NECMÎ, Mehmed Necmeddîn

(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mehmed Necmeddîn’dir. Tezkirelerde ve diğer biyografi kitapları ile antolojilerde onunla ilgili herhangi bir kayıt yoktur. Türk Dil Kurumu Kütüphanesi Yazma Eserler Katalogu’nda şairin isminin sonuna “Erzurumlu” sıfatı eklenmiştir (Cunbur 1999: 290). Bunda Necmî’nin şiirlerinde 19. yüzyılın ikinci yarısında Erzurum’da cereyan eden olaylardan bahsetmiş olmasının ve Erzurum valisi Samih Paşa ile Erzurum defterdarı Mehmed Emîn Efendi için söylediği kasidelerin etkisi vardır. Oysa Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan 20 Şevval 1304/12 Temmuz 1887 tarihli bir belgeden şairin aslen Ercişli olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz (BOA DH. MKT. 1431/67). Mehmed Necmeddîn, Erzurum’da, düzeyini bilmediğimiz bir eğitim sürecinden geçtikten sonra maliyede memur olarak göreve başlamıştır. 19. yüzyıl Osmanlı idari taksimatına göre Erzurum vilayetine bağlı Bayezid (Doğubeyazıt) sancağının Diyadin kazasında mal müdürü olarak çalışmıştır. Erzurum Vilayeti Salnamelerindeki kayıtlara göre Mehmed Necmeddîn, 1287-91/1870-75 yılları arasında Diyadin mal müdürüdür (Ersü 2011: 46-51). Diyadin’de bulunmaktan memnun olmadığı, bir ara bu görevinden de azledildiği Necmî’nin II. Abdülhamîd’e yazdığı münşeattan ve Samih Paşa’ya sunduğu kasideden anlaşılmaktadır. Necmî’ni ailesi hakkında bilgi sahibi değiliz. Ailesi hakkında sadece çocuklarının çok, maaşının ise az olduğundan bahisle yakınma tarzında söz eder. Nâbî’nin Hayriye adlı öğüt kitabından ilhamla Nusuh-nâme adlı bir mesnevi yazması da çocuk sahibi bir kişinin beklenti ve kaygılarıyla örtüşmektedir. Necmî’nin ne zaman ve nerede öldüğü bilinmemektedir. 

Eserleri şunlardır:

Şairin Nusuh-nâme ve Gülşenistân adlı eserlerini de içeren külliyatının yeni bir nüshası bulunana kadar Dîvânçe-i Necmî dışındaki eserlerinin sadece adlarını biliyorduk. Milli Kütüphanede 06 Mil Yz A 9248 numarada kayıtlı yazmada şairin divanı dışındaki diğer manzum eserleri de tespit edilmiştir (Başçetin 2020: 753-791).   

1. Dîvân-ı Necmî: Eserin iki nüshası mevcuttur. Biri, Türk Dili Kurumu Kütüphanesi Yz. A 348’de kayıtlıdır. Şairin 1299/1881 yılında tertip ettiği bu nüsha üzerine Savaş Tiker, yüksek lisans tezi hazırlamıştır (2003). Divanın ikinci nüshası Milli Kütüphane 06 Mil Yz A 9248 numarada kayıtlı yazmanın 39b-141b varakları arasında yer almaktadır. Bu nüsha diğerinden daha fazla şiir ihtiva etmektedir.

2. Nusuh-nâme: Abdülkadir Karahan bu eserin şahsî kütüphanesinde bulunduğunu ifade etmektedir (Karahan 1987: 40-41). Fakat Abdülkadir Karahan’ın bazı eserlerini bağışladığı Şanlıurfa Prof.Dr. Abdülkadir Karahan Kütüphanesi ve Müzesinde bu eser bulunmamaktadır. Karahan’ın kısaca tanıttığı ve Nâbî’nin Hayriyye adlı öğüt kitabıyla benzer özelliklerine işaret ettiği Nusuh-nâme’nin yeni bir nüshası Milli Kütüphane 06 Mil Yz A 9248 numarada kayıtlı yazmanın 10b-39b varakları arasında yer almaktadır. Bu nüshada Pend-i Necmeddin başlığıyla yer alan eser, Mustafa Yasin Başçetin ve Yasemin Kolcu tarafından yayımlanmıştır (2020: 753-791).

3. Gülşenistân: Necmî, TDK Kütüphanesi Yz. A 348’de kayıtlı divan nüshasında yer alan Farsça bir tarih kıtasında Şeyh Sadî’nin Gülistân’ına Gülşenistân adlı bir nazire söylediğini belirterek 1315/1897-98 yılında kitabını tamamladığına dair tarih düşürmüştür (Divânçe-i Necmî, v. 22b-23a). Bu eser de Necmî külliyatının Milli Kütüphane 06 Mil Yz A 9248 numarada kayıtlı nüshasının 142b-197b varakları arasında yer almaktadır.


Bunların dışında Necmî, Milli Kütüphanede bulunan külliyatının dibacesinde Heyet-i İslamiye ve Hülasatü’l-ulûm adlı iki eser telif ettiğini belirtmektedir (v. 8a).    

Necmî, 19. yüzyılda Osmanlı taşrasında sayıları çoğalan divan şairlerindendir. Diğer taşra şairlerinde olduğu gibi Necmî’de de Nâbî tesiri oldukça belirgindir. Fuzûlî ve Nedîm’e de nazireler söyler. Molla Câmî, Fuzûlî, Gafûrî ve Müştak Baba’nın şiirlerini tahmis eder. İlk ikisi pek çok divan şairinin etkilendiği çığır açan şahsiyetlerdir. Fakat 17. yüzyılın sufilerinden Gelibolulu Gafûrî’nin tanzir edilen “Tahtgâh etdi vücûdum şehrini sultân-ı aşk/Dil sarâyında kuruldu bir aceb dîvân-ı aşk”matlalı gazeli Tiznam Yusuf Çelebi tarafından bestelenerek çeşitli meclislerde okunduğu için Necmî’ye ulaşmış olmalıdır. Müştak Baba ise şairin kültür muhitindendir. Tasavvuf şiirinde takipçilerini yetiştiren bu şahsiyetlerden devraldığını Abdülkadir Geylanî’ye duyduğu muhabbetle yoğurur. Tasavvufun özellikle meyhane metaforu çerçevesinde biçimlenen sembol ve mecazlarını ustalıkla kullanır. Kerbelâ hüznünü de muhitinin beklentileriyle örtüşen bir tasavvuf anlayışıyla dillendirir. Necmî, geleneğin estetik anlayışına bağlı olmakla birlikte kurallarını uygulamakta zorlanır. Onun yer yer Azeri Türkçesine çalan dili ve tam bir mahalli klasik edasıyla ortaya koyduğu şiirlerinde aruz kusurlarıyla karşılaşırız. Her ne kadar divan tertip ederek geleneğin izinde yürüse de şiirlerinde geçen hürriyet ve politika gibi siyaset alanına dair kavramlar ile haberleşmenin modern araçları olan posta ve telgraf sözcüklerinin gündelik hayatta kullanımı şiirine yeni bir unsur olarak girer.

Kaynakça

Başbakanlık Osmanlı Arşivi DH. MKT. 1431/67

Başçetin, Mustafa Yasin ve Yasemin Kolcu (2020). “Osmanlı Nasîhat-Nâme Geleneğinin Son Halkalarından Biri: Mehmed Necmeddîn’in Pend-i Necmeddîn İsimli Manzûm Nasîhat-Nâmesi”. Turkish Studies 15 (2): 753-791.

Cunbur, Müjgân vd.(1999). Türk Dil Kurumu Kütüphanesi Yazma Eserler Katalogu. Ankara: TDK Yay.

Ersü, Cemal (2011). Salnamelerde Bayezid Sancağı. Yüksek Lisans Tezi. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi.

Karahan, Abdülkadir (1987). Nâbî. Ankara: KTB Yay.

Macit, Muhsin (2013). “Diyadin’de Bir Divan Şairi: Necmi”. Turkish Studies  8/13: 139-144.

Tiker, Savaş (2003). Necmî Dîvânı. Yüksek Lisans Tezi. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MUHSİN MACİT
Yayın Tarihi: 02.01.2014
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Ayrılık tîgiyle cânan kasd kıldı cânıma

Leşker-i gamla yürüdü kal‘a-i îmânıma

 

Hasta düşdüm bu diyâr-ı gurbet içre âh kim

Dost u düşmenden dirîgâ kimse gelmez yanıma

 

Ger tamam olmuşsa va‘dem avdet eyle ey melek

Çok tazarrû eyle bir dem hazret-i sübhânıma

 

Mühlet al sûy-ı Hudâdan bir zaman bu ömrüme

Merhamet kıl gençliğimde girme benim kanıma

 

Ben ölürsem gam değildir gam odur ki sevdiğim

İnsaf etmez sabr kılmaz meyleder düşmânıma

 

Men‘ kılma mihr-i vaslından beni lutf eylegil

Ey tabîb semm-i helâhil katma kim dermânıma

 

Posta ile geç gider sıhhat peyâmın Necmiyâ

Telgırafla bir haber ver bâri ol cânânıma 

 

Tahmis

I

Leşkerin cem eyleyip eyledi tuğyân-ı aşk

Kişver-i uşşâkı kıldı ser-be-ser vîrân-ı aşk

Câri oldu her bilâda emr ile fermân-ı aşk

Tahtgâh etdi vücûdum şehrini sultân-ı aşk

Dil sarâyında kuruldu bir aceb dîvân-ı aşk

 

II

Gece gündüz devr eder durmaz hergîz âsumân

Devr-i dehr etmektedir herkesi her dem imtihân

Âşık olmuş her bir eşyâ ma‘şûkun eyler beyân

Mübtelâ-yı derd-i aşk olmuş ser-â-ser bu cihân

Söylenen dillerde bu hem dinlenen destân-ı aşk

 

III

Geçdi ömrün bir dakîka meyl-i cânan kılmadın

Kim inâdın rengini mir’at-ı dilden silmedin

Okuyub evrâk-ı aşkı gül gibi açılmadın

Rütbe-i erbâb-ı aşkı zâhidâ sen bilmedin

Şâh-ı mülk-i manevîdir hâdim-i rindân-ı aşk

 

IV

Girmek istersen eger iş bu aşk meydânına

Cem kıl erbâb-ı aşkı âh ile efgânına

Necmiyâ cânın gerekdir dâ’ima ihsânına

Ey Gafûrî ermek istersen eger cânânına

Terk-i can eyle tecellî eylesin cânân-ı aşk 

(Tiker, Savaş (2003). Necmî Dîvânı. Yüksek Lisans Tezi. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi. 144-145, 72.)