VÂSIF, Vâsıf Osman Bey

(d. ?/? - ö. 1240/1824-25)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Osman'dır. Enderun'da yetişti. Mir Vâsıf ve Enderunlu Vâsıf diye tanındı. İstanbul'da doğdu. Eski kazaskerlerden Arnavut/Elbesanlı Halîl Paşa’nın biraderinin kızının oğludur. Kardeşi, Sadullah Efendi'dir. Çocukluğunda Galatasaray’a çerağ edildi, orada ilim tahsil etti. Onu çekemeyenlerin dedikodusuyla bir müddet zorluk yaşadı. 1218/1803-04’te Silâhdâr Süleyman Paşa, onu kendine kaftancı yaptı. IV. Mustafa cülûs edince onu enderunda has odaya aldı. Sonradan hünkâr baş lalası, Rebiülahir 1230/ Mart-Nisan 1815'de Peşkir Ağası, o sene ya da Rebiülahir 1232/Şubat-Mart 1817'de Anahtar Ağası ve 1232/ 1816-17’de Kilar Kethüdası oldu. Padişah huzurunda hilat giydirildi ve iltifat gördü. Kiler kethüdası olarak Recep 1234/Nisan-Mayıs 1819'da kendi talebiyle Bolayır’da Şehzâde Süleyman Paşa tevliyetiyle emekli edildi. Sonra hacelik rütbesi verildi. 1240/1824-25’te vefat etti. Son Asır Türk Şairleri’nde verilen bilgiye göre Üsküdar’da İnadiye’den Saraçlar Çeşmesi'ne giden caddenin sol tarafında, Karacaahmed Türbesi civarındaki kabristana defnedildi. Fakat Osmanlı Müellifleri'nde Vâsıf'ın Üsküdar'da medfun olduğu kabul edilmeyip Eyüp'te Zal Paşa Camisi dergahına defnedildiği belirtilir. Mezar taşında, dostlarından Keçecizâde İzzet Molla’nın kitabesi yazılıdır ve tarih beyti şöyledir: "Şuarâ mâtem edüp yazdı mücevher tarih/Rûh-i Osman’a ide Vâsıf’ı terfik ilâh" (1240/1824-25).

İnce bir zat olduğu hâlde vücûdunun fil kadar büyük olduğu, evinin Tophâne’de bulunduğu ve 1238/ 1822-23’de yandığı bilinmektedir.

Matbu ve mürettep bir Dîvân'ı vardır. Dîvân'ı, 1257/1841-42’de Mısır’da Bulak Matbaası’nda talik harflerle, yine aynı sene İstanbul’da Takvim-i Vekayi Matbaası’nda nesih harflerle basıldı. İzzet Molla, mezar taşı kitabesinde Vâsıf’ın, eserini yaktığını söylüyor. Fakat şiirleri yandıktan yedi sene sonra Dîvân'ın İstanbul’da ve Mısır’da nasıl ortaya çıktığı bilinmemektedir. Dîvân'ı Rahşan Gürel tarafından hazırlanmış ve İstanbul'da basılmıştır.

Dîvân'ında “O gül-endâm bir al şâle bürünsün yürüsün/Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün“ beyti gibi dil-rübâ şiirlere nadiren rastlanır. Şiirlerinin sade ve hoş olmasıyla övülür. En güzel şiirleri şarkılarıdır. Şuh-meşrep olduğundan açık saçık sözler söylemekten çekinmemiştir. 

Kaynakça

Bursalı Mehmed Tahir (1333-42). Osmanlı Müellifleri. C. 2. İstanbul: Matbaa-ı Amire.

Celepoğlu, Ayşegül (hzl.) (2013). İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şâirleri. C. V. Ankara: AKM Yay. 

Çiftçi, Ömer (hzl.) (yty.). Fatîn Dâvud Hâtimetü'l-Eş'âr. ekitapkulturtuzim.gov.tr/Eklenti/10736,metinpdf.pdf. [Erişim Tarihi: 19.01.2015].

Gürel, Rahşan (yty.). Enderunlu Vasıf Divanı. İstanbul: Kitabevi Yay.

Mehmed Süreyya (1308-15). Sicill-i Osmânî. C. 4. İstanbul: Matbaa-ı Âmire.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK
Yayın Tarihi: 19.01.2015
Güncelleme Tarihi: 29.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Zulmet-resân-ı âlem olub dûd-i âhımız

İntâc-ı matlab etmedi baht-ı siyâhımız

Şükrâne-i kudûmuna cân eyleriz fidâ

Âyin-i aşk içinde budur resm-i râhımız

Fâni değil mi kârgeh-i devr-i kâinât

Olsa aceb mi nakş ber-âb izz ü câhımız

Etmiş ihâta zülf-i siyeh rû-yi âlini

Olmuş nihân zîr-i hicab içre mâhımız

Etsek meta-ı vasla nukûd-ı vücûdı sarf

Gencînelerle hâsıl olur mı refâhımız

Vâsıf nedir kabâhat ü ısyânımız aceb

Affeylemez o şûh-ı sitem-ker günâhımız

Müseddesten

Kim olur zor ile maksûduna reh-yâb-ı zafer

Gelür elbette zuhûra ne ise hükm-i kader

Hakka tefviz-i ümûr et ne elem çek ne keder

Kıl sözüm ârif isen gûş-i kabûlüne güher

Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner

Gam ü şâdî-i felek böyle gelür böyle gider

Reh-i irfân ü hakikatte budur de‘b ü usûl

Matlabı terk iledir menzil-i maksûda vüsûl

Ne iliş kâma ne ol kat‘ı ümmîd ile melûl

Yâr ise başına aklın sözümü eyle kabûl

Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner

Gam ü şâdî-i felek böyle gelür böyle gider

Dinleme birbirini nâsın abesdir faslı

Kalmasun jenk-i nedâmetle derûnun paslı

Elemin an asıl âlemde emeldir aslı

Vâsıfâ zevkıne bak yok gamın aslı faslı

Mihneti kendine zevk etmedir âlemde hüner

Gam ü şadî-i felek böyle gelür böyle gider

(Celepoğlu, Ayşegül (hzl.) (2013). İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şâirleri. C. V. Ankara: AKM Yay. 2427-2428.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Zeyyat Selimoğlud. 31 Mart 1922 - ö. 01 Temmuz 2000Doğum YeriGörüntüle
2NASÛHÎ, Nasûh Ağa-zâde Hüseyin Efendid. ? - ö. Aralık-Ocak 1699-1700Doğum YeriGörüntüle
3Alper Çekerd. 13 Mart 1972 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Zeyyat Selimoğlud. 31 Mart 1922 - ö. 01 Temmuz 2000Doğum YılıGörüntüle
5NASÛHÎ, Nasûh Ağa-zâde Hüseyin Efendid. ? - ö. Aralık-Ocak 1699-1700Doğum YılıGörüntüle
6Alper Çekerd. 13 Mart 1972 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7Zeyyat Selimoğlud. 31 Mart 1922 - ö. 01 Temmuz 2000Ölüm YılıGörüntüle
8NASÛHÎ, Nasûh Ağa-zâde Hüseyin Efendid. ? - ö. Aralık-Ocak 1699-1700Ölüm YılıGörüntüle
9Alper Çekerd. 13 Mart 1972 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10Zeyyat Selimoğlud. 31 Mart 1922 - ö. 01 Temmuz 2000MeslekGörüntüle
11NASÛHÎ, Nasûh Ağa-zâde Hüseyin Efendid. ? - ö. Aralık-Ocak 1699-1700MeslekGörüntüle
12Alper Çekerd. 13 Mart 1972 - ö. ?MeslekGörüntüle
13Zeyyat Selimoğlud. 31 Mart 1922 - ö. 01 Temmuz 2000Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14NASÛHÎ, Nasûh Ağa-zâde Hüseyin Efendid. ? - ö. Aralık-Ocak 1699-1700Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Alper Çekerd. 13 Mart 1972 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Zeyyat Selimoğlud. 31 Mart 1922 - ö. 01 Temmuz 2000Madde AdıGörüntüle
17NASÛHÎ, Nasûh Ağa-zâde Hüseyin Efendid. ? - ö. Aralık-Ocak 1699-1700Madde AdıGörüntüle
18Alper Çekerd. 13 Mart 1972 - ö. ?Madde AdıGörüntüle