OZAN ZEKİ, Zekeriya Tunç

(d. 14.01.1964 / ö. -)
âşık
(Âşık / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Zekeriya Tunç, 14 Ocak 1964 tarihinde Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesinde dünyaya gelir. Babası Mehmet Tunç Türkoğlu'nda geçimini tarım ve hayvancılık ile sağlamaya çalışan bir çiftçi, annesi Zeynep Hanım ise ev hanımıdır. Tunç, yedi kardeşin üçüncüsüdür. Dört erkek kardeşi, iki de kız kardeşi vardır. 1977 yılında bir abisini kaybeder. İlkokulu Türkoğlu'nda Gazi Osman Paşa İlkokulunda, ortaokulu da yine Türkoğlu'nda Namık Kemal Ortaokulunda tamamlar. İlkokul yıllarında sivri zekası dolayısıyla öğretmenleri tarafından oldukça zeki bulunduğu için kendi adı Zekeriya yerine hocaları tarafından Zeki ismi ile çağrılır. Zamanla Zeki, Zekeriya'nın önüne geçer. Öyle ki bugün âşığın kendi ifadelerine göre onu hiç kimse Zekeriya olarak bilmez; herkes Zeki diye tanır, bilir. Lise öğrenimi için ise Kahramanmaraş Merkez Endüstri Meslek Lisesine başlar ancak lise öğrenimini tamamlayamayarak yarıda bırakmak zorunda kalır. Bunda ekonomik sebeplerin yanı sıra bilhassa lise öğretmenlerinin Zeki'yi (Zekeriya) sanatçılık konusunda cesaretlendirerek Endüstri Meslek Lisesi'nde günlerini heba etmemesi yönündeki tavsiyeleri etkili olur. Zeki de bu telkinleri dikkate alarak liseyi bırakıp kendini tamamen saza ve şiire adar.

Liseyi terk ettikten sonra 1984 yılında askere gider. Vatani görevini Ankara Polatlı'da posta er statüsünde tamamlar. Askerliği 18 ay sürer. Askerden döndükten sonra 1988 yılında Hatice Hanım ile dünya evine giren Zeki Tunç'un bu evlilikten beş çocuğu (Ozan İlyas, Bilgehan Âşık, Leyla, Zeynep ve Medine) olur (Özer 2013: 501).

Zekeriya Tunç, bugün Türkoğlu'nda beş çocuğu ile birlikte ikamet etmektedir. Çocukları bekârdır. Hayatı Türkoğlu, Kahramanmaraş, Mersin üçgeninde sürmektedir. Mersin'de epeyce tanıdığı olduğu için sık sık Mersin'e giden Tunç'un en sevdiği şehir de Mersin'dir (www.habername.com).

Geçimini düğünlerde ve kına gecelerinde çalıp söyleyerek sağlayan Zeki Tunç, saz çalmayı iki oğluna da öğretir ve onlar da babalarının izinden giderek düğünlerde ve kına gecelerinde çalmaya başlarlar. Tunç'un ifadelerine göre oğulları sazı kendinden daha iyi çalacak seviyeye gelirler. Oğlu Ozan İlyas ile yaptığı bir atışması vardır (Özer 2013: 502). Son yıllarda oğullarına bu işi büyük oranda devreden Zekeriya Tunç, sadece kına gecelerine gittiğini belirtmektedir. Saz ile geçimini sağlayan Tunç'un başka herhangi bir gelir kaynağı yoktur. Yalnızca, Kahramanmaraş'ta yerel yayın yapan Gönül FM'de şair Çetin ile birlikte eserlerini seslendirmektedir. Geçmiş yıllarda Sultan Radyo'da ve çeşitli yerel televizyon kanallarında programlar yapmıştır. Özel saz eğitimi dersleri de vermektedir.

Zekeriya Tunç, çocukluk yıllarından itibaren şiire ilgi duyar. Türkoğlu ve çevresindeki şair ve âşıkları büyük bir dikkatle dinleyerek ve örnek alarak büyür. İlk şiirini ilkokul beşinci sınıfa giderken 1977 yılında abisinin vefatı dolayısıyla kaleme alır. Bu şiirin adı "Gel de Gör"dür (Özer 2013: 501). Daha sonra ağıt formundaki bu şiiri görenler onu takdirle karşılarlar. O da bu iltifatlardan kuvvet alarak şiir yazmayı sürdürür. İlk şiirlerini ölüm temalı ağıt şeklinde kaleme alan Zekeriya Tunç, daha sonra ölümün dışında farklı konuları da işlemeye başlar. Çevresindekiler Tunç'a, şiirlerini saz ile söylese çok daha başarılı olacağı yönünde tavsiyede bulunurlar ve o da zaten çok istediği saz çalmayı kendi kendine büyük uğraşlar sonucu öğrenir. Orta okul yıllarında yazdığı şiirlerini sazı ile söyleyerek aynı zamanda beste de yapmaya başlar. Babası Mehmet Tunç, Zeki'nin saz çalmasına karşı çıkar. Saza meylederek okumayacağını düşünür. Nitekim babası haklı çıkar. Harçlıklarını biriktirerek kendine bir saz alır. Şiire ve saza olan zaafı liseyi de bırakmasına sebep olur (Özer 2013: 501).

Zekeriya Tunç ya da bilinen adıyla Ozan Zeki, muhafazakar bir dünya görüşüne sahip olmakla birlikte halk kültürüne de ilgi duyan bir bireydir. Öyle ki çocuklarına verdiği isimler de bunun göstergesidir. Özellikle erkek çocuklarına verdiği Ozan İlyas ve Bilgehan Âşık isimleri bu konuda önemli donelerdir. Oğullarını da bir bakıma usta çırak ilişkisi içerisinde yetiştirip onlara da saz çalmayı öğretir ve onların da sanat yoluna girmelerini sağlar.

Ozan Zeki herhangi bir usta çırak ilişkisine tabi değildir. Özellikle kendi yöresinde meşhur isimleri dinleyerek büyüdüğü için hâliyle onlardan etkilenir. Bu isimler arasında Âşık Mahzuni Şerif, Gül Ahmet Yiğit, Ozan Arif, Âşık Karakılçık, Âşık Osman Akçay, Âşık Tanrıkulu, Âşık Nuri, Âşık İhsan Öksüz, Mustafa Sülük, Mansur Ekmekçe, Nuray Hafiftaş, İzzet Altınmeşe, Âşık Feymanî, Engin Nurşanî, Nalan Altınörs ve Âşık Veysel Şatıroğlu gibi isimler sayılabilir (Özer 2013: 501; http://www.habername.com). En çok etkilediği iki isim şüphesiz oğulları Ozan İlyas ve Bilgehan Âşık'tır. Oğullarının dışında 15 kadar kişiye de ustalık yapmaktadır. Bunların içinde yer alan Âşık Neşat Karaca'ya "Âşık Neşat" mahlasını kendi vermiştir (Özer 2013: 501). Geleneğin atışma ve deyişme dallarında vardır. En çok da birlikte program yaptığı Şair Çetin ile sık sık atışma ve deyişme türlerinde eserler verir. İrticalen söyleme yeteneği de vardır ve sazı çok kuvvetlidir. Neredeyse tüm şiirleri ezberindedir.

Şiirlerini ilk etapta yazarak oluşturan Ozan Zeki, daha sonra bu şiirlere tekrar dönerek düzenlemeler yapar. Şiir son hâline gelinceye kadar birkaç kez bazen de farklı kişilerin görüşlerinden geçerek son hâlini alır. Ozan Zeki'nin şiir tekniğinde en çok dikkat ettiği nokta ayaklardır. Şiirin en önemli yanının ayaklar olduğunu düşünür ve ayağı iyi olmayan şiirin boş şiir olduğunu iddia eder. En çok kullandığı ayak türü döner ayaktır.

Şiirlerinin nazım birimi dörtlüktür. En çok 11 ve 8'li hece ölçülerini kullanan Ozan Zeki bunların dışında 7, 10 ve 14'lü hece kalıplarını da tercih eder (Özer 2013: 502). Koşma, semai ve destan tercih ettiği nazım şekilleridir. Şiirlerinin konu kadrosu geniştir. Gündemi yakından takip eder ve bunlar şiirine konu olarak yansır. Söz gelimi Afrin, Amerika'nın Kuzey Irak'taki varlığı vb. biraz da siyasi konuları şiirlerinde işlemekten geri durmaz.

Çevresinde görece popüler bir ozandır. Öyle ki bazı gelin adayları kına gecelerine Ozan Zeki'yi özellikle isterler. Ozan Zeki olmazsa kına da olmaz şeklinde müstakbel eşlerini tehdit ettikleri de söylenir. 400'den fazla şiiri bulunan Ozan Zeki, bu şiirlerini bir kitapta toplamayı planlamaktadır.

Kaynakça

http://www.habername.com/yazi-fatma-c.-kabadayi-bir-ozan-bir-soylesi-zeki-tunc-10264.htm [erişim tarihi: 16.03.2018].

Özer, Fatih (2013). “Zekeriya Tunç (Ozan Zeki)”, Sazın ve Sözün Sultanları IX. Ed. Fatma Ahsen Turan ve Reyhan Gökben Saluk. Ankara: Gazi Kitabevi. 501-509.


Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ UĞUR BAŞARAN
Yayın Tarihi: 05.06.2018
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1YILMAZ, Ahmet Yılmazd. 1960 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2MAHZÛNÎ/MAHZÛNÎ ŞERİF, Şerif Cırıkd. 17.11.1939 - ö. 17.05.2002Doğum YeriGörüntüle
3Abdurrahim Karakoçd. 7 Nisan 1932 - ö. 7 Haziran 2012Doğum YeriGörüntüle
4YILMAZ, Ahmet Yılmazd. 1960 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5MAHZÛNÎ/MAHZÛNÎ ŞERİF, Şerif Cırıkd. 17.11.1939 - ö. 17.05.2002Doğum YılıGörüntüle
6Abdurrahim Karakoçd. 7 Nisan 1932 - ö. 7 Haziran 2012Doğum YılıGörüntüle
7YILMAZ, Ahmet Yılmazd. 1960 - ö. ?MeslekGörüntüle
8MAHZÛNÎ/MAHZÛNÎ ŞERİF, Şerif Cırıkd. 17.11.1939 - ö. 17.05.2002MeslekGörüntüle
9Abdurrahim Karakoçd. 7 Nisan 1932 - ö. 7 Haziran 2012MeslekGörüntüle
10YILMAZ, Ahmet Yılmazd. 1960 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11MAHZÛNÎ/MAHZÛNÎ ŞERİF, Şerif Cırıkd. 17.11.1939 - ö. 17.05.2002Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12Abdurrahim Karakoçd. 7 Nisan 1932 - ö. 7 Haziran 2012Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13YILMAZ, Ahmet Yılmazd. 1960 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
14MAHZÛNÎ/MAHZÛNÎ ŞERİF, Şerif Cırıkd. 17.11.1939 - ö. 17.05.2002Madde AdıGörüntüle
15Abdurrahim Karakoçd. 7 Nisan 1932 - ö. 7 Haziran 2012Madde AdıGörüntüle