Madde Detay
VECÎHÎ, Hasan
(d. ?/? - ö. 1071/1660)
divan şairi, müverrih, kâtib
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Osmanlı tarihiyle ilgili meşhur eserinin başında adının Hasan olduğunu ifade etmektedir (Vecîhî yk. 1b). Buna karşın Babinger adının Hüseyin olduğunu söylemektedir (1982: 229). Kırım’ın Bahçesaray şehrinde doğmuştur. Bazı kaynaklarda İstanbul’da doğduğu yazılıysa da (Özcan 1989: 714; Çapan 2005: 695) bu bilgi doğru değildir. Babasının adı Abdullah Ârif’tir.
İyi bir eğitim aldığı anlaşılan Vecîhî, İstanbul’a geldikten sonra Kemankeş Kara Mustafa Paşa'nın mühürdarlığı görevinde bulunmuştur. Şair, Kemankeş Kara Mustafa Paşanın idamının ardından Divan-ı Hümâyûn kâtipliğine atanmıştır. Tarihini İtalyanca’ya tercüme eden Giacomo Tarsia’ya göre 1071/1660 yılında verem hastalığı sebebiyle vefat etti (Akkaya 1959: 535). Ölümüne Şeyh Nazmî, "Du’â ile dedi târîh-i fevtini Nazmî / Ola makâm Vecîhî'ye cennet-i firdevs" (1071) beytiyle tarih düşürmüştür (Çapan 2005: 695). Bazı kaynakların vefat tarihini 1081/1670 (Sarı 1990: 33; Abdülkadiroğlu 1999: 516; Kurnaz 2000: III/159) göstermeleri yanlıştır. Mezarı Edirne Kapısı haricindedir.
Vecîhî’nin iki eseri bulunmaktadır:
1. Dîvân-ı Vecîhî : Müretteb bir divandır. Divanın yurt içi ve yurt dışında farklı kütüphanelerde birçok nüshası bulunmaktadır. 1. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Nu: T. 605, 30 yk.; 2. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Nu: T. 462/3, yk. 40-52; 3. Süleymaniye Kütüphanesi, Lala İsmail Efendi. Nu: 718/7, yk. 134-155; 4. Atıf Efendi Kütüphanesi, Nu: 2255/3, yk. 90-139; 5. Vatikan Kütüpanesi Türkçe Yazmaları, Nu: 259, 32 yk.; 7. İngiltere Milli Kütüphanesi, Nu: Or. 11568; 8. Milli Kütüphane, Nu: Yz FB 321/1, 26 yk. Divan üzerine bir lisans (Tolun 1949) ve yüksek lisans tezi (Aslantaş 1994) yapılmıştır. Şairin 2100 beyit civarındaki divanında 6 kaside, 7 tarih, 2 terkîb-i bend, 1 muhammes, 224 gazel, 22 rubâî, 10 kıt’a, 22 matla, 20 müfred vardır.
2. Târîh-i Vecîhî: Eserinin özel bir adı olmamakla birlikte Bağdat fethi dolayısıyla Târîh-i Feth-i Bağdad, müellifin doğum yerine izafeten Târîh-i Kırımî isimleriyle de bilinmektedir. Eserde; IV. Murad’ın Bağdat seferi, Anadolu’daki isyanlar ve sultan kadınların siyasete müdahaleleri ayrıntılarıyla anlatılmıştır. 1047-1072 yılları arasında geçen olayları aktaran eserin yazmaları şunlardır: 1. Köprülü K. Hâfız Ahmed Paşa, Nu: 225; 2. Süleymani Kütüphanesi, Hamidiye, Nu: 917. Eser, Târîh-i Feth-i Bağdâd ve Târîh-i Kırımî adları ile de tanındı. Eser, yazarın vefatından 14 yıl sonra Venedik Sefâreti kâtibi Giacomo Tarsini tarafından İtalyancaya da çevrildi. Muhtasar bir eser olmakla birlikte şairin bulunduğu görev dolayısıyla başka kaynaklarda bulunmayan bilgiler ihtiva etmesi Osmanlı tarihiyle ilgili ana kaynaklar arasında gösterilmesine sebep olmuştur. Büyük ölçüde yazarın gözlemleri ve tenkitlerine dayanan eser, Nâimâ, Râşid ve Silahtar Mehmed Ağa gibi tarihçilere kaynaklık etmiştir (Üçok 1982: 229). Eser üzerine bir doktora çalışması yapılmıştır (Akkaya 1957).
Dönemin önemli şairlerinden Nâ’ilî’yi örnek alan Vecîhî, Sebk-i Hindî akımının etkisinde kalmıştır. Yaşadığı dönemin padişahlarına kaside yazmadığı gibi divanında tevhid ve münâcât türünde şiir yoktur. Kasidelerindeki ustalığıyla bir bakıma Nedîm’in habercisi olmuştur. Ayrıca hikemî tarzda söylemiş olduğu gazelleriyle Nâbî için bir zemin oluşturmuştur.
Kaynakça
Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ, Nuhbetü’l-Âsâr. Ankara: AKM Yay.
Akkaya, Ziya (1957). Vecîhî Tarihi. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Ünv.
Akkaya, Ziya (1959). “Vecîhî ve Eseri”. AÜ DTCF Dergisi. Cilt: XVII, (Sayı: 3-4): 533-560.
Âsım. Zeyl-i Zübdetü'l-Eş‘âr. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi. TY. 2401. v. 26a.
Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Ünv.
Babinger, Franz (1982). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. (çev. Coşkun Üçok). Ankara: KBY.
Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi, Tezkire-i Safâyî. Ankara: AKM Yay.
İpekten, Haluk, M. İsen, R. Toparlı, N. Okçu, T. Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KBY Yay.
Komisyon (1967). İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu. Cilt: II, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
Kurnaz, Cemal, M. Tatcı (hzl.) (2000). Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri. Ankara: Bizim Büro Basımevi.
Kurnaz, Cemal, Halil Çeltik (2000). Osmanlı Dönemi Kırım Edebiyatı. Ankara: KBY.
Kurnaz, Cemal, M. Tatcı (hzl.) (2001). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî. Cilt:II, Ankara: Bizim Büro Yay.
Mehmed Süreyyâ. (1311). Sicill-i Osmânî. Cilt: IV. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Müstakîmzâde Süleymân Sa’deddîn. Mecelletü’n-Nisâb. (tıpkıbasım), Ankara: KBY Yay.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi, Vekâyiü’l-Fudalâ. C. I. İstanbul: Çağrı Yay.
Sarı, Mehmet (hzl.) (1990). Osmanlılar Zamanında Yetişen Kırım Müellifleri. Ankara: KBY.
Tolun, İlhan (1949). Vecîhî Çelebi Divanı. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Ünv.
Vecîhî. Târîh-i Vecîhî. Süleymaniye Kütüphanesi. Hâmidiye. Nu. 1917. yk. 1b.
Yılmaz, Kâşif (hzl.) (2001). Güftî ve Teşrîfâtü’ş-Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: DOÇ. DR. HAKAN YEKBAŞYayın Tarihi: 07.03.2014Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Edirne’ye İrsâl Olunmuşdur
Ey sabâ üftân u hîzân Edrine şehrine var
Var ise şevkun eger fasl-ı bahârı görmege
Anlarum ki benden artukdur dilünde ârzû
Seyr-i bâg u gül-istândan ol diyârı görmege
Kuvvet-i reftâra mâliksen hemân eyle şitâb
Bende-gân-ı dergeh-i devlet-medârı görmege
Ruhsat olursa eger ferş-i reh eyle rûyunı
Fâzıl-ı dehr-i ismetî-i kâm-kârı görmege
Sen degilsün yalınuz müştâk-ı pâ-bûsı hemân
Her cihân âmâdedür ol iftihârı görmege
Eyle dest-efşân semâ’ ile harîmin reşk-i bâg
Mâni’ olmazlarsa mîr-i nâmdârı görmege
Rûz u şeb mihr ü meh-âsâ itse de ‘arz-ı cemâl
Kimsede tâkat mi var ol ‘işve-kârı görmege
Bir birin ta’kîb ider cân u dil olsa rû-be-râh
Ol iki yek-dâne dürr-i şâh-vârı görmege
Hadden efzûndur dilimde iştiyâkum bâ-husûs
Hazret-i aga-yı Rüstem-iktidârı görmege
Germ-i şevkuz ol kadar ta’bîr olınmaz Hak bilür
Tâze şi’r-i Vecdî-i sâhib-vakârı görmege
Geşt ider mi Nâ’ilî-i hoş-sühan her kûşeyi
Bir ser-âmed dilber-i ‘Azrâ-izârı görmege
Keyf-i afyon ile her dem germ olup …
Meyli var mı yine Mısr u Kandehâr’ı görmege
Ârifî der mi yine tergîb idüp yârânını
Zevk olınmazsa hele degmez mi bârı görmege
Behcetî’ye el virüp devrân müsâ’id oldı mı
Hidmet-i sadr-ı kerîm ü kâm-kârı görmege
Turmasun bezl-i şifâ itsün Kelîm’ün asgarî
Tâlib ise ger kadîmi i’tibârı görmege
Güftî-i nâzük-edâ olsun anunla hem-zebân
Tâze eş’âr ile vardukça kibârı görmege
Meylî-i âzâdeveş germünde râh-ı ric‘ata
Ol sevâdı ‘azm idenler ıztırârı görmege
Cây-ı râhat bulmayup âhir Füzûnî derd-mend
İtmiş âheng-i ‘adem dârü’l-karârı görmege
Sayd-cû-yı deşt-i peymâyâna eyyâm-ı şitâ
Mâni olmuşken temâşâ-yı şikârı görmege
İrişüp fasl-ı gül ü sünbül hevâ-yı geşt-i bâg
Halkı sevk itmekde mi feyz-i bahârı görmege
Tâze-rûlar verd-i ra’nâlar gibi açıldı mı
Gülşeninde gûşe gûşe lâlezârı görmege
Bülbülân-ı nagme-pîrâlar gibi ‘uşşâk-ı zâr
Pây-tâ-ser dîde mi nakş-ı nigârı görmege
Şem’-i meclis eylenüp bir şûhı yârân-ı safâ
Cem olurlar mı şarâb-ı hoş-güvârı görmege
Biz de çokdan ‘azm iderdük ol makâm-ı dil-keşe
Mâni olmasaydı ger gasl-ı hisârı görmege
Eylesün bu tarz-ı hâsına Vecîhî’nün nazar
İsteyen ol şâ’ir-i şöhret-şi’ârı görmege
Her kimün olsa mezâkı ehl-i isti’dâddan
Meyl ider bu nagme-i dil-keş karârı görmege
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 58-61.)
Gazel
Şebângeh fikr-i sevdâ-yı hatunla bir gazel yazdum
Kemâhî vasf-ı hüsnün anda derc itdüm güzel yazdum
Güzel yazmış yazanlar hüsnüni Şîrîn ü Leylâ’dan
Dil-i şeydâyı bende Kays u Ferhâd’a bedel yazdum
Hadîs-i hattun ile hâl-i ‘aşkum bir kitâb itdüm
Netîce bûs-ı la’lün anda aksâ-yı emel yazdum
İdüp ahter şinâsî-i cihân fitne vü âşûb
Nigâh-ı yâri hem-tâ-yı tîr-i Mirrîh ü Zühâl yazdum
Vecîhî sad-Felâtûn-ı hıred hallinde hayrândur
Kemâl-i ‘aşk ile fenn-i cünûna bir muhâl yazdum
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 181-182.)
Gazel
Dâgla zeyn olmaduk sînemde bir yir kalmadı
Seyr-i bâga meyl-i hâtır ey gül-i ter kalmadı
Açdı gül rûyun dagıtdı zülf-i pür-çînün sabâ
Dâm-ı hayretde dil-i şûrîde muztar kalmadı
Gül perîşân-ı hazân u mihr bî-tâb-ı zevâl
Da‘vî-i hüsne sana kimse berâber kalmadı
Câm-ı mey gördüm ne ‘âlemler temâşâ itdürür
Dilde meyl-i seyr-i mir’ât-ı Sikender kalmadı
Külbe-i tarîki reşküme cebînân itmege
Bir gice lutfundan ol mihr-i münevver kalmadı
Bâde-i nâb ile sâki eyledi def ‘-i melâl
Ey Vecîhî hâtır-ı zârum mükedder kalmadı
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 232.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 07.03.2014Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Edirne’ye İrsâl Olunmuşdur
Ey sabâ üftân u hîzân Edrine şehrine var
Var ise şevkun eger fasl-ı bahârı görmege
Anlarum ki benden artukdur dilünde ârzû
Seyr-i bâg u gül-istândan ol diyârı görmege
Kuvvet-i reftâra mâliksen hemân eyle şitâb
Bende-gân-ı dergeh-i devlet-medârı görmege
Ruhsat olursa eger ferş-i reh eyle rûyunı
Fâzıl-ı dehr-i ismetî-i kâm-kârı görmege
Sen degilsün yalınuz müştâk-ı pâ-bûsı hemân
Her cihân âmâdedür ol iftihârı görmege
Eyle dest-efşân semâ’ ile harîmin reşk-i bâg
Mâni’ olmazlarsa mîr-i nâmdârı görmege
Rûz u şeb mihr ü meh-âsâ itse de ‘arz-ı cemâl
Kimsede tâkat mi var ol ‘işve-kârı görmege
Bir birin ta’kîb ider cân u dil olsa rû-be-râh
Ol iki yek-dâne dürr-i şâh-vârı görmege
Hadden efzûndur dilimde iştiyâkum bâ-husûs
Hazret-i aga-yı Rüstem-iktidârı görmege
Germ-i şevkuz ol kadar ta’bîr olınmaz Hak bilür
Tâze şi’r-i Vecdî-i sâhib-vakârı görmege
Geşt ider mi Nâ’ilî-i hoş-sühan her kûşeyi
Bir ser-âmed dilber-i ‘Azrâ-izârı görmege
Keyf-i afyon ile her dem germ olup …
Meyli var mı yine Mısr u Kandehâr’ı görmege
Ârifî der mi yine tergîb idüp yârânını
Zevk olınmazsa hele degmez mi bârı görmege
Behcetî’ye el virüp devrân müsâ’id oldı mı
Hidmet-i sadr-ı kerîm ü kâm-kârı görmege
Turmasun bezl-i şifâ itsün Kelîm’ün asgarî
Tâlib ise ger kadîmi i’tibârı görmege
Güftî-i nâzük-edâ olsun anunla hem-zebân
Tâze eş’âr ile vardukça kibârı görmege
Meylî-i âzâdeveş germünde râh-ı ric‘ata
Ol sevâdı ‘azm idenler ıztırârı görmege
Cây-ı râhat bulmayup âhir Füzûnî derd-mend
İtmiş âheng-i ‘adem dârü’l-karârı görmege
Sayd-cû-yı deşt-i peymâyâna eyyâm-ı şitâ
Mâni olmuşken temâşâ-yı şikârı görmege
İrişüp fasl-ı gül ü sünbül hevâ-yı geşt-i bâg
Halkı sevk itmekde mi feyz-i bahârı görmege
Tâze-rûlar verd-i ra’nâlar gibi açıldı mı
Gülşeninde gûşe gûşe lâlezârı görmege
Bülbülân-ı nagme-pîrâlar gibi ‘uşşâk-ı zâr
Pây-tâ-ser dîde mi nakş-ı nigârı görmege
Şem’-i meclis eylenüp bir şûhı yârân-ı safâ
Cem olurlar mı şarâb-ı hoş-güvârı görmege
Biz de çokdan ‘azm iderdük ol makâm-ı dil-keşe
Mâni olmasaydı ger gasl-ı hisârı görmege
Eylesün bu tarz-ı hâsına Vecîhî’nün nazar
İsteyen ol şâ’ir-i şöhret-şi’ârı görmege
Her kimün olsa mezâkı ehl-i isti’dâddan
Meyl ider bu nagme-i dil-keş karârı görmege
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 58-61.)
Gazel
Şebângeh fikr-i sevdâ-yı hatunla bir gazel yazdum
Kemâhî vasf-ı hüsnün anda derc itdüm güzel yazdum
Güzel yazmış yazanlar hüsnüni Şîrîn ü Leylâ’dan
Dil-i şeydâyı bende Kays u Ferhâd’a bedel yazdum
Hadîs-i hattun ile hâl-i ‘aşkum bir kitâb itdüm
Netîce bûs-ı la’lün anda aksâ-yı emel yazdum
İdüp ahter şinâsî-i cihân fitne vü âşûb
Nigâh-ı yâri hem-tâ-yı tîr-i Mirrîh ü Zühâl yazdum
Vecîhî sad-Felâtûn-ı hıred hallinde hayrândur
Kemâl-i ‘aşk ile fenn-i cünûna bir muhâl yazdum
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 181-182.)
Gazel
Dâgla zeyn olmaduk sînemde bir yir kalmadı
Seyr-i bâga meyl-i hâtır ey gül-i ter kalmadı
Açdı gül rûyun dagıtdı zülf-i pür-çînün sabâ
Dâm-ı hayretde dil-i şûrîde muztar kalmadı
Gül perîşân-ı hazân u mihr bî-tâb-ı zevâl
Da‘vî-i hüsne sana kimse berâber kalmadı
Câm-ı mey gördüm ne ‘âlemler temâşâ itdürür
Dilde meyl-i seyr-i mir’ât-ı Sikender kalmadı
Külbe-i tarîki reşküme cebînân itmege
Bir gice lutfundan ol mihr-i münevver kalmadı
Bâde-i nâb ile sâki eyledi def ‘-i melâl
Ey Vecîhî hâtır-ı zârum mükedder kalmadı
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 232.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 23.11.2020Eserlerinden Örnekler
Edirne’ye İrsâl Olunmuşdur
Ey sabâ üftân u hîzân Edrine şehrine var
Var ise şevkun eger fasl-ı bahârı görmege
Anlarum ki benden artukdur dilünde ârzû
Seyr-i bâg u gül-istândan ol diyârı görmege
Kuvvet-i reftâra mâliksen hemân eyle şitâb
Bende-gân-ı dergeh-i devlet-medârı görmege
Ruhsat olursa eger ferş-i reh eyle rûyunı
Fâzıl-ı dehr-i ismetî-i kâm-kârı görmege
Sen degilsün yalınuz müştâk-ı pâ-bûsı hemân
Her cihân âmâdedür ol iftihârı görmege
Eyle dest-efşân semâ’ ile harîmin reşk-i bâg
Mâni’ olmazlarsa mîr-i nâmdârı görmege
Rûz u şeb mihr ü meh-âsâ itse de ‘arz-ı cemâl
Kimsede tâkat mi var ol ‘işve-kârı görmege
Bir birin ta’kîb ider cân u dil olsa rû-be-râh
Ol iki yek-dâne dürr-i şâh-vârı görmege
Hadden efzûndur dilimde iştiyâkum bâ-husûs
Hazret-i aga-yı Rüstem-iktidârı görmege
Germ-i şevkuz ol kadar ta’bîr olınmaz Hak bilür
Tâze şi’r-i Vecdî-i sâhib-vakârı görmege
Geşt ider mi Nâ’ilî-i hoş-sühan her kûşeyi
Bir ser-âmed dilber-i ‘Azrâ-izârı görmege
Keyf-i afyon ile her dem germ olup …
Meyli var mı yine Mısr u Kandehâr’ı görmege
Ârifî der mi yine tergîb idüp yârânını
Zevk olınmazsa hele degmez mi bârı görmege
Behcetî’ye el virüp devrân müsâ’id oldı mı
Hidmet-i sadr-ı kerîm ü kâm-kârı görmege
Turmasun bezl-i şifâ itsün Kelîm’ün asgarî
Tâlib ise ger kadîmi i’tibârı görmege
Güftî-i nâzük-edâ olsun anunla hem-zebân
Tâze eş’âr ile vardukça kibârı görmege
Meylî-i âzâdeveş germünde râh-ı ric‘ata
Ol sevâdı ‘azm idenler ıztırârı görmege
Cây-ı râhat bulmayup âhir Füzûnî derd-mend
İtmiş âheng-i ‘adem dârü’l-karârı görmege
Sayd-cû-yı deşt-i peymâyâna eyyâm-ı şitâ
Mâni olmuşken temâşâ-yı şikârı görmege
İrişüp fasl-ı gül ü sünbül hevâ-yı geşt-i bâg
Halkı sevk itmekde mi feyz-i bahârı görmege
Tâze-rûlar verd-i ra’nâlar gibi açıldı mı
Gülşeninde gûşe gûşe lâlezârı görmege
Bülbülân-ı nagme-pîrâlar gibi ‘uşşâk-ı zâr
Pây-tâ-ser dîde mi nakş-ı nigârı görmege
Şem’-i meclis eylenüp bir şûhı yârân-ı safâ
Cem olurlar mı şarâb-ı hoş-güvârı görmege
Biz de çokdan ‘azm iderdük ol makâm-ı dil-keşe
Mâni olmasaydı ger gasl-ı hisârı görmege
Eylesün bu tarz-ı hâsına Vecîhî’nün nazar
İsteyen ol şâ’ir-i şöhret-şi’ârı görmege
Her kimün olsa mezâkı ehl-i isti’dâddan
Meyl ider bu nagme-i dil-keş karârı görmege
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 58-61.)
Gazel
Şebângeh fikr-i sevdâ-yı hatunla bir gazel yazdum
Kemâhî vasf-ı hüsnün anda derc itdüm güzel yazdum
Güzel yazmış yazanlar hüsnüni Şîrîn ü Leylâ’dan
Dil-i şeydâyı bende Kays u Ferhâd’a bedel yazdum
Hadîs-i hattun ile hâl-i ‘aşkum bir kitâb itdüm
Netîce bûs-ı la’lün anda aksâ-yı emel yazdum
İdüp ahter şinâsî-i cihân fitne vü âşûb
Nigâh-ı yâri hem-tâ-yı tîr-i Mirrîh ü Zühâl yazdum
Vecîhî sad-Felâtûn-ı hıred hallinde hayrândur
Kemâl-i ‘aşk ile fenn-i cünûna bir muhâl yazdum
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 181-182.)
Gazel
Dâgla zeyn olmaduk sînemde bir yir kalmadı
Seyr-i bâga meyl-i hâtır ey gül-i ter kalmadı
Açdı gül rûyun dagıtdı zülf-i pür-çînün sabâ
Dâm-ı hayretde dil-i şûrîde muztar kalmadı
Gül perîşân-ı hazân u mihr bî-tâb-ı zevâl
Da‘vî-i hüsne sana kimse berâber kalmadı
Câm-ı mey gördüm ne ‘âlemler temâşâ itdürür
Dilde meyl-i seyr-i mir’ât-ı Sikender kalmadı
Külbe-i tarîki reşküme cebînân itmege
Bir gice lutfundan ol mihr-i münevver kalmadı
Bâde-i nâb ile sâki eyledi def ‘-i melâl
Ey Vecîhî hâtır-ı zârum mükedder kalmadı
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 232.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Edirne’ye İrsâl Olunmuşdur
Ey sabâ üftân u hîzân Edrine şehrine var
Var ise şevkun eger fasl-ı bahârı görmege
Anlarum ki benden artukdur dilünde ârzû
Seyr-i bâg u gül-istândan ol diyârı görmege
Kuvvet-i reftâra mâliksen hemân eyle şitâb
Bende-gân-ı dergeh-i devlet-medârı görmege
Ruhsat olursa eger ferş-i reh eyle rûyunı
Fâzıl-ı dehr-i ismetî-i kâm-kârı görmege
Sen degilsün yalınuz müştâk-ı pâ-bûsı hemân
Her cihân âmâdedür ol iftihârı görmege
Eyle dest-efşân semâ’ ile harîmin reşk-i bâg
Mâni’ olmazlarsa mîr-i nâmdârı görmege
Rûz u şeb mihr ü meh-âsâ itse de ‘arz-ı cemâl
Kimsede tâkat mi var ol ‘işve-kârı görmege
Bir birin ta’kîb ider cân u dil olsa rû-be-râh
Ol iki yek-dâne dürr-i şâh-vârı görmege
Hadden efzûndur dilimde iştiyâkum bâ-husûs
Hazret-i aga-yı Rüstem-iktidârı görmege
Germ-i şevkuz ol kadar ta’bîr olınmaz Hak bilür
Tâze şi’r-i Vecdî-i sâhib-vakârı görmege
Geşt ider mi Nâ’ilî-i hoş-sühan her kûşeyi
Bir ser-âmed dilber-i ‘Azrâ-izârı görmege
Keyf-i afyon ile her dem germ olup …
Meyli var mı yine Mısr u Kandehâr’ı görmege
Ârifî der mi yine tergîb idüp yârânını
Zevk olınmazsa hele degmez mi bârı görmege
Behcetî’ye el virüp devrân müsâ’id oldı mı
Hidmet-i sadr-ı kerîm ü kâm-kârı görmege
Turmasun bezl-i şifâ itsün Kelîm’ün asgarî
Tâlib ise ger kadîmi i’tibârı görmege
Güftî-i nâzük-edâ olsun anunla hem-zebân
Tâze eş’âr ile vardukça kibârı görmege
Meylî-i âzâdeveş germünde râh-ı ric‘ata
Ol sevâdı ‘azm idenler ıztırârı görmege
Cây-ı râhat bulmayup âhir Füzûnî derd-mend
İtmiş âheng-i ‘adem dârü’l-karârı görmege
Sayd-cû-yı deşt-i peymâyâna eyyâm-ı şitâ
Mâni olmuşken temâşâ-yı şikârı görmege
İrişüp fasl-ı gül ü sünbül hevâ-yı geşt-i bâg
Halkı sevk itmekde mi feyz-i bahârı görmege
Tâze-rûlar verd-i ra’nâlar gibi açıldı mı
Gülşeninde gûşe gûşe lâlezârı görmege
Bülbülân-ı nagme-pîrâlar gibi ‘uşşâk-ı zâr
Pây-tâ-ser dîde mi nakş-ı nigârı görmege
Şem’-i meclis eylenüp bir şûhı yârân-ı safâ
Cem olurlar mı şarâb-ı hoş-güvârı görmege
Biz de çokdan ‘azm iderdük ol makâm-ı dil-keşe
Mâni olmasaydı ger gasl-ı hisârı görmege
Eylesün bu tarz-ı hâsına Vecîhî’nün nazar
İsteyen ol şâ’ir-i şöhret-şi’ârı görmege
Her kimün olsa mezâkı ehl-i isti’dâddan
Meyl ider bu nagme-i dil-keş karârı görmege
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 58-61.)
Gazel
Şebângeh fikr-i sevdâ-yı hatunla bir gazel yazdum
Kemâhî vasf-ı hüsnün anda derc itdüm güzel yazdum
Güzel yazmış yazanlar hüsnüni Şîrîn ü Leylâ’dan
Dil-i şeydâyı bende Kays u Ferhâd’a bedel yazdum
Hadîs-i hattun ile hâl-i ‘aşkum bir kitâb itdüm
Netîce bûs-ı la’lün anda aksâ-yı emel yazdum
İdüp ahter şinâsî-i cihân fitne vü âşûb
Nigâh-ı yâri hem-tâ-yı tîr-i Mirrîh ü Zühâl yazdum
Vecîhî sad-Felâtûn-ı hıred hallinde hayrândur
Kemâl-i ‘aşk ile fenn-i cünûna bir muhâl yazdum
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 181-182.)
Gazel
Dâgla zeyn olmaduk sînemde bir yir kalmadı
Seyr-i bâga meyl-i hâtır ey gül-i ter kalmadı
Açdı gül rûyun dagıtdı zülf-i pür-çînün sabâ
Dâm-ı hayretde dil-i şûrîde muztar kalmadı
Gül perîşân-ı hazân u mihr bî-tâb-ı zevâl
Da‘vî-i hüsne sana kimse berâber kalmadı
Câm-ı mey gördüm ne ‘âlemler temâşâ itdürür
Dilde meyl-i seyr-i mir’ât-ı Sikender kalmadı
Külbe-i tarîki reşküme cebînân itmege
Bir gice lutfundan ol mihr-i münevver kalmadı
Bâde-i nâb ile sâki eyledi def ‘-i melâl
Ey Vecîhî hâtır-ı zârum mükedder kalmadı
(Aslantaş, Gazanfer (1994). Vecîhî Hayatı, Eserleri ve Divanı’nın Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. 232.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | GAZÂYÎ | d. 1554 - ö. 1607 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | SÎRET, Şehbâz Giray | d. ? - ö. 1836 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | HİCÂBÎ, Abdülbâki Gül Baba | d. 1700\\\'lerin ortası - ö. 1822 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | GAZÂYÎ | d. 1554 - ö. 1607 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | SÎRET, Şehbâz Giray | d. ? - ö. 1836 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | HİCÂBÎ, Abdülbâki Gül Baba | d. 1700\\\'lerin ortası - ö. 1822 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | GAZÂYÎ | d. 1554 - ö. 1607 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | SÎRET, Şehbâz Giray | d. ? - ö. 1836 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | HİCÂBÎ, Abdülbâki Gül Baba | d. 1700\\\'lerin ortası - ö. 1822 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | GAZÂYÎ | d. 1554 - ö. 1607 | Meslek | Görüntüle |
11 | SÎRET, Şehbâz Giray | d. ? - ö. 1836 | Meslek | Görüntüle |
12 | HİCÂBÎ, Abdülbâki Gül Baba | d. 1700\\\'lerin ortası - ö. 1822 | Meslek | Görüntüle |
13 | GAZÂYÎ | d. 1554 - ö. 1607 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | SÎRET, Şehbâz Giray | d. ? - ö. 1836 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | HİCÂBÎ, Abdülbâki Gül Baba | d. 1700\\\'lerin ortası - ö. 1822 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | GAZÂYÎ | d. 1554 - ö. 1607 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SÎRET, Şehbâz Giray | d. ? - ö. 1836 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | HİCÂBÎ, Abdülbâki Gül Baba | d. 1700\\\'lerin ortası - ö. 1822 | Madde Adı | Görüntüle |