MA‘NEVÎ, Mustafa Manevî

(d. 1000\\\\\\\'lerin ortası?/1600\\\'lerin ortası - ö. 1114/1702)
tekke şairi
(Tekke / 16. Yüzyıl / Anadolu-Osmanlı-Türkiye)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Mustafa Ma‘nevî, Halvetîliğin Şabaniyye kolunun Karabâşiyye şubesini kuran Karabaş Ali el-Atvel (Karabâş-ı Veli)'in üç oğlundan biridir. Bolu çevresinden ve şehrî/İstanbullu olduğu ifade edilmişse de, Mustafa Ma‘nevî’nin doğum yeri ve tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Safâyî ve Sâlim tezkirelerinde şu şekilde tanıtılır: “Nâmı Mustafâ’dur. Bolu sancağı havâlisinden zuhûr etmiştir. Kibâr-ı meşâyih-ı Halvetiyye’den Üsküdar’da sâkin iken fevt olan Karabaş Ali Efendi’nin oğludur” (Safâyî: 259b). “Ma‘nevî, meşâyih-ı Halvetiyye’den meşhûr-ı âfâk Karabâş Şeyhi Ali Efendi’nin mahdûmları Şeyh Mustafa Efendi’dür ki beyne’l- meşâyıh Ma‘nevî Efendi diye şöhret-gîr bir şeyh-i nâmdâr idi”( Sâlim Tezkiresi, 622b). Karabâş Şeyhi Ali Efendi’nin oğlu ve halîfesi olarak tanıtılan mutasavvıf şair, biyografik kaynaklarda, Ma‘nevî Efendi, Mustafa Efendi, Şeyh Mustafa Ma‘nevî Efendi, Pîr-i sânî Karabâş Ali Efendi Hazretleri’nin veled-i sulbü Mustafa Ma‘nevî Efendi isimleriyle zikredilir (Sâlim: 622; Ayvansarâyî: 30b; Ma'nevî: 56b).

Mustafa Ma‘nevî’nin, Şeyh Hasan ‘Adnî (ö. 1125/1714) ve Hüseyin Çelebî adında iki  kardeşiolduğundan bahsedilir. Hasan ‘Adnî Efendi’nin Mısır’ın başkenti olan Kahire’de Kara Meydan adıyla şöhret bulmuş mahalde Kırklar Makâmı diye tabir olunan, Kara Mehmed Paşa’nın ihyâ eylediği âsitânede şeyh olduğu; diğer kardeşi Hüseyin Çelebî’nin ise müstahlef ve irşâda icâzetli olmakla birlikte dünyevi şeyleri önemseyen mizacı sebebiyle, halîfe sıfatıyla herhangi bir beldeye tayin edilmediği ifade edilmiştir (Hasan Efendi-zâde Senâî: 26b).

Mustafa Ma‘nevî, Celvetî şeyhi Abdülhay Efendi’nin Azîz Mahmûd Hüdâyî Tekkesi şeyhliğine tayin edilmesiyle, 1691 senesinde boşalan Kadırga’daki Sokullu Mehmed Paşa zâviyesine şeyh; ve aynı tarihlerde Bahçekapıda’ki Valide Sultan Câmii’ne vâiz olarak tayin olunmuştur. Yalnızca Menâkıb-ı Nasûhî’de, Sultan Ahmed Câmii şeyhliğinde bulunduğu; Sefîne-i Evliyâ’da ise Mustafa Ma‘nevî’nin beş sene boyunca şeyhlik ve vaizlik görevini yerine getirdiği ifade edilmiştir. 1104/1692'de 2. Ahmed’in seçimiyle Edirne’ye çağrılarak Ordû-yı Hümâyûn şeyhliğine tayin olunan Ma‘nevî, “bir gün esnâ-yı vaazda mizâc- ı pâdişâhiye muhâlif söz söylediğinden tekrar İstanbul’a iade kılınmış ve kemâkân tekke-i mezkûre meşîhatında imrâr-ı evkât eylemiştir.” (Mehmed Sirâceddin: 36) Ayrıca Ma‘nevî’nin vefatından dokuz yıl önce vâizlik görevini bırakarak, bu zaviyede münzevî bir hayat yaşadığı ifade edilmiştir.

Mustafa Ma‘nevî 1702 yılının ekim-kasım aylarında vefat etmiştir. Mustafa Ma‘nevî’nin kabri, Üsküdar’ın Doğancılar mevkiinde bulunan Şeyh Nasûhî Efendi Tekkesi’nin hazîresindedir. “Şeyh-ı Mukaddes”; ‘Azîm oldı ‘âlem-i ma‘nâya gitdi Ma‘nevî” vefat tarihi olarak düşürülmüştür. Mustafa Ma'nevî'nin eserleri şunlardır:

1. Cevâhiru’l- ‘Akâid (Lübbü’l-‘Akâid): Mustafa Ma‘nevî’nin 1089 Safer/1678 Nisan ayının ortasında yazmayı bitirdiğini ifade ettiği eser, babası Karabâş-ı Velî Ali el-Atvel’in Nesefî akâidine, Şerh-i Akâid-i Nesefiyye bi-Lisâni’t-Tahkîk isimle yazdığı Arapça şerhin Türkçe tercümesi mahiyetindedir (Ma‘nevî, Cevâhiru’l-‘Akâid: 58b).

 2. Dîvân-ı Ma‘nevî: Dîvân-ı Ma‘nevî’de ikisi Arapça olmak üzere 66 adet manzûme vardır. Dîvân'ın büyük bir bölümü gazellerden müteşekkildir. Şiirlerinde en çok remel bahrinin “Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün” kalıbını kullanmıştır. 20 ayet ve ikisi kudsî olmak üzere 5 hadîs iktibâs eden Ma‘nevî, bunları şiirlerinde mütekerriren kullanmıştır. Şiirlerinde redif kullanmayı seven Ma‘nevî’nin 33 adet şiiri müreddeftir. Ma‘nevî Dîvânı'nın iki nüshası vardır: 1. Marmara Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesi, Yazmalar Bölümü, nu. 23; 2. Mustafa Ma‘nevî. Dîvân, Müstensih: Ali Haydar b. Ahmed Muhtar, Süleymaniye Ktp, Haşim Paşa Böl: nu. 76/6.

Kaynaklarda, Mustafa Ma‘nevî'den vâiz, müzekkir, muhaddis, müfessir bir şahsiyet olarak bahsedilmiş; zâhirî ve bâtınî ilimleri öncelikle babasından ve daha sonra asrın şöhretli âlimlerinden almıştır (Âsım Beyzâde Mehmed Sirâceddîn 1325: 21; Ayvansarâyî: 307b). Dîvân'ındaki muhteva, edebî kimliğini yansıtır niteliktedir. Mustafa Ma‘nevî, Allâh aşkını yücelten ve dillendiren bir şeyh, bu yücelik karşısında diz çöken bir kul, Hz. Peygamber’e duyduğu özlemlerini terennüm eden bir şairdir. İlâhî aşkı anlattığı, tasavvuf büyüklerini selâmladığı yahut tasannu‘dan uzak sade bir biçimde yazdığı gazelleri, tevâzuu elden bırakmayan bir şeyhin ve sırf öğretebilmek, iyiyi aşılayabilmek maksadıyla, heyecanla konuşan mutasavvıf bir şairin varlığına işaret etmektedir. Ma‘nevî, “Küntü kenzen” sırrını fehm etmek, Hz. Muhammed’in yolunda yürüyebilmek için; bu yolun yolcularına sünnetullâh çizgisinden sapmamayı, şerîat için canhırâşâne çalışmayı salık verir. Yola çıkan kişi, Allah’ın celal ve cemâl yönlerini iyice kavramak, hakikatin bu iki gibi duran ve aslında tek olan yüzünü fark edebilmek için; etvâr-ı seb‘adan geçmeli, ezkâr u evrâdı elden bırakmamalıdır.

İşte bu noktada, Mustafa Ma‘nevî’nin sanatı ve özellikle şiiri bu hakikati fark ettirmek için sözü ritimle bütünleştiren adeta bir enstrümandan ibarettir. Ma‘nevî'nin şiirlerinde teknik açıdan kimi kusurlar bulunmakla birlikte bunların Ma‘nevî için pek önemli olmadığı anlaşılmaktadır. O içindek ilâhî neşveyi, aşkı ve ıztırabı ifade etmek için şiiri kullanmış ve neredeyse hiç fahriye yapmamıştır. Şiirlerinde kendini övdüğü bir mısraa bile tesadüf edilmez.

Kaynakça

Âsım Beyzâde Mehmed Sirâceddîn (1325/1907). Mecma‘- i Şu‘arâ ve Tezkire-i Üdebâ. İstanbul: Matbaa-i Kütüphâne-i Cihân.

Bursalı Mehmed Tahir (2003). Osmanlı Müellifleri I-III ve Ahmed Remzi Akyürek “Miftâhu’l- Kütüb ve Esâmî-i Müellifîn Fihristi. İstanbul: Bizim Büro Basımevi.

Cebecioğlu, Ethem (2004). Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü. İstanbul: Ağaç Kitabevi.

El-Aclûnî, İsmâîl b. Muhammed (1351/1933). Keşfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l-İlbâs ‘Ammâ İştehara Mine’l-Ehâdîsi ‘Alâ Elsineti’n-Nâs. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Hasan Efendizâde Senâî. Menâkıb-nâme-i Hazret-i Şeyh Nasûhî. Fatih-Millet Ktp. Şer‘iyye bl. nu. 1104/1.

Hüseyin Ayvansarâyî. Vefeyât. Süleymaniye Ktp. Esad Efendi bl.nu.1375.


Hüseyin Vassâf. Sefîne- Evliyâ-i Ebrâr fî-şerh-i Esmâr-ı Esrâr I-V. Süleymaniye Ktp. Yazma Bağışlar: nu. 2305-2309.

Kara, Kerim (2003). Karabaş Veli (Hayatı, Fikirleri, Risâleleri). İstanbul: İnsan Yay.


Kurnaz, Cemal ve M. Tatçı (hzl.)(2001). Mehmed Nâil Tuman Tuhfe-i Nâilî-Divan Şairlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.

Mehmed Süreyyâ (1959). Sicilli-i ‘Osmânî. C. I-VI. Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Mirza-zâde Sâlim Mehmed Emin. Tezkire. Süleymaniye Ktp. Lala İsmail bl. nu. 317.

Mermer, Kenan (2010). “17. Yüzyılın Genel Siyasî ve Edebî Manzarasında Bir Şeyh, Vaiz ve Şair Olarak Mustafa Ma‘nevî”. Hitit Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi. 9(18):185-198.


Mermer, Kenan (hzl.) (2010). Karabâş-ı Velî Oğlu Şeyh Mustafa Ma‘nevî’nin Hayatı ve Divânı. Bursa: Emin Yayınları.

Mustafa Ma ‘nevî. Cevâhiru’l-‘Akâid, Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi bl. nu. 1393.

Mustafa Ma‘nevî. Dîvân, Müstensih: Ali Haydar b. Ahmed Muhtar. Süleymaniye Ktp. Haşim Paşa Böl: nu. 76/6

Mustafa Safâyî. Tezkire (Tezkiretü’ş-Şu‘arâ). Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi Bölümü: nu. 2549.


Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1989). Şeyhî Mehmed Efendi Şakâ’ik-i Nu’mâniye ve Zeyilleri “Vakâyiü’l-Fudalâ.” C. 3. İstanbul: Çağrı Yay.

Özcan, Abdülkadir (hzl.) (1995). Defterdâr Sarı Mehmed Paşa Zübde-i Vekâyi‘ât. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay.


Tatcı, Mustafa (2003). Üsküdarlı Mustafa Ma‘nevî Divânçe-i İlâhiyat. İstanbul: Kaknüs Yay. Mustafa Ma'nevî. Ma‘nevî Divânı. Marmara Üniv. İlâhiyat Fakültesi. Yazmalar bl. nu. 23.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: DOÇ.DR. KENAN MERMER
Yayın Tarihi: 04.12.2013
Güncelleme Tarihi: 08.12.2020

Eserlerinden Örnekler

 Naat

Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün


   Hak Ta‘âlâ’dan ‘atadur şer‘-i pâk-i Mustafâ

   Nûr-ı zât-ı Kibriyâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ


 Mecma‘-ı evsâf-ı Rabbü’l-‘âlemîndir şübhesiz

 Mazhar-ı zât-ı Hudâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

   Zât u esmâ vü sıfâtı şerh ider şerrâh budur

   Sırr-ı vech-i Kibriyâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ


Matla‘-i esrâr-ı Hakk’dur mağz-ı Kur’âni’l-‘azîm

Cümleye Şemsü’d-duhâ’dır şer‘-i pâk-i Mustafâ


Kul hüva’llâhu ehad’dan remzini izhâr ider

‘İlm-i cümle enbiyâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ


Bir bahrdur anda gavvâs oldı cümle enbiyâ

‘Ârife yemm-i likâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Sarf u nahv u mantık u ‘ilm-i me‘ânî andadur

İns ü cinne muktedâdır şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Bir bahrdur cümle tefsîr ü ehâdîs mevcidür

Zât-ı Hakk’a reh-nümâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

    Hâsılı cümle ‘ulûmun pâdişâhı ol durur

    Vuslat-ı Hakk’a sezâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Cümle elsine anun pes ism-i pâkin yâd ider

Zulmet-i kevne ziyâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Bir livâü’l-hamd durur kim Hâmid ü Mahmûd odur

Hak Te‘âlâ’dan livâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Şöyle bir ‘arş-ı mu‘allâdur ki anun haddi yok

‘Arz-ı zâta istivâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Didi “La tüdrikühü’l-ebsâr” kelâmında Hudâ

Nûr-ı Hakk’a bir fezâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Böyle bir mahbûb-ı Rabbü’l-‘âlemîndür bil anı

Kalb-i pâke meh-likâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Hüsn-i Yûsuf gibi mülk-i Mısr’ı ‘uşşâk eylemiş

‘Âlem-i bedrü’d-decâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Enbiyâ vü evliyânun başınun ol tâcıdır

Hem ridâ ile ‘asâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Magzıdur ‘ilm-i ledünnün bil ki hem emvâcıdır

Cümle ervâha gıdâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ


    Kim ki inkâr iderse kâfir-i bi’llâh olur

    Mazhar-ı sırr-ı Hudâ’dur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Hem şerî‘at hem tarîkat ma‘rifetdür şöyle bil

Zât-ı Hak’dan bir ziyâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ

 

Ma‘nevî bin yıl anı şerh eylesen olmaz tamâm

 

Dürr-i yektâ bî-bahâdur şer‘-i pâk-i Mustafâ (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 57b)


Tevhîd

 

Şem‘-i Cemâl’e cânlar at

Gel tevhîd ide gör tevhîd

Tâ keşf ola sıfât u zât

Gel tevhîd ide gör tevhîd

 

Etvâr-ı seb‘adan geçüp

Vahdet şarâbın içüp

Pervâz idüp kanat açup

Gel tevhîd ide gör tevhîd

 

Nice hevâ ile gaflet

Nice bir derd ile mihnet

Bununla bulınur vuslat

  Gel tevhîd ide gör tevhîd

 

 

Emr-i Hakk’a imtisâl it

Nefsini sâhib-i hısâl it

Kendüne ehl-i visâl it

Gel tevhîd ide gör tevhîd

 

Meydân-ı tevhîde can vir

Derûnun içre îkân vir

  Kalbini Hakk’a her ân vir

  Gel tevhîd ide gör tevhîd

 

Sırrında mihmân ola gör

Kul iken sultân ola gör

Dertlere dermân ola gör

Gel tevhîd ide gör tevhîd

 

Bulmak dilersen vahdeti

Terk itme dâim halveti

   Tut Ma‘nevî’den hikmeti

   Gel tevhîd ide gör tevhîd (Ma'nevî, Dîvân: Süleymaniye Ktp. 60b)

 

Muhammes-i Mütekerrir

Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilâtün Fâ‘ilün

Ey dil-i şeydâ beni mest ile hayrân eyledün

Külhan-ı ‘ışkunla cismüm nâr-ı sûzân eyledün

Gamzeni izhâr idüp son demde pinhân eyledün

Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün

Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün

Dinle ey dil hikmeti tahkîk ile cem‘ ola mı

Bâb-ı ra‘nâ-yı hakîkat ey ‘aceb feth ola mı

Bu cidâr-ı kal‘a-i rûh bir dahi ref‘ ola mı 

Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün

Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün

 Gamzeni her kime atdun tahtını terk eyledi

Hep hicâb-ı zulmeti geçdi kamu ref‘ eyledi

Görme misin İbn-i Edhem tâc u tahtı n’eyledi

Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün

Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün

 Kuhl-i “mâ zâğa’l-basar”dan tûtiyâdur bu cilâ

Len terânî”den tesellî gösterir vech-i a‘lâ

Tûr-ı ‘aşkı pâre pâre kıldı vech-i Kibriyâ

 Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün

Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün

 “Men ‘aref”dür “Küntü kenz”i şerh u tefsîr eyleyen

Nokta-i vahdet durur her merâmı tedbîr eyleyen

Ma‘nevîyâ var mıdur hiç bunu ta‘mîr eyleyen

Bu vücûdum kal‘asın hâk ile yeksân eyledün

 Gönlümün tahtını bin kahr ile vîrân eyledün (Dîvân-ı Ma‘nevî: Süleymaniye Ktp. 64b)


 



İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1Ahmet Tayyar Çulhad. 1887 - ö. 04 Nisan 1971Doğum YeriGörüntüle
2DÂVUD, Halvetîd. ? - ö. 1508Doğum YeriGörüntüle
3FÂ'İK, Mehmed Fâ'ikd. 1824 - ö. 1846Doğum YeriGörüntüle
4Ahmet Tayyar Çulhad. 1887 - ö. 04 Nisan 1971Doğum YılıGörüntüle
5DÂVUD, Halvetîd. ? - ö. 1508Doğum YılıGörüntüle
6FÂ'İK, Mehmed Fâ'ikd. 1824 - ö. 1846Doğum YılıGörüntüle
7Ahmet Tayyar Çulhad. 1887 - ö. 04 Nisan 1971Ölüm YılıGörüntüle
8DÂVUD, Halvetîd. ? - ö. 1508Ölüm YılıGörüntüle
9FÂ'İK, Mehmed Fâ'ikd. 1824 - ö. 1846Ölüm YılıGörüntüle
10Ahmet Tayyar Çulhad. 1887 - ö. 04 Nisan 1971MeslekGörüntüle
11DÂVUD, Halvetîd. ? - ö. 1508MeslekGörüntüle
12FÂ'İK, Mehmed Fâ'ikd. 1824 - ö. 1846MeslekGörüntüle
13Ahmet Tayyar Çulhad. 1887 - ö. 04 Nisan 1971Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14DÂVUD, Halvetîd. ? - ö. 1508Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15FÂ'İK, Mehmed Fâ'ikd. 1824 - ö. 1846Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16Ahmet Tayyar Çulhad. 1887 - ö. 04 Nisan 1971Madde AdıGörüntüle
17DÂVUD, Halvetîd. ? - ö. 1508Madde AdıGörüntüle
18FÂ'İK, Mehmed Fâ'ikd. 1824 - ö. 1846Madde AdıGörüntüle