HAYÂLÎ

(d. ?/? - ö. 965/1557)
Âşık
(Âşık / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Asıl adı bilinmemektedir. Bir “yeniçeri ozanı” olan Hayalî’nin, XVI. asrın büyük klasik şairi Hayalî’ye karşı beslediği hürmet tesiriyle aynı mahlası aldığı ifade edilmiştir (Köprülü 2004: 61). “Âşık edebiyatı” ve “âşıklık geleneği” üzerine yazılan eserlerin hemen hiçbirinde Hayalî’nin doğum yeri hakkında bir bilgi verilememektedir. Bu alandaki kaynakların sadece birinde onun Vardar’a bağlı Yenice’de doğduğu (Özmen 1998: 505) ileri sürülmüştür. Bu bilgi divan edebiyatı şairi Hayalî Bey’in biyografisiyle örtüşmektedir. Nitekim klasik şairlerden Hayalî’nin doğum yeri de Yenice olarak ifade edilmektedir (Kurnaz 2012: 27). F. Köprülü (2004: 61) ise onun Kırımlı olabileceğini dile getirmiş, doğum yeri ve tarihi hakkında ise görüş belirtmemiştir. Doğum tarihi bilinmese de Hayalî’nin XVI. asır âşıklarından biri olduğu araştırmacılar tarafından dile getirilmiştir (Köprülü 2004: 61; Oğuz 2003: 548; Artun 2001: 228). Örneğin Köprülü, Hayalî’nin Adil Giray Han’la birlikte 1577’de İran seferine iştirak eden kuvvetli bir saz şairi olduğunu söylemek suretiyle onun XVI. asırda yaşadığını kabul etmiş olmaktadır (Köprülü 2004: 61). Boratav’a göre (2000: 79) 1578’deki Çıldır Savaşı’na dair söylenmiş manzumesi onun yaşadığı devri tespit etmektedir. Saim Sakaoğlu ise bu görüşlerin bir tahminden öteye geçemeyeceğini dile getirmektedir (Sakaoğlu 1989: 119). Âşığın ailesine yönelik de kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Hayalî’nin bu yüzyılın diğer âşıklarından farklı olduğunu söyleyen Oğuz, mahlası ve şiirlerinden hareketle, onun tahsil gördüğünü dile getirmiştir (Oğuz 2003: 548). Hayâlî’nin Kırım Hanlarının maiyetinde yaşadığı (Köprülü 2004: 61) görüşü dikkate alınırsa onun hamilerinin de bu dönemde yaşayan Adil Giray Han ve Gazi Han olduğu söylenebilir. Âşığın tarihî olaylar hakkında dile getirdiği şiirinden hareketle de yeniçeriliği meslek edinen biri olduğu ifade edilebilir.

Hayalî’nin ölüm yeri ve tarihine yönelik âşık edebiyatı üzerine yazılan eserlerde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Buna karşın Özmen (1998: 505) onun 1557 yılında Edirne’de vefat ettiğini ifade etmiştir. Bu bilgi de divan şairi Hayalî Bey ile örtüşmektedir (Kurnaz 2012: 31). Muhtemelen bu eserde adı geçen Hayalî, divan edebiyatı temsilcisi olan Hayalî’dir. Bu şair için “Hayali Beğ” başlığı altında malumat veren Özmen’in, eserine Fuzulî ve Ruhî gibi diğer klasik şairleri de alması bu ihtimali akla getirmektedir. Ayrıca bu eserin ikinci cildinin XVI. yüzyıl Alevî-Bektaşî şairlerini konu edindiği dikkat çekmektedir. Dolayısıyla yazarın, adı geçen kaynakta doğrudan halk şairlerini ele almadığı için bu bilgileri verdiği düşünülebilir. Kısaca yazarın, eserini yazarken klasik şairlerden yahut âşıklardan ziyade “Alevi-Bektaşi” zümresine dâhil olan temsilcileri buraya aldığı ve Hayalî Bey’i de bunlar arasında görmek istediği anlaşılmaktadır (Özmen 1998: 505).

Yeniçeri ozanı Hayalî’den ilk olarak Rıdvan Nafiz bahsetmiş ve onun iki şiirini neşretmiştir (Nafiz yty.’tan akt. Köprülü 1930: 14). Bundan sonra ise Fuad Köprülü tarafından bu iki şiirine bir koşması daha eklenmiştir (Köprülü 1930: 14). Dolayısıyla Hayalî’nin herhangi bir divanı yahut şiirlerinin toplandığı bir eseri yoktur. Onun ikisi hece, birisi aruzla yazılmış sadece üç manzumesi bulunmaktadır.

Bu kadar az eserle Hayalî’nin edebî şahsiyetine yönelik bir fikir edinilememektedir (Köprülü 2004: 61). Buna karşın F. Köprülü, onun klasik edebiyatın tesiri altında kaldığını ve hece ile yazdığı manzumelerde bu edebiyatın tesirinin çok bariz olduğunu belirtmiştir (Köprülü 2004: 61). Ancak bu düşünceye katılmak çok da mümkün değildir. Çünkü 11’li heceyle yazılan iki şiirinde didar, ser, canip gibi birkaç tane Farsça sözcükle karşılaşılmaktadır. Şiirin geri kalan dizeleri sade Türkçe ile dile getirilmiştir. Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla yazılmış aruzlu şiiri ise 15 heceli âşık tarzı divanîlere denk gelmektedir. Bu şiirin ise çok sade bir Türkçeyle yazıldığı söylenemez. Şiirde sadır, emr-i âli, inkıyad, sahib-i hatem, nispet, azim gibi Farsça çok sayıda kelime ve tamlamalarla karşılaşılmaktadır. Öcal Oğuz, Hayalî’nin, koşma şeklinde yazdığı şiirlerinde klasik şiirin temel motiflerinden “yâr elinden bîzâr âşık” konusuna yer verdiği için, onun XVII. yüzyılda âşık edebiyatındaki klasik şiire yaklaşan âşıklara öncülük edebileceğini belirtmiştir (Oğuz 2003: 544). Oğuz’a göre, şiirlerde devrin önemli konularından biri olan kahramanlığı işlemesi, onun ozanlıktan, aruzlu şiir yazan âşıklığa geçişin önemli bir temsilcisi olduğunu da göstermektedir (Oğuz 2003: 548). Gerçekten de, “Leyla’m gelür …” adlı şiirin içeriği aşk olmasına karşın diğer iki şiir dönemin savaşlarından bahsetmektedir. Nitekim 1577 yahut 1578 Osmanlı-İran savaşları için söylediği şiirler ve şiirlerde Sokullu Derviş Paşa, Tokmak Han, İran kuvvetleri komutanı gibi gerçeğe uygun isim ve unvanların bulunması onun şiirinde kahramanlıklara yer verdiğini göstermektedir. Bazı araştırmacılar ise onun koşmaları ile divanı arasında dil ve üslup farkı olduğunu ve bu şiirlerin iki ayrı âşığa ait olduğu izlenimi verdiğini; ama yine de şiirlerin konusunun aynı olmasının ve benzer şekilde ifadelere yer vermesinin bu olasılığı ortadan kaldırdığını belirtmişlerdir (Sakaoğlu 1989: 119; Artun 2001: 228). Konuyla ilgili kaynaklarda Hayalî’nin etkilediği herhangi bir isme rastlanmamaktadır. Fakat onun divan şairi Hayalî Bey’den etkilendiği ileri sürülebilir.

Kaynakça

Artun, Erman (2001). Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay.

Boratav, P. Naili (2000). İzahlı Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Tarih Vakfı Yay.

Köprülü, M. Fuad (1930). XVI. Asır Sonuna Kadar Türk Sazşairleri. İstanbul: Evkaf Matbaası.

Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.

Kurnaz, Cemal (2012). Hayâlî Bey Divanının Tahlili. Ankara: Kurgan Edebiyat Yay.

Nafiz, Rıdvan (yty.). “Birkaç Manzume.” Hayat Mecmuası. 135.

Oğuz, M. Öcal (2003). “Ferdî Sözlü Edebiyat (Âşık Edebiyatı).” Türk Dünyası Edebiyat Tarihi. C. III. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay.

Özmen, İsmail (1998). Alevi-Bektaşi Şiirleri Antolojisi-2. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Sakaoğlu, Saim (1989). “Saz Şiiri.” Türk Dili (Türk Şiiri Özel Sayısı III/Halk Şiiri). 445-450: 105-250.


Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ABDULSELAM ARVAS
Yayın Tarihi: 13.07.2013
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Turnam gider olsan bizim illere

Vezir Ardahan’dan göçtü diyesin

Karşı geldi Kızılbaş’ın hanları

Çıldır’da da döğüş oldu diyesin

 

Al kana boyandı Çıldır dağları

Gaziler ………… tuğları

Gözü kanlı Diyar(ı)bekir beyleri

Din yoluna şehit düştü diyesin

 

Çamur dize çıktı kan ile yaştan

Atlar dalmaz oldu serilen leşten

Kaleler yığıldı kesilen baştan

Ak gövdeler kana düştü diyesin

 

İki alay bir araya gelince

Ara yere Çarhacılar girince

Beş bin beş yüz elli atlı dolunca

Tokmak Han da … kaçtı diyesin

 

Haberimiz iletsin dosta gidenler

Varup dostun didarını görenler

Şahin Şahin paşaları soranlar

Din uğruna şehit düştü diyesin

 

Köprülü, Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 101.

 

Koşma

Leylâ’m gelür deyü yollar gözlerim

Gelmedi gözümde kaldı hayali

Gizli sırrın beyan etmem gizlerim

Serimi sevdaya saldı hayali

 

Yârim biçare olduğumu bilmiş

Çifte benler beyaz gerdana inmiş

Bu gece seyrettim beyazlar giymiş

Serimi sevdaya saldı hayali

 

Yârimin sevdası vardır başımda

Uyansam karşımda, yatsam düşümde

Ne canibe gitsem bile peşimde

Benim ile yoldaş oldu hayali

 

Der Hayâlî hıram ederek yürür

Gece gündüz gitmez karşımda durur

Ben seninim deyu teselli verür

Garip gönlüm ele aldı hayali

 

Köprülü, Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 102.

 

Hazır Olun Gâziler Düşmanımız Vardır Bizim

Hazır olun gâziler düşmanımız vardır bizim

Kız(ı)lbaş Cumhuruna meydânımız vardır bizim

Sâdır oldu emr-i âli inkıyâd etmek gerek

Uğru açık bir veli Sultanımız vardır bizim

 

Yürüsün Sâhib-i hâtem sancak çeküp tuğlar

Başı üsküf, sırtı kaplan postlu can kullar ile

Dem çeker cephanemiz ejder-dehan toplar ile

Düşmana nispet azîm ünvânımız vardır bizim

 

Giymiş ol Davud zırhı miyanında Zülfikâr

Seyreden a’dâ-yı dînin aklı oldu târmâr

Saniyâ Alî menendi Düldül’e oldu süvar

Sahib-i seyf-ü kalem arslânımız vardır bizim

 

Âsitânı bendesidir Âl-i Osman’ın müdâm

Sâdıkane kullarına hiç olur mu bir kelâm

Ol yezîdin sinesin gözler gözler müdâm (her) suph-u şâm

Bir şeh-i âdil kemankeş Hân’ımız vardır bizim

 

Ey Hayâlî çok çekerler gâziler gulbang-i hû

Sînesin eyler siper düşmâna karşı rû berû

Pençesinden kahraman olsa halâs olmaz adû

Yırtıcı kırk bin böbür arslânımız vardır bizim

 

Köprülü, Fuad (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 103.


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1AŞKÎ, Vardârîd. ? - ö. 1592’den sonraDoğum YeriGörüntüle
2BEYÂZÎ, Mehmed Çelebid. - - ö. 1615-1616 / 1626-1627Doğum YeriGörüntüle
3RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebid. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4AŞKÎ, Vardârîd. ? - ö. 1592’den sonraDoğum YılıGörüntüle
5BEYÂZÎ, Mehmed Çelebid. - - ö. 1615-1616 / 1626-1627Doğum YılıGörüntüle
6RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebid. ? - ö. ?Doğum YılıGörüntüle
7AŞKÎ, Vardârîd. ? - ö. 1592’den sonraÖlüm YılıGörüntüle
8BEYÂZÎ, Mehmed Çelebid. - - ö. 1615-1616 / 1626-1627Ölüm YılıGörüntüle
9RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebid. ? - ö. ?Ölüm YılıGörüntüle
10AŞKÎ, Vardârîd. ? - ö. 1592’den sonraAlan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
11BEYÂZÎ, Mehmed Çelebid. - - ö. 1615-1616 / 1626-1627Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
12RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebid. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13AŞKÎ, Vardârîd. ? - ö. 1592’den sonraMadde AdıGörüntüle
14BEYÂZÎ, Mehmed Çelebid. - - ö. 1615-1616 / 1626-1627Madde AdıGörüntüle
15RÂZÎ, Mahmud Râzî Çelebid. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle