Madde Detay
YÛSUF-I MEDDÂH, YÛSUFÎ, ŞÂZÎ
(d. ?/? - ö. ?/?)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / Başlangıç-15. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Yûsuf-ı Meddâh hakkında günümüze ulaşan bilgiler son derece sınırlıdır. Onun hangi tarihte, nerede doğduğu ve öldüğü bilinmemekte, sadece XIV. yüzyılın başlarında yaşadığı tahmin edilmektedir. Şaire ilişkin yegâne bilgiyi Şeyhoğlu Mustafâ vermiştir. Şeyhoğlu’nun Kenzü’l-Küberâ’da bildirdiğine göre o, Varka ve Gülşâh’ın müellifidir (Yavuz 1991: 109). Şair, gençlik yıllarını Azerbaycan’da geçirmiştir. Daha sonra Konya’ya gelmiş ve Mevlevîliğe intisap etmiştir. Meddâh unvanından da anlaşılacağı üzere, şehir şehir gezen ve halk önünde şiirler söyleyen bir şair olan Yûsuf-ı Meddâh, eserlerine bakılırsa Erzincan, Ankara, Sivas ve Kastamonu gibi farklı bölgelerde yaşamış ve buralarda da tanınmıştır (Özçelik 2008: 11).
Maktel-i Hüseyn isimli eserinden hareketle müellifin şahsiyeti
Kastamonulu Şâzî ile karıştırılmıştır. Ancak Şâzî hakkında günümüz
araştırmacıların görüşleri ihtilaflıdır. Bu isimde bir şairin hiç yaşamadığını
belirtenler ya da eserin başka şairler tarafından yazıldığını ileri sürenler
olmuştur. Maktel-i Hüseyn’in müellifi
ile ilgili tartışmaları bir araya getiren Özçelik’in (2008: 68-101) verdiği
bilgilere göre, bu eserden ilk bahseden Köprülü’dür. Köprülü (1934: 988-1010) Dâsitân-ı Maktel-i Hüseyn isimli bir
eserin “Şâdî” veya “Şeyyâd” adlı bir şair tarafından 763’te Kastamonu’da
yazılıp Kötürüm Bâyezid’e takdim edildiği bilgisinden hareketle söz konusu
maktelin müellifi olarak da aynı adı zikreder. Ancak yazar, metnin herhangi bir
nüshasından söz etmediği gibi, müellifin “Kastamonulu” olduğu iddiasında da
bulunmamıştır. Uzunçarşılı ise (1937: 82), Maktel-i
Hüseyn’e ilişkin olarak “1361’de Meddâh mahlaslı Mevlevî Yûsuf isminde bir
şairin Candar hükümdarı Celâlüddîn Bâyezid namına Şiî ulemadan Ebu Mihnef’ten Maktel-i Hüseyn ismiyle terceme eylediği
manzum mesnevî…” şeklinde bir bilgi vermiştir. Fakat bu isme nasıl ulaştığı
belli değildir. Eserin müellifiyle ilgili bu bilgiyi, kitabının ikinci
baskısında (1969: 103) “Yûsuf” ismini çıkararak “Meddâh mahlaslı bir zat”
ibaresiyle yinelemiştir. Mesnevi müellifinin Kastamonulu olduğu iddiasını ilk
kez Karahan (1939: 15) gündeme getirmiştir. Nitekim Iréne Melikoff (1966: 134)
da bu şairden “Kastamonulu Şâzî” olarak söz etmek suretiyle Batı dünyasının
dikkatine sunmuştur. Ertaylan’a (1946: 105-121) göre ise eserin müellifi
“Yûsuf-ı Meddâh”dır. 1973 ve 1974 yıllarından hazırlanan iki mezuniyet tezi
(Boztosun 1973; Türkay 1974) ile Çelebioğlu’nun doçentlik takdim tezi (1999)
gibi çalışmalarla akademik dünyada pekiştirilen “Kastamonulu Şâzî” ismi, daha
sonra yazılan bir doktora tezinde de (Güder 1997) kullanılmıştır. Takiben bu
mesnevinin bazı değişiklikler içeren farklı bir nüshası, Babaoğlu (2005)
tarafından “Lût oğlu Yahyâ” isminde bir müellife nispetle günümüz harflerine
çevrilerek yayımlanmıştır. Ardından bir başka nüshası üzerinde yapılan
çalışmada (Demirel 2007) mesnevi, yazmaya Âşıkî mahlaslı şairin eklediği birkaç
şiire istinaden Âşıkî’ye nisbet edilmiştir. Ancak Özçelik’e (2010: 10) göre,
eserde müellifin Kastamonulu olduğuna dair bir bilgi yoktur. Kastamonu, sadece
bir mısrada manzumenin yazıldığı yer olarak zikredilmiştir. Metni, Yûsuf-ı
Meddâh’ın Varka ve Gülşâh’ıyla
karşılaştırarak iki eserde geçen birçok beytin neredeyse aynı olduğunu seçtiği
örneklere ortaya koyan Özçelik (2008: 102-107), bu benzerliklerden hareketle
söz konusu maktelin müellifi olarak Kastamonulu Şâzî’yi değil, Yûsuf-ı Meddâh’ı
göstermiştir. Verilen tüm bu bilgilerden hareketle Kastamonulu Şâzî olarak vehm
edilen kişiyle Yûsuf-ı Meddâh’ın aynı kişi olduğunu söylemek mümkündür.
1. Varka ve Gülşâh: Yaklaşık 1700 beyitten oluşan eser, aruzun
“fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla yazılmıştır. 1342-43 yılında Sivas’ta
telif edilmiştir. Başta yedi beyitlik bir tevhîd ve üç beyitlik bir na’tın
ardından konuya geçilmektedir. Her birine meclis adı verilen altı bölümden
oluşan manzume içinde kahramanların birbirlerine söylediği on iki gazel vardır.
Mesnevîden ilk bahseden Köprülü (2004: 342)’dür. Metin, Ertaylan (1945:
105-121) tarafından tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır. Smith (1976) kısa bir
sözlükle beraber manzumenin tenkitli metnini ve İngilizce tercümesini
yapmıştır. Ardından önce Kehremenov (1988) ve daha sonra da Köktekin (2007) eserin
tenkitli olarak neşretmiştir (Aksoy 2013: 19-20). Varka ve Gülşâh’ın nüshaları “Süleymaniye Kütüphanesi, Ali Nihat
Tarlan Koleksiyonu 45/2, Yozgat Koleksiyonu 841/2, Paris Bibliotheque Nationale
Supp 427, 465, İstanbul Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, Kemankeş 539”da kayıtlıdır
(Külekçi 1999: 239; İz vd. 2004: 319-322).
3. Dâsitân-ı İblis Aleyhi’l-la’ne: 240 beyitlik bu mesnevîde de “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbı kullanılmıştır. Şeytan’ın, Allah’ın emriyle Hz. Peygamber’in yanına gelmesi ve sorularına verdiği cevaplar konu edinilmiştir. Dinî-didaktik bir manzumedir. Akar (1995: 2-7), metnin Arapça bir eserden yer yer atlama ve ilavelerle birlikte yapılan tercüme olduğunu ileri sürmüştür. Metnin nüshası bulunmamaktadır (Özçelik 2008: 14).
4. Maktel-i Hüseyn: Ebû Mihnef’in aynı isimli eserinden tercüme edilen bu mesnevî, aruzun “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla yazılmış 2824 beyitten meydana gelmektedir. Telif tarihi 1362’dir. Kerbelâ olayı konusundaki eser, her birine meclis adı verilen 10 bölümden oluşmaktadır. Türk edebiyatında maktel türünün bilinen ilk örneği kabul edilen manzumenin müellifi olarak, başta Kastamonulu Şâzî olmak üzere farklı isimler öne sürülmüşse de Özçelik (2008) Yûsuf-ı Meddâh’a ait olduğunu ortaya koymuştur.
5. Hikâyet-i Kız u Cühûd: Tevhîd ve na’t ile başlayan mesnevîde,
Hz. Peygamber’in mucizesi üzerine temellendirilmiş bir hikâye konu edilmiştir.
Eserden ilk bahseden Çelebioğlu (1999: 49), manzumenin Kız Mevlidi (Ersoylu 1996) olarak da basıldığını ve yaklaşık 200
beyit olduğunu bildirmiştir. Metnin yazma nüshaları “Atatürk Üniversitesi
Kütüphanesi, S. Özege 544, Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi Bölümü
1930/5”te kayıtlıdır (Çelebioğlu 1999: 84).
Kaynakça
Akar, Metin (1985). “Yûsuf-ı
Meddah’ın Dâstân-ı İblis’inin Kaynağı”. Beşinci
Milletler Arası Türkoloji Kongresi (Tebliğler-II. Türk Edebiyatı). C. 1.
İstanbul. 1-7.
Aksoy, Hasan (2013). “Yûsuf
Meddah”. İslâm Ansiklopedisi. C. 44.
Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 19-20.
Boztosun, Dursun (1973). Kastamonulu Şâzi’nin Maktel-i Hüseyin’i
(28b-57a) Metin ve İndeks. Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Çelebioğlu, Amil (1999). Türk Edebiyatında Mesnevi. İstanbul:
Kitabevi Yay.
Demirel, Özlem (2007). Âşıkî’nin Maktel-i Hüseyin’i Üzerine Bir Dil
İncelemesi. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Ethembabaoğlu, Ahmet Mahir (hzl.)
(2005). Lut oğlu Yahya, Kerbelâ Destanı
(Maktel-i İmâm Hüseyin). İstanbul.
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=6187
[erişim tarihi: 30.12.2014].
Ersoylu, Halil (hzl.) (1996). Kız Destanı (Hâzâ Hikâyet-i Kız u Cühûd).
Ankara: TDK Yay.
Ertaylan, İsmail Hikmet (hzl.) (1945).
Türk Edebiyatı Örnekleri I-Varaka ve
Gülşâh (Tıpkıbasım). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yay.
Ertaylan, İsmail Hikmet (1946).
“Yûsufî-i Meddâh Yeni İki Varaka ve Gülşâh Nüshası-Hâmuşnâme-Dâsitân-ı İblis-i
Aleyhi’la’ne ve Maktel-i Hüseyn”. İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi 1 (2):
105-121.
Güder, Nurcan Öznal (1997). Kastamonulu Şâzî, Maktel-i Hüseyn (İnceleme,
Metin, Sözlük, Adlar Dizini). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
İz, Fahir. G. Kut (2004). “Yûsuf
Meddah”. Başlangıçtan Günümüze Büyük Türk
Klasikleri. C. 1. İstanbul: Ötüken Yay. 319-322.
Karahan, Abdulkadir (1939). Anadolu Türk Edebiyatında Maktel-i
Hüseyin’ler. Edebiyat Fakültesi Türkoloji Disiplini Mezuniyet Travayı.
İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Köktekin, Kazım (hzl.) (2007). Yûsuf-ı Meddâh, Varka ve Gülşâh
(İnceleme-Metin-Dizin). Ankara: TDK Yay.
Köprülüzâde, Mehmed Fuad (1934).
“Litterature Turque Othmanli”. Encyclopédie
de L’Islam. C. 4. Paris. 988-1010.
Köprülü, M. Fuad (2004). “Türk Halk Hikayeciliğine Ait Bazı Meddâhlar”. Edebiyat Araştırmaları-I. Ankara: Akçağ Yay.
Kurtuluş, Meltem (2016). Yûsuf-i Erzincânî'nin Hâmûş-nâme'si (İnceleme-Metin). Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi.
Külekçi, Numan (1999). Mesnevi Edebiyatı Antolojisi. C. 2.
Erzurum: Aktif Yay.
Melikoff, Iréne (1966). “Le Drame de Kerbela Dans la Littérature Epique Turque”. Revue des Etudes Islamiques. C. XXXIV. Paris. 134.
Smith, Grace Martin (hzl.)
(1976). Yûsuf-ı Meddâh: Varqa ve Gülşâh A
Fourteenth Century Anatolian Turkish Mesnevi. Leiden.
Özçelik, Kenan (2008). Yûsuf-ı Meddâh ve Maktel-i Hüseyn
(İnceleme-Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Özçelik, Kenan (2010). “Türk Edebiyatında Yazılmış İlk Maktel-i Hüseyn Kimin Eseridir?”. Çeşitli Yönleriyle Kerbela. C. 2. Sivas. 7-17.
Şafak, Turgay (2015). "Anadolu'da Farsça Yazılmış Bir Eser: Hâmûşnâme". Şarkiyat Mecmuası 26 (1): 101-126.
Şafak, Turgay (2020). Sükût Sanatı - Hâmûş-nâme. İstanbul: Büyüyen Ay Yay.
Türkay, Yaşar (1974). Kastamonulu Şâzi’nin Maktel-i Hüseyin’i
(VII- 28) Trankripsiyon ve İndeks. Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1937).
Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu
Karakoyunlu Devletleri. Ankara: TTK Yay.
Yazar, Sadık (2018). “Yeni Bir
Nüshayla Değişen Fotoğraf: Yûsuf-ı Meddâh’ın (ö. XIV. yy) Kıssa-i Yûsuf’u ya da
Erzurumlu Darîr Kıssa-i Yûsuf Adlı Bir Mesnevi Yazmış mıdır?”. Dîvân Edebiyatı Araştırmaları Dergisi (21): 681-719.
Yavuz, Kemal (hzl.) (1991). Şeyhoğlu Kenzü’l-Küberâ ve Mehekkü’l-Ulemâ
(İnceleme-Metin-İndeks). Ankara: AKM Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. HULUSİ ERENYayın Tarihi: 31.12.2014Güncelleme Tarihi: 28.06.2022Eserlerinden Örnekler
Maktel-i Hüseyn’den
Sen bilürsin sırrumuzı yâ İlâhî
Uş sığınduk Hazrete bî-iştibâh
Ne kılalum işbu zâlimler ile
İy kamu âlemlere püşt ü penâh
Sen bilürsin kamu âlem sırrını
Sana ma’lûm ki degül bizde günâh
Bu cemâ’at âsi oldılar kamu
Kasd kıldılar bize iy pâdişâh
İy kamu kalmışlara sen dest-gîr
Kamular dergâhına hâcet-gâh
N’idelüm kıldı vasıyyet ol Resûl
Yohsa kılurdum bunları ben tebâh
Sen cezâ eyle bunlara yâ Ganî
Bunları kıldı kazâ baht-ı siyâh
(…)
Didi dinle eydeyim ruhbân sana
Başuma ne geldügin öndin sona
Benem ol dünyâda çok mihnet gören
Benem ahî ol şehîd-i Kerbelâ
Benem ol ibn-i Resûl-i Kirdigâr
Babam olur ol Aliyy-i Murtazâ
Ol Alîdür
kim ana Perverdigâr
Kendü
lutfından buyurdı hel etâ
Hem anam Fâtımâdur iy azîz
Dedem adıdur Muhammed Mustafâ
Benem ol mazlûm u maktûl iy kişi
Zulm ile oldum şehîd iy bâ-vefâ
(Özçelik, Kenan (2008). Yûsuf-ı Meddâh ve Maktel-i Hüseyn
(İnceleme-Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
195, 282.)
Varka ve Gülşâh’tan
Bunlarun iki reîsi var idi
İkisi dahi karındaşlar idi
Key bahâdurlar idi bunlar kamu
Erlik içinde dükeli dutdı hû
Birinün adı Hilâlî nâm-dâr
Ol birisinün Hümâmî şeh-süvâr
Kudret ile ol Hümâmun bir gice
Oğlı oldı berk urur dürdânece
Hem Hilâlün ol gice kızı olur
Ol dahı bir kıymetî gevher bulur
Varka virdiler Hümâm oğlına ad
Kız adı Gülşâh idi iy hoş-nihâd
İkisi iki güherden key arı
Dâyeler emzürdi bir yıl bunları
Çünki bunlar bir yaşına irdiler
Ay u güneş Tanrı sun’ın gördiler
Didiler iy viribiyen subh u şâm
Nutfeden kıldun güneş bedr-i
temâm
Sun’ıma ahsente iy nakkâş-ı hoş
Katre sudan kıldun ay ile güneş
Ata ana bunlarunla oldı şâd
Kıldılar biribirine nâm-zed
Beş yaşadı çün ol iki hûb-ten
Yüzleri gül tenleri berg-i semen
Her birinün zülfi bir müşkîn
kemend
Her girih bin âşıkun cânına bend
Şîve ile gönül alur gözleri
Âşıka cânlar bağışlar sözleri
Hadden aşa ol iki bedr-i münîr
Hüsn içinde görklü idi bî-nazîr
Mektebe virdiler ikisin bile
Ta bular ilm ü edeb hâsıl ide
Mekteb içinde bular biribirin
Cân içinde sevişüp kıldı yirin
Mektebe ikisi bile varur idi
Hocaları çün sabak virür idi
Eve gelürlerdi ikisi bile
Gice girürler idi döşeğe bile
Bir döşekde her gice ol iki nûr
Kuçuşuban yatur idi misl-i hûr
Çün döşekden durı gelürdi bular
Evde doğmış sanasın şems ü kamer
Âşıkun cânını ayru görme sen
Sûret ile gerçi ayrudur beden
Vâsıl olur ma’şûk âşık canları
Dirilemez ayrucağız anları
Varka vü Gülşâh ol iki kand-i leb
Hâsıl itdiler bular ilm ü edeb
Yazu yazmak okımak öğrendiler
Çünki yedi yaşına değdi bular
Bir silâhşöre virür oğlın Hümâm
Tâ ki erlik lu'bın öğrene temâm
Birbirinden bir sâ’at ayru düşer
Her birisi bir yana sayru düşer
Döyemediler bular ayrulığa
Kaygudan yüz urdılar sayrulığa
Görmedi Gülşâh bir dem Varkayı
Varka ağlar ister ol dolu ayı
Bunlarun sabr u karârı kalmadı
Mûnisi Gülşâh çünkim görmedi
Çünki bildi kızınun hâlin Hilâl
Varkasuz Gülşâha irişür zevâl
(İz, Fahir, G. Kut (2004). “Yûsuf
Meddah”. Başlangıçtan Günümüze Büyük Türk
Klasikleri. C. 1. İstanbul: Ötüken Yay. 321-322.)
Yayın Tarihi: 31.12.2014Güncelleme Tarihi: 28.06.2022Eserlerinden Örnekler
Maktel-i Hüseyn’den
Sen bilürsin sırrumuzı yâ İlâhî
Uş sığınduk Hazrete bî-iştibâh
Ne kılalum işbu zâlimler ile
İy kamu âlemlere püşt ü penâh
Sen bilürsin kamu âlem sırrını
Sana ma’lûm ki degül bizde günâh
Bu cemâ’at âsi oldılar kamu
Kasd kıldılar bize iy pâdişâh
İy kamu kalmışlara sen dest-gîr
Kamular dergâhına hâcet-gâh
N’idelüm kıldı vasıyyet ol Resûl
Yohsa kılurdum bunları ben tebâh
Sen cezâ eyle bunlara yâ Ganî
Bunları kıldı kazâ baht-ı siyâh
(…)
Didi dinle eydeyim ruhbân sana
Başuma ne geldügin öndin sona
Benem ol dünyâda çok mihnet gören
Benem ahî ol şehîd-i Kerbelâ
Benem ol ibn-i Resûl-i Kirdigâr
Babam olur ol Aliyy-i Murtazâ
Ol Alîdür
kim ana Perverdigâr
Kendü
lutfından buyurdı hel etâ
Hem anam Fâtımâdur iy azîz
Dedem adıdur Muhammed Mustafâ
Benem ol mazlûm u maktûl iy kişi
Zulm ile oldum şehîd iy bâ-vefâ
(Özçelik, Kenan (2008). Yûsuf-ı Meddâh ve Maktel-i Hüseyn
(İnceleme-Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
195, 282.)
Varka ve Gülşâh’tan
Bunlarun iki reîsi var idi
İkisi dahi karındaşlar idi
Key bahâdurlar idi bunlar kamu
Erlik içinde dükeli dutdı hû
Birinün adı Hilâlî nâm-dâr
Ol birisinün Hümâmî şeh-süvâr
Kudret ile ol Hümâmun bir gice
Oğlı oldı berk urur dürdânece
Hem Hilâlün ol gice kızı olur
Ol dahı bir kıymetî gevher bulur
Varka virdiler Hümâm oğlına ad
Kız adı Gülşâh idi iy hoş-nihâd
İkisi iki güherden key arı
Dâyeler emzürdi bir yıl bunları
Çünki bunlar bir yaşına irdiler
Ay u güneş Tanrı sun’ın gördiler
Didiler iy viribiyen subh u şâm
Nutfeden kıldun güneş bedr-i
temâm
Sun’ıma ahsente iy nakkâş-ı hoş
Katre sudan kıldun ay ile güneş
Ata ana bunlarunla oldı şâd
Kıldılar biribirine nâm-zed
Beş yaşadı çün ol iki hûb-ten
Yüzleri gül tenleri berg-i semen
Her birinün zülfi bir müşkîn
kemend
Her girih bin âşıkun cânına bend
Şîve ile gönül alur gözleri
Âşıka cânlar bağışlar sözleri
Hadden aşa ol iki bedr-i münîr
Hüsn içinde görklü idi bî-nazîr
Mektebe virdiler ikisin bile
Ta bular ilm ü edeb hâsıl ide
Mekteb içinde bular biribirin
Cân içinde sevişüp kıldı yirin
Mektebe ikisi bile varur idi
Hocaları çün sabak virür idi
Eve gelürlerdi ikisi bile
Gice girürler idi döşeğe bile
Bir döşekde her gice ol iki nûr
Kuçuşuban yatur idi misl-i hûr
Çün döşekden durı gelürdi bular
Evde doğmış sanasın şems ü kamer
Âşıkun cânını ayru görme sen
Sûret ile gerçi ayrudur beden
Vâsıl olur ma’şûk âşık canları
Dirilemez ayrucağız anları
Varka vü Gülşâh ol iki kand-i leb
Hâsıl itdiler bular ilm ü edeb
Yazu yazmak okımak öğrendiler
Çünki yedi yaşına değdi bular
Bir silâhşöre virür oğlın Hümâm
Tâ ki erlik lu'bın öğrene temâm
Birbirinden bir sâ’at ayru düşer
Her birisi bir yana sayru düşer
Döyemediler bular ayrulığa
Kaygudan yüz urdılar sayrulığa
Görmedi Gülşâh bir dem Varkayı
Varka ağlar ister ol dolu ayı
Bunlarun sabr u karârı kalmadı
Mûnisi Gülşâh çünkim görmedi
Çünki bildi kızınun hâlin Hilâl
Varkasuz Gülşâha irişür zevâl
(İz, Fahir, G. Kut (2004). “Yûsuf
Meddah”. Başlangıçtan Günümüze Büyük Türk
Klasikleri. C. 1. İstanbul: Ötüken Yay. 321-322.)
Güncelleme Tarihi: 28.06.2022Eserlerinden Örnekler
Maktel-i Hüseyn’den
Sen bilürsin sırrumuzı yâ İlâhî
Uş sığınduk Hazrete bî-iştibâh
Ne kılalum işbu zâlimler ile
İy kamu âlemlere püşt ü penâh
Sen bilürsin kamu âlem sırrını
Sana ma’lûm ki degül bizde günâh
Bu cemâ’at âsi oldılar kamu
Kasd kıldılar bize iy pâdişâh
İy kamu kalmışlara sen dest-gîr
Kamular dergâhına hâcet-gâh
N’idelüm kıldı vasıyyet ol Resûl
Yohsa kılurdum bunları ben tebâh
Sen cezâ eyle bunlara yâ Ganî
Bunları kıldı kazâ baht-ı siyâh
(…)
Didi dinle eydeyim ruhbân sana
Başuma ne geldügin öndin sona
Benem ol dünyâda çok mihnet gören
Benem ahî ol şehîd-i Kerbelâ
Benem ol ibn-i Resûl-i Kirdigâr
Babam olur ol Aliyy-i Murtazâ
Ol Alîdür
kim ana Perverdigâr
Kendü
lutfından buyurdı hel etâ
Hem anam Fâtımâdur iy azîz
Dedem adıdur Muhammed Mustafâ
Benem ol mazlûm u maktûl iy kişi
Zulm ile oldum şehîd iy bâ-vefâ
(Özçelik, Kenan (2008). Yûsuf-ı Meddâh ve Maktel-i Hüseyn
(İnceleme-Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
195, 282.)
Varka ve Gülşâh’tan
Bunlarun iki reîsi var idi
İkisi dahi karındaşlar idi
Key bahâdurlar idi bunlar kamu
Erlik içinde dükeli dutdı hû
Birinün adı Hilâlî nâm-dâr
Ol birisinün Hümâmî şeh-süvâr
Kudret ile ol Hümâmun bir gice
Oğlı oldı berk urur dürdânece
Hem Hilâlün ol gice kızı olur
Ol dahı bir kıymetî gevher bulur
Varka virdiler Hümâm oğlına ad
Kız adı Gülşâh idi iy hoş-nihâd
İkisi iki güherden key arı
Dâyeler emzürdi bir yıl bunları
Çünki bunlar bir yaşına irdiler
Ay u güneş Tanrı sun’ın gördiler
Didiler iy viribiyen subh u şâm
Nutfeden kıldun güneş bedr-i
temâm
Sun’ıma ahsente iy nakkâş-ı hoş
Katre sudan kıldun ay ile güneş
Ata ana bunlarunla oldı şâd
Kıldılar biribirine nâm-zed
Beş yaşadı çün ol iki hûb-ten
Yüzleri gül tenleri berg-i semen
Her birinün zülfi bir müşkîn
kemend
Her girih bin âşıkun cânına bend
Şîve ile gönül alur gözleri
Âşıka cânlar bağışlar sözleri
Hadden aşa ol iki bedr-i münîr
Hüsn içinde görklü idi bî-nazîr
Mektebe virdiler ikisin bile
Ta bular ilm ü edeb hâsıl ide
Mekteb içinde bular biribirin
Cân içinde sevişüp kıldı yirin
Mektebe ikisi bile varur idi
Hocaları çün sabak virür idi
Eve gelürlerdi ikisi bile
Gice girürler idi döşeğe bile
Bir döşekde her gice ol iki nûr
Kuçuşuban yatur idi misl-i hûr
Çün döşekden durı gelürdi bular
Evde doğmış sanasın şems ü kamer
Âşıkun cânını ayru görme sen
Sûret ile gerçi ayrudur beden
Vâsıl olur ma’şûk âşık canları
Dirilemez ayrucağız anları
Varka vü Gülşâh ol iki kand-i leb
Hâsıl itdiler bular ilm ü edeb
Yazu yazmak okımak öğrendiler
Çünki yedi yaşına değdi bular
Bir silâhşöre virür oğlın Hümâm
Tâ ki erlik lu'bın öğrene temâm
Birbirinden bir sâ’at ayru düşer
Her birisi bir yana sayru düşer
Döyemediler bular ayrulığa
Kaygudan yüz urdılar sayrulığa
Görmedi Gülşâh bir dem Varkayı
Varka ağlar ister ol dolu ayı
Bunlarun sabr u karârı kalmadı
Mûnisi Gülşâh çünkim görmedi
Çünki bildi kızınun hâlin Hilâl
Varkasuz Gülşâha irişür zevâl
(İz, Fahir, G. Kut (2004). “Yûsuf
Meddah”. Başlangıçtan Günümüze Büyük Türk
Klasikleri. C. 1. İstanbul: Ötüken Yay. 321-322.)
Eserlerinden Örnekler
Maktel-i Hüseyn’den
Sen bilürsin sırrumuzı yâ İlâhî
Uş sığınduk Hazrete bî-iştibâh
Ne kılalum işbu zâlimler ile
İy kamu âlemlere püşt ü penâh
Sen bilürsin kamu âlem sırrını
Sana ma’lûm ki degül bizde günâh
Bu cemâ’at âsi oldılar kamu
Kasd kıldılar bize iy pâdişâh
İy kamu kalmışlara sen dest-gîr
Kamular dergâhına hâcet-gâh
N’idelüm kıldı vasıyyet ol Resûl
Yohsa kılurdum bunları ben tebâh
Sen cezâ eyle bunlara yâ Ganî
Bunları kıldı kazâ baht-ı siyâh
(…)
Didi dinle eydeyim ruhbân sana
Başuma ne geldügin öndin sona
Benem ol dünyâda çok mihnet gören
Benem ahî ol şehîd-i Kerbelâ
Benem ol ibn-i Resûl-i Kirdigâr
Babam olur ol Aliyy-i Murtazâ
Ol Alîdür
kim ana Perverdigâr
Kendü
lutfından buyurdı hel etâ
Hem anam Fâtımâdur iy azîz
Dedem adıdur Muhammed Mustafâ
Benem ol mazlûm u maktûl iy kişi
Zulm ile oldum şehîd iy bâ-vefâ
(Özçelik, Kenan (2008). Yûsuf-ı Meddâh ve Maktel-i Hüseyn
(İnceleme-Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
195, 282.)
Varka ve Gülşâh’tan
Bunlarun iki reîsi var idi
İkisi dahi karındaşlar idi
Key bahâdurlar idi bunlar kamu
Erlik içinde dükeli dutdı hû
Birinün adı Hilâlî nâm-dâr
Ol birisinün Hümâmî şeh-süvâr
Kudret ile ol Hümâmun bir gice
Oğlı oldı berk urur dürdânece
Hem Hilâlün ol gice kızı olur
Ol dahı bir kıymetî gevher bulur
Varka virdiler Hümâm oğlına ad
Kız adı Gülşâh idi iy hoş-nihâd
İkisi iki güherden key arı
Dâyeler emzürdi bir yıl bunları
Çünki bunlar bir yaşına irdiler
Ay u güneş Tanrı sun’ın gördiler
Didiler iy viribiyen subh u şâm
Nutfeden kıldun güneş bedr-i
temâm
Sun’ıma ahsente iy nakkâş-ı hoş
Katre sudan kıldun ay ile güneş
Ata ana bunlarunla oldı şâd
Kıldılar biribirine nâm-zed
Beş yaşadı çün ol iki hûb-ten
Yüzleri gül tenleri berg-i semen
Her birinün zülfi bir müşkîn
kemend
Her girih bin âşıkun cânına bend
Şîve ile gönül alur gözleri
Âşıka cânlar bağışlar sözleri
Hadden aşa ol iki bedr-i münîr
Hüsn içinde görklü idi bî-nazîr
Mektebe virdiler ikisin bile
Ta bular ilm ü edeb hâsıl ide
Mekteb içinde bular biribirin
Cân içinde sevişüp kıldı yirin
Mektebe ikisi bile varur idi
Hocaları çün sabak virür idi
Eve gelürlerdi ikisi bile
Gice girürler idi döşeğe bile
Bir döşekde her gice ol iki nûr
Kuçuşuban yatur idi misl-i hûr
Çün döşekden durı gelürdi bular
Evde doğmış sanasın şems ü kamer
Âşıkun cânını ayru görme sen
Sûret ile gerçi ayrudur beden
Vâsıl olur ma’şûk âşık canları
Dirilemez ayrucağız anları
Varka vü Gülşâh ol iki kand-i leb
Hâsıl itdiler bular ilm ü edeb
Yazu yazmak okımak öğrendiler
Çünki yedi yaşına değdi bular
Bir silâhşöre virür oğlın Hümâm
Tâ ki erlik lu'bın öğrene temâm
Birbirinden bir sâ’at ayru düşer
Her birisi bir yana sayru düşer
Döyemediler bular ayrulığa
Kaygudan yüz urdılar sayrulığa
Görmedi Gülşâh bir dem Varkayı
Varka ağlar ister ol dolu ayı
Bunlarun sabr u karârı kalmadı
Mûnisi Gülşâh çünkim görmedi
Çünki bildi kızınun hâlin Hilâl
Varkasuz Gülşâha irişür zevâl