Madde Detay
MESÎH, Şirvânî
(d. ?/? - ö. ?/?)
Azerî sahası divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4
Mesîh mahlasını kullanan şairin gerçek adı da Mesîh’tir. Halk arasında ise "Ağa Mesîh" lakabıyla tanınmıştır (Mümtaz 1925: 5). Doğum tarihi bilinmemektedir. Fakat, eserlerinden Nâdir Şâh’ın emri üzerine Şehzâde Nasrullâh Mirzâ’nın 1155/1742-43'te Şirvan’a düzenlediği yürüyüş sırasında gençlik yıllarını yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple Mesîh'in 18. yüzyıl başlarında doğduğu söylenebilir. Mesîh, Azerbaycan’ın Şamahı kenti yakınında Dedegüneş köyünde doğdu. Mümtaz, şairin “Sultan Dede Güneş soyuna” mensup olduğunu söyler ve bu zatın Şamahı’ya yakın bir tepede türbesinin bulunduğunu belirtir (1925: 5). Folklor araştırmacısı S. P. Pirsultanlı da, Şamahı ve civarında Araplara karşı mücadele eden ve türlü kerametler gösteren Dede Güneş adlı bir şahsa ait çeşitli efsaneler derlemiştir (2008; 2010). Mesîh’in babası Muhammed, İran’ın Kaşan ve İsfahan kentlerinden kumaş getirip satan bir tüccarmış. Kendisi de babası gibi kumaş ticareti yapmış, aynı zamanda devlet adamlarıyla da yakın dostluk kurmuştur (Mümtaz 1925: 5). Çağdaşı ve hemşehrisi Neşât ve Zülâlî mahlaslı şairlerle ahbaplık etmiş ve bunlardan Neşât’ı kendine üstat kabul etmiştir. Köçerli, “Dilâ etme tevakku râst-gûluk kanda kalmışdur” mısrası ile başlayan şiirini dayanak göstererek, Mesîh’in “zamanın halkından” çokça şikâyet ettiğini, bu nedenle “vaktinin çoğunu gurbette geçirdiğini” (Köçerli 2005: 200) ve H. 13. yüzyıl başlangıcında yine gurbette (İran’da) öldüğünü söyler (Köçerli 2005: 196). Fakat bu bilgilerin doğruluğu şüphelidir ve yaygın kanaat, onun 1180/1766-67 civarında öldüğü yönündedir (Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası 1976: 94). Mümtaz, Mesîh’in Şamahı yakınlarında bulunan Fit Dağı’nda defnedildiğini yazar (1925: 10).
Eserleri şunlardır:
1. Muhtelif şiirler: Bir Dîvân'ı bulunmayan Mesîh’in bazı şiirleri Kafkasya Müftüsü Hüseyin Efendi Gaibov’un ve Mirzâ Yusuf Karabâğî’nin Mecmûa’larında kalmıştır (Gehremanov 2002: 152-159, 176; Bağırov 1999: 130-133). Mümtaz da şairin şiirlerinden bir kısmını derleyebilmiştir. Halk üslubunda yazdığı şiirlerine ise 18-19. yüzyıllara ait cönklerde rastlanır (Gehremanov 1988: 308). Şairliğe âşıkane şiirlerle başlayan Mesîh daha sonra içinde bulunduğu çalkantılı dönemin olaylarını aktardığı küçük tarih manzumeleri yazmaya ağırlık vermiştir. Mümtaz, bu geçişi esefle karşılar, geçişin nedenlerini “zamanın müsaitsizliği”, şairin gözüyle gördüğü “vahşilikler” olarak izah eder ve Mesîh’in şairliğini iki evreye ayırır: 12. asr-ı hicrinin yarısına kadar, lirik şiirler yazdığı dönem ve sonraki şehname ve hâ'ile (trajedi) yazdığı dönem (1925: 10). İkinci evreye ait şiirlerinden, Şahseven Ahmet Han’ın 1162/1748-49 tarihinde Şirvan’a saldırısını anlattığı ve “İşitin ettiğini Şahseven Ahmet Hânın” mısrasıyla başlayan şiir, tarihî ve toplumsal açıdan değerlidir.
