HASAN GAFFARî

(d. 1935 / ö. 01.08.1994)
?
(Âşık / 20. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Hasan Gaffarî, 1935’te Karadağ’ın Hicrandost (Kafkasyalı’ya göre Keleyber’in Letedi) köyünde doğmuştur. Babası Hüseyin’in de yönlendirmesiyle küçük yaşta âşıklık eğitimi almaya karar verir (Kafkasyalı 2002: 208; Feyzullahî Vahid 1990: 72; Azizî Haray 1997: 111).

15 yaşında âşıklık eğitimi almak için gittiği Kara Güneyli Âşık Kerim’in yanında çıraklığını tamamlayarak 20 yaşında âşıklığa başlayan Âşık Hasan Gaffarî, ustasından birçok âşık havası, 15 destan ile çeşitli yaşname ve üstatnameler öğrenir. Gaffarî ayrıca, Âşık Hacı Mehemmed Bağır’dan üç, Türkiyeli Âşık İslam Erdener’den bir, Âşık Hüseyin Namverdi’den de bir destan öğrendiğini söyler. Ustası Âşık Kerim’in oğlu Âşık Rahim ile Kuzey Azerbaycanlı Kamandar, Hüseyin Saraçlı, Şakir, Mehemmedağa, Ekber ve İmran gibi âşık ve şairlerden de önemli oranda etkilendiğini belirten Gaffarî, kendisinden sonraki âşıklara bildiği her şeyi öğrettiğini, onların da çıraklarına tüm bildiklerini öğretmeleri ister (Feyzullahî Vahid 1990: 72; Azizî Haray 1997: 111-112).

38 yaşında Tebriz’e göç eden Âşık Hasan Gaffarî, günümüzdeki Tebrizli birçok âşığa ustalık yapmış ve onların âşık olarak yetişmesini sağlamıştır. Âşık Hasan Gaffarî’nin yetiştirdiği âşıklar arasında; Âşık Hazretkulu, Âşık Eşref, Âşık Hacı Ali, Âşık Evez, Âşık Rahim, Âşık Meded, Âşık Allahverdi ve Âşık Abbas sayılabilir (Azizî Haray 1997: 112). Ayrıca kasetlere kaydettirdiği birçok şiir ve destan ile günümüz âşıklarının yetişmesinde önemli rol oynamaya devam etmektedir. Tebriz radyosu ve televizyon kanalında 10 programa katılan Gaffarî, ayrıca Ali ile Rafi’nin yaptığı atışması Âşık Hüseyin Namverdi ile birlikte aynı radyoda seslendirir (Azizî Haray 1997: 112).  1 Ağustos 1994’te Tebriz’de vefat eden Gaffarî’nin mezarı, Tebriz’de Vadi-yi Rahmet Mezarlığı’ndadır (Şehnazî 2008: 11).

Âşıklığı yanında saz ustalığı da olan ve hayatı boyunca yaklaşık 50 saz imal edip Tebrizli âşıklara verdiğini söyleyen Gaffarî, şiirlerinde “Hasan Gaffarî ve Gaffarî” mahlaslarını kullanmıştır (Azizî Haray 1997: 112). Şiirlerinde bireysel ve toplumsal konularını işleyen Hasan Gaffarî, yaşadığı toprakları vatan yapan değerleri ve buraların güzelliğini “vetenimde” redifli şiirinde: “Veten bize ata, biz ona ovlad / Yerin kucağında sal vetenimde” şeklinde dile getirir (Feyzullahî Vahid 1990: 73). Vatanın en değerli unsurlarından biri de dildir ve dili yaşatan unsurlardan biri, âşığın sazından dökülen kelimelerdir. Sazı, dile benzeten âşığa göre nasıl ki çalınmayan bir saz toz bağlarsa bu sonuç dilde de geçerlidir. "Sazım" redifli şiirinde: “Men sene ağyar deyilem/ Üstünü toz basan sazım” diyen âşık, Türkçenin İran’da günümüze kadar korunmasında en önemli görevi taşıyan âşıkların saz çalması da dilin kullanımı gibi olduğunu vurgular (Feyzullahî Vahid 1991: 21).

Bazı şiirlerinde muhayyilesinde kurduğu ahlaki değerleri dinleyicilerine nakleden Âşık Hasan Gaffarî, "seni" redifli şiirinde: “Sen de sürün, el dalınca, el götürme (ayak kesme) sıradan/ Çekme tülkü minnetini, goy yesin aslan seni” diyerek bu değerlerin nasıl öğrenilmesi gerektiği konusunda dinleyicilerine yol gösterir (Feyzullahî Vahid 1990: 73; Kafkasyalı: 2002: 208).

Âşıklığı döneminde bazı âşıklarla atışmaları da olur. İlk atışmasını Karadağ bölgesinden Âşık Polat’la yapar. Âşık Polat’ın kendisinden büyük bir âşık tanımadığını söylediğini duyunca Karadağ’a giden ve iki günlük atışmanın ardından adı geçen âşığı meydandan kaçırdığını iddia eden Âşık Hasan Gaffarî, Âşık Polat’ın kendisinden yaşça büyük olması sebebiyle sazını almaz. İkinci atışması, Kars’tan Tebriz’e misafir gelen Âşık İslam Erdener ile yapılanıdır. Âşık İslam Erdener’e de galebe çaldığını savunan Âşık Hasan Gaffarî, onun konak olması sebebiyle sazını almaz. Âşık Hasan Gaffarî’nin galip geldiği diğer atışmaları ise Âşık Ferid Cihanî ve Âşık Beşir ile yapılır (Azizî Haray 1997: 112).

Yarım asırdan fazla Türk âşıklık geleneğine hizmet eden Âşık Hasan Gaffarî, Karadağ ve Tebriz bölgesi başta olmak üzere İran’ın birçok şehrinde toy ve programlarda sanatını icra etmiştir (Kafkasyalı 2002: 208).

Kaynakça

Azizî Haray, Menuçehr (1376/1997). Âşıklar. C. 1. yyy.

Feyzullahî Vahid, Hüseyin (1369/1990). Âşıklar (Muasır Azerbaycan Âşıkları). Tebriz: Müessese-i İntişarat-ı Yârân.

Feyzullahî Vahid, Hüseyin (1370/1991). Elli Âşık Elli Neğme. Tebriz: İntişarat-ı Mehran.

Kafkasyalı, Ali (2002). İran Türk Edebiyatı Antolojisi. C. VI. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Basımevi.

Şehnazî, Âşık Aziz (1387/2008). Veten Oğluyam. Tebriz: Neşr-i Ahter.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. FAZIL ÖZDAMAR
Yayın Tarihi: 12.01.2019
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020

İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1BÜLENT, Bülent Altayd. 1974 - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2HÜSEYİN, Çorumlud. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3NUSRETd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4Erdal Erkutd. 10 Mayıs 1935 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
5EKBER ABDULLAYEV ABBASOĞLUd. 1935 - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
6Abbas Cılgad. 1935 - ö. Temmuz 1996Doğum YılıGörüntüle
7Erdal Erkutd. 10 Mayıs 1935 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
8EKBER ABDULLAYEV ABBASOĞLUd. 1935 - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
9Abbas Cılgad. 1935 - ö. Temmuz 1996Ölüm YılıGörüntüle
10Erdal Erkutd. 10 Mayıs 1935 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11EKBER ABDULLAYEV ABBASOĞLUd. 1935 - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12Abbas Cılgad. 1935 - ö. Temmuz 1996Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13Erdal Erkutd. 10 Mayıs 1935 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
14EKBER ABDULLAYEV ABBASOĞLUd. 1935 - ö. ?Madde AdıGörüntüle
15Abbas Cılgad. 1935 - ö. Temmuz 1996Madde AdıGörüntüle