Madde Detay
RUHSATÎ, Deliktaşlı Mustafa
(d. 1835/? - ö. 1899/1911)
âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Deliktaşlı Mustafa, 1835’te Kangal’ın Deliktaş köyünde doğmuştur (Kaya 1994: 107). Asıl adı Mustafa’dır. Ahmet ve Safiye’nin oğludur. Dedesi ise Sivas’ın Altınyayla ilçesindendir. On iki yaşında öksüz ve yetim kalmış, bu bakımdan kuvvetli bir tahsil görememiştir. Dört kere evlenmiş (Eşleri; Mihri, Ayşe, Fatma, Mühime) ve bu evliliklerden yirmi üç çocuğu olmuştur (Aşkun 1944: 15). Bunlardan Mihrî, Âşık Minhacî’nin annesidir. Ruhsatî, uzun müddet Deliktaş ağalarından Ali Ağa’nın yanında azap durmuştur. Kimi zaman Tecer’deki değirmenlerin su işlerinde çalışmış, kimi zaman da köyünde kiracılık, rençperlik ve çobanlık yapmıştır (Kaya 1994: 114). Bazen de inşaatlarda bennelik (duvarcılık) yaptığı olmuştur. Zaman zaman gurbete çıkan Ruhsatî ömrünün sonlarında köyünde imamlık yapmıştır. Ömrü fakirlikle geçen Ruhsatî, ufak-tefek yardımlar haricinde kimseden arzuladığını bulamamıştır. Fiziki olarak uzun boylu, beli bükük, çil yüzlü, çakır gözlü, sarı sakallı biridir. 1911’de aynı köyde vefat etmiştir (Güney 1963: 8). Mezarı, Deliktaş köyündedir.
Bugüne kadar, 466 adet şiiri tespit edilebilmiş ve bunlar 1994’te Doğan Kaya tarafından yayımlanmıştır.
Şiirlerinin dışında, Ruhsatî’nin köy odalarında mensur olarak yıllarca okunan "Uğru ile Kadı Hikâyesi"ni manzumeleştirdiği ve aruz vezni ile vücuda getirdiği aynı adda bir kitabı vardır. Hikâye aruz vezni ile kaleme alınmış ve 473 beyittir. Eserde aruzun; Fâ i lâ tün Fâ i lâ tün Fâi lün / Fâ i lâ tün Fâ i lâ tün Fâ i lâ tün Fâ i lün / Me fâ î lün Me fâ i lün Me fâ î lün Mefâ î lün kalıpları kullanılmışsa da pek başarılı olunamamıştır (Kaya 1985). "Uğru ile Kadı Hikâyesi," daha önce, birkaç kere taş baskı tekniği ile tab edilmiştir. Bu eserler mensur olup, konu itibariyle aralarında bir ayrılık yoktur. Ruhsatî, önceki hikâyelerden istifade ederek hikâyesini nazma almış; yer yer gazel tarzında aruzun uzun bahirlerini kullanarak fanilik, doğruluk ve öğüt niteliğinde beyitler ilave etmiştir.
Ruhsatî, karakter itibariyle de ideal insan vasıflarına sahiptir. Basiret, kanaat, tevazu ve izan sahibidir. Haramdan, kov gıybetten kaçınmış; sır saklamasını bilmiştir. Kimsenin azına çoğuna karışmamış; kimsenin malına göz dikmemiştir. Samimi bir Müslüman olup, İslam Peygamberini aşk derecesinde sevmiştir. Önceki kaynaklarda Bektaşi olduğu ileri sürülmüşse de Ruhsatî, kendisinin de pek çok şiirinde belirttiği gibi Nakşıbendi tarikatine mensup bir âşıktır (Aşkun 1944: 35).
Ruhsatî bedeli bir âşıktır. Bir gün Kertme köyü mezrasında uyuya kalmış ve bu sırada pirlerin verdiği badeyi içmiştir. Mahlasını ise, Şeyh İbrahim Efendi vermiştir (Kaya 1985: 5). Bazı şiirlerinde her ne kadar İcadî ve Cehdî mahlaslarını kullandığını söylüyorsa da bu mahlasla söylediği şiirine rastlanmamıştır. İrticali olan fakat saz çalmayan bir âşıktır.
