Madde Detay
RİF'AT, Darbâz-zâde Sâlih Rif'at Bey
(d. ?/? - ö. 1270/1854 ds.)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Sâlih Rif'at Bey'dir. Dergâh-ı Âlî kapıcıbaşılarından El-hâc Darbâz Ağa'nın oğludur. Darbâz-zâde sanıyla tanındı. Baş Muhâsebe Kaleminden yetişti. Bir müddet Mektûbî-i Mâliye Odasına devam ettikten sonra bu odanın mümeyyizliğine atandı. Bir süre bu görevde bulunduktan sonra 1266/1850 senesinde sâniye rütbesi ile Sivas defterdarlığına getirildi. Birkaç sene sonra da Kürdistan Eyaleti defterdarlığına tayin edildi. 1270/1853 yılında Trabzon Eyaleti defterdarlığına nakledildi. Fatîn Tezkiresi'nin basıldığı tarihte (1271/1854) hayatta idi.
Fatîn'e göre fenn-i inşâda mahareti olup şiir ile şöhreti yoktur (1271: 156).
Kaynakça
Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 30.06.2014Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Safâ-yı fakrı bilmez ol ki kesb-i servet itmişdir
Mezellet zevk olur ol merde terk-i gurbet itmişdir
Benim de sîne-i sâfımda yâri gördügüm vardır
Merâyâ sırrını vaz' eyleyenler külfet itmişdir
Mizâc-ı âlemi bilmek gerekdir şeyh u dervîşe
Bu iklîm-i fenâdan çok erenler uzlet itmişdir
Surûfât-ı ma'ârif fazl-ı Hak'dır nev'-i insâna
Bu sırr-ı mübhemi zâhir bilenler sohbet itmişdir
Kühen-sâl-i felek tâ çaldırınca zâhide sâzı
Bu işret-gâh-ı rindâna ziyâde himmet itmişdir
Sıkışdırdıkça Leylî-i hayâli Kays-ı evhâmı
Nice âkil bu sahrâ-yı cihânda cinnet itmişdir
Mey ü mahbûba meyl itmek hatâsı hoş gelür tab'a
Selef bilmem nedendir nefret itmiş iffet itmişdir
Zamîr-i âşık-ı şûrîdede yokdur has u hâşâk
Semender-veş mukaddem âteş ile ülfet itmişdir
Huzûr-ı hazrete arz-ı gazel bir tavr-ı küstâhî
Buna cür'et iderse bî-edebdir Rif'at itmişdir
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 155.)
Yayın Tarihi: 30.06.2014Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Safâ-yı fakrı bilmez ol ki kesb-i servet itmişdir
Mezellet zevk olur ol merde terk-i gurbet itmişdir
Benim de sîne-i sâfımda yâri gördügüm vardır
Merâyâ sırrını vaz' eyleyenler külfet itmişdir
Mizâc-ı âlemi bilmek gerekdir şeyh u dervîşe
Bu iklîm-i fenâdan çok erenler uzlet itmişdir
Surûfât-ı ma'ârif fazl-ı Hak'dır nev'-i insâna
Bu sırr-ı mübhemi zâhir bilenler sohbet itmişdir
Kühen-sâl-i felek tâ çaldırınca zâhide sâzı
Bu işret-gâh-ı rindâna ziyâde himmet itmişdir
Sıkışdırdıkça Leylî-i hayâli Kays-ı evhâmı
Nice âkil bu sahrâ-yı cihânda cinnet itmişdir
Mey ü mahbûba meyl itmek hatâsı hoş gelür tab'a
Selef bilmem nedendir nefret itmiş iffet itmişdir
Zamîr-i âşık-ı şûrîdede yokdur has u hâşâk
Semender-veş mukaddem âteş ile ülfet itmişdir
Huzûr-ı hazrete arz-ı gazel bir tavr-ı küstâhî
Buna cür'et iderse bî-edebdir Rif'at itmişdir
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 155.)
Güncelleme Tarihi: 01.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Safâ-yı fakrı bilmez ol ki kesb-i servet itmişdir
Mezellet zevk olur ol merde terk-i gurbet itmişdir
Benim de sîne-i sâfımda yâri gördügüm vardır
Merâyâ sırrını vaz' eyleyenler külfet itmişdir
Mizâc-ı âlemi bilmek gerekdir şeyh u dervîşe
Bu iklîm-i fenâdan çok erenler uzlet itmişdir
Surûfât-ı ma'ârif fazl-ı Hak'dır nev'-i insâna
Bu sırr-ı mübhemi zâhir bilenler sohbet itmişdir
Kühen-sâl-i felek tâ çaldırınca zâhide sâzı
Bu işret-gâh-ı rindâna ziyâde himmet itmişdir
Sıkışdırdıkça Leylî-i hayâli Kays-ı evhâmı
Nice âkil bu sahrâ-yı cihânda cinnet itmişdir
Mey ü mahbûba meyl itmek hatâsı hoş gelür tab'a
Selef bilmem nedendir nefret itmiş iffet itmişdir
Zamîr-i âşık-ı şûrîdede yokdur has u hâşâk
Semender-veş mukaddem âteş ile ülfet itmişdir
Huzûr-ı hazrete arz-ı gazel bir tavr-ı küstâhî
Buna cür'et iderse bî-edebdir Rif'at itmişdir
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 155.)
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Safâ-yı fakrı bilmez ol ki kesb-i servet itmişdir
Mezellet zevk olur ol merde terk-i gurbet itmişdir
Benim de sîne-i sâfımda yâri gördügüm vardır
Merâyâ sırrını vaz' eyleyenler külfet itmişdir
Mizâc-ı âlemi bilmek gerekdir şeyh u dervîşe
Bu iklîm-i fenâdan çok erenler uzlet itmişdir
Surûfât-ı ma'ârif fazl-ı Hak'dır nev'-i insâna
Bu sırr-ı mübhemi zâhir bilenler sohbet itmişdir
Kühen-sâl-i felek tâ çaldırınca zâhide sâzı
Bu işret-gâh-ı rindâna ziyâde himmet itmişdir
Sıkışdırdıkça Leylî-i hayâli Kays-ı evhâmı
Nice âkil bu sahrâ-yı cihânda cinnet itmişdir
Mey ü mahbûba meyl itmek hatâsı hoş gelür tab'a
Selef bilmem nedendir nefret itmiş iffet itmişdir
Zamîr-i âşık-ı şûrîdede yokdur has u hâşâk
Semender-veş mukaddem âteş ile ülfet itmişdir
Huzûr-ı hazrete arz-ı gazel bir tavr-ı küstâhî
Buna cür'et iderse bî-edebdir Rif'at itmişdir
(Fatîn Dâvud (1271). Hâtimetü'l‑Eş‘âr. İstanbul. 155.)