TAB‘Î, Siyâhî-zâde Alî b. Şeyh Mehmed

(d. ?/? - ö. 1199-1204 yılları arası/1785 -1789 yılları arası)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

XVI. yüzyıl âlimi “Sipâhî-zâde Mehmed b. Alî” ile karıştırıldığı görülen Siyâhî-zâde, XVIII. yüzyılda yaşamış âlim şairlerdendir. 1710-1720 yılları arasında doğduğu tahmin edilen şair, eserlerinde kendisini “Siyâhî-zâde” lakabıyla takdim ederken künyesini “Alî b. Şeyh Mehmed” olarak verir. Şiirlerinde “Tab‘î” mahlasını kullanan şairin 1730’lu yıllardan itibaren kadı naibi ve muhassıldâr olarak görev yaptığı anlaşılmaktaysa da hayatının büyük bir bölümünde maişetini temin ettiği mesleğinin kâtiplik olduğu görülmektedir. Hayatının sonlarına sonlarına doğru ise Nûr-ı Osmaniye Kütüphanesi’nde hâfız-ı kütüb olarak çalışmıştır.

Dîvân’ından çıkarılan bilgilere göre Siyâhî-zâde el-Hac Mehmed Efendi, Şerîf Paşa, Ahmed Ağa gibi zatların himayesini görmüşse de tarih ve kasidelerinin çoğunu Harameyn Yazıcısı İbrahim Efendi’ye yazdığı görülmektedir (Hemada 2014: 28).

Bahçe-i Safa-endûz’da verilen bilgi ve eserlerini yazdığı tarihler dikkate alındığında Siyâhî-zâde’nin 1199/1785 ile 1204/1789 yılları arasında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla Siyâhîzâde hayatının büyük bir bölümünü İstanbul’da, eserlerini yoğun olarak kaleme aldığı son dönemini ise Beykoz’da geçirmiştir. Tespit edilen eserlerinde Arapça ve Farsçaya oldukça hakim olduğu görülmektedir.

Eserleri:

Siyâhî-zâde’nin birçoğu henüz bir araştırmaya konu olmamış Arapça, Farsça ve Türkçe manzum ve emensur eserleri bulunmaktadır. Şairin hayatı, hamileri ve içinde bulunduğu edebî muhit noktasında önemli bilgiler veren tarih ve kasidelerden (10 kaside, 56 tarih) oluşan bir Dîvân’ı (Kaya 2009); 1197/1783 yılında Beykoz’da Ferîdüddîn-i Attâr’ın Pendnâme’sini nazmen tercüme ettiği Gülşen-i Ahbâr adlı mesnevisi (Bk. Hemada 2014); seçtiği bazı Arapça meselleri Türkçe şerh ettiği Tercüme-i Durûb-ı Emsâl-i Arabiyye ve Arap şairi Ferazdak’ın İmâm Ca’fer Sâdık’ı methettiği (Hemada 2014: 30) Arapça kasideye yine Arapça olarak yazdığı şerh içerisinde aynı kasideyi nazmen tercüme ettiği Tercüme-i Kasîdetü’l-Muğazzele adlı eserleri onun Türkçe eserleridir. Bâğçe-i Safâ-Endûz’da Gülistân’ı da muhtasarn tercüme ettiği bilgisi vardır.

Bunların dışında; Şerhü’l-Kasîdeti’l-Mugazzele, Şerhu Mu‘addilü’s-Salât, Risâle fî Beyâni'l-Mukaddimeti'l-Mezkûre fî Evâ’ili'l-Kütüb, Sirâcu Basîreti Zâti'l-Ebsâr ‘alâ Netâ’ici'l-Efkâr (Hâşiyetü Netâ’ici’l-Efkâr), Nazm-ı le’âlî-i İbn Ammâr fî silki izhâri mâ fi’l-mizmâr ve  Şerh-i Mefâtîhu’d-Dürriyye adlı Arapça eserleri de tespit edilmiştir.

Kaynakça

Ak, Mahmut (2009). “Sipâhîzâde Mehmed”. TDV İslam Ansiklopedisi. C. 37. İstanbul: Diyanet Vakfı Yay. 258-259.

Ergün, emel (2004). “Sermed (Feyzullâh) Divânı (Edisyon-Kritik, inceleme)”. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Cumhuriyet Üniversitesi.

Hemada, Reda (2014). “Siyâhîzâde Alî Efendi ve Gülşen-i Ahbâr adlı Pend-i Attâr Tercümesi”. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi.

İhsanoğlu, Ekmeleddin vd. (2000). Osmanlı Coğrafya Literatürü Tarihi. C. II. İstanbul: İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi.

Kaya Nejla (2009). “Tab‘î, Hayatı, Edebî kişiliği ve Divanı”. Yüksek Lisans Tezi. Afyon. Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi.

Oğraş, Rıza (hzl.) (2001). Esad Mehmed Efendi ve Bağçe-i Safâ-endûz’u: İnceleme, Metin. Ankara: KB Yay. E-kitap: http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10734,bahcepdf.pdf?0, [erişim tarihi: 28.03.2014]. 138.

Tab’î, Siyâhî-zâde Alî b. Şeyh Mehmed, Dîvân. Milli Kütüphane Yz FB 216.

Tab’î, Siyâhî-zâde Alî b. Şeyh Mehmed, Şerh-i Kasîdetü’l-Mugazzele, Süleymaniye Kütüphanesi Esad Efendi 1515.

Tuman, Mehmet Nâil (2001). Tuhfe-i Nâilî. Haz. Cemal Kurnaz ve Mustafa Tatcı. C.II. Ankara: Bizim Büro Yay.

Karatay, Edhem Fehmi (1961). Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplığı Türkçe Yazmalar Kataloğu. C. II. İstanbul: Topkapı Sarayı Müzesi.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: SADIK YAZAR
Yayın Tarihi: 19.12.2021
Güncelleme Tarihi: 24.12.2021

Eserlerinden Örnekler

 Dîvân

Kasîde-i müştemile berây-ı esâmî-i kütüb ki be-her yek ism-rā ma‘nâ-yı münāsib şud be-makâm ve der-zımneş târîh-i Kütüb-hâne-i Oŝmāniyye der-zemen-i Kâtibü’l-Haremeyn İbrâhîm Efendi

Gül-i esrâr-ı bismillâh gülistânı kütüb-hâne

Makâm-ı hamdülillâhın fetih-hânı kütüb-hâne

Muhakkak câmi‘u’l-Kur’ân durur hıfzındadur furkân

Kılur tahsîn Cezûlî görse bu şânı kütüb-hâne

Eger keşf ise maksûdun budur keşşâf-ı her müşkil

Me‘âlim muhtemi (?) ‘Allâme Kâşânî kütüb-hâne

Hanîfî Kurtubî Hâzin olurdı irse bu kenze

‘Uyûn-ı ‘ilm-ile sîretde hayyânî kütüb-hâne (3b)

 

Gülşen-i Ahbâr (Tercüme-i Pend-nâme-i Attâr)

Dört ‘aded hûy ululığa geldi ‘âlemde nişân

Kimde ki olsa bu evsâf olur elbette o şân

‘İlme ta‘zîm iderek üstâddan ögrense o zât

Toğrıca virir cevâb itmez hatâ-yı türrehât

Kim ki anda olsa iz‘ân-ile idrâk u temîz

‘Âkılānı ‘âlimânı tutısar gayet ‘azîz

Ey ķarındaş sen ‘akıldân-ı cihân isen tamâm

Tatlu dillü ol yavaş halk-ile ülfet kıl müdâm

Çehresi egri sözi bed olma sakın tâ-ebed

Yüz çevirdirsen kamuya seni sevmez bir ahad (Hemada 2014: 128-129)