2. Şeh-nâme: Zamanımıza ulaşamayan bu eser hakkında yalnızca aruzun mütekarib bahrinin “fa’ûlün fa’ûlün fa’ûlün fa’ûl” vezninde yazıldığını ve döneminin Azerbaycan hâkimlerinden Feth Ali Han’a ithaf edildiğini biliyoruz. Mümtaz, zamanında Şeh-nâme’nin “bir ve belki yegâne nüshasını” elde ettiğini, fakat fazlaca yıpranmış olan bu yazmadan “bin meşakkatle” yalnızca bir beyit okuyabildiğini aktarır (1925: 9). Günümüzde bu nüshanın akıbeti de meçhuldür ve Şeh-nâme’den elimizde kalan tek beyit şudur:
O şehden ki şâhum benüm kem degül
Yazam Şâh-nâme bana gam degül
Âşıkane şiirlerinde daha fazla başarılı olan Mesîh’te Fuzûlî ile beraber, Neşât Şirvânî’nin de etkisi açıktır. Köçerli’ye göre, Mesîh’in şiirleri ve üslubu, çağdaşları Molla Penah Vâkıf’ın ve Molla Veli Vidâdî’nin şiirlerine “artık derecede” benzemektedir. Vâkıf, Zâkir, Zülâlî, Nevvâb, Sâbir Mesîh’ten etkilenen şairlerin en önemlileridir.
Kaynakça
Bağırov, Ekrem (hzl.) (1999). Mirza Yusuf Karabağî, Mecmua-yı Vâkıf ve Muasırin-i Diğer. Bakü: Şuşa Yay.
Gehremanov, Cahangir (hzl.) (1988). XVII-XVIII Esrler Azerbaycan Edebiyyatı. Bakü: Elm Yay.
Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay.
Köçerli, Firidun Bey (2005). Azerbaycan Edebiyyatı. C. 1. Bakü: Avrasya Pres Yay.
Müellifsiz (1976). “Ağa Mesih Şirvani”. Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası. C. 1. Bakü: Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası Baş Redaksiyası Yay.
Mümtaz, Selman (1925). Azerbaycan Edebiyyatı: Ağa Mesîh Şirvânî. Bakü: Komünist Gazetesi Neşriyatı.
Pirsultanlı, Sednik Paşa (2008). Azerbaycan Efsane ve Rivayetlerinin Edebiyat Anıtlarımızla Karşılaştırmalı Tetkiki. çev. A. Ağaoğlu. Bakü: Qismet Yay.
Pirsultanlı, Sednik Paşa (2010). Azerbaycan Türklerinin Halk Efsaneleri. çev. A. Ağaoğlu. Bakü: Qanun Yay.
Madde Yazım Bilgileri
Yazar: AZAD AĞAOĞLUYayın Tarihi: 19.07.2013Güncelleme Tarihi: 13.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel-i Ağa Mesîh der-cevâb-ı Neşât
(Neşat Şirvânî’nin "Şûr-ı cünûn âşıkın başına rif’at verir / Herkese dünyâda Hak aklıca devlet verir" matlalı gazeline nazire olarak yazılmıştır.)
müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâilün
Âşıka ta’lîm-i yâr feyz-i beşâret verir
Nice ki gül bülbüle ders-i fesâhat verir
Ol sehî-kad piste-leb gülşene olsa revân
Goncayı dilgîr eder serve hacâlet verir
Emmeğe mümkîn ola ger leb-i dildârdan
Çeşme-yi hayvân gibi gör nice lezzet verir
Vâ'iz özü hûrlar vasfı ile zevk eder
Terk-i mey-i aşk edin halka nasîhat verir
Dûzah odu söylenir şiddeti meşhûrdur
Cânda firâk âteşi özge harâret verir
Çarha vefâ bağlama ayş ede gör vakt iken
Va’de irişse ecel sanma ki mühlet verir
Gevher-i nazmun Neşât düşse Mesîh eline
Râic-i bâzâr edip âleme şöhret verir
(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 176.)
Muhammes
fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün
Ey benim cânum alan sende ne âdetdir bu
Reh-i insâf değil belki adâvetdir bu
Hâsılı âyine-i tab’a küdûretdir bu
Bana her yerde verirsin nice hıffetdir bu
Yürü ey zâlim ü yağı ne mürüvvetdir bu
Reh-i aşkunda senün var musîbet bilirem
Vereceksün bana çok cevr ü eziyyet bilirem
Bu cefâdan özüme kabri ferâgat bilirem
Böyle dirlikden ise ölmeği minnet bilirem
Dolanam başuna öldür ki muhabbetdir bu
Dil-i sûzânıma besdir bu kadar urduğun ok
Ni’met-i vaslun ile eyle bu aç dîdemi tok
Bak bir Allâh’a ben-i zâre cefâ eyleme çok
Terk olup çünki rakîbler dahi bir mâni’a yok
İhtilât eyle gözüm gûşe-i halvetdir bu
Ben Mesîh’em öz elimle oda saldım özümü
Dikmişem kapuna mânende-i halka gözümü
Döşerem ferş-i gubâr-ı kademünde yüzümü
Seni gördükde demâdem diyebilmem sözümü
Tutulur şîve-i nutkum ne alâmetdir bu
(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 157).
Tahmîs-i gazel-i Neşât Şirvânî
fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün
Sevmişem tâ seni ey muğbeçe handân değilem
Yüzi gül gibi açık çâk-girîbân değilem
Lâle tek dağım eger var nümâyân değilem
Gayri senden dahi bir özgeye hayrân değilem
Mâ’il-i serv ü gül-i bâğ u gülistân değilem
Küfr-i zülfüne bu îmânımı nezr eylemişem
Kaddüne ömr-i firâvânımı nezr eylemişem
Pâyüne dîde-i giryânımı nezr eylemişem
Reh-i aşkunda dil ü cânımı nezr eylemişem
Her cefâ eyler isen eyle peşîmân değilem
Salma gözden ben-i hicrân-zedeyi yâd ile gâh
Bed güninde kulını yâde salur rahmli şâh
Seni Tarı nice feryâd kılup etmeyem âh
Âşinâsın yetene benden edersin ikrâh
Sana ben kurbân olam ben meger insân değilem
Ben ki öz âşıkınam devr ederem tâ genden
Gayrılar mahrem-i bezmün dahi pîrâhenden
Nice dâd etmeyem ey dilber-i kâfir senden
Ki Müselmân bilüben nefret edersin benden
Sana âşık olalı ben de Müselmân değilem
Mesîh’em olsa eger özr ü günâhum bî-had
Var ümîdüm kereminden ki Hudâ kılmaya red
Sırr-ı aşkun dimenem her yetene tâ-be-ebed
Dili pür-gussa Neşât’em yüz eger olsam bed
Sen gibi zâlim-i bî-mürvet ü îmân değilem
(Mümtaz, Selman (1925). Azerbaycan Edebiyyatı: Ağa Mesîh Şirvânî. Bakü: Komünist Gazetesi Neşriyatı. 7-8).
İlişkili Maddeler
Yayın Tarihi: 19.07.2013Güncelleme Tarihi: 13.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel-i Ağa Mesîh der-cevâb-ı Neşât
(Neşat Şirvânî’nin "Şûr-ı cünûn âşıkın başına rif’at verir / Herkese dünyâda Hak aklıca devlet verir" matlalı gazeline nazire olarak yazılmıştır.)
müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâilün
Âşıka ta’lîm-i yâr feyz-i beşâret verir
Nice ki gül bülbüle ders-i fesâhat verir
Ol sehî-kad piste-leb gülşene olsa revân
Goncayı dilgîr eder serve hacâlet verir
Emmeğe mümkîn ola ger leb-i dildârdan
Çeşme-yi hayvân gibi gör nice lezzet verir
Vâ'iz özü hûrlar vasfı ile zevk eder
Terk-i mey-i aşk edin halka nasîhat verir
Dûzah odu söylenir şiddeti meşhûrdur
Cânda firâk âteşi özge harâret verir
Çarha vefâ bağlama ayş ede gör vakt iken
Va’de irişse ecel sanma ki mühlet verir
Gevher-i nazmun Neşât düşse Mesîh eline
Râic-i bâzâr edip âleme şöhret verir
(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 176.)
Muhammes
fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün
Ey benim cânum alan sende ne âdetdir bu
Reh-i insâf değil belki adâvetdir bu
Hâsılı âyine-i tab’a küdûretdir bu
Bana her yerde verirsin nice hıffetdir bu
Yürü ey zâlim ü yağı ne mürüvvetdir bu
Reh-i aşkunda senün var musîbet bilirem
Vereceksün bana çok cevr ü eziyyet bilirem
Bu cefâdan özüme kabri ferâgat bilirem
Böyle dirlikden ise ölmeği minnet bilirem
Dolanam başuna öldür ki muhabbetdir bu
Dil-i sûzânıma besdir bu kadar urduğun ok
Ni’met-i vaslun ile eyle bu aç dîdemi tok
Bak bir Allâh’a ben-i zâre cefâ eyleme çok
Terk olup çünki rakîbler dahi bir mâni’a yok
İhtilât eyle gözüm gûşe-i halvetdir bu
Ben Mesîh’em öz elimle oda saldım özümü
Dikmişem kapuna mânende-i halka gözümü
Döşerem ferş-i gubâr-ı kademünde yüzümü
Seni gördükde demâdem diyebilmem sözümü
Tutulur şîve-i nutkum ne alâmetdir bu
(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 157).
Tahmîs-i gazel-i Neşât Şirvânî
fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün
Sevmişem tâ seni ey muğbeçe handân değilem
Yüzi gül gibi açık çâk-girîbân değilem
Lâle tek dağım eger var nümâyân değilem
Gayri senden dahi bir özgeye hayrân değilem
Mâ’il-i serv ü gül-i bâğ u gülistân değilem
Küfr-i zülfüne bu îmânımı nezr eylemişem
Kaddüne ömr-i firâvânımı nezr eylemişem
Pâyüne dîde-i giryânımı nezr eylemişem
Reh-i aşkunda dil ü cânımı nezr eylemişem
Her cefâ eyler isen eyle peşîmân değilem
Salma gözden ben-i hicrân-zedeyi yâd ile gâh
Bed güninde kulını yâde salur rahmli şâh
Seni Tarı nice feryâd kılup etmeyem âh
Âşinâsın yetene benden edersin ikrâh
Sana ben kurbân olam ben meger insân değilem
Ben ki öz âşıkınam devr ederem tâ genden
Gayrılar mahrem-i bezmün dahi pîrâhenden
Nice dâd etmeyem ey dilber-i kâfir senden
Ki Müselmân bilüben nefret edersin benden
Sana âşık olalı ben de Müselmân değilem
Mesîh’em olsa eger özr ü günâhum bî-had
Var ümîdüm kereminden ki Hudâ kılmaya red
Sırr-ı aşkun dimenem her yetene tâ-be-ebed
Dili pür-gussa Neşât’em yüz eger olsam bed
Sen gibi zâlim-i bî-mürvet ü îmân değilem
(Mümtaz, Selman (1925). Azerbaycan Edebiyyatı: Ağa Mesîh Şirvânî. Bakü: Komünist Gazetesi Neşriyatı. 7-8).
İlişkili Maddeler
Güncelleme Tarihi: 13.11.2020Eserlerinden Örnekler
Gazel-i Ağa Mesîh der-cevâb-ı Neşât
(Neşat Şirvânî’nin "Şûr-ı cünûn âşıkın başına rif’at verir / Herkese dünyâda Hak aklıca devlet verir" matlalı gazeline nazire olarak yazılmıştır.)
müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâilün
Âşıka ta’lîm-i yâr feyz-i beşâret verir
Nice ki gül bülbüle ders-i fesâhat verir
Ol sehî-kad piste-leb gülşene olsa revân
Goncayı dilgîr eder serve hacâlet verir
Emmeğe mümkîn ola ger leb-i dildârdan
Çeşme-yi hayvân gibi gör nice lezzet verir
Vâ'iz özü hûrlar vasfı ile zevk eder
Terk-i mey-i aşk edin halka nasîhat verir
Dûzah odu söylenir şiddeti meşhûrdur
Cânda firâk âteşi özge harâret verir
Çarha vefâ bağlama ayş ede gör vakt iken
Va’de irişse ecel sanma ki mühlet verir
Gevher-i nazmun Neşât düşse Mesîh eline
Râic-i bâzâr edip âleme şöhret verir
(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 176.)
Muhammes
fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün
Ey benim cânum alan sende ne âdetdir bu
Reh-i insâf değil belki adâvetdir bu
Hâsılı âyine-i tab’a küdûretdir bu
Bana her yerde verirsin nice hıffetdir bu
Yürü ey zâlim ü yağı ne mürüvvetdir bu
Reh-i aşkunda senün var musîbet bilirem
Vereceksün bana çok cevr ü eziyyet bilirem
Bu cefâdan özüme kabri ferâgat bilirem
Böyle dirlikden ise ölmeği minnet bilirem
Dolanam başuna öldür ki muhabbetdir bu
Dil-i sûzânıma besdir bu kadar urduğun ok
Ni’met-i vaslun ile eyle bu aç dîdemi tok
Bak bir Allâh’a ben-i zâre cefâ eyleme çok
Terk olup çünki rakîbler dahi bir mâni’a yok
İhtilât eyle gözüm gûşe-i halvetdir bu
Ben Mesîh’em öz elimle oda saldım özümü
Dikmişem kapuna mânende-i halka gözümü
Döşerem ferş-i gubâr-ı kademünde yüzümü
Seni gördükde demâdem diyebilmem sözümü
Tutulur şîve-i nutkum ne alâmetdir bu
(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 157).
Tahmîs-i gazel-i Neşât Şirvânî
fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün
Sevmişem tâ seni ey muğbeçe handân değilem
Yüzi gül gibi açık çâk-girîbân değilem
Lâle tek dağım eger var nümâyân değilem
Gayri senden dahi bir özgeye hayrân değilem
Mâ’il-i serv ü gül-i bâğ u gülistân değilem
Küfr-i zülfüne bu îmânımı nezr eylemişem
Kaddüne ömr-i firâvânımı nezr eylemişem
Pâyüne dîde-i giryânımı nezr eylemişem
Reh-i aşkunda dil ü cânımı nezr eylemişem
Her cefâ eyler isen eyle peşîmân değilem
Salma gözden ben-i hicrân-zedeyi yâd ile gâh
Bed güninde kulını yâde salur rahmli şâh
Seni Tarı nice feryâd kılup etmeyem âh
Âşinâsın yetene benden edersin ikrâh
Sana ben kurbân olam ben meger insân değilem
Ben ki öz âşıkınam devr ederem tâ genden
Gayrılar mahrem-i bezmün dahi pîrâhenden
Nice dâd etmeyem ey dilber-i kâfir senden
Ki Müselmân bilüben nefret edersin benden
Sana âşık olalı ben de Müselmân değilem
Mesîh’em olsa eger özr ü günâhum bî-had
Var ümîdüm kereminden ki Hudâ kılmaya red
Sırr-ı aşkun dimenem her yetene tâ-be-ebed
Dili pür-gussa Neşât’em yüz eger olsam bed
Sen gibi zâlim-i bî-mürvet ü îmân değilem
(Mümtaz, Selman (1925). Azerbaycan Edebiyyatı: Ağa Mesîh Şirvânî. Bakü: Komünist Gazetesi Neşriyatı. 7-8).
İlişkili Maddeler
Eserlerinden Örnekler
Gazel-i Ağa Mesîh der-cevâb-ı Neşât
(Neşat Şirvânî’nin "Şûr-ı cünûn âşıkın başına rif’at verir / Herkese dünyâda Hak aklıca devlet verir" matlalı gazeline nazire olarak yazılmıştır.)
müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâilün
Âşıka ta’lîm-i yâr feyz-i beşâret verir
Nice ki gül bülbüle ders-i fesâhat verir
Ol sehî-kad piste-leb gülşene olsa revân
Goncayı dilgîr eder serve hacâlet verir
Emmeğe mümkîn ola ger leb-i dildârdan
Çeşme-yi hayvân gibi gör nice lezzet verir
Vâ'iz özü hûrlar vasfı ile zevk eder
Terk-i mey-i aşk edin halka nasîhat verir
Dûzah odu söylenir şiddeti meşhûrdur
Cânda firâk âteşi özge harâret verir
Çarha vefâ bağlama ayş ede gör vakt iken
Va’de irişse ecel sanma ki mühlet verir
Gevher-i nazmun Neşât düşse Mesîh eline
Râic-i bâzâr edip âleme şöhret verir
(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 176.)
Muhammes
fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün
Ey benim cânum alan sende ne âdetdir bu
Reh-i insâf değil belki adâvetdir bu
Hâsılı âyine-i tab’a küdûretdir bu
Bana her yerde verirsin nice hıffetdir bu
Yürü ey zâlim ü yağı ne mürüvvetdir bu
Reh-i aşkunda senün var musîbet bilirem
Vereceksün bana çok cevr ü eziyyet bilirem
Bu cefâdan özüme kabri ferâgat bilirem
Böyle dirlikden ise ölmeği minnet bilirem
Dolanam başuna öldür ki muhabbetdir bu
Dil-i sûzânıma besdir bu kadar urduğun ok
Ni’met-i vaslun ile eyle bu aç dîdemi tok
Bak bir Allâh’a ben-i zâre cefâ eyleme çok
Terk olup çünki rakîbler dahi bir mâni’a yok
İhtilât eyle gözüm gûşe-i halvetdir bu
Ben Mesîh’em öz elimle oda saldım özümü
Dikmişem kapuna mânende-i halka gözümü
Döşerem ferş-i gubâr-ı kademünde yüzümü
Seni gördükde demâdem diyebilmem sözümü
Tutulur şîve-i nutkum ne alâmetdir bu
(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 157).
Tahmîs-i gazel-i Neşât Şirvânî
fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün
Sevmişem tâ seni ey muğbeçe handân değilem
Yüzi gül gibi açık çâk-girîbân değilem
Lâle tek dağım eger var nümâyân değilem
Gayri senden dahi bir özgeye hayrân değilem
Mâ’il-i serv ü gül-i bâğ u gülistân değilem
Küfr-i zülfüne bu îmânımı nezr eylemişem
Kaddüne ömr-i firâvânımı nezr eylemişem
Pâyüne dîde-i giryânımı nezr eylemişem
Reh-i aşkunda dil ü cânımı nezr eylemişem
Her cefâ eyler isen eyle peşîmân değilem
Salma gözden ben-i hicrân-zedeyi yâd ile gâh
Bed güninde kulını yâde salur rahmli şâh
Seni Tarı nice feryâd kılup etmeyem âh
Âşinâsın yetene benden edersin ikrâh
Sana ben kurbân olam ben meger insân değilem
Ben ki öz âşıkınam devr ederem tâ genden
Gayrılar mahrem-i bezmün dahi pîrâhenden
Nice dâd etmeyem ey dilber-i kâfir senden
Ki Müselmân bilüben nefret edersin benden
Sana âşık olalı ben de Müselmân değilem
Mesîh’em olsa eger özr ü günâhum bî-had
Var ümîdüm kereminden ki Hudâ kılmaya red
Sırr-ı aşkun dimenem her yetene tâ-be-ebed
Dili pür-gussa Neşât’em yüz eger olsam bed
Sen gibi zâlim-i bî-mürvet ü îmân değilem
(Mümtaz, Selman (1925). Azerbaycan Edebiyyatı: Ağa Mesîh Şirvânî. Bakü: Komünist Gazetesi Neşriyatı. 7-8).
İlişkili Maddeler
Sn. | Madde Adı | D.Tarihi / Ö.Tarihi | Benzerlik | İncele |
---|---|---|---|---|
1 | RÂGIB, Gaffâr | d. 1818 - ö. 1891 | Doğum Yeri | Görüntüle |
2 | BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılov | d. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937 | Doğum Yeri | Görüntüle |
3 | Mirza Elekber Sabir | d. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911 | Doğum Yeri | Görüntüle |
4 | RÂGIB, Gaffâr | d. 1818 - ö. 1891 | Doğum Yılı | Görüntüle |
5 | BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılov | d. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937 | Doğum Yılı | Görüntüle |
6 | Mirza Elekber Sabir | d. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911 | Doğum Yılı | Görüntüle |
7 | RÂGIB, Gaffâr | d. 1818 - ö. 1891 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
8 | BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılov | d. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
9 | Mirza Elekber Sabir | d. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911 | Ölüm Yılı | Görüntüle |
10 | RÂGIB, Gaffâr | d. 1818 - ö. 1891 | Meslek | Görüntüle |
11 | BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılov | d. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937 | Meslek | Görüntüle |
12 | Mirza Elekber Sabir | d. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911 | Meslek | Görüntüle |
13 | RÂGIB, Gaffâr | d. 1818 - ö. 1891 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
14 | BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılov | d. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
15 | Mirza Elekber Sabir | d. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911 | Alan/Yüzyıl/Saha | Görüntüle |
16 | RÂGIB, Gaffâr | d. 1818 - ö. 1891 | Madde Adı | Görüntüle |
17 | BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılov | d. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937 | Madde Adı | Görüntüle |
18 | Mirza Elekber Sabir | d. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911 | Madde Adı | Görüntüle |