Madde Detay
VÂHİB ÜMMÎ, Abdülvahhap
(d. ?/? - ö. ?/1595)
tekke şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Asıl adı Şeyh Abdülvahhab olup, Vâhib Ümmî ismiyle bilinmektedir. Antalya'nın Elmalı kasabasında doğmuştur (Torun 1987: 5). Ali Torun, Osmanlı Müellifleri'nde adı geçen bu şahsın hayatına dair bir bilgi bulamadığını söyler (1987: 5). S. Nüzhet Ergun ve Abdurrahman Güzel, şairin asıl adını Abdulvahhab-ı Elmalı olarak kaydedip, şairin doğum tarihi kesin olarak bilinmediğini söylemektedirler. Şeyh Abdulvahhab, Halveti tarikatının Yiğitbaşı (orta kol) şubesini kuran Yiğitbaşı Ahmet Şemseddin Marmaravî'nin halifesidir (Güzel 2006: 439; Ergun yty: 234). Şeyhinden bir şiirinde "Pirim Ahmed delîlim Hû ne gam zikrim hidâyettir" mısralarıyla bahsetmektedir (Ergun yty: 234). "Vâhib Ümmî, Vâhibi, Vehhâb, Vâhâb, Vehâbî ve Vehâb" olmak üzere çeşitli mahlaslar kullanmıştır. Bunların yanında "miskin, dermend, bî-çâre, âciz, derviş" gibi sıfatları da kullandığı görülmektedir (Torun 1987: 11; Güzel 2006: 438). Abdurrahman Güzel, bu sıfatları şairin aruz vezninin zorlamasıyla kullandığından mahlas olarak saymanın yanlış olacağını ifade etmektedir (2006: 438). Torun, bazı kaynakların Abdülvehhab hazretlerini, ismine bakarak "Vehhâb Ümmî" mahlasıyla kaydettiklerini; ancak gerek üzerinde çalıştıkları Divan'da şairin mahlasının fail vezniyle "Vâhib Ümmî" olarak harekelenmesi ve gerekse şairin şiirlerinde genellikle "Vâhib Ümmî" mahlasını kullanmasının onun mahlasının Vâhib Ümmî olması gerektiğini doğruladığını ifade etmektedir. Ayrıca buradaki "Ümmî" kelimesinin zahir ilimler açısından kullanıldığını gerçek bir ümmîliğin söz konusu olmadığını dile getirir (Torun 1987: 11). Abdülbaki Gölpınarlı'nın Vâhib Ümmî'nin mahlası üzerine farklı düşündüğünü ifade eden Torun, Gölpınarlı'nın "Emre" kelimesinin siyakat yazısında "r" ve "h" harflerini birleştirilerek yazıldığı, bu nedenle "Emre" kelimesinin zamanla müstensihler tarafından yanlış olarak "Ümmî" şeklinde okunduğundan şairin mahlasının Gölpınarlı'ya göre "Vehhâb Emre" olduğunu aktarmaktadır. Bu durumu Torun, Yunus Emre'nin tesirini göstermek için Vâhib Ümmî'yi Emre'ler zincirine bağlama gayretinden başka bir şey değil diye yorumlar (1987: 11). Güzel, şairin hece vezinli şiirlerinde genellikle Vâhibî veya Vâhib mahlaslarını kullandığını belirtmektedir (2006: 439).
Hayatı hakkında yeterince bilgi bulunmayan Vâhib Ümmî'nin ölüm tarihi de kesin olarak bilinmemektedir. Abdülbaki Gölpınarlı ve Vasfi Mahir Kocatürk'ün şairin 16. yüzyılda yaşamış olabileceğine dair görüşlerini aktaran Torun, şairin şiirlerinde mürşidi Yiğitbaşı Ahmet Marmaravî ve Fuzulî'den bahsettiğini belirtmektedir. Yiğitbaşı Ahmet Marmaravî'nin 1514'te Fuzulî'nin ise 1556'da vefat ettikleri göz önüne alınırsa, şairin bu tarihlerden sonra öldüğü sonucuna varılmaktadır. Torun, yeni bir belge bulunana kadar Vâhib Ümmî'nin ölüm tarihinin 1595 olarak kabul edilebileceğini söylemektedir (1987: 9). Elmalı'da Pınarbaşı ismindeki yerde Asitânesi mevcut olup, burada medfundur. Ancak türbe 1926 yılında "Tekke ve Türbelerin İlgası" sırasında yıktırılmıştır (1987: 10).
Divan sahibi olan şairin Divan'ındaki 485 şiirden 300'den fazlasının aruzla yazıldığı bilinmektedir. Bu nedenle Güzel, kendisini aruz şairi olarak kabul etmenin gerektiğini belirtir (2006: 439). Ergun, Vâhib Ümmî'nin hece vezninde başarılı olduğunu ve o devir hayatında önemli rolleri olan Işıklar hakkında da iki manzume yazdığını dile getirmektedir (yty: 235). Vâhib Ümmî 'nin divan edebiyatından gazel, halk edebiyatından koşma en çok kullandığı nazım şekillerindendir (Torun 1987: 101).
Divan'ında iki üç şiir hariç tutulacak olursa şiirlerinin tamamı din, tasavvuf konusundadır. Şiirler dinî ve tasavvufi görüşleri telkin amacı taşıdığından estetik kaygıdan uzaktır. Allah'ı vahdet-i vücud teorisi içinde müteala eden Vâhib Ümmî Kur'an'da kıssaları geçen peygamberleri ilahi aşk konusunda delil olarak gösterir. Kur'an'dan ayetleri de şiirlerine alan şair, ahlaki unsurlara değinerek ideal müslümanın nasıl olması gerektiğini şiirlerinde konu edinmiştir (Torun 1987: 49). Şiirlerinde vahdet-i vücud düşüncesi oldukça baskındır (1987: 75). Vâhib Ümmî'nin kendinden sonra gelen Halveti tarikatı Yiğitbaşı kolu mensupları üzerinde tesiri olmuştur. Eroğlu Nuri, Elmalılı Sinan Ümmî ve Nüzulî üzerinde etkisi olan şairlerden birkaçıdır (Torun 1987: 101).
Yunus Emre geleneğinin 16. yüzyıldaki temsilcisi olan Vâhib Ümmî'deki bu tesir Divan'ında da Yunus'u delil kabul ettiğini açıkça belirtmesinden anlaşılmaktadır. Ayrıca şair ile Vâhib Ümmî şiirleri arasında birbirine benzeyen örnekler mevcuttur. Şiirlerinde dış ahenkten ziyade muhtevanın önemli olduğu görülmektedir. Hece ile yazılan şiirleri ise daha liriktir (Güzel 2006: 439). Ergun, şairin mutasavvıf şairler arasında az çok ayrı bir çığıra sahip şahsiyet olarak gösterilebileceğini ifade etmiştir (yty: 235).
Kaynakça
Ergun, Sadeddin Nüzhet (yty). Türk Şairleri 1. yyy.
Güzel, Abdurrahman (2006). Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay.
Kocatürk, V. Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay.
Torun, Ali (1987). Vâhib Ümmî Divanı Üzerine Bir inceleme. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. HİLAL ERDOĞANYayın Tarihi: 30.11.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Derviş olan her kim ise toprag-ıla yeksân gerek
Nutkındaki âb u hayât zâhir degül vicdân gerek
Kendü hâlüm ahvâlinün sırrın sana yâd ideyîm
Dünya ahret âşıklara gizli degül ıyân gerek
Tâlib olup gelenlerün ma’nâ yüzin soranlarun
Şüphesini hall-eyleye âyât hadîs Kur’ân gerek
Güç gelmesün sözüm sana inanursan bu tevhide
İster isen dost zâtını mâlun başun kurbân gerek
Kavl’ün fi’lün bürkân olur maksûd sana ıyân olur
Nefs varlıgun yandurmaga kardaş sana külhân gerek
Serden selîm olan gönül söyler gelür bu tevhîdi
Bu hikmete irişmege sadrındagı îmân gerek
Hoş mazhar-ı zat olmaga lâyık olan budur sana
Kim bu vücûdun varlığı ma’mûr degül vîrân gerek
Serden selîm olmasına himmet eyle kend’özüne
Bulatmaya münkir seni gönlün evi ummân gerek
Gıll ü gışdan el yumaga Vâhib Ümmî nedir sana
Dost zâtınun mahabbeti cân içinde pinhân gerek
Güzel, Abdurrahman (2006). Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay. 440-441.
İlahi
Hak nazar etse kuluna,
Kendiözünü uryan görür
Mâni yüzünden ol kişi
Kendiözünü hayran görür
Eğer âbid eğer zühid,
Bu tevhidi anlamazlar
Dost zatına mazhar düşen
Kendiözünü insan görür
Şeş cihâtın perdesinden
Geçen ârif söyler bunu:
Bu menzile erişenler
Kendiözünü uman görür
Söyle deyu söyletse kim
Söyler idi bu tevhidi
Bînişanın envaında
Kendiözünü pinhan görür
Vehhab Ümmi kendi halin
Söyler sana dinler misin:
Mürşid ile yol varanlar,
Rüyetinde Suphan görür
Kocatürk, V. Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 203.
İlahi
Vardum gördüm gözüm ile
Işk kavile sığmaz imiş
Didim sana inan bana
Işk kavile sığmaz imiş
Dört kitabın hakikati
Gör elifin içindedür
Ol sebebdeb direm sana
Işk kavile sığmaz imiş
Yalan yanlış söz çok olur
Gel elife sor şübheni
Şâhid yeter bu söz sana
Işk kavile sığmaz imiş
Evvel âhır olacağı
Elif ile bildi bilen
Anın içün direm sana
Işk kavile sığmaz imiş
Bu tevhidin ma'nâsını
Ehl-i tevhid olan bilür
Gücün özüme kul iken
Işk kavile sığmaz imiş
Bir elifin sırrı sende
Pinhandürür görmez misin
Muhammed'in hakkı içün
Işk kavile sığmaz imiş
Ârif isen bir söz yeter
Çok söylemek baş ağrıdur
Vâhib Ümmî yeter bu söz
Işk kavile sığmaz imiş
Ergun, Sadeddin Nüzhet (yty). Türk Şairleri 1. yyy. 238-239.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 30.11.2014Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Derviş olan her kim ise toprag-ıla yeksân gerek
Nutkındaki âb u hayât zâhir degül vicdân gerek
Kendü hâlüm ahvâlinün sırrın sana yâd ideyîm
Dünya ahret âşıklara gizli degül ıyân gerek
Tâlib olup gelenlerün ma’nâ yüzin soranlarun
Şüphesini hall-eyleye âyât hadîs Kur’ân gerek
Güç gelmesün sözüm sana inanursan bu tevhide
İster isen dost zâtını mâlun başun kurbân gerek
Kavl’ün fi’lün bürkân olur maksûd sana ıyân olur
Nefs varlıgun yandurmaga kardaş sana külhân gerek
Serden selîm olan gönül söyler gelür bu tevhîdi
Bu hikmete irişmege sadrındagı îmân gerek
Hoş mazhar-ı zat olmaga lâyık olan budur sana
Kim bu vücûdun varlığı ma’mûr degül vîrân gerek
Serden selîm olmasına himmet eyle kend’özüne
Bulatmaya münkir seni gönlün evi ummân gerek
Gıll ü gışdan el yumaga Vâhib Ümmî nedir sana
Dost zâtınun mahabbeti cân içinde pinhân gerek
Güzel, Abdurrahman (2006). Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay. 440-441.
İlahi
Hak nazar etse kuluna,
Kendiözünü uryan görür
Mâni yüzünden ol kişi
Kendiözünü hayran görür
Eğer âbid eğer zühid,
Bu tevhidi anlamazlar
Dost zatına mazhar düşen
Kendiözünü insan görür
Şeş cihâtın perdesinden
Geçen ârif söyler bunu:
Bu menzile erişenler
Kendiözünü uman görür
Söyle deyu söyletse kim
Söyler idi bu tevhidi
Bînişanın envaında
Kendiözünü pinhan görür
Vehhab Ümmi kendi halin
Söyler sana dinler misin:
Mürşid ile yol varanlar,
Rüyetinde Suphan görür
Kocatürk, V. Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 203.
İlahi
Vardum gördüm gözüm ile
Işk kavile sığmaz imiş
Didim sana inan bana
Işk kavile sığmaz imiş
Dört kitabın hakikati
Gör elifin içindedür
Ol sebebdeb direm sana
Işk kavile sığmaz imiş
Yalan yanlış söz çok olur
Gel elife sor şübheni
Şâhid yeter bu söz sana
Işk kavile sığmaz imiş
Evvel âhır olacağı
Elif ile bildi bilen
Anın içün direm sana
Işk kavile sığmaz imiş
Bu tevhidin ma'nâsını
Ehl-i tevhid olan bilür
Gücün özüme kul iken
Işk kavile sığmaz imiş
Bir elifin sırrı sende
Pinhandürür görmez misin
Muhammed'in hakkı içün
Işk kavile sığmaz imiş
Ârif isen bir söz yeter
Çok söylemek baş ağrıdur
Vâhib Ümmî yeter bu söz
Işk kavile sığmaz imiş
Ergun, Sadeddin Nüzhet (yty). Türk Şairleri 1. yyy. 238-239.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Derviş olan her kim ise toprag-ıla yeksân gerek
Nutkındaki âb u hayât zâhir degül vicdân gerek
Kendü hâlüm ahvâlinün sırrın sana yâd ideyîm
Dünya ahret âşıklara gizli degül ıyân gerek
Tâlib olup gelenlerün ma’nâ yüzin soranlarun
Şüphesini hall-eyleye âyât hadîs Kur’ân gerek
Güç gelmesün sözüm sana inanursan bu tevhide
İster isen dost zâtını mâlun başun kurbân gerek
Kavl’ün fi’lün bürkân olur maksûd sana ıyân olur
Nefs varlıgun yandurmaga kardaş sana külhân gerek
Serden selîm olan gönül söyler gelür bu tevhîdi
Bu hikmete irişmege sadrındagı îmân gerek
Hoş mazhar-ı zat olmaga lâyık olan budur sana
Kim bu vücûdun varlığı ma’mûr degül vîrân gerek
Serden selîm olmasına himmet eyle kend’özüne
Bulatmaya münkir seni gönlün evi ummân gerek
Gıll ü gışdan el yumaga Vâhib Ümmî nedir sana
Dost zâtınun mahabbeti cân içinde pinhân gerek
Güzel, Abdurrahman (2006). Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay. 440-441.
İlahi
Hak nazar etse kuluna,
Kendiözünü uryan görür
Mâni yüzünden ol kişi
Kendiözünü hayran görür
Eğer âbid eğer zühid,
Bu tevhidi anlamazlar
Dost zatına mazhar düşen
Kendiözünü insan görür
Şeş cihâtın perdesinden
Geçen ârif söyler bunu:
Bu menzile erişenler
Kendiözünü uman görür
Söyle deyu söyletse kim
Söyler idi bu tevhidi
Bînişanın envaında
Kendiözünü pinhan görür
Vehhab Ümmi kendi halin
Söyler sana dinler misin:
Mürşid ile yol varanlar,
Rüyetinde Suphan görür
Kocatürk, V. Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 203.
İlahi
Vardum gördüm gözüm ile
Işk kavile sığmaz imiş
Didim sana inan bana
Işk kavile sığmaz imiş
Dört kitabın hakikati
Gör elifin içindedür
Ol sebebdeb direm sana
Işk kavile sığmaz imiş
Yalan yanlış söz çok olur
Gel elife sor şübheni
Şâhid yeter bu söz sana
Işk kavile sığmaz imiş
Evvel âhır olacağı
Elif ile bildi bilen
Anın içün direm sana
Işk kavile sığmaz imiş
Bu tevhidin ma'nâsını
Ehl-i tevhid olan bilür
Gücün özüme kul iken
Işk kavile sığmaz imiş
Bir elifin sırrı sende
Pinhandürür görmez misin
Muhammed'in hakkı içün
Işk kavile sığmaz imiş
Ârif isen bir söz yeter
Çok söylemek baş ağrıdur
Vâhib Ümmî yeter bu söz
Işk kavile sığmaz imiş
Ergun, Sadeddin Nüzhet (yty). Türk Şairleri 1. yyy. 238-239.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Derviş olan her kim ise toprag-ıla yeksân gerek
Nutkındaki âb u hayât zâhir degül vicdân gerek
Kendü hâlüm ahvâlinün sırrın sana yâd ideyîm
Dünya ahret âşıklara gizli degül ıyân gerek
Tâlib olup gelenlerün ma’nâ yüzin soranlarun
Şüphesini hall-eyleye âyât hadîs Kur’ân gerek
Güç gelmesün sözüm sana inanursan bu tevhide
İster isen dost zâtını mâlun başun kurbân gerek
Kavl’ün fi’lün bürkân olur maksûd sana ıyân olur
Nefs varlıgun yandurmaga kardaş sana külhân gerek
Serden selîm olan gönül söyler gelür bu tevhîdi
Bu hikmete irişmege sadrındagı îmân gerek
Hoş mazhar-ı zat olmaga lâyık olan budur sana
Kim bu vücûdun varlığı ma’mûr degül vîrân gerek
Serden selîm olmasına himmet eyle kend’özüne
Bulatmaya münkir seni gönlün evi ummân gerek
Gıll ü gışdan el yumaga Vâhib Ümmî nedir sana
Dost zâtınun mahabbeti cân içinde pinhân gerek
Güzel, Abdurrahman (2006). Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay. 440-441.
İlahi
Hak nazar etse kuluna,
Kendiözünü uryan görür
Mâni yüzünden ol kişi
Kendiözünü hayran görür
Eğer âbid eğer zühid,
Bu tevhidi anlamazlar
Dost zatına mazhar düşen
Kendiözünü insan görür
Şeş cihâtın perdesinden
Geçen ârif söyler bunu:
Bu menzile erişenler
Kendiözünü uman görür
Söyle deyu söyletse kim
Söyler idi bu tevhidi
Bînişanın envaında
Kendiözünü pinhan görür
Vehhab Ümmi kendi halin
Söyler sana dinler misin:
Mürşid ile yol varanlar,
Rüyetinde Suphan görür
Kocatürk, V. Mahir (1968). Tekke Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yay. 203.
İlahi
Vardum gördüm gözüm ile
Işk kavile sığmaz imiş
Didim sana inan bana
Işk kavile sığmaz imiş
Dört kitabın hakikati
Gör elifin içindedür
Ol sebebdeb direm sana
Işk kavile sığmaz imiş
Yalan yanlış söz çok olur
Gel elife sor şübheni
Şâhid yeter bu söz sana
Işk kavile sığmaz imiş
Evvel âhır olacağı
Elif ile bildi bilen
Anın içün direm sana
Işk kavile sığmaz imiş
Bu tevhidin ma'nâsını
Ehl-i tevhid olan bilür
Gücün özüme kul iken
Işk kavile sığmaz imiş
Bir elifin sırrı sende
Pinhandürür görmez misin
Muhammed'in hakkı içün
Işk kavile sığmaz imiş
Ârif isen bir söz yeter
Çok söylemek baş ağrıdur
Vâhib Ümmî yeter bu söz
Işk kavile sığmaz imiş
Ergun, Sadeddin Nüzhet (yty). Türk Şairleri 1. yyy. 238-239.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | HALÎL,Fâzıl Halîl | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Baki Süha Edipoğlu | d. 1915 - ö. 15 Eylül 1972 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Ertuğ Uçar | d. 1971 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | HALÎL,Fâzıl Halîl | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Baki Süha Edipoğlu | d. 1915 - ö. 15 Eylül 1972 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Ertuğ Uçar | d. 1971 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | HALÎL,Fâzıl Halîl | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Baki Süha Edipoğlu | d. 1915 - ö. 15 Eylül 1972 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Ertuğ Uçar | d. 1971 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | HALÎL,Fâzıl Halîl | d. ? - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | Baki Süha Edipoğlu | d. 1915 - ö. 15 Eylül 1972 | Meslek | Görüntüle |
12 | Ertuğ Uçar | d. 1971 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | HALÎL,Fâzıl Halîl | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | Baki Süha Edipoğlu | d. 1915 - ö. 15 Eylül 1972 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Ertuğ Uçar | d. 1971 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | HALÎL,Fâzıl Halîl | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | Baki Süha Edipoğlu | d. 1915 - ö. 15 Eylül 1972 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Ertuğ Uçar | d. 1971 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |