NEV’Î, Yahyâ

(d. 940/1533-34 - ö. 1007/1599)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Yahyâ’dır. Şiirlerinde Nev’î mahlasını kullanmıştır. 940/1533-34 yılında Malkara’da doğan Nev’î’nin babası, Ankara’dan gelip Malkara’ya yerleşen Nasuh Halîfe’nin oğlu Pîr Ali, annesi, “Muammediye” yazarı Yazıcıoğlu Mehmed’in soyundan gelen bir hanımdır. 952/1545 yılında vefat eden ve ders verdiği mektebin hazîresine defnedilen Nev’înin babası Pîr Ali, önce Şeyh Bayezid-i Rûmî’ye daha sonra da İbrahim Gülşenî’ye intisab etmiş, Malkara’da Turhan Bey Camisi imamlığı ve Sıbyan Mektebi muallimliği yapmıştır (Nev’îzâde Atâî, s.68). İlk eğitimini tasavvuf konusunda bilgili bir kişi olan babası Pîr Ali’den alan Nev’î, 957/1550 yılında İstanbul’a gitmiş “Ahaveyn” diye bilinen iki kardeşten Karamânî Ahîzâde Ahmed Efendi’nin Davutpaşa Medresesi’nde ve Karamânî Ahîzâde Mehmed Efendi’nin Sahn Medresesi’ndeki derslerina devam etmiştir. Bu dersleri sırasında Hoca Sâdeddin, Bâkî, Remzî-zâde, Hüsrev-zâde, Üsküplü Vâlihî, Edirneli Mehmet Mecdî, Cevrî ve Camcı-zâde gibi geleceğin önemli şâir ve simalarıyla tanışmak ve arkadaşlık etmek olanağını bulmuştur (Nev’îzâde Atâî, s.419). Hocası Ahîzâde Mehmed Efendi’ye büyük saygı ve bağlılık gösteren Nev’î, Mehmed Efendi’nin Edirne Bayazid Medresersi’ne tayini üzerine 970/1563 yılında hocasıyla beraber Edirne’ye gitmiş, hocasının Süleymaniye Medresesi’ne tayini üzerine aynı yıl İstanbul’a dönmüş ve mülâzim olmuştur. 973/1566 yılunda Gelibolu’daki Balaban Paşa ve Mesih Paşa medreselerine müderris olarak gönderilen Nev’î, 980/1572 yılında İstanbul’da Şahkulu, Murad Paşa, Câfer Ağa, bir yıl sonra da Mihrimah Sultan medreselerinde müderrislik yapmıştır. 933/1585 yılında evlenen Nev’î’nin, iki yıl sonra tayin edildiği Çınaraltı Medresesi müderrisliği görevi 988/1590 yılına kadar devam etmiştir.. Aynı yıl Bağdat Kadılığı görevine tayin edilen Nev’î, hiç istemediği bu göreve başlamadan, Sultan III. Murad tarafından Şehzade Mustafa’nın hocalığına tayin edilmiş, daha sonra Bayezid, Osman ve Abdullah adlı şehzadeler de Nev’î’nin derslerine katılmış (Nev’îzâde Atâî, s.419), bu dersler, şehzadelerin öldürüldüğü 1003/1595 yılına kadar devam etmiştir. Görevden ayrıldıktan sonra Nev’i’ye almakta olduğu maaşa ek olarak, Kazasker emekli maaşı bağlanmış, ayrıca kayınpederi Nişancı Mehmed Bey’in 50 akçelik yevmiyesi de verilmiştir. 30 Zilkaade 1007/24 Haziran 1599 tarihinde vefat eden Nevî’nin, bütün sahip olduklarını ihtiyaç sahiplerine dağıttığı için, cenaze masraflarını karşılayacak parası çıkmamış, cenaze masrafları padişah tarafından karşılanmış ve cenazesi Şeyh Vefâ Câmii haziresinde, Şeyh Şaban Efendi’nin yanına, defnedilmiştir (Nev’îzâde Atâî, s.422).

Nev’î’nin ilim ve fazilet sahibi bir şair olduğu konusunda kaynaklarda fikir birliği vardır. Kaynakların verdiği bilgiye göre Nev’î, rind edalı, derviş-meşreb, tasavvufa, zühd ve takvâya meyilli bir kişidir (Âşık Çelebi, 140b; Ahdî, vr. 189b; Kınalızâde II, 1008-1009).Küçük yaşta babasının yönlendirmesiyle zikre başlayan Nev’î, önce Sarhoş Bali Efendi’ye intisab etmiş, daha sonra Kurt Mehmed Efendi’ye mürid olmuş, daha sonra da Şeyh Şâban Efendi’den feyzalmıştır. Şiirlerinde aldığı tasavvuf terbiyesinin izleri görülen Nev’î, Arapça, Farça ve Türkçeye hâkim, atasözleri ve deyimler ile aruz veznini şiirlerinde ustalıkla kullanan bir şairdir. Kendisinin ifadesine göre onun sözleri “âşıkâne” dir ve “akıcı şiirleri, öldükten sonra bile dillerde ırmaklar gibi söylenecek” tir. Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi Nev’î sanat gösterme endişesi taşımayan bir şairdir; ancak bu tespit, Nev’î’nin edebî sanatları ihmal ettiği anlamına gelmez. Şiirlerinde edebî sanatları da başarıyla kullanan şairimizin bu başarısında Arapça, Farsça ve Türkçeye olan hakimiyeti ve küçük yaşta öğrenip hazmettiği tasavvuf bilgilerinin yanında Allah vergisi olan şairlik gücünün önemli bir yeri vardır. Hem beşerî aşkı hem de ilâhî aşkı başarıyla terennüm eden Nev’î, mutasavvıf bir şair değildir. O, tasavvufun anlama kattığı ifade zenginliğinden yararlanmayı iyi bilen ender şairlerimizden biridir. Nev’î’nin şiirlerinde, dünyadan elini eteğini çektiğine dair bir ifadelere rastlanmaz, hatta o “Pîr olmak civan seyrine mâni değildir” diyecek kadar gerçek hayata ve hayatın gerçeklerine bağlı bir şairdir. Özellikle gazellerinde ve musammatlarında sade bir dil ve külfetsiz, akıcı bir söyleyiş göze çarpar. Kasidelerinin nesib bölümleri renkli hayal ve benzetmelerle örülmüştür. Şehzâde Mehmed’in sünnet düğünü için yazdığı “Suriyye”’si çok meşhurdur (Olgun, 3-12). Nev’î, dil ve konu çeşitliliği gösteren eserleriyle âlim-şâir vasıflandırmasını fazlasıyla hak eden şairlerimizden biridir ve Divan şiirimizin zirveye ulaştığı, örnek olarak aldığı İran şiirinin etkilerinden kurtularak kendi benliğine kavuştuğu XVI. yüzyılın, asla ihmal edilmemesi gereken, önemli şahsiyetlerindendir. Âdet olmadığı halde Sultan III. Murad’ın Nev’i’yi ayakta karşılaması, şehzadelerine hoca tayin etmesi ve zaman zaman onun derslerine katılmaktan hoşlanması da şairimizin bilginliğinin, saygınlığının ve değerinin bir göstergesi sayılabilir.

Nev’îzâde Atâî, babasının değişik konularda yazılmış manzum ve mensur otuzdan fazla eserinin bulunduğunu kaydederse de (Zeyl-i Şakâik, s. 421), bu eserlerden bir kısmı henüz elimize geçmemiştir. Nev’î’nin elimize geçen manzum eserleri Türkçe Divan, Tercüme-i Hadîs-i Erbaîn, Hasb-i Hâl adlı mesnevîsi dir. Divan’ın içinde yer alan, dînî-tasavvufî hikmet ve öğütler içeren Gül-i sad-berg adlı yüz beyitlik kaside de ayrı bir eser özelliği taşımaktadır (DİA. XIV,225).

Türkçe Divan’ın yeni harflerle transkripsiyonlu baskısı, İstanbul Kütüphanelerinde bulunan bazı yazma divan nüshaları (Nuruosmaniye Ktb., nr.4957; Süleymaniye Ktb., Lala İsmail, nr. 447; Divan Edebiyatı Müzesi, nr. 157; Topkapı Sarayı Müzesi Ktb., Revan Köşkü, nr.780, 2006) ve Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu nüshası ile İstanbul kütüphanelerinde bulunan şiir mecmualarında yer alan Nev’î’ye ait şiirler karşılaştırılarak Mertol Tulum ve M. Ali Tanyeri tarafından baskıya hazırlanmış ve 1977 yılında İstanbul’da yayınlanmıştır. Bu divan baskısında 6 tanesi ıydiyye olmak üzere 58 kaside, bir tarih, 1 küçük mesnevi, 4 terkibibend, 4 terciibend, 1 müsemmen, 1 tesdis, 2 tahmis, 1 muhammes, 4 murabba, 559 gazel, 82 mukatta’, 11 rubâî ve 17 müfret yer almıştır. 2 kaside, 1 tahmis ve 2 gazel Farsçadır. Nev’î Divanı ile ilgili olarak 4 lisans, 3 yüksek lisans ve üç doktora tezi yapılmıştır.

Tercüme-i Hadîs-i Erbaîn, Nev’î’nin 977/1569 yılında, Gelibolu’da Mesih Paşa müderrisi iken, yazdığı kırk hadis tercümesidir. Bir kısmı Molla Câmî’den alınan, bir kısmı da yaygın olarak bilinen hadislerin kıt’alar şeklinde manzum tercümesi olan eser, konularına göre dört bölüme ayrılmıştır. Eserin bilinen tek yazma nüshası Üsküdar Hacı Selim Ağa Kütüphanesi (Kemankeş, nr.50, vr.5a-10)’ndedir. Bu eserle ilgili olarak iki yüksek lisans tezi yapılmıştır.

Hasb-i Hâl, tasavufî aşkı konu alan 800 beyit civarında bir mesnevidir. Yazma nüshaları nadir bulunan (İstanbul Üniversitesi Kt.,nr. 2992; Topkapı Sarayı Müzesi KTb. Revan Köşkü, nr. 818, vr. 76b-112b;Millet Ktb., Ali Emiri Ef.endi, nr. 1104, 115, 1106) bu eser, Nev’î’nin şeyhi Bâlî Efendi’nin işaretiyle yazılmış ve Sultan III. Murad’a sunulmuştur (Nev’îzâde Atâî, s.423). Tasavvufun belli başlı esaslarının otuz altı başlık altında anlatıldığı Hasb-i Hâl ile ilgili olarak bir yüksek lisans tezi yapılmıştır.

Bu manzum eserlerden başka kaynaklarda Nev’î’nin Gevher-i Râz, Leylâ vü Mecnûn, Tercüme-i Kıssa-i Mûsâ ve Hızır, Münâzara-i Tûtî vü Zâg adlı mesnevîlerinden söz edilmektedir. Münâzara-i Tûtî vü Zâg, e-kitap olarak yayınlandı (Hakan Taş ve Ömer Zülfe 2007). Agâh Sırrı Levend’in Millet Kütüphanesi’nde (nr. 1104) bulunduğunu bildirdiği (Türk Edebiyatı Tarihi, C. I, 142) Gevher-i Râz Nev’î’nin Hasb-i Hâl adlı eseridir. Aynı kütüphanede kayıtlı olan (nr. 1105, 1106) kitaplar da Hasb-i Hâl mesnevîsinin diğer nüshalarıdır. Fehmi Edham Karatay Nev’î’ye ait olduğunu kaydettiği (Topkapı Sarayı Müzesi Türkçe Yazmalar Kataloğu, C. I,129) Leylâ vü Mecnûn mesnevisi ise Fuzûlî’ye aittir. Bu yazma nüshanın 75b-112b yaprakları arasında Nev’î’nin Hasb-i Hâl adlı mesnevîsi yer almıştır.

Nev’î’nin elimizde olan mensur eserleri ise Keşfü’i-hicâb min vechi’l-kitâb, Netâyicü’i-fünûn ve mehâsinü’l-mütûn, Nevâ-yı uşşâk, Faslun fî fazîleti’l-ışk, Fezâilü’l-vüzerâ ve hasâilü’i-ümerâ, Risâle-i şikâyet-i rûzigâr, Sinan Paşa’ya mektup, Tercüme-i münşeât-ı Hâce-i Cihân’dır.

Keşfü’i-hicâb min vechi’l-kitâb, Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin Füsûsü’l-hikem adlı eserinin tercümesi olan bu eser, Hz. Âdem’den Muhammed’de kadar gönderilen peygamberler adına yirmi yedi fasla ayrılan ve tasavvufun en münakaşalı, karmaşık meselelerini açık, anlaşılırır bir dille ele alan ve yer yer güzel şiirlerle süslenmiş bir eserdir. Nev’î, bu tercümesini Sultan III. Murad ve sultanın yakınlarından Zeyrek Ağa’nın teşviki ve Şeyh Şaban Efendi’nin himmetiyle 1002/1593 yılında tamamlamıştır. Nev’î tercümesini yaparken Cendî, Dâvûd-ı Kayserî ve Molla Câmî’nin şerhlerinden de yararlanmıştır (Nev’îzâde Atâyî, s. 423). Yazma kütüphanelerinde birçok nüshası bulunan (Hacı Selim Ağa Ktb. nr. 476; İstanbul Üniv. Nr. A.6-2131, 2132, 2755; Köprülü Ktb. Nr. 715; Süleymaniye Ktb. Hâlet Efendi nr. 208, Kılıç Ali Paşa nr.582, Hacı Mahmud Ef. 2291; Topkapı Sarayı Müzesi Ktb. Emanet Hazinesi nr. 1252, Revan Köşkü nr. 488;)eserin hacmi, nüshalara göre, 250-300 varak arasında değişmektedir.

Netâyicü’i-fünûn ve mehâsinü’l-mütûn, Nev’î’nin, tarih, hikmet, hey’et, kelâm ve usûl-i fıkıh, hilâf, tefsir, tasavvuf, rüyâ, remil, efsun ve tıb,felâhat-nücûm, fal ve zîc gibi on iki fenni içine alan, küçük hacimli, ansiklopedik bir eseridir. Nev’înin en çok okunan ve hemen hemen her yerli ve yabancı önemli yazma kütüphanelerinde bir ya da birkaç yazma nüshaları bulunan (Bayezid Ktb. nr. 6909, 6910, 6959:Bibliothek Nationale, AF, nr. 44, Suppl. Nr. 197; British Museum, Add. Nr. 7898; Hacı Selim Ağa Ktb. Kemankeş Emîr Hoca nr. 535); İstanbul Üniv. Ktb. nr. 63, 282, 588, 661, 1022, 1374, 195, 1959, 3433, 3774, 3805, 3828, 3830, 4329,4330,4332,4333,4334,4842,5001/2, 6744,6776,6781, 6801, 9684; Topkapı Sarayı Müzesi Ktb.Bağdad Köşkü 181, Harem 1216, 1217; Revan Köşkü nr.1077,1079,2046/5; Süleymaniye Ktb. Bağdadlı Vehbî Ef. Nr.1595, Çelebi Abdullah Ef. Nr. 330, Erzincan, 132, Esad Ef. nr. 1774/I, 3612/7, Fatih nr. 4132, 4133, H. Beşir Ağa (Eyüp) nr.165/12, 656/12; H. Hüsnü Paşa nr. 344/I;H. Reşid Bey nr. 62/2, Hacı Mahmud Ef. Nr. 4902,4908, 4915, 4916/I,4925; Hâlet Ef. nr.767/I, Hamid,iye nr. 1208, Hüsrev Paşa nr. 643, İbrah,im Ef. nr. 444/I, 500, İsmihan Sultan nr. 343 İzmir nr. 746, Kadızâde nr. 433, L3aleli nr. 1947/I, Pertevniyal nr. 1004, Reisü’l-küttâb nr. 929/1, Serez nr.3764, 3825/I, Tırnovalı nr. 1865/I) bu eser Ömer Tolgay tarafından yeni harflerle yayınlanmıştır.

Nevâ-yı uşşâk: Nev’î’nin küçük fakat önemli bir eserid,ir. Bir kı’ayla başlayan ve Sinan Paşa’nın Tazarrû-nâme adlı meşhur eserinin üslubunda yazılmış olan eserin yazma kütüphanelinde çeşitli nüshaları (Süleymaniye Ktb. Hacı Mahmud Ef. nr. 2839/I, Hasan Hüsnü Paşa nr. 795, Nazif Paşa nr.2058/5; İstanbul Üniv. Ktb. nr. TY, nr.3958)vardır. Bu eser Gülçin Aras ve Semra Köse tarafından yüksek lisans çalışması yapılmıştır.

Faslun fî fazîleti’l-ışk: Aşkın mahiyeti ve âşıkların çektiklerini anlatan küçük hikaye ve şiirlerle süslü onüç sayfalık bir risaledir. Bilinen nüshası Nevâ-yı Uşşâk (İstanbul Üniv. Ktb. nr.3958)’ın sonunda sonundadır (Diriöz, VII [1977], s.91) ve ser üzerinde Semra Köse yüksek lisans çalışması yapmıştır.

Fezâilü’l-vüzerâ ve hasâilü’i-ümerâ: Devlet idaresinde vezîrin önemini anlatan ondört sayfalık bir risaledir (Süleymaniye Ktb. Ayasofya nr.2893) Risalede mukaddimeden sonra “adalet” redifli bir kaside yer almıştır (Diriöz, VII [1977], 91).

Risâle-i Şikâyet-i rûzigâr: Fezâilü’l-vüzerâ ve hasâilü’i-ümerâ adlı risâlenin sonunda yer alan dört sayfalık bu risalenin Sinan Paşa’ya yazılmış olması muhtemeldir (Diriöz, VII [1977], 91)..

Sinan Paşa’ya mektup: Sadrazam Sinan Paşa’nın “Şâir ehl-i ilm olmaz” sözü üzerine yazılan ve şiirin bir ilim sayıldığı, gerçek şairlerin aynı zamanda ilim sahibi olduklarını, Hz. Peygamber’in şiiri ve şâirleri sevdiğini anlatan mektubun metni, Nev’î’nin oğlu Atâî’nin eserinde yer almıştır (Nev’î-zâde Atâî, s.324-325).

Tercüme-i münşeât-ı Hâce-i Cihân: Eserin bilinen tek yazma nüshası British Museum’da (Or. Nr. 7701; bk. İA, IX, 225)dır.

Nev’î’nin bu eserleri dışında Muhassısü’l-kelâm (Süleymaniye Ktb. Ayasofya nr.2352), Şerh-i Risâle-i Kudsiyye, Şerh-i hakâyıkü’n-nûr, Risâle-i mantık (İstanbul Üniv. Ktb. nr.1725), Risâle-i kelâmiyye (Süleymaniye Ktb. İbrahim Ef. nr. 860/22) gibi Arapça esrleri de vardır.

Kaynakça

Ahdî. Gülşen-i Şuarâ. Millet Ktb. Ali Emirî. Tarih nr. 744, 189b.

Aksoyak, İ. Hakkı (1997). “Nev’î’nin Bilinmeyen Şiirleri”. Erciyes  XX (229): 17-18.

Âşık Çelebi. Meşîrü’ş-şu’arâ. Millet Ktb. Ali Emîrî. 140b-141a.

Beyânî. Tezkire. İstanbul Üniv. Ktb. TY. nr. 2568, 95a-96a. 108.

[Bursalı], Mehmed Tâhir (1333). Osmanlı Müellifleri. İstanbul. II. 437-439.

Çöm, Erol (2002). “Nev’î Divanı’ında Günlük Hayat”. Türkiyat Araştırmaları Dergisi (11): 201-222.

Deniz, Sabahat (1992). Bazı Divan Şairlerinin Türkçe Divanlarında Kozmik Unsurlar. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Derdiyok, İ. Çetin (2000). “Nev’î’nin Gül-i Sadberg’i”. Türk Kültürü XXXVIII (449): 524-533.

[Dilmen], İbrahim Necmi (1338). Tarih-i Edebiyyat Dersleri. İstanbul. I. 112 vd.

[Ergun], Sadettin Nüzhet (1931). Tanzimat’a Kadar Muhtasar Türk Edebiyatı Tarihi ve Numuneleri. İstanbul. 229-230.

Erkol, Abdülkadir (2001). “Divan Edebiyatı’nda Hazaniyye ve Nev’î’nin ‘Hazâniyye-i Latîfe’, İsimli Kasidesi”. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi (18): 107-152.

Gibb, J. V.  (1904). A History of Ottoman Poetry. London. 173.

İlhan, Nadir (ts). “Nev’î Efendi: Netâyicü’l-fünûn ve Mehâsinü’l-Mütûn”. Tuncer Gülensoy Armağanı. Hzl. Ahmet Buran. Kayseri: Bizim Gençlik Yay. 254-259.

Kafzâde Fâizî. Zübdetü’l-eş’âr. İstanbul Üniv. Ktb. TY, nr. 3289, 74b-79a.

Karahan, Abdülkadir (1977). "Nev'î". Türk Ansiklopedisi. C. XXV. İstanbul: MEB Yay. 214-215.

................................ (1997). "Nev'î". İslâm Ansiklopedisi. C. IX.  İstanbul: MEB Yay. 224-226

Karatay, Fehmi Etem. Topkapı Sarayı Müzesi Türkçe Yazmalar Kataloğu. C. I. 129.

Kartal, Nuray (1994). 16. Yy. Şairlerinden Bâkî, Fuzûlî, Hayâlî ve Yahyâ Bey Divanında Bitkilerle İlgili Özellikler. Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Kâtib Çelebi. Fezleke. I. 120 vd.

Kınalızâde. Tezkire. II. 1008-1011.

Kortantamer, Tunca (1991). “Nev’î Efendi’nin Sinan Paşa’ya Ders Veren Bir Mektubu”. Osmanlı Araştırmaları (11): 215-228.

Kurnaz, Cemal (1987). “Necâtî Bey, Ahmed Paşa, Hayâlî Bey ve Nev’î Divanlarındaki Teşbih ve Mecaz Unsurları”. Türk Kültürü Araştırmaları XXV (1): 127-173.

Levend, Agah Sırrı (1973). Türk Edebiyatı Tarihi. Ankara. I. 142, 166, 285, 294, 298, 300.

Mehmed Süreyya (1333). Sicill-i Osmânî. İstanbul. IV. 634.

Muallim Nâci (1308). Esâmî. İstanbul. E29 vd.

Nev’îzâde Atâî (1268). Zeyl-i Şakâyık. İstanbul. 68, 324-325,418-427.

Olgun, Tahir (1937). Şâir Nev’î ve Sûriyye Kasidesi. İstanbul. 3-12.

Özer, Hande (1994). Nev’î’nin Hasb-ı Hâl’i. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi. 

Rızâ (1326). Tezkire. İstanbul. 96.

Riyâzî. Riyâzü’ş-şu’arâ. Nuruosmâniye Ktb. nr. 3724, 143a-b.

Sefercioğlu, Mustafa Nejat (2011). “Âlim Bir Ş’air Nev’î”. Dil ve Edebiyat  (28): 18-39.

..............................................(1990). Nev’î Divanı’nın Tahlîli. Ankara: KB Yay.

..............................................(2001). Nev’î Divanı’nın Tahlîli. 2. bs. Ankara: Akçağ Yay.

..............................................(2007). “Nev’î”. İslâm Ansiklopedisi. C. 33. İstanbul: TDV Yay. 52-54.

Taş, Hakan ve Ömer Zülfe (2007). Münâzara-i Tûtî vü Zâg. https://ekitap.ktb.gov.tr/Eklenti/10705,nevmunazaratutivuzagomerzulfehakantaspdf.pdf?0 

Tolasa, Harun (1982). "Divan Şairlerinin Kendi Şiirleri Üzerindeki Değerlendirmeleri”. Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi: 15-47.

Tolgay, Ömer (hzl.) (1995). İlimlerin Özü “Netâyic el-Fünûn. İstanbul: İnsan Yay.

Tulum, Mertol ve Ali Tanyeri (hzl.) (1977). Nev'î Divanıİstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.

Tuman, Mahmet Nail. Tuhfe-i Nâilî. Millî Ktb. nr. 611. II. 1113-1114.

 Unan, Fahri (2000). “XVI. Yüzyıl Ulemâsından Nev’î Efendiye Göre Osmanlılarda İlim ve Âlim Anlayışı”. Uluslararası Kuruluşunun 700. Yıldönümüde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi. Bildiriler. Hzl. Alâaddin Aköz vd. Konya. 257-266.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: MUSTAFA NEJAT SEFERCİOĞLU
Yayın Tarihi: 12.06.2014
Güncelleme Tarihi: 06.04.2021

Eserlerinden Örnekler

Kıt’a

Muhtesib kahve-fürûşa ne ta’addî eyler

Yohsa kâfir mi olur içse müsülmân kahve


İrte derse çıkamaz gice kitâba bakamaz

Eğer içmezse müderris iki fincân kahve

 

Gazel

Dil bağlamasa ol gül-i pür-hâra şükûfe

Pîrâhenin eyler midi sad-pâre şükûfe


Ser-mest-i mey-i ışkun olupdur n’ola düşse

Destâr-ı perîşân ile yollara şükûfe


Öykünse ruh-ı âlüne ey gonca kayırmaz

Kim tâze gelüpdür dahi gülzâra şükûfe


Yaşum dökeyin mîve-i vaslun hevesinde

Ey nahl-i çemen bâ’is olur bâra şükûfe


Düşer önine gül-şene geldükçe sabânun

İzzetler ider peyk-i der-i yâra şükûfe


Pâmâl-i gamı olmasa ol serv-i revânun

Düşmezdi sirişküm gibi yollara şükûfe


Bu şi’ri güzeller n’ola başında götürse

Nev’î sokulur gûşe-i destâra şükûfe

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1KALENDER DİVANE DEDE, Hasand. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2KALENDER DİVANE DEDE, Hasand. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
3KALENDER DİVANE DEDE, Hasand. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
4KALENDER DİVANE DEDE, Hasand. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
5KALENDER DİVANE DEDE, Hasand. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
6KALENDER DİVANE DEDE, Hasand. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle