CEVDET PAŞA, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı

(d. 1238/1823 - ö. 1313/1895)
şair, yazar, eğitimci, tarihçi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

1238/1823'te Bulgaristan'ın Lofça kasabasında doğdu. Asıl adı Ahmed olup Cevdet mahlasını İstanbul'da öğrenim gördüğü sırada 1259/1843'te şair Süleymân Fehîm Efendi'den aldı. Babası Lofça ileri gelenlerinden ve meclis azasından Istabl-ı Âmire payelisi Hacı İsmâil Ağa, annesi yine Lofçalı Topuzoğlu hanedanından Ayşe Sünbül Hanım'dır. Bizzat kendisi atalarından Kırkkiliseli (Kırklareli) Yularkıran Ahmed Ağa'nın Prut savaşına katıldıktan sonra memleketine geri dönmeyerek Lofça'ya yerleştiğini ve zamanla Lofça'nın eşrafı arasına giren ailenin Yularkıranoğulları sanıyla şöhret kazandığını söylemektedir. Küçük yaşta büyükbabası Hacı Ali Efendi'nin teşviki ve desteğiyle Lofça müftüsü Hâfız Ömer Efendi'den Arapça okuyarak öğrenim hayatına başlayan Ahmed, kısa zamanda İslaimî ilimlerle ilgili kitapları okuyacak derecede ilerleme gösterdi. Ardından kadı naibi Hacı Eşref Efendi ve müftü Hâfız Mehmed Efendi'den çeşitli dersler aldı. Öğrenimini daha da ileri seviyeye götürmek için 1255/1839 senesi başlarında büyükbabası tarafından İstanbul'a gönderildi. Çarşamba semti civarındaki Papasoğlu Medresesi'ne girdi. Daha sonra Fatih'te Başkurşunlu Medresesi'ne geçti. Buralarda kısa sürede ilmi çevrelerde kendisini gösterdi; devrin meşhur alimleri Hâfız Seyyid efendi, Doyranlı Mehmed Efendi, Vidinli Mustafa Efendi, Kara Halîl Efendi ve Birgivî Hoca Şâkir Efendi'nin derslerine devam etti. Ayrıca Miralay Nûri Bey ve Müneccimbaşı Osmân Sâbit Efendi'den hesap, cebir, hendese gibi dersler aldı. Bir yandan tahsilini ilerletirken öte yandan ders vermek üzere bazı hocalardan icazet aldı. Bu arada ilmî ve edebî cemiyetlere de girdi; devam ettiği İstanbul Çarşamba'daki Murâd Molla Tekkesi'nin şeyhi Mehmed Murâd Efendi'den Mesnevî okuyarak Farsça bilgisini derinleştirdi ve kendisine Mesnevihanlık icazeti verildi. Ayrıca Süleymân Fehîm Efendi'nin Karagümrük'teki konağına devam edip ondan Şevket ve Örfî Dîvânları'nı okudu; bir yandan da devrin tanınmış mutasavvıflarından Kuşadalı İbrâhim Efendi'nin sohbetlerine katıldı. Bu muhitlerde tasavvuf ve edebiyatın belli başlı eserlerini okuyarak bilgisini ve kültürünü ilerlettiği gibi şiir ve edebiyat alanındaki eksikliklerini tamamlayıp edebî zevkini geliştirme imkânını buldu. Aynı yıllarda Sâmî ve Nef'î'yi takliden şiire, Veysî ve Okçu-zâde'yi örnek alarak inşaya heves etti. Bu hevesle Reşîd Paşa ve kapı yoldaşlarının şiirlerine tahmisler ve nazireler söyledi. Fu'âd Paşa ile ortak gazeller yazdı ve Reşîd Paşa'ya bazı kasideler sundu. Kendi ifadesine göre okuyup yazabilecek seviyede Arapça ve Farsça, anlayabilecek ölçüde Fransızca ve Bulgarca öğrenmişti. 1859'da Hamîdiye Medresesi sınavına girerek bir odanın maaş ve tayinatına nail oldu. Öğrenim hayatından sonra 1260/1844'te Rumeli kazaskerliğine bağlı Premedi kazası kadılığı ile devlet hizmetinde göreve başladı. 1261/1845'te İstanbul müderrisliği ruusunu aldı. 1265/1848'de Sadrazam Mustafa Reşîd Paşa'nın bir talimatını bildirmek üzere Bükreş'te bulunan Keçeci-zâde Fu'âd Paşa'nın yanına gönderildi. 1266/1849'da hareket-i hâric rütbesini aldı. 1267/1850'de Meclis-i Ma'ârif-i Umûmiyye üyeliğine ve Dâru'l-Mu'allimîn müdürlüğüne tayin edildi. Bu arada İstanbul'a dönen Fu'âd Paşa ile birlikte Bursa'ya gitti ve orada kaldığı kısa süre içinde onunla birlikte Kavâ'id-i Osmâniyye adlı kitabı ve Şirket-i Hayriyye'nin kuruluş nizamnamesini hazırladı. 1268/1850'de Mısır valisi Abbas Paşa ile hanedan üyeleri ve ümera arasındaki ihtilafı gidermeye ve miras meselesini halletmeye memur olan Fu'âd Paşa ile Mısır'a gitti. İstanbul'a döndükten sonra 1268/1851'de Encümen-i Dâniş üyeliğine seçildi. Yeniden kaleme aldığı Kavâ'id-i Osmâniye'yi encümenin ilk eseri olarak Abdülmecîd'e sundu. Bunun üzerine derecesi hareket-i altmışlıya yükseltildi. Ekim 1270/1853 tarihli bir mazbata ile 1774-1826 devresi Osmanlı tarihini yazmakla görevlendirildi. 1271/1854'te yazmaya başladığı tarihinin ilk üç cildini tamamladı ve padişaha takdim etti. Bunun üzerine kendisine mûsıle-i Süleymâniyye derecesi verildi. 1272/1855 Şubatında vakanüvis tayin edildi. Bu görevi sırasında bir yandan tarihinin devamını yazarken bir yandan da geleneğe uyarak zamanın siyasi olaylarını anlatan Tezâkir-i Cevdet'i kaleme aldı. Vakanüvislik görevini 1282/1865 yılına kadar yürüttü. 1273/1856'da Galata kadılığına getirildi; aynı yılın aralığında Mekke-i Mükerreme kadılığı, 1277/1861'de İstanbul kadılığı payelerini aldı. 1278/1861'de Rumeli teftişine çıkan Sadrazam Kıbrıslı Mehmed Paşa'ya refakat ettikten kısa bir süre sonra İşkodra'da meydana gelen isyanı bastırmak üzere memûriyyet-i fevkalâde ile görevlendirildi. İki ayda bu görevini başarıyla tamamladı. 1280/1863'te Bosna eyaletini teftiş göreviyle ilgili hazırlıklarını yaparken aynı zamanda Anadolu kazaskerliği payesine ulaştı. Bir buçuk yıl içinde Bosna'da gerekli ıslahatı gerçekleştirip masrafı bölge halkı tarafından karşılanmak üzere iki alay asker tanzimine de muvaffak oldu. Bu başarıları dolayısıyla o zamana kadar hiçbir ilmiye mensubuna verilmemiş olan ikinci rütbeden nişân-ı Osmâni ile ödüllendirildi. 1281/1864'te Kozan tarafına gönderildi. Derviş Paşa ile birlikte Fırka-i Islâhiyye'yi oluşturup Cebelibereket, Çukurova ve Kozan dağlarını dolaştı, altı ay içinde gerekli ıslahatı yaptı. Ancak onun bu başarıları kendisini çekemeyenlerin harekete geçmesine yol açtı; hatta şeyhülislamlığa getirilecekken ilmiye sınıfından mülkiyeye nakline karar çıkarıldı ve 1283/1866'da kazaskerlik payesi vezarete çevrildi. Efendilik'ten alınıp Paşa'lığa geçirilmesi şeklindeki bu sınıf değişikliğinin onu gücendirdiği bildirilmektedir. Ahmed Cevdet Paşa bundan sonra Maraş, Urfa, Zor sancakları ve Adana eyaletinin birleştirilmesiyle oluşturulan Halep valiliğine tayin edildi. İki yıl süren bu görevi sırasında yeni valiliğin teşkilatlanmasını gerçekleştirdi. 1868/1285'te kendisine Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye'nin ikiye ayrılmasıyla teşkil edilen Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye başkanlığı verildi. Divanın nezarete çevrilmesi üzerine Adliye Nâzırı oldu ve bu dönemde nizami mahkemeler teşkilatını kurarak bununla ilgili kanun ve nizamnameleri hazırladı. Cevdet Paşa'ya şöhret kazandıran gelişmelerden biri de onun tarafından ortaya atılan, Hanefî fıkhına dair bir kanun kitabının hazırlanması gerektiği düşüncesidir. Nitekim bu düşüncesi kabul edilerek Babıali'de teşkil edilen Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye Cemiyeti'nin reisliğine getirildi. Devrin önde gelen fıkıh bilginlerinin de yer aldığı bu cemiyet Mecelle'nin ilk dört kitabını yayımlamaya muvaffak oldu. Beşinci kitabın hazırlığı biterken Cevdet Paşa reislikten azledilerek 1287/1870'te Bursa valliğine tayin edildiyse de birkaç gün sonra bu görevinden de alındı. Bu arada cemiyet başkanlığına Gerdankıran Ömer Efendi getirildi. Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye Cemiyeti de Bâb-ı Meşîhat'a nakledildi. Ancak cemiyetin Kitâbü'l-Vedî'a adıyla çıkardığı altıncı kitabın büyük tenkitlere uğraması üzerine 1288/1871'de Cevdet Paşa'ya yeniden Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye Cemiyeti ve Şûrâ-yı Devlet Tanzimat Dairesi başkanlıkları verildi. Mecelle'nin sekizinci kitabı hazırlandığı sırada Maraş valiliğine tayin edildiyse de on sekiz gün sonra bu defa Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye üyeliği ve Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye Cemiyeti başkanlığına tayin edilerek 1289/1872'de tekrar İstanbul'a alındı. Kısa bir süre sonra Şûrâ-yı Devlet üyesi, ardından da 1290/1873'te Evkaf Nazırı oldu. Aynı yılın ortalarına doğru Maarif Nazırlığına getirildi. Burada çok yararlı hizmetler yaptı, yeni okullar açtırdı. 1291/1874'te Şûrâ-yı Devlet başkan vekilliğine getirilen Cevdet Paşa, Mecelle'nin on ikinci kitabını da hazırlatmıştı. Aynı yıl Yanya valiliğine, bir yıl kadar sonra da önce Maarif Nazırlığı ve kısa bir süre sonra da Adliye Nazırlığına getirildi. 1293/1876'da Rumeli teftişiyle görevlendirildi, Edirne ve Filibe yoluyla Sofya'ya gitti, döndüğünde nazırlıktan azledilip Suriye valiliğine tayin edildiyse de görevine başlamadan üçüncü defa Maarif Nazırlığına bir müddet sonra da yeniden Adliye Nazırlığına tayin edildi. Bu sırada on altıncı kitabı da bastırarak Mecelle'yi tamamladı. 1294/1877'de Dahiliye Nazırlığına getirildi. Nazırlığı sırasında mülkiye memurlarının hal tercümelerinin kaydedildiği Sicill-i Ahvâl Defteri'ni tanzim ettirdi. Aynı yıl içinde Evkaf Nazırlığı'na naklen tayin edildi. 1296/1878'de Suriye valisi olarak Şam'a gitti. Bu arada Kozan'da Kozanoğlu Ahmed Paşa tarafından çıkarılan isyanı bastırmakla görevlendirildi. Ancak isyanın bastırılması sırasında Şam valiliğine Midhat Paşa'nın tayin edilmesi üzerine açıkta kaldı ve görevini tamamladıktan sonra İstanbul'a döndü. Yolda Ticaret Nazırlığına tayin edildiği haberini aldı. 1297/1879'da Tunuslu Hayreddîn Paşa'nın sadaretten istifası üzerine on gün müddetle vekaleten sadrazamlığı yürüttü ve Meclis-i Mahsûs-ı Vükelâ'ya başkanlık yaptı. Tekrar Adliye Nazırlığına getirildi. Bu görevi sırasında 1298/1880'de açılan Mekteb-i Hukuk'ta dersler verdi. 1300/1882'de Adliye Nazırlığı'ndan ayrıldı. Üç buçuk yıl resmî görevlerden uzak kaldı. Cevdet Paşa son olarak 1304/1886'da beşinci defa Adliye Nazırlığı'na getirildi. Ancak Sadrazam Mehmed Kâmil Paşa ile aralarında çıkan anlaşmazlık sebebiyle görevinden ayrılmak zorunda kaldı. 1890'da Sultan Abdülhamîd onu Meclis-i Âlî'ye tayin etti. Cevdet Paşa bundan sonraki hayatını ilmi çalışmalarına ve çocuklarına ayırdı. Kısa bir hastalıktan sonra 1313/1895'te Bebek'teki yalısında vefat etti ve Fatih Sultan Mehmed Türbesi haziresine defnedildi (Halaçoğlu vd. 1993: 443-447).

Oğlu Ali Sedâd Bey, kızları ise meşhur Fatma Aliyye ve Emîne Semiyye Hanımlardır.

Eserleri şunlardır:

1. Âdâb-ı Sedâd Min İlmi'l-Âdâb: Tartışma usul ve kurallarını ihtiva eden eser Mi'yâr-ı Sedâd'ın bir eki mahiyetindedir. 1294/1877'de 56 sayfa olarak İstanbul'da basılmıştır.

2. Belâgat-ı Osmâniyye: Cevdet Paşa'nın Mekteb-i Hukûk'ta okuttuğu edebiyat dersi notlarından meydana gelmiştir. Bu alanda yazılmış ilk Türkçe eser olup çeşitli baskıları bulunmaktadır. İlk baskısı 1298/1881 yılında 204 sayfa olarak İstanbul'da yapılmıştır.

3. Beyânü'l-Unvân: Henüz öğrenci iken Türkçe olarak yazdığı bu eser İslam ilimleri metodolojisine dairdir. 1273/1857 yılında 36 sayfa olarak İstanbul'da basılmıştır.

4. Dîvân-ı Sâ'ib Şerhi'nin Tetimmesi: İranlı şair Sâ'ib-i Tebrîzî'nin Dîvân'ı Süleyman Fehîm Efendi tarafından şerhedilmekte iken onun 1845'te ölümü üzerine Cevdet Paşa tarafından tamamlanmıştır.

5. Dîvân: Şiirlerini Sultan Abdulhamîd'in isteği üzerine hayatının sonlarına doğru bu eserde toplamıştır. Dîvân'daki şiirlerin çoğu kaside ve gazel tarzında olup ayrıca şarkı, rubai, tarih ve müfredler de bulunmaktadır. Yazma hâlindedir.

6. Eser-i Ahd-i Hamîdî: İbtidâi mektepleri için kaleme aldığı bir ilmihal kitabıdır. 1309/1892'de 32 sayfa olarak İstanbul'da basılmıştır.

7. Esmâ-i Şerîfe Şerhi: Yazma hâlindedir.

8. Hilye-i Sa'âdet: 1886 yılında İstanbul'da basılmıştır.

9. Hulâsatü'l-Beyân Fî Te'lîfi'l-Kur'ân: 1303/1885'te İstanbul'da basılan bu kitap Kur'ân'ın cem'ini anlatan Arapça bir eserdir. Ali Osman Yüksel tarafından Muhtasar Kur'ân Târihi adıyla tercüme edilerek Cevdet Paşa'nın hayatı ve eserlerine dair bir girişle birlikte 1985'te İstanbul'da yayımlanmıştır.

10. İmâm Münzirî'nin Et-Terhîb Ve''t-Tergîb'inin Tercümesi: Yazma hâlindedir.

11. Kavâ'id-i Osmâniyye: Bu eser Türkçe'de yayımlanan ilk gramer kitabı olarak önem taşıdığı gibi Cevdet Paşa'nın hayatının sonuna kadar ilgileneceği dil konusundaki çalışmalarının da ilk adımını teşkil etmektedir. 1281/1864 ile 1307/1890 seneleri arasında ve bazıları da tarihsiz olarak 20 kadar baskısı yapılmıştır.

12. Kavâ'id-i Türkiyye: Sıbyan mektepleri için hazırlanmıştır. Medhal-i Kavâ'id'in basitleştirilmiş şeklidir. Hepsi de 45 sayfa civarında 1292/1875 ile 1324/1908 seneleri arasında ve bazıları da tarihsiz olarak yedi defa basılmıştır.

13. Kırım ve Kafkas Târihçesi: Halîm Girây'ın Gülbün-i Hânân adlı eserinden istifade edilerek kaleme alınan küçük bir eserdir. 72 sayfa olarak 1307/1890'da İstanbul'da basılmıştır.

14. Kısâs-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ: Hayatının son yıllarına doğru yazdığı bir eserdir. Kızı Fatma Âliye Hanım tarafından 12 cüz hâlinde 1331/1915'te yayımlanmıştır. Daha sonra başka baskıları da yapılmıştır.

15. Ma'lûmât-ı Nâfi'a: Rüşdiye mekteplerinde okutulmak üzere yazdığı bir eserdir. 1279/1862 ile 1291/1874 yılları arasında ve bazıları da tarihsiz olarak on dört defa basılmıştır.

16. Ma'rûzât: 1839-1876 yılları arasındaki tarihi ve siyasi olayların özet hâlinde yazılmasını isteyen Sultan Abdulhamîd'in emriyle kaleme alınmıştır. Eserin tamamı Yusuf Halaçoğlu tarafından 1980 yılında İstanbul'da yayımlanmıştır.

17. Mecmû'a-i Ahmed Cevdet: İslam dinini kabul eden iki kişiye, bazı sorularının karşılığı olarak Cevdet Paşa tarafından yazılıp Bâb-ı Meşîhat'ça gönderilen cevapları ve eski Şam müftüsü Mahmûd Hamza Efendi ile dini meselelere dair aralarında geçen yazışmaları ihtiva eder. Yazma hâlindedir.

18. Mecmû'a-i Aliyye: Kızı Fatma Aliyye Hanım'a okuttuğu hikmet, felsefe, ilm-i rûh, matematik, geometri, astronomi ve çeşitli İslâmi ilimlere dair dersleri bu eserde toplamıştır. Yazma hâlindedir.

19. Medhal-i Kavâ'id: İlkokul talabelerini kavâ'id-i Osmâniyye'ye hazırlamak üzere yazılmıştır. 1268/1852 ile 1308/1891 yılları arasında ve bazıları da tarihsiz olarak on dört defa basılmıştır.

20. Mi'yâr-ı Sedâd: Oğlu Ali Sedâd için yazdığı mantığa dair bir eser olup zamanına göre sade bir dille yazılmış ilk Türkçe mantık kitabıdır. 1293/1876'da 119 sayfa hâlinde İstanbul'da basılmıştır.

21. Mukaddime-i İbni Haldûn'un Fasl-ı Sâdisi'nin Tercümesi: İbni Haldûn'un El-İber adlı Arapça genel tarihinin girişi olan birinci cildinin altıncı faslının tercümesidir. 321 sayfa hâlinde 1277/1860'ta İstanbul'da basılmıştır.

22. Risâletü'l-Vefâ: Yazma hâlindedir.

23. Takvîmü'l-Edvâr: Şemsî-Hicrî tarih esaslarını anlatan bir eserdir. 1300/1883'te 80 sayfa olarak İstanbul'da basılmıştır.

24. Ta'rîfü'l-İrtifâ: Yazma hâlindedir.

25. Târîh-i Cevdet: Osmanlı tarihinin 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'ndan 1826'da yeniçeri ocağının kaldırılmasına kadar olan dönemini ihtiva etmektedir. 12 cilt ve toplamda 4200 sayfa civarında olan eser muhtelif tarihlerde İstanbul'da üç defa basılmıştır.

26. Tezâkir: Cevdet Paşa'nın vak'anüvisliği zamanında (1855-1865) bizzat kendisinin de içinde bulunduğu olaylara dair tuttuğu notlardan teşekkül eden bir hatırat niteliği taşımaktadır. Dört cilt olan eserin son cildinde kendi biyografisi de yer almaktadır. Bu eser Mehmed Cavit Baysun tarafından hazırlanarak 1953-1967 yılları arasında dört cilt olarak Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanmıştır.

Bu eserlerinden başka Şâfiye-i İbni Hâcib, Mutavvel, Netâyicü'l-Efkâr, Binâ, Emsile üzerine talikatları da bulunmaktadır.

Tanzimat devrinin önde gelen şahsiyetlerinden olan Cevdet Paşa, son asır Türk-İslam ilim aleminin mümtaz simalarından biridir. Ahmed Cevdet büyük bir devlet adamı olduğu kadar aynı zamanda tarihçi, hukukçu, mütefekkir, edip, eğitici ve sosyologdur. Henüz genç bir medrese talebesiyken olağan üstü zekâsı, çalışkanlığı, bilgisi ve isabetli tahlilleriyle hocalarının dikkatini çekmiş, zaman zaman onlarla ilmî konularda tartışmalara girmiştir. Genç yaşta İslami ilimlerle birlikte Arapça ve Farsçayı çok iyi bir şekilde öğrenirken Emîn Efendi adlı bir kişiden Fransızca dersleri de aldı. Bu ona kısmen batı tarih kitaplarını ve kanunlarını okuma ve anlama imkanını vermiştir (Halaçoğlu vd. 1993: 445). Aynı zamanda şair olan Cevdet Paşa'nın şiirleri kuvvetli bir dil ve teknik bilgi ile geniş bir kültürün beslediği parlak bir zekânın ürünüdür. Bu şiirler genellikle sade ve temiz bir Türkçe ile yazılmış olmalarına karşılık şiiriyet ve lirizmden mahrum olan manzumelerdir. Gençlik heyecanı ve muhitinin teşvikleriyle kaleme alınmış samimi parçalar vasfını taşımaktan öteye geçemez. Buna karşılık nesri son derece mükemmel ve sağlam hatta sehl-i mümteni kabilindendir. Buna yazdığı eserler tanıklık etmektedir.

Kaynakça

Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. II. İstanbul.

Ergun, Sadeddin Nüzhet (1936-1945). Türk Şairleri. C. III. İstanbul.

Halaçoğlu, Yusuf ve  M. Akif Aydın (1993). "Cevdet Paşa". İslam Ansiklopedisi. C. VII. İstanbul: TDV Yay. 443-450.

İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. I. İstanbul: Dergah Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLAN
Yayın Tarihi: 29.08.2014
Güncelleme Tarihi: 02.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel

Anılsun yâr elinden câm-ı mey nûş etdigim demler

Neşât-ı vasl ile dehri ferâmûş etdigim demler

Anılsun bâri şimdi bezm-i yârân-ı Sitanbul'da

Bogaz içinde mevc-i mey gibi cûş etdigim demler

Aceb gülşende olsun hâtır-ı ahbâba gelmez mi

Hezârı âh u feryâdımla hâmûş etdigim demler

Tararken turrasın yâdına gelsün bâri cânânın

O sevdâ ile aklım hâne-ber-dûş etdigim demler

Meger sermâye-i şâdî imiş kûy-ı dilârâda

Sirişkim nakdini hâk ile magşûş etdigim demler

Sirişk-i âlimi gör bâri zâlim yâdına gelsün

Senin şevk-i lebinle hûn-ı dil nûş etdigim demler

Anup İstanbul'u feryâdım ile eylerim âheng

Burada ûd u kânûn perdesin gûş etdigim demler

Gelince yâda Cevdet aglarım sadr-ı kerem-kârın

Der-i lutfunda ekdârı ferâmûş etdigim demler

Reşîd Pâşâ-yı deryâ-dil ki Nîl-âsâ akar çeşmim

Gelüp yâda mey-i feyzi ile cûş etdigim demler

(İnal, İbnü'l-Emin Mahmud Kemal (1988). Son Asır Türk Şairleri. C. I. İstanbul: Dergah Yay. 240.)

Tezâkir'den

Yirmi altıncı tezkiremizde iş'âr olunduğu üzere dördüncü ordu-yı hümâyûn müşîri Dervîş Paşa'nın taht-ı kumandasında bulunacak fırka-i Islâhiyye ile Kozan'ın zabt u ıslâhına me'mûr olduğumuz cihetle süfün-i hümâyûn ile Mersin iskelesine çıkılarak Tarsus ve Adana tarîkiyle Kozan üzerine gitmek ve Kozan dağlarını zabt ile taht-ı inzibâta aldıkdan sonra çend seneden beri hâl-i isyânda bulunan Zeytun nâhiyesini ıslâh ve ba'dehû Mar'aş üzerinden Kürddağı ve mu'ahharan Cebel-i Bereket tesmiye olunan Gavurdağı taraflarına dolaşarak buralarını dahi dâ'ire-i itâ'ate idhâl etmek tasmîminde idik.

(Baysun, Câvid (hzl.) (1991). Cevdet Paşa - Tezâkir. C. III. Ankara: TTK Yay. 167.)


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1MAHZÛLÎ, Lofçalıd. ? - ö. 1858 ds.Doğum YeriGörüntüle
2DERVİŞ, Topuzoğlu Ahmedd. 1853 - ö. 1913Doğum YeriGörüntüle
3Mustafa Mutkov (Mutlu)d. 1935 - ö. 1997Doğum YeriGörüntüle
4FEHMÎ, Malkoç-zâde Hacı Mehmed Fehmîd. 1823 - ö. 1874Doğum YılıGörüntüle
5FÂ'İZ, Mehmed Fâ'iz Efendid. 1823 - ö. 1845Doğum YılıGörüntüle
6NÂFİ', Abdünnâfi' İffet Efendid. 1823 - ö. 1891Doğum YılıGörüntüle
7NÂCİM, Abdurrahman Nâcim Efendid. 1833 - ö. 1895Ölüm YılıGörüntüle
8ÇİROZ ALİ, Yenimahallelid. ? - ö. 1895Ölüm YılıGörüntüle
9ARİFÎ, Kütahyalıd. 1815 - ö. 1895Ölüm YılıGörüntüle
10PERTEV, İbrahim Edhem Pertev Paşa, Erzurumlud. 1824 - ö. 1872MeslekGörüntüle
11Mehmet Fuat Köprülüd. 4 Aralık 1890 - ö. 28 Haziran 1966MeslekGörüntüle
12Ali Ekrem Bolayırd. 02 Ağustos 1867 - ö. 27 Ağustos 1937MeslekGörüntüle
13EDHEM BEY, Musâhib-zâde, Enderunlud. ? - ö. 19. yy.Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14NÂZIM/HÜSNÎ, Hüseyin Nâzım Efendi, İstanbullud. 1828 - ö. 1881?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15TAYYİBÎ, Veli Efendid. ? - ö. 1825Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16MİR MUHAMMED İVAGLId. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
17HAYREDDÎN PAŞA, Tunuslud. ? - ö. 1890Madde AdıGörüntüle
18SABÎHA NÛRUNNİSÂ HANIMd. ? - ö. 1918 ds.Madde AdıGörüntüle