Madde Detay
SADREDDÎN
(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Kaynaklarda hakkında bilgi bulunmayan Sadreddîn, eldeki manzumelerine bakılırsa dinî konulu manzum hikâyeler yazan bir şairdir. Kendisine ait olarak gösterilen eserlerinin dili ve istinsah tarihlerinden hareketle onun 14. yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. Buna dair kesin bir şey söylenememesi, manzum dinî hikâyelerin gerçek şairlerini saptamanın güçlüğünden kaynaklanmaktadır. Bu da böyle eserlerin değişik yazmalarının farklı kişiler adına kaydedilmesi, dolayısıyla bunların hikâyeleri söyleyenler mi, yazıya geçirenler mi yoksa anlatanlar mı olduğunun belirsizlik taşıması konusuyla ilgilidir (Özdemir 1975: 125). Nitekim Geyik Destânı’nın bazı yazmalarının sonunda Kirdeci Alî adı geçerken (Argunşah 2002: 11-14), Dâsıtân-ı Geyik başlıklı nüshasının “Nefsini eyle Müslimân Sadreddîn” (Tören 2005: 247) mısraında mahlas Sadreddîn şeklindedir. Eserin, Hikâyet-i Geyik ismini taşıyan nüshasının “Nefsin müslimân eyle Hazerü’d-dîn” mısraında yanlışlıkla Hazerü’d-dîn okunan (Kuzubaş 2008: 307-308) mahlasın doğru şekli Sadreddîn olmalıdır. Konuyla ilgili bir başka çalışmada “Yûsufî Meddâh-ı bî-çâre anun” mısraında geçen ad sebebiyle manzume bu kez de Yûsuf-ı Meddâh’a ait olarak gösterilmiştir (Aytaş 1999: 164). Ancak aynı metindeki “Nefsin ile Müslüman ol Sadr-ı dîn” mısraındaki “Sadr-ı Dîn” tamlaması mahlasın muhtemelen Sadreddîn olduğunu işaret etmektedir. Dolayısıyla aidiyete ilişkin kimi noktalar hala belirsizliğini korumakla birlikte yazmalar mukayese edildiğinde Sadreddîn isminin ön plana çıktığı görülmektedir. Bugün Sadreddîn’inin kaleme aldığı düşünülen eserler şunlardır:
1. Mu’cize-i Muhammed Mustafâ: Kütüphanelerde nüshalarına rastlanan kısa bir manzumedir. Bir nüshasındaki beyit sayısı 32 olan mesnevî, aruzun fâ’ilâtün fâ’ilatün fâ’ilün kalıbıyla yazılmıştır. Hz. Muhammed’in mucizelerinden birini konu alan bu dinî-didaktik nitelikteki hikâyede anlatıldığına göre Ebu Cehil ve on kâfir; Hz. Muhammed’in karşısına çıkarak ondan güneşi geri döndürmesini, ayı güneşin yerine geçirmesini, daha sonra her ikisini yine kendi yerlerine göstermesini isterler. Hz. Muhammed de bu mucizeleri gerçekleştirince kâfirler Müslüman olur (Çelebioğlu 1999: 80).
2. Dâsıtân-ı Geyik: Mesnevî nazım şekliyle ve aruzun fâ’ilâtün fâ’ilatün fâ’ilün kalıbıyla kaleme alınan metin 95 beyittir. Manzumede Hz. Muhammed’in bir geyiği kâfirlerden kurtararak onlara peygamberliğini ispat etmesi ve bunun üzerine kâfirlerin Müslüman olması hikâye edilmiştir (Çelebioğlu 1999: 80-82). Dâstân-ı Geyik üzerinde dört çalışma yapılmıştır (Aytaş 1999; Tören 2005; Aslan 2006: Kuzubaş 2008).
Sadreddîn; İslâm dinini ve kültürünü geniş halk kitlelerine tanıtmak, dinî kaideleri İslâm büyüklerinin hayatları dâhilinde örnekleyerek anlatmak maksadıyla ortaya çıkan manzum dinî hikâye yazma geleneğinin temsilcilerindendir. Bu amaç doğrultusunda sade Türkçe ve akıcı bir üslupla dinî-tasavvufi konulu mesnevîler kaleme almıştır.
Kaynakça
Argunşah, Mustafa (hzl.) (2002). Kirdeci Ali, Kesikbaş Destanı. Ankara: KB Yay.
Aslan, Namık (2006). “Manzum Dinî Hikâyeler ve Kirdeci Ali’ye Ait Olduğu Söylenen İki Hikâye Metni (Güvercin ve Geyik Destanları)”. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (20): 189-207.
Aytaş, Gıyasettin (1999). “Türk Kültür ve Edebiyatında Geyik Motifi ve ‘Haza Destan-ı Geyik’”. Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. VI (12): 161-170.
Çelebioğlu, Âmil (1999). Türk Mesnevî Edebiyatı 15 yy. Kadar (Sultan II. Murad Devri) (824-855/1421-1451). İstanbul: Kitabevi Yay.
Elçin, Şükrü (1995). “ Kirdeci Ali’nin Kesik Baş Destanı”. Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi. (517): 64-68.
Kartal, Ahmet (2013). Doğu’nun Uzun Hikâyesi Türk Edebiyatında Mesnevî. İstanbul: Doğu Kütüphanesi.
Kuzubaş, Muhammet (2008). “Manzum Bir Destan Kitabı (Destân-ı Veysel Karânî, Vefât-ı Hz. Fâtıma, Vefât-ı Hz. İbrâhîm, Hikâyet-i Gügercin, Hikâyet-i Geyik)”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 1/2: 304-340.
Ocak, Ahmet Yaşar (1989). Türk Folklorunda Kesik Baş (Tarih-Folklor İlişkisinden Bir Kesit). Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay.
Özdemir, Fuat (1975). “İlk Dinî Destanlar ve Kesikbaş Destanı”. Folklor Araştırmaları Kurumu Yıllığı Yıllığı 1975. Ankara: Folklor Araştırmaları Kurumu Yay. 123-129.
Tören, Hatice. (2005). “Sadreddîn’in Dâsıtân-ı Geyik Adlı Mesnevîsi”. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi. 33 (33): 239-282.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DR. SATI KUMARTAŞLIOĞLUYayın Tarihi: 19.02.2014Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Dâsıtân-ı Geyik
Bismillahirrahmanirrahim
Yine başladum söze Allah diyü
Evvelinde fazl-ı bismillah diyü
Başladum bir mu’cizât uş gül gibi
Şerh ideyüm tapuna bülbül gibi
Dinle imdi bir acâyib hoş haber
Mustafâ’dan ey sâhib-i hüner
Ol habîbu’l-lah Muhammed Mustafâ
Din eri kendüsi hem pâk-i safâ
Mescidinde bir gün ol dîn serveri
Tan namâzın kıldı ol gönül eri
Oturdı söykenüp mihrâbına
Va’z u pend ideridi ashâbına
Ol Muhammed kim aya benzer yüzi
Yarın ol dileyesi Hak’dan bizi
Gör karşudan-ki kırk atlu gelür
Kuvvetile katı heybetlü gelür
Katırak mescide degin geldiler
Çünkü mescid kapusına irdiler
Mustafâ’nun andalıgın bildiler
Kamusı atdan aşaga indiler
Girdiler mescide virdiler selâm
Sâf dutuban karşu durdılar tamâm
Didiler kim gösterin Muhammed’i
Ol-ki bizim dîne bâtıldur didi
Kim ol kim putlara bâtıl diye
Halk içinde böyle da’vî eyleye
Eydün ana bu sözi söylemesün
Söyler ise bu arada durmasun
Ömer eydür yâ Resûl ben turayım
Turramıla cümlesini kırayım
Resûl eydür sabr idin bir görelim
Nedir dilekleri bir soralım
Ola kim hükmüme fermân olalar
Mu’cizât görüp müselmân olalar
Resûl eydür ne-durur dilegünüz
Gelsün ilerü otursun beginiz
Anlar eydür gelüben oturmazuz
Dahı bir dem karşunuzda turmazuz
Bize peygamberlıgın eyle ayân
Ger yogısa sözün içinde yalan
Eyderiken putlar anda mâcerâ
Bakdı gördi ol Muhammed ey yara
Bir geyik baglu anda ata
Gördi resûl anı kıldı ibreta
Tasmayıla baglu ayagı başı
İllâ sel olmuş akar gözi yaşı
Resûl eydür geyige söylesün
Benim peygamberlıgım şerh eylesün
Ol kâfirin begi işidicek anı
Geldi eydir ne dimek olur ya’ni
Bizi diler kendüzine döndüre
Evimize dahı mahrûm göndüre
Kırk kişiyile avlayuban dutmışuz
Bir gice dahı yabanda yatmışuz
Resûl eydür hele çezin siz anı
Disün yiri gögi yaradanı
Çezdiler ol geyigün ayagını
Berk dutuban bogazınun bagını
Baglu yerden geyicegi aldılar
Mustafâ’nun huzûrına geldiler
Didiler kim ne sözün var söylegil
Peygamberlıgın bize şerh eylegil
Didi çezin bogazını dahı hemânn ...
