SÂDIK

(d. ?/? - ö. ?/?)
âşık
(Âşık / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Şiirlerinde Sâdık mahlasını kullanan âşığın hayatı hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi tespit edilememiştir. 18. yüzyılda yaşayan Sâdık’ın, III. Mustafa devrindeki (1757-1774) Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Babadağı kışlağında ordunun geçirdiği durumu ve askerin esnaflığa yöneldiğini anlatan bir destanı vardır (Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi 2007: 405). Fuat Köprülü Türk Saz Şairleri adlı eserinde bu destana yer vermiştir (Köprülü 2004: 404-405). Destanın bir diğer varyantı daha önce J. Deny'in Chansons des janissaires Turcs d’Alger (Paris 1925) adlı Cezayir’deki Türk yeniçeri destanlarının yer aldığı eserde yayımlanmıştır. Ayrıca Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi’nde aynı yüzyılda yaşamış 1788’de Yusuf Ziya Paşa’nın Avusturyalılara karşı kazandığı zaferi anlatan destanın sahibi Âşık Sâdık’ın da aynı şair olabileceği ifade edilmiştir (2007: 405). 

Kaynakça

Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şâirleri. Ankara: Akçağ Yay.

“Sâdık” (2007). Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi . C. 7. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. 405. 

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: ARAŞ. GÖR. ZEYNEP SAFİYE BAKİ
Yayın Tarihi: 13.12.2014
Güncelleme Tarihi: 11.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Destan 

Gör şu Felek bize âhır neyledi 

Danacı Vezîri zebûn eyledi 

Yedi bin dana salyane eyledi 

Kalmadı danamız, bil, Pâdişâhım 

 

Bir yanı Babadağ, bir yanı İster 

Yâ Rab bize bunun vüs'atin göster 

Sabah kahvaltısı dört dana ister 

Aç kaldık elinden, bil Pâdişâhım 

 

Kudretten yaratmış anı Bârî’si 

Gelmemiş cihâna bunun sânîsi 

Sabah kahvaltısı dana yahnisi 

İk(i) okka kimyonla, bil Pâdişâhım 

 

Bölük sipâhileri otluk satar 

Ordu-yı hümâyûn mandaya bakar 

Paşalılar çadırda yahni kapar 

Yahn(i) kapma kârımız, bil, Pâdişâhım 

 

Orduyu seyrettim: Bir çarşı pazar 

Serdengeçt(i) ağaları ormanda gezer 

Lût kavmi döğüşür, put kavmi bozar 

Askerin lûtî’dir, bil, Pâdişâhım 

 

Poşu'nun saçağı topuğun döver 

Oturmuş kahvede, kendim över 

Taburu görünce dağlara iver 

Asker(‘in) pestilcidir, bil, Pâdişâhım 

 

Orduda kurmuşlar bir döner dolap 

Nâmımız çağrışır Şam ile Halep 

Kulların çağrışır şerbetle salep 

Asker(in) pestilcidir, bil, Pâdişâhım 

 

Başına sarınır Bağdat poşusu 

Sırtına yüklenmiş Mısır çarşısı 

Elinde gezdirir biber turşusu 

Asker(in) yoğurtçudur, bil, Pâdişâhım 

 

Esir ettik biz askerin gencini 

Bize atar misket ile zinciri 

Kulların çağrışır taban inciri 

Kulların bakkaldır, bil, Pâdişâhım 

 

Okundu ezanlar, gelmedi imam 

Tevarihler yazar, vakitler tamam 

Orduda yapmışlar keçeden hamam 

Asker(in) tellak’tır, bil, Pâdişâhım 

 

Bunu böyle diyen Sâdık kulundur 

Dilersen afveyle, dilersen öldür 

İnanmazsan orduya casus gönder 

Söz(üm) yalan değildir, bil, Pâdişâhım

Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şâirleri. Ankara: Akçağ Yay. 404-405.