19. yüzyılın seçkin halk şairlerinden olan Ruhsatî, şiirlerinin çoğunu hece vezni ile yazmıştır. En çok 11 ve 8 heceli şiir söylemiştir. Ancak Âşık Ömer, Dertli, Emrah, Seyranî gibi geleneğe uyarak aruz vezni yahut hecenin 14 ve 15’li şekilleri ile şiirler yazdığı da olmuştur. Ne var ki, -pek çok halk şairinde rastladığımız gibi- aruz vezninde başarılı olamamıştır. Hece vezninde olan divanları 7+7 yahut 8+7 duraklıdır. Ruhsatî, bu tür şiirlerde genellikle olaylara ve mistik düşüncelere yer vermiştir. Her ne kadar divan adını verdiğimiz bu şiirlerde veciz sözler söylemişse de Ruhsatî, asıl başarısını hece vezinli şiirlerde göstermiştir.
Ruhsatî’nin dili sadedir, şiirlerinde zorlama yoktur. Hece, durak, kafiye ve rediflerde titiz davranmış; anlam bütünlüğüne dikkat ederek daha güçlü, daha kalıcı şiirler söylemiştir. Kelimeleri seçerken tesadüflere yer vermemiştir. Sözgelişi, “çalar” döner ayaklı şiirinde Türkçeyi nakış nakış işlemiştir (Kaya 1994: 432-433). Şiir tekniği güçlü bir âşıktır. Anlatmak istediği düşünceyi, şiirlerinde gayet ustalıkla dile getiren Ruhsatî, şiirlerinde tasvire fazla yer vermiştir. Bir köy şairi olduğu için, pek çok şiirinde ağız özelliklerine bağlı kalmış, oldukça fazla yekûn tutacak kadar mahallî kelime kullanmıştır. Şiirlerinde genellikle köy hayatının özelliklerini yansıtmıştır. Duygu ve düşünce âlemi, köyde gördüğü intibalarla doludur. Bunun yanında duyduğu ve bildiği konulara da yer verdiği olmuştur. Şiirlerinin mihverini halk kültürü ve kendi intibaları olmuştur. Hemen her konuda deyişi vardır. Pek çok âşıkta rastlanılan başta aşk, tabiat ve gurbet, öğüt, taşlama ve tenkit, mistik düşünce fanilik olmak üzere dert, şikâyet, dilek konulardaki şiirleri Ruhsatî’de de bulunmaktadır.
En çok Karacaoğlan, Âşık Ömer ve Gevherî’nin etkisinde kalan Ruhsatî, şiirleriyle pek çok âşığa ustalık yapmıştır. Ondan etkilenen âşıkların başında oğlu Minhacî gelir (Kaya 2006: 7-8). Öyle ki halkın, çoğu zaman ikisinin şiirini birbirine karıştırdığı olmuştur. Her ikisinin şiiri de dil, üslup ve konu bakımından oldukça benzerlik gösterir. Ancak Minhacî’nin şiirlerinde daha yanık ve daha içli bir eda hâkimdir. Minhacî’den başka Meslekî, Zakirî (Noksanî), Emsalî ve Tabibî gibi âşıklar da Ruhsatî’den etkilenmişlerdir. Ayrıca Bekir Kılıç, Ehramî, Gafilî, Hamza, Hitabî, İsmetî, Kelamî, Kenanî, Memiş Eroğlu, Muzaffer, Nedimî ve Zakir (Kaya 2007: 625) gibi günümüz şairlerinin âşık olmalarında Ruhsatî’nin şiirlerinin etkisi olmuştur. Bu etkilenmede asıl sebep, onların Ruhsatî’yi usta kabul etmeleridir. Sözünü ettiğimiz âşıklar, pek çok şiirlerinde Ruhsatî’nin işlediği konuları işlemişler, aynı kafiyeyi kullanmışlardır. Edebiyatımızdaki âşık kollarından birisinin de Ruhsatî Kolu olması, onun ne derece güçlü bir âşık olduğunu göstermektedir.
Kaynakça
Aslanoğlu, İbrahim (1979). “Deliktaşlı Ruhsatî’nin Bilinmeyen Deyişleri”. Türk Folkloru. Eylül-Ekim 2-3: 9-12, 5-7.
Âşık Ruhsatî Cöngü, Amerika Birleşik Devletleri, Kaliforniya Üniversitesi, Nadir Yazmalar Bölümü, Cönk No: 31.
Aşkun, Vehbi Cem (1944). Büyük Halk ve Saz Şairi Ruhsatî, Sivas: yyy.
Erömer, F. (1943). Deliktaşlı Ruhsatî Hayatı ve Seçme Deyişleri. İstanbul: yyy.
Güney, Eflatun Cem - Çetin E. Güney (1963). Ruhsatî-Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: İstanbul Maarif Kitaphanesi.
Güney, Eflatun Cem (1928). “Ruhsatî’nin Koşmaları”. Halk Bilgisi Haberleri. 1. İstanbul: Eminönü Halkevi Yay.
Gürpınar, Kemal- K. Özyalçın (1938). Deliktaşlı Ruhsatî. II. Kitap, Sivas: Kâmil Matbaası.
Gürpınar, Deliktaş Muallimi Kemâl (1939). Deliktaşlı Minhacî Hayatı ve Eserleri. Sivas: Kâmil Matbaası.
Kaya, Doğan (l985). Ruhsatî’nin Uğru ile Kadı Hikâyesi. İstanbul: Anadolu Sanat Yayınları Erenler Matbaası.
Kaya, Doğan (1990). Şairnameler. Ankara: Salkımsöğüt Yay.
Kaya, Doğan (1994). Sivas’ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsatî. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay.
Kaya, Doğan (2006). Âşık Minhacî. Sivas: Dilek Matbaası.
Kaya, Doğan (2007). Ansiklopedik Türk Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü. Ankara: Akçağ Yay.
Kaya, Doğan (2009). Ruhsatî'nin Uğru ile Kadı Hikâyesi. Sivas: Vilâyet Kitabevi.
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. Sivas 100 Temel Eser No: 10.
Köprülü, M. Fuad (1940). Türk Saz Şairleri. C. 3. İstanbul: yyy.
Okay, Haşim Nezihi (1938). "Ruhsatî’nin Basılmamış Koşmaları". Halk Bilgisi Haberleri. 82. İstanbul: Eminönü Halkevi Yay.
Okay, Haşim Nezihi (1945). “Emrah ve Ruhsatî”. Yayla, Sivas. 34-35: 14-15.
Özyalçın, Kadri (1936). Deliktaşlı Ruhsatî-Hayatı ve Eserleri. I. Kitap, Sivas: Kâmil Matbaası.
Sütçü, Zülküf (1977). Ruhsatî Hayatı ve Şiirleri. Mezuniyet Bitirme Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. DOĞAN KAYAYayın Tarihi: 06.01.2014Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Deli Gönül
Daha senden gayrı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Adem’den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü kârime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül
Şu yalan dünyadan ümidini üz
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül
Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavet geldi boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yoy deli gönül
Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hakk’ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzını açmış hey deli gönül
Mevlâ’m kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
Ruhsatî dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.
Zengin-Züğürt
Zenginin züğürdün vasfın edeyim
Züğürt nere varsa han da bulamaz
Zengine baklava börek çekilir
Züğürt arpa darı nan da bulamaz
Zenginin yoluna çıkarlar karşı
Aralıkta kalır züğürdün başı
Zenginler giyerler kutnu kumaşı
Züğürt bacağına don da bulamaz
Zenginin yoluna olurlar türap
Züğürt nere varsa her işi harap
Zenginler giyerler kundura çorap
Züğürt ayağına gön de bulamaz
Zenginin faytonu dağlardan aşar
Züğürt düz ovada yolundan şaşar
Zenginin helvası bal ile pişer
Züğürt herlesine un da bulamaz
Zenginin iki üç kat olur damı
Gece şule vermez züğürdün mumu
Kızılırmak gibi zenginin demi
Züğürt damarında kan da bulamaz
Zengin nere varsa ırahat olur
Züğürdün her işi kabahat olur
Zenginin kefeni dokuz kat olur
Züğürt kefenine yen de bulamaz
Ruhsat bu güftarı yazar bitirir
Züğürdün vasfını yazar bitirir
Zengin zemheri de terler oturur
Züğürt ağustosta gün de bulamaz
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.
Koşma
Çıktım yücelere seyran eyledim
Güzeller içinde gördüm bir gelin
Nasıl medhetmeyim böyle dilberi
Başı elvan telli bir gelin
Bahçesine girdim bülbüller şakır
İbrişim almış da halılar dokur
Gözleri âşıka ne sevda okur
Göğsü deste deste gül bir gelin
Önümüze getir kaymağı balı
Seni saran yiğit neylesin malı
Sermiş odasına ipekli halı
İz'anlı erkânlı yollu bir gelin
Âşık Ruhsatî de derdiyle dolgun
Cihana gelmemiş böyle bir toygun
Tavus kuşu gibi her yanı uygun
Göğsü elvan elvan benli bir gelin
Kaya, Doğan (1994). Sivas'ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsatî. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay. 408.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 06.01.2014Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Deli Gönül
Daha senden gayrı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Adem’den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü kârime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül
Şu yalan dünyadan ümidini üz
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül
Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavet geldi boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yoy deli gönül
Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hakk’ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzını açmış hey deli gönül
Mevlâ’m kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
Ruhsatî dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.