İki gez segirdirse bir belek geçer
Çıkıcak elden geyigimiz kim yiter
Buña ayruk kaçıcagaz kim yiter
Resûl eydür çezin sözüm dutun
Geyigünüz kaça beni tutun
İşbu kavle râzı olup üşdiler
Geyicegin bogazını çezdiler
Çün çezildi geldi geyik mahfile
Hak çalabun getürüp adın dile
Hak Çalap dil virdi lutfundan ana
Vir salavât ne didi eydem sana
Dir budur iki cihânunserveri
Hak Çalabun sevgüli peygamberi
Tanrı birdür resûl resûlsın bî-gümân
Yerde gökde işbu söz oldı ayân
Her ki bunda bu gün Hak bildi seni
Oddan âzâd olısar yarın cânı
Her ol bunda seni Hak bilmedi
Yarın ol tamu dibinde kaynadı
Yedügi zakkum ola yeri cahîm
Yüzi kara ola içdügi hamîm
Her ki senün hükmine fermân ola
Yeri cennet yoldaşı rıdvân ola
Ben-dahı gönüllüyem yâ Mustafâ
Bu kara başım dilim gördi cefâ
Çîn elinden gelmişidim ben garîb
İsteridim kardaşım yavı kılıp
Geliben Mekke tagında kuzuladım
İki kuzucık togurdum gizledim
İrken turmışdum ot otlayam
Girü gelem kuzulara sütleyem
Bu kâfirler geliben avladılar
Çevre alup dört yanım bagladılar
Kaçamadım bende yogıdı mecâl
Kardaşın yavı kılanda mahâl
Kardaş olur kişeye kutlu tag
Ölüm irsâl irgürür yürege tag
Kardaş yavı kılanda kişi n’olur
Kamulardan yalımı alçak olur
Kişiniñ kardaşı yürgi yagıdur
Mâlı mülki bagçesi hem bagıdur
Şimdi irdi bana bir elem dahı
N’eyleyim ol iki yavrı dahı
Dişleri bitmedi ot otlayalar
N’eyleyeler ol ıssız tagda bular
Yâ Resûl bana pâyendân ol bu-gün
Yüregüm derdine dermân ol bu-gün
İrişeyim ol iki kuzulara
Hâlımı haber vireyim anlara
Çün işitti Mustafâ bu sözleri
Yaşıla toldı mübârek gözleri
Resûl eydür kâfir sözüm tutun
Geyigi bana bagışlan ya satun
Ya pâyendân olayın kılun kabûl
Ger geyik gelmez ise dir ol Resûl
Geyigin iki bahâsın alasın
Yahûd her ne-kim dilersiz kılasız
Anlar eydir nemüz eksik satalım
İllâ pâyendân olursan dutalum
Geyigimiz gelmez olırısa ya’ni
Bellü bil-kim öldürürüz biz seni
Râzı oldı Resûl ol-dem bildiler
Kavlı ikündiye degin kıldılar
Geyigi ol-demde salı virdiler
Çıkdı geyik derdile girdi yola
Vây ana kim kuzulardan ayrıla
Yavuz okdur ugramasun kimseye
Akar-ıdı geyigin gözi yaşı
Yel gibi geçer idi tag taşı
Tag taş dere tepe dimez geçer
Yaş yerine gözlerinden kan saçar
İrdi eydür iki körpe kuzı
N’ite sorayım sizün hâlinüzi
Geliñüz ahır yüzünüz göreyim
Karnınuz açdır sizi emzüreyim
Ey körpe iki kuzularum bilünüz
Şimden-girü anasız kaldıñuz
Bunlar eydür ana ne oldı cânun
Dilüne gelmezdi bu söz senün
Ya ana ne geldi bu gün size
Didügün yogıdı bu sözi bize
Geyik eydür kâfire tutulmışam
Hak Resûlını pâyendân virmişem
İşbu sözi duyuban ağlaşdılar
Anaları boynunı yalaşdılar
Didiler südün bize oldı harâm
Degiresin Resûle bizden selâm
Ko bizi bu tag içinde ölelim
Hakka boyun virelüm bel baglayalum
Geyik eydür ben giderem aradan
Sizin ele alınız ol yaradan
İşbu sözi deyüben döndi girü
Diñle imdi Tanrı hükmin gel berü
Ol kâfir begi adam viribidi
Varun yolında tuzak kurun didi
Geldiler tuzak kuruban gitdiler
Ol geyicegi tuzaga tutdılar
Kaldı geyik tuzag içre aglayu
Hak çalap buyrugına bel baglayu
Eydür ey âlemün sırrın bilen
Kamunun hâlını bakmadan gören
Kaldı geyik tuzag içre çagırur
Hak Ta’âlâ Cebrâ’ile buyurur
Eyitdi tiz iriş geyigi getürdi
Hak Resûlınun katına yetürdi
Geldi geyik ortaya Allah deyü
Gör hâlımı yâ Resûlu’llah deyü
Ayıplaman siz benüm geç geldügüm
Size ma’lûmdur dahı ne oldugum
Ol cühûdlar gördi geldügin
Mustafâ katında özürlandugın
Kık kişi ol-dem müslümân oldılar
Resûl öninde îmâna geldiler
Yetmiş evidi bular kavmıla
Kamusı îmân getürdiler bile
Öylelik yola geyigi göndürdiler
Cühûdı hak dîne döndürdiler
Nefsini eyle müslimân Sadre’ddîn
Kim olasın tamu odından emîn
Nefsine uyup kılarsan işreti
Aceb ola ger göresin cenneti
Nefsine cezâ idenlerün yeri
Uçmag olur içi toptolu hûri
Hele bunda hatm olsun bu kelâm
Vir salâvât Mustafâ’ya ve’s-selâm
Okuyanı yazanı dinleyeni
Rahmetinle yarlıgagıl ya ganî
(Tören, Hatice (2005). “Sadreddîn’in Dâsıtân-ı Geyik Adlı Mesnevîsi”. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi .33 (33): 239-282.)
Yayın Tarihi: 19.02.2014Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Dâsıtân-ı Geyik
Bismillahirrahmanirrahim
Yine başladum söze Allah diyü
Evvelinde fazl-ı bismillah diyü
Başladum bir mu’cizât uş gül gibi
Şerh ideyüm tapuna bülbül gibi
Dinle imdi bir acâyib hoş haber
Mustafâ’dan ey sâhib-i hüner
Ol habîbu’l-lah Muhammed Mustafâ
Din eri kendüsi hem pâk-i safâ
Mescidinde bir gün ol dîn serveri
Tan namâzın kıldı ol gönül eri
Oturdı söykenüp mihrâbına
Va’z u pend ideridi ashâbına
Ol Muhammed kim aya benzer yüzi
Yarın ol dileyesi Hak’dan bizi
Gör karşudan-ki kırk atlu gelür
Kuvvetile katı heybetlü gelür
Katırak mescide degin geldiler
Çünkü mescid kapusına irdiler
Mustafâ’nun andalıgın bildiler
Kamusı atdan aşaga indiler
Girdiler mescide virdiler selâm
Sâf dutuban karşu durdılar tamâm
Didiler kim gösterin Muhammed’i
Ol-ki bizim dîne bâtıldur didi
Kim ol kim putlara bâtıl diye
Halk içinde böyle da’vî eyleye
Eydün ana bu sözi söylemesün
Söyler ise bu arada durmasun
Ömer eydür yâ Resûl ben turayım
Turramıla cümlesini kırayım
Resûl eydür sabr idin bir görelim
Nedir dilekleri bir soralım
Ola kim hükmüme fermân olalar
Mu’cizât görüp müselmân olalar
Resûl eydür ne-durur dilegünüz
Gelsün ilerü otursun beginiz
Anlar eydür gelüben oturmazuz
Dahı bir dem karşunuzda turmazuz
Bize peygamberlıgın eyle ayân
Ger yogısa sözün içinde yalan
Eyderiken putlar anda mâcerâ
Bakdı gördi ol Muhammed ey yara
Bir geyik baglu anda ata
Gördi resûl anı kıldı ibreta
Tasmayıla baglu ayagı başı
İllâ sel olmuş akar gözi yaşı
Resûl eydür geyige söylesün
Benim peygamberlıgım şerh eylesün
Ol kâfirin begi işidicek anı
Geldi eydir ne dimek olur ya’ni
Bizi diler kendüzine döndüre
Evimize dahı mahrûm göndüre
Kırk kişiyile avlayuban dutmışuz
Bir gice dahı yabanda yatmışuz
Resûl eydür hele çezin siz anı
Disün yiri gögi yaradanı
Çezdiler ol geyigün ayagını
Berk dutuban bogazınun bagını
Baglu yerden geyicegi aldılar
Mustafâ’nun huzûrına geldiler
Didiler kim ne sözün var söylegil
Peygamberlıgın bize şerh eylegil
Didi çezin bogazını dahı hemânn ...
İki gez segirdirse bir belek geçer
Çıkıcak elden geyigimiz kim yiter
Buña ayruk kaçıcagaz kim yiter
Resûl eydür çezin sözüm dutun
Geyigünüz kaça beni tutun
İşbu kavle râzı olup üşdiler
Geyicegin bogazını çezdiler
Çün çezildi geldi geyik mahfile
Hak çalabun getürüp adın dile
Hak Çalap dil virdi lutfundan ana
Vir salavât ne didi eydem sana
Dir budur iki cihânunserveri
Hak Çalabun sevgüli peygamberi
Tanrı birdür resûl resûlsın bî-gümân
Yerde gökde işbu söz oldı ayân
Her ki bunda bu gün Hak bildi seni
Oddan âzâd olısar yarın cânı
Her ol bunda seni Hak bilmedi
Yarın ol tamu dibinde kaynadı
Yedügi zakkum ola yeri cahîm
Yüzi kara ola içdügi hamîm
Her ki senün hükmine fermân ola
Yeri cennet yoldaşı rıdvân ola
Ben-dahı gönüllüyem yâ Mustafâ
Bu kara başım dilim gördi cefâ
Çîn elinden gelmişidim ben garîb
İsteridim kardaşım yavı kılıp
Geliben Mekke tagında kuzuladım
İki kuzucık togurdum gizledim
İrken turmışdum ot otlayam
Girü gelem kuzulara sütleyem
Bu kâfirler geliben avladılar
Çevre alup dört yanım bagladılar
Kaçamadım bende yogıdı mecâl
Kardaşın yavı kılanda mahâl
Kardaş olur kişeye kutlu tag
Ölüm irsâl irgürür yürege tag
Kardaş yavı kılanda kişi n’olur
Kamulardan yalımı alçak olur
Kişiniñ kardaşı yürgi yagıdur
Mâlı mülki bagçesi hem bagıdur
Şimdi irdi bana bir elem dahı
N’eyleyim ol iki yavrı dahı
Dişleri bitmedi ot otlayalar
N’eyleyeler ol ıssız tagda bular
Yâ Resûl bana pâyendân ol bu-gün
Yüregüm derdine dermân ol bu-gün
İrişeyim ol iki kuzulara
Hâlımı haber vireyim anlara
Çün işitti Mustafâ bu sözleri
Yaşıla toldı mübârek gözleri
Resûl eydür kâfir sözüm tutun
Geyigi bana bagışlan ya satun
Ya pâyendân olayın kılun kabûl
Ger geyik gelmez ise dir ol Resûl
Geyigin iki bahâsın alasın
Yahûd her ne-kim dilersiz kılasız
Anlar eydir nemüz eksik satalım
İllâ pâyendân olursan dutalum
Geyigimiz gelmez olırısa ya’ni
Bellü bil-kim öldürürüz biz seni
Râzı oldı Resûl ol-dem bildiler
Kavlı ikündiye degin kıldılar
Geyigi ol-demde salı virdiler
Çıkdı geyik derdile girdi yola
