MESÎH, Şirvânî

(d. ?/? - ö. ?/?)
Azerî sahası divan şairi
(Divan/Yazılı Edebiyat / 18. Yüzyıl / Azeri)
ISBN: 978-9944-237-86-4

Mesîh mahlasını kullanan şairin gerçek adı da Mesîh’tir. Halk arasında ise "Ağa Mesîh" lakabıyla tanınmıştır (Mümtaz 1925: 5). Doğum tarihi bilinmemektedir. Fakat, eserlerinden Nâdir Şâh’ın emri üzerine Şehzâde Nasrullâh Mirzâ’nın 1155/1742-43'te Şirvan’a düzenlediği yürüyüş sırasında gençlik yıllarını yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple Mesîh'in 18. yüzyıl başlarında doğduğu söylenebilir. Mesîh, Azerbaycan’ın Şamahı kenti yakınında Dedegüneş köyünde doğdu. Mümtaz, şairin “Sultan Dede Güneş soyuna” mensup olduğunu söyler ve bu zatın Şamahı’ya yakın bir tepede türbesinin bulunduğunu belirtir (1925: 5). Folklor araştırmacısı S. P. Pirsultanlı da, Şamahı ve civarında Araplara karşı mücadele eden ve türlü kerametler gösteren Dede Güneş adlı bir şahsa ait çeşitli efsaneler derlemiştir (2008; 2010). Mesîh’in babası Muhammed, İran’ın Kaşan ve İsfahan kentlerinden kumaş getirip satan bir tüccarmış. Kendisi de babası gibi kumaş ticareti yapmış, aynı zamanda devlet adamlarıyla da yakın dostluk kurmuştur (Mümtaz 1925: 5). Çağdaşı ve hemşehrisi Neşât ve Zülâlî mahlaslı şairlerle ahbaplık etmiş ve bunlardan Neşât’ı kendine üstat kabul etmiştir. Köçerli, “Dilâ etme tevakku râst-gûluk kanda kalmışdur” mısrası ile başlayan şiirini dayanak göstererek, Mesîh’in “zamanın halkından” çokça şikâyet ettiğini, bu nedenle “vaktinin çoğunu gurbette geçirdiğini” (Köçerli 2005: 200) ve H. 13. yüzyıl başlangıcında yine gurbette (İran’da) öldüğünü söyler (Köçerli 2005: 196). Fakat bu bilgilerin doğruluğu şüphelidir ve yaygın kanaat, onun 1180/1766-67 civarında öldüğü yönündedir (Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası 1976: 94). Mümtaz, Mesîh’in Şamahı yakınlarında bulunan Fit Dağı’nda defnedildiğini yazar (1925: 10).

Eserleri şunlardır:

1. Muhtelif şiirler: Bir Dîvân'ı bulunmayan Mesîh’in bazı şiirleri Kafkasya Müftüsü Hüseyin Efendi Gaibov’un ve Mirzâ Yusuf Karabâğî’nin Mecmûa’larında kalmıştır (Gehremanov 2002: 152-159, 176; Bağırov 1999: 130-133). Mümtaz da şairin şiirlerinden bir kısmını derleyebilmiştir. Halk üslubunda yazdığı şiirlerine ise 18-19. yüzyıllara ait cönklerde rastlanır (Gehremanov 1988: 308). Şairliğe âşıkane şiirlerle başlayan Mesîh daha sonra içinde bulunduğu çalkantılı dönemin olaylarını aktardığı küçük tarih manzumeleri yazmaya ağırlık vermiştir. Mümtaz, bu geçişi esefle karşılar, geçişin nedenlerini “zamanın müsaitsizliği”, şairin gözüyle gördüğü “vahşilikler” olarak izah eder ve Mesîh’in şairliğini iki evreye ayırır: 12. asr-ı hicrinin yarısına kadar, lirik şiirler yazdığı dönem ve sonraki şehname ve hâ'ile (trajedi) yazdığı dönem (1925: 10). İkinci evreye ait şiirlerinden, Şahseven Ahmet Han’ın 1162/1748-49 tarihinde Şirvan’a saldırısını anlattığı ve “İşitin ettiğini Şahseven Ahmet Hânın” mısrasıyla başlayan şiir, tarihî ve toplumsal açıdan değerlidir.

2. Şeh-nâme: Zamanımıza ulaşamayan bu eser hakkında yalnızca aruzun mütekarib bahrinin “fa’ûlün fa’ûlün fa’ûlün fa’ûl” vezninde yazıldığını ve döneminin Azerbaycan hâkimlerinden Feth Ali Han’a ithaf edildiğini biliyoruz. Mümtaz, zamanında Şeh-nâme’nin “bir ve belki yegâne nüshasını” elde ettiğini, fakat fazlaca yıpranmış olan bu yazmadan “bin meşakkatle” yalnızca bir beyit okuyabildiğini aktarır (1925: 9). Günümüzde bu nüshanın akıbeti de meçhuldür ve Şeh-nâme’den elimizde kalan tek beyit şudur:

 O şehden ki şâhum benüm kem degül

 Yazam Şâh-nâme bana gam degül

Âşıkane şiirlerinde daha fazla başarılı olan Mesîh’te Fuzûlî ile beraber, Neşât Şirvânî’nin de etkisi açıktır. Köçerli’ye göre, Mesîh’in şiirleri ve üslubu, çağdaşları Molla Penah Vâkıf’ın ve Molla Veli Vidâdî’nin şiirlerine “artık derecede” benzemektedir. Vâkıf, Zâkir, Zülâlî, Nevvâb, Sâbir Mesîh’ten etkilenen şairlerin en önemlileridir.

Kaynakça

Bağırov, Ekrem (hzl.) (1999). Mirza Yusuf Karabağî, Mecmua-yı Vâkıf ve Muasırin-i Diğer. Bakü: Şuşa Yay.

Gehremanov, Cahangir (hzl.) (1988). XVII-XVIII Esrler Azerbaycan Edebiyyatı. Bakü: Elm Yay.

Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay.

Köçerli, Firidun Bey (2005). Azerbaycan Edebiyyatı. C. 1. Bakü: Avrasya Pres Yay.

Müellifsiz (1976). “Ağa Mesih Şirvani”. Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası. C. 1. Bakü: Azerbaycan Sovet Ensiklopediyası Baş Redaksiyası Yay.

Mümtaz, Selman (1925). Azerbaycan Edebiyyatı: Ağa Mesîh Şirvânî. Bakü: Komünist Gazetesi Neşriyatı.

Pirsultanlı, Sednik Paşa (2008). Azerbaycan Efsane ve Rivayetlerinin Edebiyat Anıtlarımızla Karşılaştırmalı Tetkiki. çev. A. Ağaoğlu. Bakü: Qismet Yay.

Pirsultanlı, Sednik Paşa (2010). Azerbaycan Türklerinin Halk Efsaneleri. çev. A. Ağaoğlu. Bakü: Qanun Yay.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: AZAD AĞAOĞLU
Yayın Tarihi: 19.07.2013
Güncelleme Tarihi: 13.11.2020

Eserlerinden Örnekler

Gazel-i Ağa Mesîh der-cevâb-ı Neşât

(Neşat Şirvânî’nin "Şûr-ı cünûn âşıkın başına rif’at verir / Herkese dünyâda Hak aklıca devlet verir" matlalı gazeline nazire olarak yazılmıştır.)

müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâilün

Âşıka ta’lîm-i yâr feyz-i beşâret verir

Nice ki gül bülbüle ders-i fesâhat verir

Ol sehî-kad piste-leb gülşene olsa revân

Goncayı dilgîr eder serve hacâlet verir

Emmeğe mümkîn ola ger leb-i dildârdan

Çeşme-yi hayvân gibi gör nice lezzet verir

Vâ'iz özü hûrlar vasfı ile zevk eder

Terk-i mey-i aşk edin halka nasîhat verir

Dûzah odu söylenir şiddeti meşhûrdur

Cânda firâk âteşi özge harâret verir

Çarha vefâ bağlama ayş ede gör vakt iken

Va’de irişse ecel sanma ki mühlet verir

Gevher-i nazmun Neşât düşse Mesîh eline

Râic-i bâzâr edip âleme şöhret verir

(Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 176.)

Muhammes

fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün

Ey benim cânum alan sende ne âdetdir bu

Reh-i insâf değil belki adâvetdir bu

Hâsılı âyine-i tab’a küdûretdir bu

Bana her yerde verirsin nice hıffetdir bu

Yürü ey zâlim ü yağı ne mürüvvetdir bu

Reh-i aşkunda senün var musîbet bilirem

Vereceksün bana çok cevr ü eziyyet bilirem

Bu cefâdan özüme kabri ferâgat bilirem

Böyle dirlikden ise ölmeği minnet bilirem

Dolanam başuna öldür ki muhabbetdir bu

Dil-i sûzânıma besdir bu kadar urduğun ok

Ni’met-i vaslun ile eyle bu aç dîdemi tok

Bak bir Allâh’a ben-i zâre cefâ eyleme çok

Terk olup çünki rakîbler dahi bir mâni’a yok

İhtilât eyle gözüm gûşe-i halvetdir bu

Ben Mesîh’em öz elimle oda saldım özümü

Dikmişem kapuna mânende-i halka gözümü

Döşerem ferş-i gubâr-ı kademünde yüzümü

Seni gördükde demâdem diyebilmem sözümü

Tutulur şîve-i nutkum ne alâmetdir bu

 (Gehremanov, Cahangir, Ş. Cemşidov (hzl.) (2002). Hüseyin Efendi Gaibov, Azerbaycan’da Meşhur Olan Şuaranın Eş’arına Mecmuadır. C. 3. Bakü: Mütercim Yay. 157).

Tahmîs-i gazel-i Neşât Şirvânî

fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün

Sevmişem tâ seni ey muğbeçe handân değilem

Yüzi gül gibi açık çâk-girîbân değilem

Lâle tek dağım eger var nümâyân değilem

Gayri senden dahi bir özgeye hayrân değilem

Mâ’il-i serv ü gül-i bâğ u gülistân değilem

Küfr-i zülfüne bu îmânımı nezr eylemişem

Kaddüne ömr-i firâvânımı nezr eylemişem

Pâyüne dîde-i giryânımı nezr eylemişem

Reh-i aşkunda dil ü cânımı nezr eylemişem

Her cefâ eyler isen eyle peşîmân değilem

Salma gözden ben-i hicrân-zedeyi yâd ile gâh

Bed güninde kulını yâde salur rahmli şâh

Seni Tarı nice feryâd kılup etmeyem âh

Âşinâsın yetene benden edersin ikrâh

Sana ben kurbân olam ben meger insân değilem

Ben ki öz âşıkınam devr ederem tâ genden

Gayrılar mahrem-i bezmün dahi pîrâhenden

Nice dâd etmeyem ey dilber-i kâfir senden

Ki Müselmân bilüben nefret edersin benden

Sana âşık olalı ben de Müselmân değilem

Mesîh’em olsa eger özr ü günâhum bî-had

Var ümîdüm kereminden ki Hudâ kılmaya red

Sırr-ı aşkun dimenem her yetene tâ-be-ebed

Dili pür-gussa Neşât’em yüz eger olsam bed

Sen gibi zâlim-i bî-mürvet ü îmân değilem

(Mümtaz, Selman (1925). Azerbaycan Edebiyyatı: Ağa Mesîh Şirvânî. Bakü: Komünist Gazetesi Neşriyatı. 7-8).


İlişkili Maddeler

Sn.Madde AdıD.Tarihi / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1RÂGIB, Gaffârd. 1818 - ö. 1891Doğum YeriGörüntüle
2BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılovd. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937Doğum YeriGörüntüle
3Mirza Elekber Sabird. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911Doğum YeriGörüntüle
4RÂGIB, Gaffârd. 1818 - ö. 1891Doğum YılıGörüntüle
5BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılovd. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937Doğum YılıGörüntüle
6Mirza Elekber Sabird. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911Doğum YılıGörüntüle
7RÂGIB, Gaffârd. 1818 - ö. 1891Ölüm YılıGörüntüle
8BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılovd. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937Ölüm YılıGörüntüle
9Mirza Elekber Sabird. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911Ölüm YılıGörüntüle
10RÂGIB, Gaffârd. 1818 - ö. 1891MeslekGörüntüle
11BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılovd. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937MeslekGörüntüle
12Mirza Elekber Sabird. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911MeslekGörüntüle
13RÂGIB, Gaffârd. 1818 - ö. 1891Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılovd. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15Mirza Elekber Sabird. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
16RÂGIB, Gaffârd. 1818 - ö. 1891Madde AdıGörüntüle
17BİLAL, Bilal Mustafaoğlu Mikayılovd. 12.03.1872 - ö. 26.11.1937Madde AdıGörüntüle
18Mirza Elekber Sabird. 30 Mayıs 1862 - ö. 12 Temmuz 1911Madde AdıGörüntüle