Madde Detay
EMRAH, Erzurumlu
(d. ?/? - ö. 1277/1860-1861)
Âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Şairin hayatı ile ilgili bilgilerin büyük bir kısmı çeşitli halk rivayetlerinden, başta Fuat Köprülü olmak üzere bazı araştırmacıların, onun şiirlerinden elde ettikleri çıkarımlardan ve yorumlardan ibarettir. Buna göre Emrah, Erzurum’un Palandöken ilçesine bağlı Güzelyurt (Tambura) köyünde dünyaya gelmiştir. “Emrah”ın, asıl isim mi, yoksa mahlas mı olduğu konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bunun mahlas olabileceği kuvvetle muhtemeldir. XVIII. yüzyılın son çeyreğinde doğduğu kesin olmakla birlikte, doğum tarihi, yıl olarak tespit edilememiştir. Küçük yaşta köyünden Erzurum il merkezine giderek orada bir süre öğrenim görmüş ve Nakşibendi tarikatına girmiş, daha sonra Erzurum’dan ayrılmıştır.
Şairin gezdiği ve yaşadığı yerler hakkındaki rivayetler de çeşitlilik gösterir. Trabzon, Sinop, Çankırı, Kastamonu, Konya, Niğde ve Sivas, onun gezdiği ve bir süre ikamet ettiği yerler arasında sayılır. Özellikle Kastamonu’nun, şairin uzun bir süre yaşadığı şehir olduğuna dair belgeler mevcuttur. Şiirlerinden hareketle Kastamonu’da Alişan Bey adlı varlıklı bir kişiyle görüştüğü ve hatta onun himayesine girdiği kabul edilir. Âşıklar arasındaki bir rivayete göre Emrah, İstanbul’da da bulunmuş, altı ay süreyle Tavuk Pazarı’ndaki âşıklar cemiyetinin başkanlığını yapmıştır. Fuat Köprülü bu rivayeti değerlendirirken şu yorumu yapar: “[Emrah Divanındaki] meşhur püskül destanı, İkinci Mahmut tarafından fesin umumi serpuş olarak kabulünden sonra bu yeniliği halka beğendirmek maksadıyla yazılmıştır. Eğer şairin İstanbul’a geldiği doğru ise bunun bu sıralarda olduğu ve manzumenin sultan Mahmud’a huluskârlık maksadıyla İstanbul’da yazıldığı tahmin olunabilir.” (Köprülüzade 1929: 12).
Ahmet Talat, Tokatlı Nuri adlı esrinde Emrah’ın Çankırı yıllarına ait tamamen halk rivayetlerine dayanan geniş bilgiler verir (Ahmet Talat 1933). Eyüp Akman ise şairin Kastamonu ve çevresinde ortaya konulan rivayetleri ve Kastamonu kaynaklarında bulunan Emrah’a ait şiirleri aktarır (Akman 2010).
Emrah’ın yaşadığı şehirlerde ne kadar kaldığı, bu şehirleri hangi sırayla gezdiği bilinmemektedir. Yine dolaştığı yerlerde birden fazla evlilik yaptığı, farklı şehirlerde çocuklarının olduğu şeklindeki bilgiler de rivayetten öteye gitmez.
Emrah, ileri yaşlarda gittiği Tokat’ın Niksar ilçesinde 1860-1861'de vefat etmiş, Karşıbağ mahallesi civarında Tekke Bayırı denilen yerdeki kabristana, Ahi Pehlivan türbesi yakınına defnedilmiştir. Vefatından uzun yıllar sonra Tokat ulemasından Hacı Abdulkadir Hıfzî Efendi, Emrah'ın mezar taşına manzum bir kitabe yazmıştır (Köprülüzade 1929: 12).
Emrah’ın ölüm tarihi de araştırmacılar arasında tartışma konusu olmuştur. Mezarındaki manzum kitabede belirtilen tarih 1271’dir. Ancak, Tokatlı Nuri’nin, Emrah’ın ölümü için yazdığı "Dilcûy-ı mücevher gibi bu târîh-i sâli /Nûrî ne güzel söylemiş üstâdına rahmet" biçimindeki tarih beytinde vurgulanan 1277 tarihi, araştırmacılar arasında daha fazla kabul görmüştür.
Eserleri şunlardır:
1. Divan-ı Emrah: Erzurumlu Mehmed Abdülaziz tarafından 1332 yılında İstanbul’da neşredilmiştir. Eserin kapağında şu kayıt vardır: “Tarikat-i aliyye-i Nakşibendiyye hulefasından arif-i billah vasıl-ı illallah Şeyh Emrah Erzurumi kaddesallahu sırrehü’l-aziz hazretlerinin divanıdır.”
56 sayfadan oluşan eserde Emrah’ın aruz vezniyle yazdığı şiirlerin bir kısmına yer verilmiştir. Divandaki bazı şiirlerin baş tarafında şiirin türü veya biçimini karşılamak üzere lebdeğmez, müstezad, dastan, gazel, mersiye gibi açıklamalar vardır.
2. Çeşitli mecmua ve cönklerde yer alan şiirler: Erzurumlu Emrah’ın şiirlerinin büyük bir kısmı el yazması cönk ve mecmualarda yer almaktadır. Bunlar, çoğunlukla hece vezniyle ortaya konulan şiirlerdir. Emrah’ın şiirlerinin yer aldığı cönk ve mecmuaların çoğu Milli Kütüphane ile Kültür Bakanlığı MİFAD arşivinde, bir kısmı da hususi arşivlerde bulunmaktadır. Şairin hece vezniyle söylediği şiirleri ilk kez Eflatun Cem Güney 1929 yılında yayımlamıştır.
Erzurumlu Emrah, saz çalan, âşık kahvehanelerinde fasıllara katılan, dolayısıyla hazırlıksız şiir söyleyebilen bir şairdir. Çeşitli mecmua ve cönklerde yer alan Emrah’a ait hece vezniyle söylenmiş şiirlerin, şekil ve muhteva yönünden âşık tarzı şiir geleneğine ait ürünler olduğu görülür. Yaşadığı dönemin edebî muhitlerinde ve özellikle saz şairleri üzerinde büyük etkisi olan Emrah’ın yetiştirdiği çıraklardan öne çıkanları Tokatlı Nuri ve Gedai’dir. Emrah, yetiştirdiği çırakları ile kendine has üslubun günümüze kadar uluşmasına zemin hazırlamış, kendi adıyla anılan bir ekolün, “Emrah Kolu”nun kurucusu olmuştur.
Halk rivayetlerine göre Emrah, dönemin Erzurum'da ikamet eden ünlü mutasavvıfı Habip Baba’nın yönlendirmesiyle tasavvuf yoluna meyletmiş, daha sonra intisap ettiği Nakşibendi tarikatı başta olmak üzere çeşitli tarikat çevrelerinde tasavvuf kültürü almış ve bunu şiirlerine yansıtmıştır. Bu tür konuları ele aldığı şiirlerinde tasavvufun temel kavramlarına aşina olduğu görülür. Tasavvuf çevreleriyle olan diyaloğu şairin hem tanınmasına, hem de saygın bir kişi olarak şöhret bulmasına katkıda bulunmuştur.
Emrah, divan şiirinin ustalarını okumuş, o tarzda da şiirler yazmıştır. Klasik tarzda yazdığı şiirlerinde Fuzulî başta olmak üzere Bakî ve Nedim gibi divan şairlerinin etkisi görülür. Arapça ve Farsça kelime ve terkiplerin bu şiirlerdeki yoğunluğu dikkat çeker. Yine bu tarzda yazdığı şiirlerinde klasik edebiyatın mazmunları sıkça karşımıza çıkar. Şiirlerinde zaman zaman ayet, hadis ve kelam-ı kibar iktibaslarına yer veren Emrah’ın özellikle devir nazariyesi ve vahdet-i vücud anlayışlarını yansıtan çeşitli manzumeleri bulunmaktadır.
Emrah, şiirlerinin bir kısmını aruz, bir kısmını hece vezniyle yazmıştır. Şiirlerinde Emrah veya Emrahî mahlasını kullanmıştır. Bütün bu bilgiler ışığında Emrah’ı divan şiiri tarzında da şiirler yazan mutasavvıf bir saz şairi olarak tanımlamak mümkündür. Bu özelliğinden dolayı Emrah, farklı kesimlerin edebî zevkine hitap etmiş, halk kitleleri arasında sevilerek okunmuş ve dinlenmiş, döneminin en büyük saz şairi olarak kabul edilmiştir.
Erzurumlu Emrah’ın şiirleri, 16. yüzyılda yaşadığı ve hakkında bir halk hikâyesinin oluşturulduğu kabul edilen Ercişli Emrah’ın şiirleriyle karıştırılmıştır. Yer yer Ercişlinin şiirleri Erzurumluya, Erzurumlunun şiirleri Ercişliye mal edilmiştir. Bu şiirlerin gerçek sahiplerinin tespiti için geçerli bir kıstas yoktur. Sadece 19. yüzyıldan önceki yazılı belgelerde Emrah adına kayıtlı şiirlerin Ercişli Emrah adlı şaire yahut "Ercişli Emrah ile Selvihan" adlı hikâyeye ait olduğu söylenebilir. Aynı şekilde Erzurumlu Emrah’ın şiirlerinin, öğrencisi Tokatlı Nuri’ye, yahut Nuri’nin şiirlerinin Emrah’a mal edildiğine de rastlanır. Sözlü kültür ürünlerinin üretme, icra ve aktarma süreçleri göz önünde bulundurulduğunda bu durumun başka şairler için de söz konusu olduğu görülür.
Kaynakça
Ahmet Talat (1933). Tokatlı Nuri. Çankırı: Çankırı Matbaası.
Akman, Eyüp (2010). Kastamonu Kaynaklarında Erzurumlu Emrah (Müntahabat-ı Eş’âr). Ankara: Gazi Kitabevi Yay.
Alptekin, Ali Berat (2004). Palandöken’in Zirvesindeki Âşık Erzurumlu Emrah. Ankara: Akçağ Yay.
Alptekin, Ali Berat, S. Sakaoğlu (2006). Türk Saz Şiiri Antolojisi (14-21. Yüzyıllar). Ankara: Akçağ Yay.
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. İstanbul: yyy.
Eflatun Cem (1928). Erzurumlu Emrah Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri. yyy.
Güney, Eflatun Cem (1975). Erzurumlu Emrah-Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: İstanbul Maarif Kitaphanesi Yay.
İbnülemin Mahmud Kemal (1930). Son Asır Türk Şairleri. İstanbul: yyy.
Karadağ, Metin (1992). Karşılaştırmalı-Transkripsiyonlu Erzurumlu Emrah Divanı. Balıkesir: Uludağ Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Yay.
Köprülü, M. Fuad (1965). Türk Sazşairleri. Ankara: Millî Kültür Yay.
Köprülüzade Mehmet Fuat (1929). XIX. Asır Sazşairlerinden Erzurumlu Emrah. İstanbul: yyy.
Mehmed Abdülaziz (hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy.
Onay, Ahmet Talat (1996). Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i. Hzl. Cemal Kurnaz. Ankara: Akçağ Yay.
Özaslan, Metin (2001). Erzurum Âşıklık Geleneği. Ankara: Akçağ Yay.
Sakaoğlu, Saim (1986). “Emrah'ın Türk Saz Şiiri İçindeki Yeri ve Yetiştirdiği Ustalar”. Erciyes, 9 (101): 31-34.
Sakaoğlu, Saim (1987). Ercişli Emrah. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.
Ziyaeddin Fahri (1927). Erzurum Şairleri. İstanbul: yyy.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. DİLAVER DÜZGÜNYayın Tarihi: 13.03.2014Güncelleme Tarihi: 06.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Bugün saba ile visâl-i yârden
Bana bir haber var inceden ince
Ol zülf-i zer-târ-ı hayâl-i yârden
Ne bûy-ı eser var inceden ince
Olmak istiyorsan muhabbet-pezîr
Zencîr-i hevâya gel olma esîr
Sen de âşık olup gel şu bezme gir
Bak gör ki neler var inceden ince
Hey Emrah aldanma sen bu lâneye
Düşer dam-ı dehre sunan dâneye
Külbe-i fen derler bu kârhaneye
Bin türlü hüner var inceden ince
Eflatun Cem (1928). Erzurumlu Emrah Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri. yyy. 173
*
Koşma
Elestten nûş eden şarâb-ı aşkı
Mest olup bu dâr-ı mihnetten geçer
Okuyup anlayan kitâb-ı aşkı
Ta’lim-i ulûm-ı kesretten geçer
Fehm eder ârif-i bi’llâh olanlar
Bende-i mürşid-i dergâh olanlar
Men aref sırrına âgâh olanlar
Sîret-pezîr olur sûretten geçer
Emrahî rütbe-i bâlâ isteyen
N’eylesin Leylâ’yı Mevlâ isteyen
Hâkim-i mutlaktan rızâ isteyen
Ârzû-yi zevk-i cennetten geçer
Onay, Ahmet Talat (1996). Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i. Hzl. Cemal Kurnaz. Ankara: Akçağ Yay. 248.
Güney, Eflatun Cem (1975). Erzurumlu Emrah-Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: İstanbul Maarif Kitaphanesi Yay. 111.
Müstezat
Ey gülşen-i behcette biten verd-i tarâvet
V’ey bûy-ı letâfet
Cennette mi ser çekmiş eyâ servi-i kâmet
Bilmem ne alâmet
Sen pâdişeh-i kişver-i mahbûb-ı cihânsın
Sultân-ı zamânsın
Dil mülkü senin tahta cülûs eyle adâlet
Ey şâh-ı vilâyet
Cânâ bu nezâket bu nezâfet bu ne zîbâ
Şol nev-arûs-âsâ
Yoksa ki bezetmiş seni meşşâta-i kudret
Vermiş sana zînet
İnsân demem ben sana ey mâh-ı münevver
Ruhsârı mübedder
Mevlâ seni kılmış cihet-i hüsnile tamâmet
Ey nûr-ı hidâyet
Göz gördü gönül sevdi seni ey şeh-i hûbân
Cânım sana kurbân
Bârî kerem et eyleme ağyâr ile ülfet
Kıl cânıma minnet
Benden sakınıp rûyunu zülfünle bürünme
Ağyâra görünme
Vechinde ki var bunca nezâketle sabâhat
Allâh’a emânet
Emrah sana bülbül gibi ey ruhları gülgûn
Bin cân ile meftûn
Gel başın için pâdişehim eyle inâyet
Kıl nâil-i vuslat
Mehmed Abdülaziz (Hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy. 5.
Gazel
Ey sabâ var söyle derdim yâre Allâh aşkına
Çâreler kılsın dil-i nâçâre Allâh aşkına
Ben fakîri hatt-ı devletten ihrâc etmesin
Arz-ı hâlim böyle ver hünkâre Allah aşkına
Cevr oduyla yandırıp üftâdesin leyl ü nehâr
Kılmasın mihr ü vefa ağyâre Allâh aşkına
Bunca demdir derd-mend-i tâlib-i dîdârıyam
Lutf edip gezdirmesin âvâre Allâh aşkına
Bülbül-i zârım velî düştüm vatanımdan cüdâ
Nağme-i zârım yetir gülzâre Allâh aşkına
Al götür nağmem yetir sadık sorarsa halimi
Sen de söyle ol perî ruhsâre Allâh aşkına
Ol cihan yek-tanesi Emrah anın divanesi
Böyle vasfet halim ol dildâre Allâh aşkına
Mehmed Abdülaziz (Hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy. 50.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 13.03.2014Güncelleme Tarihi: 06.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Bugün saba ile visâl-i yârden
Bana bir haber var inceden ince
Ol zülf-i zer-târ-ı hayâl-i yârden
Ne bûy-ı eser var inceden ince
Olmak istiyorsan muhabbet-pezîr
Zencîr-i hevâya gel olma esîr
Sen de âşık olup gel şu bezme gir
Bak gör ki neler var inceden ince
Hey Emrah aldanma sen bu lâneye
Düşer dam-ı dehre sunan dâneye
Külbe-i fen derler bu kârhaneye
Bin türlü hüner var inceden ince
Eflatun Cem (1928). Erzurumlu Emrah Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri. yyy. 173
*
Koşma
Elestten nûş eden şarâb-ı aşkı
Mest olup bu dâr-ı mihnetten geçer
Okuyup anlayan kitâb-ı aşkı
Ta’lim-i ulûm-ı kesretten geçer
Fehm eder ârif-i bi’llâh olanlar
Bende-i mürşid-i dergâh olanlar
Men aref sırrına âgâh olanlar
Sîret-pezîr olur sûretten geçer
Emrahî rütbe-i bâlâ isteyen
N’eylesin Leylâ’yı Mevlâ isteyen
Hâkim-i mutlaktan rızâ isteyen
Ârzû-yi zevk-i cennetten geçer
Onay, Ahmet Talat (1996). Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i. Hzl. Cemal Kurnaz. Ankara: Akçağ Yay. 248.
Güney, Eflatun Cem (1975). Erzurumlu Emrah-Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: İstanbul Maarif Kitaphanesi Yay. 111.
Müstezat
Ey gülşen-i behcette biten verd-i tarâvet
V’ey bûy-ı letâfet
Cennette mi ser çekmiş eyâ servi-i kâmet
Bilmem ne alâmet
Sen pâdişeh-i kişver-i mahbûb-ı cihânsın
Sultân-ı zamânsın
Dil mülkü senin tahta cülûs eyle adâlet
Ey şâh-ı vilâyet
Cânâ bu nezâket bu nezâfet bu ne zîbâ
Şol nev-arûs-âsâ
Yoksa ki bezetmiş seni meşşâta-i kudret
Vermiş sana zînet
İnsân demem ben sana ey mâh-ı münevver
Ruhsârı mübedder
Mevlâ seni kılmış cihet-i hüsnile tamâmet
Ey nûr-ı hidâyet
Göz gördü gönül sevdi seni ey şeh-i hûbân
Cânım sana kurbân
Bârî kerem et eyleme ağyâr ile ülfet
Kıl cânıma minnet
Benden sakınıp rûyunu zülfünle bürünme
Ağyâra görünme
Vechinde ki var bunca nezâketle sabâhat
Allâh’a emânet
Emrah sana bülbül gibi ey ruhları gülgûn
Bin cân ile meftûn
Gel başın için pâdişehim eyle inâyet
Kıl nâil-i vuslat
Mehmed Abdülaziz (Hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy. 5.
Gazel
Ey sabâ var söyle derdim yâre Allâh aşkına
Çâreler kılsın dil-i nâçâre Allâh aşkına
Ben fakîri hatt-ı devletten ihrâc etmesin
Arz-ı hâlim böyle ver hünkâre Allah aşkına
Cevr oduyla yandırıp üftâdesin leyl ü nehâr
Kılmasın mihr ü vefa ağyâre Allâh aşkına
Bunca demdir derd-mend-i tâlib-i dîdârıyam
Lutf edip gezdirmesin âvâre Allâh aşkına
Bülbül-i zârım velî düştüm vatanımdan cüdâ
Nağme-i zârım yetir gülzâre Allâh aşkına
Al götür nağmem yetir sadık sorarsa halimi
Sen de söyle ol perî ruhsâre Allâh aşkına
Ol cihan yek-tanesi Emrah anın divanesi
Böyle vasfet halim ol dildâre Allâh aşkına
Mehmed Abdülaziz (Hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy. 50.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 06.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Bugün saba ile visâl-i yârden
Bana bir haber var inceden ince
Ol zülf-i zer-târ-ı hayâl-i yârden
Ne bûy-ı eser var inceden ince
Olmak istiyorsan muhabbet-pezîr
Zencîr-i hevâya gel olma esîr
Sen de âşık olup gel şu bezme gir
Bak gör ki neler var inceden ince
Hey Emrah aldanma sen bu lâneye
Düşer dam-ı dehre sunan dâneye
Külbe-i fen derler bu kârhaneye
Bin türlü hüner var inceden ince
Eflatun Cem (1928). Erzurumlu Emrah Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri. yyy. 173
*
Koşma
Elestten nûş eden şarâb-ı aşkı
Mest olup bu dâr-ı mihnetten geçer
Okuyup anlayan kitâb-ı aşkı
Ta’lim-i ulûm-ı kesretten geçer
Fehm eder ârif-i bi’llâh olanlar
Bende-i mürşid-i dergâh olanlar
Men aref sırrına âgâh olanlar
Sîret-pezîr olur sûretten geçer
Emrahî rütbe-i bâlâ isteyen
N’eylesin Leylâ’yı Mevlâ isteyen
Hâkim-i mutlaktan rızâ isteyen
Ârzû-yi zevk-i cennetten geçer
Onay, Ahmet Talat (1996). Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i. Hzl. Cemal Kurnaz. Ankara: Akçağ Yay. 248.
Güney, Eflatun Cem (1975). Erzurumlu Emrah-Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: İstanbul Maarif Kitaphanesi Yay. 111.
Müstezat
Ey gülşen-i behcette biten verd-i tarâvet
V’ey bûy-ı letâfet
Cennette mi ser çekmiş eyâ servi-i kâmet
Bilmem ne alâmet
Sen pâdişeh-i kişver-i mahbûb-ı cihânsın
Sultân-ı zamânsın
Dil mülkü senin tahta cülûs eyle adâlet
Ey şâh-ı vilâyet
Cânâ bu nezâket bu nezâfet bu ne zîbâ
Şol nev-arûs-âsâ
Yoksa ki bezetmiş seni meşşâta-i kudret
Vermiş sana zînet
İnsân demem ben sana ey mâh-ı münevver
Ruhsârı mübedder
Mevlâ seni kılmış cihet-i hüsnile tamâmet
Ey nûr-ı hidâyet
Göz gördü gönül sevdi seni ey şeh-i hûbân
Cânım sana kurbân
Bârî kerem et eyleme ağyâr ile ülfet
Kıl cânıma minnet
Benden sakınıp rûyunu zülfünle bürünme
Ağyâra görünme
Vechinde ki var bunca nezâketle sabâhat
Allâh’a emânet
Emrah sana bülbül gibi ey ruhları gülgûn
Bin cân ile meftûn
Gel başın için pâdişehim eyle inâyet
Kıl nâil-i vuslat
Mehmed Abdülaziz (Hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy. 5.
Gazel
Ey sabâ var söyle derdim yâre Allâh aşkına
Çâreler kılsın dil-i nâçâre Allâh aşkına
Ben fakîri hatt-ı devletten ihrâc etmesin
Arz-ı hâlim böyle ver hünkâre Allah aşkına
Cevr oduyla yandırıp üftâdesin leyl ü nehâr
Kılmasın mihr ü vefa ağyâre Allâh aşkına
Bunca demdir derd-mend-i tâlib-i dîdârıyam
Lutf edip gezdirmesin âvâre Allâh aşkına
Bülbül-i zârım velî düştüm vatanımdan cüdâ
Nağme-i zârım yetir gülzâre Allâh aşkına
Al götür nağmem yetir sadık sorarsa halimi
Sen de söyle ol perî ruhsâre Allâh aşkına
Ol cihan yek-tanesi Emrah anın divanesi
Böyle vasfet halim ol dildâre Allâh aşkına
Mehmed Abdülaziz (Hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy. 50.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Koşma
Bugün saba ile visâl-i yârden
Bana bir haber var inceden ince
Ol zülf-i zer-târ-ı hayâl-i yârden
Ne bûy-ı eser var inceden ince
Olmak istiyorsan muhabbet-pezîr
Zencîr-i hevâya gel olma esîr
Sen de âşık olup gel şu bezme gir
Bak gör ki neler var inceden ince
Hey Emrah aldanma sen bu lâneye
Düşer dam-ı dehre sunan dâneye
Külbe-i fen derler bu kârhaneye
Bin türlü hüner var inceden ince
Eflatun Cem (1928). Erzurumlu Emrah Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri. yyy. 173
*
Koşma
Elestten nûş eden şarâb-ı aşkı
Mest olup bu dâr-ı mihnetten geçer
Okuyup anlayan kitâb-ı aşkı
Ta’lim-i ulûm-ı kesretten geçer
Fehm eder ârif-i bi’llâh olanlar
Bende-i mürşid-i dergâh olanlar
Men aref sırrına âgâh olanlar
Sîret-pezîr olur sûretten geçer
Emrahî rütbe-i bâlâ isteyen
N’eylesin Leylâ’yı Mevlâ isteyen
Hâkim-i mutlaktan rızâ isteyen
Ârzû-yi zevk-i cennetten geçer
Onay, Ahmet Talat (1996). Türk Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev’i. Hzl. Cemal Kurnaz. Ankara: Akçağ Yay. 248.
Güney, Eflatun Cem (1975). Erzurumlu Emrah-Hayatı ve Şiirleri. İstanbul: İstanbul Maarif Kitaphanesi Yay. 111.
Müstezat
Ey gülşen-i behcette biten verd-i tarâvet
V’ey bûy-ı letâfet
Cennette mi ser çekmiş eyâ servi-i kâmet
Bilmem ne alâmet
Sen pâdişeh-i kişver-i mahbûb-ı cihânsın
Sultân-ı zamânsın
Dil mülkü senin tahta cülûs eyle adâlet
Ey şâh-ı vilâyet
Cânâ bu nezâket bu nezâfet bu ne zîbâ
Şol nev-arûs-âsâ
Yoksa ki bezetmiş seni meşşâta-i kudret
Vermiş sana zînet
İnsân demem ben sana ey mâh-ı münevver
Ruhsârı mübedder
Mevlâ seni kılmış cihet-i hüsnile tamâmet
Ey nûr-ı hidâyet
Göz gördü gönül sevdi seni ey şeh-i hûbân
Cânım sana kurbân
Bârî kerem et eyleme ağyâr ile ülfet
Kıl cânıma minnet
Benden sakınıp rûyunu zülfünle bürünme
Ağyâra görünme
Vechinde ki var bunca nezâketle sabâhat
Allâh’a emânet
Emrah sana bülbül gibi ey ruhları gülgûn
Bin cân ile meftûn
Gel başın için pâdişehim eyle inâyet
Kıl nâil-i vuslat
Mehmed Abdülaziz (Hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy. 5.
Gazel
Ey sabâ var söyle derdim yâre Allâh aşkına
Çâreler kılsın dil-i nâçâre Allâh aşkına
Ben fakîri hatt-ı devletten ihrâc etmesin
Arz-ı hâlim böyle ver hünkâre Allah aşkına
Cevr oduyla yandırıp üftâdesin leyl ü nehâr
Kılmasın mihr ü vefa ağyâre Allâh aşkına
Bunca demdir derd-mend-i tâlib-i dîdârıyam
Lutf edip gezdirmesin âvâre Allâh aşkına
Bülbül-i zârım velî düştüm vatanımdan cüdâ
Nağme-i zârım yetir gülzâre Allâh aşkına
Al götür nağmem yetir sadık sorarsa halimi
Sen de söyle ol perî ruhsâre Allâh aşkına
Ol cihan yek-tanesi Emrah anın divanesi
Böyle vasfet halim ol dildâre Allâh aşkına
Mehmed Abdülaziz (Hzl.) (1332). Divan-ı Emrah. İstanbul: yyy. 50.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | MEHMED RÜŞDÎ, Ketenci-zâde | d. 1834 - ö. 1916 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Hilmi Nalbantoğlu | d. 1921 - ö. 13 Mart 2005 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | BEHÇET MAHİR | d. 1919 - ö. 22.06.1988 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | MEHMED RÜŞDÎ, Ketenci-zâde | d. 1834 - ö. 1916 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Hilmi Nalbantoğlu | d. 1921 - ö. 13 Mart 2005 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | BEHÇET MAHİR | d. 1919 - ö. 22.06.1988 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | MEHMED RÜŞDÎ, Ketenci-zâde | d. 1834 - ö. 1916 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Hilmi Nalbantoğlu | d. 1921 - ö. 13 Mart 2005 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | BEHÇET MAHİR | d. 1919 - ö. 22.06.1988 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | MEHMED RÜŞDÎ, Ketenci-zâde | d. 1834 - ö. 1916 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Hilmi Nalbantoğlu | d. 1921 - ö. 13 Mart 2005 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | BEHÇET MAHİR | d. 1919 - ö. 22.06.1988 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | MEHMED RÜŞDÎ, Ketenci-zâde | d. 1834 - ö. 1916 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | Hilmi Nalbantoğlu | d. 1921 - ö. 13 Mart 2005 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | BEHÇET MAHİR | d. 1919 - ö. 22.06.1988 | Madde Adı | Görüntüle |