Madde Detay
REFÎ'Î
(d. ?/? - ö. ?/?)
tekke şairi
(Tekke / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Refî'î'nin ismi bir Hurûfî Risâlesinin derkenarında Muhammed Seyyid olarak geçmektedir. Aynı Risâle'de Peryûz (پریوز)'da medfun olduğu söylenmiştir (Millet Ktp., Ali Emîrî Farsça, no. 1052, vr. 70a). Başta Gölpınarlı (1989: 28) ve onu takiben bir çok araştırmacı bu kelimeyi Preveze şeklinde okumuştur. Eğer kelimenin yazımında bir yanlışlık yoksa, Refî'î'nin medfûn olduğu Peryûz bugün Kirman sınırları içerisinde bulunmaktadır. Doğum ve ölüm tarihleri tam olarak bilinmese de Beşâret-nâme isimli eserini 811 yılının Ramazan'ının ilk Cumasında (18 Ocak 1409) yazdığını şu beyitleriyle belirtmiştir: "Bu Beşâret-nâmeyi kıldım tamâm Savmin evvel Cuması gün ve's-selâm. Tarihi kendileyin râh-ı hüdâ Ser-be-ser ebyâtı oldı reh-nümâ (Ali Emîrî, Farsça, no. 1041, vr. 96b-97a). Bu mesnevi, Refî'î'nin hayatında yaşadığı farklı ilmî ve tasavvufi tecrübelerden sonra Hurufîliğe intisabı ve Nesîmî'den aldığı halifelik akabinde yazıldığı göz önünde bulundurulursa 15. yüzyılın ilk yarısında vefat etmiş olduğu tahmin edilebilir.
Refî'î, Hurufîliği kabul edinceye kadar, ilimle meşgul olduğunu, tenasüh, dehrîlik gibi felsefi akımlara ilgi duyduğunu, tasavvuf büyüklerini methedip nerede bir kâmil insan olduğunu duysa ardına düştüğünü ancak tüm bunlardan bir sonuç elde edemediğini Beşâret-nâme'de belirtmiştir (vr. 96a). Ancak sonunda Nesîmî kendisine Fazlullah'ı tanıtarak irşat etmiştir. Hurufilikteki tekamülünü takiben Nesîmî tarafından Rum ehlini bu gizli sırdan yani Fazlullah'ın ortaya koyduğu sistemden haberdar etmek için Anadolu'ya gönderilmiştir (vr. 96b). Bu yeni coğrafyada Türkçe yazmanın zaruri olduğunu ve bunun için emek harcadığını belirten Refî'î yazdığı bu eserle Anadolu'da Hurufiliğin yayılmasında öncü bir rol oynamıştır.
1. Beşâret-nâme: Mesnevi formunda yazılan Beşâret-nâme, 1457 beyitten oluştmaktadır ve aruzun "fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün" kalıbıyla yazılmıştır. Ali Emîrî, Manzum, no. 943'teki Beşâret-nâme nüshasının başında eserin ismi Câvidân-nâme olarak yazılmıştır ancak Hurufi metinlerinin bu isimle adlandırılması karşılaşılan bir durumdur ve Fazlullah'ın Câvidân-nâme'siyle karıştırılmamalıdır. Yukarıda da değindiğimiz gibi, Rum ehlini agâh etmek için yazılan bu eserin mensur değil de manzum olarak tertiplenmesi, Fazlullah’ın Hurufilerin şair olması yönündeki arzusundan kaynaklanmıştır (vr. 98a).
Refî'î esere bu ismi veriş nedenini ise şu beyitlerle açıklamıştır: "Anladın mı ne beşâretdir ey yâr Bu ki malum oldı Zât-ı Kirdgâr. Enbiyânın va'desi oldı tamâm Âşikâre oldı Fazl-ı lâ-yenâm" (Ali Emîrî, Farsça, no. 1041, vr. 97a). Beşâret-nâme, Hurufiliğin temel felsefesinin anlatıldığı bir eserdir. Refî'î çoğu yerde Fazlullah'ın manzum eseri olan Arş-nâme'nin beyitlerini Türkçe'ye çevirmiş, bunun dışında yine Fazlullah'ın eserlerinden Câvidân-nâme ve Muhabbet-nâme'den aldığı bilgileri Türkçe nazma aktarmıştır.
Nesîmî'nin Dîvân'ından sonra Hurufiliğin anlatıldığı ikinci Türkçe eser Refî'î'nin Beşâret-nâme'sidir. Nesîmî'den farklı olarak, Hurufilik felsefesini tebliğ için yazılan bu eser didaktik özelliğiyle ön plana çıkmaktadır. Kendisinin de eserde belirttiği gibi bu mesneviyi avam için yazmıştır ancak avam bu eseri okuyarak havâss olacaktır (vr. 97b). Bu doğrultuda Refî'î'nin sade bir dil kullanarak Hurufiliğin yer yer girift konularını oldukça anlaşılır bir şekilde dile getirdiği görülmektedir.
Refî'î, Beşâret-nâme'de, Fazlullah’ın gördüğü bir rüyadan bahseder. Bu rüyasında Fazlullah, Rum ehli birkaç takipçisinin Kur'an’ı Türkçe okuduklarını ve kendisinin bundan memnun olduğunu söylemiştir. Refî’î bu rüyanın, Beşâretnâme ile gerçekleşmiş olduğunu kabul etmektedir (vr. 98a).
Beşâret-nâme, Mehmet Yiğit tarafından hazırlanan doktora tezinde neşredilmiştir (1986). Beşâret-nâme'nin tespit edebildiğimiz 28 nüshası vardır. Bunlar arasında öne çıkanlar, Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Manzum, no. 943, Millet Kütüphanesi Ali Emîrî, Farsça, no. 1041, Millî Kütüphane, Yazmalar, A 884, Topkapı Sarayı Müzesi, Türkçe Yazmaları, Emanet Hazinesi, no. 1662'de bulunan nüshalardır.
2. Genc-nâme: 168 beyitlik kısa bir mesnevi olan Genc-nâme aruzun "mef'ûlü, mefâ'ilün, fe'ûlün" kalıbıyla yazılmıştır. Beşâretnâme keyfiyetindeki bu mesnevînin Gencnâme olarak isimlendirilmesi, küçük ancak önemli noktalara ve tavsiyelere işaret etmesinden kaynaklanmış olabilir. Ancak ilk beyitte insanın Allah’ın bir tecellisi olarak “gizli bir hazine” şeklinde tanımlanmasından hareketle de bu isim verilmiş olabilir. Zira eser, insandaki bu hazineliğin mahiyetini açıklamakta ve bunu ortaya çıkaran yollara kısaca işaret etmektedir.
Eser konularına göre şu şekilde taksim edilebilir: İnsanın önemi (1-16. beyitler arası), Fazlullah ve Hz. Muhammed’in önemi ve onları takip etmenin kazandırdıkları (17-52), Allah’ı, cenneti ve cehennemi evvela bu dünyada görme ve Makâm-ı Mahmûd’un hakikati (53-99), Fazlullah’ın ve Hz. Muhammed’in yoluna, yüzdeki ilahi tecelliyi okumaya davet (100-130), Hurufiliğin rüchâniyeti (131-168).
Eserin İsmail Hikmet Ertaylan tarafından tıpkıbasımı yapılmış (1946), Nesîmî Dîvânı içinde de yayımlanmıştır (1260). Eserin bilinen 6 nüshası vardır. Bunlar arasında Millet Kütüphanesi Ali Emîrî, Farsça, no. 1041, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Türkçe, no. 310, Cambridge University Library, MS. Browne, A. 43 sayılabilir.
Refî'î şiirlerini, Hurufiliği anlatmak için yazmıştır, dolayısıyla onun için şiir bir araçtır. Bununla birlikte, idealleri doğrultusunda başarıya ulaşmak isteyen Refî'î, Hurufiliği en etkili şekilde anlatabilmek için, kendisinin de belirttiği gibi çok emek harcamıştır. Şiirlerindeki akıcılık, Hurufiliği içselleştirdiğini gösterdiği gibi, dilindeki sadelik ve bu sadeliğin vezinle imtizacı şiirlerine verdiği önemi göstermektedir. Refî'î, Nesîmî'den sonra Türkçe yazan ilk Hurufi şair olması, özellikle Hurufi inançlarını en temel şekliyle anlatması açısından Anadolu'da Hurufiliğin yayılmasında öncü bir rol oynamıştır.
Kaynakça
Ertaylan, İsmail Hikmet (hzl.) (1946). Hurufi Edebiyatı Örnekleri: Genc-nâme-i Refî'î. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yay.
Gölpınarlı, Abdülbâki (1989). Hurufi Metinleri Kataloğu. Ankara: TTK Yay.
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî, Farsça. No. 1041. vr. 56b-103b.
Refî'î. Genc-nâme. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî, Farsça. No. 1041. vr. 104b-110a.
Risâle. Millet Kütüphanesi. Ali Emîrî, Farsça. No. 1052. vr. 70a.
Yiğit, Mehmet (1986). Refî'î'nin Beşâret-nâme'si: Dilbilgisi, Karşılaştırmalı Metin, Sözlük. Doktora Tezi. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. FATİH USLUERYayın Tarihi: 09.09.2013Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Beşâret-nâme
fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün
Evvel-i seb'ul-mesânî iy hakîm
Geldi bismi’l-lâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Hakk te'âlâ evvel ismin kıldı yâd
Çünki Kur'ân başladı iy hoş-nihâd
Ya'nî ismümden olur dir feth-i bâb
İsme yol bulandur olur kâm-yâb
Âdem esmâ bildügiçün görsene
Enbiyânun atası dirler ana
İsm-i hâdîdür müsemmâ iline
İsme yol bulsan müsemmâ biline
Çünki Hakk isminsüz ebterdür her iş
Gel düriş sırrına esmânun iriş
Anlayıcak ism-i rahmâni’r-rahîm
Ol arada turımaz dîv-i racîm
Zibh-i hayvân itsen ismin yâd kıl
Yohsa murdâr oldı ol hayvânı bil
Her ki Hakk ismin okursa iy cüvân
Yirde gökde ana nesn'itmez ziyân
Anmadın Hakk ismini yirsen ta'am
Şöyle bil kim ol ta'am oldı harâm
İsmini ansan yidügün nûr olur
Varlığun ol nûr ile ma'mûr olur
Pes havâssın bilmege ismün i yâr
Sa'y ider her kimde kim dîn derdi var
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 56b-57a.
Beşâret-nâme
fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün
Bana olaldan Nesîmî dest-gîr
Secde eyler karşuma bedr-i münîr
İrmeseydi Hakk na'îminden nesîm
Bize yol göstermeseydi ol kerîm
Câhil u mahrûm u sergerdân idüm
Her nefes bin fikr ile hayrân idüm
Benlügüm bana hicâb olmış idi
Bâtınum mülki harâb olmış idi
Gerçi bir kaç fenden almışdum haber
Seçmez idüm anlarunla hayr u şer
Gâh sünnî dirilürdüm gâh hakîm
Hîç bir mezhebde olmazdum mukîm
Medh iderdüm gâh tenâsüh mezhebin
Gâh dehrînün ögerdüm meşrebin
Gâh meşâyihden virür idüm haber
Dir idüm yohdur bulardan mu'teber
İşbu resme her yolı arar idüm
Şol kadar arar idüm k’âzâr idüm
Kande bir kâmil işidürdüm ki var
Anı bulmayınca kılmazdum karâr
Bulup arardum zamîrin ser-be-ser
Görür idüm ol dahı benden beter
Her ne dürlü ilme kim kılsam nigâh
Nesne feth olmaz idi iderdüm âh
Ol Nesîmî rahmet-i Fazl-ı Hüdâ
Ol İmâdü’d-dîn-i sırr-ı Murtazâ
Cân u ten göziyle gören Âdemi
Ol ki çoklar oldı andan Âdemî
Ol şehîd-i ışk-ı Fazl-ı Zü’l-celâl
Bend u zindânlarda oldı mâh u sâl
Ol belâdan âh u efgân itmeyen
Söyleyen esrârı pinhân itmeyen
Kutb-ı âlem pîşuvâ-yı ehl-i dîn
Server-i âfâk emîru’l-mü'minîn
Çün bana bildürdi kimdür Fazl-ı Hak
Perde açıldı vü görindi tabak
Bu harâbâtumı ma'mûr eyledi
Zulmet-âbâdumı pür-nûr eyledi
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 96a-96b.
Genc-nâme
mef'ûlü, mefâ'ilün, fe'ûlün
Ey genc-i nihân-ı bî-bidâyet
V’ey bahr-i muhît-i bî-nihâyet
Ey âyîne-i cemâl-i şâhî
V’ey ma'nî-i nâme-i ilâhî
Menşûr-ı tecelliyât-ı Mevlâ
Mesrûr-ı likâ-yı Hakk te'âlâ
Ey Fâtiha-i kitâb-ı Yezdân
Matlûb-i nebât u kân-ı hayvân
Maksûd-ı kevâkib-i feleksün
Mescûd-ı ekâbir-i meleksün
Mecmû'a-i kâ'inât sensün
Ser-defter-i mümkinât sensün
Eşyâ talebi budur serâser
Sen kâmile vâsıl olmak ister
Dün gün bu talebde döner eflâk
Dâ'im bu murâd içün dürür hâk
Su seyr idüben dürüşür ey cân
Budur hevesi kim ola insân
Turmaz bu hevâda yil eser zâr
Bu derd ile dutuşup yanar nâr
Sen şâha kılur sücûd eşyâ
Senünle bulur vücûd eşyâ
Özündür ikki cihâna server
Sensün ottuz ikki nutka mazhar
Ey âyet-i ve’d-duhâ cemâlün
Ve’l-leylü sıfât-ı zülf ü hâlün
Cân mülkinün armağanı sensün
Tendür bu cihân u cân sensün
Dimedi mi senün içün ol pâk
Levlâke lemâ halaktü’l-eflâk
Ey bülbül-i kuds-i nağme-i sâf
Sîmurg-ı hevâ-yı milket-i Kâf
Gel mekteb-i fakra ders-hân ol
Bu meclis içinde dürr-feşân ol
Üstâdumuz oldı Fazl u Ahmed
Gel bu ikkisinden okı ebced
Refî'î. Genc-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 104a-105a.
Yayın Tarihi: 09.09.2013Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Beşâret-nâme
fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün
Evvel-i seb'ul-mesânî iy hakîm
Geldi bismi’l-lâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Hakk te'âlâ evvel ismin kıldı yâd
Çünki Kur'ân başladı iy hoş-nihâd
Ya'nî ismümden olur dir feth-i bâb
İsme yol bulandur olur kâm-yâb
Âdem esmâ bildügiçün görsene
Enbiyânun atası dirler ana
İsm-i hâdîdür müsemmâ iline
İsme yol bulsan müsemmâ biline
Çünki Hakk isminsüz ebterdür her iş
Gel düriş sırrına esmânun iriş
Anlayıcak ism-i rahmâni’r-rahîm
Ol arada turımaz dîv-i racîm
Zibh-i hayvân itsen ismin yâd kıl
Yohsa murdâr oldı ol hayvânı bil
Her ki Hakk ismin okursa iy cüvân
Yirde gökde ana nesn'itmez ziyân
Anmadın Hakk ismini yirsen ta'am
Şöyle bil kim ol ta'am oldı harâm
İsmini ansan yidügün nûr olur
Varlığun ol nûr ile ma'mûr olur
Pes havâssın bilmege ismün i yâr
Sa'y ider her kimde kim dîn derdi var
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 56b-57a.
Beşâret-nâme
fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün
Bana olaldan Nesîmî dest-gîr
Secde eyler karşuma bedr-i münîr
İrmeseydi Hakk na'îminden nesîm
Bize yol göstermeseydi ol kerîm
Câhil u mahrûm u sergerdân idüm
Her nefes bin fikr ile hayrân idüm
Benlügüm bana hicâb olmış idi
Bâtınum mülki harâb olmış idi
Gerçi bir kaç fenden almışdum haber
Seçmez idüm anlarunla hayr u şer
Gâh sünnî dirilürdüm gâh hakîm
Hîç bir mezhebde olmazdum mukîm
Medh iderdüm gâh tenâsüh mezhebin
Gâh dehrînün ögerdüm meşrebin
Gâh meşâyihden virür idüm haber
Dir idüm yohdur bulardan mu'teber
İşbu resme her yolı arar idüm
Şol kadar arar idüm k’âzâr idüm
Kande bir kâmil işidürdüm ki var
Anı bulmayınca kılmazdum karâr
Bulup arardum zamîrin ser-be-ser
Görür idüm ol dahı benden beter
Her ne dürlü ilme kim kılsam nigâh
Nesne feth olmaz idi iderdüm âh
Ol Nesîmî rahmet-i Fazl-ı Hüdâ
Ol İmâdü’d-dîn-i sırr-ı Murtazâ
Cân u ten göziyle gören Âdemi
Ol ki çoklar oldı andan Âdemî
Ol şehîd-i ışk-ı Fazl-ı Zü’l-celâl
Bend u zindânlarda oldı mâh u sâl
Ol belâdan âh u efgân itmeyen
Söyleyen esrârı pinhân itmeyen
Kutb-ı âlem pîşuvâ-yı ehl-i dîn
Server-i âfâk emîru’l-mü'minîn
Çün bana bildürdi kimdür Fazl-ı Hak
Perde açıldı vü görindi tabak
Bu harâbâtumı ma'mûr eyledi
Zulmet-âbâdumı pür-nûr eyledi
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 96a-96b.
Genc-nâme
mef'ûlü, mefâ'ilün, fe'ûlün
Ey genc-i nihân-ı bî-bidâyet
V’ey bahr-i muhît-i bî-nihâyet
Ey âyîne-i cemâl-i şâhî
V’ey ma'nî-i nâme-i ilâhî
Menşûr-ı tecelliyât-ı Mevlâ
Mesrûr-ı likâ-yı Hakk te'âlâ
Ey Fâtiha-i kitâb-ı Yezdân
Matlûb-i nebât u kân-ı hayvân
Maksûd-ı kevâkib-i feleksün
Mescûd-ı ekâbir-i meleksün
Mecmû'a-i kâ'inât sensün
Ser-defter-i mümkinât sensün
Eşyâ talebi budur serâser
Sen kâmile vâsıl olmak ister
Dün gün bu talebde döner eflâk
Dâ'im bu murâd içün dürür hâk
Su seyr idüben dürüşür ey cân
Budur hevesi kim ola insân
Turmaz bu hevâda yil eser zâr
Bu derd ile dutuşup yanar nâr
Sen şâha kılur sücûd eşyâ
Senünle bulur vücûd eşyâ
Özündür ikki cihâna server
Sensün ottuz ikki nutka mazhar
Ey âyet-i ve’d-duhâ cemâlün
Ve’l-leylü sıfât-ı zülf ü hâlün
Cân mülkinün armağanı sensün
Tendür bu cihân u cân sensün
Dimedi mi senün içün ol pâk
Levlâke lemâ halaktü’l-eflâk
Ey bülbül-i kuds-i nağme-i sâf
Sîmurg-ı hevâ-yı milket-i Kâf
Gel mekteb-i fakra ders-hân ol
Bu meclis içinde dürr-feşân ol
Üstâdumuz oldı Fazl u Ahmed
Gel bu ikkisinden okı ebced
Refî'î. Genc-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 104a-105a.
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Beşâret-nâme
fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün
Evvel-i seb'ul-mesânî iy hakîm
Geldi bismi’l-lâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Hakk te'âlâ evvel ismin kıldı yâd
Çünki Kur'ân başladı iy hoş-nihâd
Ya'nî ismümden olur dir feth-i bâb
İsme yol bulandur olur kâm-yâb
Âdem esmâ bildügiçün görsene
Enbiyânun atası dirler ana
İsm-i hâdîdür müsemmâ iline
İsme yol bulsan müsemmâ biline
Çünki Hakk isminsüz ebterdür her iş
Gel düriş sırrına esmânun iriş
Anlayıcak ism-i rahmâni’r-rahîm
Ol arada turımaz dîv-i racîm
Zibh-i hayvân itsen ismin yâd kıl
Yohsa murdâr oldı ol hayvânı bil
Her ki Hakk ismin okursa iy cüvân
Yirde gökde ana nesn'itmez ziyân
Anmadın Hakk ismini yirsen ta'am
Şöyle bil kim ol ta'am oldı harâm
İsmini ansan yidügün nûr olur
Varlığun ol nûr ile ma'mûr olur
Pes havâssın bilmege ismün i yâr
Sa'y ider her kimde kim dîn derdi var
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 56b-57a.
Beşâret-nâme
fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün
Bana olaldan Nesîmî dest-gîr
Secde eyler karşuma bedr-i münîr
İrmeseydi Hakk na'îminden nesîm
Bize yol göstermeseydi ol kerîm
Câhil u mahrûm u sergerdân idüm
Her nefes bin fikr ile hayrân idüm
Benlügüm bana hicâb olmış idi
Bâtınum mülki harâb olmış idi
Gerçi bir kaç fenden almışdum haber
Seçmez idüm anlarunla hayr u şer
Gâh sünnî dirilürdüm gâh hakîm
Hîç bir mezhebde olmazdum mukîm
Medh iderdüm gâh tenâsüh mezhebin
Gâh dehrînün ögerdüm meşrebin
Gâh meşâyihden virür idüm haber
Dir idüm yohdur bulardan mu'teber
İşbu resme her yolı arar idüm
Şol kadar arar idüm k’âzâr idüm
Kande bir kâmil işidürdüm ki var
Anı bulmayınca kılmazdum karâr
Bulup arardum zamîrin ser-be-ser
Görür idüm ol dahı benden beter
Her ne dürlü ilme kim kılsam nigâh
Nesne feth olmaz idi iderdüm âh
Ol Nesîmî rahmet-i Fazl-ı Hüdâ
Ol İmâdü’d-dîn-i sırr-ı Murtazâ
Cân u ten göziyle gören Âdemi
Ol ki çoklar oldı andan Âdemî
Ol şehîd-i ışk-ı Fazl-ı Zü’l-celâl
Bend u zindânlarda oldı mâh u sâl
Ol belâdan âh u efgân itmeyen
Söyleyen esrârı pinhân itmeyen
Kutb-ı âlem pîşuvâ-yı ehl-i dîn
Server-i âfâk emîru’l-mü'minîn
Çün bana bildürdi kimdür Fazl-ı Hak
Perde açıldı vü görindi tabak
Bu harâbâtumı ma'mûr eyledi
Zulmet-âbâdumı pür-nûr eyledi
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 96a-96b.
Genc-nâme
mef'ûlü, mefâ'ilün, fe'ûlün
Ey genc-i nihân-ı bî-bidâyet
V’ey bahr-i muhît-i bî-nihâyet
Ey âyîne-i cemâl-i şâhî
V’ey ma'nî-i nâme-i ilâhî
Menşûr-ı tecelliyât-ı Mevlâ
Mesrûr-ı likâ-yı Hakk te'âlâ
Ey Fâtiha-i kitâb-ı Yezdân
Matlûb-i nebât u kân-ı hayvân
Maksûd-ı kevâkib-i feleksün
Mescûd-ı ekâbir-i meleksün
Mecmû'a-i kâ'inât sensün
Ser-defter-i mümkinât sensün
Eşyâ talebi budur serâser
Sen kâmile vâsıl olmak ister
Dün gün bu talebde döner eflâk
Dâ'im bu murâd içün dürür hâk
Su seyr idüben dürüşür ey cân
Budur hevesi kim ola insân
Turmaz bu hevâda yil eser zâr
Bu derd ile dutuşup yanar nâr
Sen şâha kılur sücûd eşyâ
Senünle bulur vücûd eşyâ
Özündür ikki cihâna server
Sensün ottuz ikki nutka mazhar
Ey âyet-i ve’d-duhâ cemâlün
Ve’l-leylü sıfât-ı zülf ü hâlün
Cân mülkinün armağanı sensün
Tendür bu cihân u cân sensün
Dimedi mi senün içün ol pâk
Levlâke lemâ halaktü’l-eflâk
Ey bülbül-i kuds-i nağme-i sâf
Sîmurg-ı hevâ-yı milket-i Kâf
Gel mekteb-i fakra ders-hân ol
Bu meclis içinde dürr-feşân ol
Üstâdumuz oldı Fazl u Ahmed
Gel bu ikkisinden okı ebced
Refî'î. Genc-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 104a-105a.
Eserlerinden Örnekler
Beşâret-nâme
fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün
Evvel-i seb'ul-mesânî iy hakîm
Geldi bismi’l-lâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Hakk te'âlâ evvel ismin kıldı yâd
Çünki Kur'ân başladı iy hoş-nihâd
Ya'nî ismümden olur dir feth-i bâb
İsme yol bulandur olur kâm-yâb
Âdem esmâ bildügiçün görsene
Enbiyânun atası dirler ana
İsm-i hâdîdür müsemmâ iline
İsme yol bulsan müsemmâ biline
Çünki Hakk isminsüz ebterdür her iş
Gel düriş sırrına esmânun iriş
Anlayıcak ism-i rahmâni’r-rahîm
Ol arada turımaz dîv-i racîm
Zibh-i hayvân itsen ismin yâd kıl
Yohsa murdâr oldı ol hayvânı bil
Her ki Hakk ismin okursa iy cüvân
Yirde gökde ana nesn'itmez ziyân
Anmadın Hakk ismini yirsen ta'am
Şöyle bil kim ol ta'am oldı harâm
İsmini ansan yidügün nûr olur
Varlığun ol nûr ile ma'mûr olur
Pes havâssın bilmege ismün i yâr
Sa'y ider her kimde kim dîn derdi var
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 56b-57a.