Vây ana kim kuzulardan ayrıla
Yavuz okdur ugramasun kimseye
Akar-ıdı geyigin gözi yaşı
Yel gibi geçer idi tag taşı
Tag taş dere tepe dimez geçer
Yaş yerine gözlerinden kan saçar
İrdi eydür iki körpe kuzı
N’ite sorayım sizün hâlinüzi
Geliñüz ahır yüzünüz göreyim
Karnınuz açdır sizi emzüreyim
Ey körpe iki kuzularum bilünüz
Şimden-girü anasız kaldıñuz
Bunlar eydür ana ne oldı cânun
Dilüne gelmezdi bu söz senün
Ya ana ne geldi bu gün size
Didügün yogıdı bu sözi bize
Geyik eydür kâfire tutulmışam
Hak Resûlını pâyendân virmişem
İşbu sözi duyuban ağlaşdılar
Anaları boynunı yalaşdılar
Didiler südün bize oldı harâm
Degiresin Resûle bizden selâm
Ko bizi bu tag içinde ölelim
Hakka boyun virelüm bel baglayalum
Geyik eydür ben giderem aradan
Sizin ele alınız ol yaradan
İşbu sözi deyüben döndi girü
Diñle imdi Tanrı hükmin gel berü
Ol kâfir begi adam viribidi
Varun yolında tuzak kurun didi
Geldiler tuzak kuruban gitdiler
Ol geyicegi tuzaga tutdılar
Kaldı geyik tuzag içre aglayu
Hak çalap buyrugına bel baglayu
Eydür ey âlemün sırrın bilen
Kamunun hâlını bakmadan gören
Kaldı geyik tuzag içre çagırur
Hak Ta’âlâ Cebrâ’ile buyurur
Eyitdi tiz iriş geyigi getürdi
Hak Resûlınun katına yetürdi
Geldi geyik ortaya Allah deyü
Gör hâlımı yâ Resûlu’llah deyü
Ayıplaman siz benüm geç geldügüm
Size ma’lûmdur dahı ne oldugum
Ol cühûdlar gördi geldügin
Mustafâ katında özürlandugın
Kık kişi ol-dem müslümân oldılar
Resûl öninde îmâna geldiler
Yetmiş evidi bular kavmıla
Kamusı îmân getürdiler bile
Öylelik yola geyigi göndürdiler
Cühûdı hak dîne döndürdiler
Nefsini eyle müslimân Sadre’ddîn
Kim olasın tamu odından emîn
Nefsine uyup kılarsan işreti
Aceb ola ger göresin cenneti
Nefsine cezâ idenlerün yeri
Uçmag olur içi toptolu hûri
Hele bunda hatm olsun bu kelâm
Vir salâvât Mustafâ’ya ve’s-selâm
Okuyanı yazanı dinleyeni
Rahmetinle yarlıgagıl ya ganî
(Tören, Hatice (2005). “Sadreddîn’in Dâsıtân-ı Geyik Adlı Mesnevîsi”. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi .33 (33): 239-282.)
Güncelleme Tarihi: 06.11.2020Eserlerinden Örnekler
Dâsıtân-ı Geyik
Bismillahirrahmanirrahim
Yine başladum söze Allah diyü
Evvelinde fazl-ı bismillah diyü
Başladum bir mu’cizât uş gül gibi
Şerh ideyüm tapuna bülbül gibi
Dinle imdi bir acâyib hoş haber
Mustafâ’dan ey sâhib-i hüner
Ol habîbu’l-lah Muhammed Mustafâ
Din eri kendüsi hem pâk-i safâ
Mescidinde bir gün ol dîn serveri
Tan namâzın kıldı ol gönül eri
Oturdı söykenüp mihrâbına
Va’z u pend ideridi ashâbına
Ol Muhammed kim aya benzer yüzi
Yarın ol dileyesi Hak’dan bizi
Gör karşudan-ki kırk atlu gelür
Kuvvetile katı heybetlü gelür
Katırak mescide degin geldiler
Çünkü mescid kapusına irdiler
Mustafâ’nun andalıgın bildiler
Kamusı atdan aşaga indiler
Girdiler mescide virdiler selâm
Sâf dutuban karşu durdılar tamâm
Didiler kim gösterin Muhammed’i
Ol-ki bizim dîne bâtıldur didi
Kim ol kim putlara bâtıl diye
Halk içinde böyle da’vî eyleye
Eydün ana bu sözi söylemesün
Söyler ise bu arada durmasun
Ömer eydür yâ Resûl ben turayım
Turramıla cümlesini kırayım
Resûl eydür sabr idin bir görelim
Nedir dilekleri bir soralım
Ola kim hükmüme fermân olalar
Mu’cizât görüp müselmân olalar
Resûl eydür ne-durur dilegünüz
Gelsün ilerü otursun beginiz
Anlar eydür gelüben oturmazuz
Dahı bir dem karşunuzda turmazuz
Bize peygamberlıgın eyle ayân
Ger yogısa sözün içinde yalan
Eyderiken putlar anda mâcerâ
Bakdı gördi ol Muhammed ey yara
Bir geyik baglu anda ata
Gördi resûl anı kıldı ibreta
Tasmayıla baglu ayagı başı
İllâ sel olmuş akar gözi yaşı
Resûl eydür geyige söylesün
Benim peygamberlıgım şerh eylesün
Ol kâfirin begi işidicek anı
Geldi eydir ne dimek olur ya’ni
Bizi diler kendüzine döndüre
Evimize dahı mahrûm göndüre
Kırk kişiyile avlayuban dutmışuz
Bir gice dahı yabanda yatmışuz
Resûl eydür hele çezin siz anı
Disün yiri gögi yaradanı
Çezdiler ol geyigün ayagını
Berk dutuban bogazınun bagını
Baglu yerden geyicegi aldılar
Mustafâ’nun huzûrına geldiler
Didiler kim ne sözün var söylegil
Peygamberlıgın bize şerh eylegil
Didi çezin bogazını dahı hemânn ...
İki gez segirdirse bir belek geçer
Çıkıcak elden geyigimiz kim yiter
Buña ayruk kaçıcagaz kim yiter
Resûl eydür çezin sözüm dutun
Geyigünüz kaça beni tutun
İşbu kavle râzı olup üşdiler
Geyicegin bogazını çezdiler
Çün çezildi geldi geyik mahfile
Hak çalabun getürüp adın dile
Hak Çalap dil virdi lutfundan ana
Vir salavât ne didi eydem sana
Dir budur iki cihânunserveri
Hak Çalabun sevgüli peygamberi
Tanrı birdür resûl resûlsın bî-gümân
Yerde gökde işbu söz oldı ayân
Her ki bunda bu gün Hak bildi seni
Oddan âzâd olısar yarın cânı
Her ol bunda seni Hak bilmedi
Yarın ol tamu dibinde kaynadı
Yedügi zakkum ola yeri cahîm
Yüzi kara ola içdügi hamîm
Her ki senün hükmine fermân ola
Yeri cennet yoldaşı rıdvân ola
Ben-dahı gönüllüyem yâ Mustafâ
Bu kara başım dilim gördi cefâ
Çîn elinden gelmişidim ben garîb
İsteridim kardaşım yavı kılıp
Geliben Mekke tagında kuzuladım
İki kuzucık togurdum gizledim
İrken turmışdum ot otlayam
Girü gelem kuzulara sütleyem
Bu kâfirler geliben avladılar
Çevre alup dört yanım bagladılar
Kaçamadım bende yogıdı mecâl
Kardaşın yavı kılanda mahâl
Kardaş olur kişeye kutlu tag
Ölüm irsâl irgürür yürege tag
Kardaş yavı kılanda kişi n’olur
Kamulardan yalımı alçak olur
Kişiniñ kardaşı yürgi yagıdur
Mâlı mülki bagçesi hem bagıdur
Şimdi irdi bana bir elem dahı
N’eyleyim ol iki yavrı dahı
Dişleri bitmedi ot otlayalar
N’eyleyeler ol ıssız tagda bular
Yâ Resûl bana pâyendân ol bu-gün
Yüregüm derdine dermân ol bu-gün
İrişeyim ol iki kuzulara
Hâlımı haber vireyim anlara
Çün işitti Mustafâ bu sözleri
Yaşıla toldı mübârek gözleri
Resûl eydür kâfir sözüm tutun
Geyigi bana bagışlan ya satun
Ya pâyendân olayın kılun kabûl
Ger geyik gelmez ise dir ol Resûl
Geyigin iki bahâsın alasın
Yahûd her ne-kim dilersiz kılasız
Anlar eydir nemüz eksik satalım
İllâ pâyendân olursan dutalum
Geyigimiz gelmez olırısa ya’ni
Bellü bil-kim öldürürüz biz seni
Râzı oldı Resûl ol-dem bildiler
Kavlı ikündiye degin kıldılar
Geyigi ol-demde salı virdiler
Çıkdı geyik derdile girdi yola
Vây ana kim kuzulardan ayrıla
Yavuz okdur ugramasun kimseye
Akar-ıdı geyigin gözi yaşı
Yel gibi geçer idi tag taşı
Tag taş dere tepe dimez geçer
Yaş yerine gözlerinden kan saçar
İrdi eydür iki körpe kuzı
N’ite sorayım sizün hâlinüzi
Geliñüz ahır yüzünüz göreyim
Karnınuz açdır sizi emzüreyim
Ey körpe iki kuzularum bilünüz
Şimden-girü anasız kaldıñuz
Bunlar eydür ana ne oldı cânun
Dilüne gelmezdi bu söz senün
Ya ana ne geldi bu gün size
Didügün yogıdı bu sözi bize
Geyik eydür kâfire tutulmışam
Hak Resûlını pâyendân virmişem
İşbu sözi duyuban ağlaşdılar
Anaları boynunı yalaşdılar
Didiler südün bize oldı harâm
Degiresin Resûle bizden selâm
Ko bizi bu tag içinde ölelim
Hakka boyun virelüm bel baglayalum
Geyik eydür ben giderem aradan
Sizin ele alınız ol yaradan
İşbu sözi deyüben döndi girü
Diñle imdi Tanrı hükmin gel berü
Ol kâfir begi adam viribidi
Varun yolında tuzak kurun didi
Geldiler tuzak kuruban gitdiler
Ol geyicegi tuzaga tutdılar
Kaldı geyik tuzag içre aglayu
Hak çalap buyrugına bel baglayu
Eydür ey âlemün sırrın bilen
Kamunun hâlını bakmadan gören
Kaldı geyik tuzag içre çagırur
Hak Ta’âlâ Cebrâ’ile buyurur
Eyitdi tiz iriş geyigi getürdi
Hak Resûlınun katına yetürdi
Geldi geyik ortaya Allah deyü
Gör hâlımı yâ Resûlu’llah deyü
Ayıplaman siz benüm geç geldügüm
Size ma’lûmdur dahı ne oldugum
Ol cühûdlar gördi geldügin
Mustafâ katında özürlandugın
Kık kişi ol-dem müslümân oldılar
Resûl öninde îmâna geldiler
Yetmiş evidi bular kavmıla
Kamusı îmân getürdiler bile
Öylelik yola geyigi göndürdiler
Cühûdı hak dîne döndürdiler
Nefsini eyle müslimân Sadre’ddîn
Kim olasın tamu odından emîn
Nefsine uyup kılarsan işreti
Aceb ola ger göresin cenneti
Nefsine cezâ idenlerün yeri
Uçmag olur içi toptolu hûri
Hele bunda hatm olsun bu kelâm
Vir salâvât Mustafâ’ya ve’s-selâm
Okuyanı yazanı dinleyeni
Rahmetinle yarlıgagıl ya ganî
(Tören, Hatice (2005). “Sadreddîn’in Dâsıtân-ı Geyik Adlı Mesnevîsi”. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi .33 (33): 239-282.)
Eserlerinden Örnekler
Dâsıtân-ı Geyik
Bismillahirrahmanirrahim
Yine başladum söze Allah diyü
Evvelinde fazl-ı bismillah diyü
Başladum bir mu’cizât uş gül gibi
Şerh ideyüm tapuna bülbül gibi
Dinle imdi bir acâyib hoş haber
Mustafâ’dan ey sâhib-i hüner
Ol habîbu’l-lah Muhammed Mustafâ
Din eri kendüsi hem pâk-i safâ
Mescidinde bir gün ol dîn serveri
Tan namâzın kıldı ol gönül eri
Oturdı söykenüp mihrâbına
Va’z u pend ideridi ashâbına
Ol Muhammed kim aya benzer yüzi
Yarın ol dileyesi Hak’dan bizi
Gör karşudan-ki kırk atlu gelür
Kuvvetile katı heybetlü gelür
Katırak mescide degin geldiler
Çünkü mescid kapusına irdiler
Mustafâ’nun andalıgın bildiler
Kamusı atdan aşaga indiler
Girdiler mescide virdiler selâm
Sâf dutuban karşu durdılar tamâm
Didiler kim gösterin Muhammed’i
Ol-ki bizim dîne bâtıldur didi
Kim ol kim putlara bâtıl diye
Halk içinde böyle da’vî eyleye
Eydün ana bu sözi söylemesün
Söyler ise bu arada durmasun
Ömer eydür yâ Resûl ben turayım
Turramıla cümlesini kırayım
Resûl eydür sabr idin bir görelim
Nedir dilekleri bir soralım
Ola kim hükmüme fermân olalar
Mu’cizât görüp müselmân olalar
Resûl eydür ne-durur dilegünüz
Gelsün ilerü otursun beginiz
Anlar eydür gelüben oturmazuz
Dahı bir dem karşunuzda turmazuz
Bize peygamberlıgın eyle ayân
Ger yogısa sözün içinde yalan
Eyderiken putlar anda mâcerâ
Bakdı gördi ol Muhammed ey yara
Bir geyik baglu anda ata
Gördi resûl anı kıldı ibreta
Tasmayıla baglu ayagı başı
İllâ sel olmuş akar gözi yaşı
Resûl eydür geyige söylesün
Benim peygamberlıgım şerh eylesün
Ol kâfirin begi işidicek anı
Geldi eydir ne dimek olur ya’ni
Bizi diler kendüzine döndüre
Evimize dahı mahrûm göndüre
Kırk kişiyile avlayuban dutmışuz
Bir gice dahı yabanda yatmışuz
Resûl eydür hele çezin siz anı
Disün yiri gögi yaradanı
Çezdiler ol geyigün ayagını
Berk dutuban bogazınun bagını
Baglu yerden geyicegi aldılar
Mustafâ’nun huzûrına geldiler
Didiler kim ne sözün var söylegil
Peygamberlıgın bize şerh eylegil
Didi çezin bogazını dahı hemânn ...
İki gez segirdirse bir belek geçer
Çıkıcak elden geyigimiz kim yiter
Buña ayruk kaçıcagaz kim yiter
Resûl eydür çezin sözüm dutun
Geyigünüz kaça beni tutun
İşbu kavle râzı olup üşdiler
Geyicegin bogazını çezdiler
Çün çezildi geldi geyik mahfile
Hak çalabun getürüp adın dile
Hak Çalap dil virdi lutfundan ana
Vir salavât ne didi eydem sana
Dir budur iki cihânunserveri
Hak Çalabun sevgüli peygamberi
Tanrı birdür resûl resûlsın bî-gümân
Yerde gökde işbu söz oldı ayân
Her ki bunda bu gün Hak bildi seni
Oddan âzâd olısar yarın cânı
Her ol bunda seni Hak bilmedi
Yarın ol tamu dibinde kaynadı
Yedügi zakkum ola yeri cahîm
Yüzi kara ola içdügi hamîm
Her ki senün hükmine fermân ola
Yeri cennet yoldaşı rıdvân ola
Ben-dahı gönüllüyem yâ Mustafâ
Bu kara başım dilim gördi cefâ
Çîn elinden gelmişidim ben garîb
İsteridim kardaşım yavı kılıp
Geliben Mekke tagında kuzuladım
İki kuzucık togurdum gizledim
İrken turmışdum ot otlayam
Girü gelem kuzulara sütleyem
Bu kâfirler geliben avladılar
Çevre alup dört yanım bagladılar
Kaçamadım bende yogıdı mecâl
Kardaşın yavı kılanda mahâl
Kardaş olur kişeye kutlu tag
Ölüm irsâl irgürür yürege tag
Kardaş yavı kılanda kişi n’olur
Kamulardan yalımı alçak olur
Kişiniñ kardaşı yürgi yagıdur
Mâlı mülki bagçesi hem bagıdur
Şimdi irdi bana bir elem dahı
N’eyleyim ol iki yavrı dahı
Dişleri bitmedi ot otlayalar
N’eyleyeler ol ıssız tagda bular
Yâ Resûl bana pâyendân ol bu-gün
Yüregüm derdine dermân ol bu-gün
İrişeyim ol iki kuzulara
Hâlımı haber vireyim anlara
Çün işitti Mustafâ bu sözleri
Yaşıla toldı mübârek gözleri
Resûl eydür kâfir sözüm tutun
Geyigi bana bagışlan ya satun
Ya pâyendân olayın kılun kabûl
Ger geyik gelmez ise dir ol Resûl
Geyigin iki bahâsın alasın
Yahûd her ne-kim dilersiz kılasız
Anlar eydir nemüz eksik satalım
İllâ pâyendân olursan dutalum
Geyigimiz gelmez olırısa ya’ni
Bellü bil-kim öldürürüz biz seni
Râzı oldı Resûl ol-dem bildiler
Kavlı ikündiye degin kıldılar
Geyigi ol-demde salı virdiler
Çıkdı geyik derdile girdi yola
Vây ana kim kuzulardan ayrıla
Yavuz okdur ugramasun kimseye
Akar-ıdı geyigin gözi yaşı
Yel gibi geçer idi tag taşı
Tag taş dere tepe dimez geçer
Yaş yerine gözlerinden kan saçar
İrdi eydür iki körpe kuzı
N’ite sorayım sizün hâlinüzi
Geliñüz ahır yüzünüz göreyim
Karnınuz açdır sizi emzüreyim
Ey körpe iki kuzularum bilünüz
Şimden-girü anasız kaldıñuz
Bunlar eydür ana ne oldı cânun
Dilüne gelmezdi bu söz senün
Ya ana ne geldi bu gün size
Didügün yogıdı bu sözi bize
Geyik eydür kâfire tutulmışam
Hak Resûlını pâyendân virmişem
İşbu sözi duyuban ağlaşdılar
Anaları boynunı yalaşdılar
Didiler südün bize oldı harâm
Degiresin Resûle bizden selâm
Ko bizi bu tag içinde ölelim
Hakka boyun virelüm bel baglayalum
Geyik eydür ben giderem aradan
Sizin ele alınız ol yaradan
İşbu sözi deyüben döndi girü
Diñle imdi Tanrı hükmin gel berü
Ol kâfir begi adam viribidi
Varun yolında tuzak kurun didi
Geldiler tuzak kuruban gitdiler
Ol geyicegi tuzaga tutdılar
Kaldı geyik tuzag içre aglayu
Hak çalap buyrugına bel baglayu
Eydür ey âlemün sırrın bilen
Kamunun hâlını bakmadan gören
Kaldı geyik tuzag içre çagırur
Hak Ta’âlâ Cebrâ’ile buyurur
Eyitdi tiz iriş geyigi getürdi
Hak Resûlınun katına yetürdi
Geldi geyik ortaya Allah deyü
Gör hâlımı yâ Resûlu’llah deyü
Ayıplaman siz benüm geç geldügüm
Size ma’lûmdur dahı ne oldugum
Ol cühûdlar gördi geldügin
Mustafâ katında özürlandugın
Kık kişi ol-dem müslümân oldılar
Resûl öninde îmâna geldiler
Yetmiş evidi bular kavmıla
Kamusı îmân getürdiler bile
Öylelik yola geyigi göndürdiler
Cühûdı hak dîne döndürdiler
Nefsini eyle müslimân Sadre’ddîn
Kim olasın tamu odından emîn
Nefsine uyup kılarsan işreti
Aceb ola ger göresin cenneti
Nefsine cezâ idenlerün yeri
Uçmag olur içi toptolu hûri
Hele bunda hatm olsun bu kelâm
Vir salâvât Mustafâ’ya ve’s-selâm
Okuyanı yazanı dinleyeni
Rahmetinle yarlıgagıl ya ganî
(Tören, Hatice (2005). “Sadreddîn’in Dâsıtân-ı Geyik Adlı Mesnevîsi”. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi .33 (33): 239-282.)