FİGÂNÎ, Seyyid Ahmed

(d. 1230/1814 - ö. 1311/1895)
Âşık
(Âşık / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

 

Asıl adı Seyyid Ahmed olan Figânî, Gerede’nin Kabiller Mahallesi'nde 1814 senesinde doğmuştur. Babası, Geredeli debbağ Mustafa Ağa’dır (Onay 1928: 162). İlk eğitimini babasıyla, annesi Zeynep Hanım’dan aldıktan sonra Sıbyan Mektebine devam eder ve Hoca Tahir Efendi’den ders alır (Onay 1928: 162). Fatma isminde bir kızla evlenen Figânî’nin üç kız, bir erkek çocuğu olmuş fakat bu çocuklardan sadece bir kızı hayatta kalabilmiştir. Ahmet Talat Onay, Figânî’nin bu kızdan olan torunu Yakup Efendi’nin Gerede eşrafından olduğunu belirtir (Onay 1928: 162). Saz şairliğine karşı olan ilgisi, merakı ve aşkı onun on yaşından itibaren saz çalmasına vesile olur. Ondaki yeteneği fark eden dönemin meşhur âşıklarından Dertli, Seyyid Ahmed’i yanına çırak alır ve onu yetiştirir. "Dertli üstadım Figânî mahlasım bîçareyim/ Merhamet lütf-ı inâyet bendene ihsan buyur" mısralarında da görüldüğü gibi Dertli tarafından kendisine Figânî mahlası verilir (Alparslan 1995: 79). Figânî, ustası Dertli ve diğer âşıklar gibi âşıklığın seyahat geleneğine uyarak diyar diyar dolaşır. Rivayetlere göre elli bir yıl seyahat eden Figânî, Anadolu coğrafyası dışında Arabistan ve Irak’a gitmiş, Bağdat, Şam, Halep ve Basra kentlerini gezmiş; bilhassa İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Ankara, Kastamonu şehirlerinde bulunmuştur. Ancak daha çok Gerede’ye yakın yerleşim yerleri olan Bolu, Bartın, Ereğli, Devrek, Safranbolu, Kastamonu, Çerkeş, Çankırı, Mudurnu ve İzmit gibi yerlerde sanatını icra etmiştir (İvgin 1994: 9). Dertli’nin çırağı olan Figânî, usta-çırak ilişkisini devam ettirmiş ve o da Çankırılı Pinhânî, Âşık Cudî, ve Âşık Nailî’yi yetiştirmiştir. Âşık Nailî ise Yorgansız Hakkı Baba’nın üstadı olmuştur (Albayrak 2004: 30).

Ahmet Kutsi Tecer’in babasının ifadesine göre saçı sakalı uzun, kırçıl, göğsü çıplak bakışları keskin sesi tok, iri yarı bir adam olan Figânî, rind meşrep ve laubali tabiatlı biriymiş (Tecer 1930: 3-4). İçkiye düşkünlüğü nedeniyle çoğu zaman sarhoş dolaşan, sarhoşluğun tesiriyle birtakım hoş olmayan davranışlarda bulunan, sözünü esirgemeyen biri olan Figânî, bu sebeplerle gittiği yerlerde fazla barınamaz ve kovulurmuş (Ataman 1938: 39; Onay 1928: 163; Tecer 1930: 5). Hatta bir keresinde Karadeniz Ereğli'sinde iken meclis idare âzasından birisi Figânî’yi evine davet eder; fakat Figânî sarhoşluğun tesiri ile bazı münasebetsizlikler yapınca ev sahibi tarafından pencereden atılır ve ayağı kırılır. Bu olay üzerine Kastamonu valisi Abdurrahman Paşa’ya hitaben meşhur şikâyetnamesini yazar (Onay 1928: 164). Figânî’nin Halvetî tarikatına mensup olduğu belirtilmektedir. İçkiye düşkün rind meşrep, laubali tabiatlı olan Figânî halkın nazarında ise birçok âşık gibi bir veli, bir ermiş mertebesindedir. Halk onun adı etrafında da birtakım kerametler teşekkül ettirmiştir. Figânî, Safranbolu’da bulunduğu sıralarda bağlarda Kâtipoğlu'nun kahvesinde düzenlenen âşık fasıllarına katılır. Bu fasıllarda karşısına çıkan şairleri sazda ve sözde yenen Figânî’ye her gün farklı bir evden yemek gelir. Bir gün canı bulgur pilavı isteyen Figânî, gelen yemeği yemek istemez ve kahveci çırağına “Filan evde bulgur pilavı pişirdiler, git pilavdan bana da getir.” diyerek etrafındakilere bu manevî gücünü gösterir (Ataman 1938: 40). Figânî, sağ ayağının topuğunda çıkan bir çıban nedeniyle 1895 senesinde vefat etmiştir.

Onay, Figânî’nin tam olmayan matbu bir divanının olduğundan bahsederse de (Onay 1928: 164) bu eksik matbu divan, bugüne kadar bulunamamıştır. Hayrettin İvgin, Figânî’nin şiirlerini ihtiva eden Arap harfli el yazması defteri 1981’de bulmuş ve defterdeki şiirleri 1994 yılında yayımlamıştır. Bu defterde Figânî’ye ait toplam yüz on bir şiir bulunmaktadır. Bu şiirlerden on sekizi hece vezniyle, doksan üçü ise aruz vezniyle söylenmiştir.

Figânî’de devrin birçok âşığı gibi şiirlerini hem hece hem de aruz ölçüsü ile söylemiştir. Hayrettin İvgin’in eserinde şairin heceyle söylenmiş on yedi şiiri ve bir destanı bulunmaktadır. Heceli şiirlerinin sayısının azlığı bu konuda sağlıklı bir değerlendirme yapmayı mümkün kılmamaktadır. Ancak mevcut şiirlerden hareketle bir değerlendirme yapıldığında şiirlerin hem şekil hem de muhteva bakımından başarılı olduğu görülmektedir. Heceli şiirlerinde yabancı sözcük ve tamlamalardan uzak, anlaşılır bir dil kullanmıştır. Onun heceli şiirlerinin on yedisi on birli hece ölçüsüyle; biri ise sekizli hece ölçüsüyle söylenmiştir. Şairin yirmi yedi dörtlükten oluşan Nasihat Destanında atasözlerine ve atasözü değeri taşıyan pek çok söyleyişe rastlanmaktadır.

Figânî, ustası Âşık Dertli ve zamanın diğer âşıkları gibi klasik edebiyatın tesirinde kalarak aruz vezniyle, klasik nazım şekilleriyle de şiirler söylemiştir. İvgin’in eserinde şairin aruzla söylenmiş 93 şiiri bulunmaktadır. Bu şiirlerden kırk sekizi divan, otuz sekizi semai ve onu kalenderi nazım şekliyle söylenmiştir. Bu tarz şiirlerinde yabancı kelime ve tamlamalarla dolu bir dil kullanmıştır. Bazı şiirlerindeki mısralar, bir divan şairinin dili kadar ağır, süslü ve terkiplidir. Şiirlerinde, klasik şiirin mecaz ve benzetmelerinden sıkça yararlanmış yine klasik şiirin telmih, teşbih, mübalağa, tenasüp, kinaye, hüsn-i talil, tecahül ü ârif, irsal-ı mesel, lef ü neşr gibi edebî sanatlarını kullanmıştır (Yardımcı 1999: 87-92). Figânî, şiirlerinde genel olarak aşk, dünyanın faniliği, felekten şikâyet, din ve tasavvuf konularını işlemiştir.

Kaynakça

Albayrak, Nurettin (2004). Ansiklopedik Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü. İstanbul: L&M Yay.

Alparslan, Cevat (1995). Bolu’nun Kültürel Değerleri Aşık Dertli, Aşık Figanî ve Köroğlu. Ankara: Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı.

Ataman, Sadi Yaver (1938). Anadolu Halk Sazları. İstanbul: Burhaneddin Basımevi.

Bolu Vilayet Salnâmesi (1921-1922). “Figânî”. 591-595.

İvgin, Hayrettin (1987). “Dertli’nin Çırağı Âşık Figânî’nin Yeni Bulunan Şiirleri”, Bolu İli Halk Edebiyatı Sempozyumu/2-4 Mayıs 1986. Bolu: Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı Yay. 60-65.

            İvgin, Hayrettin (1989). Geredeli Âşık Figânî Bibliyografyası. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.

            İvgin, Hayrettin (1994). Geredeli Âşık Figânî. Ankara: Kültür Bakanlığı Millî Kütüphane Basımevi.

Kayapınar, Levent,Fahri  Kılıç, Bilge Kaya, Ayşe Kayapınar, Nermin Kılıç (2008). Bolu Livâsı 1921-1925 Senesi Salnâmesi (Giriş-Metin-Tıpkıbasım-Dizin). Bolu: Bolu Halk Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları.

Kutlu, Şemsettin (1979). Şair Dertli-II. İstanbul: Kervan Kitapçılık Basın Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Nasrattınoğlu, İrfan Ünver (1987). “Sofya’da Bulunan Bir Cönkte Yer Alan Şair Dertli ve Bolulu Diğer Üç Ozan”. Bolu İli Halk Edebiyatı Sempozyumu/2-4 Mayıs 1986. Bolu: Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı Yay. 54-59.  

            Onay, Ahmet Talat (1928). Âşık Dertli Hayatı, Divanı. Bolu: Vilayet Matbaası.

Tecer, Ahmet Kutsi (1930). “Dertli-Figânî”. Halk Bilgisi Haberleri. 1 (3): 3-7.

Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (1979). “Figânî”. İstanbul: Dergâh Yay. C. 3: 224.

Yardımcı, Mehmet (1999). “Âşık Figânî’de Klasik Türk Şiirinin Etkileri”. Folklor-Edebiyat. (20): 79-92.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ RECEP TEK
Yayın Tarihi: 23.06.2013
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Bezm-i muhabbette lezzet arayan

İşitip her sözü aldırmamalı

Kemâl-i kadrinde rif’at arayan

Kimseyi zemmedip daldırmamalı

 

Er odur ki er merkezin bilmeli

Kendin fehmeyleyip özün bilmeli

Olduğu mecliste sözün bilmeli

Cevherini taşa çaldırmamalı

 

Figânî âlemi seyran demişler

Bu dünyanın sonu virân demişler

El haya ü min’el imân demişler

Hicap perdesini kaldırmamalı

İvgin, Hayrettin (1994). Geredeli Âşık Figânî. Ankara: Kültür Bakanlığı Millî Kütüphane Basımevi. 22.

 

Gazel

Beni rüsva-yı âlem zemme şayan etti sarhoşluk

Başımdan aklımı aldı perişan etti sarhoşluk

 

Beş on yirmi kuruş her ne kazandımsa gece gündüz

Hayıflar geçti fincandan nümayan etti sarhoşluk

 

Babamdan kalma her malım satıp meyhaneye verdim

Evim barkım yıkıp külhanda mihman etti sarhoşluk

 

Anam ile babam ile benim her dirliğim bozdu

Dağıttı hanümanım şöyle viran etti sarhoşluk

 

Yaman döğdürdü söğdürdü rezil etti hacil etti

Rezalet gömleğin giydirdi uryan etti sarhoşluk

 

Figânî abd-i âcizim bu nushum gençlere ibret

Beni seksen yaşımdan sonra pişman etti sarhoşluk

 

İvgin, Hayrettin (1994). Geredeli Âşık Figânî. Ankara: Kültür Bakanlığı Millî Kütüphane Basımevi. 68.

 

NASİHAT DESTANI

Erenler pendini gûşeyle cânâ

Akil doğru sözü arar demişler

Men aref bağını kıldınsa me’vâ

Senin içün her dem bahar demişler

 

İnsan isen olma nefsine esir

Nefsini kendine kul et ol emir

Kişi bu dünyaya bir kere gelir

Gidenler dönmedi tekrar demişler

 

Doğru söz istersen budur sağı

Gözünden kaçırma dâmı, tuzağı

Fırsatı fevtetme geçirme çağı

Kuş budağa bir kez konar demişler

 

Ferdâ için merak eyleme ey dil

Hazret-i Allahtır rızkına kefil

Geceler kunnacı olur iyi bil

Gün doğmadan neler doğar demişler

 

İkrarından dönmez er olan bir er

And içme er isen bir sözün yeter

Biri yapar binin günahı gider

Küçük işer büyük kayar demişler

 

Selâmet isteyen girmez savaşa

Yazılanlar elbet gelirmiş başa

Eş gerektir işe iş gerek aşa

Çorak yerde bitmez mantar demişler

 

Çok zaman gün bulut içinde kalmaz

Derler bunalıp da hiç adam olmaz

Altın yere düşmeyinen pul olmaz

Er düştüğü yerden kalkar demişler

 

Nahnü Kasemnâdan atılınca ok

Kimine az düşmüş kimisine çok

Kimisi aç yatar kimin karnı tok

Kimi doğar kimi basar demişler

 

Kimi vardır elleri gül döşürür

Kimi vardır külde gömeç pişirir

Danışmayan düzde yolun şaşırır

Danışan dağları aşar demişler

 

Kimin ters giderse bir zaman işi

Muhallebi yerken kırılır dişi

Yoğurdu yumrukla yiyen bir kişi

Sonra avucunu yalar demişler

 

Bu eski meseldir söylenir gerçek

Takdire zevâl var, tedbir de gerek

Karpuz kesmek ile soğumaz yürek

Susalığı kandırmaz kar demişler

 

Şu kahpe felekten murad alınmaz

Yalancı dünyada ebed kalınmaz

Malı olmayanın dostu bulunmaz

Çaylar denizlere akar demişler

 

Bahtından ağlama terk et figânı

Bulunur her derdin emi,dermanı

Aşk ağlatır dert söyletir insanı

Öz ağlarsa göz de ağlar demişler

 

Dinle bu pendimi arama müftü

Çalışmazsan yudan son ucu zifti

Sapandan ibret al,o sürer çifti

İşleyen demirler işler demişler

 

Âşıklara saz, söz, çok lâf gerektir

Ekincilere de esnaf gerektir

Esnafa da biraz insaf gerektir

Bal tutan parmağın yalar demişler

 

Fayda çıkmaz şekerinden şabından

Kıyâmette yedilirsin ipinden

Fukarayı boş döndürme kapından

Karışık çok kazâ savar demişler

 

Tanrıdan gelene dersen eyvallah

Dâreynde elbet bulursun felâh

Tek nâmerde muhtaç etmesin Allah

Yal yedirse başa kakar demişler

 

Âdemle Havvâdır aslımız ey can

Ocaktan terbiye görmeli insan

Kurttan kuzu doğmaz, kerkezden şahan

Toy olmaz uçsa da çunkar demişler

 

İl için ateşe yakma sen başın

İnanma kimseye olsa kardaşın

Takdirinde varsa bir garip kuşun

Yuvasını Allah yapar demişler

 

Sen sen ol kimseye eyleme hiyle

Hiyleyle uğrarsın çekersin çile

Korkunun faydası yoktur ecele

Ecel bir gün câmın sunar demişler

 

Kişiyi gösteren kişinin eşi

İşin, eşin bilen başmakçı başı

Obaya üşürür kurt ile kuşu

Ürmeyi bilmeyen çomar demişler

 

Ayağına bir taş dokunsa eğer

Haktan bil, Haktandır bütün hayr ü şer

Her gûne aybını örter, setreder

Tanrının bir adı Settar demişler

 

Garipleri gözet bağrı taş olma

Civan-mert ol, nekeslere eş olma

Uğursuz kişiyle arkadaş olma

Kuru yanında yaş yanar demişler

 

Edepsizin hicap olmaz yüzünde

Muhanetin sebat yoktur sözünde

Koskoca merteği görmez gözünde

İl gözünde çör çöp arar demişler

 

Âlemi kör, sersem sanırsın eğer

Kendi körlüğünü bilmezsin meğer

Bir bakışta miktarını fark eder

Herkesin belinde kantar demişler

 

Yolunca yap imeceyi, geziği

Sıranı gözetle bozma diziyi

Sürüden ayrılan körpe kuzuyu

Ya kurt kapar, ya kuş kapar demişler

 

Figânî pendimi yabana atma

Rey senin ister tut, istersen tutma

Eğer ârif isen sözü uzatma

Südsüz inek durmaz malar demişler

 

İvgin, Hayrettin (1994). Geredeli Âşık Figânî. Ankara: KB. Millî Kütüphane Basımevi. 38-41.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1HANÎF, Mehmedd. ? - ö. 1809Doğum YeriGörüntüle
2İSHÂK BİN MURÂDd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3SABİRE, Sabire Gülerd. 1926 - ö. 18.04.2012Doğum YeriGörüntüle
4SIRRÎ HANIM, Sırrî Râhiled. 1814 - ö. 1877Doğum YılıGörüntüle
5Ali Paşad. 5 Mart 1814 - ö. 7 Eylül 1871Doğum YılıGörüntüle
6NÛRÎ, Osman Nûrî Efendi, İstanbullud. 1814 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7CEVRÎ, Konyalıd. 1820 - ö. 1894/1895?Ölüm YılıGörüntüle
8RIZA, Cüceloğlud. 1841 - ö. 1895Ölüm YılıGörüntüle
9ARİFÎ, Kütahyalıd. 1815 - ö. 1895Ölüm YılıGörüntüle
10HACI, Âşık Hacıd. 1883 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11FADİMEd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12NECİBd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13CEMİL SABRİ UZUNÖMEROĞLUd. 1924 - ö. 17.05.2012Madde AdıGörüntüle
14NEVÂMÎd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15ALİ OSMANd. 1888 - ö. ?Madde AdıGörüntüle