Beşâret-nâme
fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün
Bana olaldan Nesîmî dest-gîr
Secde eyler karşuma bedr-i münîr
İrmeseydi Hakk na'îminden nesîm
Bize yol göstermeseydi ol kerîm
Câhil u mahrûm u sergerdân idüm
Her nefes bin fikr ile hayrân idüm
Benlügüm bana hicâb olmış idi
Bâtınum mülki harâb olmış idi
Gerçi bir kaç fenden almışdum haber
Seçmez idüm anlarunla hayr u şer
Gâh sünnî dirilürdüm gâh hakîm
Hîç bir mezhebde olmazdum mukîm
Medh iderdüm gâh tenâsüh mezhebin
Gâh dehrînün ögerdüm meşrebin
Gâh meşâyihden virür idüm haber
Dir idüm yohdur bulardan mu'teber
İşbu resme her yolı arar idüm
Şol kadar arar idüm k’âzâr idüm
Kande bir kâmil işidürdüm ki var
Anı bulmayınca kılmazdum karâr
Bulup arardum zamîrin ser-be-ser
Görür idüm ol dahı benden beter
Her ne dürlü ilme kim kılsam nigâh
Nesne feth olmaz idi iderdüm âh
Ol Nesîmî rahmet-i Fazl-ı Hüdâ
Ol İmâdü’d-dîn-i sırr-ı Murtazâ
Cân u ten göziyle gören Âdemi
Ol ki çoklar oldı andan Âdemî
Ol şehîd-i ışk-ı Fazl-ı Zü’l-celâl
Bend u zindânlarda oldı mâh u sâl
Ol belâdan âh u efgân itmeyen
Söyleyen esrârı pinhân itmeyen
Kutb-ı âlem pîşuvâ-yı ehl-i dîn
Server-i âfâk emîru’l-mü'minîn
Çün bana bildürdi kimdür Fazl-ı Hak
Perde açıldı vü görindi tabak
Bu harâbâtumı ma'mûr eyledi
Zulmet-âbâdumı pür-nûr eyledi
Refî'î. Beşâret-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 96a-96b.
Genc-nâme
mef'ûlü, mefâ'ilün, fe'ûlün
Ey genc-i nihân-ı bî-bidâyet
V’ey bahr-i muhît-i bî-nihâyet
Ey âyîne-i cemâl-i şâhî
V’ey ma'nî-i nâme-i ilâhî
Menşûr-ı tecelliyât-ı Mevlâ
Mesrûr-ı likâ-yı Hakk te'âlâ
Ey Fâtiha-i kitâb-ı Yezdân
Matlûb-i nebât u kân-ı hayvân
Maksûd-ı kevâkib-i feleksün
Mescûd-ı ekâbir-i meleksün
Mecmû'a-i kâ'inât sensün
Ser-defter-i mümkinât sensün
Eşyâ talebi budur serâser
Sen kâmile vâsıl olmak ister
Dün gün bu talebde döner eflâk
Dâ'im bu murâd içün dürür hâk
Su seyr idüben dürüşür ey cân
Budur hevesi kim ola insân
Turmaz bu hevâda yil eser zâr
Bu derd ile dutuşup yanar nâr
Sen şâha kılur sücûd eşyâ
Senünle bulur vücûd eşyâ
Özündür ikki cihâna server
Sensün ottuz ikki nutka mazhar
Ey âyet-i ve’d-duhâ cemâlün
Ve’l-leylü sıfât-ı zülf ü hâlün
Cân mülkinün armağanı sensün
Tendür bu cihân u cân sensün
Dimedi mi senün içün ol pâk
Levlâke lemâ halaktü’l-eflâk
Ey bülbül-i kuds-i nağme-i sâf
Sîmurg-ı hevâ-yı milket-i Kâf
Gel mekteb-i fakra ders-hân ol
Bu meclis içinde dürr-feşân ol
Üstâdumuz oldı Fazl u Ahmed
Gel bu ikkisinden okı ebced
Refî'î. Genc-nâme. Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, No. 1041, vr. 104a-105a.