Madde Detay
FÂ’İZ, Câbî-zâde Halîl Fâ’iz Efendi
(d. 1085/1674-75 - ö. 11 Cemâziyelevvel 1134/27 Şubat 1722)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
1085/1674-75 yılında İstanbul’da doğdu. Adı, Şeyhî Mehmed Efendi (Özcan 1989: 741), Safâyî (Çapan 2005: 487) ve Sâlim (İnce 2005: 534)’de Halîl, Râmiz (Erdem 1994: 233)’de ise Mehmed’dir. Câbî-zâde Mustafa Efendi’nin oğlu olduğundan Câbî-zâde Halîl Fâ’iz Efendi olarak tanındı. Müneccim İsa Efendi’nin torunudur. Orta Câmii ders-i âmı Bostan Sâlih Efendi, Kara Halil Efendi, Mestci-zâde Abdullah Efendi ve Mutavvelci Efendi’den dersler alarak her alanda bilgi sahibi bir kimse hâline geldi. Neşâtî Dede’den Farsça dersleri aldı. Özellikle de astronomi ilminde kabiliyetliydi. Çok zeki olduğundan anlamsız hayallere dalarak şuurunu kaybetti ve Yedikule yakınlarındaki evinde 11 Cemâziyelevvel 1134/27 Şubat 1722’de kendini astı. İstanbul Yedikule dışındaki Kirişhane Mezarlığı’da babasının yanında defnedildi. Vefatına Câbî Remzî tarafından “İki târîh dinildi rıhletine / Evveli bir ziyâde ile ma‘dûd / Âh Mansûr-veş ‘adem cisrin 1134 / Geçdi Fâ’iz Efendi gibi vücûd 1134” kıt‘ası ile tarih düşürüldü. Vefat tarihinin Sicill-i Osmanî (Akbayar 1996: 508)’de 1130/1717-18 olarak gösterilmesi doğru değildir.
Devrinde bilgisiyle tanındı. Her alanda söz sahibi, üç dilde söz söylemeye kadir bir kimseydi.
Eserleri şunlardır:
1. Dîvânçe: Eser, Ankara Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu 06 Mil Yz FB 509’dadır. İçinde Râmî Mehmed Paşa övgüsünde 1 kaside, 33 gazel, 1 kıt‘a, 21 rübai, 15 müfred, 12 lugaz ve 14 tarih vardır. Şiirleri güzel olup devrinde beğenilmiştir (Erdem 2004: 13). Türkçe şiirleri yayımlanmıştır. (Kıyçak 2019)
2. Yunus Suresi Risalesi: Yunus Suresi’nin 90. ayetine dairdir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 64).
3. Şerh-i Âdâb-ı Hüseyniyye: Adaba dairdir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 265).
4. Kavâid-i Fârisiyye Şerhi: Neşâtî Dede’nin eserinin şerhidir. Beyazıt Devlet Kütüphanesi Veliyüddin Efendi Bölümü'ndedir (Kurnaz-Tatçı 2000: 265-266).
5. Alâka Risâlesi: İlm-i ma‘naya dair bir şerhtir (Kurnaz-Tatçı 2000: 265).
6. Kelimâtu Usûliyye fi Massı’d-Duhan:Kahve ve afyona dair bir risâledir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 265).
7. Karîne Risâlesi: Karîneye dairdir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 265).
8. Fütûh-ı Alâiyye: Astronomiye dairdir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 265).
9. Şerh-i Akâîd-i Nûniyye: Hızır Bey’in “Nûniyye” kasidesinin şerhidir. Beyazıt Devlet Kütüphanesi Veliyüddin Efendi Bölümü'ndedir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 265-266).
10. Es-Savletü’l-Hizebriyye fî Mesâ’ili’l-Cebriyye: Cebirle ilgili bir eserdir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 265).
11. Hesâb-ı Tencîm: Astronomiye dairdir. Beyazıt Devlet Kütüphanesi Veliyüddin Efendi Bölümü'ndedir (Kurnaz-Tatçı2000: 265-266).
12. Fezleketü’l-Hisâb: Matematiğe dairdir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 265).
13. Makâlâtü’s-Seyyâre: Astronomiye dair bir eserdir (Kurnaz-Tatçı 2000: 266).
14. Şerhü Kelimâtı Şerîfiyye fi’l-Âdâb: Seyyid Şerîf’in risalesinin şerhidir (Özcan 1989: 742; Kurnaz-Tatçı 2000: 366).
Kaynakça
Akbayar, Nuri (hzl.) (1996). Mehmed Süreyyâ Sicill-i Osmanî. C. 2. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay. 507-508.
Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî, İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay. 487.
Erdem, Sadık (hzl.) (1994). Râmiz ve Âdâb-ı Zurafâsı (İnceleme-Tenkitli Metin-İndeks-Sözlük). Ankara: AKM Yay. 233-324.
Erdem, Sadık (2004). “Fâ’iz”. Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 4. Ankara: AKM Yay. 12-13.
Fâiz Halîl b. Câbî-zâde Mustafâ. Dîvân. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. Nr. 06 Mil Yz FB 509.
İnce, Adnan (hzl.) (2005). Tezkiretü’ş-Şu‘arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay. 534.
İpekten, Halûk, Mustafa İsen, Recep Toparlı, Naci Okçu ve Turgut Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay. 123.
Kıyçak, Özgür (2019). Câbî-zâde Halîl Fâ'iz'in Türkçe Şiirleri". Tarih Okulu Dergisi 12 (XLIII):1862-1908.
Kurnaz, Cemâl ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2001). Mehmed Nâil Tuman, Nâil Tuman-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C. I-II. Ankara: Bizim Büro Yay. 739.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.) (2000). Bursalı Mehmed Tahir, Osmânlı Müellifleri. C. III. Ankara: Bizim Büro Yay. 264-265.
Müstakîm-zâde Süleyman Sa’deddin Efendi (2000). Mecelletü’n-Nisâb (Tıpkıbasım). Ankara: KB Yay. vr.335b.
Özcan, Abdulkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakaik-ı Nu’mâniye ve Zeyilleri-Vekâyiü’l-Fudalâ. C. II-III. İstanbul: Çağrı Yay. 741-742.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1979). “Fâiz, Halil Efendi (Câbîzâde)”. C. 3. İstanbul: Dergâh Yay. 148-149.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. BEYHAN KESİKYayın Tarihi: 24.05.2014Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Bahâriyye Der-medh-i Vezîr-i A‘zam Râmî Mehmed Paşa
Cihânı eyledi gark-âb zevk-i cûş u bahâr
Mey-i neşât ile pür oldu sâha-i gül-zâr
…
Zemîni garka-i seyl-âb etdi feyz-nümâ
Ki bî-sefîne nigâha dahı muhâl güzâr
Bu nev-bahârda tugyân-ı âb ile bî-şek
Garîk-ı bahr-i şi‘rdür sefîne-i eş‘âr
O denlü oldu ser-efrâz cünd neşv ü nemâ
Nüfûz-ı âb olur hâk-i gülşene düşvâr
Yayıldı gûşe-be-gûşe asâkir-i şâdî
Olunca hayme-figen gülsitâna şâh-ı bahâr
Kumâş-ı sebzi çemen eyledikde pây-endâz
Şükûfe etdi kudûm-ı güle nükûz-ı şâr
Miyâha mevceyi bâd etdi vesme-i ebrû
Olunca şa‘şa‘a-i gül hınâ-yı dest-i çenâr
Dimâga neş’e-fezâ olmada bu dem oldu
Şarâb-ı nâb ile hem-ser şükûfe-i destâr
Aceb mi yansa yakılsa hezâr gayret ile
Gülün açıldı yüzü oldu şâhid-i bâzâr
Dimâgı kıldı mu‘attar nesîm-i hoş-enfâs
Nigâhı şu‘le-i gül etdi matla‘u’l-envâr
Çemen bahârı dü-esbe edince istikbâl
Gül-i piyâde çü etfâl oldu çûba süvâr
…
Olur şükûfeye sûsen berât-ı bî-bergi
Hukûk-ı ebr-i bahârı ederse ger inkâr
…..
Çemen çemen sürüyüp yine mevc zencîrin
Karârı kalmadı dîvânedür meger enhâr
Kalırdı gonce rukâd-ı ademle pîçîde
Figân-ı bülbül-i şûrîde etmese bîdâr
Çemenle yakdıgı dem gül uçuk uçuk âteş
Figâna başladı yer yer kebâbvâr hezâr
Dıraht-ı Tûr-sıfat oldu ser-zede gülden
Şerâr-ı nâr-ı tecellî-i hazret-i Settâr
Tamâm-ı gülşeni ol âteş eyledi sûzân
Aceb mi bî-hod olursa hezâr Mûsâ-vâr
Okur bu şi‘r-i teri her seher gülistânda
Edîb-i nâdire-perdâz andelîb-i nizâr
Gelince cilveye gülşende kâmet-i dil-dâr
Hemân serv-i sehî etdi ihtiyâr-ı kenâr
Piyâleyi ele al nûş-ı hûn-ı takvâ et
Bu demde tevbeye sad bâr eyle istigfâr
Ederse kaddine teşbîh kendiyi o bütün
Miyân-ı serve olur tavk-ı fâhte-i zünnâr
Bu rûzgârda sad hayf gonce-i ümmîd
Şiküfte olmadı gitdi niçe hazân u bahâr
Yine telâtum-ı mevc-i bahâr ile Fâ’iz
Hurûş eyledi deryâ-yı dîde-i hûnbâr
Dehen-güşâ ola tâ çend hâmyâze ile
Sezâ budur pes ez-în nergis ede def‘-i humâr
Zamân-ı ayş u tarab geldi eylesün mutrib
Nevâ-yı nây-ı ferah-zâ ile nevâziş târ
Ki bir vezîr-i zamânıla gülsitân-ı cihân
Hazâna varmış iken oldu tâze rûy-ı bahâr
……
Vezîr-i fâzıl u dânâ netîce-dân-ı minâ
Hıdîv-i kişver-i ma‘nâ müsellemü’l-etvâr
……
Sipihr-i ilm ü hüner âfitâb-ı fazl u kemâl
Sehâb-ı lutf u mürüvvet cihân-ı hilm ü vakâr
Hayât-ı tâze verir mürdegân-ı ma‘nâya
Harîr-i kilk-i teri nutk-ı Îsevî-girdâr
(Fâiz Halîl b. Câbî-zâde Mustafâ. Dîvân. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. No. 06 Mil Yz FB 509. vr. 1b-2b.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 24.05.2014Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Bahâriyye Der-medh-i Vezîr-i A‘zam Râmî Mehmed Paşa
Cihânı eyledi gark-âb zevk-i cûş u bahâr
Mey-i neşât ile pür oldu sâha-i gül-zâr
…
Zemîni garka-i seyl-âb etdi feyz-nümâ
Ki bî-sefîne nigâha dahı muhâl güzâr
Bu nev-bahârda tugyân-ı âb ile bî-şek
Garîk-ı bahr-i şi‘rdür sefîne-i eş‘âr
O denlü oldu ser-efrâz cünd neşv ü nemâ
Nüfûz-ı âb olur hâk-i gülşene düşvâr
Yayıldı gûşe-be-gûşe asâkir-i şâdî
Olunca hayme-figen gülsitâna şâh-ı bahâr
Kumâş-ı sebzi çemen eyledikde pây-endâz
Şükûfe etdi kudûm-ı güle nükûz-ı şâr
Miyâha mevceyi bâd etdi vesme-i ebrû
Olunca şa‘şa‘a-i gül hınâ-yı dest-i çenâr
Dimâga neş’e-fezâ olmada bu dem oldu
Şarâb-ı nâb ile hem-ser şükûfe-i destâr
Aceb mi yansa yakılsa hezâr gayret ile
Gülün açıldı yüzü oldu şâhid-i bâzâr
Dimâgı kıldı mu‘attar nesîm-i hoş-enfâs
Nigâhı şu‘le-i gül etdi matla‘u’l-envâr
Çemen bahârı dü-esbe edince istikbâl
Gül-i piyâde çü etfâl oldu çûba süvâr
…
Olur şükûfeye sûsen berât-ı bî-bergi
Hukûk-ı ebr-i bahârı ederse ger inkâr
…..
Çemen çemen sürüyüp yine mevc zencîrin
Karârı kalmadı dîvânedür meger enhâr
Kalırdı gonce rukâd-ı ademle pîçîde
Figân-ı bülbül-i şûrîde etmese bîdâr
Çemenle yakdıgı dem gül uçuk uçuk âteş
Figâna başladı yer yer kebâbvâr hezâr
Dıraht-ı Tûr-sıfat oldu ser-zede gülden
Şerâr-ı nâr-ı tecellî-i hazret-i Settâr
Tamâm-ı gülşeni ol âteş eyledi sûzân
Aceb mi bî-hod olursa hezâr Mûsâ-vâr
Okur bu şi‘r-i teri her seher gülistânda
Edîb-i nâdire-perdâz andelîb-i nizâr
Gelince cilveye gülşende kâmet-i dil-dâr
Hemân serv-i sehî etdi ihtiyâr-ı kenâr
Piyâleyi ele al nûş-ı hûn-ı takvâ et
Bu demde tevbeye sad bâr eyle istigfâr
Ederse kaddine teşbîh kendiyi o bütün
Miyân-ı serve olur tavk-ı fâhte-i zünnâr
Bu rûzgârda sad hayf gonce-i ümmîd
Şiküfte olmadı gitdi niçe hazân u bahâr
Yine telâtum-ı mevc-i bahâr ile Fâ’iz
Hurûş eyledi deryâ-yı dîde-i hûnbâr
Dehen-güşâ ola tâ çend hâmyâze ile
Sezâ budur pes ez-în nergis ede def‘-i humâr
Zamân-ı ayş u tarab geldi eylesün mutrib
Nevâ-yı nây-ı ferah-zâ ile nevâziş târ
Ki bir vezîr-i zamânıla gülsitân-ı cihân
Hazâna varmış iken oldu tâze rûy-ı bahâr
……
Vezîr-i fâzıl u dânâ netîce-dân-ı minâ
Hıdîv-i kişver-i ma‘nâ müsellemü’l-etvâr
……
Sipihr-i ilm ü hüner âfitâb-ı fazl u kemâl
Sehâb-ı lutf u mürüvvet cihân-ı hilm ü vakâr
Hayât-ı tâze verir mürdegân-ı ma‘nâya
Harîr-i kilk-i teri nutk-ı Îsevî-girdâr
(Fâiz Halîl b. Câbî-zâde Mustafâ. Dîvân. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. No. 06 Mil Yz FB 509. vr. 1b-2b.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020Eserlerinden Örnekler
Bahâriyye Der-medh-i Vezîr-i A‘zam Râmî Mehmed Paşa
Cihânı eyledi gark-âb zevk-i cûş u bahâr
Mey-i neşât ile pür oldu sâha-i gül-zâr
…
Zemîni garka-i seyl-âb etdi feyz-nümâ
Ki bî-sefîne nigâha dahı muhâl güzâr
Bu nev-bahârda tugyân-ı âb ile bî-şek
Garîk-ı bahr-i şi‘rdür sefîne-i eş‘âr
O denlü oldu ser-efrâz cünd neşv ü nemâ
Nüfûz-ı âb olur hâk-i gülşene düşvâr
Yayıldı gûşe-be-gûşe asâkir-i şâdî
Olunca hayme-figen gülsitâna şâh-ı bahâr
Kumâş-ı sebzi çemen eyledikde pây-endâz
Şükûfe etdi kudûm-ı güle nükûz-ı şâr
Miyâha mevceyi bâd etdi vesme-i ebrû
Olunca şa‘şa‘a-i gül hınâ-yı dest-i çenâr
Dimâga neş’e-fezâ olmada bu dem oldu
Şarâb-ı nâb ile hem-ser şükûfe-i destâr
Aceb mi yansa yakılsa hezâr gayret ile
Gülün açıldı yüzü oldu şâhid-i bâzâr
Dimâgı kıldı mu‘attar nesîm-i hoş-enfâs
Nigâhı şu‘le-i gül etdi matla‘u’l-envâr
Çemen bahârı dü-esbe edince istikbâl
Gül-i piyâde çü etfâl oldu çûba süvâr
…
Olur şükûfeye sûsen berât-ı bî-bergi
Hukûk-ı ebr-i bahârı ederse ger inkâr
…..
Çemen çemen sürüyüp yine mevc zencîrin
Karârı kalmadı dîvânedür meger enhâr
Kalırdı gonce rukâd-ı ademle pîçîde
Figân-ı bülbül-i şûrîde etmese bîdâr
Çemenle yakdıgı dem gül uçuk uçuk âteş
Figâna başladı yer yer kebâbvâr hezâr
Dıraht-ı Tûr-sıfat oldu ser-zede gülden
Şerâr-ı nâr-ı tecellî-i hazret-i Settâr
Tamâm-ı gülşeni ol âteş eyledi sûzân
Aceb mi bî-hod olursa hezâr Mûsâ-vâr
Okur bu şi‘r-i teri her seher gülistânda
Edîb-i nâdire-perdâz andelîb-i nizâr
Gelince cilveye gülşende kâmet-i dil-dâr
Hemân serv-i sehî etdi ihtiyâr-ı kenâr
Piyâleyi ele al nûş-ı hûn-ı takvâ et
Bu demde tevbeye sad bâr eyle istigfâr
Ederse kaddine teşbîh kendiyi o bütün
Miyân-ı serve olur tavk-ı fâhte-i zünnâr
Bu rûzgârda sad hayf gonce-i ümmîd
Şiküfte olmadı gitdi niçe hazân u bahâr
Yine telâtum-ı mevc-i bahâr ile Fâ’iz
Hurûş eyledi deryâ-yı dîde-i hûnbâr
Dehen-güşâ ola tâ çend hâmyâze ile
Sezâ budur pes ez-în nergis ede def‘-i humâr
Zamân-ı ayş u tarab geldi eylesün mutrib
Nevâ-yı nây-ı ferah-zâ ile nevâziş târ
Ki bir vezîr-i zamânıla gülsitân-ı cihân
Hazâna varmış iken oldu tâze rûy-ı bahâr
……
Vezîr-i fâzıl u dânâ netîce-dân-ı minâ
Hıdîv-i kişver-i ma‘nâ müsellemü’l-etvâr
……
Sipihr-i ilm ü hüner âfitâb-ı fazl u kemâl
Sehâb-ı lutf u mürüvvet cihân-ı hilm ü vakâr
Hayât-ı tâze verir mürdegân-ı ma‘nâya
Harîr-i kilk-i teri nutk-ı Îsevî-girdâr
(Fâiz Halîl b. Câbî-zâde Mustafâ. Dîvân. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. No. 06 Mil Yz FB 509. vr. 1b-2b.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Bahâriyye Der-medh-i Vezîr-i A‘zam Râmî Mehmed Paşa
Cihânı eyledi gark-âb zevk-i cûş u bahâr
Mey-i neşât ile pür oldu sâha-i gül-zâr
…
Zemîni garka-i seyl-âb etdi feyz-nümâ
Ki bî-sefîne nigâha dahı muhâl güzâr
Bu nev-bahârda tugyân-ı âb ile bî-şek
Garîk-ı bahr-i şi‘rdür sefîne-i eş‘âr
O denlü oldu ser-efrâz cünd neşv ü nemâ
Nüfûz-ı âb olur hâk-i gülşene düşvâr
Yayıldı gûşe-be-gûşe asâkir-i şâdî
Olunca hayme-figen gülsitâna şâh-ı bahâr
Kumâş-ı sebzi çemen eyledikde pây-endâz
Şükûfe etdi kudûm-ı güle nükûz-ı şâr
Miyâha mevceyi bâd etdi vesme-i ebrû
Olunca şa‘şa‘a-i gül hınâ-yı dest-i çenâr
Dimâga neş’e-fezâ olmada bu dem oldu
Şarâb-ı nâb ile hem-ser şükûfe-i destâr
Aceb mi yansa yakılsa hezâr gayret ile
Gülün açıldı yüzü oldu şâhid-i bâzâr
Dimâgı kıldı mu‘attar nesîm-i hoş-enfâs
Nigâhı şu‘le-i gül etdi matla‘u’l-envâr
Çemen bahârı dü-esbe edince istikbâl
Gül-i piyâde çü etfâl oldu çûba süvâr
…
Olur şükûfeye sûsen berât-ı bî-bergi
Hukûk-ı ebr-i bahârı ederse ger inkâr
…..
Çemen çemen sürüyüp yine mevc zencîrin
Karârı kalmadı dîvânedür meger enhâr
Kalırdı gonce rukâd-ı ademle pîçîde
Figân-ı bülbül-i şûrîde etmese bîdâr
Çemenle yakdıgı dem gül uçuk uçuk âteş
Figâna başladı yer yer kebâbvâr hezâr
Dıraht-ı Tûr-sıfat oldu ser-zede gülden
Şerâr-ı nâr-ı tecellî-i hazret-i Settâr
Tamâm-ı gülşeni ol âteş eyledi sûzân
Aceb mi bî-hod olursa hezâr Mûsâ-vâr
Okur bu şi‘r-i teri her seher gülistânda
Edîb-i nâdire-perdâz andelîb-i nizâr
Gelince cilveye gülşende kâmet-i dil-dâr
Hemân serv-i sehî etdi ihtiyâr-ı kenâr
Piyâleyi ele al nûş-ı hûn-ı takvâ et
Bu demde tevbeye sad bâr eyle istigfâr
Ederse kaddine teşbîh kendiyi o bütün
Miyân-ı serve olur tavk-ı fâhte-i zünnâr
Bu rûzgârda sad hayf gonce-i ümmîd
Şiküfte olmadı gitdi niçe hazân u bahâr
Yine telâtum-ı mevc-i bahâr ile Fâ’iz
Hurûş eyledi deryâ-yı dîde-i hûnbâr
Dehen-güşâ ola tâ çend hâmyâze ile
Sezâ budur pes ez-în nergis ede def‘-i humâr
Zamân-ı ayş u tarab geldi eylesün mutrib
Nevâ-yı nây-ı ferah-zâ ile nevâziş târ
Ki bir vezîr-i zamânıla gülsitân-ı cihân
Hazâna varmış iken oldu tâze rûy-ı bahâr
……
Vezîr-i fâzıl u dânâ netîce-dân-ı minâ
Hıdîv-i kişver-i ma‘nâ müsellemü’l-etvâr
……
Sipihr-i ilm ü hüner âfitâb-ı fazl u kemâl
Sehâb-ı lutf u mürüvvet cihân-ı hilm ü vakâr
Hayât-ı tâze verir mürdegân-ı ma‘nâya
Harîr-i kilk-i teri nutk-ı Îsevî-girdâr
(Fâiz Halîl b. Câbî-zâde Mustafâ. Dîvân. Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu. No. 06 Mil Yz FB 509. vr. 1b-2b.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | BÂHİR, Sokullu-zâde İbrahim Hanoğlu İsmail Bâhir Bey | d. ? - ö. 1750-51 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | Neriman Hikmet | d. 22 Aralık 1912 - ö. 31 Ekim 1987 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | MAKBULÎ, Enderunlu Makbûlî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | BÂHİR, Sokullu-zâde İbrahim Hanoğlu İsmail Bâhir Bey | d. ? - ö. 1750-51 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | Neriman Hikmet | d. 22 Aralık 1912 - ö. 31 Ekim 1987 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | MAKBULÎ, Enderunlu Makbûlî Çelebi | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | BÂHİR, Sokullu-zâde İbrahim Hanoğlu İsmail Bâhir Bey | d. ? - ö. 1750-51 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | Neriman Hikmet | d. 22 Aralık 1912 - ö. 31 Ekim 1987 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | MAKBULÎ, Enderunlu Makbûlî Çelebi | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | BÂHİR, Sokullu-zâde İbrahim Hanoğlu İsmail Bâhir Bey | d. ? - ö. 1750-51 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | Neriman Hikmet | d. 22 Aralık 1912 - ö. 31 Ekim 1987 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | MAKBULÎ, Enderunlu Makbûlî Çelebi | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | BÂHİR, Sokullu-zâde İbrahim Hanoğlu İsmail Bâhir Bey | d. ? - ö. 1750-51 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | Neriman Hikmet | d. 22 Aralık 1912 - ö. 31 Ekim 1987 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | MAKBULÎ, Enderunlu Makbûlî Çelebi | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |