Madde Detay
BEDRİ YÜCESU, Mehmet Bedri Yücesu
(d. 1901 / ö. 12.11.1998)
İmam
(Divan/Yazılı Edebiyat / 20. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Mehmet Bedri Yücesu, 1901'de Elazığ Harput’ta doğmuştur. Babası Mustafa Efendi ve dedesi ise Harput Müftülüğü ve Sara Hatun Camii vaizliği yapmış olan Hacı Halim Efendi’dir. Soyu aslen Malatya İzolu’ya (Kale) dayanan Yücesu’nun büyük dedesi İzolu’dan Harput’a göçmüştür. Önce Akçakiraz’a daha sonra da Harput’a yerleşmişlerdir. Şairin çocukluğu da Harput’ta geçmiştir. Feyz-i Sıbyan mektebi ve dönemin eğitim kurumları arasında önemli bir yeri olan Zahriye Medresesinde okumuş, daha sonra İmam Hatipe kaydolmuş ve imam olarak buradan mezun olmuştur.
Bedri Hoca, iki evlilik yapmış ve bu evliliklerden dört çocuk sahibi olmuştur. 32 yaşında ilk evliliğini yapan Bedri Hoca, Mürüdülü Bekir Ağa’nın kızı Kaviye Hanımla evlenmiş ve bu evlilikten üçü erkek (Turgut, Gürbüz, Sıtkı) ve biri kız (Güler) olmak üzere dört çocuğu olmuştur. İkinci eşi olan Zülfiye Hanımdan çocuğu yoktur.
1926 yılında askere giden Yücesu, askerliğini Siirt’te yaptıktan sonra tekrar Harput’a dönmüştür. Bir müddet Serince (Şüşnaz) ve Salkaya (Hersenk) köylerinde fahri imamlık yapmış ve Hüseyin Avni Bey’in yardımlarıyla, 1951 yılında resmî imamlık göreviyle Sara Hatun Camii’nde görevlendirilmiştir. Bu görevi 21 yıl gibi uzun bir süre aralıksız olarak sürdürmüş ve buradan emekli olmuştur. 12 Kasım 1998 tarihinde vefat eden Yücesu, Harput’ta defnedilmiştir.
Mehmet Bedri Yücesu, beyit esasına dayanan gazel, kaside ve mesnevi yanında kıt’a, muhammes, murabba ve müstezat gibi diğer nazım şekillerini de şiirinde kullanmıştır. Kafiye ve rediflerin kuruluş ve kullanılışı bakımından genellikle başarılı olan şairin, dil, üslup ve mazmunların kullanımı bakımından, özellikle divan edebiyatı zevk ve anlayışını devam ettirdiği görülür. Bu arada, bir taraftan mahalli kelime ve söyleyişlere yer veren Yücesu, diğer taraftan da çokça Arapça ve Farsça kelime ve terkipler kullanmaktadır. Bazı şiirleri ise Türkçe-Arapça ve Türkçe-Farsça mülemmalardan oluşmaktadır. Bunun yanında tamamen Arapça ve Farsçadan oluşan şiirlerinin de bulunması onun her iki dile hâkimiyetini göstermektedir. Üslubu genellikle sade olmakla birlikte “Belde-i revnak-fezâ-yı çeşme-i bâğ-ı İrem”, “zülâl-i hadîs-i belâğat-pîrâ”, “gül-deste-i esrâr-ı âyât-ı Kur’ân” vb. örneklerde olduğu gibi Arapça ve Farsça zincirleme terkiplere de rastlanmaktadır. Yine onun şiirlerinde az olmakla birlikte divan şiirinde örneklerine rastlanmayan Türkçe bir kelime ile Arapça veya Farsça asıllı kelimelerin "âyîne-i göñül", "bilgin-i eşhâs", "ırmağ-ı ‘ilm" vb. örneklerde olduğu gibi terkibe sokulduğu da görülür:
Birtakım mahalli kelimelerin yanında bazı kelimelerin de halk ağzındaki biçimleriyle ve günümüz söyleyişiyle şiirde yer aldığı görülmektedir: merhem>melhem, derd>dert, mihr>mehr, sahib>sahab mânend> menend. Bedrî Yücesu’yun şiirlerinde günümüz Türkçesine son dönemlerde girmiş sembol, üniforma, taşıt, küme, milyon, pasaj, tuvalet, site, ödül vb. kelimeleri de görmek mümkündür.
Şiirlerinde genellikle Bedri ve Bedri Yücesu'yu mahlas olarak kullanmaktadır. Konuları bakımından Yücesu’yun bazı şiirleri klasik şiirin hikemî ve didaktik yönlerini yansıtır. Tarih düşürmenin çokça olduğu şiirlerinde, günlük hayat, olanca sadeliği ve somutluğu ile karşımıza çıkar. Camiler, minareler, çeşmeler, öğretmenler, çocuklar, torunlar, okullar, hicaz, gül, kendisini ameliyat eden doktor vb. Kısaca, minber perdesinden Kore gazilerine kadar, yaşanmış ve yaşanan her şey şiirinin konusudur. Onun şiirlerinde Elazığ ve Harput ise ayrı bir yere sahiptir.
Bedrî Hoca, aruz veznini kullanmada pek başarılı değildir. Zaten madde yazarının kendisiyle yaptığı görüşmelerde vezin konusunda fazla bilgi sahibi olmadığını ve yazarken de vezne çokça dikkat etmediğini belirtmiştir. Bununla birlikte özellikle basit tefileleri şiirinde başarılı bir şekilde kullandığı da söylenebilir. Hz. Peygamber hakkında yazdığı bir na‘tinde redd-i mısra yaparak divan şiiri geleneğine bağlı olduğunu ayrıca göstermiştir. Yine şair, şiirlerinde âyet, hadîs ve kelâm-ı kibar kullanarak düşünce ve iddialarına deliller getirmiştir.
Fuzulî başta olmak üzere, klasik edebiyatımızın birçok üstadından etkilendiği açıkça görülebilen şairin iki ayrı şiirinin mesneviden tercüme olması ve Şeyh Gâlib’in bir beytine mukaffa şiir kaleme alması, onun Mevlânâ ve Mevlevîliğe karşı da ayrı bir ilgisinin olduğunu göstermektedir.
Nâbî’nin yazdığı ve daha sonra Nedîm ve diğer şairlerin tanzir ettiği meşhur “var içinde” redifli gazeli “Bilmece” başlığı altında tanzir etmiştir.
Ebced hesabını da iyi bilen Yücesu, şiirlerinde birçok kişi veya olay için tarih düşürmüştür. Bunlardan biri de Necip Fazıl Kısakürek’in ölümüne düşülen tarihtir.
Şair, kaside ve gazel formunda birçok şiir yazmıştır. Şekil özellikleri itibariyle klasik gazeli andıran bu şiirlerinin bir bölümü konu ve muhtevaları itibarıyla klasik gazel tarzından çok, halk şiiri veya çağdaş şiir karakterindedir. Onun şiirinde, Fuzuli, Nedim, Nefi, Şeyh Galib gibi klasik şiirimizin üstatlarının yanında, Yahya Kemal, Ziya Paşa ve Mehmet Akif gibi önemli şairlerimiz ile Harput’ta yetişmiş Rahmi-i Harputi, Hacı Hayri Bey ve Kanbalakzade gibi şairlerin etkileri de görülmektedir.
Kaynakça
Buran, Ahmet (1999). "Harput’ta Son Osmanlı: Mehmet Bedri Yücesu". Dünü ve Bugünüyle Harput Sempozyumu Bildirileri-I. Elazığ. 53-77.
Buran, Ahmet ve A. Yıldırım (2006). Bedri Hoca, Mehmet Bedri Yücesu (Hayatı ve Şiirleri). Elazığ: Manas Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. AHMET BURANYayın Tarihi: 23.02.2019Güncelleme Tarihi: 12.12.2020
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 23.02.2019Güncelleme Tarihi: 12.12.2020
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 12.12.2020
İlişkili Maddeler
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | Nazım Payam | d. 1 Ocak 1955 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Necati Polat | d. 27 Haziran 1963 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Ahmet Tevfik Ozan | d. 1953 - ö. 15 Ocak 2021 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | Ahmet Kutsi Tecer | d. 4 Eylül 1901 - ö. 22 Temmuz 1967 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ARAPOĞLU, Mustafa Öztürk | d. 1901 - ö. 1966 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | İsa Yusuf Alptekin | d. 1901 - ö. 17 aralık 1995 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | Ahmet Kutsi Tecer | d. 4 Eylül 1901 - ö. 22 Temmuz 1967 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ARAPOĞLU, Mustafa Öztürk | d. 1901 - ö. 1966 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | İsa Yusuf Alptekin | d. 1901 - ö. 17 aralık 1995 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | Ahmet Kutsi Tecer | d. 4 Eylül 1901 - ö. 22 Temmuz 1967 | Meslek | Görüntüle |
11 | ARAPOĞLU, Mustafa Öztürk | d. 1901 - ö. 1966 | Meslek | Görüntüle |
12 | İsa Yusuf Alptekin | d. 1901 - ö. 17 aralık 1995 | Meslek | Görüntüle |
13 | Ahmet Kutsi Tecer | d. 4 Eylül 1901 - ö. 22 Temmuz 1967 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ARAPOĞLU, Mustafa Öztürk | d. 1901 - ö. 1966 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | İsa Yusuf Alptekin | d. 1901 - ö. 17 aralık 1995 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | Ahmet Kutsi Tecer | d. 4 Eylül 1901 - ö. 22 Temmuz 1967 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ARAPOĞLU, Mustafa Öztürk | d. 1901 - ö. 1966 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | İsa Yusuf Alptekin | d. 1901 - ö. 17 aralık 1995 | Madde Adı | Görüntüle |