Madde Detay
TECELLÎ, Abdülkadir Zülfikar Efendi
(d. 1030?/1620-21? - ö. 1100/1688-89)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Abdülkâdir Zülfikar’dır. Doğum tarihi hakkında kesin bir kayıt olmamakla beraber, 1030/1620-21 yılında dünyaya gelmiş olduğu tahmin edilmektedir. Rumelili olup Manastır vilayetine bağlı bir sancak merkezi olan Prizren (Perzerin, Pürzerin)’de dünyaya gelmiştir. Âşık Çelebi’nin Meşâirü’ş-Şu’arâ’sında, “Rivâyet ederler ki Prizren’de oğlan doğsa adından akdem mahlas korlar…” dediği, Kınalızâde Hasan Çelebi’nin “nesir ve nazmın tatlı su kaynağı” dediği bu şehir, bir şair membaıdır. Tecellî de böyle bir şair yatağında dünyaya gelmekle doğuştan şair olmaya hak kazanmış bir şahsiyettir. İlk şiirlerinde Hevâyî mahlasını kullanan şair, Gülendam ü Kü’eyt adlı eserini yazmaya başlarken Tecellî mahlası ilham olmuş ve ondan sonra bu mahlası kullanmıştır. Ailesi hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir.
Şairin tahsili ile ilgili Safâyî Tezkiresi’nde şu bilgiler yer almaktadır: “... evâil-i hâlinde tahsîl-i ma’ârif idüp dîvân-ı sultânî kâtipleri silkine sâlik olup şi’r ü inşâya heves ve fenn-i târihe dest-res bolup târih-şinaslıkda tahsîl-i bıdâ’a idüp...” Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere Tecellî, medrese eğitimi almamış ancak iyi bir tahsil görmüş, özellikle şiir, inşâ ve tarih konusunda kendisini iyi yetiştirmiş bir şairdir.
Tahsilini tamamladıktan sonra II.Süleyman devri sadrazamlarından Tekirdağlı Mustafa Paşa (ö.1690)’nın yeniçeri ağalığı zamanında 1090/1679 divan kâtibi olarak Osmanlı devlet teşkilâtı içinde yer almıştır. İki yıl sonra divan-ı hümâyunda piyâde mukabeleciliğine terfî ettirilmiştir. Aynı zamanda Mustafa Paşa’nın yeniçeri ağalığından itibaren en yakın dostlarından biri olan Tecellî ölümüne kadar da bu görevine devam etmiştir.
Tecellî’nin Bağdat medhiyesi ve tarih manzumelerinden hareketle divan kâtibi olmadan önce 1086/1674 yılında Bağdat valisi olan Abdi Paşa zamanında Bağdat’ta bulunduğu anlaşılmaktadır. Kâbe-i Şerif ve Ravza-i Mutahhara medhiyelerinden anlaşılacağı üzere 1674 ile 1679 tarihleri arasında bir tarihte Hac farizasını yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Mısır’ı methettiği manzumesinden hareketle de onun Mısır’da bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak hangi tarihlerde orada bulunduğu konusunda kesin bir tarih söylemek mümkün değildir. II.Süleyman’ın tahta çıkışından (1099/1687) sonra ise ordu ile birlikte Sofya’da bulunmuştur.
Tecellî’nin ölüm tarihi konusunda kaynaklarda değişik bilgiler mevcuttur. Safâyî ve Sâlim Tezkireleri'nde 1100/1688-89 yılında ordu ile birlikte Sofya’da iken vefat ettiği kayıtlıdır. Müstakimzâde onun 1102/1690’da, Beliğ 1107/1695-96’da öldüğünü belirtmiştir. Sicill-i Osmanî’de ise bu tarih 1169/1756 olarak kayıtlıdır. Ancak kaynakların çoğu onun ölümü ile ilgili olarak 1100/1688-89 senesinde ve ordu Sofya’da iken vefat ettiği hususunda birleşirler. Düşürmüş olduğu tarihlerin II.Süleyman’ın tahta çıkış tarihi olan 1099/1687’de kalmış olması bunu teyid eder mahiyettedir. Ölümüne Sâmî, “Eyledi ‘azm-i bakâ fânîden ol pîr-i münîr / Lutf-ı Hakla cilvegâhı evc-i kâbe kavs ola / Gûş idüp Sâmî teessüf ile didi târîhin / “Göçdün ey cân-ı Tecellî menzilün firdevs ola” (Sene 1100)” kıt’asıyla tarih düşürmüştür. ((Derin-Çabuk: 1985: 166). Şeyhî Mehmed Efendi ise Vekâyiü’l-Fudalâ adlı eserinde , “... binyüz zilka’desinin beşinci sebt günü...” diyerek onun ölüm tarihini tam olarak vermiştir. Buna göre Tecellî 1100/1688 yılında Ağustos ayının beşinci cumartesi günü vefat etmiştir.
Kaynaklarda Tecellî, hoş sohbet, sohbeti dinlenen, kendisiyle dostluk kurulabilen, güvenilir bir insan olarak tanıtılır. Yetiştiği çevre itibarıyle Melâmilik menbaından beslenmiş rind meşreb bir şahsiyete sahiptir.
Kaynaklarda şiir ve inşaya meraklı olduğu kaydedilen Tecellî Zülfikâr Efendi’nin mensur bir eserine rastlanmamış olup bilinen iki eseri mevcuttur. Bunlardan biri Divan’ı diğeri de Gülendam ü Kü’eyt (Risâle-i Râz) adlı mesnevisidir. Hafız Hüseyin Ayvansarayî (Derin-Çabuk: 1985: 166), onun bir pür-nukat, bir de bî-nukat divanı olduğunu söylerse de onun pür-nukat divanına rastlanmamış olup sadece Divan’ın sonunda pür-nukat bir beyit yer almaktadır. Bî-nukat divan denilen ise şairin mürettep divanı içinde ayrı bir bölüm halinde yer almaktadır.
1. Divan: Mürettep bir divandır. 1 mesnevi (besmele manzumesi), 6 kaside (5 na’t,1 fahriye), 2 kıt’a, 3 nazm, 109 gazel, 13 kıt’a (tarih manzumesi), 4 nazm (tarih manzumesi); Noktasız kısımda: 32 gazel, 68 dübeyt, 14 matla; sonunda ise 1 pür-nukat beyitten müteşekkildir. Toplam olarak Divan’da 1 mesnevi, 6 kaside, 16 kıt’a, 7 nazm, 141 gazel, 68 dübeyt, 15 matla’ olmak üzere 254 manzume bulunmaktadır. Divan’ın Türkiye kütüphanelerinde şimdilik 11 adet yazma nüshası tespit edilmiştir. Bunlardan 4’ü Divan’ın noktasız harflerle yazılan kısmını ihtiva etmektedir. Bu kısım 1290/1874’te basılmıştır ve Latin harfleriyle neşri yapılmıştır. (Kılıç:2001). Eser hakkında bir tez çalışması yapılmıştır. (Türközmen:1997). Divan’ın tamamının tenkitli metni yayımlanmıştır. (Deniz: 2005)
2. Gülendâm ü Küeyt (Risâle-i Râz): Kaynaklarda zikredilmemiş bir eserdir. 1070/1659-60 yılında telif edilmiştir. Tercüme değil orijinal bir eserdir. Bilinen tek nüshası Millet Kütüphanesi Ali Emirî Ef. Bl. Manzum Eserler 1214 numarada kayıtlıdır. Başı noksan olan nüsha mevcut haliyle 1712 beyitten ibarettir. Mesnevi nazım şekliyle fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün kalıbıyla yazılmıştır. Arasında yer yer değişik vezinlerde yazılmış gazeller bulunmaktadır. Eserin sonunda ise şerh mahiyetinde 70 beyitlik bir kaside yer almaktadır. Eser IV.Mehmed’e sunulmuştur. Klasik aşk tipi mesnevî tarzında yazılmış tasavvufî bir eserdir. Eserin transkripsiyonlu metni yayımlanmıştır. (Deniz:2006)
Tecellî’nin Mezâkî, Fehîm-i Kadîm ve Vecdî’den etkilendiği, onların bazı şiirlerine nazireler yazdığı görülmektedir. Hacca gittiğinde tanıştığı tahmin edilen Nâbî’nin de onun şiirlerinde izlerini görmek mümkündür. Şiirlerinde büyük ölçüde sebk-i hindî özelliği görülen şair, yer yer hikemi üsluba zaman zaman da konuşma üslubuna örnek olabilecek beyitler yazmıştır. Kelime hazinesi, bir kelimeyi farklı anlamlarında kullanabilecek şekilde zengindir.