Zengin-Züğürt
Zenginin züğürdün vasfın edeyim
Züğürt nere varsa han da bulamaz
Zengine baklava börek çekilir
Züğürt arpa darı nan da bulamaz
Zenginin yoluna çıkarlar karşı
Aralıkta kalır züğürdün başı
Zenginler giyerler kutnu kumaşı
Züğürt bacağına don da bulamaz
Zenginin yoluna olurlar türap
Züğürt nere varsa her işi harap
Zenginler giyerler kundura çorap
Züğürt ayağına gön de bulamaz
Zenginin faytonu dağlardan aşar
Züğürt düz ovada yolundan şaşar
Zenginin helvası bal ile pişer
Züğürt herlesine un da bulamaz
Zenginin iki üç kat olur damı
Gece şule vermez züğürdün mumu
Kızılırmak gibi zenginin demi
Züğürt damarında kan da bulamaz
Zengin nere varsa ırahat olur
Züğürdün her işi kabahat olur
Zenginin kefeni dokuz kat olur
Züğürt kefenine yen de bulamaz
Ruhsat bu güftarı yazar bitirir
Züğürdün vasfını yazar bitirir
Zengin zemheri de terler oturur
Züğürt ağustosta gün de bulamaz
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.
Koşma
Çıktım yücelere seyran eyledim
Güzeller içinde gördüm bir gelin
Nasıl medhetmeyim böyle dilberi
Başı elvan telli bir gelin
Bahçesine girdim bülbüller şakır
İbrişim almış da halılar dokur
Gözleri âşıka ne sevda okur
Göğsü deste deste gül bir gelin
Önümüze getir kaymağı balı
Seni saran yiğit neylesin malı
Sermiş odasına ipekli halı
İz'anlı erkânlı yollu bir gelin
Âşık Ruhsatî de derdiyle dolgun
Cihana gelmemiş böyle bir toygun
Tavus kuşu gibi her yanı uygun
Göğsü elvan elvan benli bir gelin
Kaya, Doğan (1994). Sivas'ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsatî. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay. 408.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Deli Gönül
Daha senden gayrı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Adem’den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü kârime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül
Şu yalan dünyadan ümidini üz
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül
Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavet geldi boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yoy deli gönül
Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hakk’ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzını açmış hey deli gönül
Mevlâ’m kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
Ruhsatî dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.
Zengin-Züğürt
Zenginin züğürdün vasfın edeyim
Züğürt nere varsa han da bulamaz
Zengine baklava börek çekilir
Züğürt arpa darı nan da bulamaz
Zenginin yoluna çıkarlar karşı
Aralıkta kalır züğürdün başı
Zenginler giyerler kutnu kumaşı
Züğürt bacağına don da bulamaz
Zenginin yoluna olurlar türap
Züğürt nere varsa her işi harap
Zenginler giyerler kundura çorap
Züğürt ayağına gön de bulamaz
Zenginin faytonu dağlardan aşar
Züğürt düz ovada yolundan şaşar
Zenginin helvası bal ile pişer
Züğürt herlesine un da bulamaz
Zenginin iki üç kat olur damı
Gece şule vermez züğürdün mumu
Kızılırmak gibi zenginin demi
Züğürt damarında kan da bulamaz
Zengin nere varsa ırahat olur
Züğürdün her işi kabahat olur
Zenginin kefeni dokuz kat olur
Züğürt kefenine yen de bulamaz
Ruhsat bu güftarı yazar bitirir
Züğürdün vasfını yazar bitirir
Zengin zemheri de terler oturur
Züğürt ağustosta gün de bulamaz
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.
Koşma
Çıktım yücelere seyran eyledim
Güzeller içinde gördüm bir gelin
Nasıl medhetmeyim böyle dilberi
Başı elvan telli bir gelin
Bahçesine girdim bülbüller şakır
İbrişim almış da halılar dokur
Gözleri âşıka ne sevda okur
Göğsü deste deste gül bir gelin
Önümüze getir kaymağı balı
Seni saran yiğit neylesin malı
Sermiş odasına ipekli halı
İz'anlı erkânlı yollu bir gelin
Âşık Ruhsatî de derdiyle dolgun
Cihana gelmemiş böyle bir toygun
Tavus kuşu gibi her yanı uygun
Göğsü elvan elvan benli bir gelin
Kaya, Doğan (1994). Sivas'ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsatî. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay. 408.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Deli Gönül
Daha senden gayrı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın ey deli gönül
Hele düşün devr-i Adem’den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül
Günde bir yol duman çöker serime
Elim ermez gidem kisb ü kârime
Kendi bildiğine doğrudur deme
Gel iki adama uy deli gönül
Şu yalan dünyadan ümidini üz
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz
Hanen mezaristan malın bir top bez
Daha doymadıysan doy deli gönül
Baktım iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavet geldi boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yoy deli gönül
Birgün bindirirler ölüm atına
Yarın iletirler Hakk’ın katına
Topraklar susamış adam etine
Hep ağzını açmış hey deli gönül
Mevlâ’m kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
Ruhsatî dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.
Zengin-Züğürt
Zenginin züğürdün vasfın edeyim
Züğürt nere varsa han da bulamaz
Zengine baklava börek çekilir
Züğürt arpa darı nan da bulamaz
Zenginin yoluna çıkarlar karşı
Aralıkta kalır züğürdün başı
Zenginler giyerler kutnu kumaşı
Züğürt bacağına don da bulamaz
Zenginin yoluna olurlar türap
Züğürt nere varsa her işi harap
Zenginler giyerler kundura çorap
Züğürt ayağına gön de bulamaz
Zenginin faytonu dağlardan aşar
Züğürt düz ovada yolundan şaşar
Zenginin helvası bal ile pişer
Züğürt herlesine un da bulamaz
Zenginin iki üç kat olur damı
Gece şule vermez züğürdün mumu
Kızılırmak gibi zenginin demi
Züğürt damarında kan da bulamaz
Zengin nere varsa ırahat olur
Züğürdün her işi kabahat olur
Zenginin kefeni dokuz kat olur
Züğürt kefenine yen de bulamaz
Ruhsat bu güftarı yazar bitirir
Züğürdün vasfını yazar bitirir
Zengin zemheri de terler oturur
Züğürt ağustosta gün de bulamaz
Kaya, Doğan (2009). Sivas Halk Şairleri IV. Sivas: Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yay. 514-516.
Koşma
Çıktım yücelere seyran eyledim
Güzeller içinde gördüm bir gelin
Nasıl medhetmeyim böyle dilberi
Başı elvan telli bir gelin
Bahçesine girdim bülbüller şakır
İbrişim almış da halılar dokur
Gözleri âşıka ne sevda okur
Göğsü deste deste gül bir gelin
Önümüze getir kaymağı balı
Seni saran yiğit neylesin malı
Sermiş odasına ipekli halı
İz'anlı erkânlı yollu bir gelin
Âşık Ruhsatî de derdiyle dolgun
Cihana gelmemiş böyle bir toygun
Tavus kuşu gibi her yanı uygun
Göğsü elvan elvan benli bir gelin
Kaya, Doğan (1994). Sivas'ta Âşıklık Geleneği ve Âşık Ruhsatî. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Yay. 408.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Ali Balkız | d. 9 Mart 1945 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | CANBABA, Ayhan Şahin | d. 1964 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MEHMED, Seyyid Mehmed | d. 1840 - ö. 1925 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Ali Balkız | d. 9 Mart 1945 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | CANBABA, Ayhan Şahin | d. 1964 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | MEHMED, Seyyid Mehmed | d. 1840 - ö. 1925 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Ali Balkız | d. 9 Mart 1945 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | CANBABA, Ayhan Şahin | d. 1964 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | MEHMED, Seyyid Mehmed | d. 1840 - ö. 1925 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Ali Balkız | d. 9 Mart 1945 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | CANBABA, Ayhan Şahin | d. 1964 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | MEHMED, Seyyid Mehmed | d. 1840 - ö. 1925 | Meslek | Görüntüle |
13 | Ali Balkız | d. 9 Mart 1945 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | CANBABA, Ayhan Şahin | d. 1964 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | MEHMED, Seyyid Mehmed | d. 1840 - ö. 1925 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Ali Balkız | d. 9 Mart 1945 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | CANBABA, Ayhan Şahin | d. 1964 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | MEHMED, Seyyid Mehmed | d. 1840 - ö. 1925 | Madde Adı | Görüntüle |