Madde Detay
HÂZIK, Seyyid Mehmed Efendi
(d. 1102/1690-91 - ö. 1176/1763)
divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Hâzık, 1102/1690-91 yılında Erzurum'da doğdu. Asıl adı Mehmed'dir. Hz. Muhammed'in soyundan geldiği için Seyyid Mehmed adıyla da anılmıştır. Şiirlerinde, “hazâkatli, işinin ehli, usta” anlamına gelen “Hâzık” mahlasını kullanmıştır. Ataları Karabağ yöresinden Erzurum'a gelmiş olan Erzurumlu âlimlerden İspirli Ebu Bekir Efendi'nin oğludur (Bilmen 1974: 724). Önce Erzurum'da İhlâsiyye Medresesi müderrisi Müftü Ömer Efendi ve Kâzâbâdî Ahmed Efendi gibi devrin tanınmış âlimlerinden ilim tahsil etti. Daha sonra Feyziyye Medresesi müderrisi olan babası Ebu Bekir Efendi'den ders alarak tahsilini tamamladı. İcazetnâme aldıktan sonra Erzurum'da Yazıcızâde İbrahim Paşa Medresesi ve bugün Çifte Minareli Medrese diye bilinen Hatuniyye Medresesinde müderrislik yaptı. Erzurum'da elli yılı bulan uzun süreli müderrisliği esnasında aralarında Marifet-nâme adlı eseriyle meşhur Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi birçok kıymetli şahsiyetin yetişmesine katkıda bulundu. İbrahim Hakkı'nın Farsça hocası oldu. Sâdât-ı kirâmdan olması sebebiyle Erzurum nakibüleşraflığına, 1170/1756'da da Erzurum müftülüğüne tayin edildi. Bazı kaynaklara göre, Mûtî adlı bir şahıs tarafından altı ay sonra bu görevinden azlettirildi. Fakat daha sonra tekrar atanarak vefatına kadar bu görevi sürdürdü. Erzurumlu Zihnî'nin düşürdüğü tarihe (Macit 2001: 83) ve Arif Hikmet'e (vr. 13b) göre Kadir gecesine rastlayan 1176 Ramazan/1763 Nisan'da Erzurum'da vefat etti ve Erzincankapı Mezarlığına defnedildi. Mezarı daha sonra başka bir yere nakledilmiştir.
Hâzık'ın Dîvân'ı ile mensur Ta‘lîkât Alâ Tefsîri'l-Beyzâvî ve Fetvâlar adlı üç eseri bilinmektedir:
1. Dîvân: 2234 beyitten oluşan Dîvân'da 9 kaside, 2 terkîb-i bend, 2 muhammes, 224 gazel, 30 kıta, 1 nazm, 10 matla ve 7 müfred vardır. Dîvân'ın İstanbul, Ankara ve Erzurum'daki kütüphanelerde 18 yazma nüshası bulunmaktadır. Matbu nüshası da mevcuttur (İstanbul 1318). Matbu divan, Hâzık'ın bütün şiirlerini ihtiva etmemektedir. Dîvân'ın tenkitli metni yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış (Güftâ 1992), daha sonra da yayımlanmıştır (Güftâ 2001).
2. Ta‘lîkât Alâ Tefsîri'l-Beyzâvî: Kâdı Beyzâvî Tefsîri'ni açıklayan bir eserdir.
3. Fetvâlar: Hâzık'ın Erzurum müftülüğü görevi sırasında çeşitli konular hakkında verdiği fetvaları ihtiva etmektedir. Ta‘lîkât ve müdevven fetvalar, bu eserlerin kıymetini bilmeyen kişilerin eline geçmesi sonucunda kaybolmuştur (Mehmet Nusret 1338: 104).
Hâzık, huyunun güzelliği ve zarafeti, ilmi ve faziletiyle meşhur olmuş 18. yüzyılın âlim şairlerindendir. Arapça ve Farsçaya hakkıyla vâkıf olan Hâzık, Fars edebiyatını ve bu edebiyatın inceliklerini kaynağından okuyup öğrenmiş mahir bir şairdir. Kıvrak bur zekâya ve yüksek sezgi gücüne sahiptir. Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanmaz. Rahat ve tabii bir söyleyişi vardır. Ona göre, şiir yazmak, Allah vergisidir. Şiirde “mana” önemlidir, pazar yerinde ham meyveyle kimsenin ilgilenmediği gibi söz meydanında da manadan mahrum, sadece tumturaklı sözlerden meydana gelen şiire kimse itibar etmez. Şiirde “mana”nın yanı sıra “mazmun” da önemlidir. Mana ile mazmun, gerçek şiirin iki esas unsurudur. Latif mazmun ve hoş bir üslubun yanı sıra, “darb-ı mesel” de şiire güzellik ve parlaklık verir.
Hâzık, kasidede Nef‘î'nin, gazelde ise Nâbî'nin tesiri altında kalmıştır. “Nef‘îye pey-rev oldığım eş‘ârdır garaz” mısraında belirttiği gibi, kasidelerini büyük oranda hemşehrisi Nef‘î'ye nazire olarak yazmıştır. Yüzyılın birçok şairinde görülen Nâbî'ye ve sanatına karşı duyulan hayranlık Hâzık'ta da görülür. “Hâzık sühanda Nâbi-i sânî diyen bana” ve “Hâzık etdin giderek Nâbiye nazmın taklîd” mısralarında ifade ettiği gibi, Hâzık, Nâbî'nin gazellerini tanzir etmiş ve “Nâbî-i sânî” olmakla övünmüştür. Hâzık, şair olarak en çok hemşehrisi Mustafa Zihnî'yi etkilemiştir. Zihnî, Hâzık'ı üstat olarak kabul etmiş, onun kaside ve gazellerine nazireler yazmış, Erzurum müftülüğüne atandığında bir kaside sunarak onu tebrik etmiş, vefat ettiğinde iki manzum tarih düşürmüş ve üzüntüsünü bir mersiye ile dile getirmiştir. Hâzık, Erzurum valilerine kasideler sunmuş, valilerin yaptırdıkları ve tamir ettirdikleri cami, medrese ve çeşmelere tarihler düşürmüş; şehrin tarihî eserlerini, iklimini, örf ve âdetlerini, güzellerini, geleneksel oyunlarını ve yemek kültürünü sade bir şiir diliyle ifade etmiştir.
Kaynakça
Abdürrezzâk İlmî Efendi (1308). Dîvân-ı Hâzık Efendi. Der-Saâdet.
Arif Hikmet. Tezkire. Millet Kütüphanesi. AE Tarih. Nr. 798. vr. 13b.
Bağdatlı İsmail Paşa. Keşfü'z-Zünûn Zeyli. Süleymaniye Kütüphanesi. Basma Bağışlar. Nr. 2854/1. C.I. 496.
Bilmen, Ömer Nasuhi (1974). Büyük Tefsir Tarihi. C. II. 2. baskı.İstanbul.724.
Bursalı Mehmed Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. I. İstanbul: Matbaa-i Âmire. 280.
Fındıkoğlu, Ziyaeddin Fahri (1927). Erzurum Şairleri. İstanbul: Sanâyi‘-i Nefîse Matbaası.
Güftâ, Hüseyin (1992). Hâzık Mehmed Efendi'nin Hayatı, Edebî Şahsiyeti, Eserleri ve Divanının Tenkidli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
Güftâ, Hüseyin (2001). Erzurumlu Şair Hâzık. İstanbul: Dergah Yay.
Horata, Osman (2009). Has Bahçede Hazan Vakti XVIII. Yüzyıl: Son Klasik Dönem Türk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1970). Türk Edebiyatı Tarihi. 2. baskı. Ankara.
Konyalı, İbrahim Hakkı (1960). Erzurum Tarihi. İstanbul: Ercan Matbaası.
Macit, Muhsin (hzl.) (2001). Erzurumlu Zihnî Divanı. Ankara: KB Yay.
Mehmed Nusret (1338). Târîhçe-i Erzurum. İstanbul.
Mehmed Süreyya (1308). Sicill-i Osmânî. C.1. İstanbul. 96.
Mehmed Tevfîk (1290). Kâfile-i Şuarâ. İstanbul. 113.
Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Fındıklılı İsmet Efendi, Şakâik-i Numâniyye ve Zeylleri. C.1. İstanbul: Çağrı Yay. 250.
Râmiz. Âdâb-ı Zurafâ. Millet Kütüphanesi. AE Tarih. Nr. 762. 61.
Şefkat. Tezkire. Millet Kütüphanesi. AE Tarih. Nr. 780. vr. 20b.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: PROF. DR. HÜSEYİN GÜFTAYayın Tarihi: 23.02.2014Güncelleme Tarihi: 19.11.2020Eserlerinden Örnekler
Ve lehû fî Na‘ti'n-Nebiyy aleyhi's-selâm
Ser-â-ser olmuşum cürm ü kabâhat yâ Resûlallah
Bana senden olur olsa inâyet yâ Resûlallah
O hizmetde senin emrinde Rıdvân bir gulâmındır
Müsellemdir sana miftâh-ı cennet yâ Resûlallah
Lisân-ı hâl ile her bir giyâh-ı hâk-i lahdim der
Şefâ‘at yâ Resûlallah şefâ‘at yâ Resûlallah
Kerem eyle beni atma ırağa hâk-i pâyinden
Yerim kıl zîr-i sancak-ı siyâdet yâ Resûlallah
Mezâkım hâdim-i lezzât ile telh oldığı demde
Nasîb eyle bana şehd-i şehâdet yâ Resûlallah
Benim gibi usât-ı ümmetinden bî-ser ü pâya
Seni sâhib eden Mevlâya minnet yâ Resûlallah
Fakîrin derd-mendin bir gedâ-yı müstmendindir
Kapında Hâzık-ı pür-cürm ü illet yâ Resûlallah
Gazel
Biraz da mu‘tedil olsa şitâsı Erzenü'r-Rûmun
Nice inkâr olur âb u havâsı Erzenü'r-Rûmun
Vezân olsa nesîm ezhâr-ı reng-â-reng-i küh-sâra
Kokar anber gibi her bir giyâsı Erzenü'r-Rûmun
Gehî âşıklara şemşîr ü gâhî gösterir pingâl
Nigâh-ı dil-ber-i hâtır-rübâsı Erzenü'r-Rûmun
Nümâyişli degildir ol kadar sâ’ir bilâd-âsâ
Metânet üzredir tarh-ı binâsı Erzenü'r-Rûmun
Ne izzetdir bu kim Hâzık misâli nâdire-perver
Ola bir şâ‘ir-i rengîn-edâsı Erzenü'r-Rûmun
Gazel
Gül-istânı ser-â-ser kabladı âvâzın ey bülbül
Nedendir oldı nâle rûz u şeb dem-sâzın ey bülbül
Reg-i câna geçerken hâr-ı cevri verd-i gül-şenden
Yine rencîde olmaz hâtır-ı nâ-sâzın ey bülbül
Gül-i pür-jâle gibi sende yokdur ukde-i hâtır
Musaffâdır kederden meşreb-i mümtâzın ey bülbül
Hemîşe gerdişin berg-i giyâh-ı sebzedir ammâ
Ne derdin var derûnda kimse bilmez râzın ey bülbül
Ne kâbil eylemek hânendelikle yâra istiğnâ
Niyâzı koyma elden yohsa geçmez nâzın ey bülbül
Sarîr-i hâme-i Hâzık gibi âfâk-gîr oldı
Ne hâletdir sadâ-yı nağme-i şehnâzın ey bülbül
(Güftâ, Hüseyin (2001). Erzurumlu Şair Hâzık. İstanbul: Dergah Yay.134, 272, 275.)
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 23.02.2014Güncelleme Tarihi: 19.11.2020Eserlerinden Örnekler
Ve lehû fî Na‘ti'n-Nebiyy aleyhi's-selâm
Ser-â-ser olmuşum cürm ü kabâhat yâ Resûlallah
Bana senden olur olsa inâyet yâ Resûlallah
O hizmetde senin emrinde Rıdvân bir gulâmındır
Müsellemdir sana miftâh-ı cennet yâ Resûlallah
Lisân-ı hâl ile her bir giyâh-ı hâk-i lahdim der
Şefâ‘at yâ Resûlallah şefâ‘at yâ Resûlallah
Kerem eyle beni atma ırağa hâk-i pâyinden
Yerim kıl zîr-i sancak-ı siyâdet yâ Resûlallah
Mezâkım hâdim-i lezzât ile telh oldığı demde
Nasîb eyle bana şehd-i şehâdet yâ Resûlallah
Benim gibi usât-ı ümmetinden bî-ser ü pâya
Seni sâhib eden Mevlâya minnet yâ Resûlallah
Fakîrin derd-mendin bir gedâ-yı müstmendindir
Kapında Hâzık-ı pür-cürm ü illet yâ Resûlallah
Gazel
Biraz da mu‘tedil olsa şitâsı Erzenü'r-Rûmun
Nice inkâr olur âb u havâsı Erzenü'r-Rûmun
Vezân olsa nesîm ezhâr-ı reng-â-reng-i küh-sâra
Kokar anber gibi her bir giyâsı Erzenü'r-Rûmun
Gehî âşıklara şemşîr ü gâhî gösterir pingâl
Nigâh-ı dil-ber-i hâtır-rübâsı Erzenü'r-Rûmun
Nümâyişli degildir ol kadar sâ’ir bilâd-âsâ
Metânet üzredir tarh-ı binâsı Erzenü'r-Rûmun
Ne izzetdir bu kim Hâzık misâli nâdire-perver
Ola bir şâ‘ir-i rengîn-edâsı Erzenü'r-Rûmun
Gazel
Gül-istânı ser-â-ser kabladı âvâzın ey bülbül
Nedendir oldı nâle rûz u şeb dem-sâzın ey bülbül
Reg-i câna geçerken hâr-ı cevri verd-i gül-şenden
Yine rencîde olmaz hâtır-ı nâ-sâzın ey bülbül
Gül-i pür-jâle gibi sende yokdur ukde-i hâtır
Musaffâdır kederden meşreb-i mümtâzın ey bülbül
Hemîşe gerdişin berg-i giyâh-ı sebzedir ammâ
Ne derdin var derûnda kimse bilmez râzın ey bülbül
Ne kâbil eylemek hânendelikle yâra istiğnâ
Niyâzı koyma elden yohsa geçmez nâzın ey bülbül
Sarîr-i hâme-i Hâzık gibi âfâk-gîr oldı
Ne hâletdir sadâ-yı nağme-i şehnâzın ey bülbül
(Güftâ, Hüseyin (2001). Erzurumlu Şair Hâzık. İstanbul: Dergah Yay.134, 272, 275.)
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 19.11.2020Eserlerinden Örnekler
Ve lehû fî Na‘ti'n-Nebiyy aleyhi's-selâm
Ser-â-ser olmuşum cürm ü kabâhat yâ Resûlallah
Bana senden olur olsa inâyet yâ Resûlallah
O hizmetde senin emrinde Rıdvân bir gulâmındır
Müsellemdir sana miftâh-ı cennet yâ Resûlallah
Lisân-ı hâl ile her bir giyâh-ı hâk-i lahdim der
Şefâ‘at yâ Resûlallah şefâ‘at yâ Resûlallah
Kerem eyle beni atma ırağa hâk-i pâyinden
Yerim kıl zîr-i sancak-ı siyâdet yâ Resûlallah
Mezâkım hâdim-i lezzât ile telh oldığı demde
Nasîb eyle bana şehd-i şehâdet yâ Resûlallah
Benim gibi usât-ı ümmetinden bî-ser ü pâya
Seni sâhib eden Mevlâya minnet yâ Resûlallah
Fakîrin derd-mendin bir gedâ-yı müstmendindir
Kapında Hâzık-ı pür-cürm ü illet yâ Resûlallah
Gazel
Biraz da mu‘tedil olsa şitâsı Erzenü'r-Rûmun
Nice inkâr olur âb u havâsı Erzenü'r-Rûmun
Vezân olsa nesîm ezhâr-ı reng-â-reng-i küh-sâra
Kokar anber gibi her bir giyâsı Erzenü'r-Rûmun
Gehî âşıklara şemşîr ü gâhî gösterir pingâl
Nigâh-ı dil-ber-i hâtır-rübâsı Erzenü'r-Rûmun
Nümâyişli degildir ol kadar sâ’ir bilâd-âsâ
Metânet üzredir tarh-ı binâsı Erzenü'r-Rûmun
Ne izzetdir bu kim Hâzık misâli nâdire-perver
Ola bir şâ‘ir-i rengîn-edâsı Erzenü'r-Rûmun
Gazel
Gül-istânı ser-â-ser kabladı âvâzın ey bülbül
Nedendir oldı nâle rûz u şeb dem-sâzın ey bülbül
Reg-i câna geçerken hâr-ı cevri verd-i gül-şenden
Yine rencîde olmaz hâtır-ı nâ-sâzın ey bülbül
Gül-i pür-jâle gibi sende yokdur ukde-i hâtır
Musaffâdır kederden meşreb-i mümtâzın ey bülbül
Hemîşe gerdişin berg-i giyâh-ı sebzedir ammâ
Ne derdin var derûnda kimse bilmez râzın ey bülbül
Ne kâbil eylemek hânendelikle yâra istiğnâ
Niyâzı koyma elden yohsa geçmez nâzın ey bülbül
Sarîr-i hâme-i Hâzık gibi âfâk-gîr oldı
Ne hâletdir sadâ-yı nağme-i şehnâzın ey bülbül
(Güftâ, Hüseyin (2001). Erzurumlu Şair Hâzık. İstanbul: Dergah Yay.134, 272, 275.)
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Ve lehû fî Na‘ti'n-Nebiyy aleyhi's-selâm
Ser-â-ser olmuşum cürm ü kabâhat yâ Resûlallah
Bana senden olur olsa inâyet yâ Resûlallah
O hizmetde senin emrinde Rıdvân bir gulâmındır
Müsellemdir sana miftâh-ı cennet yâ Resûlallah
Lisân-ı hâl ile her bir giyâh-ı hâk-i lahdim der
Şefâ‘at yâ Resûlallah şefâ‘at yâ Resûlallah
Kerem eyle beni atma ırağa hâk-i pâyinden
Yerim kıl zîr-i sancak-ı siyâdet yâ Resûlallah
Mezâkım hâdim-i lezzât ile telh oldığı demde
Nasîb eyle bana şehd-i şehâdet yâ Resûlallah
Benim gibi usât-ı ümmetinden bî-ser ü pâya
Seni sâhib eden Mevlâya minnet yâ Resûlallah
Fakîrin derd-mendin bir gedâ-yı müstmendindir
Kapında Hâzık-ı pür-cürm ü illet yâ Resûlallah
Gazel
Biraz da mu‘tedil olsa şitâsı Erzenü'r-Rûmun
Nice inkâr olur âb u havâsı Erzenü'r-Rûmun
Vezân olsa nesîm ezhâr-ı reng-â-reng-i küh-sâra
Kokar anber gibi her bir giyâsı Erzenü'r-Rûmun
Gehî âşıklara şemşîr ü gâhî gösterir pingâl
Nigâh-ı dil-ber-i hâtır-rübâsı Erzenü'r-Rûmun
Nümâyişli degildir ol kadar sâ’ir bilâd-âsâ
Metânet üzredir tarh-ı binâsı Erzenü'r-Rûmun
Ne izzetdir bu kim Hâzık misâli nâdire-perver
Ola bir şâ‘ir-i rengîn-edâsı Erzenü'r-Rûmun
Gazel
Gül-istânı ser-â-ser kabladı âvâzın ey bülbül
Nedendir oldı nâle rûz u şeb dem-sâzın ey bülbül
Reg-i câna geçerken hâr-ı cevri verd-i gül-şenden
Yine rencîde olmaz hâtır-ı nâ-sâzın ey bülbül
Gül-i pür-jâle gibi sende yokdur ukde-i hâtır
Musaffâdır kederden meşreb-i mümtâzın ey bülbül
Hemîşe gerdişin berg-i giyâh-ı sebzedir ammâ
Ne derdin var derûnda kimse bilmez râzın ey bülbül
Ne kâbil eylemek hânendelikle yâra istiğnâ
Niyâzı koyma elden yohsa geçmez nâzın ey bülbül
Sarîr-i hâme-i Hâzık gibi âfâk-gîr oldı
Ne hâletdir sadâ-yı nağme-i şehnâzın ey bülbül
(Güftâ, Hüseyin (2001). Erzurumlu Şair Hâzık. İstanbul: Dergah Yay.134, 272, 275.)
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | KADRİYE, Hamdiye Demir | d. 01.01.1944 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | ÜRYANÎ, Mehmet Yılmaz | d. 1950 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | FİRKATÎ, Mustafa Alkan | d. 1946 - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | KADRİYE, Hamdiye Demir | d. 01.01.1944 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | ÜRYANÎ, Mehmet Yılmaz | d. 1950 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | FİRKATÎ, Mustafa Alkan | d. 1946 - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | KADRİYE, Hamdiye Demir | d. 01.01.1944 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | ÜRYANÎ, Mehmet Yılmaz | d. 1950 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | FİRKATÎ, Mustafa Alkan | d. 1946 - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | KADRİYE, Hamdiye Demir | d. 01.01.1944 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
11 | ÜRYANÎ, Mehmet Yılmaz | d. 1950 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
12 | FİRKATÎ, Mustafa Alkan | d. 1946 - ö. ? | Meslek | Görüntüle |
13 | KADRİYE, Hamdiye Demir | d. 01.01.1944 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | ÜRYANÎ, Mehmet Yılmaz | d. 1950 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | FİRKATÎ, Mustafa Alkan | d. 1946 - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | KADRİYE, Hamdiye Demir | d. 01.01.1944 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
17 | ÜRYANÎ, Mehmet Yılmaz | d. 1950 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |
18 | FİRKATÎ, Mustafa Alkan | d. 1946 - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |