NÛRÎ, Tokatlı

(d. 1240/1824? - ö. 1301/1884?)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Mahmut olan âşık, şiirlerinde Nûrî mahlasını kullanmıştır. Bu mahlası ona üstadı Erzurumlu Emrah vermiştir. Mahmut; Tokat’ın, bir Alevi Bektaşi mahallesi olan Samyeli Mahallesi, Kızılca semtinde dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi hakkında net bir bilgi yoktur. Tokatlı Nûrî üzerine ilk araştırmaları yapan Ahmet Talat’a göre Nûrî, H. 1235/M. 1820- H.1245/M. 1830 yılları arasında bir tarihte doğmuştur (Onay 1933:55). M. Zeki Oral’a göre ise Nûrî H.1240-1241/M. 1824-1825 yıllarından birinde doğmuştur (Oral 1936: 9). Babası, Veli Hoca diye bilinir. Veli Hoca, geçimini hocalık ve bağcılık yaparak sağlar. Mahmut’un Hasgül adında bir de kız kardeşi vardır. Mahmut, ilk tahsili sayılabilecek dinî bilgileri babasından almıştır. Saza söze meraklıdır. On üç on dört yaşlarında babasını kaybeder. Derbeder bir hayat yaşamaya başlar. Hâtun adında bir kıza âşık olur. Uzun uğraşlardan sonra onu evlenmeye razı eder. Bu evlikten Arif, Ahmet, Nefise ve Feride dünyaya gelir.

 Âşıklığı kendine meslek edinen Mahmut Sivas, Çankırı, Çorum, Ordu, Giresun ve Samsun’a gider. Çankırı hariç, Nûrî’nin gezdiği yerler ve oralardaki faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Nûrî’nin, her yıl Çankırı Yapraklı’da düzenlenen panayıra birkaç kez çırakları ile beraber geldiği bilinmektedir. Nûrî, Çankırı’ya geldiği zaman burada epey süre kalmış, hatta burada üstadı Emrah gibi bir iki aşk macerası da geçirmiş ve Çankırılı şâirlerle (Zahmî, Bezmî, Yesârî) şiir sohbetlerinde bulunmuştur (Onay 1933: 31-36). Tokatlı Nûrî’nin gezdiği yerlerden birisi de Amasya’dır. Orada bulunduğu yıllar 1863’ten sonra olmalıdır. Çünkü Amasya’ya mutasarrıf (vali) olarak atanan Ziya Paşa’nın Amasya macerası 1863-1865 yılları arasındadır. Ziya Paşa, valiliği sırasında Çankırı Yapraklı’da düzenlenen panayır gibi bir panayırı Amasya’da organize etmiş ve orada bulunan âşık ve şâirleri taltif etmiştir. Bu âşıkların başında geleni şüphesiz Tokatlı Nûrî’dir.

 Halk arasında Nûrî için bazı efsaneler anlatılır. Bunlardan biri, onun Erzurumlu Emrah ile karşılaşması ve mahlas alması ile ilgilidir. Rivayete göre Mahmut, her zaman yaptığı gibi, Tokat halkı tarafından takdis edilen Gıjgıj tepesine çıkmış ve orada saz çalmaya başlamıştır. O esnada gaipten, sırtına birisi tekme atmış, tekmenin şiddetiyle dağdan yuvarlanarak evlerinin önüne kadar gelmiş ve baygın düşmüştür. Sabah kendine geldiğinde yaralarını iyileştirmek için “yakı” almaya çarşıya gitmiş, kuyumcu kahvesi adı verilen bir kahvenin önünden geçerken içeride saz çalan birinin yanık sesini dinlemek için kahvenin önüne gelmiştir. Sazı çalan kişi Erzurumlu Emrah’tır. Tokat’a yeni gelmiştir. Saza ve söze aşinalığı olan Mahmut, Emrah’ın çağırması ile kahveye girip Emrah’ın yanına gitmiştir. Emrah, onu “Nûrî” diyerek yanına çağırıp ağzına tükürmüştür. Böylelikle Mahmut, âşıklığa adım atmış, irticâlen şiir söylemeye başlamıştır. Emrah’a çırak olup, mahlası o günden sonra “Nûrî” olarak kalmıştır (Onay 1933: 46-49). Tokatlı Nûrî usta çırak geleneği içinde yetişmiş bir âşıktır. Erzurumlu Emrah koluna mensuptur. Kendisi de başta oğlu Arif (Murûrî) olmak üzere Ceyhûnî, Tıflî, Enverî ve Gayretî’yi yetiştirmiştir. Ceyhûnî de Tokatlı Cemâlî, Niksarlı Bedrî, Sivaslı Pesendî’yi yetiştirerek Erzurumlu Emrah kolunun gelişip yayılmasına katkı sağlamıştır.

 Nûrî, Ahmet Talat’a göre H. 1299/M. 1882’de, Zeki Oral’a göre ise H. 1301/M. 1884’te Samsun’da vefat etmiştir. Mezarı Şeyh Kutbettin türbesi civarındadır. Ölümü esnasında yanında bulunan çıraklarından Zileli Ceyhûnî, Nûrî’ye ait olan eşyaları alıp Tokat’taki ailesine teslim etmiştir.

 Üstadı Erzurumlu Emrah gibi Tokatlı Nûrî’nin de hikâye tasnif ettiği veya hikâye anlattığına dair elde malumat yoktur. Nûrî’nin kendi yazdığı/yazdırdığı bir divanı olsa da bu kayıptır. Onun şiirleri ancak ölümünden yaklaşık elli yıl sonra Ahmet Talat Onay, daha sonra Zeki Oral tarafından çeşitli cönk, mecmua ve halktan toplanarak bir araya getirilebilmiştir. Günümüzde İbrahim Seçkin Aydın, Nûrî üzerine bir yüksek lisans tezi hazırlayarak şiirlerini derli toplu bir araya toplamıştır. Fakat Tokatlı Nûrî’nin şiirleri bunlarla sınırlı değildir. Cönk ve mecmualarda Nûrî mahlaslı epeyce şiir bulunmaktadır. Bu tür şiirlere ihtiyatlı yaklaşmak gerekmektedir. Çünkü Tokatlı Nûrî’den başka bu mahlası kullanan Tosyalı, İskilipli, Çankırılı, Ilgazlı Nûrî’lerin olduğu bilinmektedir (Onay 1933: 99). Bunlara Kasabalı Dülekzâde Mehmet Nûrî (d.1868,ö.1916) de ilave edilmelidir (Erdoğan 2011: 141-163). 

Nûrî, gezdiği yerlerde “atışma-karşılaşma”larda da bulunmuştur. Özellikle Çankırı’da bulunduğu yıllarda bunun örneklerini vermiştir. Bu örneklerin sayısı çok azdır. Nûrî “tarih düşürme”de de başarılıdır. Üstadı Emrah’ın ölümü için söylediği “Nûrî ne güzel söylemiş üstâdına rahmet” (1277) mısrası buna örnektir. Nûrî’nin nazirecilik geleneğine de yabancı kalmadığını anlaşılıyor. Başta ustası Emrah olmak üzere, devrinin ünlü âşıklarının şiirlerine nazireler yazmıştır. Özellikle Erzurumlu Emrah’ın şiirlerine yazdığı nazireler bu iki âşığın şiirlerinin birbirine karışmasına yol açmıştır. Bugün otuz dokuz şiir, çeşitli kaynaklarda hem Erzurumlu Emrah hem de Tokatlı Nûrî adına kayıtlıdır. Bu şiirler; “yanar ya”, “garib garib”, “geç efendim geç”, “kader mi böyle”, “güvenme”, “ne çare”, “teselli kaldı”, “âbâd olaydı”, “mâh-ı tecelli”, “dildâre beni”, “peymânesini”, “kâr beni”, “baş eğri”, “usandım”, “sığındım”, müşk ü bârından”, “kitâbetim var”, “bensiz yâr”, “vay ciğerim yâr”, “neyler”, “sadıklardadır”, “olmuş olmamış”,“şimden gerü”, “menzil alınmaz” redifli koşmalar ile; “hayrandır bana”, “canımı yakma”, “ yâ Rabb”, “ yâre ah”, “az kaldı”, “verdim gönlümü”, “mahalim yok”, “ canım efendim”, “etvârına yandım”, “sıfat-ı aşkın”, “bîgâne durursun”, “zevki var”, “oynar güler”, “söyleriz” redifli aruzlu şiirlerdir (Aydın 2001: 311-347). Tokatlı Nûrî’nin bazı şiirleri Muzaffer Sarısözen ve Nida Tüfekçi tarafından Kastamonu’dan derlenerek bestelenmiş ve İstanbul Radyosu arşivine kazandırılmıştır. Süleyman Şenel tarafından incelenen bu şiirler: Yüz çevirme benden ey gül-i ra’na/ Bana kan yutturdu sahba-yı hicran/ Bilmem bu ayrılık gider mi böyle/ Ey cân-ı âlem / dizeleriyle başlar.

 Nûrî’nin ümmî bir âşık olduğu söylenmektedir. Fakat şiirlerinden, az çok bir tahsil gördüğü anlaşılmaktadır. Hece ile yazdığı şiirlerinde 11’li ölçüyü kullanmıştır. Bu şiirlerinde sade dili tercih etmiştir. Şiir konularını aşk, tabiat, vefasızlık ve hayattan şikâyet oluşturur. Nûrî, aruzlu şiirlerine nazaran heceli şiirlerinde daha rahat bir söyleyişe sahiptir. Nûrî’nin 38 kıtalık bir gönül macerasını anlattığı destanıyla, dünya dilberlerinden bahsettiği 15 kıtalık destanları meşhurdur.Ayrıca Nûrî musammat ve musammat ayaklı koşma türünde de başarılıdır. Aruz vezniyle divân, kalenderî, semâî, selis, satranç, vezn-i ahar, murabba, muhammes, müseddes, mersiye, bahariyye, ramazaniyye, terci-i bend tür ve şekillerinde şiirler söylemiştir. Nûrî, 19. yüzyıl âşıkları gibi klasik şair ve şiirlerinden etkilenmiştir. Üzerinde Fuzulî tesiri açıkça kendini hissettirir. Çoğunluğu aruzlu şiirlerinde olmak üzere, şiirlerinde klasik şiirin mecaz ve mazmunlarına rastlanmaktadır.

 Tokatlı Nûrî’nin şiir konularının önemli bir kısmını da dinî tasavvufi unsurlar oluşturmaktadır. Üstadı Erzurumlu Emrah kadar olmasa da onun şiirlerinde tasavvuf terimlerine rastlamak mümkündür. Nûrî gerek doğduğu mahallenin Bektaşi mahallesi olması ve gerekse şiirlerinde zaman zaman Alevilik Bektaşilikten söz etmesi dolayısıyla Bektaşi şairi sayılmıştır. Fakat unutulmamalıdır ki 19. yüzyıl saz şairlerinin çoğu Bektaşiliğe meyletmiş ve bu tarz şiirler yazmıştır. Tokatlı Nûrî’nin şiir söyleme yeteneği Erzurumlu Emrah’a yakındır. Hatta bazı araştırıcılar “Nûrî tekellümde Emrah’a bile galip gelecek irtical ve icat kudretine malik bir şair”dir diyerek onu üstadı Emrah’tan bile üstün görürler. İnanışa göre Emrah vefat ederken Nûrî’ye sazını ve sözünü, diğer çırağı Tokatlı Gedâyî’ye ise kalem ve hafıza kuvvetini bırakmıştır (Onay 1933: 59).

 

Kaynakça

Akman, Eyüp (2011). Kastamonu Kaynaklarında Erzurumlu Emrah. Ankara: Gazi Kitabevi.

Aydın, İbrahim Seçkin (2001). Tokatlı Nûrî’nin Şiirlerinde Gelenek ve Halk Eğitim Unsurlar. Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi.

        Erdoğan, Kenan, M.S. Çalka(2011). “Kasabalı Dülekzade Mehmed Nûrî Efendi ve Bazı Şiirleri”. Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 9 (1): 141-163.

        Güney, Eflatun Cem-Çetin Eflatun (1975). Erzurumlu Emrah Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: Maarif Kitaphanesi.

        Işıtman, Mahmut (1973). “Tokatlı Âşık Nûrî’nin Yayınlanmamış Şiirleri”, Türk Folklor Araştırmaları.  15: 0-33.

        Köprülü, Fuad (2004). Saz Şairleri V cilt. Ankara: Akçağ Yay.

        Onay, Ahmet Talat (1933). Âşık Tokatlı Nûrî. Çankırı: yyy.

        Onay, Ahmet Talat (1996). Türk Halk Şiirinin Şekil ve Nev’i. (hzl. C. Kurnaz). Ankara: Akçağ Yay.

        Oral, M. Zeki (1936). Tokatlı Âşık Nûrî. Ankara: Köy Öğretmeni Basımevi.

        Sakaoğlu, Saim (1989). “Türk Saz Şiiri”, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı III (Halk Şiiri). Sayı: 445-450: 105-250.

        Şenel, Süleyman (2007). Kastamonu’da Âşık Fasılları C. I- II. İstanbul: Kastamonu Valiliği Yay.

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. EYÜP AKMAN
Yayın Tarihi: 17.07.2013
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Nasıl vasf edeyim ey şahım seni

Rumeli, Bosna’yı değer gözlerin

Cihanda bulunmaz eşin, akranın

İzmir’i Konya’yı değer gözlerin.

 

Kimsede görmedim sendeki nazı

Tunus, Trablus, Mısır, Hicaz’ı

Yemen’i, Bağdat’ı, Acem, Şiraz’ı

Belh’i, Buhara’yı değer gözlerin.

 

Yüzüne dökülmüş Yusuf nişanı

Gören üftadeler eyler figanı

Büsbütün Gürcistan, Erzurum, Van’ı

Kars’ı, Ahıska’yı değer gözlerin.

 

Bu Nûrî bendeniz eylerse mehdin

Al yanaktan bûse olsun himmetin

Yüz bin sarraf gelse bilmez kıymetin

Büsbütün dünyayı değer gözlerin.

 Oral, M. Zeki (1936). Tokatlı Âşık Nûrî. Ankara: yyy. 79.

 

Koşma

Firak u hasretle yamandır hâlim

Hicr ile yanmıştır dayanmaz bağrım

Ağlatma bendeni gel behey zâlim

Sıtkıla nazar et bak çâresine

 

Bilmeyenler derdin rengin alamaz

Derd-i aşka düşen iflah olamaz

Lokman gelse dahi çâre bulamaz

Kimler devâ bulmuş aşk yâresine

 

Nûrî bülbül, hüsnün gülşeni geçti

Çâresiz derdimin dermanı geçti

Bana ilaç etme zamanı geçti

Sevdiğim başının bak çâresine

 Onay, Ahmet Talat (1933). Âşık Tokatlı Nûrî. Çankırı: yyy. 234.

 

Koşma

Vurdu ciğerimden bir kaşı kâre

Eyvâh fidan iken soldum ağlarım

Ararım derdime bulmadım çâre

Bu derdi devâsız buldum ağlarım

 

Rûz u şeb hicr ile ederim feryâd

Dil-bend-i zülfünüm gül ile âzâd

Gidüb bâb-ı yâre idem istimdâd

Genç yaşımda garib kaldım ağlarım

 

Bir gün bin kan ider öter müjgân

Feda itdin bize baş ile can

Kabul et Nûrî’yâ yar sana kurban

Abd-ı visâline geldim ağlarım

 Aydın, İbrahim Seçkin (2001). Tokatlı Nûrî’nin Şiirlerinde Gelenek ve Halk Eğitim Unsurları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İzmir: İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü 166.

 

Divân

Geldi eyyâm-ı bahar hûblar çıkar seyrana âh

Ben de olsam eylesem yanında yana yana âh

 

Bağ-ı aşkın bülbülü hüsnün temaşa etmeye

Galiba fasl-ı bahar oldu gelir efgâna âh

 

Neyleyim âh etmeyim şimdengeri ey gonca fem

Vurdu tığ u hançeri hicri erişti cana âh

 

Sen değil misin benim aklım alan mecnûn eden

Ömrüme sensin sebep âh gözleri mestâne âh

 

Anladırdım derdimi bir bir ser-i köyünde ben

Reh-güzârım düşse ey âfet eğer o yana âh

 

Yarabbi! Senden budur naz u niyazım dembedem

Gayri âşık düşmesin ben düştüğüm hicrana âh

 

Nûrî bilmem ki neden âh ile rüsvay olduğun

Var mı ben tek eyleyen dehr içre bir divâne âh

 Onay, Ahmet Talat (1933). Âşık Tokatlı Nûr. Çankırı: yyy. 108.

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1MEŞKÎ, Mehmed Meşkî Çelebid. ? - ö. 1595-96Doğum YeriGörüntüle
2LE’ÂLÎ (Müte’accem)d. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3GERÇEK/LÜTFİ/SEFİL GERÇEK, Lütfi Gerçekd. 1924 - ö. 1997Doğum YeriGörüntüle
4MEŞKÎ, Mehmed Meşkî Çelebid. ? - ö. 1595-96Doğum YılıGörüntüle
5LE’ÂLÎ (Müte’accem)d. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6GERÇEK/LÜTFİ/SEFİL GERÇEK, Lütfi Gerçekd. 1924 - ö. 1997Doğum YılıGörüntüle
7MEŞKÎ, Mehmed Meşkî Çelebid. ? - ö. 1595-96Ölüm YılıGörüntüle
8LE’ÂLÎ (Müte’accem)d. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9GERÇEK/LÜTFİ/SEFİL GERÇEK, Lütfi Gerçekd. 1924 - ö. 1997Ölüm YılıGörüntüle
10MEŞKÎ, Mehmed Meşkî Çelebid. ? - ö. 1595-96MeslekGörüntüle
11LE’ÂLÎ (Müte’accem)d. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
12GERÇEK/LÜTFİ/SEFİL GERÇEK, Lütfi Gerçekd. 1924 - ö. 1997MeslekGörüntüle
13MEŞKÎ, Mehmed Meşkî Çelebid. ? - ö. 1595-96Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14LE’ÂLÎ (Müte’accem)d. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15GERÇEK/LÜTFİ/SEFİL GERÇEK, Lütfi Gerçekd. 1924 - ö. 1997Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16MEŞKÎ, Mehmed Meşkî Çelebid. ? - ö. 1595-96Madde AdıGörüntüle
17LE’ÂLÎ (Müte’accem)d. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18GERÇEK/LÜTFİ/SEFİL GERÇEK, Lütfi Gerçekd. 1924 - ö. 1997Madde AdıGörüntüle