaz
Allâha niyâz eyle Nahîfî ide ihsân
Kalursa yine böyle bu nâ-çâra bakılmaz
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 230.)
Gazel
Ne dem ol âfitâba hasret ile bir nigâh itdüm
Bir âh itdüm ki cümle hırmen-i sabrum tebâh itdüm
Sevüp bir Leylî-i müşgîn-nikâb-ı hüsni Kays-âsâ
Yine deşt-i cünûn-ı ışkı akla cilve-gâh itdüm
Bana teslîm olundı ser-be-ser sâmân-ı şeydâyî
Dem-i hilkatde zîrâ cümleden evvel ben âh itdüm
Ulüvv-i himmetin gördükde râh-ı nâ-tüvânîde
Dil-i üftâdeyi bir serv-i nâza hâk-i râh itdüm
Metâ'-ı vuslat-ı dil-dârı bâzâr olmadı mümkin
Hemân ser-mâye-i ümmîdi bîhûde tebâh itdüm
Gedâ-yı kûyun olmakdan ferâgat itmez el-hâsıl
Niçe kerre dil-i şûrîdeye teklîf-i câh itdüm
Nahîfî-veş recâ-yı vuslatun itdiyse afv eyle
Huzûrunda ne var bilmezlük ile bir günâh itdüm
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 334.)
Hicretü'n-Nebî Mesnevisi
Lutf-ile mânend-i genc-i zemîn
Oldı nihân anda nebiyy-i Emîn
Üç gice ol gârı o kân-ı vefâ
İtdi karîn-i şeref-i ihtifâ
Oldı çü mihmânı şeh-i ercümend
Olsa nola rif'at-ile ser-bülend
Nûrı olup feyz-resân-ı cebel
Üstine nûr indi anun fi'l-mesel
İtdi kudûmiyle o kudsî-sirişt
Gârı nümûdâr-ı riyâz-ı bihişt
(Çelebioğlu, Amil (1998). "Süleyman Nahîfî'nin Hicretü'n-Nebî'nin Adlı Mesnevîsi". Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: MEB Yay. 263-315).
Mesnevi Tercümesi
Pâdişâhân içre âdet böyledir
Çok işitmişsin rivâyet böyledir
Pehlevânlar solda eylerler kıyâm
Çünki sol pehlûdadır kalbe makâm
Sağda defterdâr ile ehl-i kalem
Çünki dest-i râstdır sâhib-rakm
Sûfiyânın pîş-gehdir menzili
Anların âyînedir cân u dili
Sîne zikr ü fikr ile saykal-zede
Nakş-ı hikmet zâhir ol âyînede
Sulb-i fıtratdan o kim mahbûbdur
Rû be rû mir'ât ana mergûbdur
Âşık-ı âyînedir dîdâr-ı hûb
Saykal-ı cân oldu takvâ-yı kulûb
(Çelebioğlu, Amil (1967). Mesnevî-Şerîf ve Manzum Nahîfî Tercümesi. İstanbul).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Göz gördi gönül sevdi seni ey yüzi mâhum
Kurbânun olam var mı benüm bunda günâhum
Âşıklugıma şâhid-i âdil mi degüldür
Evzâ'-ı hazînümle garîbâne nigâhum
Memnûn-ı vefâ eyle beni gel keremünle
Yansun hased âteşlerine baht-ı siyâhum
Ey seng-dil itmez mi senün kalbüne te'sîr
Hârâları hâkister iden âteş-i âhum
Bir bagrı yanık âşık-ı mihnet-zededür gel
Aglatma Nahîfî kulunı cevr ile şâhum
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 336.)
Gazel
Nâz ile itse ol sanem-i pür-hicâb raks
Eyler felekde âh iderek âfitâb raks
Pâ-bûs içün düşer niçe diller ayagına
Meclisde eyledükçe o mest-i harâb raks
Şevk-ı lebünle ey sanem-i cür'a-nûş-ı nâz
Eyler derûn-ı şîşede her bir habâb raks
Şâyed tahammül itmeye diller cemâlüne
İtme esîr-i gamzen olam bî-nikâb raks
Dil-teşnegân-ı zehr-i gamun ragbet eylemez
Bezminde her dem eylese câm-ı şarâb raks
Tîr-i müjenle âteş-i ışkunda dil döner
Sîh-i belâda eyler o murg-ı kebâb raks
Bir dil-rübâya düşdi gönül kim Nahîfiyâ
Eyler safâ-yı ışkı ile şeyh ü şâb raks
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 246.)
Gazel
Gördüm ki bu tâb ile ruh-ı yâra bakılmaz
Bildüm ki yakînem alev-i nâra bakılmaz
Hûbâna ser-i leşker o sultân-ı cihânum
Gel terk-i edeb eyleme hünkâra bakılmaz
İşretde mey-i nâb ile gül-gûnedür ol ruh
Gözler kamaşur şimdi o ruhsâra bakılmaz
Destinde harâmî gibi bir hançer-i zer var
Geç râh-ı kazâdan ki sitem-kâra bakılmaz
Allâha niyâz eyle Nahîfî ide ihsân
Kalursa yine böyle bu nâ-çâra bakılmaz
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 230.)
Gazel
Ne dem ol âfitâba hasret ile bir nigâh itdüm
Bir âh itdüm ki cümle hırmen-i sabrum tebâh itdüm
Sevüp bir Leylî-i müşgîn-nikâb-ı hüsni Kays-âsâ
Yine deşt-i cünûn-ı ışkı akla cilve-gâh itdüm
Bana teslîm olundı ser-be-ser sâmân-ı şeydâyî
Dem-i hilkatde zîrâ cümleden evvel ben âh itdüm
Ulüvv-i himmetin gördükde râh-ı nâ-tüvânîde
Dil-i üftâdeyi bir serv-i nâza hâk-i râh itdüm
Metâ'-ı vuslat-ı dil-dârı bâzâr olmadı mümkin
Hemân ser-mâye-i ümmîdi bîhûde tebâh itdüm
Gedâ-yı kûyun olmakdan ferâgat itmez el-hâsıl
Niçe kerre dil-i şûrîdeye teklîf-i câh itdüm
Nahîfî-veş recâ-yı vuslatun itdiyse afv eyle
Huzûrunda ne var bilmezlük ile bir günâh itdüm
(Aypay, İrfan (hzl.)(1992). Nahifi Süleyman Efendi: Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği ve Divanının Tenkitli Metni . Doktora Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 334.)
Hicretü'n-Nebî Mesnevisi
Lutf-ile mânend-i genc-i zemîn
Oldı nihân anda nebiyy-i Emîn
Üç gice ol gârı o kân-ı vefâ
İtdi karîn-i şeref-i ihtifâ
Oldı çü mihmânı şeh-i ercümend
Olsa nola rif'at-ile ser-bülend
Nûrı olup feyz-resân-ı cebel
Üstine nûr indi anun fi'l-mesel
İtdi kudûmiyle o kudsî-sirişt
Gârı nümûdâr-ı riyâz-ı bihişt
(Çelebioğlu, Amil (1998). "Süleyman Nahîfî'nin Hicretü'n-Nebî'nin Adlı Mesnevîsi". Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: MEB Yay. 263-315).
Mesnevi Tercümesi
Pâdişâhân içre âdet böyledir
Çok işitmişsin rivâyet böyledir
Pehlevânlar solda eylerler kıyâm
Çünki sol pehlûdadır kalbe makâm
Sağda defterdâr ile ehl-i kalem
Çünki dest-i râstdır sâhib-rakm
Sûfiyânın pîş-gehdir menzili
Anların âyînedir cân u dili
Sîne zikr ü fikr ile saykal-zede
Nakş-ı hikmet zâhir ol âyînede
Sulb-i fıtratdan o kim mahbûbdur
Rû be rû mir'ât ana mergûbdur
Âşık-ı âyînedir dîdâr-ı hûb
Saykal-ı cân oldu takvâ-yı kulûb
(Çelebioğlu, Amil (1967). Mesnevî-Şerîf ve Manzum Nahîfî Tercümesi. İstanbul).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | RAHMÎ/HEVÂYÎ, Kubûrî-zâde Abdurrahman Rahmî Efendi | d. ? - ö. 26 Eylül 1715 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Sadullah Kutluer | d. 8 Haziran 1921 - ö. 19 Haziran 2006 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | SÂFÎ, Sâfî Efendi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | RAHMÎ/HEVÂYÎ, Kubûrî-zâde Abdurrahman Rahmî Efendi | d. ? - ö. 26 Eylül 1715 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Sadullah Kutluer | d. 8 Haziran 1921 - ö. 19 Haziran 2006 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | SÂFÎ, Sâfî Efendi | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | RAHMÎ/HEVÂYÎ, Kubûrî-zâde Abdurrahman Rahmî Efendi | d. ? - ö. 26 Eylül 1715 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Sadullah Kutluer | d. 8 Haziran 1921 - ö. 19 Haziran 2006 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | SÂFÎ, Sâfî Efendi | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | RAHMÎ/HEVÂYÎ, Kubûrî-zâde Abdurrahman Rahmî Efendi | d. ? - ö. 26 Eylül 1715 | Meslek | Görüntüle |
11 | Sadullah Kutluer | d. 8 Haziran 1921 - ö. 19 Haziran 2006 | Meslek | Görüntüle |
12 | SÂFÎ, Sâfî Efendi | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | RAHMÎ/HEVÂYÎ, Kubûrî-zâde Abdurrahman Rahmî Efendi | d. ? - ö. 26 Eylül 1715 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Sadullah Kutluer | d. 8 Haziran 1921 - ö. 19 Haziran 2006 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | SÂFÎ, Sâfî Efendi | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | RAHMÎ/HEVÂYÎ, Kubûrî-zâde Abdurrahman Rahmî Efendi | d. ? - ö. 26 Eylül 1715 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Sadullah Kutluer | d. 8 Haziran 1921 - ö. 19 Haziran 2006 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | SÂFÎ, Sâfî Efendi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |