RUHSATÎ, Deliktaşlı Mustafa

(d. 1835/? - ö. 1899/1911)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Deliktaşlı Mustafa, 1835’te Kangal’ın Deliktaş köyünde doğmuştur (Kaya 1994: 107). Asıl adı Mustafa’dır. Ahmet ve Safiye’nin oğludur. Dedesi ise Sivas’ın Altınyayla ilçesindendir. On iki yaşında öksüz ve yetim kalmış, bu bakımdan kuvvetli bir tahsil görememiştir. Dört kere evlenmiş (Eşleri; Mihri, Ayşe, Fatma, Mühime) ve bu evliliklerden yirmi üç çocuğu olmuştur (Aşkun 1944: 15). Bunlardan Mihrî, Âşık Minhacî’nin annesidir. Ruhsatî, uzun müddet Deliktaş ağalarından Ali Ağa’nın yanında azap durmuştur. Kimi zaman Tecer’deki değirmenlerin su işlerinde çalışmış, kimi zaman da köyünde kiracılık, rençperlik ve çobanlık yapmıştır (Kaya 1994: 114). Bazen de inşaatlarda bennelik (duvarcılık) yaptığı olmuştur. Zaman zaman gurbete çıkan Ruhsatî ömrünün sonlarında köyünde imamlık yapmıştır. Ömrü fakirlikle geçen Ruhsatî, ufak-tefek yardımlar haricinde kimseden arzuladığını bulamamıştır. Fiziki olarak uzun boylu, beli bükük, çil yüzlü, çakır gözlü, sarı sakallı biridir. 1911’de aynı köyde vefat etmiştir (Güney 1963: 8). Mezarı, Deliktaş köyündedir.

Bugüne kadar, 466 adet şiiri tespit edilebilmiş ve bunlar 1994’te Doğan Kaya tarafından yayımlanmıştır.

Şiirlerinin dışında, Ruhsatî’nin köy odalarında mensur olarak yıllarca okunan "Uğru ile Kadı Hikâyesi"ni manzumeleştirdiği ve aruz vezni ile vücuda getirdiği aynı adda bir kitabı vardır. Hikâye aruz vezni ile kaleme alınmış ve 473 beyittir. Eserde aruzun; Fâ i lâ tün Fâ i lâ tün Fâi lün / Fâ i lâ tün Fâ i lâ tün Fâ i lâ tün Fâ i lün / Me fâ î lün Me fâ i lün Me fâ î lün Mefâ î lün kalıpları kullanılmışsa da pek başarılı olunamamıştır (Kaya 1985). "Uğru ile Kadı Hikâyesi," daha önce, birkaç kere taş baskı tekniği ile tab edilmiştir. Bu eserler mensur olup, konu itibariyle aralarında bir ayrılık yoktur. Ruhsatî, önceki hikâyelerden istifade ederek hikâyesini nazma almış; yer yer gazel tarzında aruzun uzun bahirlerini kullanarak fanilik, doğruluk ve öğüt niteliğinde beyitler ilave etmiştir.

 Ruhsatî, karakter itibariyle de ideal insan vasıflarına sahiptir. Basiret, kanaat, tevazu ve izan sahibidir. Haramdan, kov gıybetten kaçınmış; sır saklamasını bilmiştir. Kimsenin azına çoğuna karışmamış; kimsenin malına göz dikmemiştir. Samimi bir Müslüman olup, İslam Peygamberini aşk derecesinde sevmiştir. Önceki kaynaklarda Bektaşi olduğu ileri sürülmüşse de Ruhsatî, kendisinin de pek çok şiirinde belirttiği gibi Nakşıbendi tarikatine mensup bir âşıktır (Aşkun 1944: 35).

 Ruhsatî bedeli bir âşıktır. Bir gün Kertme köyü mezrasında uyuya kalmış ve bu sırada pirlerin verdiği badeyi içmiştir. Mahlasını ise, Şeyh İbrahim Efendi vermiştir (Kaya 1985: 5). Bazı şiirlerinde her ne kadar İcadî ve Cehdî mahlaslarını kullandığını söylüyorsa da bu mahlasla söylediği şiirine rastlanmamıştır. İrticali olan fakat saz çalmayan bir âşıktır.

 19. yüzyılın seçkin halk şairlerinden olan Ruhsatî, şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazmıştır. En çok 11 ve 8 heceli şiir söylemiştir. Ancak Âşık Ömer, Dertli, Emrah, Seyranî gibi geleneğe uyarak aruz vezni yahut hecenin 14 ve 15’li şekilleri ile şiirler yazdığı da olmuştur. Ne var ki, -pek çok halk şairinde rastladığımız gibi- aruz vezninde başarılı olamamıştır. Hece vezninde olan divanları 7+7 yahut 8+7 duraklıdır. Ruhsatî, bu tür şiirlerde genellikle olaylara ve mistik düşüncelere yer vermiştir. Her ne kadar divan adını verdiğimiz bu şiirlerde veciz sözler söylemişse de Ruhsatî, asıl başarısını hece vezinli şiirlerde göstermiştir.

 Ruhsatî’nin dili sadedir, şiirlerinde zorlama yoktur. Hece, durak, kafiye ve rediflerde titiz davranmış; anlam bütünlüğüne dikkat ederek daha güçlü, daha kalıcı şiirler söylemiştir. Kelimeleri seçerken tesadüflere yer vermemiştir. Sözgelişi, “çalar” döner ayaklı şiirinde Türkçeyi nakış nakış işlemiştir (Kaya 1994: 432-433). Şiir tekniği güçlü bir âşıktır. Anlatmak istediği düşünceyi, şiirlerinde gayet ustalıkla dile getiren Ruhsatî, şiirlerinde tasvire fazla yer vermiştir. Bir köy şairi olduğu için, pek çok şiirinde ağız özelliklerine bağlı kalmış, oldukça fazla yekûn tutacak kadar mahallî kelime kullanmıştır. Şiirlerinde genellikle köy hayatının özelliklerini yansıtmıştır. Duygu ve düşünce âlemi, köyde gördüğü intibalarla doludur. Bunun yanında duyduğu ve bildiği konulara da yer verdiği olmuştur. Şiirlerinin mihverini halk kültürü ve kendi intibaları olmuştur. Hemen her konuda deyişi vardır. Pek çok âşıkta rastlanılan başta aşk, tabiat ve gurbet, öğüt, taşlama ve tenkit, mistik düşünce fanilik olmak üzere dert, şikâyet, dilek konulardaki şiirleri Ruhsatî’de de bulunmaktadır.

En çok Karacaoğlan, Âşık Ömer ve Gevherî’nin etkisinde kalan Ruhsatî, şiirleriyle pek çok âşığa ustalık yapmıştır. Ondan etkilenen âşıkların başında oğlu Minhacî gelir (Kaya 2006: 7-8). Öyle ki halkın, çoğu zaman ikisinin şiirini birbirine karıştırdığı olmuştur. Her ikisinin şiiri de dil, üslup ve konu bakımından oldukça benzerlik gösterir. Ancak Minhacî’nin şiirlerinde daha yanık ve daha içli bir eda hâkimdir. Minhacî’den başka Meslekî, Zakirî (Noksanî), Emsalî ve Tabibî gibi âşıklar da Ruhsatî’den etkilenmişlerdir. Ayrıca Bekir Kılıç, Ehramî, Gafilî, Hamza, Hitabî, İsmetî, Kelamî, Kenanî, Memiş Eroğlu, Muzaffer, Nedimî ve Zakir (Kaya 2007: 625) gibi günümüz şairlerinin âşık olmalarında Ruhsatî’nin şiirlerinin etkisi olmuştur. Bu etkilenmede asıl sebep, onların Ruhsatî’yi usta kabul etmeleridir. Sözünü ettiğimiz âşıklar, pek çok şiirlerinde Ruhsatî’nin işlediği konuları işlemişler, aynı kafiyeyi kullanmışlardır. Edebiyatımızdaki âşık kollarından birisinin de Ruhsatî Kolu olması, onun ne derece güçlü bir âşık olduğunu göstermektedir.

 

Kaynakça

Aslanoğlu, İbrahim (1979). “Deliktaşlı Ruhsatî’nin Bilinmeyen Deyişleri”. Türk Folkloru. Eylül-Ekim 2-3:  9-12, 5-7.

Âşık Ruhsatî Cöngü,  Amerika Birleşik Devletleri, Kaliforniya Üniversitesi, Nadir Yazmalar Bölümü, Cönk No: 31.

Aşkun, Vehbi Cem (1944). Büyük Halk ve Saz Şairi Ruhsatî, Sivas: yyy.

Erömer, F. (1943). Deliktaşlı Ruhsatî Hayatı ve Seçme Deyişleri. İstanbul: yyy.

Güney, Eflatun Cem - Çetin E. Güney (1963). Ruhsatî-Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: İstanbul Maarif Kitaphanesi.

Güney, Eflatun Cem (1928). “Ruhsatî’nin Koşmaları”. Halk Bilgisi Haberleri. 1. İstanbul: Eminönü Halkevi Yay.

Gürpınar, Kemal- K. Özyalçın (1938). Deliktaşlı Ruhsatî. II. Kitap, Sivas: Kâmil Matbaası.

Gürpınar, Deliktaş Muallimi Kemâl (1939). Deliktaşlı Minhacî Hayatı ve Eserleri. Sivas: Kâmil Matbaası.

Kaya, Doğan (l985). Ruhsatî’nin Uğru ile Kadı Hikâyesi. İstanbul: Anadolu Sanat Yayınları Erenler Matbaası.

Kaya, Doğan (1990). Şairnameler. Ankara: Salkımsöğüt Yay.

Kaya, Doğan (1994). Sivas’ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsatî. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay.

Kaya, Doğan (2006). Âşık Minhacî. Sivas: Dilek Matbaası.

Kaya, Doğan (2007). Ansiklopedik Türk Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü. Ankara: Akçağ Yay.

Kaya, Doğan (2009). Ruhsatî'nin Uğru ile Kadı Hikâyesi. Sivas: Vilâyet Kitabevi.

Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. Sivas 100 Temel Eser No: 10.

Köprülü, M. Fuad (1940). Türk Saz Şairleri. C. 3. İstanbul: yyy.

Okay, Haşim Nezihi (1938). "Ruhsatî’nin Basılmamış Koşmaları". Halk Bilgisi Haberleri. 82. İstanbul: Eminönü Halkevi Yay.

Okay, Haşim Nezihi (1945). “Emrah ve Ruhsatî”. Yayla, Sivas.  34-35: 14-15.

Özyalçın, Kadri (1936). Deliktaşlı Ruhsatî-Hayatı ve Eserleri. I. Kitap, Sivas: Kâmil Matbaası.

Sütçü, Zülküf (1977). Ruhsatî Hayatı ve Şiirleri. Mezuniyet Bitirme Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.

 

 

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. DOĞAN KAYA
Yayın Tarihi: 06.01.2014
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Deli Gönül

Daha senden gayrı âşık mı yoktur

Nedir bu telaşın ey deli gönül

Hele düşün devr-i Adem’den beri

Neler gelmiş geçmiş say deli gönül

Günde bir yol duman çöker serime

Elim ermez gidem kisb ü kârime

Kendi bildiğine doğrudur deme

Gel iki adama uy deli gönül

Şu yalan dünyadan ümidini üz

İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz

Hanen mezaristan malın bir top bez

Daha doymadıysan doy deli gönül

Baktım iki kişi mezar eşiyor

Gam kasavet geldi boydan aşıyor

Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor

Gel de bu rüyayı yoy deli gönül

Birgün bindirirler ölüm atına

Yarın iletirler Hakk’ın katına

Topraklar susamış adam etine

Hep ağzını açmış hey deli gönül

Mevlâ’m kanat vermiş uçamıyorsun

Bu nefsin elinden kaçamıyorsun

Ruhsatî dünyadan geçemiyorsun

Topraklar başına vay deli gönül

 Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.

Zengin-Züğürt

Zenginin züğürdün vasfın edeyim

Züğürt nere varsa han da bulamaz

Zengine baklava börek çekilir

Züğürt arpa darı nan da bulamaz

Zenginin yoluna çıkarlar karşı

Aralıkta kalır züğürdün başı

Zenginler giyerler kutnu kumaşı

Züğürt bacağına don da bulamaz

Zenginin yoluna olurlar türap

Züğürt nere varsa her işi harap

Zenginler giyerler kundura çorap

Züğürt ayağına gön de bulamaz

Zenginin faytonu dağlardan aşar

Züğürt düz ovada yolundan şaşar

Zenginin helvası bal ile pişer

Züğürt herlesine un da bulamaz

Zenginin iki üç kat olur damı

Gece şule vermez züğürdün mumu

Kızılırmak gibi zenginin demi

Züğürt damarında kan da bulamaz

Zengin nere varsa ırahat olur

Züğürdün her işi kabahat olur

Zenginin kefeni dokuz kat olur

Züğürt kefenine yen de bulamaz

Ruhsat bu güftarı yazar bitirir

Züğürdün vasfını yazar bitirir

Zengin zemheri de terler oturur

Züğürt ağustosta gün de bulamaz

 Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.

Koşma

Çıktım yücelere seyran eyledim

Güzeller içinde gördüm bir gelin

Nasıl medhetmeyim böyle dilberi

Başı elvan telli bir gelin

Bahçesine girdim bülbüller şakır

İbrişim almış da halılar dokur

Gözleri âşıka ne sevda okur

Göğsü deste deste gül bir gelin

Önümüze getir kaymağı balı

Seni saran yiğit neylesin malı

Sermiş odasına ipekli halı

İz'anlı erkânlı yollu bir gelin

Âşık Ruhsatî de derdiyle dolgun

Cihana gelmemiş böyle bir toygun

Tavus kuşu gibi her yanı uygun

Göğsü elvan elvan benli bir gelin

Kaya, Doğan (1994). Sivas'ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsatî. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay. 408.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Ali Balkızd. 9 Mart 1945 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2CANBABA, Ayhan Şahind. 1964 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3MEHMED, Seyyid Mehmedd. 1840 - ö. 1925Doğum YeriGörüntüle
4Ali Balkızd. 9 Mart 1945 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5CANBABA, Ayhan Şahind. 1964 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6MEHMED, Seyyid Mehmedd. 1840 - ö. 1925Doğum YılıGörüntüle
7Ali Balkızd. 9 Mart 1945 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8CANBABA, Ayhan Şahind. 1964 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9MEHMED, Seyyid Mehmedd. 1840 - ö. 1925Ölüm YılıGörüntüle
10Ali Balkızd. 9 Mart 1945 - ö. ?MeslekGörüntüle
11CANBABA, Ayhan Şahind. 1964 - ö. ?MeslekGörüntüle
12MEHMED, Seyyid Mehmedd. 1840 - ö. 1925MeslekGörüntüle
13Ali Balkızd. 9 Mart 1945 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14CANBABA, Ayhan Şahind. 1964 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15MEHMED, Seyyid Mehmedd. 1840 - ö. 1925Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Ali Balkızd. 9 Mart 1945 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17CANBABA, Ayhan Şahind. 1964 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
18MEHMED, Seyyid Mehmedd. 1840 - ö. 1925Madde AdıGörüntüle