VEFÂ, Şeyh Vefâ, İbnü’l-vefâ, İbn Vefâ, Vefâ-zâde, Ebu’l-Vefâ

(d. ?/? - ö. 896/1491)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Şeyh Vefâ olarak tanınan Muslihiddîn Mustafâ mutasavvıf, âlim ve şairdir. Bir kitabının kapağında künyesini “Mustafâ b. Ahmed es-Sadrî el-Konevî el-Med’uv bi-Vefâ” şeklinde kaydeden (Öngören 2006: 269) Şeyh Vefâ’dan kaynaklar “Vefâ, İbnü’l-vefâ, İbn Vefâ, Vefâ-zâde, Ebu’l-Vefâ” gibi lakaplarla da söz etmiştir. Ancak mahlası “Vefâ” diğerlerinden daha çok yaygınlık kazanmıştır. Hadâiku’ş-Şakâyık’a göre “İbn Vefâ” lakabını annesinin adı olan Vefâ’dan almıştır (Mecdî 1269’dan aktaran Öngören 2006: 269). Konya Meram’da adına yaptırılan camiin 875/1470-71 tarihli vakfiye suretinde tam adından sonra gelen “eş-şehîr bi-veled-i Vefâ” kaydının dedesiyle ilgili olduğu ve “Vefâ-zâde” lakabının da onunla bağlantılı bulunduğu ileri sürülmüştür (Konyalı 1964: 553). Ebu’l-Vefâ lakabınınsa “Vefâ” adında bir oğlu olduğu için mi yoksa övgü amacıyla mı söylendiği belli değildir. Hâcı Yahyâ’nın torunu olan (Lâmi 1872’den aktaran Öngören 2006: 269) Şeyh Vefâ Konya’da doğdu. O dönemde Karamanoğulları’nın elinde bulunan Konya’da başladığı öğrenimini babasıyla birlikte gittiği Edirne’de tamamladı. Aynı şehirde Debbağlar İmamı diye tanınan Muslihiddîn Halîfe’ye intisap eden Muslihiddîn Mustafâ, daha sonra şeyhinin işaretiyle Zeyniyye tarikatının kurucusu Zeynüddîn el-Hâfî’nin önde gelen halifelerinden Abdüllâtîf el-Kudsî’nin müridi oldu. Seyr ü sülûkünü tamamlayıp Konya’ya döndü ve burada irşat faaliyetine başladı. Karamanoğlu İbrâhim Bey onun için Meram’da bir cami ve hankâh yaptırdı, ardından kendisi ve takipçileri tarafından vakıflar tesis edildi. Konya’da ne kadar kaldığı bilinmeyen Muslihiddîn Mustafâ, hacca gitmek için Antalya’dan bindiği gemi korsanlar tarafından kaçırılınca kız kardeşi ve bazı arkadaşlarıyla birlikte esir edilerek Rodos adasına götürüldü. Karamanoğlu İbrâhîm Bey, gereken fidyeyi ödeyince esaretten kurtuldu ve ardından İstanbul’a gitti. Hem bu durum hem de Karamanoğlu İbrâhîm Bey’in onun için cami yaptırması dikkate alınırsa o, muhtemelen İbrâhim Bey’in vefat tarihi olan 868/1464’den sonra İstanbul’a gitmiştir (Erdoğan 1942: 11-12). Muslihiddîn Mustafâ, İstanbul’da Fâtih Sultân Mehmed’den büyük yardım ve destek gördü. Padişah onun için daha sonra adına nispetle “Vefâ “diye anılan semtte bir cami ile çifte hamam yaptırdı. Ayrıca içindeki binalarla birlikte caminin yakınında bulunan araziyle Çorlu kazasına bağlı Kepelim köyünü kendisine temlik etti. Ancak II. Bâyezîd döneminde Muslihiddîn Mustafâ’nın ve Zeyniyye tarikatının İstanbul’da Fâtih devrinde elde ettiği nüfuz giderek zayıfladı (Öngören 2003: 142-143). Muslihiddîn Mustafâ, 896/1491 yılında vefat etti ve II. Bayezid’in katıldığı cenaze namazının ardından adına yaptırılan camiin haziresine gömüldü.

Şeyh Vefâ’nin eserleri şunlardır:

1. Risâle-i Manzûmât-ı Şeyh Vefâ: Arapça, Farsça ve Türkçe şiirlerden meydana gelen eserde şiirler konularına göre ayrılmış ve her bölüme başlık konmuştur.

2. Makâm-ı Sülûk: Tasavvuf ve ahlakla ilgili yazılmış 396 beyitten meydana gelen Türkçe manzum bir metindir. Abdülkadir Erdoğan (1941: 16), bu manzumenin Sâz-ı İrfân’la aynı cilt içerisinde Fatih Kütüphanesi’nde 652 numarada kayıtlı olduğunu söylemekteyse de eser bulunamamıştır (Atasoy 2001: VII).

3. Sâz-ı İrfân: Türkçe manzum bir eserdir. Mehmed Tâhir, eserin Şeyh Vefa’ya nispet edilmesinin bir dalgınlıktan kaynaklandığını, çünkü sonunda Bahrî adlı bir şairin isminin geçtiğini söylemiştir (Yavuz 1972: 216). Erdoğan ise (1941: 16), manzumenin ilk sayfasında yer alan ibarede bulunan Şeyh İbn Vefâ ismine dayanarak bu ibarenin metnin Vefâ’ya aidiyetini teyit ettiğini belirtmiştir. Rubâîler ve diğer manzumelerden oluşan bu eserde mutrip, saz, çeng, nağme, perde, kıl, bem, zahme, zîr gibi mûsiki terimlerinden faydalanılarak bu terimlerle ilgili benzetmelere yer verilmiştir.

4. Melhame-i Şeyh Vefâ Fi’l-Küsûf ve’z-Zelzele ve’l-Matar ve’l-Berd ve Ahvâli’l-Cevviyyâti’l-Uhrâ: Eserde yıldız ve gezegenlerin durumlarına göre insanların davranışları incelenmiştir. Metin, her bölümü ayrı bir ayı işleyen on iki ayrı bölüme, ana bölümler de kendi içlerinde dört alt bölüme ayrılmıştır. Melhame adlı alt bölümlerde o ayda olabilecek ay tutulması, güneş tutulması, şimşek çakması gibi doğal bir olayın ardından gerçekleşmesi muhtemel hava durumu, buna bağlı olarak mahsul durumu insanların ve hayvanların sağlık durumu, sosyal, siyasî ve askerî olaylar veya savaşlar hakkında Çin’den Paris’e, Fas’a kadar geniş bir coğrafyayı ilgilendiren kehanetler yapılmıştır. Bu kitapla ilgili bir yüksek lisans çalışması yapılmıştır (Atasoy 2001).

5. Evrâd-ı Vefâ: Bu Arapça metnin içinde dualar, salavatlar ve zikirler bulunmaktadır.

6. Rûznâme-i Vefâ: Müsennâ bir tarzda devr-i daimîyi gösteren bir takvimden ibarettir. Cedvelleri ve birkaç hey’î şekli ihtiva eden metinde ahkâm-ı nücûm kısmı da mevcuttur.

7. Yedi Yıldızın Ahkâmı: Yedi günün ahkâmından ve yedi gezegenin bu konudaki etkilerinden bahseden Türkçe bir eserdir.

8. Risâle fi’l-Rub’i’l-Mucayyab: Eserde Arabî ayların felekler üzerindeki devri işlenmiştir.

Bursalı Mehmed Tâhir’in (1972: 216) kemalât ve fazilet; Lâmi’î’nin de (1289: 559) sükûnet ve temkin sahibi, âlemlerin makbulü, irfan erbabının tasdik ettiği bir zat olarak değerlendirdiği Şeyh Vefâ, Mecdî’ye göre tasavvuf, fıkıh gibi dinî ilimler yanında fen ilimleri, musikî ve edebiyatta da kendini ispatlamıştır (Mecdî 1989’dan aktaran Atasoy 2001: VI). Nitekim Sinân Paşa, Molla Lutfî, Bursalı Ahmed Paşa, Şeyhülislâm Zenbilli Alî Efendi gibi ilim ve devlet adamları; Sinoplu Safâyî, Balıkesirli Zâtî, Edirneli Sabâyî, Rumelili Şem’î, Hattat Kâsım, Hattat Abdülmuttalîb b. Seyyid Murtazâ gibi şair ve sanatkârlar ona mürit olmuştur (Öngören 2006: 270).

Kaynakça

Atasoy, Faysal Okan (2001). Melhame-i Şeyh Vefâ (Giriş- Metin- Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Erdemir, Avni (1999). Muslihu’d-din Mustafa İbn Vefâ, Hayatı, Eserleri, Tesirleri ve Manzum Eserlerinin Tenkidli Metni. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

Erdoğan, Abdülkadir (1941). Fâtih Mehmed Devrinde İstanbul’da Bir Türk Mütefekkiri Şeyh Vefa, Hayatı ve Eserleri. İstanbul: Ahmed İhsan Basımevi.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). C. 3. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Konyalı, İbrahim Hakkı (1964). Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi. Konya: Yeni Kitap Basımevi.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî . C. 2. Ankara: Bizim Büro Yay.

Kutlar Oğuz, Fatma Sabiha, M. Çakır, H. Koncu (hzl.) (2012). Mehmed Tevfik, Kâfile-i Şu’arâ. İstanbul: Doğu Kütüphanesi Yay.

Lâmi’î Mahmûd bin Osmân (1289). Tercüme-i Nefehâtü’l-Üns - Futûhü’l-Mücâhidînü’l-Tervîh Kulûbü’l-Müşâhidîn. İstanbul.

Mecdî Mehmed Efendi (1269). Hadâiku’ş-Şakâyık. İstanbul.

Öngören, Reşat (1990). Fâtih Devrinde Belli Başlı Tarîkatlar ve Zeyniyye. Yüksek Lisans Lezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Öngören, Reşat (2003). Tarihte Bir Aydın Tarikati: Zeynîler. İstanbul: İnsan Yay.

Öngören Reşat ( 2006). “Muslihuddin Mustafa”. İslam Ansikopedisi. C. 31. İstanbul: TDV Yay. 269-271.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Mecdî Mehmed Efendi, Hadâ’ik al-Şakâyık. İstanbul: Çağrı Yay.

Yavuz, Fikri, İ. Özen (hzl.) (1972). Bursalı Mehmed Tâhir, Osmânlı Müellifleri. C. 1. İstanbul: Meral Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜLÇİÇEK AKÇAY
Yayın Tarihi: 15.12.2014
Güncelleme Tarihi: 08.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Melhame’den

Melhame-i Sâlis

Ber-kavl-i ba’zı müneccimîn be-fihristi on dört be-tâbi’-i mâh-ı temmûz

Birinci bâb, bu ayda gün tutılsa, ot ve biçin ve ekin az ola ve Magrib pâdişâhı fevt ola.

2. bâb, bu ayda ay tutılsa, bu yıl yağmur vakti ile yaga ve dahı arpa ve bugday çok ola ve şehirler sudan helâk ola. Ve katı ıssılar ola ve güz faslında hastalık vaki ola.

3. bâb, bu ayda gün agıllansa, bir pâdişâh fevt ola.

4. bâb, bu ayda ay agıllansa, yagmur ve ekin ve ni’met çok ola.

5. bâb, bu ayda kuyruklu yıldız togsa, yıl yaramaz gele ve dahı hastalık ve ta’ûn ola.

6. bâb, bu ayda kavs-i kûzah görinse, ya’nî elegim sagma görinse, ot ve biçin ve ekin eyü ola. Ve bu yıl çok adamlar kırıla, yine tîz def ola.

7. bâb, bu ayda gök gürlese bu ayun ortasında şâh, şâh ile bir yıl degin ceng ideler, ammâ Bâbil iklîmi râhatta ola. Ve ekine âfet irişe ve kırıla ve ölüm çok ola. Eger bu ayun öninde gürlese, Bâbilde katı ceng ola ve kalan vilâyetlerde hoş ola. Ve yimiş çok ola. Eger bu ayun ortasında gürlese, bu nişânlar gelecek yılda ola ve halk râhatda ola.

(Atasoy, Faysal Okan (2001). Melhame-i Şeyh Vefâ (Giriş- Metin- Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi. 36-38.)

Beyt

Yak beni ışk âteşiyle yâ Vedûd

Kül olınca cümle eczâ-yı vücûd

Beyt

Yazdugın çünki ezelde dost tagyîr eylemez

Her ki ârifdür bu sırrı bildi tedbîr eylemez

(Kutlar Oğuz, Fatma Sabiha, M. Çakır, H. Koncu (hzl.) (2012). Mehmed Tevfik, Kâfile-i Şu’arâ. İstanbul: Doğu Kütüphanesi Yay. 72.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Yurdagül Özayd. 16 Mayıs 1953 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2ÇELİK OZAN, Murat Çelikd. 25.04.1952 - ö. 2010Doğum YeriGörüntüle
3DERVİŞ, Derviş Dede, Derviş Çelebid. ? - ö. 1572Doğum YeriGörüntüle
4Yurdagül Özayd. 16 Mayıs 1953 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5ÇELİK OZAN, Murat Çelikd. 25.04.1952 - ö. 2010Doğum YılıGörüntüle
6DERVİŞ, Derviş Dede, Derviş Çelebid. ? - ö. 1572Doğum YılıGörüntüle
7Yurdagül Özayd. 16 Mayıs 1953 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8ÇELİK OZAN, Murat Çelikd. 25.04.1952 - ö. 2010Ölüm YılıGörüntüle
9DERVİŞ, Derviş Dede, Derviş Çelebid. ? - ö. 1572Ölüm YılıGörüntüle
10Yurdagül Özayd. 16 Mayıs 1953 - ö. ?MeslekGörüntüle
11ÇELİK OZAN, Murat Çelikd. 25.04.1952 - ö. 2010MeslekGörüntüle
12DERVİŞ, Derviş Dede, Derviş Çelebid. ? - ö. 1572MeslekGörüntüle
13Yurdagül Özayd. 16 Mayıs 1953 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14ÇELİK OZAN, Murat Çelikd. 25.04.1952 - ö. 2010Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15DERVİŞ, Derviş Dede, Derviş Çelebid. ? - ö. 1572Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Yurdagül Özayd. 16 Mayıs 1953 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17ÇELİK OZAN, Murat Çelikd. 25.04.1952 - ö. 2010Madde AdıGörüntüle
18DERVİŞ, Derviş Dede, Derviş Çelebid. ? - ö. 1572Madde AdıGörüntüle