FERDÎ, Hüseyin Arayıcı-zâde Hüseyin Ferdî Efendi

(d. ?/? - ö. 1120-21/1708-1710)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 17. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı Hüseyin'dir. İstanbullu olup Abdullah isimli birinin oğludur. Arayıcı-zâde lakabıyla tanınmıştır. Osmanlı Müellifleri’nin yeni baskısında (Fikri Yavuz-İsmail Özen 1977: II/7) şairin adı Merdî olarak okunmuş, muhtemelen bu kaynağın taranması sonucu, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisine de “Arayıcı-zâde Hüseyin Merdî” maddesi girmiş, “Ferdî Hüseyin Efendi” maddesindeki bilgiler burada aynen tekrarlanmıştır. 1977: I/151; 1979: 37/192 ). Ferdî, önceleri bazı büyüklerin hizmetinde bulunmuş, tahsilini tamamladıktan sonra çeşitli paşalara kethüda olmuş, Kahire’de mukabelecilik yapmış, daha sonra divan hâceleri zümresine katılarak sipâhi kâtipliği görevine getirilmiştir. Mâliye tezkireciliği görevinde tezkire sahibi Safâyî’ye selef olmuştur. Beliğ 1120/ 1708-1709, Sâlim ve Safâyî 1121/ 1709-1710’da vefat ettiğini söyler. (Abdülkadiroğlu 1999: 315; Kurnaz-Tatçı 1997: 236)

Tarih ve lügaz söylemede şöhret sahibidir. Bin beyitlik bir Sadnâme veya Şâpurnâme’si ve Esmâ-i Bilâd adında manzum bir eseri vardır. Bağdatlı İsmail Paşa onun bir de Dîvân’ı olduğunu bildirmektedir. Bilâdiyeler içinde en meşhuru Ferdî’nin eseridir. Türkiye kütüphanelerinde, Ferdî’nin eserleri dışında, genellikle şiir mecmuaları içinde çok sayıda nüshasına rastlanması, bu eserin devrinde çok ilgi gördüğünü gösterir. Ferdî’nin bilâdiyesi, çeşitli nüshalarda “Esmâ-i Büldân Ber-Vech-i Îmâ ve Rümûz”,“Esmâ-i Büldân”, “Kasîde-i Esmâ-i Bilâd” gibi başlıklarla yazılmıştır. Vezni, remel bahrinin “feilâtün feilâtün feilâtün feilün” kalıbıdır. Beyit sayısı değişkenlik göstermekle birlikte, en fazla 42 beyite ulaşmaktadır. İlk beyitte yer alan: "Eyle ey hâme-i hoş-lehçe-i ranâ-manâ/Zikr-i esmâ-yı bilâd eylemede tâze edâ" sözlerinden, Ferdî’nin bu alanda bir yenilik peşinde olduğu anlaşılmaktadır.  Biladiyyesi'nde kaleme hitaben söylediği: "Birden bire İstanbul’u görünce galata düşme; o senin eski evindir; vardığın zaman bize dua et” anlamındaki ifadelerden, eserini İstanbul’dan uzakta yazdığı anlaşılmaktadır. (Kurnaz-Tatçı 1997: 238)

Kaynakça

Abdulkadiroğlu, Abdulkerim (hzl.) (1999). İsmail Belîğ Nuhbetü’l-Âsâr Li-Zeyli Zübdeti’l-Eş’âr. Ankara: AKM Yay.

Arslan, Mehmet (hzl.) (1994). Mecma-ı Şuara ve Tezkire-i Üdeba: Mehmet Siraceddin.Sivas: Dilek Matbaacılık.

Bağdatlı İsmail Paşa (1945). Keşf el-Zunun Zeyli. C. I. İstanbul: MEB Yay.

Çapan, Pervin (hzl.) (2005). Mustafa Safâyî Efendi Tezkire-i Safâyî: Nuhbetü’l-Âsâr Min Fevâ’idi’l-Eş’âr İnceleme-Metin-İndeks. Ankara: AKM Yay.

İnce, Adnan (hzl.) (2005). Tezkiretü’ş-Şu‘arâ Sâlim Efendi. Ankara: AKM Yay.

İpekten, Halûk, Mustafa İsen, Recep Toparlı, Naci Okçu ve Turgut Karabey (1988). Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Ankara: KTB Yay. 

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatçı (hzl.)(2001). Mehmed Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.

Kurnaz, Cemal (1997). "Arayıcızâde Hüseyin Ferdî ve Derviş Ömer Efendi'nin Bilâdiyeleri". Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara: Akçağ Yay.

Mehmed Süreyya (1308-15/ 1890-97). Sicill-i Osmânî. C. 4. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi, Vekâyiü’l-Fuzalâ. Şakâyık-ı Nu'mâniyye ve Zeyilleri. C.4. İstanbul: Çağrı Yay.

 

 

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI AKSOYAK
Yayın Tarihi: 22.01.2014
Güncelleme Tarihi: 09.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Esmâ-i Büldân Ber-Vech-i Îmâ ve Rümûz

Eyle ey hâme-i hoş-lehçe-i ra‘nâ-ma‘nâ

Zikr-i esmâ-yı bilâd eylemede tâze edâ

 

Va‘de-i vaslını sî-rûza sakınca dilber

Tıfl-ı dil şimdi beşiklerde ider vâveylâ

 

Hele bula yir ulûfeciler irfâneden

Sonra mahsûb iderüz ücreti ter-hâle yâ

 

İne bahtı diyü kalkan delene tutdı bu din

İstife çekdi kefalonyayı erbâb-ı şekâ

 

Nîş-âzâra tahammül güle baksa mümkin

Olımaz mesken-i bülbül hele her bagçe-serâ

 

Alasun yâ kadehi tâ binüben hışm atına

Men-i mûra ne revâ vâdî-i hecre salına

 

Dü-lebân var ise dilberde kolaydur bâzâr

Yohsa ince bel içün çekmeye derbend-i belâ

 

Döndi âteşde semendere dimiş var ise ger

Gam-ı cân-sûz-ı firâkunda beni görmiş ola

 

Çâk-i dâmân ü girîbânı nedür fark itmez

Maglu vü peşte degül kisve-i erbâb-ı fenâ

 

Sayda varsak biri inse biri olur nâ-bûd

Dil-i nâ-şâda yine itdürelim kesb-i safâ

 

Peç gerekse var a din yolını gözle zâhid

Ayluk atmagıla sanma vara da menzil ala

 

Bûsına teşne imiş dilberün agyâr ammâ

Her sege eylemesün ayn-ı hayât-ı icrâ

 

Gözi yaş bagrı yanık âşıga egri bakarak

Uy var agyara görem o segi âhir dârda

 

Söyle İsmâil’e başda güli var ise dahi

Bakmasun balçıga yollarda şitâb eyleye tâ

 

Rû-sıcak şevki içün yakdı baba dâgı yine

Gûyiyâ eyledi bir âteşi âvîze semâ

 

Bir uruscuk n’ola kim boza Tatar bâzârı

Alaman sabrumı isterse de itsün yagma

 

Kefe girince kara mankırı öldük dehrün

İtme gelmez çü gümüş-hâneye bî-hûde recâ

 

Teni gark eyledün ey çeşm-i terüm bâri az ak

Döndi kara denize berre bahir virdi fenâ

 

Ka‘be-i kuyuna varmaga bulınmadı tarik

Çekdi ışkın katarın âh yolı diyü urefâ

 

Yenice kara su indi var ise agyârun

Gözlerün gördüm ider ak bunarı arz amâ

 

Nahl-i zakkûmı ne kat‘ eyle cihânda vü ne dik

Hâli gör dost ne mâzî vü ne fikr-i ferdâ

 

Gam-ı ferdâyı var at gel görelüm imrûzı

Didi bir gâzi bogaz derdi içün çekme belâ

 

Kızılelma zenahı oldı benefşe hattı

Sıgacakdur topugı yanına gelse deryâ

 

Kara baglar ne aceb nâz ile inmiş gibi yâr

Çeşme lâzım kulına tâ bilecikden ammâ

 

Kûh-kenlik ise maksudun eger kaz tagı

Sa‘y-i bî-hûde ile gence irişmek ne revâ

 

Dilde kalmasa kişi olmasa Magnisa’da

Kimse el mâlı ile eylemese arz-ı sehâ

 

Gözleri aydın ola tîre-derûn agyârun

Zevki var yâr ile bandırmada yârân-ı safâ

 

Biri kalkarsa iner biri gügercinlikdür

Zelle kuş adasıdur muglim ise akbaba

 

Taş özidür dili hiç mermere söz kâr ide mi

İtmez uşşâka kemer itse de kaddini dü-tâ

 

Gösterince zagara dirmiş o kuzı melemen

Bâ-husûs ola o samsun-sıfat ana hem-pâ

 

Nerede aldı ola bilmezüz âyâ solugı

Gerçi ak yara da çarpıldı bu durum ammâ

 

Gül ü şeftâlu derende dura gögsin gere de

Hısn-ı mansûr gibi ol kadi şimşâd sana

 

Ne yetişmezdi Arab kîri yidi nice zamân

Kîr-i mastıyla hâye dahi ilhâk ana

 

Haşr itmekde eger yılgun ise gel Turgut

Esb-gîre var iken gün gibi ulu kışla

 

Deyer ol rûh-ı revân tıfl ise de her lahza

Hulle takrîb aramaz zevk içün erbâb-ı safâ

 

Baht bîdâr degül remle ne hâcet ikbâl

Tıfl-i âmâlî bilün merkez-i gafletde kala

 

Ala şehri bu revişle idelüm hamd-i hamîd

Yohsa kır şehri dimez gamzene hayl-i zuafâ

 

Bakmayup hîç tarab-efzûn-ı visâle giresün

Yâ hasen keyf ile mest olsa da kalsak tenhâ

 

Zîr-i fesde görüp ebrûsını mânend-i hilâl

Bildi magribde dogacagını şemsün dünyâ

 

Lebleri lâl-i Bedehşân u Aden dendânı

Sûretâ Keşmiridür baksan o hindû şeklâ

 

Bi’l-bedâhe görüp İstanbul’ı düşme galata

Eski dârundur o vardukda bize eyle duâ

 

Hele ey Ferdi bu vâdîde teferrüd güçdür

Var iken şehr-i Sitanbul’da gürûh-ı zurefâ

(Kurnaz, Cemal (1997). "Arayıcızâde Hüseyin Ferdî ve Derviş Ömer Efendi'nin Bilâdiyeleri". Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara: Akçağ Yay. 240-244.)

 


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ZARÎF, Mehmed/Abdullah Çelebid. ? - ö. 1703-04Doğum YeriGörüntüle
2AHMED ŞU'AYB BEY, İstanbullud. 1876 - ö. 1910Doğum YeriGörüntüle
3NÂZIM, Nâzım Efendi, İstanbullud. ? - ö. 1852Doğum YeriGörüntüle
4ZARÎF, Mehmed/Abdullah Çelebid. ? - ö. 1703-04Doğum YılıGörüntüle
5AHMED ŞU'AYB BEY, İstanbullud. 1876 - ö. 1910Doğum YılıGörüntüle
6NÂZIM, Nâzım Efendi, İstanbullud. ? - ö. 1852Doğum YılıGörüntüle
7ZARÎF, Mehmed/Abdullah Çelebid. ? - ö. 1703-04Ölüm YılıGörüntüle
8AHMED ŞU'AYB BEY, İstanbullud. 1876 - ö. 1910Ölüm YılıGörüntüle
9NÂZIM, Nâzım Efendi, İstanbullud. ? - ö. 1852Ölüm YılıGörüntüle
10ZARÎF, Mehmed/Abdullah Çelebid. ? - ö. 1703-04MeslekGörüntüle
11AHMED ŞU'AYB BEY, İstanbullud. 1876 - ö. 1910MeslekGörüntüle
12NÂZIM, Nâzım Efendi, İstanbullud. ? - ö. 1852MeslekGörüntüle
13ZARÎF, Mehmed/Abdullah Çelebid. ? - ö. 1703-04Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14AHMED ŞU'AYB BEY, İstanbullud. 1876 - ö. 1910Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15NÂZIM, Nâzım Efendi, İstanbullud. ? - ö. 1852Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16ZARÎF, Mehmed/Abdullah Çelebid. ? - ö. 1703-04Madde AdıGörüntüle
17AHMED ŞU'AYB BEY, İstanbullud. 1876 - ö. 1910Madde AdıGörüntüle
18NÂZIM, Nâzım Efendi, İstanbullud. ? - ö. 1852Madde AdıGörüntüle