KUL HİMMET ÜSTADIM, İbrahim

(d. 1192/1779? - ö. 1301/1844?)
tekke şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı İbrahim’dir. Aile adına Öksüzoğulları denir. Tahminen 1779'da, Sivas’ın Divriği ilçesinin Karabegan bucağına bağlı Örenik/Aydoğan köyünde doğmuştur. Kul Himmet Üstadım, bu yörede Âşık İbrahim olarak da tanınır. 1844 yılında, Divriği nüfus kayıtlarına göre, Öksüzoğullarından İbrahim’in o tarihte sağ olmadığı ancak oğlu Hasan’ın altmış beş yaşında ve sağ olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonraki defterlerde de Kul Himmet Üstadım’ın torunlarının kayıtlarına rastlanmıştır. Kul Himmet Üstadım’ın oğlu İbrahim’in 1844 yılında altmış beş yaşında olması nedeniyle, Kul Himmet Üstadım’ın doğumunun 1779 yılına denk geldiği tahmin edilir. Divriği bölgesinde yaşadığı ve mensubu olduğu ailenin Hafik ilçesinin Yalıncak köyündeki Yalıncak tekkesinden olduğu şu şiirlerinden açıkça anlaşılmaktadır: Derdimin dermanı Sultan Yalıncak, Gözünü sevdiğim Yalıncak oğlu. Kul Himmet Üstadım'ın Yalıncak tekkesine bağlı olmasına rağmen Bektaşi olduğu ve Hacı Bektaş Tekkesine birkaç defa gidip geldiği bilinmektedir. Kul Himmet Üstadım'ın doğum tarihi gibi ölüm tarihi de kesin olarak bilinmemektedir. Ancak yine doğduğu köy olan Sivas’ın Divriği ilçesinin Karabegan bucağına bağlı Örenik/Aydoğan köyünde vefat ettiği tahmin edilmektedir.

Kul Himmet Üstadım’ın şiirlerinin çoğu pek çok cönk, mecmua ve neşriyatta 16. yüzyılda yaşamış olan Kul Himmet’e mal edilmiştir. Son dönemlerde yapılan çalışmalar, 16. yüzyılda yaşamış olan Kul Himmet ile 19. yüzyılda yaşamış olan Kul Himmet Üstadım’ın farklı şairler olduklarını ve Kul Himmet’e mal edilen bazı şiirlerin gerçekte Kul Himmet Üstadım’a ait olduğunu vurgulamıştır. Kul Himmet Üstadım’ın doluyu 16. yüzyılda yaşayan Kul Himmet’ten içtiği ve onu üstad olarak kabul ettiği biliniyor. Kul Himmet Üstadım’ı 16.yüzyılda yaşamış olan Tokatlı Kul Himmet’den ayıran en önemli fark sadece “Üstadım” kelimesidir. Bu nedenle günümüzde Kul Himmet Üstadım mahlaslı bütün şiirlerin Âşık İbrahim’e yani bu yüzyılda yaşamış olan Kul Himmet Üstadım’a ait olduğu kabul edilmektedir. Nitekim gerek köyünde yaşayanlar, gerekse bizzat kendisi şu şiirinde olduğu gibi asıl adının İbrahim olduğunu söyler: Âşık İbrahim de bir mana söyler, Ben gidersem ismim kalsın dillerde.

Kul Himmet Üstadım dinî-tasavvufi düşünceyi, mensubu bulunduğu Alevi-Bektaşi felsefesi etrafında şekillendirerek şiirlerine yansıtan bir şairdir. Bu nedenle özellikle de Bektaşi mecmualarında şiirlerine oldukça sık rastladığımız Kul Himmet Üstadım'ın söylediği nefesler önemli bir yer tutmaktadır. Şair, Hz. Ali ve On İki İmam’ı şiirlerinde en fazla zikreden şairler arasında yer alır. Şiirlerinde sadece tarikat ile ilgili konulara değil; günlük hayatla ilgili konulara da yer vermiştir. Örneğin, bir kızın gelin olması ve kahrından ölmesi ile ilgili bir ağıt "Atım eğerlendi kapıya geldi, Anam bana yana yana ağlasın" veya yağmur yağmadığı zaman köylülerle beraber yağmur duasına çıkılması ile ilgili bir dua, "Ta ezelden kurulur binası, Sağrı Çamlık derler pîre gelmişim" ya da sevgi ve saygı ile ilgili "Gel seninle bir ahd'aman edelim, Hal evinde hal olalım sevdiğim" gibi konular Kul Himmet Üstadım’ın şiirlerinde yer almaktadır.

Kul Himmet Üstadım kendisinden sonra gelen bazı âşıklar üzerinde de etkili olmuştur. Öyle ki ölümünden sonra dünyaya gelen iki âşığın “Kul Himmet Üstadım” mahlasıyla tapşırdığı görülmektedir. Bu âşıklardan biri Divriği’nin Örenik köyünden İbrahim’dir. Diğeri ise İmranlı’nın Söğütlü köyünden Hacik Kız (Hatice) dır. Her iki âşık da Kul Himmet Üstadım’a bağlılıkları nedeniyle onun mahlasını kullanmışlardır.

Kul Himmet Üstadım ile ilgili son yıllarda, en önemli çalışmalardan biri İbrahim Aslanoğlu tarafından 1976 yılında yapılmıştır. Araştırmacı çalışmasında Kul Himmet Üstadım’a ait toplam 53 şiire yer vermiştir. Hasan Yalıncaklı adlı araştırmacı da çalışmasında yer verdiği Kul Himmet Üstadım’a ait şiirlerin, iddia edildiği gibi, 16. yüzyılda yaşayan Tokatlı Kul Himmet’a ait olmadıklarını vurgulamıştır.

Kul Himmet Üstadım, XIX. yüzyılda Âşık Edebiyatında önemli yere sahip olan Salih Baba, Bitlisli Müştak Baba, Turabî, Seyranî, Âşık Veli, Esirî, Ruhsatî, Cemalî Baba ve Mihrabî gibi âşıklarla beraber hem Tekke ve hem de Âşık tarzına ait şiirleri bulunan şairler içinde de anılmaktadır. Bu yüzyılda âşıklık geleneğinin icaplarından olan bir tekkeye bağlanma ve o tekkenin görüşlerine uygun şiirler söyleme ilkesine uyan şairlerden biridir.

Kul Himmet Üstadım’ın şiirleri türkü olarak da Anadolu’nun pek çok değişik yöresinde bilinir ve söylenir. Bu türküler arasında özellikle şu türküler yaygın olarak söylenmektedir: bugün bize pir geldi, gafil kalma şaşkın, ismim kaldı dillerde, böyle ayrılığı gören varm’ola, gafil kaldır kalbindeki gümanı, altının kadrini sarrafı bilir.

 

Kaynakça

Aslanoğlu, İbrahim (1973). "Kul Himmet Üstadım'ın Yayınlanmamış Şiirleri". Sivas Folkloru. 4.

Aslanoğlu, İbrahim (1976). Kul Himmet Üstadım. Sivas: Emek Matbaası.

Aslanoğlu, İbrahim (1997). Kul Himmet. İstanbul: Ekin Yay.

Gürel, Ziya (1980 ). Halk Aşıklarından Deyişler. Ankara: Olgaç Matbaası.

Oğuz, Öcal vd. (2003). Türk Halk Edebiyatı El Kitabı. Ankara: Grafiker Yay.

Öztelli, Cahit (1973). "Belgesel Bir Şiir Dolayısıyla Kul Himmet Üstadım". Sivas Folkloru. 1 (17): 12.

Yalıncaklı, Hasan (1995). Kul Himmet Üstadım, Hayatı, Şiirleri ve Menkıbeleri. Ankara: Rem.

Yardımcı, Mehmet (1998). "Kul Himmet Üstadım’ın Kul Himmet’le Karıştırılan ve Bilinmeyen Şiirleri". I. Emlek Yöresi Halk Ozanları Sempozyumu Bildirileri. Ankara. 128-142.

 

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ. DR. SÜHEYLA SARITAŞ
Yayın Tarihi: 26.09.2013
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Mürüvvetname

Hak’tan bir sevdadır geldi serime
Mustafa Murtaza Hayder aşkına
Yalvarırım Hacı Bektaş pîrime
Mustafa Murtaza Hayder aşkına

 

Fatma Ana hayalini sezerim
Şehriban Ana’da kaldı nazarım
Ali Ali diye ağlar gezerim
Mustafa Murtaza Hayder aşkına

 

Muhammed Ali’dir ser çeşme gözü
Hasan'la Hüseyin kabul et bizi
Zeynel Bâkır ile sürelim izi
Mustafa Murtaza Hayder aşkına

 

İmam Câfer Kâzım Musa-yı Rıza
Bizi dergâhından eyleme cüda
Takî ile Nakî imdat et bize
Mustafa Murtaza Hayder aşkına

 

Hasan Askerî'nin bütündür ahdi
Mağaradan gelen Muhammet Mehdi
Nice âşıkları aşkına yaktı
Mustafa Murtaza Hayder aşkına

 

Hakikat evinde iman eylerim
Eriş Şah-ı Merdan dilek dilerim
Bu sinemi aşk oduyla delerim
Mustafa Murtaza Hayder aşkına

 

Kul Himmet Üstadım kaynadı coştu

Hızır Nebi Hızır İlyas ulaştı

Üç güzel sevdası serime düştü

Mustafa Murtaza Haydar aşkına

Aslanoğlu, İbrahim (1976). Kul Himmet Üstadım. Sivas: Emek Matbaası. 23-24.

 

 Destan

Yerde insan gökte melek yoğuken

Kudretinden bir nur indi süzüldü

Cümle mahluk kandildeki nur iken

"Ayın" Ali "Mim" Muhammet yazıldı

 

O dem yaratıldı dev ile peri

Kaf''tan Kaf'a hükmederdi her biri

Vardı hem onların bir sultanları

Gayet pehlivandı zor bazu idi

Üçyüz elli batman gürzü çıkardı

 

Uzun kargı kûhi Kaf'ı yıkardı

Cümle dağlar onun havfin çekerdi

Yedi iklim dört köşeye zar idi

Üçyüz altmış arşın idi kameti

 

Hiçbir kula benzemezdi heybeti

Yetmiş yedi arşın idi sıfatı

Bakınca mağripten maşrık düz idi

Kaf dağında bir bağ vardı hurmadan

 

Ol vakit yok idi Dünyada insan

Gördü bağ içinde bir tane civan

Şad ü hurrem olup gayet sevindi

Nigâr mısın deyip sundu elini

 

Benliğinden geçti sindi halini

Özge bilemedi hiç ahvalini

Tezden hemen yüz üstüne yıkıldı

Yedi günden sonra buldu özünü

 

Elini bağlı kan doldurmuş gözünü

Sultan Süleyman'a vurdu yüzünü

Süleyman'sın şu bendini çöz indi

Süleyman der kim bağladı elini

 

Kaddin hilal olmuş bükmüş belini

Kim eyledi sana bunca zulümü

Hak'kın emri böyle imiş gez indi

Dev de der ki beni bağlayan uşak

 

Akıl baliğ değil on iki ancak

Bir darp ile beni eyledi helâk

Yavru şahin gibi uçtu süzüldü

Süleyman der biz bu sırrı biliriz

 

Ol işi tutanı biz de severiz

Sanma senin ellerini çözeriz

Elin bağlı bin yıl yıl dahi gez indi

Dev de der ki âhirinde n'olacak

 

Bu dert bize kıyamete kalacak

Süleyman der Muhammet var gelecek

Âhir zaman yakın derler sezildi

Nice bin yıl geçti nice bin saat

 

Yer duruldu karşı geldi yedi kat

Zâhir oldu Ali ile Muhammet

Karşısında dev dirildi dizildi

Mekke Medine'nin halkı duruştu

 

Devi görenlerin tebdili şaştı

Kâbe'nin üstüne gölgesi düştü

Kamu görenlerin benzi bozuldu

Yedi iklim padişahı geldiler

 

Geldiler de taraf taraf kondular

Tezden Muhammet'e haber verdiler

Gelince bir haber ol gel tez dedi

Muhammet der dev'e nerde bağlandın

 

Adın nedir bunca nerde eğlendin

Süleyman Nebî'ye Nuh'a varmadın

Elin bağlı bin yıl dahi gez indi

Dev de der ki yüzbin adım atladım

 

Kaf'tan Kaf'a kadar hükmeder idim

Süleyman Nebi'ye Nuh'a uğradım

Ne yaram öğündü ne bağ çözüldü

Yüz yiğirmi dörde verilmez adet

 

Bunca peygamberden bulmadım medet

Elaman mürüvvet kıl ya Muhammet

Kuşça canım kafesinden süzüldü

Süleyman'dan haberini alın mı

 

Kaf'tan ırak yollarından gelin mi

Görünceğiz sen oğlanı bilin mi

Eğlenme de şu orduyu gez indi

Büyük küçük bu haberi duydular

 

Dellal koyup çarşı çarşı sordular

Cümlesi de derildiler geldiler

Hepsi devin karşısında dizildi

Nice günler geçti aylar savuştu

 

Dert ehli de dermanına kavuştu

Bunca insan tekçe tekçe buluştu

Gümanım kalmadı umum süzüldü

Dev de der ki beni aldı bu merak

 

Gelemem bir dahi menzilim ırak

Aradığım oğlan burdadır mutlak

Yana yana şu vücudum köz oldu

Muhammet der deve dava eyledin

 

Bunca halkı bir araya derledin

Oğlan burda sen oğlanı görmedin

Elin bağlı bin yıl dahi gez indi

Dev der ki sanmam beni deliyim

 

Kaf'tan ırak yollarımdan gelirim

Görüneceğiz ben oğlanı bilirim

Kaşlarında Mim Duası yazılı

Hak emriyle gökten Cebrail indi

 

İndi de namına sultanı sundu

Allah Muhammet'e selam gönderdi

Muhammet'sin dev bendini çöz indi

Muhammet Selman'a gel dedi geldi

 

Âleme bir nurdur balkıdı doğdu

Selman'ın donunda Ali'yi gördü

Dev Muhammet hırkasına sarıldı

Dev de Muhammet'e söyler pusudan

 

İşte ellerini bağlayan oğlan

Yerde insan gökte melek yoğuken

Duyar idim çok dev başın keserdi

Ali devin kusuruna kalmadı

 

Kimi inandı da kimi inanmadı

Ta elestten ikrar veren dönmedi

Münkirin gönlüne lânet yazıldı

Büyük küçük bu haberi işitti

 

Ali'nin sırrına kim erdi yetti

Dev Müslüman oldu sılaya gitti

Cemaat dağıldı alay bozuldu

Kul Himmet Üstadım dediğim neden

 

Gitmiyor sevdası bir dem serimden

İkrarlık güderek Elest deminden

Hak'kın ismi kalbimize yazıldı

Aslanoğlu, İbrahim (1976). Kul Himmet Üstadım. Sivas: Emek Matbaası. 34-38.

 

 Nefes

Seyyah olup şu âlemi gezerken

Deşt edip cihanı gezen geldin mi

 

Şu garip başımdan aldın aklımı

Aklımı başından alan geldin mi

 

Her ne ister isen açık bazarım

Dost aşkına ben derimi yüzerim

 

Hayalinde gönül eğler gezerim

Dermansız yaramı saran geldin mi

 

Aşkın küresinde yüreğim pişti

Korkarım araya engel karıştı

 

Şahı Merdan Ali geldi yerişti

Gizli sırlarıma eren geldin mi

 

Naz etme sevdiğim nazın vakti mi

Gönül seyyah eder gezer iklimi

 

Bir güzel sevmişim alır aklımı

Hemi alıp hemi veren geldin mi

 

Kul Himmet Üstadım aklımı alı

Serimi onulmaz sevdaya saldı

 

Dahi birkaç sözüm bekaya kaldı

Dünyada ahrette yârân geldi mi

 

Aslanoğlu, İbrahim (1976). Kul Himmet Üstadım. Sivas: Emek Matbaası. 51-52.

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ZÜBEYDE SUNGUROĞLUd. 28.10.1956 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2KEZİBAN, Keziban Sabuncud. 1964 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3NUSRETd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4ZÜBEYDE SUNGUROĞLUd. 28.10.1956 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5KEZİBAN, Keziban Sabuncud. 1964 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6NUSRETd. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7ZÜBEYDE SUNGUROĞLUd. 28.10.1956 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8KEZİBAN, Keziban Sabuncud. 1964 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9NUSRETd. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10ZÜBEYDE SUNGUROĞLUd. 28.10.1956 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11KEZİBAN, Keziban Sabuncud. 1964 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12NUSRETd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13ZÜBEYDE SUNGUROĞLUd. 28.10.1956 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
14KEZİBAN, Keziban Sabuncud. 1964 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15NUSRETd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle