Madde Detay
RIZÂ, Zehr-i Mâr-zâde Seyyid Mehmed
(d. ?/? - ö. 1082 Ramazan/1672)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Rızâ, Lârende (Karaman)’den göçüp Edirne’ye yerleşen ve dedelerinin mesleğinden dolayı Zehr-i Mâr-zâdeler diye anılan bir sülâleye mensuptur. Hakkında bilgi veren Vekâyi‘ü’l-Fudalâ, Safâyî Tezkiresi, Teşrîfâtü’ş-Şu‘arâ ve Nuhbetü’l-Âsâr adının Mehmed, memleketinin de Edirne olduğunu söylerler. Doğum tarihi hakkında ise kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmaz. Kaynakların, Efendi sıfatıyla takdiminden düzenli bir eğitim gördüğü tahmin olunan Rızâ’nın eğitimi hakkında verilen bilgiler ise muhteliftir. Safâyî, çocukluk ve ilk gençlik yıllarında sayısız bilgi edindiğini söyleyerek sıkı bir eğitimden geçtiğini îmâ eder. Şeyhî Mehmed Efendi de kendisine yeterli olacak seviyede ilim öğrendikten sonra büyük âlimlerin birinden icâzet-nâme aldığını söyler. Güftî, kadılık için Bâlîzâde Efendi’den icâzet-nâme aldığını beyan eder (Yılmaz 2001: 136). Aldığı eğitimin mahiyeti hakkında bilgi verilmemesine rağmen eserlerinden devrin geçerli ilimlerini okuduğu, Arapça ve Farsça öğrendiği anlaşılan Rızâ, eğitimini tamamladıktan sonra Rumeli’nin farklı beldelerinde memurluk yapar. Safâyî Tezkiresi’nde menâsıb-ı celîle (yüce görevler), Şeyhî Mehmed Efendi’de müderrislik, Belîğ ve Güftî’de ise zümre-i kâzıyân-ı Rûmî’dür (Yılmaz 2001: 136) mısraında kadılık yaptığı anlaşılmaktadır. Kaynakların verdiği bilgiler ışığında, Rızâ’nın eğitimini tamamladıktan sonra Rumeli’nin değişik yerlerinde önce müderrislik, akabinde ise kadı vekilliği ve kadılık yaptı söylenebilir. Safâyî’nin bildirdiğine göre resmî görevle bir çok yer dolaştıktan sonra ilerlemiş bir yaşta emekli olup Uzunköprü’de kadılıkla görevlendirilmiş, bu görevde iken 1082 Ramazan/1672 Ocak’ta vefat etmiştir (Şeyhî Mehmed Efendi; 1989: C.1, 667).
Daha çok tezkiresiyle tanınan Rızâ’nın bilinen dört eseri vardır:
1. Tezkire-i Rızâ: Tezkire-i Rızâ veya Rızâ Tezkiresi adlarıyla bilinen eser 1050 yılında tamamlanmış ve devrin padişahı Sultan İbrahim’e sunulmuştur. Eser, önsöz yerine geçen kısa bir giriş ve iki bölüm halinde tertip edilmiştir. Kısa ve sınırlı bir eser olan Rızâ Tezkîresi, kısa bir girişten sonra iki ana bölüm ve hâtime (sonuç) kısmından oluşur. Tezkirenin başında “Kendisine bir mahlas edinip şair geçinenleri eserine almayacağını belirten Rızâ devrin pâdişahı Sultan İbrâhim’i on beyitlik bir şiir ile över (Zavotçu, 2009: 70). Bu kısa girişin ardından “Zikr-i Eş’âr-ı Selâtîn-i Mâziye” başlığıyla sunulan ilk bölümde on şair padişah yaşamöyküleri ve şiir örnekleriyle tanıtılır. Zikr-i Şu’arâ-yı Ma‘rifet-peymâ başlığıyla sunulan ikinci bölümde ise 262 şairin kısa yaşamöyküleri ve şiir örneklerine yer verilir. Tezkire Hâtime kısmı ile sona erer. Tezkirenin sonunda Rızâ, câmi‘-i mazmûn tamlamasıyla eseri bitirdiği 1050/1640 yılına tarih düşürür. Rızâ Tezkiresi, Hasan Çelebi Tezkiresi’nden sonra geçen 16 yıl içerisinde yetişen şairler hakkında verdiği bilgiler bakımından birinci derecede önemli kaynaktır.
2. Dîvân: Tezkiresi ile adını duyuran Rızâ’nın müretteb bir dîvânı olduğu kaynak eserlerde zikredilir. Şeyhî Mehmed Efendi’nin “Dîvân-ı eş‘âr-ı belâgat-şi‘ârı oldugından maadâ müdevven münşe’âtı olup ve Siyer-i Veysî’ye zeyl yazmışlardır” (Şeyhî Mehmed Efendi; 1989: 668) cümlesinde varlığından söz ettiği eserin adını İsmâil Belîğ de zikreder, “Müretteb dîvânından nuhbedür” cümlesinin ardından Dîvân’ından seçtiği şiir örneklerine yer verir. Safâyî “Ol ‘asrın şu‘arâsının kudemâsından bir pîr idi” (Mustafa Safâyî Efendi, 2005: 205) diyerek şairliğine atıfta bulunur ve akabinde dîvânından şiir örnekleri aktarır. Günümüzde bu esere ulaşılamamıştır
3. Siyer-i Veysî’ye Zeyl: Rızâ’nın mürettep bir Dîvân ve Tezkire’sinden başka Veysî’nin Siyer’ine zeyl (ek) yazdığı da kaynaklarda belirtilir.
4. Münşe’ât: “Dîvân-ı eş‘âr-ı belâgat-şi‘ârı oldugından maadâ müdevven münşe’âtı olup ve Siyer-i Veysî’ye zeyl yazmışlardır” (Şeyhî Mehmed Efendi; 1989: C.1: 668) cümlesinde Rızâ’nın Münşe’ât’ından da söz edilir. Rızâ’nın bediî nesirle yazılmış (inşâ) yazı ve mektuplarından oluştuğunu sandığımız Münşe’ât da ulaşılamayan eserleri arasındadır. Dîvân, Zeyl-i Siyer-i Veysî ve Münşe’ât’ın dışında, Rızâ’nın bazı fetvâları da Topkapı Sarayı Kütüphanesi'ndedir.
17. yüzyılın kalabalık yazar ve şair kadrosu içerisinde orta düzey bir yazar ve şair olan Rızâ, Riyâzî ile birlikte yüzyılın önemli iki tezkiresinden birinin yazarıdır. Onun edebî çehresinin oluşmasında çocukluk ve gençlik yıllarında almış olduğu eğitimin etkisi büyük olmalıdır. Mahiyeti hakkında kaynaklarda ayrıntılı bilgi olmamakla birlikte bu eğitimin bir kısmının edebiyat ve şiirle ilgili olduğu muhakkaktır.
Rızâ’nın edebî kişiliğinin nesir çehresini yansıtan eseri Tezkiresi’dir. İzine henüz ulaşılamamış olsa bile, Siyer-i Veysî’ye yazdığı söylenen zeyl de nesir sahasındaki yeterliliğinin işaretlerindendir.
Zamanın önemli âlimlerinden Bâlî-zâde Mustafa Efendi, Rızâ’nın edebî çehresinin oluşmasında önemli isimlerden biridir. Böyle bir hocadan ders alıp bilgi ve kültürünü artıran Rızâ, Mucîb ve Yümnî üzerinde de etkili olmuştur. Özellikle Mucîb, hazırladığı şuara tezkiresinde Rızâ Tezkiresi’nden çokça yararlanmıştır.
Divanının yanı sıra Rızâ’nın şair kişiliğini yansıtan ipuçlarından biri, şairleri anlatan biyografik bir eser yazmış olmasıdır. Şiirle ünsiyeti ve şairlerle sohbeti olmayan bir kişinin şair biyografisi yazma girişimi olağan karşılanacak bir durum değildir. Gerek tezkiresinde şiirlere söylediği nazireler, gerekse divan tertip etmesi onun şair kişiliğinin delilleridir. Tezkiresinde 17. yüzyıl şâiri Fehîm’in müstagnî redifli gazeli ile İlmî-i Nâzük’ün beyitlerine söylediği nazireler onun şair kişiliğini yansıtan örneklerdir. 18. yüzyıl tezkirecileri Safâyî ve İsmâil Belîg’in Dîvân’ın Kasâ’id ve Gazeliyyât kısmından aktardığı beyitler onun şairliğini yansıtan örnek şiir parçalarıdır.
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr. Ankara: AKM Yay.
Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî: Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay.
Kurnaz, Cemâl (1997). “Seyyid Mehmed Rızâ’nın Kızanlık Kasidesi”. Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara : Akçağ Yay. 254.
Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniyye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fuzalâ”. C. I. İstanbul: Çağrı Yay.
Üzgör, Tahir (hzl.) (1991) Fehím-i Kadím-Hayatı, Sanatı, Dívânı ve Metnin Bugünkü Türkçesi. Ankara: AKM. Yay. 98.
Yılmaz, Kâşif (2001). Güftî ve Teşrîfâtü’ş-Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.
Zavotçu, Gencay (hzl.) (2009). Rızâ Tezkiresi İnceleme-Metin. İstanbul: Sahhaflar Kitapsarayı.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. GENCAY ZAVOTÇUYayın Tarihi: 04.11.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Rıza Tezkiresi’nden
Bâkî Efendi
‘İlm ü fazîletde ‘alem ve kasâ’id ü eş’ârda müsellem-i ‘âlem olup nazm-ı safâ-bahşı hüsn-i dil-berân gibi perrân ve şi’r-âb-dâr-ı dil-güşâsı rûy-ı hûbân gibi ferah-bahş-ı kulûb-ı ‘irfândur. Evsâf-ı cemîli sâ’ir tezâkirde mestûr ve efvâh-ı ‘âlemde mezkûr u meşhûr olmagla beyândan müstagnî olup iki def’a Rûm ili kâzî-‘askeri ve selâtîn-i mâziye-i ‘Osmâniyye’nün ‘ayn-ı iltifâtları ile nazar-kerdeleri olmışlardur. Bu ebyât-ı letâfet-me’âb Hazret-i Sultân Süleyman Hân’a buyurdukları kasîde-i müstetâbından berây-ı numûne intihâb olındı. […]
(Zavotçu, Gencay (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı. 109)
Ez-Şitâ’iyye
Virdi serdî-i hevâ dil şîşesine inkisâr
Bâde-i zevk u şarab oldı içinde târ-mâr
Zevrak-ı sahbâ yem-i zevk ü safâda müsterîh
Yelkeni pîr-i mugânun suda şimdi şermsâr
Câme-i sebzîn degüşdürdi gülistân u fezâ
Şimdi kar yagdı kabâyile müzeyyen kûhsâr
İrdi eyyâm-ı şitâ düşdi sovukluk araya
İtmez oldı gülşene feyz-i bahârı cûybâr
(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (1999). İsmail Beliğ, Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyl-i Zübdeti’l-Eş‘âr. Ankara : AKM Yay. 131, 132).
***
Nigâh itmez dil-i zâra o mest-i nâz-ı müstagnî
Cihâna gelmemişdür böyle bir mümtâz-ı müstagnî
Elünden düşmez ey şûh-ı cihânum câm-ı istignâ
Dem olur ölür ammâ âşık-ı ser-bâz-ı müstagnî
Niçün ol gamzeler ahvâlümi igmâz-ı ayn eyler
Acebdür fitne-i ‘âlem olan gammâz-ı müstagnî
Teselsül buldı feryâdum şeb ü rûz eylemem ârâm
Figân ü nâlemün âhengine her sâz-ı müstagnî
Tekâsül eylese sayd-ı dilünde gamze âdetdür
Şikâregâh olur öldür Rızâ şeh-bâz-ı müstagnî
(Zavotçu, Gencay (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı.151, 152)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 04.11.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Rıza Tezkiresi’nden
Bâkî Efendi
‘İlm ü fazîletde ‘alem ve kasâ’id ü eş’ârda müsellem-i ‘âlem olup nazm-ı safâ-bahşı hüsn-i dil-berân gibi perrân ve şi’r-âb-dâr-ı dil-güşâsı rûy-ı hûbân gibi ferah-bahş-ı kulûb-ı ‘irfândur. Evsâf-ı cemîli sâ’ir tezâkirde mestûr ve efvâh-ı ‘âlemde mezkûr u meşhûr olmagla beyândan müstagnî olup iki def’a Rûm ili kâzî-‘askeri ve selâtîn-i mâziye-i ‘Osmâniyye’nün ‘ayn-ı iltifâtları ile nazar-kerdeleri olmışlardur. Bu ebyât-ı letâfet-me’âb Hazret-i Sultân Süleyman Hân’a buyurdukları kasîde-i müstetâbından berây-ı numûne intihâb olındı. […]
(Zavotçu, Gencay (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı. 109)
Ez-Şitâ’iyye
Virdi serdî-i hevâ dil şîşesine inkisâr
Bâde-i zevk u şarab oldı içinde târ-mâr
Zevrak-ı sahbâ yem-i zevk ü safâda müsterîh
Yelkeni pîr-i mugânun suda şimdi şermsâr
Câme-i sebzîn degüşdürdi gülistân u fezâ
Şimdi kar yagdı kabâyile müzeyyen kûhsâr
İrdi eyyâm-ı şitâ düşdi sovukluk araya
İtmez oldı gülşene feyz-i bahârı cûybâr
(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (1999). İsmail Beliğ, Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyl-i Zübdeti’l-Eş‘âr. Ankara : AKM Yay. 131, 132).
***
Nigâh itmez dil-i zâra o mest-i nâz-ı müstagnî
Cihâna gelmemişdür böyle bir mümtâz-ı müstagnî
Elünden düşmez ey şûh-ı cihânum câm-ı istignâ
Dem olur ölür ammâ âşık-ı ser-bâz-ı müstagnî
Niçün ol gamzeler ahvâlümi igmâz-ı ayn eyler
Acebdür fitne-i ‘âlem olan gammâz-ı müstagnî
Teselsül buldı feryâdum şeb ü rûz eylemem ârâm
Figân ü nâlemün âhengine her sâz-ı müstagnî
Tekâsül eylese sayd-ı dilünde gamze âdetdür
Şikâregâh olur öldür Rızâ şeh-bâz-ı müstagnî
(Zavotçu, Gencay (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı.151, 152)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Rıza Tezkiresi’nden
Bâkî Efendi
‘İlm ü fazîletde ‘alem ve kasâ’id ü eş’ârda müsellem-i ‘âlem olup nazm-ı safâ-bahşı hüsn-i dil-berân gibi perrân ve şi’r-âb-dâr-ı dil-güşâsı rûy-ı hûbân gibi ferah-bahş-ı kulûb-ı ‘irfândur. Evsâf-ı cemîli sâ’ir tezâkirde mestûr ve efvâh-ı ‘âlemde mezkûr u meşhûr olmagla beyândan müstagnî olup iki def’a Rûm ili kâzî-‘askeri ve selâtîn-i mâziye-i ‘Osmâniyye’nün ‘ayn-ı iltifâtları ile nazar-kerdeleri olmışlardur. Bu ebyât-ı letâfet-me’âb Hazret-i Sultân Süleyman Hân’a buyurdukları kasîde-i müstetâbından berây-ı numûne intihâb olındı. […]
(Zavotçu, Gencay (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı. 109)
Ez-Şitâ’iyye
Virdi serdî-i hevâ dil şîşesine inkisâr
Bâde-i zevk u şarab oldı içinde târ-mâr
Zevrak-ı sahbâ yem-i zevk ü safâda müsterîh
Yelkeni pîr-i mugânun suda şimdi şermsâr
Câme-i sebzîn degüşdürdi gülistân u fezâ
Şimdi kar yagdı kabâyile müzeyyen kûhsâr
İrdi eyyâm-ı şitâ düşdi sovukluk araya
İtmez oldı gülşene feyz-i bahârı cûybâr
(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (1999). İsmail Beliğ, Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyl-i Zübdeti’l-Eş‘âr. Ankara : AKM Yay. 131, 132).
***
Nigâh itmez dil-i zâra o mest-i nâz-ı müstagnî
Cihâna gelmemişdür böyle bir mümtâz-ı müstagnî
Elünden düşmez ey şûh-ı cihânum câm-ı istignâ
Dem olur ölür ammâ âşık-ı ser-bâz-ı müstagnî
Niçün ol gamzeler ahvâlümi igmâz-ı ayn eyler
Acebdür fitne-i ‘âlem olan gammâz-ı müstagnî
Teselsül buldı feryâdum şeb ü rûz eylemem ârâm
Figân ü nâlemün âhengine her sâz-ı müstagnî
Tekâsül eylese sayd-ı dilünde gamze âdetdür
Şikâregâh olur öldür Rızâ şeh-bâz-ı müstagnî
(Zavotçu, Gencay (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı.151, 152)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Rıza Tezkiresi’nden
Bâkî Efendi
‘İlm ü fazîletde ‘alem ve kasâ’id ü eş’ârda müsellem-i ‘âlem olup nazm-ı safâ-bahşı hüsn-i dil-berân gibi perrân ve şi’r-âb-dâr-ı dil-güşâsı rûy-ı hûbân gibi ferah-bahş-ı kulûb-ı ‘irfândur. Evsâf-ı cemîli sâ’ir tezâkirde mestûr ve efvâh-ı ‘âlemde mezkûr u meşhûr olmagla beyândan müstagnî olup iki def’a Rûm ili kâzî-‘askeri ve selâtîn-i mâziye-i ‘Osmâniyye’nün ‘ayn-ı iltifâtları ile nazar-kerdeleri olmışlardur. Bu ebyât-ı letâfet-me’âb Hazret-i Sultân Süleyman Hân’a buyurdukları kasîde-i müstetâbından berây-ı numûne intihâb olındı. […]
(Zavotçu, Gencay (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı. 109)
Ez-Şitâ’iyye
Virdi serdî-i hevâ dil şîşesine inkisâr
Bâde-i zevk u şarab oldı içinde târ-mâr
Zevrak-ı sahbâ yem-i zevk ü safâda müsterîh
Yelkeni pîr-i mugânun suda şimdi şermsâr
Câme-i sebzîn degüşdürdi gülistân u fezâ
Şimdi kar yagdı kabâyile müzeyyen kûhsâr
İrdi eyyâm-ı şitâ düşdi sovukluk araya
İtmez oldı gülşene feyz-i bahârı cûybâr
(Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (1999). İsmail Beliğ, Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyl-i Zübdeti’l-Eş‘âr. Ankara : AKM Yay. 131, 132).
***
Nigâh itmez dil-i zâra o mest-i nâz-ı müstagnî
Cihâna gelmemişdür böyle bir mümtâz-ı müstagnî
Elünden düşmez ey şûh-ı cihânum câm-ı istignâ
Dem olur ölür ammâ âşık-ı ser-bâz-ı müstagnî
Niçün ol gamzeler ahvâlümi igmâz-ı ayn eyler
Acebdür fitne-i ‘âlem olan gammâz-ı müstagnî
Teselsül buldı feryâdum şeb ü rûz eylemem ârâm
Figân ü nâlemün âhengine her sâz-ı müstagnî
Tekâsül eylese sayd-ı dilünde gamze âdetdür
Şikâregâh olur öldür Rızâ şeh-bâz-ı müstagnî
(Zavotçu, Gencay (2009). Rıza Tezkiresi (İnceleme-Metin). İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı.151, 152)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Yunus Yaşar | d. 25 Mayıs 1950 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | HİLÂLÎ, Mahmud Çelebi | d. ? - ö. 1572/1574 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | (DELİ) ÖMER | d. 1835 - ö. 1904 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Yunus Yaşar | d. 25 Mayıs 1950 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | HİLÂLÎ, Mahmud Çelebi | d. ? - ö. 1572/1574 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | (DELİ) ÖMER | d. 1835 - ö. 1904 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Yunus Yaşar | d. 25 Mayıs 1950 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | HİLÂLÎ, Mahmud Çelebi | d. ? - ö. 1572/1574 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | (DELİ) ÖMER | d. 1835 - ö. 1904 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Yunus Yaşar | d. 25 Mayıs 1950 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | HİLÂLÎ, Mahmud Çelebi | d. ? - ö. 1572/1574 | Meslek | Görüntüle |
12 | (DELİ) ÖMER | d. 1835 - ö. 1904 | Meslek | Görüntüle |
13 | Yunus Yaşar | d. 25 Mayıs 1950 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | HİLÂLÎ, Mahmud Çelebi | d. ? - ö. 1572/1574 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | (DELİ) ÖMER | d. 1835 - ö. 1904 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Yunus Yaşar | d. 25 Mayıs 1950 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | HİLÂLÎ, Mahmud Çelebi | d. ? - ö. 1572/1574 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | (DELİ) ÖMER | d. 1835 - ö. 1904 | Madde Adı | Görüntüle |