Kaynaklarda sanatıyla ilgili çok fazla değerlendirme bulunmayan şairi Bursalı Mehmed Tahir Efendi “Osmanlı şairlerinin orta derecelilerinden biri” olarak kabul eder. Gazel, dübeyt ve tarih manzumelerinde mahirdir. Onu diğer şairlerden ayıran ve orijinal kılan en belirgin özelliği noktasız harflerle yazdığı şiirleri ve dübeytleridir. Özellikle noktasız şiirleriyle devrinde ve daha sonraki dönemlerde dikkat çekmiş bir şairdir.
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdülkerim (hzl) (1985). İsmail Beliğ Nuhbetü’l-Âsâr Lî Zeyl-i Zübdeti’l-Eş’âr. Ankara: Gazi Üniv. Yay. 49.
Akbayar, Nuri (hzl) (1996). Mehmed Süreyya Sicill-i Osmanî C. 5. İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yay.
Beyzadeoğlu, Süreyya (2001). “Hasan Çelebi Tezkiresindeki Şairlerin Şehirlere Göre Tasnifi ve Şehir Tasvirleri”. İlmî Araştırmalar Dergisi 11: 56-57.
Bilkan, Ali Fuat (1997). Nâbî Dîvânı. İstanbul: MEB Yay.
Bursalı Mehmed Tahir Efendi (1972). Osmanlı Müellifleri C. 2. İstanbul: Meral Yay.
Deniz, Sebahat (2005). Tecellî ve Dîvân. İstanbul: Veli Yay.
Deniz, Sebahat (2006). Tecellî [Aşkın Bitmeyen Çilesi] Gülendâm ü Küeyt (Risâle-i Râz). İstanbul: Duyap Yay.
Derin, Fahri Ç.-Çabuk, Vahit (hzl) (1985). Hafız Hüseyin Ayvansarayî Mecmuâ-i Tevârih. İstanbul: İÜEF Yay.
İsen, Mustafa (1990). Usûlî Dîvânı. Akara: Akçağ Yay.
Kılıç, Atabey (2001). Bî-nokta Tecellî Dîvânı (Metin-Sözlük-Tıpkıbasım). Kayseri.
Kurnaz, Cemal-Tatçı, Mustafa (hzl) (2001).Mehmed Nâil Tuman Tuhfe-i Nâilî. Ankara: Bizim Büro Yay.
Mermer, Ahmet (1991). Mezakî Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı’nın Tenkitli Metni. Ankara: AKM Yay.
Mermer, Ahmet (2002). Vecdî ve Dîvançesi. Ankara: MEB Yay.
Müstakimzâde Süleyman Sadettin Efendi. Mecelletü’n-Nisâb. Süleymaniye Ktp. Halet Efendi. 628.157a.
Özcan, Abdülkadir (hzl) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri Vekâyi’ü’l-Fudalâ. İstanbul:Çağrı Yay. II-III./ 55
Safâyî. Tezkire-i Safâyî, Süleymaniye Ktp. Esad Ef. 2549. 41a.
Türközmen, İsmail (1997). Tecellî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı’nın Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniv.
Üsküdârî Abdullah Efendi. Vâkıât-ı Rûzmerre. Topkapı Sarayı Ktp. Revan. 1223. I: 200.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. SEBAHAT DENİZYayın Tarihi: 22.01.2014Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Şevket-i ikbâl-i ‘aşk âyîn-i ‘unvândur bana
Âfitâb-ı matla’-ı eyvân-ı dîvândur bana
Şevk-ı na’l-i âteş-i sînemle eşk-i bî-karâr
Mevc-i bahr-i âgûş-ı seyl-âb-ı tûfândur bana
Rûşenâ-yı nergis-i ‘ibret-nümâ-yı rûzgâr
Şu’le-i çeşm-i çerâgân-ı gülistândur bana
Şebnem-i eşküm görüp bülbül hevâdan nem kapar
Gonce-i ser-germ ise çâk-i girîbândur bana
Gâh olur fikr-i hayâl-i kâmet-i dildâr ile
Her giyâh-ı tâze bir serv-i hırâmândur bana
Subha dek encüm-sıfat dâğ-ı derûn-ı âteşîn
Encümen-pîrâye-i şem’-i şebistândur bana
Ey Tecellî cûş idüp bî-hûş-ı istigrâk iken
Sîne-i bî-kîne bir deryâ-yı ‘ummândur bana
Bî-nukat Gazel
Kâsedâr-ı mül ki hem-demdür sana
Dil hevâdâr-ı müsellemdür sana
Devr-i la’lünde hilâl-i meh degül
Kâse-i mül mihr-i ‘âlemdür sana
Kâkülün dil-dâdedür ammâ müdâm
Turre-i mekkâre mahremdür sana
Va’d-i vaslundur medâr-ı her murâd
Mihr-i dil hem-vâre muhkemdür sana
Ey Tecellî dûd-ı âhum her seher
Dergeh-i dildâra süllemdür sana
Dübeyt
Görsem dem-i vasl olsa kelâl olmasa dilde
Hem-vâre sürûr olsa melâl olmasa dilde
Meshûr-ı ser-i kâkül-i mekkârun olurdum
Ger turrelerün sihr-i helâl olmasa dilde
(Deniz, Sebahat (2005). Tecellî ve Dîvânı. İstanbul: Veli Yay. 178, 316, 362.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 22.01.2014Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Şevket-i ikbâl-i ‘aşk âyîn-i ‘unvândur bana
Âfitâb-ı matla’-ı eyvân-ı dîvândur bana
Şevk-ı na’l-i âteş-i sînemle eşk-i bî-karâr
Mevc-i bahr-i âgûş-ı seyl-âb-ı tûfândur bana
Rûşenâ-yı nergis-i ‘ibret-nümâ-yı rûzgâr
Şu’le-i çeşm-i çerâgân-ı gülistândur bana
Şebnem-i eşküm görüp bülbül hevâdan nem kapar
Gonce-i ser-germ ise çâk-i girîbândur bana
Gâh olur fikr-i hayâl-i kâmet-i dildâr ile
Her giyâh-ı tâze bir serv-i hırâmândur bana
Subha dek encüm-sıfat dâğ-ı derûn-ı âteşîn
Encümen-pîrâye-i şem’-i şebistândur bana
Ey Tecellî cûş idüp bî-hûş-ı istigrâk iken
Sîne-i bî-kîne bir deryâ-yı ‘ummândur bana
Bî-nukat Gazel
Kâsedâr-ı mül ki hem-demdür sana
Dil hevâdâr-ı müsellemdür sana
Devr-i la’lünde hilâl-i meh degül
Kâse-i mül mihr-i ‘âlemdür sana
Kâkülün dil-dâdedür ammâ müdâm
Turre-i mekkâre mahremdür sana
Va’d-i vaslundur medâr-ı her murâd
Mihr-i dil hem-vâre muhkemdür sana
Ey Tecellî dûd-ı âhum her seher
Dergeh-i dildâra süllemdür sana
Dübeyt
Görsem dem-i vasl olsa kelâl olmasa dilde
Hem-vâre sürûr olsa melâl olmasa dilde
Meshûr-ı ser-i kâkül-i mekkârun olurdum
Ger turrelerün sihr-i helâl olmasa dilde
(Deniz, Sebahat (2005). Tecellî ve Dîvânı. İstanbul: Veli Yay. 178, 316, 362.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Şevket-i ikbâl-i ‘aşk âyîn-i ‘unvândur bana
Âfitâb-ı matla’-ı eyvân-ı dîvândur bana
Şevk-ı na’l-i âteş-i sînemle eşk-i bî-karâr
Mevc-i bahr-i âgûş-ı seyl-âb-ı tûfândur bana
Rûşenâ-yı nergis-i ‘ibret-nümâ-yı rûzgâr
Şu’le-i çeşm-i çerâgân-ı gülistândur bana
Şebnem-i eşküm görüp bülbül hevâdan nem kapar
Gonce-i ser-germ ise çâk-i girîbândur bana
Gâh olur fikr-i hayâl-i kâmet-i dildâr ile
Her giyâh-ı tâze bir serv-i hırâmândur bana
Subha dek encüm-sıfat dâğ-ı derûn-ı âteşîn
Encümen-pîrâye-i şem’-i şebistândur bana
Ey Tecellî cûş idüp bî-hûş-ı istigrâk iken
Sîne-i bî-kîne bir deryâ-yı ‘ummândur bana
Bî-nukat Gazel
Kâsedâr-ı mül ki hem-demdür sana
Dil hevâdâr-ı müsellemdür sana
Devr-i la’lünde hilâl-i meh degül
Kâse-i mül mihr-i ‘âlemdür sana
Kâkülün dil-dâdedür ammâ müdâm
Turre-i mekkâre mahremdür sana
Va’d-i vaslundur medâr-ı her murâd
Mihr-i dil hem-vâre muhkemdür sana
Ey Tecellî dûd-ı âhum her seher
Dergeh-i dildâra süllemdür sana
Dübeyt
Görsem dem-i vasl olsa kelâl olmasa dilde
Hem-vâre sürûr olsa melâl olmasa dilde
Meshûr-ı ser-i kâkül-i mekkârun olurdum
Ger turrelerün sihr-i helâl olmasa dilde
(Deniz, Sebahat (2005). Tecellî ve Dîvânı. İstanbul: Veli Yay. 178, 316, 362.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Şevket-i ikbâl-i ‘aşk âyîn-i ‘unvândur bana
Âfitâb-ı matla’-ı eyvân-ı dîvândur bana
Şevk-ı na’l-i âteş-i sînemle eşk-i bî-karâr
Mevc-i bahr-i âgûş-ı seyl-âb-ı tûfândur bana
Rûşenâ-yı nergis-i ‘ibret-nümâ-yı rûzgâr
Şu’le-i çeşm-i çerâgân-ı gülistândur bana
Şebnem-i eşküm görüp bülbül hevâdan nem kapar
Gonce-i ser-germ ise çâk-i girîbândur bana
Gâh olur fikr-i hayâl-i kâmet-i dildâr ile
Her giyâh-ı tâze bir serv-i hırâmândur bana
Subha dek encüm-sıfat dâğ-ı derûn-ı âteşîn
Encümen-pîrâye-i şem’-i şebistândur bana
Ey Tecellî cûş idüp bî-hûş-ı istigrâk iken
Sîne-i bî-kîne bir deryâ-yı ‘ummândur bana
Bî-nukat Gazel
Kâsedâr-ı mül ki hem-demdür sana
Dil hevâdâr-ı müsellemdür sana
Devr-i la’lünde hilâl-i meh degül
Kâse-i mül mihr-i ‘âlemdür sana
Kâkülün dil-dâdedür ammâ müdâm
Turre-i mekkâre mahremdür sana
Va’d-i vaslundur medâr-ı her murâd
Mihr-i dil hem-vâre muhkemdür sana
Ey Tecellî dûd-ı âhum her seher
Dergeh-i dildâra süllemdür sana
Dübeyt
Görsem dem-i vasl olsa kelâl olmasa dilde
Hem-vâre sürûr olsa melâl olmasa dilde
Meshûr-ı ser-i kâkül-i mekkârun olurdum
Ger turrelerün sihr-i helâl olmasa dilde
(Deniz, Sebahat (2005). Tecellî ve Dîvânı. İstanbul: Veli Yay. 178, 316, 362.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ŞEVKÎ, Hüseyin | d. 1852 - ö. 1902 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Hacı Ömer Lütfi | d. 1870 - ö. 1928 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | ÂŞIK ÇELEBİ, Seyyid Pir Mehemmed b. Ali | d. 1520 - ö. 1572 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ŞEVKÎ, Hüseyin | d. 1852 - ö. 1902 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Hacı Ömer Lütfi | d. 1870 - ö. 1928 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | ÂŞIK ÇELEBİ, Seyyid Pir Mehemmed b. Ali | d. 1520 - ö. 1572 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ŞEVKÎ, Hüseyin | d. 1852 - ö. 1902 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Hacı Ömer Lütfi | d. 1870 - ö. 1928 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | ÂŞIK ÇELEBİ, Seyyid Pir Mehemmed b. Ali | d. 1520 - ö. 1572 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ŞEVKÎ, Hüseyin | d. 1852 - ö. 1902 | Meslek | Görüntüle |
11 | Hacı Ömer Lütfi | d. 1870 - ö. 1928 | Meslek | Görüntüle |
12 | ÂŞIK ÇELEBİ, Seyyid Pir Mehemmed b. Ali | d. 1520 - ö. 1572 | Meslek | Görüntüle |
13 | ŞEVKÎ, Hüseyin | d. 1852 - ö. 1902 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Hacı Ömer Lütfi | d. 1870 - ö. 1928 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | ÂŞIK ÇELEBİ, Seyyid Pir Mehemmed b. Ali | d. 1520 - ö. 1572 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ŞEVKÎ, Hüseyin | d. 1852 - ö. 1902 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Hacı Ömer Lütfi | d. 1870 - ö. 1928 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | ÂŞIK ÇELEBİ, Seyyid Pir Mehemmed b. Ali | d. 1520 - ö. 1572 | Madde Adı | Görüntüle |