Madde Detay
HENGÂMÎ
(d. ?/? - ö. ?/1873)
Tekke Şairi
(Tekke / 19. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Hayatı hakkında çok az bilgi bulunan Hengâmî’nin asıl adı bilinmemektedir. Şiirlerinde Hengâmî mahlasını kullanan Bektaşi şairi, Rusçukludur. Rumeli ve Anadolu’nun birçok yerlerini dolaşmıştır. Anadolu’da bir müddet Amasya’da kahvecilik etmiş, sonra İstanbul’a gelip Beşiktaşlı Gedaî ile aynı mecliste bulunmuştur. Hengâmî, 1873 tarihinde Bursa’da vefat etmiştir.
Şiirlerinden bir miktarı S. Nüzhet Ergun tarafından bastırılmıştır (Kocatürk 1963: 383). Oldukça kültürlü bir şair olduğu anlaşılan Hengâmî, gençliğinde saz çalmaya ve şiir söylemeye heveslenmiştir (Bayrı 1956: 7). Fuat Köprülü, Saz Şairleri adlı eserinde onu 19. asır şairi gösterip “Güzel sana kim öğretti usûlî/…” ile başlayan bir koşmasına yer vermektedir (2004: 575). Hengâmî hakkında en kapsamlı bilgiyi Şükrü Elçin vermektedir. Elçin, “Hengâmî’nin Bilinmeyen Şiirleri” ve “ Hengâmî’nin Üç Destanı” başlıkları altında âşık hakkında açıklayıcı bilgi vermektedir. Bugün için gerçek adı tespit edilemeyen âşığın Hengâmî mahlaslı bir semaisindeki “Bu şehrin miskini meczub gedâ bir dervişân derler/ Diyâr-ı kal’a-i Rusçuk’ta bir Hengâmî şanım var.” kaydından Rusçuklu olduğunu ve bir destanındaki “Geçen ömrün Hengâm elli yaş iken” mısraından ömrünün yarım asrı geçtiği öğrenilmektedir (Elçin 1997: 292).
Elçin, "Âşık Hıfzıoğlu, Muhammed Ali Dede Baba, Muhibbî, Zarîfî, Nesîmî, Misâlî, Zatî, Viran Abdal, Rıza, Ruhullah, Türâbî, Gedâyî, Ceyhûnî, Hasib, Emrah, Fuzûlî (Halk şairi), Kalender, Pîr Sultan, Hâkî, Râzî, Kâmil, Sâbit, Derdli, Fâzıl, Sezâyî, Nev’î, Muhîtî, Vahdetî, Sürûrî, Meşâmî, Arşî, Halîlî, Usûî, Za’fî, Recûlî, Harâbî, Halim, Cesârî, Mübâhî, Mustafa Baba, Kul Himmet ve Hüseyin Rifat"ın parekende şiirlerini ihtiva eden mecmualarda Hengâmî’nin şiirlerini yayımlananlardan bazılarının arasında gördüğünü belirtmekte ve bilinmeyen on manzumesinden yedisini burada okuyucuya sunmaktadır (1997: 292). Hengâmî’nin adının döneminde şöhret kazanmış âşıklarla birlikte anılması, onun da aynı zamanda önemli âşık meclislerinde bulunduğunu ve döneminde önemli bir âşık olduğunu göstermektedir. Hem aruz hem de hece ile söylenmiş şiirlerinin olduğu bilinen Hengâmî’nin kendine has bir üslubu vardır.
Kaynakça
Bayrı, M. Halit (1956). Halk Şiiri XIX. Yüzyıl. Ankara: Varlık Yay.
Cunbur, Müjgân (2004). "Hengâmî", Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi. C. 5. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. 12.
Çelik, Ali (2008). Türk Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Timaş Yay.
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay.
Kocatürk, Vasfi Mahir (1963). Saz Şiiri Antolojisi. Ankara: Ayyıldız Matbaası.
Köprülü, Fuat (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay.
“Hengâmî” (1981). Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 4. İstanbul: Dergâh Yay. 207.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: ARAŞ. GÖR. EMİNE ÇAKIRYayın Tarihi: 02.12.2014Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Güzel sana kim öğretti usulü;
Meşreb-i gönlümce hünerlenirsin
Böyle m’olur güzellerin mahsulü
Bahada, sevdiğim, cevherlenirsin
Hep güzeller olur hüsnüne hayran
Melek misin, söyle, ey çeşm-i fettan?
Bende-i fermanın zümre-i huban
Güzeller şahısın, serverlenirsin.
Hengâmî! Bir katra yarsız içemem
Candan geçer, cananımdan geçemem
Ben sana bir aziz kıymet biçemem
Günden güne gayet dilberlenirsin
Köprülü, Fuat (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 575.
Koşma
Huzurunda kolu bağlı dururuz
Siyasette cürmü sormayanlara
Ervahı ceddine lanet okuruz
Bülbüle açılmış gül gösteririz
Pervaneye nardan göl gösteririrz
Rehnüma oluruz yol gösteririz
Çeşmi âma olup görmeyenlere
Hengâmî der benim çok günahım var
Mağrifet edecek padişahım var
Muhibbi sadıka eyvallahım var
Ser verip de sırrın vermeyenlere
Bayrı, M. Halit (1956). Halk Şiiri XIX. Yüzyıl. Ankara: Varlık Yay. 37.
Gazel-i Hengâmî
İstemem hiç kimseden bir gayri laf gelsün sana
İsterim ki şâh-ı âlemsin taraf gelsin sana
Sen şefaat kânısın hürmet senin şefkat senin
Cürmün mücrimlerin eyle muaf gelsün sana
Hüsn-i zâtın secde itsün zümre-i erbâb-ı aşk
Kâ’be-i vecdin gören ehl-i tavaf gelsün sana
Mutlaka matbu-ı Hudâ’sın şehâ sen şüphesiz
Hazret-i Pîrim erenler saf-be-saf gelsün sana
Bende-i Hengâm sâdık bir sefilindir senin
Hem kulun hem âşıkın ister hilâf gelsün sana
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 294.
Destan
Aşk derdine düşme derd çekemezsin
Zira devası yok derman bulunmaz
Merhem-i hikmetden şefkat umarsın
Sanma geld dünyada Lokman bulunmaz
Boş yere eyleme gel âh u enin
Aşk lâlesin eyle boynuma perçin
Herkes güzel sevmek ister ve lâkin
Cana yakın candan canan bulunmaz
Tevekkül babından bağlan mabuda
Kader vesiledir her bir maksuda
Her hatıra gelen gelmez vücuda
At bulduğun yerde meydan bulunmaz
Birgün düşer cesed hâk-i mezara
Tenin kısmet olur mûr ile mâra
Şağ iken her şeyin maddesin ara
Akmaz çayda kân-ı mercan bulunmaz
….
Hengâmî her seher durma zâr eyle
Mescide de kendin gel karar eyle
Vebâlinden tevbe istiğfar eyle
Sana bundan özge âsan bulunmaz
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 299.
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 02.12.2014Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Güzel sana kim öğretti usulü;
Meşreb-i gönlümce hünerlenirsin
Böyle m’olur güzellerin mahsulü
Bahada, sevdiğim, cevherlenirsin
Hep güzeller olur hüsnüne hayran
Melek misin, söyle, ey çeşm-i fettan?
Bende-i fermanın zümre-i huban
Güzeller şahısın, serverlenirsin.
Hengâmî! Bir katra yarsız içemem
Candan geçer, cananımdan geçemem
Ben sana bir aziz kıymet biçemem
Günden güne gayet dilberlenirsin
Köprülü, Fuat (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 575.
Koşma
Huzurunda kolu bağlı dururuz
Siyasette cürmü sormayanlara
Ervahı ceddine lanet okuruz
Bülbüle açılmış gül gösteririz
Pervaneye nardan göl gösteririrz
Rehnüma oluruz yol gösteririz
Çeşmi âma olup görmeyenlere
Hengâmî der benim çok günahım var
Mağrifet edecek padişahım var
Muhibbi sadıka eyvallahım var
Ser verip de sırrın vermeyenlere
Bayrı, M. Halit (1956). Halk Şiiri XIX. Yüzyıl. Ankara: Varlık Yay. 37.
Gazel-i Hengâmî
İstemem hiç kimseden bir gayri laf gelsün sana
İsterim ki şâh-ı âlemsin taraf gelsin sana
Sen şefaat kânısın hürmet senin şefkat senin
Cürmün mücrimlerin eyle muaf gelsün sana
Hüsn-i zâtın secde itsün zümre-i erbâb-ı aşk
Kâ’be-i vecdin gören ehl-i tavaf gelsün sana
Mutlaka matbu-ı Hudâ’sın şehâ sen şüphesiz
Hazret-i Pîrim erenler saf-be-saf gelsün sana
Bende-i Hengâm sâdık bir sefilindir senin
Hem kulun hem âşıkın ister hilâf gelsün sana
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 294.
Destan
Aşk derdine düşme derd çekemezsin
Zira devası yok derman bulunmaz
Merhem-i hikmetden şefkat umarsın
Sanma geld dünyada Lokman bulunmaz
Boş yere eyleme gel âh u enin
Aşk lâlesin eyle boynuma perçin
Herkes güzel sevmek ister ve lâkin
Cana yakın candan canan bulunmaz
Tevekkül babından bağlan mabuda
Kader vesiledir her bir maksuda
Her hatıra gelen gelmez vücuda
At bulduğun yerde meydan bulunmaz
Birgün düşer cesed hâk-i mezara
Tenin kısmet olur mûr ile mâra
Şağ iken her şeyin maddesin ara
Akmaz çayda kân-ı mercan bulunmaz
….
Hengâmî her seher durma zâr eyle
Mescide de kendin gel karar eyle
Vebâlinden tevbe istiğfar eyle
Sana bundan özge âsan bulunmaz
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 299.
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 07.12.2020Eserlerinden Örnekler
Koşma
Güzel sana kim öğretti usulü;
Meşreb-i gönlümce hünerlenirsin
Böyle m’olur güzellerin mahsulü
Bahada, sevdiğim, cevherlenirsin
Hep güzeller olur hüsnüne hayran
Melek misin, söyle, ey çeşm-i fettan?
Bende-i fermanın zümre-i huban
Güzeller şahısın, serverlenirsin.
Hengâmî! Bir katra yarsız içemem
Candan geçer, cananımdan geçemem
Ben sana bir aziz kıymet biçemem
Günden güne gayet dilberlenirsin
Köprülü, Fuat (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 575.
Koşma
Huzurunda kolu bağlı dururuz
Siyasette cürmü sormayanlara
Ervahı ceddine lanet okuruz
Bülbüle açılmış gül gösteririz
Pervaneye nardan göl gösteririrz
Rehnüma oluruz yol gösteririz
Çeşmi âma olup görmeyenlere
Hengâmî der benim çok günahım var
Mağrifet edecek padişahım var
Muhibbi sadıka eyvallahım var
Ser verip de sırrın vermeyenlere
Bayrı, M. Halit (1956). Halk Şiiri XIX. Yüzyıl. Ankara: Varlık Yay. 37.
Gazel-i Hengâmî
İstemem hiç kimseden bir gayri laf gelsün sana
İsterim ki şâh-ı âlemsin taraf gelsin sana
Sen şefaat kânısın hürmet senin şefkat senin
Cürmün mücrimlerin eyle muaf gelsün sana
Hüsn-i zâtın secde itsün zümre-i erbâb-ı aşk
Kâ’be-i vecdin gören ehl-i tavaf gelsün sana
Mutlaka matbu-ı Hudâ’sın şehâ sen şüphesiz
Hazret-i Pîrim erenler saf-be-saf gelsün sana
Bende-i Hengâm sâdık bir sefilindir senin
Hem kulun hem âşıkın ister hilâf gelsün sana
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 294.
Destan
Aşk derdine düşme derd çekemezsin
Zira devası yok derman bulunmaz
Merhem-i hikmetden şefkat umarsın
Sanma geld dünyada Lokman bulunmaz
Boş yere eyleme gel âh u enin
Aşk lâlesin eyle boynuma perçin
Herkes güzel sevmek ister ve lâkin
Cana yakın candan canan bulunmaz
Tevekkül babından bağlan mabuda
Kader vesiledir her bir maksuda
Her hatıra gelen gelmez vücuda
At bulduğun yerde meydan bulunmaz
Birgün düşer cesed hâk-i mezara
Tenin kısmet olur mûr ile mâra
Şağ iken her şeyin maddesin ara
Akmaz çayda kân-ı mercan bulunmaz
….
Hengâmî her seher durma zâr eyle
Mescide de kendin gel karar eyle
Vebâlinden tevbe istiğfar eyle
Sana bundan özge âsan bulunmaz
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 299.
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Koşma
Güzel sana kim öğretti usulü;
Meşreb-i gönlümce hünerlenirsin
Böyle m’olur güzellerin mahsulü
Bahada, sevdiğim, cevherlenirsin
Hep güzeller olur hüsnüne hayran
Melek misin, söyle, ey çeşm-i fettan?
Bende-i fermanın zümre-i huban
Güzeller şahısın, serverlenirsin.
Hengâmî! Bir katra yarsız içemem
Candan geçer, cananımdan geçemem
Ben sana bir aziz kıymet biçemem
Günden güne gayet dilberlenirsin
Köprülü, Fuat (2004). Saz Şairleri. Ankara: Akçağ Yay. 575.
Koşma
Huzurunda kolu bağlı dururuz
Siyasette cürmü sormayanlara
Ervahı ceddine lanet okuruz
Bülbüle açılmış gül gösteririz
Pervaneye nardan göl gösteririrz
Rehnüma oluruz yol gösteririz
Çeşmi âma olup görmeyenlere
Hengâmî der benim çok günahım var
Mağrifet edecek padişahım var
Muhibbi sadıka eyvallahım var
Ser verip de sırrın vermeyenlere
Bayrı, M. Halit (1956). Halk Şiiri XIX. Yüzyıl. Ankara: Varlık Yay. 37.
Gazel-i Hengâmî
İstemem hiç kimseden bir gayri laf gelsün sana
İsterim ki şâh-ı âlemsin taraf gelsin sana
Sen şefaat kânısın hürmet senin şefkat senin
Cürmün mücrimlerin eyle muaf gelsün sana
Hüsn-i zâtın secde itsün zümre-i erbâb-ı aşk
Kâ’be-i vecdin gören ehl-i tavaf gelsün sana
Mutlaka matbu-ı Hudâ’sın şehâ sen şüphesiz
Hazret-i Pîrim erenler saf-be-saf gelsün sana
Bende-i Hengâm sâdık bir sefilindir senin
Hem kulun hem âşıkın ister hilâf gelsün sana
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 294.
Destan
Aşk derdine düşme derd çekemezsin
Zira devası yok derman bulunmaz
Merhem-i hikmetden şefkat umarsın
Sanma geld dünyada Lokman bulunmaz
Boş yere eyleme gel âh u enin
Aşk lâlesin eyle boynuma perçin
Herkes güzel sevmek ister ve lâkin
Cana yakın candan canan bulunmaz
Tevekkül babından bağlan mabuda
Kader vesiledir her bir maksuda
Her hatıra gelen gelmez vücuda
At bulduğun yerde meydan bulunmaz
Birgün düşer cesed hâk-i mezara
Tenin kısmet olur mûr ile mâra
Şağ iken her şeyin maddesin ara
Akmaz çayda kân-ı mercan bulunmaz
….
Hengâmî her seher durma zâr eyle
Mescide de kendin gel karar eyle
Vebâlinden tevbe istiğfar eyle
Sana bundan özge âsan bulunmaz
Elçin, Şükrü (1997). Halk Edebiyatı Araştırmaları I. Ankara: Akçağ Yay. 299.
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | ALİ, Şeyh Pîr Ali Efendi | d. ? - ö. 1545-46 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | BEYÂNÎ, Mustafâ | d. ? - ö. 1597-98 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | FITNAT BACI | d. ? - ö. ? | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | ALİ, Şeyh Pîr Ali Efendi | d. ? - ö. 1545-46 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | BEYÂNÎ, Mustafâ | d. ? - ö. 1597-98 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | FITNAT BACI | d. ? - ö. ? | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | ALİ, Şeyh Pîr Ali Efendi | d. ? - ö. 1545-46 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | BEYÂNÎ, Mustafâ | d. ? - ö. 1597-98 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | FITNAT BACI | d. ? - ö. ? | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | ALİ, Şeyh Pîr Ali Efendi | d. ? - ö. 1545-46 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
11 | BEYÂNÎ, Mustafâ | d. ? - ö. 1597-98 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
12 | FITNAT BACI | d. ? - ö. ? | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
13 | ALİ, Şeyh Pîr Ali Efendi | d. ? - ö. 1545-46 | Madde Adı | Görüntüle |
14 | BEYÂNÎ, Mustafâ | d. ? - ö. 1597-98 | Madde Adı | Görüntüle |
15 | FITNAT BACI | d. ? - ö. ? | Madde Adı | Görüntüle |