Madde Detay
FEYZÎ, Subhî-zâde
(d. ?/? - ö. 1152/1739)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Doğum tarihi bilinmeyen şair, İstanbul'da doğdu. Asıl adı Feyzullâh'tır. Sadrazam Hezârpâre Ahmed Paşa'nın kızının torunu ve kendisi de şair olan, 1689 yılında vefat eden şehremini rûznâmçecisi şair Subhî Ahmed Efendi'nin oğlu olması dolayısıyla "Subhî-zâde" diye de anıldı. Tahsilini tamamladıktan sonra babasının vefatı üzerine onun yerine şehremini rûznâmçecisi olarak memuriyet hayatına girdi (1689). Sonra Çorlulu Ali Paşa'nın sadaretinde kethüdâlarının kitabet hizmetinde, Vezir Osman Paşa defterdar iken onun mektupçuluğu görevinde bulundu. Daha sonra bazı divan memuriyetlerinde görev yaptı. Önemli bir kısmı devlet hizmetinde bulunan kültürlü bir aileden gelen Feyzî'nin babası Subhî Ahmed Efendi, Feyzî'nin oğlu Subhî-zâde Abdî ve torunu Ali Necib Efendi de önemli şairlerdendir. Feyzî 1739 yılında İstanbul'da vefat etti.
Eserleri şunlardır:
Feyzî'nin 1 Dîvân’ı ve 4 mesnevisi bulunmaktadır ki bu külliyat divan edebiyatının son hamsesi olarak değerlendirilmektedir. Hamsenin toplam beyit sayısı 5671'dir.
1. Dîvân: 1671 beyitten meydana gelmektedir. Dîvân'da 10 kaside, 126 gazel, 92 tarih, 3 tahmis, 18 lugaz, 45 rubai, 60 matla bulunmaktadır.
2. Heft-Seyyâre: Hamse'nin ikinci eseri ve Dîvân'dan sonraki birinci mesnevisidir. 1200 beyittir. Hamsenin en ilgi çekici mesnevisi olan Heft-Seyyâre'de 7 ayrı hikâye anlatılmaktadır.
3. Mir'ât-ı Sûret-nümâ (Mir'ât-ı Ålem-nümâ): Hamsenin üçüncü eseri ve ikinci mesnevisidir. 32 bölüm olan eser 700 beyitten meydana gelmektedir.
4. Safâ-nâme: Hamsenin dördüncü eseri ve üçüncü mesnevisidir. 15 fasıl ve bâba ayrılan mesnevi 1000 beyitten oluşmaktadır.
5. Aşk-nâme: Hamsenin son eseri olan bu mesnevî 22 bölümden meydana gelmektedir ve 1100 beyittir.
Adı geçen Hamse Külliyâtı Prof. Dr. Mehmet Arslan tarafından yayımlanmıştır (Arslan 2008).
Tezkirelerin şair hakkında verdikleri hükümler, aldıkları örnek beyitler ve içerisinde hemen her nazım şekliyle yazılmış manzumeler bulunan şairin müretteb Dîvân’ı, onun devrinde tanınmış bir şair olduğunu göstermektedir. Bazı tezkirelerin onu "şair oğlu şair" olarak nitelemelerine bakılarak yaşadığı dönemde iyi bir şair olarak kabul edildiği düşünülebilirse de devrin diğer şairleriyle karşılaştırıldığında bunun pek doğru olmadığını kabul etmek durumundayız. Feyzî, edebiyat tarihinde devrinin orta halli bir şairi olarak yerini almalıdır. Ayrıca klasik hamse konularının dışında kaleme aldığı dört mesnevisinin de önemli bir sanat değeri taşıdığını söylemek güçtür. Mahallî özellikler göstermesiyle dikkati çeken Heft‑Seyyâre'deki hikâyeler teknik bakımından oldukça zayıftır. Diğer mesneviler de kayda değer özellikler taşımaz. Şairin kullandığı mazmunlar bu alanda daha önce söylenmiş olanların tekrarından ibarettir. Ancak bu külliyat Türk edebiyatındaki sayılı "hamse" örneklerinden biri kabul edildiğinden önemlidir. Feyzî'nin 4 mesnevisi ile 1 Dîvân’ından oluşan "Külliyat"ını, hamse adını taşıdığı için, Türk edebiyatında sayılı olan hamseler arasına kaydetmek gerekir. Her şeye rağmen Feyzî'nin Dîvân’ındaki manzumelerde mesnevilerinden daha başarılı olduğunu söylememiz gerekir. Öyle ki sanki Dîvân’ıyla mesnevileri iki ayrı şairin kaleminden çıkmış gibidir. Mesnevilerindeki kuru, zevkten yoksun, hatta bazıları da hatalı beyitlerine karşılık Dîvân’ında sanatlı, devrin edebi üslubuna uygun birçok beyite rastlamamız mümkündür. Özellikle bazı gazellerinde, hatta matla‘larında kendini aştığı, üstün bir performans gösterdiği de söylenebilir. Tarih manzumeleri yazılması açısından en yoğun yüzyıl olarak kabul edebileceğimiz bu 18. yüzyılda Feyzî'nin de 92 adet tarih manzumesi yazarak bu kervana katılması onun tarih düşürme alanında da söz sahibi olduğunu gösteren önemli bir göstergedir. Divan edebiyatının son Hamse müellifi olarak kabul edebileceğimiz Subhî‑zâde Feyzî, Dîvân’ının dışındaki dört mesnevisinden Heft‑Seyyâre bir kenara bırakılırsa diğer üç mesnevisi olan Mir’ât‑ı Sûret‑nümâ, Safâ‑nâme ve Aşk‑nâme'de kendisine örnek olarak Atâyî'nin Sâkî‑nâme'sini almıştır diyebiliriz. Bu üç eserde Atâyî'nin Sâkî‑nâme’si izlenmiş, taklit edilmiştir. Buna rağmen hem konuların işlenişi hem de dil ve üslup açısından Subhî-zâde Feyzî'nin başarılı bir taklitçi olduğu söylenemez.
Kaynakça
Arslan, Mehmet (2008). Türk Edebiyatında Hamseler ve Subhîzâde Feyzî'nin Hamsesi. İstanbul: Kitabevi Yay.
Kortantamer, Tunca (1997). Nev'î-zâde Atâyî ve Hamsesi. İzmir.
Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatcı (hzl.) (2001). Mehmed Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî-Tuhfe-i Nâ'ilî Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. Ankara. 808, 809.
Levend, Agâh Sırrı (1955). "Feyzî'nin Bilinmeyen Hamsesi". TDAY Belleten. 143-152..
Mehmed Süreyyâ (1315). Sicill‑i Osmânî. C. IV. İstanbul. 35.
Müstakim‑zâde Süleyman Sadeddin. Mecelletü'n‑Nisâb. Süleymaniye Kütüphanesi. Hâlet Efendi Nr. 628. vr. 343a,b.
Râmiz. Ådâb‑ı Zurafâ. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Nr. 3873. vr. 82a.
Safâyî Mustafa. Tezkire-i Safâyî. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Nr. 2549. vr. 229a,b.
Sâlim (Mirzâ-zâde) (1315). Tezkire‑i Sâlim. İstanbul. 564‑566.
Uzun, Mustafa (1995). "Feyzî, Subhîzâde". İslam Ansiklopedisi. C. 12. İstanbul: TDV Yay. 523.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. MEHMET ARSLANYayın Tarihi: 15.03.2014Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Sezâdır nâle eylerse gönül cânâ hezâr-âsâ
Melâhat gülsitânında ruhundur bir gül-i râ‘nâ
Hemân şemm eyleyen Mecnûn olur ey Leyli-i hüsnüm
Demâğ-ı hâhişimde bûy-ı zülfün anber-i sârâ
Kıyâma gelsen ey meh-rû olur âşûb-ı rustâhîz
Belâ-ender-belâdır âleme ol kâmet-i bâlâ
Sezâ destinde sâgar olsa mir'ât-ı safâ sâkî
Olurdu ebkem-i gam görse anı tûti‑i gûyâ
Beni sâkî nigâh-ı kemterinle neşve-yâb eyle
Miyân-ı bezm-i meyde olmayam minnet-keş-i sahbâ
Benem ol gavta-hâr-ı lücce-i bahr-ı muhabbet kim
Revâdır eşk-i çeşmimle olursa âşinâ deryâ
Şekîb-i aşk mümkin mi bana ben sâha-i gamda
Semend-i sabrımın Feyzî inânın eyledim irhâ
Mir'ât-ı Sûret-nümâ
Sıfat-ı Pâkîze-i Mey-hâne
Aceb cây-ı pâkîze meyhânedir
Hum-ı meyle pür ya‘ni kâşânedir
Güzel mey-kede cây‑ı dil-keş-nümâ
Olur zevk-i ‘âlem hemân rû‑nümâ
O cây-ı safâ içre mey nûş iden
Ayağın çeker mi hum-ı bâdeden
Mahall-i safâ dil-güşâ her taraf
Bakılsa hemân cân-fezâ her taraf
Aceb cây-ı dil-keşdir ol cây-ı pâk
Eden derd-i gamdan derûnını pâk
Meyiñ kânı oldı o zîbâ mahal
Varıp anda nûş eyle mey bî-kesel
Derûnı safâ-bahş olur dem-be-dem
Vücûdını mahv ide anda elem
Varanlar gam ile olup bî-keder
Derûndan gam u mihneti mahv ider
Hemân mey-kede cây-ı hâlet‑nümâ
Olur ehl-i aşka letâfet-nümâ
Görenler o cây-ı safâda şarâb
Temelden olur derd ü minet harâb
Eder anda tahsîl-i zevk ü safâ
Olur mı cüdâ ehl-i dil dâ'imâ
Görenler o cây-ı safâ-güsteri
Cihânda beğenmez idi bir yeri
Kişi vakf ide ona ‘ayş u demin
Eger görmek isterse zevk âlemin
Surâhî sebû vü kedû ile câm
Eder hizmete nâ-tamâmî müdâm
Kadîmî o cây-ı safâ bendesi
Olur ehl-i dil hayli şermendesi
O kim cân ile ona dil-dâdedir
Gam-ı dehr-i ‘âlemden âzâdedir
O bir künc-i kâşâne-i gam‑zidâ
Safâlar verir dem-be-dem dil-güşâ
Olur zevki pey-der-pey onun hemân
Gam-ı âlem olur derûndan nihân
Odur maşrık-ı âfitâb-ı safâ
Olur nûr-ı sohbet ile pür-ziyâ
O mey-hâne-i aşkdır cân-fezâ
Dil ü câna hâlet verirse sezâ
(Arslan, Mehmet (2008). Türk Edebiyatında Hamseler ve Subhîzâde Feyzî'nin Hamsesi. İstanbul: Kitabevi Yay. 156, 395-396.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 15.03.2014Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Sezâdır nâle eylerse gönül cânâ hezâr-âsâ
Melâhat gülsitânında ruhundur bir gül-i râ‘nâ
Hemân şemm eyleyen Mecnûn olur ey Leyli-i hüsnüm
Demâğ-ı hâhişimde bûy-ı zülfün anber-i sârâ
Kıyâma gelsen ey meh-rû olur âşûb-ı rustâhîz
Belâ-ender-belâdır âleme ol kâmet-i bâlâ
Sezâ destinde sâgar olsa mir'ât-ı safâ sâkî
Olurdu ebkem-i gam görse anı tûti‑i gûyâ
Beni sâkî nigâh-ı kemterinle neşve-yâb eyle
Miyân-ı bezm-i meyde olmayam minnet-keş-i sahbâ
Benem ol gavta-hâr-ı lücce-i bahr-ı muhabbet kim
Revâdır eşk-i çeşmimle olursa âşinâ deryâ
Şekîb-i aşk mümkin mi bana ben sâha-i gamda
Semend-i sabrımın Feyzî inânın eyledim irhâ
Mir'ât-ı Sûret-nümâ
Sıfat-ı Pâkîze-i Mey-hâne
Aceb cây-ı pâkîze meyhânedir
Hum-ı meyle pür ya‘ni kâşânedir
Güzel mey-kede cây‑ı dil-keş-nümâ
Olur zevk-i ‘âlem hemân rû‑nümâ
O cây-ı safâ içre mey nûş iden
Ayağın çeker mi hum-ı bâdeden
Mahall-i safâ dil-güşâ her taraf
Bakılsa hemân cân-fezâ her taraf
Aceb cây-ı dil-keşdir ol cây-ı pâk
Eden derd-i gamdan derûnını pâk
Meyiñ kânı oldı o zîbâ mahal
Varıp anda nûş eyle mey bî-kesel
Derûnı safâ-bahş olur dem-be-dem
Vücûdını mahv ide anda elem
Varanlar gam ile olup bî-keder
Derûndan gam u mihneti mahv ider
Hemân mey-kede cây-ı hâlet‑nümâ
Olur ehl-i aşka letâfet-nümâ
Görenler o cây-ı safâda şarâb
Temelden olur derd ü minet harâb
Eder anda tahsîl-i zevk ü safâ
Olur mı cüdâ ehl-i dil dâ'imâ
Görenler o cây-ı safâ-güsteri
Cihânda beğenmez idi bir yeri
Kişi vakf ide ona ‘ayş u demin
Eger görmek isterse zevk âlemin
Surâhî sebû vü kedû ile câm
Eder hizmete nâ-tamâmî müdâm
Kadîmî o cây-ı safâ bendesi
Olur ehl-i dil hayli şermendesi
O kim cân ile ona dil-dâdedir
Gam-ı dehr-i ‘âlemden âzâdedir
O bir künc-i kâşâne-i gam‑zidâ
Safâlar verir dem-be-dem dil-güşâ
Olur zevki pey-der-pey onun hemân
Gam-ı âlem olur derûndan nihân
Odur maşrık-ı âfitâb-ı safâ
Olur nûr-ı sohbet ile pür-ziyâ
O mey-hâne-i aşkdır cân-fezâ
Dil ü câna hâlet verirse sezâ
(Arslan, Mehmet (2008). Türk Edebiyatında Hamseler ve Subhîzâde Feyzî'nin Hamsesi. İstanbul: Kitabevi Yay. 156, 395-396.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 10.12.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel
Sezâdır nâle eylerse gönül cânâ hezâr-âsâ
Melâhat gülsitânında ruhundur bir gül-i râ‘nâ
Hemân şemm eyleyen Mecnûn olur ey Leyli-i hüsnüm
Demâğ-ı hâhişimde bûy-ı zülfün anber-i sârâ
Kıyâma gelsen ey meh-rû olur âşûb-ı rustâhîz
Belâ-ender-belâdır âleme ol kâmet-i bâlâ
Sezâ destinde sâgar olsa mir'ât-ı safâ sâkî
Olurdu ebkem-i gam görse anı tûti‑i gûyâ
Beni sâkî nigâh-ı kemterinle neşve-yâb eyle
Miyân-ı bezm-i meyde olmayam minnet-keş-i sahbâ
Benem ol gavta-hâr-ı lücce-i bahr-ı muhabbet kim
Revâdır eşk-i çeşmimle olursa âşinâ deryâ
Şekîb-i aşk mümkin mi bana ben sâha-i gamda
Semend-i sabrımın Feyzî inânın eyledim irhâ
Mir'ât-ı Sûret-nümâ
Sıfat-ı Pâkîze-i Mey-hâne
Aceb cây-ı pâkîze meyhânedir
Hum-ı meyle pür ya‘ni kâşânedir
Güzel mey-kede cây‑ı dil-keş-nümâ
Olur zevk-i ‘âlem hemân rû‑nümâ
O cây-ı safâ içre mey nûş iden
Ayağın çeker mi hum-ı bâdeden
Mahall-i safâ dil-güşâ her taraf
Bakılsa hemân cân-fezâ her taraf
Aceb cây-ı dil-keşdir ol cây-ı pâk
Eden derd-i gamdan derûnını pâk
Meyiñ kânı oldı o zîbâ mahal
Varıp anda nûş eyle mey bî-kesel
Derûnı safâ-bahş olur dem-be-dem
Vücûdını mahv ide anda elem
Varanlar gam ile olup bî-keder
Derûndan gam u mihneti mahv ider
Hemân mey-kede cây-ı hâlet‑nümâ
Olur ehl-i aşka letâfet-nümâ
Görenler o cây-ı safâda şarâb
Temelden olur derd ü minet harâb
Eder anda tahsîl-i zevk ü safâ
Olur mı cüdâ ehl-i dil dâ'imâ
Görenler o cây-ı safâ-güsteri
Cihânda beğenmez idi bir yeri
Kişi vakf ide ona ‘ayş u demin
Eger görmek isterse zevk âlemin
Surâhî sebû vü kedû ile câm
Eder hizmete nâ-tamâmî müdâm
Kadîmî o cây-ı safâ bendesi
Olur ehl-i dil hayli şermendesi
O kim cân ile ona dil-dâdedir
Gam-ı dehr-i ‘âlemden âzâdedir
O bir künc-i kâşâne-i gam‑zidâ
Safâlar verir dem-be-dem dil-güşâ
Olur zevki pey-der-pey onun hemân
Gam-ı âlem olur derûndan nihân
Odur maşrık-ı âfitâb-ı safâ
Olur nûr-ı sohbet ile pür-ziyâ
O mey-hâne-i aşkdır cân-fezâ
Dil ü câna hâlet verirse sezâ
(Arslan, Mehmet (2008). Türk Edebiyatında Hamseler ve Subhîzâde Feyzî'nin Hamsesi. İstanbul: Kitabevi Yay. 156, 395-396.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel
Sezâdır nâle eylerse gönül cânâ hezâr-âsâ
Melâhat gülsitânında ruhundur bir gül-i râ‘nâ
Hemân şemm eyleyen Mecnûn olur ey Leyli-i hüsnüm
Demâğ-ı hâhişimde bûy-ı zülfün anber-i sârâ
Kıyâma gelsen ey meh-rû olur âşûb-ı rustâhîz
Belâ-ender-belâdır âleme ol kâmet-i bâlâ
Sezâ destinde sâgar olsa mir'ât-ı safâ sâkî
Olurdu ebkem-i gam görse anı tûti‑i gûyâ
Beni sâkî nigâh-ı kemterinle neşve-yâb eyle
Miyân-ı bezm-i meyde olmayam minnet-keş-i sahbâ
Benem ol gavta-hâr-ı lücce-i bahr-ı muhabbet kim
Revâdır eşk-i çeşmimle olursa âşinâ deryâ
Şekîb-i aşk mümkin mi bana ben sâha-i gamda
Semend-i sabrımın Feyzî inânın eyledim irhâ
Mir'ât-ı Sûret-nümâ
Sıfat-ı Pâkîze-i Mey-hâne
Aceb cây-ı pâkîze meyhânedir
Hum-ı meyle pür ya‘ni kâşânedir
Güzel mey-kede cây‑ı dil-keş-nümâ
Olur zevk-i ‘âlem hemân rû‑nümâ
O cây-ı safâ içre mey nûş iden
Ayağın çeker mi hum-ı bâdeden
Mahall-i safâ dil-güşâ her taraf
Bakılsa hemân cân-fezâ her taraf
Aceb cây-ı dil-keşdir ol cây-ı pâk
Eden derd-i gamdan derûnını pâk
Meyiñ kânı oldı o zîbâ mahal
Varıp anda nûş eyle mey bî-kesel
Derûnı safâ-bahş olur dem-be-dem
Vücûdını mahv ide anda elem
Varanlar gam ile olup bî-keder
Derûndan gam u mihneti mahv ider
Hemân mey-kede cây-ı hâlet‑nümâ
Olur ehl-i aşka letâfet-nümâ
Görenler o cây-ı safâda şarâb
Temelden olur derd ü minet harâb
Eder anda tahsîl-i zevk ü safâ
Olur mı cüdâ ehl-i dil dâ'imâ
Görenler o cây-ı safâ-güsteri
Cihânda beğenmez idi bir yeri
Kişi vakf ide ona ‘ayş u demin
Eger görmek isterse zevk âlemin
Surâhî sebû vü kedû ile câm
Eder hizmete nâ-tamâmî müdâm
Kadîmî o cây-ı safâ bendesi
Olur ehl-i dil hayli şermendesi
O kim cân ile ona dil-dâdedir
Gam-ı dehr-i ‘âlemden âzâdedir
O bir künc-i kâşâne-i gam‑zidâ
Safâlar verir dem-be-dem dil-güşâ
Olur zevki pey-der-pey onun hemân
Gam-ı âlem olur derûndan nihân
Odur maşrık-ı âfitâb-ı safâ
Olur nûr-ı sohbet ile pür-ziyâ
O mey-hâne-i aşkdır cân-fezâ
Dil ü câna hâlet verirse sezâ
(Arslan, Mehmet (2008). Türk Edebiyatında Hamseler ve Subhîzâde Feyzî'nin Hamsesi. İstanbul: Kitabevi Yay. 156, 395-396.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ÂŞİR, Re'is-zâde Mustafa Efendi | d. 1729 - ö. 1804 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | SADÎK, Yahyâ Efendi | d. 1691 - ö. 1752 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Ahmet Refik (Altınay) | d. 1880 - ö. 11 Ekim 1937 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ÂŞİR, Re'is-zâde Mustafa Efendi | d. 1729 - ö. 1804 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | SADÎK, Yahyâ Efendi | d. 1691 - ö. 1752 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Ahmet Refik (Altınay) | d. 1880 - ö. 11 Ekim 1937 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ÂŞİR, Re'is-zâde Mustafa Efendi | d. 1729 - ö. 1804 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | SADÎK, Yahyâ Efendi | d. 1691 - ö. 1752 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Ahmet Refik (Altınay) | d. 1880 - ö. 11 Ekim 1937 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ÂŞİR, Re'is-zâde Mustafa Efendi | d. 1729 - ö. 1804 | Meslek | Görüntüle |
11 | SADÎK, Yahyâ Efendi | d. 1691 - ö. 1752 | Meslek | Görüntüle |
12 | Ahmet Refik (Altınay) | d. 1880 - ö. 11 Ekim 1937 | Meslek | Görüntüle |
13 | ÂŞİR, Re'is-zâde Mustafa Efendi | d. 1729 - ö. 1804 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | SADÎK, Yahyâ Efendi | d. 1691 - ö. 1752 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Ahmet Refik (Altınay) | d. 1880 - ö. 11 Ekim 1937 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | ÂŞİR, Re'is-zâde Mustafa Efendi | d. 1729 - ö. 1804 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | SADÎK, Yahyâ Efendi | d. 1691 - ö. 1752 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Ahmet Refik (Altınay) | d. 1880 - ö. 11 Ekim 1937 | Madde Adı | Görüntüle |